Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Gündem] Sakatların Otomobil Alım-Satım ve Kullanımı ile İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Dün milletvekili Sayın Lokman Ayva'ya mesaj yazmış ve hem metinle ilgili görüşlerini hem de kimlere göndermemiz gerektiğiyle ilgili önerilerini sormuştum. Bugün cevap geldi (kişisel bir içerik olmadığı için sizlerle paylaşmak istiyorum):

Sayın Lokman Ayva' Alıntı:
[size=4]Sevgili Bülent yaptığınız bu tür çalışmaların oldukça faydalı çalışmalar olduğunu öncelikle belirtmek isterim.
Söylediğiniz kurumlar ölnemli. Doğru düşünmüşünüz. Bence bu konuda Şükrü Kızılot gibi hem basın hem de vergi konusunda yetkin kişileri de bilgilendirmek gerekir.
Bence henüz okumamakla beraber yeterli bir çalışma olduğunu zannettiğim bu çalışmayı kamuya mal etmek ve bütün özürlülerin gündemine taşımak için sempozyum tarzı bir aktivite öneriyorum. Bunu sanıyorum Cemalettin Gürsoy yapacak. Kamuya mal olduktan sonra küçük bir azınlığın talebi olmaktan çıkıp genelin talebi haline gelir.
Yönetmelik seviyesindeki şeyler bu dönemde değişir diye tahmin eidyorum. Ancak Kanun türü şeyler seçimlerin önünde yetişmeyebilir. Ama seçimden sonraki ilk konular arasına girer. Belki böylelikle siyasi partilerin taahhüt edebilecekleri bir konu da ellerine tutuşturulmuş olunabilir.
Bunları gerçekçi olmak adına yazdım. Ben de inceledikten sonra bilahare görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Emeği geçen herkese çok selamlar. Ayrıca hepinizi kutluyor ve teşekkür ediyorum. Hoşça kalın. [/size]
Sempozyum fikrine katılıyorum. Konuyla ilgili olarak Lokman Bey'e, gazeteci Cemalettin Gürsoy'a, Prof. Şükrü Kızılot'a ve bu konuda düşünce üreten Maliye Başmüfettişi Sayın Levent Gençyürek'e mesaj yazacağım.
Konu ne kadar geniş tabanlı olarak ele alınır ve gündeme getirilirse, çözüm o kadar doğru ve sağlam zeminde olur.
Lütfen bu konu hakkında görüşlerinizi sürekli yazın. Böylece konunun gündemimizde olduğu belli olsun...
 
Bülent Bey forumda otomobil ile ilgili bölümde bazı arkadaşların yazdıklarına göre ehliyet veya araba alımları için gerekli olan rapor alımlarında zaman zaman sorunlar olduğu görülmekte.Özellikle kodan rahatsızlığı olan arkadaşlarda bu daha fazla olmakta. Bazı hastahaneler olumlu rapor verirken bazıları olumsuz rapor veriyor.Bazıları ehliyet almak için olumlu rapor veriyor ve kişi ehliyetini alıyor,iş araba almaya gelince aynı hastahane bile bu sefer sen araba süremezsin diyerek olumsuz rapor veriyor.Demekki bu rapor işleri doktorların keyfiyetine bırakılmış ,isteyen istediği gibi yorumlayıp istediği şekilde rapor veriyor.Bence bu rapor olayıda önemli bir sorun ,üstelik ehliyet için rapor zaten alınıyor ayrıca 2. bir kez hatta her araba almamızda bu rapor işkencesi tekrar tekrar yaşanması çok anlamsız.Eğer benim sakatlığım geçici ise ilk raporumda bunu belirtsinler ve ehliyetimede şerh düşülsün.Yoksa kalıcı bir sakatlığım var ise beni her seferinde rapor için hem maddi hem manevi olarak yıpratmasınlarZaten özürlüyüz ve yerimizden dahi kımıldamak kimilerine göre işkence oluyor özellikle bu rapor olayına bir çözüm bulunması gerekiyor.

Saygılar....
 
Yakupyusuf, Benim başıma gelen de böyle birseydi. Heyet baskanı olan zat ehliyet alabilir raporunu veren heyetin de baskaniydi sonra araç için girdigim heyette "nasıl ehliyet alabilir raporu verilmisse..." diye tuhaf (ve bence asagılar tarzda) konusan kisi de o aynı baskandı . Her iki raporu veren heyetin baskani da aynı zat-ı muhteremdi....Bu sayede tüm hevesim kırılmıs oldu...

Sonuçta yapılmaya çalışılan şeyler çok yerinde ama zamanlaması çok önemli. Tam seçim arefesindeyken birşeyler yapıldı yapıldı yoksa aynı masalları büyüklerimizden dinlemeye devam ederiz...
 
Kimlere ehliyet verileceği ile ilgili olarak metinde şunlar var:

  • Eleştiri:
    c) Kimlerin özel donanımlı otomobil kullanabileceği ile ilgili olarak uygulanan kriterler teknolojinin çok gerisinde kaldı. Günümüzde öyle donanımlar var ki, iki kolu dirsek üstünden olmayan kişiler bile mükemmel şekilde otomobil kullanabilmektedir. Oysa ülkemizde bu teknolojik gelişmeler ve çözümler asla göz önüne alınmamaktadır.

    Öneri:
    c) Otomobil kullanıp kullanamamak konusundaki kriter sakatlık değil, otomobilde o sakatlığı/dezavantajı ortadan kaldıracak donanımın, ve sürücü adayında da o donanımla sürüş yapma becerisinin olup olmadığı olmalıdır; tıpkı birçok AB ülkesinde olduğu gibi.
Buraya konuyla ilgili bir ifade eklenebilir sanırım. Önerisi olan var mı?

Not: Sayın Prof. Şükrü Kızılot ve Maliye Başmüfettişi Sayın Levent Gençyürek'e konuyla ilgili olarak mesaj yazıp, gçrüşlerini rica ettim. Cevap geldiğinde sizlerle paylaşacağım...
 
Ehliyet ve araba alımında geçerli olan doktorun vereceği rapor.

Eleştiriye aynen katılıyorum.Fakat öneri kısmında sanki bir eksiklik var Raporu verecek doktor olduğuna göre.Doktorun hem donanımlar hakkında bilgisi olması gerekiyor.Hemde benim o donanımla arabayı sürüp süremeyeceğime kara vermesi gerekiyor.Ben bunu mümkün görmüyorum. Bu nedenlede doktorlar keyfi ve vicdani kararlar veriyorlar.Ehliyet almadan önce çoğu insan araba sürmesini bilmiyor.Çalışıyor ,sürücü kursuna gidiyor ve bir şekilde araba kullanmayı öğreniyor.Ve en nihayetinde Direksiyon imtihanına giriyor eğer imtihanı geçerse ehliyetini alıyor.Ve böylece o kişi araba sürebilir ünvanını alıyor.

Ben diyorum ki eğer özürlü birisi ehliyet almak istiyorsa rapor almasına hiç gerek olmamalı.Çünkü özürlü olduğunu belgelesin yeterli.Bu ister özürlü kimlik kartı olur isterse yeni çıkan nüfus cüzdanı veya özürlü olduğuna dair herhangi bir rapor olabilir.Özürlü olduğunu belgeledikten sonra sürücü kursuna "H" sınıfı sürücü belgesi almak için kaydını yaptırmalı.Sürücü kursuda bu özürlü kişinin özür durumuna bakarak ne tür donanımlı bir araba kullanabileceğini bu özürlü kişiye söylemeli.Eğer sürücü kursunda böyle uygun donanımlı araba varsa onunla yoksa böyle donanımlı bir araba gerektiğini ve temin etmemizi söylesin.O uygun donanımlı araba ile sürücü adayını eğitsin araba sürmeyi öğretsin ve direksiyon sınavındada imtihan görevlileri görevlerine dikkat edip bu sürücü adayını gerektiği gibi test etsin eğer araba sürmeyi becerebiliyorsa "H" sınıfı ehliyeti üzerine şu şu donanımla şöyle araba kullanabilir ibaresi yazılmış şekilde bizlere versinler.Ehliyeti aldıktan sonrada herhangi bir araba alacağımız zaman tekrar rapor almak gibi bir saçmalıkta ortadan kalksın.Aldığımız arabada ehliyetimizde yazan donanımın olup olmadığını Muayene istasyonumu kontrol eder, trafikmi kontrol eder veya vergi dairesimi veya notermi kontrol eder bir yer kontrol etsin böylece her araç alımındaki bu sıkıntıda ortadan kalksın.

Saygılar...
 
Evet, bence de kimin sürücü olup olamayacağı doktorların verebileceği bir karar değil. Ama bence bu kararı sürücü kursları da veremez/verememeli. Sürücü kursları o kadar kötü suistimaller yapıyor ki...

Bence bedensel eksiklikleri tek tek ve en ince detayına kadar öngören, ve hangi eksiklikte hangi donanıma ihtiyaç duyulduğunu söyleyen bir cetvel yazılabilir. Sonra da bu cetvele bakarak, adayın sürücü adayı olup olamayacağını Trafik Şube Müdürlükleri tescil eder.
Süreç:
Sürücü kursuna müracaat eden aday nasıl ki sağlık raporu için hastaneye yönlendiriliyorsa, aynı şekilde, kişinin bu Cetvel'e göre durumunu tescil ettirmesi için Emniyet'in Trafik Şube Müdürlükleri'ne yönlendirlmesi mümkün. Aday oradan "şu-şu eksikliği var, buna karşılık şu-şu donanıma sahip otomobil kullanabilme yetisine sahiptir" ibareli resmi belgeyi alıp, ondan sonra (herkes gibi) sağlık kontrolüne girmeli, ve doktorun refleksler, görme, işitme ve benzeri kontolleri ve onayı ile ancak sürücü adayı olabilmelidir.
Şöyle formüle edilebilir:
Sürücü kursuna müracaat => Trafik Şube Müdürlüğü'nden tescil => Sağlık kontrolü için Hastane => Sürücü kursunda eğitim => Ehliyet

Böylece:
1- Kimin sürücü adayı olup olamayacağı Cetvel'le rutine bağlanabilir ve suistimaller önlenebilir
2- Sakatlığı olan sürücü adaylarının sürücü olup olamama kriterleri herkes gibi refleks-görme-işitme vb. kriterlerle ölçülmüş olur. Böylece yukarıda dile getirilen saçmalıklardan da kurtulmuş olunur.
3- Bir cetvel olması, zaman içinde bu cetvele müdahale etmek ve olası teknolojik gelişmelerle güncellemek olanağını da sağlar. Tek tek doktorlarla uğraşılamaz, ama Emniyet Müdürlüğü kanalıyla cetvele müdahale edilebilir..

Ne dersiniz? Daha da geliştirilebilir tabii.
Acaba yurt dışında böylesi bir Cetvel uygulaması var mı?
 
Evet bencede yurt dışında özelliklede gelişmiş ülkelerde bu ehliyet ve araba alımlarındaki doktor raporu olayını nasıl ve ne şekilde çözüme kavuşturmuşlar, neticede bizdeki kanunlar dış ülkelerden kopya alınmak sureti ile çıkarılıyor.[size=6]Bu nedenle özellikle yurt dışında yaşayan veya diğer ülkelerin bu konudaki uygulamalarını bilen üye arkadaşlar varsa bilgilerini paylaşırlarsa daha güzel çözümler üretilebilir.[/size]
 
Rekursion bu konuda bize yardımcı olacak. Almanya'daki uygulama konusunda bilgi derliyor...
 
Arkadaşlar geç saatte oldu ama, yukarıdaki kaygıları gidereceğini umduğum bir taslak hazırladım. Lütfen detaylıca (ve dil açısından da) değerlendirip görüşlerinizi yazın:

Varolan paragraf:

  • c) Otomobil kullanıp kullanamamak konusundaki kriter sakatlık değil, otomobilde o sakatlığı/dezavantajı ortadan kaldıracak donanımın, ve sürücü adayında da o donanımla sürüş yapma becerisinin olup olmadığı olmalıdır; tıpkı birçok AB ülkesinde olduğu gibi.
Önerim:

  • c) Otomobil kullanıp kullanamamak konusundaki kriter sakatlık değil, otomobilde o sakatlığı/dezavantajı ortadan kaldıracak donanımın, ve sürücü adayında da o donanımla sürüş yapma becerisinin olup olmadığı olmalıdır; tıpkı AB ülkesinde olduğu gibi.
    Bunun için;
    1- Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilgili dairesince, “Sürücülerde Varolan Hangi Bedensel Eksikliklerin, Otomobile Entegre Edilecek Ne Tür Özel Donanımla Telafi Edilebileceği Cetveli” oluşturulmalıdır.
    2- Bu Cetvel Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sürücü belgesi vermeye yetkili kılınan tüm Trafik Şube Müdürlüklerine gönderilmeli, ve her şubede bu cetvel konusunda özel eğitim almış olan bir memur/birim hazır bulundurulmalıdır.
    3- Sürücü olmak isteyen (bedensel eksikliği bulunan) kişi sürücü kursuna müracaat ettiğinde, sürücü kursu tarafından bağlı bulunulan Trafik Şube Müdürlüğüne yönlendirilecek, ve oradan, bedensel eksikliğini telafi edecek özel donanımın olduğunu ve bu donanımın nasıl olması gerektiğini gösterir belgeyi alması istenecektir.
    4- Sürücü aday adayı kişi bu cetvele göre sürücü adayı olup olmayacağını, olacaksa nasıl bir donanım olması gerektiğine dair belgeyi alıp, sürücü kursuna ibraz edecek.
    5- Bu aşamadan sonra sürücü aday adayı kişi sürücü belgesi almak isteyen herkes gibi rutin işlemlere tabi tutulacak ve görme-duyma-refleks vb. sağlık kontrolü için hastaneye yönlendirilecektir. Buradaki gerekli kontrollerin ardından “sürücü olmasında hiçbir sağlık engeli yoktur” raporunu aldıktan sonra, sürücü eğitimini alıp, sınav sonucuna göre sürücü belgesine sahip olacaktır.
    6- Elinde sürücü belgesi ve ‘kullanacağı otomobilde nasıl bir donanım olması gerektiğine dair belge’ olan kişi, bu aşamadan sonra elindeki bu belgelerle hem “o donanıma sahip” tüm otomobilleri kullanabilmeli ve hem de vergi muafiyetiyle otomobil satın alabilmelidir. Ayrıca bundan sonraki hiçbir işlem için yeniden rapor veya başka bir belge talep edilememelidir. Bu belgeler (sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı sürece) ömür boyu geçerli olmalıdır.
 
:oops: istedigim ve umdugum gibi bilgi edinip derleyemedigim icin özür diliom... oturanboga.nin bahsettigi gibi bir cetvele göre mi karar verilio, hala örenemedim... ama bu cetvel ishi/fikri -almanya.da (ab ülkelerinde) kullanilip kullanilmadigindan bagimsiz olarak- bence güzel (hatta en güzel) cözüm gibi görünüyo...

genel bilgiler edinemediysem de, isterseniz ben ehlietimi nasil aldigimi anlatiym sizlere... oturanboganin -bence gayet iyi olan- önerisini degerlendirirken, düzeltme önerilerinizi yaparken biraz göz önünde bulundurursunuz... fikir edinme yönünde belki faydasi olur...

***

(umarim yanlish hatirlamiomdur) ehliet almaya karar verdigimde;

[size=4]1. [/size] kullanabilicem arabasi olan bi sürücü kursunu bulmak attigim ilk adimim oldu...
[size=4]2. [/size] doktordan aldigim rapor daha cok durum tespiti yapan bi rapordu (bacaklarini kullanamaz, kollarini sinirsiz/sinirli kullanabilir, vs gibi)...
[size=4]3. [/size] sakat/saglam herkesin yaptigi ehliet müracatina (kimlik fotokopisi, dilekce formu, göz muayenesi belgesi, ilk yardim kursu belgesi, vs) ek olarak bu raporu da sürücü kursuna verdim (genelde onlar yolluyo dilekceleri ilgili yere ama isteyen kendisi de gidip özel olarak verebilio)...
[size=4]4. [/size] sürücü kursuna kaydimi yaptirdiktan sonra teori derslerinin yanisira bi an önce pratik sürüsh dersleri de almaya bashladim ki, o araci gercekten kullanip kullanamadigim bi an önce belli olsun (ona göre donanim ve hatta donanima bagli olarak sürücü kursunu bile degishtirmem gerekebilirdi cünkü)...
[size=4]5. [/size] hem kendim hem de (ne diosunuz sizler, bilemicem, burda "fahrlehrer" dios) "hocam" diim hade :), araba sürmeyi öretio ya hane - ishte her ikimiz de, o shekil donanimli bir aracla, trafige cikabiliceme az cok inandiktan sonra bunu devlete de ispatlamak icin
  • a) - tüv/decra gibi devletin trafik konusunda güvendigi shirketlerden birine bashvurduk (randevu aldik)... öretmenim, ben ve araba üclüsü olarak, özel donanimlar konusunda devletin güvenini kazanacak kadar uzman olan kishiyle, bulushtuk...
    b) - arabadaki donanimi tespit etti; ne var, ne yok, hepsini yazili olarak tuttu (bu bilgiler daha sonra ehliete ishlenicek)...
    c) - o donanimin dogru secim olup olmadigindan emin olmak icin bi kac tur attirdi bana arabayla (önce trafige kapali alanda, sonra birazicik da trafikte)...
    d) - yaklashik 15-20 dakika sonra ikna oldu (belki de daha kisa sürmüshtü, hatirliamiom tam) ve "okay" dedi, bütün bunlari yazili olarak elime verdi... donanimi yetersiz de bulabilir, "shu, shu, shu eklenmesi gerekio" diyebilirdi... öle bi durumda tam olarak ne olurdu, bilmiom; sanirim onun söylediklerini (de) ehliyette belirtmeyi kararlashtirmak yeterli olurdu, ama emin diilim, sorup örenmem lazim bu kismi... ha!!! sadece donanim meselesi degil ehliette belirtilicek bütün kisitlamalar burda tespit edilio (sadece otomatik vites kullanabilir, römork kullanamaz, vs gibi)....
[size=4]6.[/size] aldigim bu raporu da diger belgelerin gönderildigi yere = "führerscheinstelle"ye = ehliyet dilekcelerini kabul veya reddedicek olan yere gönderdik... son sözü onlar söylüo... ishte bu noktada oturanboganin bahsettigi gibi bir cetvel de kullanio olabilirler; doktor raporundaki belirtilen eksikliklerin teknik uzman raporunda belirtilen donanimla telafi edilip edilemiceni bikez daha kontrol edip, bi kat daha emin olmak icin... biraz "cift dikish" gibi gelio ilk bakishta ama en azindan böylelikle rüshvetcilik de biraz olsun önlenebilir belki :)... türkiye icin hicte fena olmas hane ;):p... bu "cetvel" kismini da sorup örenmem gerekio...
[size=4]7.[/size] onlar da son sözü söyledikten sonra bütün sürücü adaylarinin girdigi sinavlara girip ehlietimii alabilmem icin önümde bi engel kalmadi... bundan böle bana sadece teorik ve pratik olarak becerilerimi ispatlamak düshmüshtü... :)

***

ishte böle aldim ehlietimi... ama bundan cikip bi genelleme yapamam, almanya'da bütün sakatlar icin bu böledir diemem doorusu... hatta son günlerde "arashtirmalarimi" yaparken -yanlish anlamadiysam ve netteki o bilgilere gercekten güvenebilirsem- önemli bishi örendim... kendimce "teknik uzman raporu" diye isimlendirdigim raporu herkesten istemeyebiliolarmish... bazi (sanirim cok acik ve net) durumlarda sadece doktor raporuyla yetinerek ehliete hangi eklemelerin yapilmasi gerektigine karar verebiliolarmish... en cok da bu yüzden "oturanboga'nin cetveli"nden kullanio olablicieklerini düshünüom doorusu...

aslinda uzun ve karishik anlattim ama saglam sürücü adaylarindan farkli olarak yapmam gereken üc nokta vardi: 1) özel donanimli ehliet kursu, 2) doktor raporu ve 3) teknik uzman raporu... ehliyeti almish olmam özel donanimli arac kullanabilicemin kaniti oldugu icin araba alirken öle ayrieten rapor falan istemiolar tabe... sacmalik zaten! araba kullanamicak olan birine neden ehliyet verilsin ki?... araba kullanamicak biri neden ehliet icin o kadar zahmete ve masrafa sokulsun ki?... aklim ermio bu ishe...

neyse, umarim ishinize yariabilicek, akliniza buradakinden daha güzel cözümler getirebilicek bilgiler vardir yazdiklarimda... "türkie de neyin daha iyi uygulanabilir olucana en ii sizler karar verebilirsinis" diom, ishin icinden cikiom ben, kolay gelsin :p... (shaka tabe :) yarin telefonla bir iki yeri aramayi düshünüom, yeni bishiler örendigimde eklerim buraya)...


sevgiler...
 
Sağol reku :)
Teknik cetvele emsl olabilecekbir cetvel de bulursan tam süper olacak...

Varolan durum:

  • Eleştiri:
    c) Kimlerin özel donanımlı otomobil kullanabileceği ile ilgili olarak uygulanan kriterler teknolojinin çok gerisinde kaldı. Günümüzde öyle donanımlar var ki, iki kolu dirsek üstünden olmayan kişiler bile mükemmel şekilde otomobil kullanabilmektedir. Oysa ülkemizde bu teknolojik gelişmeler ve çözümler asla göz önüne alınmamaktadır.

    Öneri:
    c) Otomobil kullanıp kullanamamak konusundaki kriter sakatlık değil, otomobilde o sakatlığı/dezavantajı ortadan kaldıracak donanımın, ve sürücü adayında da o donanımla sürüş yapma becerisinin olup olmadığı olmalıdır; tıpkı birçok AB ülkesinde olduğu gibi.
Son Önerim:

  • Eleştiri:
    c) Kimlerin özel donanımlı otomobil kullanabileceği ile ilgili olarak uygulanan kriterler teknolojinin çok gerisinde kaldı. Günümüzde öyle donanımlar var ki, iki kolu dirsek üstünden olmayan kişiler dahi mükemmel şekilde otomobil kullanabilmektedir. Oysa ülkemizde bu teknolojik gelişmeler ve çözümler asla göz önüne alınmamaktadır.
    Ayrıca sürücü belgesi için alınan sağlık raporu, iş otomobil satın almaya geldiğinde geçersiz sayılmakta ve yeni bir sağlık raporu talep edilmektedir

    Öneri:
    c) Otomobil kullanıp kullanamamak konusundaki kriter sakatlık değil, otomobilde o engeli/dezavantajı ortadan kaldıracak donanımın, ve sürücü adayında da o donanımla sürüş yapma becerisinin olup olmadığı olmalıdır; tıpkı AB ülkelerinde olduğu gibi.
    Bunun için;
    1- Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilgili dairesince, “Sürücülerde Varolan Hangi Bedensel Eksikliklerin, Otomobile Entegre Edilecek Ne Tür Özel Donanımla Telafi Edilebileceği Cetveli” oluşturulmalıdır.
    2- Bu Cetvel Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sürücü belgesi vermeye yetkili kılınan tüm Trafik Şube Müdürlüklerine gönderilmeli, ve her şubede bu cetvel konusunda özel eğitim almış olan bir memur/birim hazır bulundurulmalıdır.
    3- Sürücü olmak isteyen (bedensel eksikliği bulunan) kişi sürücü kursuna müracaat ettiğinde, sürücü kursu tarafından bağlı bulunulan Trafik Şube Müdürlüğüne yönlendirilecek, ve oradan, bedensel eksikliğini telafi edecek özel donanımın olduğunu ve bu donanımın nasıl olması gerektiğini gösterir belgeyi alması istenecektir.
    4- Sürücü aday adayı kişi bu cetvele göre sürücü adayı olup olmayacağını, olacaksa nasıl bir donanım olması gerektiğine dair belgeyi alıp, sürücü kursuna ibraz edecek.
    5- Bu aşamadan sonra sürücü aday adayı kişi sürücü belgesi almak isteyen herkes gibi rutin işlemlere tabi tutulacak ve görme-duyma-refleks vb. sağlık kontrolü için hastaneye yönlendirilecektir. Buradaki gerekli kontrollerin ardından “sürücü olmasında hiçbir sağlık engeli yoktur” raporunu aldıktan sonra, adayın kullanabileceği özel donanıma sahip otomobille öngörülen sürücü eğitimini alıp, sınav sonucuna göre de sürücü belgesine sahip olacaktır.
    6- Elinde (kullanacağı otomobilde hangi donanımların olması gerektiği açıkça yazılan) sürücü belgesi ve ‘kullanacağı otomobilde nasıl bir donanım olması gerektiğine dair belge’ olan kişi, bu aşamadan sonra elindeki bu belgelerle hem “o donanıma sahip” tüm otomobilleri kullanabilmeli ve hem de vergi muafiyetiyle otomobil satın alabilmelidir. Ayrıca bundan sonraki hiçbir işlem için yeniden rapor veya başka bir belge talep edilememelidir. Bu belgeler (sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı sürece) ömür boyu geçerli olmalıdır.
 
bence rekursion önemli bilgiler yazmış.Bu anlattıklarına göre Almanya'da sistem çok güzel oturmuş.

rekursion demişki:
2. doktordan aldigim rapor daha cok durum tespiti yapan bi rapordu (bacaklarini kullanamaz, kollarini sinirsiz/sinirli kullanabilir, vs gibi)...

Bizde yapılan uygulamada kişinin araba kullanıp kullanamayacağına veya kullanacaksa özel tertibatlı olup olmayacağına doktor karar veriyor.Oysa doktorun görevi vücudumuzda ne gibi bir rahatsızlığın olduğunu , bu rahatsızlığın kayıp oranının ne olduğunun ve sürelimi süresizmi olduğunun tesbitini yapmak olmalı.Ayrıca her türden rahatsızlık içinde doktora gerek olmamalı.Çünkü bazı rahatsızlıklar varki insan doktor olmasa bile o kişinin bu rahatsızlığı ile ne tür donanımlı bir araba kullanabileceğini rahatlıkla karar verebilir. Fakat bazı rahatsızlıklar varki gerçekten ancak bir uzman doktorun teşhis koyması ve onun sonucuna göre özel donanımın yetkili kişilerce belirlenmesi gerekir.Tabiki bunada yani doktor raporu alması gerekip gerekmediğinede yetkili firma/kişi/kuruluş herkim karar verecek ise onlar karar vermeli.

a) - tüv/decra gibi devletin trafik konusunda güvendigi shirketlerden birine bashvurduk (randevu aldik)... öretmenim, ben ve araba üclüsü olarak, özel donanimlar konusunda devletin güvenini kazanacak kadar uzman olan kishiyle, bulushtuk...
b) - arabadaki donanimi tespit etti; ne var, ne yok, hepsini yazili olarak tuttu (bu bilgiler daha sonra ehliete ishlenicek)...
c) - o donanimin dogru secim olup olmadigindan emin olmak icin bi kac tur attirdi bana arabayla (önce trafige kapali alanda, sonra birazicik da trafikte)...
d) - yaklashik 15-20 dakika sonra ikna oldu (belki de daha kisa sürmüshtü, hatirliamiom tam) ve "okay" dedi, bütün bunlari yazili olarak elime verdi... donanimi yetersiz de bulabilir, "shu, shu, shu eklenmesi gerekio" diyebilirdi... öle bi durumda tam olarak ne olurdu, bilmiom; sanirim onun söylediklerini (de) ehliyette belirtmeyi kararlashtirmak yeterli olurdu, ama emin diilim, sorup örenmem lazim bu kismi... ha!!! sadece donanim meselesi degil ehliette belirtilicek bütün kisitlamalar burda tespit edilio (sadece otomatik vites kullanabilir, römork kullanamaz, vs gibi)....


Buda çok önemli ve güzel bir şey.Yani bir kişi ehliyet almak istiyor.Her ne kadar başta araba kullanmayı bilmesede,görevli bir kişi sürücü adayını bir arabaya bindirir ve uygulamalı olarak yerinde tesbit yapar.
 
Üstteki mesajımda yer alan öneri metni kosnusunda ne düşünüyorsunuz?
 
Sayın OturanBoğa, öneri metninizi okudum, ekleyecek birşey bulamadım, zaten siz yapılması gereken ve mantıklı herşeyi yazmışsınız. Bu yüzden ülkemizde uygulanamayacağını düşünüyorum. Böyle şeyleri uygulayacak zihniyet yok bir kere. Hem büyüklerimiz çok daha önemli işlerle uğraşırlar her zaman, vakit bulamazlar böyle önemsiz!!! işlerle uğraşmaya. Ama umarım ki birilerinin kulağına gider de yalandan da olsa "çok güzelmiş, üst makamlara bildirelim de ilgilensinler" derler.
 
Sayın Oturanboğa bu konuyla ilgisi olduğunu kesin olarak bilmiyorum da; böyle bir tasarı varmış. Meclisten çıkmadan (Eğer bizim konumuzda bu haberle ilgili ise ) bir an önce ilgili yerlere gönderirsek bu görüşlerimizi de ekleseler tasarılarına


Araç tescil işlemlerinin tek merkezden yürütülmesi amacıyla ''araç tescil ve sürücü belgesi işlem merkezi'' kurulacak.
Merkez, araç ve sürücülere ait işlemleri yapacak, plaka ve belgelerini verecek.

TBMM İçişleri Alt Komisyonu, Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Tasarı üzerindeki çalışmalarını tamamladı.
Alt komisyon, tasarıda bazı değişiklikler yaptı. Değişiklikle tescili
zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların geçici tescilleri, İçişleri
Bakanlığı tarafından yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek kişiler
veya özel hukuk tüzel kişilerince yerine getirilecek. Ancak, tescil edilmiş
olanların her çeşit satış ve devir işlemleri ile alıcı adına geçici tescilleri
noter tarafından yapılacak.


Alttaki linkte devamı var çok uzun olduğu için hepsini yazmadım.


http://www.meclishaber.gov.tr/develop/owa/haber_portal.aciklama?p1=40494
 
Teşekkürler Metas25. Metnin gönderileceği kişiler listesine TBMM içişleri Komisyonunu'da ekledim.
 
Bülent Bey en son öneriniz gayet güzel.İlave olarak ben diyorumki.
Eleştiri:
c) Kimlerin özel donanımlı otomobil kullanabileceği ile ilgili olarak uygulanan kriterler teknolojinin çok gerisinde kaldı. Günümüzde öyle donanımlar var ki, iki kolu dirsek üstünden olmayan kişiler dahi mükemmel şekilde otomobil kullanabilmektedir. Oysa ülkemizde bu teknolojik gelişmeler ve çözümler asla göz önüne alınmamaktadır.
Bu kısımla ilgili olarak daha önce forumda bir yerde bir fotoğraf görmüştüm.İki kolu ve iki bacağı olmayan bir bayan kendine uygun yaptırmış olduğu joystik gibi özel donanımlarla Jip türü bir arabayı dizayn ettirmiş.Demek ki o arabayı o hali ile kullanabiliyorsa niçin bir başkası gerekli donanımla istediği arabayı kullanamasın. Bence o fotoğrafta bir şekilde metne eklenebilirse her kes bu işin olabileceğine daha kolay ikna olur.Ben o fotoğrafı görünce gerçekten hayran kaldım ve Eğer fotoğrafı görmesem öyle bir kişinin araba kullanabileceğini ben dahi tahmin edemez idim.

Ayrıca;
3- Sürücü olmak isteyen (bedensel eksikliği bulunan) kişi sürücü kursuna müracaat ettiğinde, sürücü kursu tarafından bağlı bulunulan Trafik Şube Müdürlüğüne yönlendirilecek, ve oradan, bedensel eksikliğini telafi edecek özel donanımın olduğunu ve bu donanımın nasıl olması gerektiğini gösterir belgeyi alması istenecektir.
Bu bölüm ile ilgili olarak belki bazı hastalıkları yetkili kişiler tam olarak tesbit edemeyebilir.Yani yetkili kişi işin içinden çıkamaz ise bu durumda bir hekim raporu isteyebilir diye düşünüyorum.

6- Elinde (kullanacağı otomobilde hangi donanımların olması gerektiği açıkça yazılan) sürücü belgesi ve ‘kullanacağı otomobilde nasıl bir donanım olması gerektiğine dair belge’ olan kişi, bu aşamadan sonra elindeki bu belgelerle hem “o donanıma sahip” tüm otomobilleri kullanabilmeli ve hem de vergi muafiyetiyle otomobil satın alabilmelidir. Ayrıca bundan sonraki hiçbir işlem için yeniden rapor veya başka bir belge talep edilememelidir. Bu belgeler (sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı sürece) ömür boyu geçerli olmalıdır.
Ayrıca bundan sonraki hiçbir işlem için (sıfır veya ikinci el veya yurt dışından ithal veya hibe yolu ile alınan araba alımlarında) yeniden rapor veya başka bir belge talep edilememelidir. Bu belgeler (sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı sürece) ömür boyu geçerli olmalıdır

Saygılar...
 
Evet, fotoğraf gerçekten çok işe yarar. Bu konuda elinde fotoğraf olan varsa lütfen paylaşsın. Ben de bakacağım...

yakupyusuf: Bu bölüm ile ilgili olarak belki bazı hastalıkları yetkili kişiler tam olarak tesbit edemeyebilir.Yani yetkili kişi işin içinden çıkamaz ise bu durumda bir hekim raporu isteyebilir diye düşünüyorum.

Tekink olaran, sadece bedensel eksiklikle ilgili görüş belirtecek Trafik Şube. Yani, uzuv eksikliği tespiti ve buna bağlı (hangi donanımla) otomobil kullanabilirlik belgesi.
Bu belgeyi alan kişi sadece birinci aşamayı geçmiş olacak. Daha sonra o belgeyle birlikte diğer (refleks, görme, işitme vb.) sağlık kontrolleri için doktora görünecek. İşte bu aşamada o bahsettiğin hastalıklar tespit edilecek ve sürücü adayı olup olamayacağı belirlenecek.
Bu süreçte bir hata var mı?
veya
Metin bu süreci tam karşılamıyor mu?

"(sıfır veya ikinci el veya yurt dışından ithal veya hibe yolu ile alınan araba alımlarında)" eklemesini yapacağım. Konuyu tamamen açıklığa kavuşturmak her zaman iyidir.
 
Almanya'da “Sürücülerde Varolan Hangi Bedensel Eksikliklerin, Otomobile Entegre Edilecek Ne Tür Özel Donanımla Telafi Edilebileceği Cetveli”ne emsal olabilecek bir doküman var mı diye Sevgili Yavuz (Kocaömer) Abiye sordum. Birkaç gün içinde araştırıp bize dönecek.
 
:) yavuz kocaömer öle bi döküman bulamassa ben size yaziym istersenis bi cetvel, ehehe (aman allam, ne diom ben?! umarim bulur :))

OturanBoğa' Alıntı:
Tekink olaran, sadece bedensel eksiklikle ilgili görüş belirtecek Trafik Şube. Yani, uzuv eksikliği tespiti ve buna bağlı (hangi donanımla) otomobil kullanabilirlik belgesi.
Bu belgeyi alan kişi sadece birinci aşamayı geçmiş olacak. Daha sonra o belgeyle birlikte diğer (refleks, görme, işitme vb.) sağlık kontrolleri için doktora görünecek. İşte bu aşamada o bahsettiğin hastalıklar tespit edilecek ve sürücü adayı olup olamayacağı belirlenecek.
Bu süreçte bir hata var mı?
veya
Metin bu süreci tam karşılamıyor mu?
evet, biraz öyle gibi, oturanboga...
ya da ben anliyamadim... trafik shubelerinde cetvel konusunda egitim almish kishi olmali diosun ya hani, o kishi mi bedensel eksiklikle ilgili görüsh belirticek?... bu kishinin nasil bi egitim alabilicegi hakkinda ne düshündügünü bilmiom ama bedensel eksiklikle ilgili en iyi tespit yapicak ve görüsh bildiricek kishiler doktorlardir bana kalirsa... shimdi tarfik shubesine yönlendirildigim zaman orda muayene mi edicekler beni?... anlayamadim bu kismi...

o shubeye giderken elimde doktordan aldigim raporla gitsem (hatta gidip yorulmama gerek kalmasa, postayla yollasam) ve o raporun yardimiyla cetvelden bakarak benim durumuma uygun donanimin olup olmadigini, varsa hangisinin oldugunu bana bildirseler... rapora göre muglak bulunulan durumlarda daha iyi karar verebilmek icin farkli doktorlardan/uzmanlardan farkli raporlar da isteyebilseler... ayni zamanda bütün bunlar olurken/yapilirken verilen kararlarla ilgili itiraz etme hakki (yanlish karar verdiklerini ceshitli raporlarla ispatlama hakki) taninsa bana... daha iyi olmaz mi?... sahi, öyle bi hakki var mi dilekce sahibinin?...

yakupyusuf' Alıntı:
Bizde yapılan uygulamada kişinin araba kullanıp kullanamayacağına veya kullanacaksa özel tertibatlı olup olmayacağına doktor karar veriyor.Oysa doktorun görevi vücudumuzda ne gibi bir rahatsızlığın olduğunu , bu rahatsızlığın kayıp oranının ne olduğunun ve sürelimi süresizmi olduğunun tesbitini yapmak olmalı.Ayrıca her türden rahatsızlık içinde doktora gerek olmamalı. Çünkü bazı rahatsızlıklar varki insan doktor olmasa bile o kişinin bu rahatsızlığı ile ne tür donanımlı bir araba kullanabileceğini rahatlıkla karar verebilir.
dogrusu bi kac ay öncesine kadar burda da öyle oldugunu düshünüodum ben... yani doktorlarin karar verdigini, daha doorusu karar deil de; verdikleri raporda "otomobil kullanabilir / otomatik vitesli otomobil kullanabilir / özel donanimli otomobil kullanabilir" gibi tespitlerin bulundugunu saniodum ama öyle degilmish!... sadece durum tespitiymish... yanlish düshünmemin sebebi de doktor beni muayene ederken "senin icin hic bi sorun olmas, kullanabilicen ceshitli donanimlar var" cümlesini sürekli tekrarlamasindan ve uzun uzun ceshitli donanimlar hakkinda sohbet etmemizden kaynaklandi galiba (o konuda baya bi özel ilgisi ve bilgilisi vardi adamin)...

her rahatsizlik icin doktora gerek görülmemeli demishsin ama bence bahsettigin tespitler ta en bashta yapilsa daha iyi olur... bizim yararimiza olur gibi gelio bana nedense... hem durum ile ilgili ortada shüphe kalmamasi acisindan iyi olur (shöle bi gözünün kiysiyla bakarak ne kadar anlashilir bilmem; tekerlekli sandalyede oturan omurilik felcli birine bakip, "hah tamam! bu bacaklarini kullanamaz shu donanim onun icin uygundur" demek pek dogru olmaz bence... en azindan kollarindaki kuvvet durumuna da bakilmali ki en uygun donanim en kolay shekilde bulunabilsin)... ayrica sakatlik durumu ve bu durumun kishiye olan etkileri o kadar bireysel ki, her sag/sol bacaginda polio sekeli bulunani ayni kefeye koymak dogru olmaz, her müsküler distrofi hastasini ayni kefeye koymak dogru olmaz vs. vs. ... (araba kullanmak icin) hangi hareketleri yapip yapamadiklarini özel olarak muayene edip tespit etmeli...

neyse, uzatmiym;
kisacasi, doktor raporunu önemsiom... ortada herhangi bi bedensel eksiklik sözkonusu ne de olsa... tabii ki arac kullanabilir/kullanamaz gibi karar niteliginde degil de karar vermeyi kolaylashtirici nitelikte olmali... sürücü adayinin hem genel sakatlik/saglik durumu ile ilgili hem de araba kullanmak icin gerekli uzuvlarin/hareketlerin durumu ile ilgili bilgiler bulunmali raporda diye düshünüom...
(sol bacagimi yürümek(yürümek denirse artik :p) icin ortezsiz kullanabildigim halde pedal kullanmak icin gerekli hareketleri her iki bacagimla da yapamiom (sol bacagimi otururken kaldirip öne dogru itemiom, sag bacakta zaten hic tik yok :))... doktorum özellikle araba kullanmak icin gerekli hareketleri yapip yapamadigima bakarak "her iki bacak tamamen iptal" ("iptal"den daha uygun bi kelime gelmedi aklima) tespitini yapti bashka eksiklik bulamadi... shimdi bu tespit ehliyetimde de ek bilgi olarak (kullanmam gereken donanimin hangi shartlari yerine getirmesi gerektigine dahil bilgilerin karshisinda) yer alior...)

selamlar :)
 
O halde önce doktora gidip vücut fonksiyonlarının değerlendirildiği sağlık raporunu almak, ondan sonra o raporla birlikte Trafik Müdürlüğüne gidip "sürücü olabilirlik" görüşü almak daha mantıklı.
Yani önce Trafik sonra doktor değil, önce doktor sonra trafik.
Metni o hale getirmeye çalışayım. Sonra yeniden tartışalım...
 
Şu nasıl?
(lütfen incik-cincik okuyup eleştirin. Yazarken kafaqm şişiyor çünkü, çok saçma hatalar yapabilrim...)

c) Otomobil kullanıp kullanamamak konusundaki kriter sakatlık değil, otomobilde o engeli/dezavantajı ortadan kaldıracak donanımın, ve sürücü adayında da o donanımla sürüş yapma becerisinin olup olmadığı olmalıdır; tıpkı AB ülkelerinde olduğu gibi.
Bunun için;
1- Sürücü olmak isteyen (bedensel/fonksiyonel eksikliği bulunan) kişi sürücü kursuna müracaat ettiğinde sürücü kursu tarafından sağlık kontrolleri için yetkili bir hastaneye sevk edilecektir. Bu aşamada rutin refleks-görme-işitme vb. kontrollerin yanı sıra, kişide varolan bedensel/fonksiyonel eksiklikle ilgili olarak, hangi organların/uzuvların ne derece fonksiyonel kayıplarının olduğu en açık şekliyle belirtilecektir.
Burada doktorun yapacağı şey adayın sürücü olup olamayacağını tespit etmek değil, sürücü adayları için öngörülen rutin sağlık kontrollerinin yanı sıra, (varsa) vücut fonksiyon kayıplarının tıbbi ölçümünü yapmak olmalıdır. Zira ‘o’ bedensel/fonksiyonel eksikliği telafi edecek özel donanımın olup olmadığıyla ilgili teknik öngörüde bulunmak tıbbın sınırlarını zorlamaktadır.
2- ‘Vücut Fonksiyon Kaybı Oranı’nın da yer aldığı sağlık raporunu alan sürücü aday adayı kişi, bu belgeyle birlikte sürücü kursuna döndüğünde, sürücü kursu tarafından bağlı bulunulan Trafik Şube Müdürlüğüne yönlendirilecek, ve oradan, bedensel eksikliğini telafi edecek özel donanımın olduğunu ve bu donanımın nasıl olması gerektiğini gösterir belgeyi alması istenecektir.
__ 2-1 Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilgili dairesince, “Sürücülerde Varolan Hangi Bedensel Eksikliklerin, Otomobile Entegre Edilecek Ne Tür Özel Donanımla Telafi Edilebileceği Cetveli” oluşturulmalıdır.
__ 2-2- Bu Cetvel Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sürücü belgesi vermeye yetkili kılınan tüm Trafik Şube Müdürlüklerine gönderilmeli, ve her şubede bu cetvel konusunda özel eğitim almış olan bir memur/birim hazır bulundurulmalıdır.
__ 2-3 Yetkili memur ‘Vücut Fonksiyon Kaybı Oranı’nı gösteren belgeyi baz alarak sürücü adayını genel bir kontrolden geçirecektir.
____ 2-3-1 Eğer belgede şüpheye düştüğü bir durum tespit ederse, gerekçelerini de yazarak adayı yeniden sağlık kontrolüne (itirazda bulunduğu vücut fonksiyonu konusunda uzman branş doktoruna) yönlendirecektir.
____ 2-3-2 Aday bu itiraz yazısıyla ve sağlık raporuyla birlikte yeniden aynı hastaneye başvurup, itirazın değerlendirildiği cevap yazısını ilgili branş doktorundan alacaktır. Bu yazı raporla aynı yönde yani adayın lehineyse, kesinlik kazanacaktır. Değilse, sürücü adayı durumun tespiti için bir hakem hastanesine sevk edilecektir. Hakem hastanesinin verdiği karar duruma kesinlik kazandıracaktır.
__ 2-4 Yetkili memur, “Sürücülerde Varolan Hangi Bedensel Eksikliklerin, Otomobile Entegre Edilecek Ne Tür Özel Donanımla Telafi Edilebileceği Cetveli”ne bakarak, adayın sürücü olup olamayacağını, olabilirse, otomobile ne tür donanım takması gerektiğini tespit edecek ve bu teknik bilgileri en açık şekilde yazıp, belgeyi sürücü adayına teslim edecektir.
__ 2-5 Yetkili memur aday için “sürücü olamaz” şeklinde görüş belirtirse, bu durumda adayın itiraz etme hakkı olmalıdır.
____ 2-5-1 İtiraz, başvuruyu reddeden birime yapılacaktır.
____ 2-5-2 Aday itiraz dilekçesi, sağlık raporu ve reddetme gerekçesi ile birlikte başka bir Trafik Şube Müdürlüğüne yönlendirilecek ve oranın kararı duruma kesinlik kazandıracaktır.
3- Sürücü adayı, kullanacağı otomobilde nasıl bir donanım olması gerektiğini gösteren belgeyi sürücü kursuna ibraz edecektir.
4- Bu aşamadan sonra sürücü adayı kullanabileceği özel donanıma sahip otomobille öngörülen sürücü eğitimini alıp, sınav sonucuna göre de sürücü belgesine sahip olacaktır.
5- Elinde (kullanacağı otomobilde hangi donanımın olması gerektiği açıkça yazılan) sürücü belgesi ve ‘kullanacağı otomobilde nasıl bir donanım olması gerektiğine dair belge’ olan kişi, bu aşamadan sonra elindeki bu belgelerle hem “o donanıma sahip” tüm otomobilleri kullanabilmeli ve hem de vergi muafiyetiyle otomobil satın alabilmelidir. Ayrıca bundan sonraki hiçbir işlem için (sıfır veya ikinci el veya yurt dışından ithal veya hibe yolu ile otomobil alımlarında) yeniden rapor veya başka bir belge talep edilememelidir. Bu belgeler (sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olmadığı sürece) ömür boyu geçerli olmalıdır.
 
Herhangi bir konuda mantıklı fikir üretmek ,çözüm yolları sunmak bilgi deneyim ve yetenek işidir. Üretilen ortaya atılan bu fikir ve çözüm yollarını düzgün ve uygun anlaşılır bir dille yazıya aktarmak ise ayrı bir yetenek ve kabiliyet işidir. Her ikisinin bir insanda bulunmasıda bambaşka bir olaydır.
Bülent Bey , bu bölümü sürekli takip ediyor ve ortaya koymuş olduğun çalışmayı gerçekten takdir ediyorum. Üstelik sadece bu bölümde değil forumda her konuda her mesajda gerekli takip ve cevap işinide yapıyorsun. Herhalde yeme içme ve uyku dışında bütün günün forumu takip edip gerekli cevapları araştırıp uygun ,mantıklı ve akılcı bir dille cevap yazmakla geçiriyorsun. Emeğine gerçekten teşekkür ediyorum.

Ayrıca şunuda eklemek istiyorum. Bu bölümdeki çalışma arabası olsun veya olmasın bütün engelli arkadaşların bir gün karşısına çıkabilecek bir sorun olduğundan ,herkesin daha çok mesajla bilgi ve tecrübelerinden faydalanarak bu güzel çalışmaya katkıda bulunması ve sürekli gündemde tutması gerektiğine inanıyor ve buradan bütün arkadaşlara çağrıda bulunuyorum.BU SORUN HEPİMİZİN SORUNU HEP BİRLİKTE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE MESAJIMIZI DUYURALIM ELİMİZDEN GELEN KATKIYI EKSİK ETMEYELİM.
Saygılar...
 
:) Buradaki düşünce fırtınası olmasa bu metin asla ortaya çıkamazdı. Tam "bitti" derken, yepyeni eleştiriler ve öneriler ortaya çıkıyor.
Üretmeye devam...

Son bölüm iyi oldu sanırım. Atladığımız birşey var mı?
 
Şu küçük değişiikliği yaptım (kırmızıyla yazılan):

2-5-2 Aday itiraz dilekçesi, sağlık raporu ve reddetme gerekçesi ile birlikte en yakın başka bir Trafik Şube Müdürlüğüne yönlendirilecek ve işlem orada sürdürülüp, oranın vereceği karar duruma kesinlik kazandıracaktır.
 
tsd

Türkiye Sakatlar Derneği maliye bakanına bir önerge yazmış.

[size=4] http://www.tsd.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=1330&Itemid=182

Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan'a sunulan Motorlu taşıt vergilerinden muafiyeti hakkında önergemiz

Konu: Motorlu taşıt vergilerinden muafiyet

Sayın Kemal Unakıtan
Maliye Bakanı

Sayın Bakanımız,

Engellilerin yaşamını kolaylaştıran bir çok yenilik son dönemlerde sizlerin de öncülüğünde Meclisimizin büyük çoğunluğunun desteğiyle yasalaşmış ve yürürlüğe girmiştir.
Bütün bu yenilikler, biz engellilerin uzun yıllardır süre gelen sorunlarının çözümünde ciddi katkılar sağlamıştır.
Bununla birlikte bazı alanlarda yapılan düzenlemeler, ne yazık ki, beklentileri karşılamakta yetersiz kalmaktadır.
Bunların başında da engellilerin ulaşım sorunu açısından motorlu taşıt alımında getirilen muafiyet ve indirimlerle ilgili düzenleme gelmektedir.
Mevcut düzenleme engellilerin bu hakkını kullanmasını çeşitli yönlerden kısıtlamaktadır. Her vatandaşımızın yalnızca engelli olması nedeniyle yararlanması gereken haklar, bu kısıtlamalar nedeniyle günlük yaşamda geçerliliklerini önemli ölçüde yitirmektedir.
Talebimiz ayrıcalık değil, hakların her engelli vatandaşımızın eşit kullanabileceği biçimde düzenlenmesine yöneliktir.
Aynı zamanda, düzenlemelerin kamu yararına çalışan ve engelliler tarafından kurulmuş dernekleri de kapsamasıdır.
Çok sayıda vatandaşımızın müracaatları neticesinde saptamış olduğumuz değişiklik taleplerimiz ve gerekçelerini yazımız ekinde bilginize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Saygılarımızla,


Kenan Özüdoğru Şükrü Boyraz
Genel Sekreter Genel Başkan


MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİLERİMİZ VE GEREKÇELERİ

1- MOTOR HACMİ KISITLAMASI
Gelişmiş ülkeler ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de engelliler kendi ulaşımlarını sağlayabilmeleri konusunda özgür ve eşit haklara sahip olmalıdır.
Bu anlamda engellilerin seyahat özgürlüğünün sağlanması amacıyla ülkemizde yalnız ÖTV indirimi uygulanmaktadır. Ancak bunun pratik uygulamada, bir indirim değil, ileri tarihe erteleme, yaygın kullanımı ile “öteleme” olduğu bilinmektedir.
Benzinli ve dizel motor ayrımı yapılmaksızın getirilen 1600 cc’lik motor hacmi sınırlaması ile dizel motorlu bir araç almak isteyen engellinin yolu kapanmaktadır.
Çünkü Avrupa piyasasında var olsa bile, bugün için Türkiye’de 1600cc veya altında otomatik vitesli ve dizel motorlu araç bulmak neredeyse mümkün değildir ya da ancak belli bir markanın belli bir modeline bağımlı olmaya neden olmaktadır.
Oysa dizel motor doğası gereği aynı beygir gücündeki benzinli motora göre daha büyük bir hacme sahiptir.
Piyasadaki birçok modelde dizel otomatik araçların motor hacmi 1900cc’den başlamaktadır.
Karşılaştırma yapıldığında ise çoklukla 1600cc benzinli motorun beygir gücü 1900cc dizel motorun beygir gücünden düşüktür. Dolayısıyla burada bir “lüks tüketim”den söz edilemez.
Bu düzenleme ile engellilere “lüks tüketim” seviyesinin altında, ihtiyaçlarına uygun ve çok seçenekli otomobil alma olanağı sağlanmış olacaktır ve yapılan ayrımcılık bu düzenleme ile ortadan kaldırılmış olacaktır.
Önerimiz
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Yasası’nın 7/2-b maddesinin, (11) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi malların motor hacmi;
- Benzinli araçlarda 2.000 cm3
- Dizel araçlarda 3.000 cm3’ye çıkarılmalıdır.
Ticari hiçbir amaçla kullanılmamak kaydı ile malul ve engelliler tarafından bizzat kullanmak amacıyla engelli vatandaşımızın engeline uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran araç garanti süresince bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabında ÖTV ve KDV’den muaf tutulmalıdır.
Engelli vatandaşlarımız, araçlarını garanti süresi bitimi itibari ile hiçbir vergi ödenmeden üçüncü şahıslara satabilmelidir.
2- YIL SINIRLAMASI
Suiistimalleri önlemek için süre sınırlaması getirilmesi kimsenin itiraz etmeyeceği bir durumdur. Ancak bunu yaparken de bazı noktalara dikkat edilmesi gerekir.
Şöyle ki;
Yolda kaldığında araca müdahale edemeyecek olan engellinin sürekli olarak iyi durumda bir araçla seyahat etmesi amaçlanmalıdır. Oysa 5 yaş civarındaki bir aracın sorun çıkarmaya başlaması beklenebilir bir durumdur.
Engellilerin genellikle ekonomik sıkıntı yaşadıkları ve ellerindeki kısıtlı olanakları araç sahibi olmak için kullandıkları düşünüldüğünde, almış olduğu aracı fazla eskimeden “piyasa fiyatından” satıp, eline geçecek olan parayla, üzerine fazla bir fark ödemek zorunda kalmaksızın yeniden araç alabilmesinin sağlanması yerinde olacaktır. Esasen eski düzenlemelerin hepsi bu yöndeydi. Oysa yeni düzenlemeye göre 5 yıl dolmadan ya da dolduktan sonra aracını engelli olmayan birine satan engelli vatandaşımız, ödememiş olduğu ÖTV’yi geri ödemek durumundadır.
Örnek;
Günümüz fiyatlarıyla 45.000 YTL değerindeki bir aracı alırken yaklaşık 12.000 YTL tutarındaki ÖTV ödenmemektedir. Araç 5 yaşına geldiğinde aracın değeri yaklaşık olarak 18.000 YTL civarında olmaktadır. Engelli kişi aracı engelsiz birine satmak istediğinde daha önce ödenmemiş olan 12.000 YTL tutarındaki ÖTV geri istenmekte, engellinin elinde kalan sadece 6.000YTL olmaktadır. Bu parayla engellinin aynı aracı (değerinin hep aynı kaldığını varsayarak) alması için 27.000YTL daha üzerine koyması gerekir. Pratikte bunun olanağı yoktur. Örnek 5 yerine 10 ya da daha fazla yıla ilerletildiğinde engelli vatandaşımız, aracın satışından eline geçen para ile ÖTV’yi dahi geri ödeyemeyecektir.
Engelli birine “piyasa fiyatından” satış da pratikte mümkün değildir.
Görüldüğü üzere, burada bir ÖTV indirimi söz konusu olmamakta, sadece ÖTV ilerdeki bir tarihe ötelenmiş olmaktadır.
Yasada, engellinin aracının bir kaza, doğal afet ya da kötü niyetli bir hareket durumunda hurdaya çıkması, teknik terimle “pert” olması durumunda ne olacağını, engellinin 2. ya da 3. bir kez ÖTV indiriminden yararlanabileceğini gösteren bir düzenleme mevcut değildir. Şu anki uygulamada bu durumda olan bir engellinin yeniden araç alabilmesi için 5 yıllık sürenin dolması şarttır.
Yasa, engelliye sağlığıyla ilgili bir ölüm kalım durumunda bile aracını satarak tedavisinde kullanabilmesini sağlayacak hiçbir düzenleme içermemektedir. Bu şekilde belki de aracı olan ancak acil durum için bir birikimi olmayan engellinin tedavisinin önü tamamen kapatılmaktadır.
Önerimiz:
Araçların yıpranmaya bağlı olarak sorun çıkarmaya başlama süresinin ortalama 2 yıl olarak kabul edilmesi ve 5 yerine 2 yılda bir veya araç garanti süresince ÖTV ve KDV indirimi uygulanmasına geçilmelidir.
Belirlenen süre sonunda engellinin, aracını engelli olsun olmasın “istediği kişiye” ÖTV tutarını geri ödemek zorunda kalmaksızın satabilmesi ve bu sayede fazla zorlanmadan “yeni” bir araç alması kolaylaştırılmalıdır.
Kaza, doğal afet, hırsızlık, kötü niyetli hareketler vs. gibi durumlar sonucunda arabası kullanılamaz hale gelen ya da araçsız kalan engelli yeniden ÖTV ve KDV indiriminden faydalandırılmalıdır.
Sağlık kurulu raporuyla belgelenmek şartı ile, belirlenen süre dolsun dolmasın, kendisi veya 1. dereceden akrabaları için yapmak zorunda olduğu sağlık harcamalarını karşılamak üzere aracını ÖTV ve KDV tutarını geri ödemeksizin satması olanağı sağlanmalıdır. Bu durumun suiistimal edilmemesi, engellinin yeniden ÖTV ve KDV indiriminden faydalanabilmesi için en az 1 yıl beklemesi ile sağlanabilir.
3- ENGELLİLERDE SAĞ BACAK–SOL BACAK VE SAĞ EL-SOL EL AYRIMI
Yasaya göre sol bacağından engelli birinin otomatik vitesli bir araç alması durumunda ÖTV ve K D V indirimi uygulanmamaktadır. Bunun açıklaması olarak sol bacağı engelli birinin otomatik vitesli aracı tadilat veya özel tertibat yapmaksızın kullanabiliyor olması gösterilmektedir. Aydı durum sağ el yada sol elin olmaması durumu içinde geçerlidir.
Oysa aynı kişi trafik kanununa göre engelli kabul edilmekte olup “H” sınıfı ehliyet almaktadır.
Bu kişi düz vitesli araç alarak tadilat veya özel tertibat taktırdığında ise ÖTV indirimi uygulanmakta ancak gereksiz yere özel tertibat ile araba kullanmaya zorlanmaktadır.
Sol ayak engellinin otomatik araç kullanması düz vitesli araçta tadilat yaparak kullanmasından çok daha güvenli ve rahat bir yoldur.
Önerimiz:
Burada otomatik vites “engellinin aracı kullanmasını sağlayan, önceden düzenlenmiş bir özel tertibat” olarak kabul edilmeli ve yasada bu şekilde düzenleme yapılmalıdır.
Bu nedenle de sol ayak, sağ ve sol el engellilerin otomatik vitesli araç almaları durumunda ÖTV ve KDV indirimi uygulanmalıdır.
4- ŞİRKETLERİN ENGELLİ ÇALIŞANLARINA ARAÇ TAHSİS EDEMEMELERİ DURUMU
Yasa, şirketlerin engelli çalışanlarına –örneğin engelli bir yöneticisine ya da satış elemanına- araç tahsis etmek isteyebileceğini tamamen göz ardı etmektedir.
Bu durum uygulamada engelliler aleyhine bir durum yaratmaktadır.
Şöyle ki;
Bugünkü yasaya göre engelliler plakalarında engelli aracı olduğunu belirtir bir işaret olmadan trafiğe çıkamazlar.
Bu işaretin alınabilmesi ve ruhsata “özel tertibatlı araç” kaydı yapılabilmesi için ise aracın mülkiyetinin engelli üzerinde olması şarttır.
Bu durum bir şirketin engelli çalışanına araç tahsis etmesine kesinlikle olanak vermemektedir. Çünkü tüzel kişilikler, ÖTV ve KDV’yi ödeyerek dahi olsa engelli plakası alamazlar.
Önerimiz:
Şirketlerin engelli çalışanlarına araç tahsis edebilmelerine yönelik kanuni düzenlemeler yapılmalı ve tüzel kişiliklerin “ÖTV ve KDV’si ödenmiş araçları” “özel tertibatlı” olarak kaydettirebilmeleri ve engelli çalışanlarına tahsis edebilmeleri sağlanmalıdır.
5- ENGELLİ YAKINLARININ ARACI KULLANABİLMELERİNİN SAĞLANMASI
Yasaya göre, aynı zamanda engelsiz kişilerin kullanımına uygun olsa bile, özel tertibatlı araçların engellinin kendisinden başkası tarafından kullanılması yasaktır.
Bu düzenleme ÖTV ve KDV indiriminin suiistimal edilmesini önlemek için yapılmış olsa bile uygulamada birçok olumsuzluklara yol açmaktadır.
Engellinin eşi dahi aynı aracı kullanamamaktadır. Oysa engellilik tüm ailenin birlikte yaşadığı bir olgudur. Engellinin kendisinin dışarı çıkamadığı bir durumda (örneğin ilaç almak için) eşinin veya 1. dereceden bir akrabasının aracı kullanması yasaklanmıştır.
Özellikle şehirlerarası yolculuklarda engelli aracı tüm yol boyunca tek başına kullanmaya zorlanmaktadır. Bu durumda, yani engelli kişi araçtayken eşinin ya da 1. dereceden bir akrabasının bile aracı kullanması yasaklanmıştır.
Engelli, aracını servis elemanına vererek servise dahi gönderemez.
Önerimiz:
Engelli araç içerisindeyken akrabası olsun yada olmasın, eğer araç engelsiz birinin kullanımına uygun olarak tadil edilmişse, o araç herhangi biri tarafından kullanılabilmelidir.
Engelli içinde olsun yada olmasın, eğer araç engelsiz birinin kullanımına uygun olarak tadil edilmişse, eş ve 1. dereceden akrabalar o aracı kullanabilmelidir.
Bakım, tamirat vs. gibi zorunlu durumlarda araç servis elemanları tarafından teslim alınıp, teslim edilmek amacıyla da kullanılabilmeli, trafikte bizzat test edilebilmelidir.
6- ENGELLİ PLAKASI
Plakalara konan engelli işaretinin amacı engellilere yönelik belli bir hizmetten faydalanmak olmalıdır. Ülkemizde bunu yapmanın belki de en kaba yolu tercih edilmiştir.
Plakalara işaret konması zorunluluğunun nedeni ise varolan düzenlemelerin amacının, engellilerin belli bir hizmetten(?) faydalanmasını sağlamak değil, araç alımlarındaki suiistimallerin engellemesinin amaçlanmasıdır. Yani uygulamadaki suiistimaller yüzünden tüm engelliler adeta damgalanmaktadır.
Bir çok ülkede hizmetten faydalanma, araçta bulundurulan ve sadece hizmetin alınacağı anda cam önüne konan bir plaket ile yapılmaktadır.
ABD’deki bazı eyaletlerde plakaya da takılmaktadır, ancak bu tamamen tercihe bağlı olarak ve talep halinde yapılmaktadır.
Öneri:
Dünyadaki bir çok ülkenin yaptığı gibi, plakalardaki işaretin kaldırılması ya da en azından tercihe bağlı hale getirilmesidir.
Yerel yönetimlerce sağlanacak bir plaketin hizmet alınacağı zaman cam önüne konulması ile de sorun çözülebilir.
7- İSTEYEN HERKESİN ARACINI ÖZEL TERTİBATLI OLARAK TADİL ETTİREBİLMESİ
Var olan yasa, herhangi bir kişinin mülkiyeti kendisine ait olan ve ÖTV ve KDV’si ödenmiş aracını, engelli yakınlarının ve arkadaşlarının kullanabilmelerine uygun tadilat yaptırarak, özel tertibat taktırmalarına olanak vermemektedir.
Bu durum, aracın mülkiyeti ile takılacak özel tertibat arasında doğrudan ilişki kurulmasından kaynaklanmaktadır. Oysa yapılacak uygun projelendirme ile bir araç aynı zamanda hem engelli birey hem de engelsiz birey tarafından ortaklaşa kullanılabilmektedir.
Yürürlükte olan yasa, ÖTV ve KDV’si ödenmiş olsa dahi, engellilerin mülkiyeti kendilerine ait olmayan herhangi bir aracı kullanmalarını yasaklamaktadır. Yani ekonomik durumu araç almaya izin vermeyen engellilerin araç kullanmaları engellenmektedir.
Örnek;
Ailede babanın mülkiyetinde olan bir aracın, tadilatı yapılarak da olsa –ki yasaya göre bunu yapmak yasaktır- engelli evlat tarafından da kullanılabilmesi mümkün değildir. Bu yönüyle şirketlerin çalışanlarına araç tahsis edememeleri ile benzerlik taşımaktadır.
Öneri:
Mülkiyeti engelliye ait olmasa bile, ÖTV ve KDV’si ödenmiş herhangi bir aracın uygun projelendirme ile aynı anda hem engelli hem de engelsiz bireyler tarafından kullanılabilmesine olanak tanıyacak düzenlemeler yapılmalıdır.
8- ENGELLİ DERNEKLERİ HİZMET ARACINA VERGİ MUAFİYETİ
Engellilerin tek tek veya birlikte ulaşımında ihtiyaç duyulan özel tertibatlı (asansörlü, rampalı vb.) araçlar kamu tarafından yeterli miktarda sağlanamamaktadır.
Bilindiği gibi engellilerin sağlık, sosyal etkinlik gibi bir çok nedenle nakli gerekmekte, bu konularda engelliler üyesi oldukları veya hizmetlerinden yararlanmak istedikleri derneklerden bu tür destekleri talep etmektedirler.
Aynı şekilde dernekler yaptıkları etkinliklerde, eğitim çalışmalarında ve daha bir çok çalışmada üyelerinin taşınmasına yardımcı olmaktadırlar.
Ülkemizdeki mevzuat nedeniyle motorlu taşıt araçları üzerindeki vergi yüklerinin yüksekliği Derneklerimizin bu tür hizmet araçlarını satın almakta zorlamakta hatta almaktan alıkoymaktadır.
Önerimiz:
Kamu yararına dernek statüsüne sahip engelli derneklerinin satın alacağı hizmet araçları (binek, minibüs veya otobüs) motor hacmine bakılmaksızın ÖTV ve KDV’den muaf tutulmalıdır.
SONUÇ
Unutulmamalıdır ki ulaşım, bir çok engellinin üretime ve sosyal yaşama katılabilmesinin olmazsa olmaz koşullarından biridir. Bu açıdan motorlu taşıt sahibi olmanın kolaylaştırılması bir çok engelli açısından son derecede önemlidir.
Düşünülmesi ve akıldan çıkarılmaması gereken en önemli nokta, özel tertibat takılan aracın trafikteki herhangi bir araçtan farkı olmadığının, durumun eşitlendiğinin, trafikte tehlike yaratacak bir araç haline gelmediğinin kavranmasıdır.
Yapılacak tüm düzenlemeler bu durum göz önüne alınarak yapılmalı, insan haklarına ve kişilik haklarına aykırı düzenlemelerden kaçınılmalıdır.
Engellilerle ilgili yasalar ve suiistimalleri engellemek için seçilecek yöntemler engelli bireylerin yaşam kalitesini düşürmemeli, aksine engellinin yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik olmalıdır.
Bu yüzden her yasa derinlemesine ve ayrıntılı bir şekilde düşünülmeli, temel insan haklarını çiğneyen, kurunun yanında yaşı da yakan uygulamalardan sakınılmalıdır.

Örnek:
Ülkemizdeki mevzuat ve uygulamaya örnek olması bakımından, Almanya’daki uygulamalarla ilgili olarak, kendisi de engelli olan Hamburg Belediyesi Sosyal Danışmanı sayın Diyap Gökduman’dan almış olduğumuz bilgileri aktarmak isteriz
ALMANYA’DA MOTORLU ARAÇ SATIN ALAN ENGELLİLER İÇİN SAĞLANAN DESTEKLER
Almanya’da;
1- Eğitim gören veya özel tedavi görmesini kolaylaştırmak için küçük çocuklar,
2- Mesleklerini yapan gençler,
3- İş aramak veya işine gidip gelmek isteyenler
Motorlu taşıt yardımı almak için başvurabilmektedir. Bu yardımın alınmasında yaş sınırı bulunmaktadır. Engelli olarak doğan birisi ölünceye kadar bu haktan yararlanabilmektedir.
Motorlu taşıt almak, motorlu taşıtını engel oranına göre düzenlemek veya motorlu taşıt kullanabilmek için sürücü belgesi almak isteyenlere motorlu taşıt yardımı yapılabilmektedir.
Engelliler için vergi muafiyetinin uygulandığı Almanya’da her engellinin engel derecesini de belirten bir kimlik kartı bulunmaktadır. Örneğin başkalarının yardımına ihtiyaç duymadan gezebilecek kadar engeli olan “G” grubu bir engelli, %50 oranında vergiden muafiyet için başvuru yapma hakkına sahiptir.
Engelliler tarafından vergiden muaf olarak satın alınan araçları; başka işlerde kullanmamak ve önceden sigortaya bildirerek koşuluyla, ihtiyaç duyan engellinin annesi, babası, kardeşi veya herhangi bir kişi, o engelli için kullanabilir.
Bu şekilde engelli kişinin örneğin alışveriş, tatil yerine götürüp-getirmek, havaalanı gibi yerlere ulaşımını sağlamak gibi ihtiyaçları doğrultusunda araç kullanılabilmektedir.
Engellilere ayrıca ulaşım kolaylığı da sağlanmaktadır. Bu kolaylık engellilik oranına göre değişmektedir. Hiç hareket edemeyen veya yüksek oranlı gezme engeli olan “aG” grubundakiler; başkalarının yardımına muhtaç olan “H” grubundakiler ve göremeyen “Bl” grubundakiler kamu taşımacılığından ücretsiz yararlanmaktadır. Engellilik oranına göre “G” gurubuna girenler ise yılda 120 Euro ödemek koşuluyla kamu taşımacılığından yararlanabilmektedir.
Engellilere yapılan bu türden yardımlarda engellinin yaşadığı ortam, ailesinin veya kişinin gelir durumu göz önünde bulundurulur.
Lüks olmamak koşuluyla engelli kişinin ihtiyaçlarını karşılayacak araçların fiyatlarına göre yardım yapılır.
İsteyen kişi bu yardımı alıp, üzerine kendisi katkı yaparak daha yüksek bedelli bir araç da satın alabilir. Bu şekilde yapılan yardımlar, normal koşullarda 8 yıl içinde tekrarlanmaz.
Eğer kullanılan araç çok eskimiş ve tamir masrafları aracın kendi değerinin üzerine çıkmaya başlamış ise bu durumda engelli 8 yıllık süre dolmadan yeniden yardım için başvuru yapabilir.[/size]
 
Maliye bakanlığına yazılan metne pek kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum.Ama bir çözüm getirileceğine de inanmıyorum.Bundan uzun süre, önce yanlış hatırlamıyorsam Sn.Lokman Ayva başbakana, özürlülere uygulanan yasalardaki çelişkileri anlatıca Sn.Başbakan çok şaşırdı demişti. Olay sadece şaşırma ile de kaldı.Hiç bir şey değişmedi.Yine Sn. Lokman Ayva seçim önünde kanunlar değişmesede seçim sonrası için ellerinde metin olur diyor. El insaf yani geçen 5 sene içinde zaman bulunamadı da önümüzdeki 5 senede mi bulunacak? Yada seçim öncesi ufaktan elma şekeri mi dağıtıyor?
 
Aferiiin! TSD herkesi geçti. En büyük TSD başka büyük yok! :)

Bu işin ironik yanı tabii. Biz işimize bakalım, TSD'de kendi düşüncelerini iletmiş oldu, biz de kendi düşüncelerimizi iletiriz.. Böylece yetkililerin harekete geçmesi için baskı oluşur.
 
Geçenlerde okulda biriyle tanıştım.

Adam uluslararası markaların taklitleriyle mücadele eden bir hukuk firmasında çalışıyormuş.

Söylediği birşey ilgimi çekti.

Bazı uluslararası markalar bu taklitlerle pek mücadele etmiyorlar, çünkü kendi markalarının reklamı olarak görüyorlar , dedi.

Neden mi anlattım bunu?

Son zamanlarda bizim sitemizde ortaya konulan fikir emeği birilerinin iştahını kabartıyor ve hiç çekinmeden ve izin alma ihtiyacı da duymadan sanki kendileri ortaya koymuş gibi kaynak göstermeden bu fikir ürünlerini alıyorlar. (Siz çalıyorlar şeklinde de okuyabilirsiniz.)

Türkçemizde 'İntihal' dediğimiz bu araklama türü hiç bir platformda hoş karşılanmaz. Dünya da böyle bir şey yaptığınız anlaşıldığında içinde bulunduğunuz sektörden dışlanırsınız.

Ama yazık ki bizim alemde "sakatların sorunlarıyla mücadele etme" söylemiyle ortaya çıkanlar hiç yüzleri kızarmadan bu intihale başvurabiliyorlar.

On yaşındaki bir ilkokul çocugunun bile görebileceği açıklıkta aşırmalarla, konu başlıklarını bile değiştirmeden site üyelerinin emeklerini kendilerine mal edebililiyorlar.

Üstelik arakladıkları fikirleri kendilerinimiş gibi tumturaklı başlıklarla resmi kurumlara gönderip üzerlerine düşen sorumluluğu yapmış olduklarını düşünebiliyorlar.

Bu durum tabi üzücüdür. Çünkü bu eğilimi gösterenlerin seviyesini, kişiliğini ortaya koyan bir harekettir.

Ancak bizler bundan rahatsız değiliz. Çünkü fikirlerin araklandığı bir platform olmak bize sadece onur verir. Keşke güzel ülkemizde herkes bu siteden gelip fikir emeği araklasa...

Ancak gönül başka şeyler özlüyor. Herne kadar bizim için farketmez desek de bu mücadelenin ancak belli değerler üzerinde yükselebileceğinin herkes farkında olmalıdır.

Bu şekilde samimiyetsiz adımlarla bu mücadeleye katkıda bulunulamayacağı gibi bu kişilerin kendilerine bile haksızlık yaptıklarını söyleyebiliriz. Çünkü hiçkimse bu denli aleni şekilde İntihal ile suçlanmamalı ve özsaygısını böylesi talan etmemelidir.

İnsanlık onuru bunu gerektirir.

Son olarak verdiğimiz mücadelenin belli kişilerce sahiplenilmesi stratejik olarak da doğru değildir. Çünkü bu tavır hareketin genel niteliğini karikaturize edecektir. Sözkonusu talepler bütün engelli arkadaşlarımızın istekleridir ve sadece bir kuruma aitmiş gibi gösterilmesi doğru değildir. Üstelik bu istekleri ilkokul müsameresi seviyesinde metinlere dönüştürerek heba etmek öncelikle savunulduğu iddia edilen engelli camiasına haksızlıktır.

Bu platformda dile getirilen fikirlerin bir sempozyum ya da benzeri bir organizasyonda geniş kitlelere duyurulmasına fırsat vermeden küçük politik hesaplarla yola çıkılmasını kabul etmek mümkün değil..

Engellilerin mücadelesi böyle ucuz ayak oyunlarının üzerinde yükselemez.

Bu tavırlara tenezzül edenler ise engellileri temsil edemez...


Saygıyla...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt