Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sakat statüsünde alınan araç için ödenen KDV'nin geri alınması işlemleri ve süreç

Yalnız burada vergi mahkemesinin vermiş olduğu ara karar, yani kesin karar değil. Yıldo arkadaşa gönderilen de karşı tarafın savunması. Hukuki olarak imkanı varmıdır bilmiyorum ama burada Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı hasım yönünden davanın reddini talep etmiş. Davanın özü yönünden değil. Hal böyle oluncada mahkeme bizede karşı tarafın savunmasına istinaden bizden de karşı savunma istiyor. Bizde burada hasım yönünden değişiklik talebinde bulunabiliriz diye düşünüyorum ama ne derece doğrudur yorum yapamıcam. Hukukcu arkadaşlarımız bu konuda görüşlerini yazarlarsa aydınlatıcı olur.
 
arkadaşlar bu konuları iyi bir maliyeciye sormak gerek. ben bi tane biliyorum yalnız konuya daha hakim daha vakıf bir arkadaşımız veya bülent bey sizin bu konuyu daha iyi yorumlıyacanızı düşünüyorum.Levent GEÇYÜREK üstat eski deftardar yardımcısı ve Maliye baş müfettişi , istifa etti şimdi izmir alsancakta yeminli mali müşavirlik yapıyor vede engelli hakları ve indirimleri üzerine bir çok makalelleri var.googleden kişinin yazılarına ulaşılabilinir.
 
İsa bey,
Ben Facebook sayfamdan Levent bey'e konu ile ilgili detaylı bir mesaj attım.
Yalnız Dadaş06 rumuzlu Cihan bey'de Maliyeci ve hala görevli onun bilgileri ve mesajlarını dikkatle okuyun.Bizler yorum yapıyoruz ama Cihan bey konunun uzmanlarından.Faydalanmaya çalışalım fikirlerinden..
Bilginiz olsun..

Çhehov ;
Gerekirse anlaşırsak veririz değil mi :))
 
Bütün arkadasların Yazdığını dikkate alıyorum.
 
Peki şu an yargıda olan davalarımız etkilenecekmi benim davam vergi mahkemesinde fatura tarihim 18.10.2011 daha bir ay olmadı fatura tarihi bayiyle görüşüp birde onlara dava actırsammı beni kırmaz acarlar birde şunu unutmayın bayiye komisyon falan vermeyin Kdv den cünkü onlar arac sattıkca komisyon alıyor zaten ve anket için sizi arıyolar memnun kaldınızmı bayimizden size nasıl davrandılar diye bi anket yapıyor doğuş oto bayi hayır biz mahkemeye vermeyiz derse sizde bende size ankette kötü davrandığını söylerim diyip tehdit edersiniz :)

ki bu anket bayi için çok önemli
 
İsa bey ;
Levent bey'in soyadı GENÇYÜREK mi yoksa GEÇYÜREK mi ?
 
slm arkadaşlar

maliyenin savunma stratejisi belli oldu bu gün ilgili dairelere yapacakları savunma metni en ince ayrıntısına kadar detaylı olarak gönderildi . bir taneside bende tabiki .

ayrıntılar ise

1) kdv kanununun 8. maddesinin 2. fıkrasıyla ( bu maddenin özü eger sen kdv yatırısan ben alırım . eger yanlış yatırdıgının farkına varırsan iadeyi maliye bakanlıgı yapar eger farkına varmazsan bu benim sucum degil kardeşim yatırmasaydın ) kdv yi yatıran aracı aldıgınız bayiidir . burda muhattabınız bayiidir ve siz kişisel olarak bana ( yani vergi dairesine ) dava açamazsınız . vuk ve kdv kanunlarına göre bana davayı ancak aracı aldıgınız bayii acabilir ( kıssaca topu taca attı . ama bu yasal ve dogru bir dayanaktır haberiniz olsun )

2 ) burda bir vergi hatası yoktur . evet kdv kanununun 8. maddesinin 2. fıkrasına göre kdv yatırmak isteyen herkes kdv yatırabilir eger kdv ödememesi gereken biri kdv yatırıyorsa bu benim hatam olmaz ( dogru bu bayiinin hatası ) . bu benim hatam olmadıgı için vergilendirme hatası olarak vuk kanununa göre dava açamazsınız ve aynı gerkçeyle vuk kanununa göre şikayet yolu ile dava açma hakkınız da yok ( bu da dogru )

3 ) en vurucu madde bu sıkı durun . kdv tahsil edilmesi bizim ( yani vergi dairesinin ) bir işlemi degil satıcı firmanın işlemidir . bu sebeple vergi dairesine dava açılması mümkün degildir YORUM SİZİN

4 ) engelliler kanunu yasalaşırken bu kanuna engelli taşıtlarıda dahil edilmek istendi ve kanun teklifleri sunuldu ama kabul edilmedi ( işte bu cümle son derece tehlikeli )

5 ) otomobiller münhasıran engelliler için üretilmiş araç degildir

6 ) adanadaki dava kişiyi baglar

İlk 3 madde teknik içerikte. Buna dair hukuki değerlendirme yapmak lazım. Lütfen hukukçu ve maliyeci tanıdığı olan herkes bu argümanlara karşı görüş alsın ve bizlerle paylaşsın.


4- "engelliler kanunu yasalaşırken bu kanuna engelli taşıtlarıda dahil edilmek istendi ve kanun teklifleri sunuldu ama kabul edilmedi"
Bu argüman kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddia iki açıdan tutarsızdır:
1- Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülen 5378 sayılı ÖZÜRLÜLER VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN'un KDV istisnasını düzenleyen 30. maddesine dair ne Genel Kurul'da ne de komisyonlarda bir teklif yapılmıştır. Bu madde 1 Temmuz 2005 tarihinde gerçekleştirilen 22. Dönem 3. Yasama Yılı 123. Birleşiminde kabul edilmiştir ve Genel Kurul Tutanağı incelendiğinde (bkz) maddeye dair hiç bir teklifin yapılmadığı açıkça görülmektedir.
2- Bu maddeye dair ilgili komisyonlardaki görüşmelerde de bir öneri yapılmamıştır. Yapılan şey şudur: Başbakanın imzası ile 44 maddeden oluşan "Özürlüler Hakkında ve Bazı Kanunlar ile Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı" TBMM Başkanlığına verilmiştir. Aynı anda Başkanlığa aynı konuda 2 ayrı kanun teklifi daha sunulmuştur. Bunlardan biri Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun imzasıyla sunulan 46 maddelik "ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ"dir, diğeri de 49 Milletvekilinin imzasıyla sunulan 91 Maddelik "ÖZÜRLÜLER KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ"dir. Bu bağlamda iki kanun teklifi Tasarı ile aynı konuları düzenlediğinden, Tasarı ile birleştirilmiş, görüşmelerde Başbakan imzasıyla sunulan Tasarının esas alınacağına karar verilmiştir. Yani, ortada ne dava konusu ile ilgili maddeye dair bir teklif vardır ne de görüşme. Olan şey, aynı içerikte olduğu gerekçesiyle biri 46 diğeri 91 maddeden oluşan kanun tekliflerinin tümden görüşme dışı bırakılmasıdır.
Hülasa, 5378 sayı numarası ile yürürlüğe giren ÖZÜRLÜLER VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN'un bu 137 maddeyi tümden dışladığını söylemenin mantıkla ve kanunun amacı ile bağdaşmadığı, hukuki mesnetten yoksun olduğu açıktır. Ayrıca mevcut yasada var olan bir şey için ilgili kanuna ekleme yapılmasının bir anlamı olmadığından dolayı, olası bir kanun teklifinin kabul edilmemesi de son derece doğaldır.

5- "otomobiller münhasıran engelliler için üretilmiş araç degildir"

5378 sayılı kanunun Başbakan imzasıyla sunulan genel gerekçesi bu argümanı kadük hale getirmektedir: "Anayasamızda özürlü bireylerin temel sorun alanları olan; eğitim, sağlık, çalışma hayatı, sosyal güvenlik ve toplumsal hayata uyum alanlarında özel düzenlemeler yapılmış ve özürlü bireylere bu alanlarda özel olarak korunacak grup olarak yer verilmiştir. Ancak, Anayasamızda yer alan bu hükümlere rağmen özürlü bireylerin sorunlarının azaltılmasında yeterli mesafe alınamamıştır. [...] Özürlülük; özürlü bireyi, ailesini, yakın çevresini ve ait olduğu toplumsal yapıyı ilgilendiren bir olgudur. Özürlü bireylerin diğer toplum kesimlerinden farklı olmayan temel gereksinimleri bulunmaktadır. Sağlık, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanma, eğitim görme, meslek ve iş edinme, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ile siyasal yaşama katılma bunların başında gelmektedir. Ancak temel gereksinimler açısından bir farklılık bulunmamasına karşın, bir özel gereksinim grubu oluşturan özürlü bireyler, bu hizmetlere ulaşabilirlik açısından diğer bireylere göre eşit olmayan bir konuma sahiptir ve bu anlamıyla da ayrımcılık belirginleşmektedir. [...] Ayrımcılık açısından değerlendirildiğinde; toplumsal alan ve yaşam çevresi, özürlü bireyler gözetilmeden düzenlenmektedir. Bu yapılanma, özürlü bireyi korunmaya muhtaç ve dar bir çevreye bağımlı kılmakta, toplumsal yaşam içinde ulaşabilirliğini sınırlandırmakta ve engelli duruma getirmektedir. Bu düzenlemelerdeki temel ilke; özürlü bireylerin gereksinimlerinin diğer bireylerinkiyle eşit önemde olduğu, bu gereksinimlerin toplumsal planlamalarda esas alınması ve bütün bireylere ayrımcılığı ortadan kaldıracak ve eşit katılım fırsatını tanıyacak biçimde kullanılması olmalıdır. [...] Bu bağlamda dünya ölçeğinde özürlülere yönelik yapılan her türlü çalışmanın ana hedefi özürlülerin toplumsal yaşama tam ve eşit katılımının sağlanması ve güçlendirilmesidir. İnsan hakları ve temel özgürlüklerin tam olarak hayata geçirilmesi, özürlülerin eşit fırsatlara sahip olmaları ve güçlendirilmeleri için esastır. Bölgesel farklılıkların, tarihsel, kültürel ve dini nedenlerin önemi akılda tutulurken, siyasi, ekonomik veya kültürel sistemlerine bakılmaksızın, tüm insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak ana hedeftir. Özürlü olmakla hiç kimsenin; bağımsız yaşama, yaşamdan haz duyma, kendi tercihlerini kullanma, topluma katkıda bulunma, bir meslek sahibi olma, ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve eğitsel alanlardan yararlanma, fırsat eşitliği, tam katılım, istihdam, iyi bir yaşam standardına ulaşma ve kendine yeterli olma, kendi sorunlarının çözümüyle ilgili konularda söz ve karar sahibi olma hakları kısıtlanamaz ve engellenemez. Özürlülerin kendine yeterli, toplumla kaynaşabilen, üretici bireyler olarak yetişmelerini sağlamak için eğitsel, kültürel, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Bütün hizmetler, olanaklar ve avantajlar özürlülerin toplumla kaynaşmalarını engellemeyecek biçimde ve onların durumlarına ve ihtiyaçlarına uygun koşullarda düzenlenmelidir. [...] Tasarı, yukarıda belirtilen gerekçelerle hazırlanmıştır."
Kaldı ki kanun koyucu eğer motorlu taşıtların KDV'den istisna olmamasını isteseydi ve bu araçların engellilerin günlük yaşamları için gerkekli olduğu kanısına varmasaydı, KDV kanununun 17 4 s maddesine bu durumu açıkca yazar, hatta ve hatta yurt dışından gümrük muhafiyetiyle getirilen araçların KDV'den de istisna oldugunu belirleyen KDV kanununun 16'ya 1 b fıkrasına "engelli araçları hariç" diye parantez içi bir hüküm koyardı. Malum, KDV 16'ya 1 b'de KDV'den istisna olunması istenmeyen gümrük kanunun maddeleri parantez içi hükümle engellenmiş, ama arabalar engellenmemiştir. Bu durum açıkca ortaya koymaktadır ki kanun koyucu arabaları KDV'den istisna olarak görmektedir.

6- "adanadaki dava kişiyi baglar"

Evet, mahkeme kararları kişiyi bağlar ve onun için ben de şahsi davamı açarak kanuni hakkımdan yararlanmak istedim. Kaldı ki Adana'da Bölge İdare Mahkemesi'nin kararına gerekçe olan argümanlar da, bu davada ortaya koyduğumuz gerekçeler de Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan tüm engelliler için sabittir. Davalı kurumdan beklentimiz mahkeme kararlarına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gücüne karşı ayak diremesi değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önündeki engelleri kaldırması ve Başbakan imzalı kanun gerekçesinin gereğini yerine getirmektir...





Not: Yukarıdaki ifadeler mahkeme dilekçesine uygun hale getirilir... Burada amacım temel argümanları ortaya çıkartmak. Bu bağlamda önerilerinizi yazarsanız metne son şeklini veririz.
 
Bunu bölge idare mahkemesine sunacak şekilde yazarsan bülent abi daha iyi olur çünkü bizim hali hazırda bi davamız var zaten benim fatura tarihim henüz geçmedi zaten atık tarihin bi önemi yok bayi ye actıracaksan davayı ne yapıcaz çok şaşırdım?
 
Bölge mahkemesine yazılacak dilekçe için henüz araştırıyprum. Emsal bi dilekçe bulup üzerinde çalışacağım. Yalnız, gelirler idaresi başkanlığının savunması da önemli. herkesin davasına aynı savunmayı vereceklerse, tamam, ama önce bu savunmayı ve vergi mahkemesinin kararını görmek lazım.
 
Arkadaşlar istanbul için yazıyorum hiç mi hiç sanmıyorum bayiilerin bizim için dava açacak vs. uğraşacak zaten ekmek peynir gibi araç satıyorlar belki anadoludaki şehirlerde kabul ederler belki...
 
Mahkeme yoluyla olcbk ne olcaksa kanunda boşluk yok gibi.kisinin özür derecesinin mecburiynetine kdv iade eder diye düsünüyorum.kendi fikrim bu.adanadakinin engeli ney di
 
bülent bey


ilk 3 maddeden kurtulmak kolay

1 ) vergi dairelerine verdiginiz dilekcede hatanız şudur : olayı vergi hatası olarak degerlendirmişsiniz bu sebebeple hem bu 3 maddeye takılıyorsunuz hemde mecii tecavüzü kararıyla karşı karşıya kalıyorsunuz . oysaki dilekcenizde kdv kanununun 8. maddesinin 2. fıkrasına göre düzeltme talep edip iade isteseydiniz bu 3 madde ve mercii tecavüzüyle karşılaşmazdınız .

öncelikle bayiye bir dilekce yazacak ve kdv kanununun 17 ye 4 s maddesiyle kdv den istisna oldugunuzu ve ödememeniz gerektigini belirtecektiniz. bayii de bu dilekcenizle birlikte kdv kanununun 8 e 2 fıkrasına * göre düzeltme talep edecekti ve talebe verilen red cevabına göre vergi mahkemesine gidecektiniz
bu sayede ilk 3 maddeden ve merci tecavüzünden kurtulacaktınız cünkü bakanlıgın bu konuda yayınladıgı 91 ve 23 no lu tebligler var eee bakanlık kendi tebliglerini yok sayamaz zaten

ayrıca hakimler bu üç maddeyi büyük ihtimalle dikkate almayabilir çünkü tebligi mahkeme huzurunda yok hükmündedir hakimler kanuna bakar

2 ) kanun teklifleri kısmına gelirsek . mevcut yasada var olan bir şey için kanununa ekleme yapılmasının bir anlamı olmadıgından dolayı şimdiye kadar verilen kanun tekliflerinin kabul edilmemesi son derece dogaldır . kaldıki kanun koyucu eger motorlu taşıtların kdv den istisna olmamasını isteseydi ve bu aracların engellinin günlük yaşamları için gerkekli oldugu kanısına varmasaydı kdv kanununun 17 4 s maddesine bu durumu açıkca yazar hata ve hatta yurt dışından gümrük muhafiyetiyle getirilen araçların kdv dende istisna oldugunu belirleyen kdv kanununun 16 ya 1 b fıkrasına engelli araçları hariç diye parantez içi bir hüküm koyardı malum kdv 16 ya 1 b de kdv den istisna olunması istenmeyen gümrük kanunun maddeleri parantez ici hükümle engellenmiş ama arabalar engellenmemiştir bu durum açıkca ortaya koymaktadırki kanu koyucu arabaları kdv den istisna olarak gçrmektedir.
bu lstedeki 5 numarayada uygun


3 ) 6 numara icinse evet mahkeme kararları kişiyi baglar bu sebeple bende kişisel olarak dava acarak kanunulardan faydalanmak istedim


saygılar sunarım


* KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU
Madde 8

2. Vergiye tabi bir işlem sözkonusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödenen vergiler, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre ilgililere iade edilir.
 
Cihan bey,
Teşekkürler madde madde yazarak açık bir şekilde anlatmışsınız elinize sağlık..
Yeni araba alacak olan kişiler ne yapmalı..
Madde şeklinde yazarsanız..Çünkü madde şeklinde çok açıklayıcı oluyor..
Sizin bilgileriniz ışığında benim gibi diğer başvuracak kişilere yol göstermiş olursunuz..
Teşekkürler.
 
Öncelikle şunu söylemeliyim bu tür konuları fazla zor buldugumdan okumaya bile yanaşmıyordum. Fakat geçenlerde Selda'nın aklımı çelen sözleri üzerine ben de atlayım dedim. Bu saate kadar ordan oraya mevzuat arasında dolandım durdum. Mahkeme karar yazısını vs okudum. Fakat baştan söyleyim pratiğim olmadığı için sadece yakaladığım ipuçlarını verebilirim.
En önemli ipucu şu:
İlgili Kanun 32. Maddesi:
“İSTİSNA EDİLMİŞ İŞLEMLERE İNDİRİM:
Madde 32 - Bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri (Ek ibare: 04/06/2008-5766 S.K./12.mad) ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak Katma Değer Vergisinden indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen Katma Değer Vergisi, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur.

“ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi” ibaresi, sonradan 5766 sayılı Kanun’un 12. Maddesi gereği eklenmiş. Dolayısıyla 17. Maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi kapsamındaki işlemler dolayısıyla yüklenilen vergilerin de indirim ve iadesi mümkündür.
Bu madde dolayısıyla KDV iadesi olunabiliyor. Dolayısıyla sorun, alınan aracın vergiden istisna edilmi,ş olup olmamasında. İade işi kolay yani.
yeter ki alınan araç, vergiden muaf kabul edilsin.
Maliye Bakanlığı ilgili tebliğinde “binek oto ve diğer nakil vasıtalarını “araç-gereç” kapsamında değerlendirmiyor dolayısıyla binek otoları vergi istisnası dışında değerlendiriyor.
Bu yüzden araç alınırken ödenen KDV’de bir hata yok. Hata sayılamaz sayılsa bile madde sekiz’e takılır. Sonuç alınamaz.

O yüzden ilk aşamadan iade talebinde bulunulmamalıdır. O yüzden ilk mesajda verilen dilekçedeki şu kısım tamamen hatalıdır: “İşbu nedenlerden ötürü, hatalı olarak hesaplanan XXX TL (buraya tutarı yazıyla yazıyorsunuz)’luk KDV’nin tarafıma iadesi hususunda bilgi ve takdirlerinizi saygılarımla arz ederim. “
Ayrıca mahkeme kararının karar sonuç bölümünde “…alınan aracın yasal düzenleme gereğince KDV’den istisna olması gerekmektedir.” denmiş. (özür bu kısmın tamamını tam olarak buraya kopyalayamadım)
Demek ki istisnadan yararlanmak için dava açılmış. İade bu kararın sonucudur zaten doğal olarak.
Mahkeme aracın vergiden istisna tutulmasına karar verecek ki iade mümkün olabilsin.
En ciddi temel hata da burada zaten. İstisnadan yararlanmayı talep edecekken iadeyi talep etmek mantık dışı. Zaten 32. Madde gereği iade ve indirim söz konusu. 17/s bu kapsamda zaten.
Sorun aracın istisna kabul edilmemesinde.
O yüzden öncelikle aracın vergiden istisna tutulmasıyla ilgili bir dilekçe olmalı. Vergiden muafiyet talep edilmeli.
Orası reddecek zaten. Sonra bir üst mahkemeye gidilmeli, aynı gerekçeyle. Sonra neresiyse…Bu kısımları tam bilemem ama bunları öğrenmek kolaydır galiba…
Bir de ilgili mahkeme kararında "5378 sayılı Kanun’nun 1. Maddesinde geçen amacına" değinilmiş. "Bu amaca uygun olarak KDV kanunu’na 17 maddenin 4. Fıkrasına “s” bendi eklenmiş" denmiş ve mahkeme de bu gerekçeyi kabul etmiş.. Dolayısıyla istisna kapsamında değerlendirilmeli demiş haklı bulmuş davacıyı.
Zaten bu kısım da davacının “aldığı aracın KDV’den istisna tutulması” gerekçesiyle açıldığının ipucunu veriyor.
İstisnadan yararlanması gerektiği yönünde mahkeme karar verdiği an bu kararın sonucu olarak KDV kanunu 32. Maddesi gereğince iade söz konusu olabilecek.
Dilerim anlatabildim. Ben en güçlü ipucunu bulduğumu düşünüyorum.
1.Davanın konusu iade değil, vergi istisnasından yararlanmak olmalıdır.
2. ÖTV istisnası ile ilişki kurulmamalıdır. Çünkü buradan sonuç alınmaz.
Ayrıca 32. Maddeye göre 17/4 “s” nin iadesi söz konusuysa şu şekilde belirtildiği gibi “Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur.” Yapılmalıdır.
32. maddede geçen diğer 11,13,14,15. Maddelerine baktım pek bişi anlayamadım. Ama bir maddede ihraç edilen araçlardaki vergi istisnasından bahsediliordu. Diğerleri pek uymuyor bizim araçlara. Dolayısıyla benzerlik kurulup ihracat istisnasından doğan kdv istisnaları için uygulanan usul ve yöntem uygulanabilir. Bu usul ve yöntem nasıldır dedim arayayım bakayım dedim yoruldum bulamadım…
Eğer bu şekilde 32. Maddeye göre ayrı bir usul ve yöntem varsa o yöntem ve usul kullanılmalıdır.
Bu anlamda dava surecinde dilekçe yanında belirtilen belgelerde de yanlışlığınız olabilir diyorum.
Şimdilik bu kadar bulduklarımı sonra yine paylaşacağım… Fakat en önemli ipuçlarını yakaladığımı düşünüyorum.

NOT: Gecenin bu vakti yazımda anlatım vs hatalarım bol bol olabilir. Valla tekrardan yazıma dönüp bakamayacagım şimdiden özür...

Şu yazıyı buldum:http://www.pelingurlek.com/?p=224#_ftn1
İnceleyin...

Bu avukatın yazısını da okudum. Yazıdaki gazete haberinin son kısımlarını da.
Gazetedeki haberin son kısmında deniyor ki:
"Her şeyden önce bu hak sadece dava süreci ile elde edilebiliyor. Onun için, sıfır araç alımında önce KDV’yi ödememek için; Vergi dairesine başvuru yapmak , oradan red kararı geldiğinde mecburen KDV’yi ödemek,..."

Aynı bu konuya benzer avukat da diyor ki:
"
İlgili düzenleme gereği KDV istisnasından yararlanabilmek için, öncelikle Sıfır km bir araç alınmış olması ve söz konusu araca ilişkin KDV tutarının ödenmesi sürecinde ilgili vergi dairesine yazılı olarak KDV muafiyet talebinde bulunulmalıdır. Vergi Dairesinin işbu talebi yerinde bulmaması halinde Vergi Mahkemesine, Vergi ahkemesinin de kabul etmemesi halinde Bölge İdare Mahkemesine başvurulması gerekecektir. Bu süreç işletilmediği hallerde dava açılsa bile zamanaşımı gerekçesi ile reddi olasıdır."

"Özetle, “0 km” araç alımını takiben süre yönünden sıkıntısı bulunmayan kişilerin muafiyet taleplerini içerir dilekçe ile Vergi Dairesine yazılı surette başvurmaları, işbu talebin reddini havi cevap yazısının tebliğini takiben 30 gün[2] içerisinde de vergi davası açmaları halinde KDV istisnasından yararlanması imkanı bulunmaktadır."

Burayı galiba çorbaya çevirdim:) Daha sonra daha saglam kafayla toparlarım inşallah... hatalarım da olsa düşüncelerimi ve bulduklarımın hepsini burada çorba halinde paylaştım:)
Avukatın yazısından da yola çıkarsam, en önce vergi dairesine muafiyet talebinde bulunulmalıymış.
Muafiyet talebi reddedildiğinde de 32. madde gereğince vergi iadesi talebinde bulunulmalıymış.
Fakat anladıgım kadarıyla maliye bakanlıgının ilgili tebliğindeki şu kısım da muafiyet talebini red yazısı olarak değerlendirilebilir:
"Buna göre, münhasıran özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç (örneğin görme özürlülerin kullandıkları baston, yazı makinesi, kabartma klavye; ortopedik özürlülerin kullandıkları tekerlekli sandalye, ortez-protez gibi cihaz ve araçlar) ile özel bilgisayar programları istisna kapsamında kabul edilecektir. Binek otomobili ve diğer nakil vasıtalarının ise sözü edilen “araç-gereç” kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır."
Bu tebliğe itiraz edilerek vergi istisnasından yararlanılabileceği savunuluır. Sonra da:
şu kısımda anlatıldıgı gibi de vergi iade talebinde bulunulur:
5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (ç) bendi ile KDV Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrasına “… 15 inci maddeleri …” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi” ibaresi eklenmiştir. Bu düzenleme ile KDV Kanununun (17/4-s) maddesi kapsamındaki işlemler dolayısıyla yüklenilen vergilerin indirim ve iadesine imkân tanınmıştır.Buna göre, istisna kapsamına giren işlemler dolayısıyla yüklenilen vergiler mükellefler tarafından indirim konusu yapılacak, indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde iade konusu yapılabilecektir. Bu istisna uygulaması kapsamındaki işlemlerden kaynaklanan KDV iade talepleri, ihracat istisnasından doğan KDV iadeleri için belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sonuçlandırılacaktır.

NOT 2: Pratiğim olmadıgı için vergi konularında, tam dagıttım farkındayım. Acemilik... Ama bu dagınıklıgı konuya vakıf arkadaşlar toparlayabilir di mi?
 
bülent bey

ilk 3 maddeden kurtulmak kolay

1 ) vergi dairelerine verdiginiz dilekcede hatanız şudur : olayı vergi hatası olarak degerlendirmişsiniz bu sebebeple hem bu 3 maddeye takılıyorsunuz hemde mecii tecavüzü kararıyla karşı karşıya kalıyorsunuz . oysaki dilekcenizde kdv kanununun 8. maddesinin 2. fıkrasına göre düzeltme talep edip iade isteseydiniz bu 3 madde ve mercii tecavüzüyle karşılaşmazdınız .

öncelikle bayiye bir dilekce yazacak ve kdv kanununun 17 ye 4 s maddesiyle kdv den istisna oldugunuzu ve ödememeniz gerektigini belirtecektiniz. bayii de bu dilekcenizle birlikte kdv kanununun 8 e 2 fıkrasına * göre düzeltme talep edecekti ve talebe verilen red cevabına göre vergi mahkemesine gidecektiniz
bu sayede ilk 3 maddeden ve merci tecavüzünden kurtulacaktınız cünkü bakanlıgın bu konuda yayınladıgı 91 ve 23 no lu tebligler var eee bakanlık kendi tebliglerini yok sayamaz zaten

ayrıca hakimler bu üç maddeyi büyük ihtimalle dikkate almayabilir çünkü tebligi mahkeme huzurunda yok hükmündedir hakimler kanuna bakar

2 ) kanun teklifleri kısmına gelirsek . mevcut yasada var olan bir şey için kanununa ekleme yapılmasının bir anlamı olmadıgından dolayı şimdiye kadar verilen kanun tekliflerinin kabul edilmemesi son derece dogaldır . kaldıki kanun koyucu eger motorlu taşıtların kdv den istisna olmamasını isteseydi ve bu aracların engellinin günlük yaşamları için gerkekli oldugu kanısına varmasaydı kdv kanununun 17 4 s maddesine bu durumu açıkca yazar hatta ve hatta yurt dışından gümrük muhafiyetiyle getirilen araçların kdv den de istisna oldugunu belirleyen kdv kanununun 16'ya 1 b fıkrasına engelli araçları hariç diye parantez içi bir hüküm koyardı. malum kdv 16 ya 1 b'de kdv'den istisna olunması istenmeyen gümrük kanunun maddeleri parantez ici hükümle engellenmiş, ama arabalar engellenmemiştir. bu durum açıkca ortaya koymaktadır ki kanun koyucu arabaları kdv'den istisna olarak görmektedir.
bu lstedeki 5 numarayada uygun

3 ) 6 numara icinse evet mahkeme kararları kişiyi baglar bu sebeple bende kişisel olarak dava acarak kanunulardan faydalanmak istedim

saygılar sunarım

* KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU
Madde 8

2. Vergiye tabi bir işlem sözkonusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödenen vergiler, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre ilgililere iade edilir.

Bu durumda pratik açıdan nasıl hareket etmeliyiz o zaman? Yeni araba alacak kişiler için dilekçeyi değiştirmek mi lazım, yoksa hala dava sürecinde olanlar açısından GİB'nın savunmasına karşılık mahkemelerin nasıl karar vereceğini beklemek mi akıllıca olur? Ayrıca, vergi mahkemeleri ek savunma istediğinde gerekirse bu meyanda ek savunma da yapılabilir diye düşünüyorum?

4. maddeye karşılık yazdığım savunma metninin sonuna şunu ekleyeceğim: "Ayrıca mevcut yasada var olan bir şey için ilgili kanuna ekleme yapılmasının bir anlamı olmadığından dolayı, olası bir kanun teklifinin kabul edilmemesi de son derece doğaldır."

5. maddenin sonuna şunu ekledim: "Kaldı ki kanun koyucu eğer motorlu taşıtların KDV'den istisna olmamasını isteseydi ve bu araçların engellilerin günlük yaşamları için gerkekli olduğu kanısına varmasaydı, KDV kanununun 17 4 s maddesine bu durumu açıkca yazar, hatta ve hatta yurt dışından gümrük muhafiyetiyle getirilen araçların KDV'den de istisna oldugunu belirleyen KDV kanununun 16'ya 1 b fıkrasına "engelli araçları hariç" diye parantez içi bir hüküm koyardı. Malum, KDV 16'ya 1 b'de KDV'den istisna olunması istenmeyen gümrük kanunun maddeleri parantez içi hükümle engellenmiş, ama arabalar engellenmemiştir. Bu durum açıkca ortaya koymaktadır ki kanun koyucu arabaları KDV'den istisna olarak görmektedir."

6. maddenin başına da önerideki notu düştüm.

Metnin son hali bu (eksik ya da yanlış bir şeyler varsa lütfen uyarın):
4- "engelliler kanunu yasalaşırken bu kanuna engelli taşıtlarıda dahil edilmek istendi ve kanun teklifleri sunuldu ama kabul edilmedi"
Bu argüman kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddia iki açıdan tutarsızdır:
1- Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülen 5378 sayılı ÖZÜRLÜLER VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN'un KDV istisnasını düzenleyen 30. maddesine dair ne Genel Kurul'da ne de komisyonlarda bir teklif yapılmıştır. Bu madde 1 Temmuz 2005 tarihinde gerçekleştirilen 22. Dönem 3. Yasama Yılı 123. Birleşiminde kabul edilmiştir ve Genel Kurul Tutanağı incelendiğinde (bkz) maddeye dair hiç bir teklifin yapılmadığı açıkça görülmektedir.
2- Bu maddeye dair ilgili komisyonlardaki görüşmelerde de bir öneri yapılmamıştır. Yapılan şey şudur: Başbakanın imzası ile 44 maddeden oluşan "Özürlüler Hakkında ve Bazı Kanunlar ile Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı" TBMM Başkanlığına verilmiştir. Aynı anda Başkanlığa aynı konuda 2 ayrı kanun teklifi daha sunulmuştur. Bunlardan biri Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun imzasıyla sunulan 46 maddelik "ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ"dir, diğeri de 49 Milletvekilinin imzasıyla sunulan 91 Maddelik "ÖZÜRLÜLER KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ"dir. Bu bağlamda iki kanun teklifi Tasarı ile aynı konuları düzenlediğinden, Tasarı ile birleştirilmiş, görüşmelerde Başbakan imzasıyla sunulan Tasarının esas alınacağına karar verilmiştir. Yani, ortada ne dava konusu ile ilgili maddeye dair bir teklif vardır ne de görüşme. Olan şey, aynı içerikte olduğu gerekçesiyle biri 46 diğeri 91 maddeden oluşan kanun tekliflerinin tümden görüşme dışı bırakılmasıdır.
Hülasa, 5378 sayı numarası ile yürürlüğe giren ÖZÜRLÜLER VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN'un bu 137 maddeyi tümden dışladığını söylemenin mantıkla ve kanunun amacı ile bağdaşmadığı, hukuki mesnetten yoksun olduğu açıktır. Ayrıca mevcut yasada var olan bir şey için ilgili kanuna ekleme yapılmasının bir anlamı olmadığından dolayı, olası bir kanun teklifinin kabul edilmemesi de son derece doğaldır.

5- "otomobiller münhasıran engelliler için üretilmiş araç degildir"
5378 sayılı kanunun Başbakan imzasıyla sunulan genel gerekçesi bu argümanı kadük hale getirmektedir: "Anayasamızda özürlü bireylerin temel sorun alanları olan; eğitim, sağlık, çalışma hayatı, sosyal güvenlik ve toplumsal hayata uyum alanlarında özel düzenlemeler yapılmış ve özürlü bireylere bu alanlarda özel olarak korunacak grup olarak yer verilmiştir. Ancak, Anayasamızda yer alan bu hükümlere rağmen özürlü bireylerin sorunlarının azaltılmasında yeterli mesafe alınamamıştır. [...] Özürlülük; özürlü bireyi, ailesini, yakın çevresini ve ait olduğu toplumsal yapıyı ilgilendiren bir olgudur. Özürlü bireylerin diğer toplum kesimlerinden farklı olmayan temel gereksinimleri bulunmaktadır. Sağlık, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanma, eğitim görme, meslek ve iş edinme, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ile siyasal yaşama katılma bunların başında gelmektedir. Ancak temel gereksinimler açısından bir farklılık bulunmamasına karşın, bir özel gereksinim grubu oluşturan özürlü bireyler, bu hizmetlere ulaşabilirlik açısından diğer bireylere göre eşit olmayan bir konuma sahiptir ve bu anlamıyla da ayrımcılık belirginleşmektedir. [...] Ayrımcılık açısından değerlendirildiğinde; toplumsal alan ve yaşam çevresi, özürlü bireyler gözetilmeden düzenlenmektedir. Bu yapılanma, özürlü bireyi korunmaya muhtaç ve dar bir çevreye bağımlı kılmakta, toplumsal yaşam içinde ulaşabilirliğini sınırlandırmakta ve engelli duruma getirmektedir. Bu düzenlemelerdeki temel ilke; özürlü bireylerin gereksinimlerinin diğer bireylerinkiyle eşit önemde olduğu, bu gereksinimlerin toplumsal planlamalarda esas alınması ve bütün bireylere ayrımcılığı ortadan kaldıracak ve eşit katılım fırsatını tanıyacak biçimde kullanılması olmalıdır. [...] Bu bağlamda dünya ölçeğinde özürlülere yönelik yapılan her türlü çalışmanın ana hedefi özürlülerin toplumsal yaşama tam ve eşit katılımının sağlanması ve güçlendirilmesidir. İnsan hakları ve temel özgürlüklerin tam olarak hayata geçirilmesi, özürlülerin eşit fırsatlara sahip olmaları ve güçlendirilmeleri için esastır. Bölgesel farklılıkların, tarihsel, kültürel ve dini nedenlerin önemi akılda tutulurken, siyasi, ekonomik veya kültürel sistemlerine bakılmaksızın, tüm insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak ana hedeftir. Özürlü olmakla hiç kimsenin; bağımsız yaşama, yaşamdan haz duyma, kendi tercihlerini kullanma, topluma katkıda bulunma, bir meslek sahibi olma, ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve eğitsel alanlardan yararlanma, fırsat eşitliği, tam katılım, istihdam, iyi bir yaşam standardına ulaşma ve kendine yeterli olma, kendi sorunlarının çözümüyle ilgili konularda söz ve karar sahibi olma hakları kısıtlanamaz ve engellenemez. Özürlülerin kendine yeterli, toplumla kaynaşabilen, üretici bireyler olarak yetişmelerini sağlamak için eğitsel, kültürel, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Bütün hizmetler, olanaklar ve avantajlar özürlülerin toplumla kaynaşmalarını engellemeyecek biçimde ve onların durumlarına ve ihtiyaçlarına uygun koşullarda düzenlenmelidir. [...] Tasarı, yukarıda belirtilen gerekçelerle hazırlanmıştır."
Kaldı ki kanun koyucu eğer motorlu taşıtların KDV'den istisna olmamasını isteseydi ve bu araçların engellilerin günlük yaşamları için gerkekli olduğu kanısına varmasaydı, KDV kanununun 17 4 s maddesine bu durumu açıkca yazar, hatta ve hatta yurt dışından gümrük muhafiyetiyle getirilen araçların KDV'den de istisna oldugunu belirleyen KDV kanununun 16'ya 1 b fıkrasına "engelli araçları hariç" diye parantez içi bir hüküm koyardı. Malum, KDV 16'ya 1 b'de KDV'den istisna olunması istenmeyen gümrük kanunun maddeleri parantez içi hükümle engellenmiş, ama arabalar engellenmemiştir. Bu durum açıkca ortaya koymaktadır ki kanun koyucu arabaları KDV'den istisna olarak görmektedir.

6- "adanadaki dava kişiyi baglar"
Evet, mahkeme kararları kişiyi bağlar ve onun için ben de şahsi davamı açarak kanuni hakkımdan yararlanmak istedim. Kaldı ki Adana'da Bölge İdare Mahkemesi'nin kararına gerekçe olan argümanlar da, bu davada ortaya koyduğumuz gerekçeler de Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan tüm engelliler için sabittir. Davalı kurumdan beklentimiz mahkeme kararlarına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gücüne karşı ayak diremesi değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önündeki engelleri kaldırması ve Başbakan imzalı kanun gerekçesinin gereğini yerine getirmektir...​



Kalem'in yazdıklarına dair düşüncelerinizi de paylaşırsanız güzel olur. Benim de okudukça kafam karıştı zira.

Dava sürecinde ÖTV, MTV ve Gümrük Vergisine atıf yapmaktaki maksadım hukuki temellendirmenin yanı sıra esasında hakimi ikna etmek içindir.
 
Merhaba Arkadaşlar,

03.11.2011 tarihinde aldığım aracın KDV iadesi için dilekçe ile vergi dairesine müracaat ediyorum. Süreci ve neticeyi sizlerle paylaşacağım.
 
Ortalık toz duman, keşke bir çalışma grubu oluşturulabilse ve tüm süreçler yeniden gözden geçirilip farklı durumlar için ne tür işlemlerin yapılması gerektiği konusunda fikir birliğine varılabilse.

Son yazılanlardan anladığım kadarıyla, yeni araç alınırken ödeme yapılmadan önce Vergi Dairesine KDV'nin tahsil edilememesi için bir dilekçe verilmesi ve oradan gelecek cevap doğrultusunda ödemenin bayiye yapılarak (Belkide faturaya şerh düşülerek) mahkeme sürecinin başlatılması şekilnde bir yolun takip edilmesi uygun olacaktır.

Şimdiki durumda 3 farklı süreçin tanımlanması ve örnek yazıların oluşturulması faydalı olacaktır.

1. süreç henüz araç almamış olanlar için

2. süreç son 1 ay içerisinde araç alanlar için

3. süreç ise son 5 yıl içersinde araç alanlar için

Umarım iyice karıştırmamışımdır.
 
peki şu an dava sürecinde olacaklar ne yapmalıdır benim ve diğre arkadaşların davaları vergi mahkemelerinde sonuclanmamış durumda bülent hocam biz aynı sürecteyiz
nasıl bir yol izleyeceğiz??
 
23 seri no lu kdv genel tebliği

B _ FAZLA UYGULANAN VERGİLERİN İADESİ:
3065 sayılı Kanunun 8/2. maddesinde yapılan değişiklik ile vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı halde vergi uygulanması veya yanlışlıkla olması gerekenden daha fazla vergi hesaplanması halinde yersiz olarak uygulanan bu vergilerin indirim hakkına sahip olmayanlara iadesi konusunda Bakanlığımız yetkili kılınmıştır.
Sözü edilen 8/2. madde hükmüne göre; yersiz veya fazla hesaplanan vergilerin mükellefleri tarafından vergi dairesine yatırılması gerekmektedir. Bu şekilde fazla ödenen vergileri yüklenen kişilerin katma değer vergisi mükellefi olması halinde bu vergileri vergiye tabi faaliyetleri üzerinden hesaplanan katma değer vergilerinden indirebilmeleri mümkün olduğundan, vergi dairesince bir iade işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
[FONT=arial black]3297 Sayılı Kanunla sözü edilen 8/2. madde hükmünde yapılan değişiklik ile yersiz veya fazla olarak uygulanan vergilerin sadece indirim hakkına sahip olmayanlara iadesi konusunda imkan getirilmiştir.
[/FONT]Değişiklik hükmünde yer alan yetkiye dayanılarak yersiz veya fazla olarak ödenen vergilerin iadesi konusunda aşağıdaki şekilde işlem yapılması uygun görülmüştür.
Yersiz veya fazla olarak uygulanan vergilerin iadesi için bu vergilere muhatap olanlar ile bu işleri yapan mükellefin birlikte vergi dairesine başvurmaları gerekmektedir. Yersiz veya fazla uygulanan vergilere, muhatap olanların indirim hakkına sahip olmadıklarını tespiti halinde bu vergiler Vergi Usul Kanununun hükümleri uyarınca bunlara verilmek üzere mükellefe iade edilecektir.
Öte yandan, ithalat sırasında fazla uygulanan vergiler ise 3297 sayılı Kanunun 14. maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 48. maddesine eklenen fıkra hükmüne göre, indirim hakkına sahip olmayanlara Gümrük Kanununa göre iade olunacaktır.





1 ) arkadaşlar yukarıda maliyenin yayınladıgı teblig var ve durum ortada . vergi dairesine ilk baş vurdugunuzda yukarıdaki teblige göre bayii ile başvurmanız lazım . yanlız unutmayın yukarıdaki bir teblig dir kanun degil maliye bunu böyle istiyor anlıyacagınız. tebligler kanun önünde yok sayılırlar yani bayii ile baş vurma şartı yok hükmündedir çünkü kanunda bu yazmıyor ha siz süreci kıssaltmak isterseniz bayii ile baş vurmanız süreci hızlandırır ve vergi dairesinin savunmasını zayıflatır ( gerci bunu yapmasanızda yeterince zayıf bir savunma )


2 ) vergi dairesine vereceginiz dilekce kıssa ve öz olmalı yani dilekcede arabayı aldıgınız bayi , tarih , fiyat , ödenen kdv , banka hesap numaranız , adınız , adresiniz ve bunlara ek olarak kdv kanununun 8 e 2 fıkrasına göre düzeltme talebiniz ( VERGİ HATASI DEGİL DÜZELTME TALEBİ )ve kdv 17 ye 4 s OLACAK . İSTER BAYİİ İLE VERİN İSTER BAYİİSİZ VERİN birşey degişmez


3 ) vergi dairesinin cevabını hemen alın ( orda bekleyin ve alın ) o cevapla dogru gelir idaresi başkanlıgına gidip ayrı bir dilekceyle size verilen red cevabını vuk kanununa göre şikayet yoluyla bildirin ve iade talep edin . burda 60 günlük bir cevap verme hakkı var gelır idaresi başkanlıgının 60 gün icinde cevap vermezse reddetmiş sayılır ve ya red cevabı verirse direk mahkemeye gidersiniz

bu sırayı takip ederseniz mercii tecavüzü yaşanmaz


bunlardan ayrıca merci tecavüzü sebebiyle maliye bakanlıgına tevdi edilen davaları kaybetmiş gibi bir durumdasınız ( bakın gibi bir durumdasınız dedim yanlış anlamayın ) kıssaca tevdii den sonra maliye bakanlıgının bu tevdiye cevap vermesi lazım 60 günlük süresi var 60 günde cevap vermezse yada red cevabı verirse yeniden dava acacaksınız ve davaları birlestireceksiniz sonucta kazanırsanız masraflarıda karşı tarafa yıkarsınız


sayın kalem iyi araştırma ve kafaları karıştırma yapmış ( umarım bu şakama kızmazsınınız sayın kalem sizi kırmak veya başka bir sebeple yazmadım sadece şaka şimdiden özür ) sayın kalemin araştırmalarının son paragrafındaki yöntemde uygulanabilir ama süreci dahada uzatır . ayrıca gercekten iyi niyetli olarak araştırdıgı besbelli ama gereksiz ( ama anlamak için gerekli ) maddeleri araştırmış bolca teşekkürler

saygılar sunarım
 
Yok alınmam öyle şeylere dadash rahat ol:) ben bu konulara el atmaktan vazgeçtim. Yahu ne bunlar? Ne kafayı yoracagım:)
Bu işi ancak mevzuat değişikliği paklar.
En kestirme çözüm bana göre budur:) Mevzuat değişti,rtmek valla billa bu davalardan daha kolay:)
Tabi davalarla mücadeleye devam. Biz de mevzuat değişikliği için bastıralım bari diyorum:)
 
Dava

Görme engelli yakınımın aldığı aracın kdv iadesi için bu forumdan faydalanarak süresinde önce vergi dairesine, ardından da vergi mahkemesine başvurduk. Her ikisinden de 'red' geldi. Şimdi Bölge İdare Mahkemesine dava açacağız. Ancak İdare Mahkemesine dava dilekçesi örneği bulamadım. Acilen bu hususta yardımlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler...
 
racun, vergi mahkemesinin kararını bana bilgi@engelliler.biz adresime gönderir misin lütfen. Özel yerlerini kapatıp burada yayınlayacağım. Sonra da idare mahkemesi için nasıl bir dilekçe yazılması gerektiğine dair fikirlerimizi yazarız buraya...
 
Bülent abi vergi mahkemesi bizden savunma isteyecekmi isterse ne yazıcaz nasıl yazıcaz??
 
Engelli araçlarının KDV.sinin geri alınmasıyla ilgili ESKİŞEHİR 1. Vergi Mahkemesinin kazanılmış kararını site sakini kardeşlerimizin bilgilenmesi için ekte sunuyor,hayırlı bayramlar diliyorum.
 
Merhaba;
Ben dün mesajı gönderdiğimde dava reddedildi demiştim. Görmemiştim belgeleri, bana da henüz gönderdiler. Ancak, hakim hasım düzeltme kararı vermiş. Sanırım henüz bir karar yokmuş... Ben de anlamıyorum pek bu işlerden. Engelli kişi benim dayım. Kendisibaşka bir şehirde. Ben Ankara'dan onun işlerini takip ediyorum... Bu karar ne demek oluyor? İdare Mahkemesine herhangi bir girişimde bulunacak mıyız? Yoksa Vergi mahkemesinden başka bir karar mı bekleyeceğiz? Biliyorsanız aydınlatır mısınız? Teşekkürler...

Nerde? Göremedim Ek'i...
 
Kudret_x ; Eskişehir 1.Nolu Vergi MAHKEMESİ KDV'nin geri ödenmesi kararınımı vermiş.Doğrumu anladım.
Eğer doğru anladıysam bu güzel bir haber..
Öyle değil mi ?
 
Üst Alt