Bu konuya bakmayacağım dedim ama artık bir kere daldım ya ve mevzuat hastası biri olarak kendimi tutamıyorum
mevzuat konularında her kelime önemlidir bunu bilirim. O yüzden ilk mesajımda bu dile yabancı oldugum için baştan hatalarımın olacagını söyledim. Mevzuatın kendi literatürünü tam yakalayana kadar da bu hataların varlığını kabul edeceğim.
İlk mesajımda bu tanımları henuz araştırmadıgım için baya karışık yazmıştım. Şimdi toparlayabildiklerimi yazıyorum.
ilk mesajımda ilgili Kanun 17/4s ye göre alınan aracın vergiden istisna tutuldugunu dolayısıyla vergi istisnasından yararlanmak için başvurulmasını söylemiştim. Mahkeme kararında da vergi istisnasının olması gerektiği yönünde karar verildiğini ve ve bu gerekçeyle iadesinin mümkün oldugunu belirtmiştim.
İfade etmek istediklerimi ilgili mevzuatın diline yabancı oldugum için yanlış anlatmışım. Şimdi mevzuatın diliyle anlatayım.
Bu konuda bir forumda gördüğüm yazışmalar yol gösterdi.
Bir avukat demiş ki:
"Adana Bölge idare mahkemesinin karar gerekçesi bence çok yerinde. Ancak her mahkeme bunu uygular mı bilinmez.
Araç alındıktan itibaren 30 gün geçmemişse bu süre içerisinde aracın alınmış olduğu bayinin vergi dairesine müracaat edilerek ödenen KDV istenir.
olumsuz yanıt üzerine veya yanıt verilmezse 60 günden sonraki 30 gün içerisinde dava açılır.
Araç alındıktan itibaren 30 günden fazla süre geçmişse ve 5 yıl dolmamışsa yine vergi dairesine müracaat edilir. Ret cevabı üzerine 30 gün içinde "şikayet yoluyla düzeltme" istemi ile maliye bakanlığına müracaat edilir. Olumsuz yanıt üzerine vergi mahkemesine dava açılır."
Ayrıca şöyle demiş yöntemi ve dayanagı konusunda ipucu vermiş:
"213 sayılı VUK 113-126 arası maddeleri incelemenizi öneririm. Ben bu yol ile müracaat ettim ve dava şu an görülüyor. Gelişmelerden bilgi vermeye çalışacağım.
İdare mahkemesi ile sorunun kesinlikle çözülmeyeceğini düşünüyorum."
bahsettiğim forum yazışmaları için bkz:engelli aracı kdv iadesi
Bahsedilen VUk 113-126 arası maddeleri inceledim.
Orada vergi hatası şu şekilde tanımlanmış:
" Vergi hatası:Madde 116 – Vergi hatası, vergiye mütaallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır."
117. maddesinde hesap hataları, 118. maddesinde vergilendirme hataları açıklanmış. Aynı zamanda bu ilgili mevzuatın bu tanımlara yüklediği anlamdır. Böyle yorumlanmalıdır.
119. maddesinde ise vergi hatalarının nasıl ortaya çıkarılabileceğinden bahsedilmiş:
" Hataların meydana çıkarılması:
Madde 119 – Vergi hataları şu yollarla meydana çıkarılabilir:
1. İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile;
2. Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile;
3. Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile;
4. Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması ile;
5. Mükellefin müracaatı ile."
Şimdi bu açıklamalara göre tanımlara anlam yüklediğimizde bir vergi hatası vardır. Bunların nasıl ortaya çıkarılabileceği de 119. maddede açıklanmış.
17/4s ye göre vergiden istisna tutulmuş bir işlemden bir vergi alşınması söz konusudur. Yine aynı Kanun'a göre indirim ve iade konusu kapsamındadır.
Dolayısıyla oturanboganın vergi dairesine verdiği ve ilk mesajda geçen ilk dilekçe uygundur. Oradaki hatanın ne oldugunu VUK'un ilgili maddelerindeki açıklanan tanımlara göre yaparsak daha da iyi olur.
Ama sonuçta vergi dairesine o dilekçeyle başvurulmuş. "hatalı hesaplanmıştır." denmiş ama sonuçta aynı dilekçede 17/4s ye de atıfta bulunulmuş. yani kastedilen vergi hatasının ne oldugu da dilekçenin bütününde aslında soylenmiş. "hatalı hesaplanmıştır" la " 17/4s ye yapılan atıp tanım kargaşası yaratıyor olsa bile zaten vergi daireleri konuyu bilior ve kastedilen hatanın VUK/118. maddede geçen
"3. Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmiyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır." vergi hatası oldugu anlaşılır. Bu durumdada kabullenmezler vergi hatasını zaten.
Böylece KDV'nin geri ödenmesini reddederler zaten. Sonra da dava açılır.
Vergi dairesi, vergi hatasını kabullenmemekle, ilgili vergi işleminin mevzuata uygun oldugunu belirtmiş olur. Böylece süreç uygun işler... Yani "yapılan vergi işlemi mevzuata uygun değildir. Vergiden istisna tutulmalıydı" diyerekten süreci devam ettirme imkanı doğar davanın konusu olur.
Bu aşamada ilk mesajın ilk dilekçesini verenler için sorun yok.
Şu durumda ise bahsettiğim avukatın şu görüşüne ben de katılıyorum:
"Araç alındıktan itibaren 30 günden fazla süre geçmişse ve 5 yıl dolmamışsa yine vergi dairesine müracaat edilir. Ret cevabı üzerine 30 gün içinde "şikayet yoluyla düzeltme" istemi ile maliye bakanlığına müracaat edilir."
"
mevzuat konularında her kelime önemlidir bunu bilirim. O yüzden ilk mesajımda bu dile yabancı oldugum için baştan hatalarımın olacagını söyledim. Mevzuatın kendi literatürünü tam yakalayana kadar da bu hataların varlığını kabul edeceğim.
İlk mesajımda bu tanımları henuz araştırmadıgım için baya karışık yazmıştım. Şimdi toparlayabildiklerimi yazıyorum.
ilk mesajımda ilgili Kanun 17/4s ye göre alınan aracın vergiden istisna tutuldugunu dolayısıyla vergi istisnasından yararlanmak için başvurulmasını söylemiştim. Mahkeme kararında da vergi istisnasının olması gerektiği yönünde karar verildiğini ve ve bu gerekçeyle iadesinin mümkün oldugunu belirtmiştim.
İfade etmek istediklerimi ilgili mevzuatın diline yabancı oldugum için yanlış anlatmışım. Şimdi mevzuatın diliyle anlatayım.
Bu konuda bir forumda gördüğüm yazışmalar yol gösterdi.
Bir avukat demiş ki:
"Adana Bölge idare mahkemesinin karar gerekçesi bence çok yerinde. Ancak her mahkeme bunu uygular mı bilinmez.
Araç alındıktan itibaren 30 gün geçmemişse bu süre içerisinde aracın alınmış olduğu bayinin vergi dairesine müracaat edilerek ödenen KDV istenir.
olumsuz yanıt üzerine veya yanıt verilmezse 60 günden sonraki 30 gün içerisinde dava açılır.
Araç alındıktan itibaren 30 günden fazla süre geçmişse ve 5 yıl dolmamışsa yine vergi dairesine müracaat edilir. Ret cevabı üzerine 30 gün içinde "şikayet yoluyla düzeltme" istemi ile maliye bakanlığına müracaat edilir. Olumsuz yanıt üzerine vergi mahkemesine dava açılır."
Ayrıca şöyle demiş yöntemi ve dayanagı konusunda ipucu vermiş:
"213 sayılı VUK 113-126 arası maddeleri incelemenizi öneririm. Ben bu yol ile müracaat ettim ve dava şu an görülüyor. Gelişmelerden bilgi vermeye çalışacağım.
İdare mahkemesi ile sorunun kesinlikle çözülmeyeceğini düşünüyorum."
bahsettiğim forum yazışmaları için bkz:engelli aracı kdv iadesi
Bahsedilen VUk 113-126 arası maddeleri inceledim.
Orada vergi hatası şu şekilde tanımlanmış:
" Vergi hatası:Madde 116 – Vergi hatası, vergiye mütaallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır."
117. maddesinde hesap hataları, 118. maddesinde vergilendirme hataları açıklanmış. Aynı zamanda bu ilgili mevzuatın bu tanımlara yüklediği anlamdır. Böyle yorumlanmalıdır.
119. maddesinde ise vergi hatalarının nasıl ortaya çıkarılabileceğinden bahsedilmiş:
" Hataların meydana çıkarılması:
Madde 119 – Vergi hataları şu yollarla meydana çıkarılabilir:
1. İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile;
2. Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile;
3. Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile;
4. Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması ile;
5. Mükellefin müracaatı ile."
Şimdi bu açıklamalara göre tanımlara anlam yüklediğimizde bir vergi hatası vardır. Bunların nasıl ortaya çıkarılabileceği de 119. maddede açıklanmış.
17/4s ye göre vergiden istisna tutulmuş bir işlemden bir vergi alşınması söz konusudur. Yine aynı Kanun'a göre indirim ve iade konusu kapsamındadır.
Dolayısıyla oturanboganın vergi dairesine verdiği ve ilk mesajda geçen ilk dilekçe uygundur. Oradaki hatanın ne oldugunu VUK'un ilgili maddelerindeki açıklanan tanımlara göre yaparsak daha da iyi olur.
Ama sonuçta vergi dairesine o dilekçeyle başvurulmuş. "hatalı hesaplanmıştır." denmiş ama sonuçta aynı dilekçede 17/4s ye de atıfta bulunulmuş. yani kastedilen vergi hatasının ne oldugu da dilekçenin bütününde aslında soylenmiş. "hatalı hesaplanmıştır" la " 17/4s ye yapılan atıp tanım kargaşası yaratıyor olsa bile zaten vergi daireleri konuyu bilior ve kastedilen hatanın VUK/118. maddede geçen
"3. Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmiyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır." vergi hatası oldugu anlaşılır. Bu durumdada kabullenmezler vergi hatasını zaten.
Böylece KDV'nin geri ödenmesini reddederler zaten. Sonra da dava açılır.
Vergi dairesi, vergi hatasını kabullenmemekle, ilgili vergi işleminin mevzuata uygun oldugunu belirtmiş olur. Böylece süreç uygun işler... Yani "yapılan vergi işlemi mevzuata uygun değildir. Vergiden istisna tutulmalıydı" diyerekten süreci devam ettirme imkanı doğar davanın konusu olur.
Bu aşamada ilk mesajın ilk dilekçesini verenler için sorun yok.
Şu durumda ise bahsettiğim avukatın şu görüşüne ben de katılıyorum:
"Araç alındıktan itibaren 30 günden fazla süre geçmişse ve 5 yıl dolmamışsa yine vergi dairesine müracaat edilir. Ret cevabı üzerine 30 gün içinde "şikayet yoluyla düzeltme" istemi ile maliye bakanlığına müracaat edilir."
"