Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bugün paylaşmak istediğiniz şiirler..

[FONT=Arial]Aşk-45[/FONT]Aşk tezat, aşk mezat, aşk duygusal tat.
Aşk hoyrat, aş feryat, aşk tutkulu hayat.

Aşk düşüş, aşk gidiş, aşk bir dağılş.
Aşk geçiş, aşk çekiş. aşk hesapsız dalış.

Aşk aniden, aşk yeniden, aşk amansız.
Aşk görünüş, aşk şekil, aşk zamansız.

Aşk boşluk, aşk yokluk, aşk can pazarı.
Aşk yetim, aşk bitim, aşk duygu azarı.

Aşk bitiş, aşk terk, aşk amaçsız dilek.
Aşk bunalım, aşk yara, aşk kelek mi kelek
 
Yağmuru Beklerken

yağmurun üç anlamı vardır
vaktidir bir limana girmenin
ve çiçeksiz saksının altına
sakladığım gençliğim
bir de saçlarından geceye düşmesidir
kurumuş yosun kokan terinin

yağmur yağmıyor artık
hayat yatağımda soğuk ve zifir
çirkin mi çirkin bir sevgilidir

ben şarkısız ağaçların yankısıyım
ellerim derin denizlerin yontusu
ellerim yordamsız
nezaket bilmez sevişim
sol göğsümde zıpkın yarası
dediler di inanmadıydım
geçmişi ötenazi ve aşksız
korkunç bir balıktım
varlıksız gölgeler gibi hür
o ölüm senin / bu ölüm benim
denizler boyunca dolanmaktan bıkmıştım
tanrısal yalnızlıklar içinde
aşk diye ellerimle ördüğüm
dip ağlarında bedenim kör düğüm
yağmur emzirirken güneşi
her gece ama her gece ben
yatağına şiir sürdüm ölümün

yağmur yağmıyor artık
hayat koynumda soğuk ve zifir
yine de güzel bir sevgilidir..

Hayrettin Turan
 
Ah Ulan Rıza" Türkü Sözü
Neden hala gelmedi yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar

Cebimde bir lira desen yok
Madara olduk meyhaneye
Ah eşşek kafam benim
Nasıl da güvendim bu hergeleye

Gelse balığa çıkacaktık
Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık
Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp
Enteresan hayallere dalacaktık

Bu sandalı geçen hafta denk getirip
Çalıntıdan düşürdük
Arkadaşlar ısrar etti
Biz de iyi olur bize uyar diye düşündük

Saat sekizde gelecekti
Bana birkaç milyon borç verecekti
Yoksa o nemrut karısı kaçtı da
Onun peşinden mi gitti

Eğer öyleyse yandık
Gudubet gene yaptı yapacağını
Geçen sene de merdivenden itip
Kırmıştı Rıza'nın bacağını

Abi kadında boy şu kadar
Kalça fırıldak göz patlak kafa çatlak
Korkuyorum bir gün ya kendini asacak
Ya horlarken Rıza'yı boğacak

Bak şimdi acıdım aşkolsun adama
Ben olsam vallahi baş edemem
Hele beş tane velet var ki boy-boy
Allah'tan düşmanıma dilemem

Aslında iyi çocuktur Rıza efendi huyludur
Herkesin suyuna gider
Yoksa kalıba vursan hani
Tek başına on tane adam eder

Bir keresinde hiç unutmam
Üç-beş zibidi haraca dadandı
Rıza sandalyeyi kaptığı gibi
Herifleri hastaneye kadar kovaladı

Aynı mahallede büyüdük aynı kızları sevdik
Aynı kafadaydık
Orta ikiden bıraktık matematik ağır geliyordu
Biz başka havadaydık

Aynı gömleği giyer aynı sigaraya takılır
Aynı takımı tutardık
Fener'in her maçına iddialaşıp
Millete az mı yemek ısmarladık

Bir tek askerde ayrıldık
Bana Bornova düştü ona Gelibolu
Döner dönmez evlendirdiler
En büyük salaklığı da bu oldu

Bense hiç düşünmedim zaten param yoktu
Hep tek tabanca gezdim
Benim beğendiğimi anam istemedi
Onun gösterdiğini ben sevmedim

Neyse bunlar derin mevzu
Anlaşıldı bu herif artık gelmeyecek
Ufaktan yol alayım
Anam evde yalnız şimdi merağından ölecek

Gittim vurup kafayı yattım
Rüyamda gördüm gülümseyerek geldiğini
Ne bilirdim yolda kamyon çarpıp
Hastaneye kavuşmadan can verdiğini

Vay be Rıza
Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine
Dün boşuna günahını almışım
Ne olur kızma bu kardeşine

Öğlen kahvede söylediler Rıza öldü dediler
Ne kolay söylediler
Sanki dev bir taş ocağını
Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler

Ah dostum o kocaman gövdene
O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler
O zalim tabutun tahtalarını
Senin üstüne nasıl böyle çivilediler

Yani sen şimdi gittin yani yoksun
Yani bir daha olmayacak mısın
Yani bir daha borç vermeyecek
Bir daha bira ısmarlamayacak mısın

Peki beni kim kızdıracak
Kim zar tutacak kim ağzını şapırdatacak
Peki beni bu köhne dünyada
Senin anladığın kadar kim anlayacak

Ulan Rıza ne hayallerimiz vardı oysa
Ne acayip şeyler yapacaktık
Totoyu bulunca dükkân açacak
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık

Talih yüzümüze gülecekti be
Karıyı boşayıp sıfır mersedes alacaktık
Hafta sonu iki yavru kapıp
Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık

Ah ulan Rıza bu mahallenin
Nesini beğenmedin de öte yere taşındın
Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki
Benim en kıral arkadaşımdın

Ah ulan Rıza ben şimdi
Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim
Senden ayrılacağımı sanma
Bir kaç güne kalmaz ben de gelirim



yusuf hayaloğlu
 
[FONT=Arial][SIZE=3]

Aşk Doldu Bu gün İçime
[/SIZE][/FONT]

Aşk doldu bu gün içime
Ağlamak benim neyime
Yüzümü güldürendir Aşk
Ölümü öldürendir Aşk

Aşk güneşin yanışında
Aşk ayın utanışında
Aşk yıldızın kayışında
Her varlığın özünde Aşk

Yağmur aşkın sözleridir
Zaman aşkın gözleridir
Her canlının canıdır Aşk
Her derdin ilacıdır Aşk

Yolları Aşk, yolcusu Aşk
Dalları Aşk,gülleri Aşk
Güldeki bülbülleri Aşk
Her düğümü çözendir Aşk

Aşka yanan pervaneler
Aşk yolunda divaneler
Aşk döksünler seccadeye
Aşkolsun Aşk bilmeyene
 
29depee.jpg
 
bir ''vav'' çizer misin hocam
ucu ruhuma dokunan
ve
okunurken ''aşk'' diye okunan

bir ''vav'' çizer misin hocam
ruhumdaki düğümleri çözer misin
bir kuğuyla ''aşk'' denizinde yüzer misin

bir ''vav'' çizer misin hocam
gözü dünyaya kapalı
vakur, derviş kafalı
''aşk''ı anlatır yüreği yaralı

bir ''vav'' çizer misin hocam
ağyare harf gibi duran
yare ''aşk'' diye okunan
 
NASILSIN?
.
İyi günlerimde çok eller uzanır ellerime,
Resmimi, suratımı baş köşeye asarlar...
Fakat demir kapıl...arın her kapanışında üzerime,
Ardında taş duvarların her kaldığım zaman,
Ne arayan beni, ne soran...

Eeeehh, daha iyi be, bunun böyle olduğu...
Minnetim ve borçluluğum yalnız sana kalsın.
İyi günlerimde benim unuttuğum insan eli
Nasılsın..?

NAZIM HİKMET
 
SEN HASRETİMSİN...
sen esirliğim ve hürriyetimsin,
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.

Sen ...ela gözlerinde yeşil hareler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...

Nazım Hikmet RAN
 
Duygumu oku dost
Yarım yamalak, bütünüyle
İçinden, sesli, bağırarak
Ağlayarak, gülerek oku

Duygumu oku dost
Vahımı, ahımı, aşkımı
Çaresizliğimi, güvensizliğimi
Mutsuzluğumu, çektiklerimi, gözyaşlarımı
İsyanımı oku

Duygumu oku dost
Azmimi, inancımı, başardıklarımı
Mutluluğumu, dürüstlüğümü
Hayata bağlılığımı oku

Duygumu oku dost
Şurada, burada, orda
Kalabalık, yalnız,
Benli, bensiz oku

Duygumu oku dost
Yüzüme, kitaba bakarak
Renkli, renksiz
Coşkulu, isteksiz oku

Duygumu oku dost
Çayırda, bayırda
Bağ da, yaylada
Tarlada oku

Duygumu oku dost
Dağ, tepe de
Köy de
Orman da oku

Duygumu oku dost
İl, ilçe
Belde, mahalle, cadde
Sokakta oku

Duygumu oku dost
Sevilip te sevdiğimi
Sayılıp ta saydığımı
Ölüp te dirildiğimi oku

Duygumu oku dost
Yalnızlığımı, beklentilerimi
Dünümü, bugünümü, yarınımı
Yanlışlarımı oku

Duygumu oku dost
Her gün
Hafta, ay, mevsim
Yıl oku

Duygumu oku dost
Her salise
Saniye, dakika, saat
Aralıksız oku

Duygumu oku dost
Uçak ta
Vapur da, tren de
Taksi de oku

Duygumu oku dost
Enine, boyuna
Sağını, solunu, önünü
Arkasını oku

Tozlu sayfalar gibi
Duygumun sayfaları
Sonbahar yaprağı gibi
Duygumun yaprağı
Duygumu oku dost

Ben okuyamıyorum
Bari sen oku duygumu dost
 
kaç kez dövdüm düşlerimi
aynada öldürerek kendimi




harabeye dönmüş kalbimin içine gömdüm
güvenimi çamura yatıranlara öfkelenip
intihar eden inançlarımı...



benim olmayan baharlar çalıyor yine kapımı
yüreğimi öksüz büyütmeye alıştırıp gidenlerin ardından
nevroz ateşlerine şaşı bakar oldu git-gide körelen gözlerim
güneşin önünde diz çökmüş bir kadından ödünç alıyorum ışığı
yıldızların yalan olmadığını öğretiyor hünerli kelimeleriyle
varlıklarını yıldız sanan düzenbazları unutarak bir an...



kendi ırkını öven bir toplumda ayağa düşürülen itibarını
gelmişine-geçmişine sövülerek iade edilmesini bekleyen
dar sokakları inleten adımlara kulak kesiliyordum bir köşede
yaşam alanı daraltılmış çocukların en güzel(!) eğlencesiydi!
resmi üniformalı amcalarıyla kovalamaca oynamak...



gün aşırı suikast yeşerir ülkemin bereketli topraklarından
bir’e on vererek arttı, harmanlanarak savrulan meçhul ölümler
’’vatan-millet-sakarya’’ nidaları eşliğinde uygun adım marşlarla
kendimizi kandırmaya yönelik teşebbüslerde bulunduk aldanarak
ümmetin gözbebeği hedef tahtası olurken...




sıfatını şair diye adlandırdığımız adamların bozgununa uğradı
karakterimize yakışan, göğsümüzü süsleyen zarafet duruşumuz
şiir; hiç bu kadar yıpranıp hırpalanamamıştı dünden-bugüne
mahremiyetinin ırzına geçilirken...


sonradan öğrendik ki;
arsen lüpen’e külahını ters giydirirmiş meğer olağan üstü yeteneği...



-şamar oğlanına döndü edepsizliğin elinde/elimden düşürdüğüm ilk göz ağrım...-






Cömert Yılmaz
 


korka korka değil
usul usul değil
elim yüreğimde
çarpa çarpa geldim

aç kapıyı bak ne diyeceğim

bir senin ellerinden
bir senin gözlerinden
dişlerinden dudaklarından

nergisler ocak ayında açtı
kendimden bahsetmeyeceğim
yediveren güllerden
duvarlardan sarkan güllerden
çocuklardan
sabah erken okula giderlerken

atlardan bahsedeceğim
kan ter içindeki atlardan

aç kapıyı bak ne diyeceğim

ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım
oynuyorlar

tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum
penceremin dibinde
açacak

ekinleri dolu vurmadı
çekirge gelmedi
kurak olmadı

yorgunum demeyeceğim
bir evimiz olsun demeyeceğim
yüreğim daralıyor demeyeceğim

bir baksan gözlerime
başını çevirmeyeceksin
yürüyüp gitmeyeceksin
elini çekmeyeceksin

bir baksan gözlerime
dağda yakılmış ateşler göreceksin

aç kapıyı kim geldi bak

bak nasıl havalandı güvercin
açmam diyemezsin artık

 
Bekle

Karlar tozarken bekle
Ortalık ağarırken bekle
Kimseler beklemezken bekle beni
K.Simonov
I
Bekle beni küçüğüm
umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet
bekle beni
Bahar geldiğinde
kırlara çıkacaksın
dizboyu otlar üstünde
koş koşabildiğince
ve sakın yitirme neşeyi
Kırların sessizliğinde
yüreğinin sesini dinle
ve orada benim için
küçücük bir yer ayır
ve...


Ahmet telli
 
Sadece Susmak İstiyorum...
Yalan İnsanları Kaale Almadan...
Haklıyken , Haksız Gözüksem Bile
Kendimi Savunmadan...
HUZUR bulmak İstiyorum ,Gözlerimi
Kapayıp,
Kimseyi Anlamadan...
Sessizliği Dinlemek İstiyorum ...
 
Sevmek dedim.
Yoluna ölmek dedi.
Yol dedim.
Alıp başını gitmek dedi.





Gitmek dedim.
Bir Ahh çekip dostlardan ayrılmak dedi.
Dost dedim.
Durdu bana baktı
Yüreğime nasıl koysam bilemediğim dedi.




Yürek dedim.
Dünyaları içine sığdıramadığım dedi.
Dünya dedim.
Hayatın bir yüzü dedi.





Yüz dedim.
Ardında ne Gizlii bilemediğim dedi.
Giz dedim....
Hep çözmeye çalıştığım dedi.
Çalışmak dedim.
Bitmeyecek öykü dedi.
Öykü dedim.
Binlercesini içimde Gizlii yorum dedi.
Gizlemek dedim.


Sevda dedim.
Ellerimde bir çiçekle
Peşinden koştuğum dedi.
Koşmak dedim.

Hayat dedim.
Öyle kısa ki! dedi.
Niçin kısa? diye sordum.
Yaşanacak çok şey var dedi.




Yaşanması gereken ne var? diye sordum.
Aşk dedi.
Kaç kere? diye sordum.
Bin kere dedi




Neden bir kere değil? diye sordum.
Bütün aşkların toplam tek aşk dedi.
Önce ona varsan olmaz mı? diye sordum.
Keşke olsa dedi
Acı çekmek mi? diye sordum.
Evet yok olmak dedi.
Yok olunca! dedim.
İşte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın dedi.




Gerçek aşk! dedim.
Büyük o! dedi.
Durdum. Durdum. Ve sustum!
Neden sustun? diye sordu.
Yüreğim titredi sanki dedim.
Neden? diye sordu.
Bilmiyorum dedim. Büyük O!"
Evet dedi. Büyük O!
Nerede? diye sordum.
Her yerde dedi.
Nasıl? diye sordum.
Yüreğini aç dedi




Yüreğimi açmak! dedim.
Bir tebessümle bak her şeye dedi.
Tebessüm dedim.
Her kapının anahtarı dedi.
Kapı dedim.
Girmeden bilemezsin dedi.
Ya korku! dedim.
Bilinmeyenden korkar insan dedi.
Ben kimim? diye sordum.
Sevgiyle beslenensin dedi.
Durdum. Durdum. Yine sustum.
Kimsin? diye sordum.
SEN'im dedi.



"Seni Seviyorum" Dedim.."Bende Seni" Dedi
 
Kendine Benim İçin Gül Ver
.
(Sensizlikle flört etmeyi sen değil, sensizlik bilir;
sesi ses, sessizliği sensizlik bilir…)

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut!
Çok ağrımış kendinin, siyah
ve ayaz kendinin.
Hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver...

Bak, Palandöken dağlarında karlar erimiş,
teknelerle kol kola bir bahar sulara inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Bir gül ver söküldüğüm günler için
-ve önce kendinin ellerinden tut.-

Kendimin ellerinden tutunca,
içimden nehirler gibi akmak geliyor;
yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor.
Geberesiye içip salaş meyhanelerde,
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor…

Tutunca kendimin ellerinden,
pusulasız gemilerde yatmak;
yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda
sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor…

Sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden,
ömrümün içinden akmak geliyor...

(Sessizlik sensizliği ezbere bilir;
sensizlik her şeyi bilir...)

Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut;
sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin
ellerinden...







Bak, yıllarım sırılsıklam/ yağmurlar giymiş,
günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Avuttuğum düşler için bana bir gül.
Bir
gül
pusulasız gemiler, sökülmüş günler için...

(Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım;
sen kendinin ellerinden tut
ve kendine benim için bir gül ver.)

Kendine
bir
gül(ü) ver
.
Yılmaz Odabaşı
 
Kadın gördüm ezilmiş, doğrultamaz belini
Ekmeğe katık yapar nasırlaşmış elini

Kadın gördüm cephede, her biri bir cengaver
Tarihi karıştırın nicelerini över

Kadın gördüm masada, içkiye olmuş meze
Bu ne tuhaf bir yazgı mecbur olmuş herkese

Kadın gördüm kırıtır her kaldırım taşında
Kana ekmek doğruyor hanesinde aşına

Kadın gördüm sınıfta cehaletle güreşir
Kendisi tükenirken gönüllerde devleşir

Kadın gördüm kenan’da vatan koymuş adını
Siyonist kurşunlara vermişti evladını

Kadın gördüm sarılmış tabutlara ağlıyor
Başın sağ olsun dersen vatan sağolsun diyor
 
her doğan güneş yeni bi umudu temsil eder buruk gönüllerde..
ve her batan güneş mezar olmuştur vakti geçmiş üzüntülere..
hayatına her giren bi ateş yakar yüreğinin orta yerine..
kimi yanmaya değer kimi kül olmaya..
mutluluğu belki de sadece huzuru ararsın kimi zaman..
vakti geçmiş üzüntülerin esiri olursun bunları hep uzakl...arda ararsan..
bil ki;
bi çocuğun gülüşünde..
bi kuşun cıvıltısında da mutlu olabilir insan..
 
bizden olma değil biz hatırlanmaktan
yıpranmış minder yüzleri gibiyiz aşka
nohut oda bakla sofa


"mesut insanlar fotoğrafhanesi"

şimşek çarpsın ki bu fotoğraftan çıkmayacağım
camlar kırılsın ki duvarlarıma alışacağım
narım çatlasın ki içime akacağım

ve hayatın huzurunda tam üç kez


hayal arzuyu emzirmeyecek
hayal arzuyu
hayal


bile edemeyecek hayat çarpsın ki
sütbeyaz tepeler gibi omuzları aşkın
karagecede kendine yer edinemeyecek

bir ses bir kapıyı açıyor


"kaybolmuş güzellikler misafirhanesi"

sustukca geniş dokundukca ferah
aşkmış, sümerlerden çıkmış sonra maveraünnehir


çünkü aşk zirvedir
çünkü aşk zirvedir

annem ölümü görsün ki
cam ustası ateşi içime üflesin ki
ağrı'nın karı üzerime erisin ki

mucizelere inanmayacağım
çivilerime alışacağım
kusurlarımdan utanacağım

ama maveraünnehir
aklımı çeliyor
ve süt beyaz omuzları aşkın
arzuyu emziriyor

çünkü aşk zirvedir
çünkü aşk zirvedir

ölüme giden her dağcı bunu bilir
 
Unut Dedin! Unutmam Dedim! UnutmaLısın Dedin! Unutmamalıyım Dedim! Unutacaksın Dedin! Unutmayacaqım Dedim! (Gülümsedin) ELßet Unutursun Dedin! (GözLerim DoLdu) AsLa Unutmam Dedim ve UNUTMAYACAĞIM !!!!!!!!!!!!
 
[FONT=Arial][SIZE=3]Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme[/SIZE][/FONT]
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil

aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
Mevlana Celaleddin Rumi

[ame]http://www.youtube.com/watch?v=fCrxuboGJs8[/ame]​
 
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah’a inanmaktır
 
Aşk Batımı

Usulca geçtim yüzünü
Ardında dağlar vardı
rüzgârlar
Kurt izlerinde uluyan zemheriler vardı

/ Çık git yüzünün inkarı olmaya... /

Zaman can çekişiyor şimdi
Göçüğü altında eski aşkların
Yüzün derin bir kılıç izi aklımda
Daralır kör akrebin parantezi kadar
Sürgit yanılsamadır
dönüp geldiğim
Kimin kıyısında dursam artık
Bir rengin usul usul dağılışı gibiyim

/ Unutma, kırmızı olur aşkbatımları /

İnsan kendine eskir
Zaman, sık yıkanan iç çamaşırlarda
Zaman ki uzaklıktır ağrılı
Vedasız çekip gitmesidir bir günün
Bir sigaranın sessiz tükenişi dumanlı
Ve gizli aşklara sığınaktır
deniz kabukları

/ Dön gel, sonsuz uzaklık olmaya... /

Gonca Özmen
 
ilkelerin olacak.
seni satın alamayacaklar.
aptalların uydurduğu atasözlerine inanmayacaksın.
“paranın satın alamayacağı yoktur”, “herkesin fiyatı vardır” gibi sözlere kanmayacaksın
onurunla, kimliğinle ve beyninle akıllı yaşayacaksın.
üreteceksin, seveceksin, sevileceksin
inançlarının arkasında duracaksın
sevgilerin karşılıksız
yardımların gizli olacak
seni; attan, ottan ayıran özelliğin farkına varacaksın
çünkü sen insansın
ve bunu yakaladığın gün bembeyaz yaşayacaksın

şu dünyadan çekip gitmek var ya
bu ne ya.
 
[FONT=Comic Sans MS]
Seni ne kadar sevdiğimi mera ediyorsan bir sağanak yağmurda dışarı çık ve ellerini aç. Tutabildiğin yağmur taneleri senin bana olan sevgin, tutamadıkların ise benim sana olan sevgimdir. Bitanem...

[/FONT]
 
isterdim ki gösterdiklerin
hep senin gözünde oldukları gibi olsun be dede

her şey çok değişti
torunların
çocukların
bende değişiyorum dede
her geçen gün öğreniyor
her saniye sana yaklaşıyorum

hep farklıydın be dede
her konuda farklıydık

babamda senin gibi olmaya başladı
huysuzlanıyor zaman zaman

inatlaşıyor senin gibi
taktımı takıyor

dünya değişti be dede

senin bildiklerin yok artık
mektup yazmaca bitti

en önemlisi mendil yok dede
selpak diye birşeyler kullanıyoruz artık

artık televizyon günün her saati yayında
TRT nin bile 5-6 kanalı oldu dede haberin yok

senin ayıp dediklerini para verip izleyebiliyoruz

hafifmeşref kadınlar da çoğaldı dede
onların tam saati şu sıralar
her yerdeler
dokuları tenleri ve kokuları için pazarlık yapılıyor dede

cigaranın her çeşidi var
senin kahvedeki nargile çocukların ellerinde
birde içine koyduklarını bilsen

iyi ki görmüyorsun bunları

şu sıralar dünya bozuldu dede bildiğin gibi değil
eski dostluklar kalmadı
seninki gibi arkadaşlıklar yok dede

kıraathanelerin her türlüsü var
hatta

herşeyi duyma dede
yada benden duyma

ben bunları nerden mi biliyorum
onu hiç sorma

ben şu sıralar kendimi de unuttum dede
o kadar kötüleşmiş ki dünya
sorma gitsin

torunun şimdiden kendi çocuğunu düşünmeye başladı dede
sen beni ne düşünecektin ki vak'ti zamanında değil mi

torunun gelecek nesilleri düşünüyor dede
tadı yok dede
iyi ki görmedin bu günleri

insanlar çeşitli artık
internet var
televizyonun her çeşidi var
telgraf ne ben bilmiyorum artık ne anlarsan

telefon var ve fotograf çekiyor dede
hemde sürekli yanında taşıyorsun

iyi ki bunları görmedin dede

senin göremediklerin iyide
birde göremeden yaşayanlar var dede

o daha kötü

huzurlu kal
 
[FONT=Comic Sans MS]Başını cama yaslama öyle, düşünme derin derin, aşk bu; mahfeder insanı mesutken bak ben ağlıyormuyum her şeyimi kaybetmişken

[/FONT]
 
[FONT="Georgia"]şiirim geldi bırakın beni
bir kibrit farz edin ve yakın beni
bir ceketmiş gibi askıya takın beni
bir çiviymiş gibi duvara çakın beni
şiirim geldi bırakın beni

şizoşems
böyle zamanlar tehlikelidir şemsettin
ya gel cebime saklan, ya bırak şapkana saklanayım
kim vurduya gider insan
fırsat yok ki kendimi savurup aklanayım.
bi ara sen de, biliyorum, kedilerden korkuyordun
çünkü kendini işkembe zannediyordun
öyle bir şey ben de atlattım
iskemle sandım kendimi bi' süre
üzerime oturacaklar diye korkulardaydım
ama sonra yırttım şemsettin
kendime telkinler yaptım sen iskemle değilsin diye diye
inandırdım kendimi.
sana hak vermiyo değilim ama şemsettin, zaman kötü,
aslında ne sen, ne ben ikimiz de deli filan değiliz
herkes oynatmış.
sadece sen ve ben normaliz.
aman şemsettin laf aramızda...
laf aramızda...
laf aramızda...
şemsettin, laf aramızda kaldı çıkamıyor, kendini ifade edemiyor bir türlü
aman çok dikkatli olalım şemsettin
sen de fark ettin
zaman kötü
en iyisi biz işi deliliğe vuralım
sen kedilerden kork, işkembesin diye
ben insanlardan korkayım, iskemleyim diye
ve iskemle üzerinde işkembe, çarşamba, perşembe...
gün say şemsettin gün say
çünkü nasıl olsa bir gün gelip bizi alacaklar
bu işten yırtmak için saat numarası yapalım
sen yelkovan ol, ben yengeç
sonra onlara tek cevap verelim
vakit çok geç,
vakit çok geç,
vakit çok geç şemsettin, geldiler.

deli yüreğim
oy benim deli yüreğim, az çektirmedin bana
gün geldi kuş oldun zıpladın daldan dala
artık yoruldun mu nedir yüz vermiyorsun dallara
oy benim deli yüreğim, ne diyeyim ben sana

adam
ne zaman adam gibi adam oluyor insan?
çok gezdiğinde mi? çok gördüğünde mi? çok bildiğinde mi?
çok ünlü, çok zengin olduğunda mı?
çok sevildiğinde mi ?
yoksa bunların hepsi bi kenara; adam gibi sevdiğinde mi?

babam
babam çok iyi adamdı
daha doğrusu babam adamdı

ilke
ilkelerin olacak.
seni satın alamayacaklar.
aptalların uydurduğu atasözlerine inanmayacaksın.
"paranın satın alamayacağı yoktur", "herkesin fiyatı vardır" gibi sözlere kanmayacaksın
onurunla, kimliğinle ve beyninle akıllı yaşayacaksın.
üreteceksin, seveceksin, sevileceksin
inançlarının arkasında duracaksın
sevgilerin karşılıksız
yardımların gizli olacka
seni; attan, ottan ayıran özelliğin farkına varacaksın
çünkü sen insansın
ve bunu yakaladığın gün bembeyaz yaşayacaksın

şu dünyadan çekip gitmek var ya
bu ne ya
...[/FONT]
 
Üst Alt