Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Tek Şiirleri Buraya Yazabilirsiniz ..

OZA' DAN

Selam Oza, evde, geceleyin
Ya da uzakta bir yerde, neresi olursa olsun,
havlarken köpekler,yalarken kendi göz yaşlarını
Senin soluğundur duyduğum ses.
Selam Oza!

Nasıl bilebilirdim, sinik ve gülünç
Bir kişi gibi, ürkerek giren bir göle,
Gerçekte korku olduğunu aşkın, söyle?
Selam Oza!

Ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni?
Daha da korkunç,bir başına değilsen oysa:
Şeytan öylesine doyumsuz bir güzellik vermiş ki sana.
Selam Oza!


Ey - insanlar, lokomotifler, mikroplar
Gerin kanatlarınızı elinizden geldiğince ona.
Harcatmam onun, dokundurtmam kılına.
Selam Oza!

Yaşam bir bitki değilse aslında,
Neden dilimliyor, parçalıyor insanlar onu
Selam Oza!
Ne acı bu denli geç rastlamak sana
Ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda.

Karşıtlar getiriliyor bir araya
Bırak çekeyim kahrını ve acını kendime
Çünkü acılı kutbuyum mıknatısın ben,
Sense sevinçli. Dilerim sonuna dek kalırsın öyle.

Dilerim hiç bilmezsin ne denli hüzünlüyüm.
İnan, kendimle üzmeyeceğim seni.
İnan, ders olamayacak sana ölümüm.
İnan, yük olmayacağım sana yaşamımla.

Selam Oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep
Bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi.
Suçlayamam bırakıp gittiğin için beni.
Şükür ki girdin yaşamıma.


Selam Oza!

Andrey VOZNESENSKI
 
YÜREĞİMİN BAL PETEKLERİ

Görünce çatılmış hilal kaşları
Göğsüme basarım kara taşları
Silince gözünden akan yaşları
Erir yüreğimde bal peteklerim.

Geçti zaman senli düşler kuramam
Sözler verip kararımda duramam
Kırılmış mızrabı tele vuramam
Erir yüreğimde bal peteklerim.

Yangın yeri olmuş göğüs kafesim
Şarkımıza bile yetmez nefesim
Gönlüne erişmez olunca sesim
Erir yüreğimde bal peteklerim.

Güneş artık tepeleri aşıyor
Bu can bu bedeni zorla taşıyor
Bülbül güle küsmüş hüznü yaşıyor
Erir yüreğimde bal petekleri.

Gönül teli düzen tutmaz olunca
Ömür tablosunda renkler solunca
El etek çekilip zaman dolunca
Erir yüreğimde bal petekleri.

Haydar Bibinoğlu
 
BİR TEK SEN

Kalemim ve kalbim aynı konuşuyor
İllede sen diyorlar
Hayat sensiz anlam taşımıyor
Yaşam senin hayalinle kucaklaşıyor

Bu yaşamki..
Kalbimi dayadığım dağım
Kokusuna hasret kaldığım çiçegim
Yazına hasret kaldığım baharım
Sensin bir tek seni sevdim

Gökyüzündeki yıldızım
Yeryüzündeki yalnızlığım
Senli geçen sensizliğim
Bir tek sensin sevdiğim

Yıldız Sargın
 
Gülmek; ”Saf” denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; ”Duygusal” görünme riskini.
Birine yakınlaşmak; ”Kendini kaptırma” riskini,
Duygularını açmak; ”Kendini ortaya koyma” riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise;
“Onları başkalarına kaptırma” riskini göze almaktır.
Sevmek; “Karşılık görememe” riskini…
Yaşamak ise; ”Ölme” riskini göze almaktır.
Umutlanmak; “Hayal kırıklığına uğrama” riskini
Çabalamak ise; ”Başarısız olma” riskini göze almaktır…
Ama riskler yaşanmalıdır.
Çünkü hayatımızın en büyük riski, hiç risk almamaktır.
Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir;
Ama Büyüyemez, Sevemez, Değişemez, Hissedemez, Öğrenemez.
Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken,
Bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder.
Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür…

Leo Buscaglia
 
KARASEVDA

Kardeş, sen ki ışığa sahip, benimkini ver bana.Kör gibiyim.
Yürüyorum tereddütlü ve yordamsızım.
Fırtınalar ve ıstıraplar altındayım
Düşlere körüm, ahenk delisiyim ayrıca.
Şudur derdim: Düşlemek.
Şiir Demirden bir gömlek,
bin iğneli, yaralayıcı,Ruhumun üstünde taşıdığım.
Dikenler -ki kanlı-Düşmesine karasevdamın damlalarının,izin vermededir.
Ve gidiyorum işte böyle, kör ve deli, bu kekre dünyadan;
Çok uzun olduğunu düşünüyorum yolun kimi zaman,
Kimi zamansa çok kısa...
Ve bu cesaret duraklayışında ve can çekişmede,
Kederlerle doluyum, zar zor taşımada.
Duymuyor musun düşmesini, karasevdamın damlalarının öylece?

Rubén DARIO

GÖK ÖYLE MAVİ

Gök öyle mavi,öyle durgun
Damlar üzerinde
Yeşil bir dal sallanadursun
Damlar üzerinde

Ürpertip gökyüzünü birden
Bir çan tin tin eder.
Bir kustur su ağaçta öten;
Türküsünü söyler.

İşte hayat! aç gözünü gör;
Bak ne kadar sade.
Her günkü sakin gürültüdür.
Şehirden gelmekte.

Ey sen ki durmadan ağlarsın,
Döversin dizini;
Gel söyle bakalım ne yaptın,
Nettin gençliğini?


PAUL VERLAİNE
 
Yapmadığın şeyler

Anımsıyor musun yeni arabanı
ödünç alıp çarptığım günü?
Öldüreceğini sanmıştım beni, öldürmedin oysa.
Anımsıyor musun seni zorla sahile götürdüğüm,
yağmur yağacağını söylediğin ve
yağmurun yağdığı günü?
“Söylemiştim sana” demeni beklemiştim demedin oysa.
Anımsıyor musun kıskandırmak için seni
başka oğlanlarla oynaştığım ve
senin kıskandığın günleri?
Terk edeceğini sanmıştım beni terk etmedin oysa.
Anımsıyor musun çilekli pasta düşürüp
Arabanın paspasını kirlettiğim günü ?
Tokatlayacağını sanmıştım beni tokatlamadın oysa.
Anımsıyor musun dansın resmi giysili olduğunu
Söylemeyi unuttuğum ve
Senin kot pantolonla geldiğin günü?
Bırakacağını sanmıştım beni, bırakmadın oysa.
Evet yapmadığın çok şey vardı.
Ama dayandın bana, sevdin beni
Çok şey vardı
Benimde senin için yapmak istediğim,
Vietnam’dan döndüğünde
Dönmedin oysa.
 
TEK HECE TEK ADAM[SIZE=3]
[/SIZE]

Tek heceler;
Aşk, yar, gül, ben, sen, biz.
Tek Adam;
Görünüşte biçare, sevgide aziz.
Girmişlerdi tek heceler, Tek Adam’ın gönlüne,
Müsaadesiz…

Tek Adam’ın yüreği üşüyordu,
Çıkmıyordu hayatından tekdüzelikler.
Tekti mevsimler, tekti iklimler
Ve Tek Adam’ı çevrelemişti,
Tek heceli birikimler.

Tek heceler Tek Adam’ın dudağında birleşti,
Tek heceler Tek Adam’ın yüreğine yerleşti.

Halit Gültekin
 
ÖYLESİNE VE ÖLESİYE

göz yaşlarımı gölgende dinlendirsem
sogutsam kırgınlıgımı yavaş yavaş
aglasam durmaksızın
senin yoklugunda
sonra yagmurlarla gelse şafak
bulutların ardından
bir başka gülümse güneş
yeni dogan güne
yoklugunda erittigim bedenimi
varlıgında diriltsem
seninle uyusam seninle uyansam
şizofrenik efektlerim olsa
durmadan oynasam
sadist çıglıklarım
realist düşüncelerim
romantik akımlarım olsa
öyle delice öyle kışkırtıcı
ve öyle ölümüne hislerim
uyusam günlerimi unutsam
ve bir başka uyansam
yarınlara...
tesadüf olmasa tevafuk olsa
bu gün yagmur olsa
öylesine ve ölesiye
ve sonra yine sen gelsen
elinde şeffaf şemsiyen
üstünde siyah pardesü
boynunda pembe kaşkolun
gelip geçsen ömrümüzden
öylesine ve ölesiye
bir taciz ateşiydi
bu bendeki
birden hülyaları degiştiren
öyle esrarengiz olsa
tıpkı baz'ın kırmızı turnusol kagıdını
maviye boyaması gibi
film gibi yani
öylesine ve ölesiye

Kubilay TEK
 
KAYBETTİM

Yıllarca avare dolandım durdum,
Ayları, haftayı, günü kaybettim...
Kaybolan yıllara hep seni sordum,
Yarını ararken, dünü kaybettim...

Bir ömre sığmadı, yasım, matemim,
Hüzünle, hicranla doldu her demim...
Ummanda, borana tutuldu gemim,
Pusulam kırıldı, yönü kaybettim...

Gökyüzüm karardı, karardı yolum,
Hazanla kırıldı, tutacak dalım...
Ardından, beddua etse de dilim,
İçimde nefreti, kini kaybettim...

Gürhan,visâline hayal kurarken,
Gördüğüm her düşü hayra yorarken,
Sahrada, çöllerde seni ararken,
Ben, bende yaşayan seni kaybettim...

***************************
DOST KALEMLERDEN SÜZÜLENLER...
***************************
Yenik çıktım aşkla olan kavgamdan,
Şu gönlüm kurtulmaz artık hiç gamdan,
Eser yok bildiğin mağrur adamdan,
Kendimde sen dolu beni kaybettim... Ersin Kayışlı

Yaktıkça yakıyor sensizlik koru,
Gelse söndüremez dağların karı,
Bırakıp gittiğin o günden beri,
Ben bende değilim, beni kaybettim... İhsan Gürbüz

Gönlümde tutunacak dal ararken
Gençlik yıllarımda seni ararken
Hatıralar gözümde canlanırken
Gözümün önünde seni kaybettim.. İbrahim Değerli

Bir hayale daldım çırpındım durdum
Hasretliği aldım yerlere vurdum
Sen bir ateş idin ben bir kordum
Yanarken aşkından seni kaybettim..... Fatih DEMİR

Sen de bencileyin bahtı karamdı
Hasretin sol yanda onmaz yaramdı
Sensiz gecelerde uyku haramdı
Şafağı kaybettim tanı kaybettim..... Celil ÇINKIR


Mehmet Ali TERKEN
 
[SIZE=2]BİR TEK SEN

[/SIZE]
Kalemim ve kalbim aynı konuşuyor
İllede sen diyorlar
Hayat sensiz anlam taşımıyor
Yaşam senin hayalinle kucaklaşıyor

Bu yaşamki..
Kalbimi dayadığım dağım
Kokusuna hasret kaldığım çiçegim
Yazına hasret kaldığım baharım
Sensin bir tek seni sevdim

Gökyüzündeki yıldızım
Yeryüzündeki yalnızlığım
Senli geçen sensizliğim
Bir tek sensin sevdiğim

Yıldız Sargın
 
İÇİMDEKİ DENİZ

Sularında geçti çocukluğum.
Bilmem hangi midyedeki inciydi umduğum?
Yosun tutmasa da düşüncelerim,
Hep duru değildi yolculuğum.
Dalgalanırken her lahza yürek,
Sularına bırakıldı nice dilek.
Deniz üstündeydi pembe saraylarım,
Hanlarım, hamamlarım,
Düşlerim, rengârenk bulutlarım…
Gökkuşağı tadındaydı annemin masalları.
Ninnilerim, hırçın dalgalarındı.
Çocukluğum en tatlı anılarım.
Çocukluğum en çok andığım.
Çocukluğum en çok anladığım.
Gündüz gözümde, gece düşümde
Beyaz yunus balığı:
Hoş geldi üniversite yılları.
Beyaz gemi: Müjdeler iyilikleri
Her atılan olta dolu,
Bu denizler rızk dolu…
Su ve fikir
Akışkan zeminde
Beslenir yüzyıllar içinde…
Kıyında değilim, her zerrende…
Can kuruyup dururken edalı,
O hep güzeldi o, hep nazlı.
İniş çıkıştı suların senin.
Pek serin, pek derin.
İşte çoğu halim…
Sendendir benim.
Her yumruk ona inerdi sessizce.
Kapanırdı cümle yaralar ince ince
Her mısra onu arardı nice.
Her bakış, her hece…
Ruhumda akıp giden deniz
Pek engin pek esrarengiz…
Yüzdüğüm sular uçsuzsa da,
Korku bilmez yüreğim.
Geçtiğim yollar uçsuzsa da,
Keşke demez emeğim.
Yollar susuz bugün belki
İçimdeki deniz ayni…

Cavide SİVRİKAYA

 
GÖZLERİNDE SEN


Gözlerin benziyor bir çift turnaya
Vakitli vakitsiz göçer gözlerin.
Vurunca baharın yeli tenine
Çırpar kanadını, uçar gözlerin.

Avcı kurşunuyla düşünce ceylan,
Usulca süzülen bir damlacık kan
Toprağın bağrına düştüğü zaman,
Terk-i diyar eyler, kaçar gözlerin.

Toplar bir meydana aşıklarını,
Haykırır biçare intizarını.
Ve sonra güneşin ışıklarını
Her bir sevdalıya saçar gözlerin.

O gözler kuruyan dalı yararak
Yeniden yeşermiş taze bir yaprak...
Ne güneş umrunda ne su ne toprak
Yalnızca aşk ile açar gözlerin.

Kör olmaz örtüyle bağlandığında,
Ah etmez mim çekip, dağladığında,
Tek bir 'hiç' uğruna ağladığında
Kendi gözyaşını içer gözlerin.

Yorulmaz kederin sarp yollarında
Daima bir ümit görür yarında.
Görünce yarini el kollarında,
Düşer karanlığa naçar gözlerin.

Gök gürler o zaman, şimşekler çakar,
Düşen her yıldırım bir canı yakar.
Her bir aşığını ardına takar
Gayrı bu dünyadan göçer gözlerin.

İsmail UYSAL
 
UYAN EY GÖZLERİM

uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
azrail’in kastı canadır inan
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

seherde uyanırlar cümle kuşlar
dill-u dillerince tesbihe başlar
tevhid eyler dağlar, taşlar, ağaçlar
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

semâvâtın kapıların açarlar
mü’minlere rahmet suyun saçarlar
seherde kalkana hülle biçerler
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

bu dünya fanidir sakın aldanma
mağrur olup tac-u tahta dayanma
yedi iklim benim deyu güvenme
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan

benim, murad kulun, suçumu affet
suçum bağışlayıp günahım ref’et
rasûl’ün sancağı dibinde haşret
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan..

Sultan III. MURAD
 
DARI

Sevmek
Nokta almaz
Çocuklar.

Sevmeye nokta koyan
Sınıfta kalır.

Onun,
Virgülleri vardır
Çocuklar.

Sevmek noktalanmaz;
O, noktadır.

Özdemir ASAF
 
Böyle Bir Aşk

fanusuna sıgmaz bakışların
akislerinde hülya döngüsü
deryalarında ince çizgiler
öyle yusuf öyle züleyha

gönül mühendisi yargıçlıgın
inceden bir çıglıgın
naraların hülyaların
öyle leyle öyle mecnun

boşluga çırpınan kanatların
uzaklara uzandıgın
meyhoş sokakların
öyle ferhat öyle şirin

gençliginde ihtiyarlıgın
ihtiyarlıgında gençligin
ve şefkatli kimligin
öyle romeo öyle jülliet
Kubilay Tek
 
GÖZLERİN

Ruhumda gizli bir emel mi arar
Gözlerime bakıp dalan gözlerin?
Aklıma gelmedik bilmece sorar
Beni hülyalara salan gözlerin!

Nigâhın gönlüme - ey perî - peyker! -
Leyâl-i hasretin hüznünü döker;
Karanlıklar gibi yığılır çöker
İçimde yer edip kalan gözlerin!

Huzûrunda bâzen benliğim erir,
Tavrın hulûsumdan şübhe gösterir.
Bâzen de ne olmaz ümidler verir
Sabr ü karârımı alan gözlerin!

Gamzende zâhir, ey ömrümün vârı! .
Füsûn-ı hüsnünün bütün esrârı.
Neşr eder âleme reng-i bahârı
Koyu menekşeye çalan gözlerin!

Sihirdir, şüphesiz, bütün bu şeyler;
Bakışın zihnimi perişan eyler.
Bana aşk elinden efsane söyler,
Aşka inanmayan yalan gözlerin!


Rıza Tevfik Bölükbaşı

 
Ölümüm Bahar Olsa


yol ayrımına geldiğinde zaman
yani zembereğinden boşaldığında saat
sokar kendini akrep / öksüz kalır yelkovan

bir serçe titremeye başlar koynumda
gözleri peygamber sürmeli
şarkısını susmuş çingene kadın olurum
dilim jilet kesiği

parçalanır ay / düşer gök(suya)
pullanır burcumda oynayan balık
yosunlu saçlarından sürüklerken denizi
ah! bir tarih silerim ömrümden üç küsür yıllık

hercai menekşeler açtırırım gözbebeklerimde
illaki şarap lekeli
koşumlarında at gözlü nazar boncuklarıyla
takarım umut arabamın fırlayan tekerini

sonra, bir aynalı körük olurum en süslüsünden
tentenesi mor naylon çiçekli
dilimde usulca ateş alırken bir türkü
çiy serpilir gözlerime / ıslanır gecenin yüzü

zaman avucumda eriyen bir parça buz olur
aşkencedir yaşam / ölüm / son burgu
yasaklanmış bir flüt seslenirken geceye

çarmıha gerer kendini aşk / başlar yeniden sorgu...


Aydan Yalçın
 
Göründü memleketin iç yüzü, çöktüyse temel.
Şimdilik harice karşı yüzümüz olsa dahi
Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın
Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.
(1943)
Neyzen Tevfik
 
İnsanlar vardır;
Gelip geçerler hayatlarımızdan..
Kimi hiçbir iz bırakmaz ardından,
Kimi hafifçe okşar ruhumuzu,
Kimi de hüzün bırakır ardından..
İnsanlar vardır;
Usulca sokulurlar içimize,
Sonsuzcasına orada kalsın isteriz..
Bazıları serap gibidir,
Yokluğunda hayalleridir gerçeğimiz...
İnsanlar vardır;
Su gibi aziz, su gibi duru..
Konuştukça su olur akarlar kalbimize,
Kan gibi, Can gibi, Canan gibi...
İnsanlar vardır;
Işığı sönmüş yıldızlar gibi çaresizdirler.
Açtın mı kollarını,
Kalbine doldururlar ışığı..
İnsanlar vardır,
Soğuk duvarlar misali
Gülümsemenin sıcaklığını bilmezler,
Bilseler de sevmezler...
İnsanlar vardır,
Gelip geçerler hayatlarımızdan
Kimi depremlerle gider,
Kimi fırtınalarla…
Ben kalanlardan yanayım.
Gitmeyenlerin sadakatini ve sabrını severim,
Sarılıp bırakmayanların sıcaklığını...

Şems-i Tebrizi
 
AŞK İÇİN ÖNSÖZ

Beni üzme
Kendini de benimle üzme
Sözümüzü üşütme
Fazla açılma benden
Çok açılma bana da
Kendine de fazla açılıp da
İçine düşme
Geçmişe gül gönder
Unutma
Anılar da su ister
Anılara iyi bak
Bana bak
Beni tut
Bana tutun
Beni orda burda
Beni şunda bunda
Unutma
Bak

Haydar Ergülen
 
Açsam Rüzgara

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve beyaz...
Mercan adalarda bir liman..
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.
Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,
İller, göller, kıtalar aşmak.
Ne hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.

Orhan Veli Kanık
 
AŞK YOLCUSU

Bir hazan mevsimi aniden gelip,
Gönlümde nevbahar estirdin güzel.
Manalı bakışla, aklımı çelip,
Sevda potasında erittin güzel.

Razıydım dalımda tek bir goncaya
Öbek, öbek güller açtırdın güzel.
Sönmüş küllerini saçıp havaya,
Gönül volkanımı harlattın güzel.

Sen bende saklısın, ya ben nerdeyim ?
Beni benden alıp, götürdün güzel.
Ebedi aydınlık, bir beldedeyim,
Gecemi gündüze döndürdün güzel.

Şimdi ne tarafa baksam ordasın.
Her şey senden bana bir cilve güzel.
Bülbülde, güldesin; alda, mordasın,
Halidi yaktığın kordasın güzel.

Halit Özdüzen
 
[FONT=tahoma]Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim[/FONT]
[FONT=tahoma]Sevgilim[/FONT]
[FONT=tahoma]Bana 'sen bir şairsin' dediğin zaman.[/FONT]

[FONT=tahoma]Yalnız sana yazıyorum bu şiiri[/FONT]
[FONT=tahoma]İstersen bir şiir gibi okuma[/FONT]
[FONT=tahoma]Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu[/FONT]
[FONT=tahoma]Soğuklar başlayınca havalanıp[/FONT]
[FONT=tahoma]Millerce yol katettikten sonra[/FONT]
[FONT=tahoma]Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.[/FONT]

[FONT=tahoma]Ve yazmış olacağım bir de[/FONT]
[FONT=tahoma]Her dönemde her çağda[/FONT]
[FONT=tahoma]Sevdanın kendine özgü diliyle.


Ömer Edip Cansever Adsız Bir Çiçek[/FONT]
 
Biliyorum Sana Giden......

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
SİTE GENEL
Yeni Şiirler (RSS)
DOST SİTELER
Sevgi Sözleri
Aşk Sözleri
Aşk Şiirleri
Sevgi Sitesi
Aşk Hikayeleri
Seni Seviyorum

cemal süreya..
 
Daha doğduğunda geldi ilk sancı
Anneni toprağa verdin mi cocuk
Kimsesiz büyüdün içinde bitmez ki acı
Yüzünü toprağa sürdün mü çocuk

Fani dünyada gülmedi hiç yüzün
Kanlı yaş akıtır her iki gözün
Öksüz yetim diye para etmez sözün
Onun için sustun değil mi çocuk

Gülmeye hakkın yok, garip, misafir
Ömrünce bağırdılar hep bir emir
Üstün başın perişan, gördüler hakir
Kafanı kaldırıp bakmadın mı çocuk

Hayal ettiği anne şefkati iken
Sen oldun dünyanın kahrını çeken
Kısacık ömründe yolun hep diken
Gözünde yaşlarla öldün mü çocuk
AYHAN KOÇ
 
[FONT=Roboto]Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder,
Bugün açız yine lâkin yarın, ümid ederim,
Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader![/FONT]

[FONT=Roboto] Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim
Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur;
Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta...[/FONT]

[FONT=Roboto] Olur ,
Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala;
Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz...
Cocuk düşündü şikayetli bir nazarla:

Ya biz,
Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz?[/FONT]

[FONT=Roboto]Hâlâ
Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi
Döverdi sahili binlerce dalgalar asabi.[/FONT]

[FONT=Roboto]Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın,
Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme...
Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın;
Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme,
Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zirâ
Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha![/FONT]

[FONT=Roboto]Deniz dışarda uzun sayhalarla bir hırçın
Kadın gürültüsü neşreyliyordu ortalığa.[/FONT]

[FONT=Roboto]Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa?
O gitmek istedi , Sen evde kal! diyor...

Ya sakın
O gelmeden ben ölürsem?[/FONT]

[FONT=Roboto]Kadın bu son sözle
Düşündü kaldı; balıkçıyla oğlu yan gözle
Soluk dudaklarının ihtizâz-ı hâsirine
Bakıp sükût ediyorlardı, başlarında uçan
Kazayı anlatıyorlardı böyle birbirine.
Dışarda fırtına gittikçe pür-gazab, cûşan
Bir ihtilâc ile etrafa ra'şeler vererek
Uğulduyordu...[/FONT]

[FONT=Roboto]
Yarın yavrucak nasıl gidecek?[/FONT]

[FONT=Roboto]şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin
Düğümlü, ekli, çürük ipleriyle uğraşarak
ilerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak -
şırak dövüp eziyor köhne teknenin şişkin
Siyah kaburgasını... Ah açlık, ah ümid!
Kenarda, bir taşın üstünde bir hayâl-i sefid
Eliyle engini güya işaret eyleyerek
Diyordu: 'Haydi nasibin o dalgalarda, yürü! '[/FONT]

[FONT=Roboto]Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; 'Yürümek,
Nasibin işte bu! Hâlâ gözün kenarda... Yürü! '
Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine
Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne?[/FONT]

[FONT=Roboto]Deniz ufukta, kadın evde muhtazır... ölüyor:
Kenarda üç gecelik bâr-ı intizâriyle,
Bütün felaketinin darbe-i hasariyle,
Tehi, kazazede bir tekne karşısında peder
Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor;
Yüzünde giryeli, muzlim, boğuk şikayetler...[/FONT]

Tevfik Fikret
 
Sen konuş, bir şeyler anlat.
Ben gözlerine bakıp dinleyeyim...
Hep sen konuş,
Sadece sen...
Sonra bana bir şiir oku Kavafis'ten.
Dans edelim; Pink Martini çalarken.
Yarın yine küseriz belki,
Belli mi olur..
Ama, sen bu akşam şiir oku bana
Gözlerime bakıp da
Olur mu ?

ASS - Mırnavs :)
 
Yapmadığın şeyler


Anımsıyor musun yeni arabanı
ödünç alıp çarptığım günü?
Öldüreceğini sanmıştım beni, öldürmedin oysa.
Anımsıyor musun seni zorla sahile götürdüğüm,
yağmur yağacağını söylediğin ve
yağmurun yağdığı günü?
''Söylemiştim sana'' demeni beklemiştim demedin oysa.
Anımsıyor musun kıskandırmak için seni
başka oğlanlarla oynaştığım ve
senin kıskandığın günleri?
Terk edeceğini sanmıştım beni terk etmedin oysa.
Anımsıyor musun çilekli pasta düşürüp
Arabanın paspasını kirlettiğim günü ?
Tokatlayacağını sanmıştım beni tokatlamadın oysa.
Anımsıyor musun dansın resmi giysili olduğunu
Söylemeyi unuttuğum ve
Senin kot pantolonla geldiğin günü?
Bırakacağını sanmıştım beni, bırakmadın oysa.
Evet yapmadığın çok şey vardı.
Ama dayandın bana, sevdin beni
Çok şey vardı
Benimde senin için yapmak istediğim,
Vietnam'dan döndüğünde
Dönmedin oysa.
 

BEYAZ KARANLIK


Gövdeyle kuşatılmış dinmeyen ruhlarımız!
Ağlar, yırtar kendini sonsuzluk diye diye…
Sanki evvelden tanışmış gibi canlarımız;
Yosun gözler boğuk kellede ürkmüşçesine.
Dalardın; sen değil, uzaklar koşardı sana.
Bakışların, sumruların sarsılmaz töresi…
Uyurdun; uyanışa dönerdi uyku, hırsla!
Nakışların, varlığa gebe bir yokluk sanki…
Çiçeğin yüreğinde çiçek açan polenler;
Anlatsın öykümüzü ceylansı yavrulara…
Yatağanlarla doğranmış batağandı keder;
Mahzunlar mahzeninde kurulmuş kursaklara.
Dikiş tutmaz ülküler çaçaron göğüslerde.
Mevte battıkça çıkardık doğumun yüzüne!
Tabutlar bağırıyor toprağın yüreğinde…
Kefenler, kuduruyor okyanuslar dibinde.
Duyamaz, yangın kuleleri bu cehennemi.
Bulamaz, deniz fenerleri şu pus gemiyi…
Bir sıyrık ki, âlemler saklambaç pıhtısında!
Aklın dil, vicdânın göz kesildiği boyutta...
Sisten, çığlıktan bir kaledir beyaz karanlık!
Çektikçe çeker göğünü göğüne, haylazca.
Ah ne âfet katliam; rahîm nurda kayıplık!
Nadide eriyiştir; katışmak, karışmaza…

Bilal Yavuz
 
Çizebilseydim,
Bahar olacaktı yüzün?
Yazabilsem,
En uzunu şiirlerin?
Olmadı, beceremedim?
Adını duvarlara yazacak çağım da
Çoktan geçit benim.
Yasak sevdamın
Gözaltı tarafı?
Çaresiz,
Seni yüreğimde erittim.
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Seni olmadığın zamanlarda da sevmiştik,
Olmadığın baharlarda da?
Ama hiç bu kadar telaşlanmamıştık.
Beklememişiz üstelik birbirimizi?
Birlikte ıslandığımız yağmurlarımız yok?
Ne kavgalarımızın adı bir olmuş,
Ne 'dost? diye baktığımız yüzler?
Ayrı ayrı akmış göz yaşlarımız.
Ben, asırlardır okşamamışım yanağını,
Senin yüzün ağlamaktan yorulmuş?
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Bir, yüzün vardı görmediğim,
Bir, sesin?
Hiç duymadığım?
Kokunu çiçeklerle tanımlayamazdım.
Dokunmadım, bilemezdim
Ellerinin beyazlığını.
Hangi şarkının neresinde,
Hangi şiirin en sevdalı sözünde
Çıkacaktın, bilemezdim.
Dilimin ucundaydın hep,
İşte; şimdi düşüverdin!
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
'Ağır ağır çıkılan bir merdiven? yok?
Eskittiğin yıllardan değil,
Sızlayınca yüreğin, anlıyorsun:
Yine gecikmişsin?
Sen, yeni yeni öğreniyorsun sevmeyi,
Bense çoktan düşürmüşüm aklıma ölümü.
Gönlün bedene baş kaldırdığı yerdeyim?
Ama yine de
HOŞ GELDİN,
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Unuttum, bana ne vakit gelmiştin,
Saklayacaktım seni.
Yüzün gözümde kalacaktı.
Bilmeyecektin böylesine sevildiğini.
Uykusuz gecelerimde büyüyecek,
Sensiz sabahlara uyandığımı duymayacaktın?
Olmayacaktın sıradan?
Eskitmeyecektim sevdamı?
Yoksa yine mi beceremedim?
Ama yine de hoş geldin,
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Ben, bir bu dağları eskitemedim,
Bir de sana düşmüş yüreğimi?
Gittiğim yolları hiç hesaba katma!
Düşünü görmediğim uyklular zaten haram.
Gökyüzünü boyayacak zaman da kalmadı?
Haydi sar kolarını?
'Ayrılık? diyeceğim,
Dilim varmıyor?
Daha yeni söylemiştim;
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Saatin zembereği boşaldı.
Bodrumlu Balıkçı İsmail
Çoktan denize açıldı.
Antalya'da barlar kapanalı
Yaklaşık bir saat,
Kars'ta saçakları çatıların,
Hala buzları taşımakta.
Ve ben hala üşümekteyim
Sensizlikten.
Düşlerimi hiç terketmedin?
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Deniz tuzunu saklıyor.
Çizdiğim beyazlarda
Karlar çürüdü?
Suyumuz ekşi,
Gönlümüz kırık.
Sevip de kaçanların hiçbiri,
Yüzyıllardır yakalanamadı.
Firarinin umudu tükenmiyor,
Yaşamadan bitmiyor kör olası?
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Bu hikayenin gecesini uzun yazdım?
Bir tek, elin kalacak elimde.
Sıcak tut, söndürmesin terim.
Kapat gözlerini,
Sabahı geciktirelim?
Yorgun olduğu kadar
Suskundu gönlüm.
Senden evveli anılara yükledim?
Sevdaya dair ne varsa duyduğum,
Yetersiz şimdi.
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ?
Ne Nâzım benle içti,
Ne Cahit Sıtkı?
Onlara geciktiğim gibi
Geciktim sana da.
Yaşını yaşıma erdirip bir yol,
Yazılan onca şiiri,
Tutulan onca şarkıyı
Ne yaparız şimdi?
'İkinci perde? deyip yeniden başlayamam ki!
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ?
Bir tarafımızı Eylül'de budamışlardı,
Kalanı, sevdana kurban?
İçtiğim içkiye seni düşürdüm,
Bu akşam gözlerimi
Küllükte söndürdüm.
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Yaşlı yüzümü değdirmek için yüzüne,
İlişmek için gözüne,
Ben yaktım ışıkları?
Uzaktan sevmenin çok ağırmış faturası.
Düşünsene, nasıl uzun beklemişim?
Bağışla sevgilim, ben geciktim?
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Korkunun bittiği yere
Yazdım adını,
Dağların en kuytu yerine?
Sonsuzluk değildi beklediğimiz,
Bir parça 'mutluluk? diye diretmiştik.
Çok mu geldi bilmem ki
Tanrının gözüne?
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Eskidi saatler.
Zamanı geldi,
Yeniden düşmeliyim yollara?
Geceler sırtımda,
Cebimde sevdalarım?
Yardan öte söyleyecek
Sözüm vardı benim?
Düşlere saklamalı şimdi yari,
Uyanmamacasına!
Yükselmeli ateşim,
Kanamalı, sıkmaktan
Avuç içlerim.
Terleyip atmalıyım içimden seni.
Kimseler bilmemişti,
Görmemişti gelişini,
Benden gidişindeki gibi?
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
 
Üst Alt