Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engelli Değil, Engellenen!

ENGELLEKTUEL

Aktif Üye
Üyelik
8 Kas 2004
Konular
74
Mesajlar
1,248
Reaksiyonlar
88
Yontma Taş Devri’nden bu yana insanlık şehirler kurdu, yollar yaptı, teknolojiler geliştirdi. Ama bu yolların çoğu hâlâ bize benzeyen insanlar için değil, idealize edilmiş “sağlıklı birey” tanımına göre inşa ediliyor.
Aslında mesele bu kadar net:
Biz “engelli” değiliz, “engellenenleriz.”

Ben Aykan. 1983 yılında Çorum’un Osmancık ilçesinde doğdum. Küçük yaşlarda karşılaştığım Spinoserebellar Ataksi (SCA) isimli, nadir görülen bir nörolojik rahatsızlık nedeniyle dengemle ve konuşma hızımla vedalaşmak zorunda kaldım.

Yavaş konuşuyorum.
Dengesiz yürüyorum.
Ve hal böyle olunca sokakta beni ilk kez gören biri genelde şöyle düşünür:
“Herhalde geceyi biraz fazla uzattı.”

Aslında bu çok sık yaşadığım bir durum.
Öyle ki, çoğu zaman hiç içmeden sarhoş sanılıyorum. :)

İşin tuhafı şu: Gerçekten içmiş olsam belki kimse anlamayacak.
Ama ben yıllardır bir açıklama yapma refleksiyle yaşıyorum.

Toplumun engelliliğe dair bakışı genelde iki uçta gezinir:
  • Ya acınacak, yardıma muhtaç biri sanılırsınız,
  • Ya da sıradan bir başarı gösterdiğinizde “mucize insan” ilan edilirsiniz.

Ama ben ne kahramanım, ne kurban.
Sadece yaşamın içinde eşit yer tutmak isteyen biriyim.
Tıpkı herkes gibi.

Benim için dönüm noktası olan şey, çok küçük yaşta tanıştığım bir bilgisayardı.
O ekranın arkasında keşfettiğim dünya; beni yalnızca dış dünyaya değil, kendi potansiyelime de bağladı.

Bu merak beni bilişim sistemleri alanında eğitim almaya yöneltti, ardından da Türkiye'nin ve dünyanın önemli teknoloji şirketlerine taşıdı.

Ziraat Bankası, BP, SOCAR gibi global firmalarda çalıştım. Hatta bir hata yapılsa milyar dolarlık tesislerin durabileceği rafineri projelerinde görev aldım.

Ve bunu yürürken sendeleyen, konuşurken duraklayan bir bedenle yaptım.
Sıradışı olan buydu.
Ama bunu sıra dışı yapan ben değilim — asıl mesele, bu bedende sıradan bir hayat yaşamanın hâlâ toplumsal anlamda “istisna” sayılması.

Bu yazıda toplumun engelliliğe dair algısını, kendi deneyimlerimle, gözlemlerimle ve biraz da isyanımla anlatmak istiyorum.
Çünkü sorun ne bedenimizde, ne zihnimizde.
Sorun, bizi tanımayan sistemin, bizim için kararlar vermeye çalışmasında.

Engellilik dendi mi toplumun aklı hemen iki yere kayıyor:
  • Ya sana acıyacaklar…
  • Ya da “helal olsun abi, nasıl da tutunmuş hayata!” diyecekler.

Arası yok.
Sana “normal” davranan çıkarsa hemen kucaklayıp çerçeveletesin geliyor.
Oysa ben sabah uyanınca önce kahvemi içerim, sonra işe başlarım.
Duygusal iniş çıkışlarım yok, gün içinde genelde insani sıkıcılık düzeyinde çalışırım.
Ama bir yandan da yavaş konuşan, dengesiz yürüyen biriyim.
Yani dışardan bana bakan, içmediğim halde “kafası güzel” zanneder.
Eh, sistem de bu “görsel izlenimi” gerçek sanınca eğlence başlar.

Bir gün konuşmamdan dolayı biri bana “eşcinsel misin?” diye sormuştu.
“Hayır, nörolojik olarak sarhoş gibiyim ama gay değilim” dedim.
Konu hemen kapandı ama kafamdaki düşünce hep kaldı:
Toplum, anlamadığı her şeyi kategorize etmeye çalışıyor.
Ve bu kategori ya:
  • “Yardım edilmesi gereken zavallı” oluyor,
  • Ya da “marjinal, ötekileştirilmesi gereken” oluyor.

Engelliler, eşcinseller, travestiler…
Farklı nedenlerle ama aynı nedenden dışlanıyoruz:
Toplum, sadece kendine benzeyeni ‘insan gibi’ kabul ediyor.

Peki biz ne yapacağız?
Var olmaya, anlatmaya, gülmeye ve üretmeye devam edeceğiz.
Ama önce toplumun şunu anlaması gerekiyor:
Biz kimsenin kahramanı değiliz, kimseden eksik de değiliz.
Bizi zorlayan engel; kaldırımın yüksekliği, mimarinin merdiveni, önyargının dili.
Ve belki de en zoru:
“Normal” sayılmanın bile hâlâ bir ayrıcalık olduğu bu sistemin kendisi.
İşte bu yüzden “engelli” değiliz, “engellenenleriz.”
Ve bu engelleri koyanlar biz değiliz.
Ama kaldırmak için birlikte konuşmamız şart.
 
Son düzenleme:
Sorun, bizi tanımayan sistemin, bizim için kararlar vermeye çalışmasında
(y)(y)(y)(y)(y)(y)(y)(y)

helal olsun hocam. umarım sizler gibi hayatta bir yerlere tutunmayı başarmış olan kimselerin engelli arkadaşlara kıvılcım olacağını düşünüyorum. maça 1-0 geriden başlıyoruz beraberlik için bile çok fazla efor sarfetmemiz gerekiyor. burada özelden konuştuğum dostlarım var onlara da hep diyorum bırakmayın savaşın diye.

alıntıladığım sözünüz gerçekten çok doğru acaba ne zaman birileri engellilerin sesi olacak
 
Kimse bizim sesimiz olmak zorunda değil.
Zaten bizim sesimiz var. Ama bazen yankılanabileceğimiz bir oda eksik.
Ben kimsenin “sözcüsü” ya da “ilham kaynağı” olmak istemiyorum.
Ben, eşitlik ve adaletin her birey için gerçek anlamda tanınır hale gelmesini istiyorum.
Bu mesele bireysel değil, toplumsal.
Çünkü adalet, bir lütuf değil; herkesin hakkı.
Sosyalist bir bakış açısıyla, bireyi değil toplumun tamamını gözeten bir sistem kurmak zorundayız.
İnsanı “verimli” ya da “eksik” diye ayırmayan, herkesi insanca yaşatmayı önceleyen bir yapıdan söz ediyorum.
Basit bir örnekle anlatayım:
Toplumun %99’u suyu musluktan içiyor diyelim.
Ama içlerinden sadece 1 kişi bile bardağı tercih ediyorsa, o sistem bardak seçeneğini de sunmalı.
İşte bu yaklaşım sadece engelliler için değil, herkes için konforlu bir hayat yaratır.
Çünkü gerçekten eşitlikçi bir sistem; güçlü olanın değil, farklı ihtiyacı olanın da yaşamasına olanak tanır.
Hayatı “çoğunluğa göre” değil, insana göre tasarlamak gerekir.
Bunu yaptığımızda, sadece bizim değil, herkesin hayatı şukela olur.
@Ben_Claudius,
 
Merhaba

Yurt dışında engelli kotasından işbulmak diye birşey yok mesela .Normal insanlar gibi işe başvuruyorsunuz oluyor. Ben psikolojik engelli olduğum için sadece engelli kotasından iş bulabildim
 
@bireda, Peki yurtdışında Türkiye'deki gibi bir ön yargı var mı? Fiziksel ya da psikolojik engeli olduğu için işe almayanlar olmuyor mu?
 
Ordada sıkıntılar var okuduğum kadarıyla ama psikolojik engellileri ilaçsız tedavi gibi yöntemleri de var. Yurtdışında hiç yaşamadım . amaokuduklarımdan anladığım bunlar
 
@bireda,

Bir örnekle anlatayım:
Diyelim ki Fransa’da bir operatör ihtiyacı için ilan verildi. Bu ilan, başvuran kişinin engelli mi değil mi, dini, fiziki durumu gibi konulara hiç girmemeli. Çünkü mesele işe uygunluksa, bu kişisel özellikler konu dışıdır.

Aynı işe bir engelli, bir engelsiz birey başvurdu diyelim. Her iki aday da eşit niteliklere sahipse, pozitif ayrımcılık gereği engelli bireyin tercih edilmesi gerekir. Bu bir lütuf değil, olması gereken.

Burada altını çizmem gereken şey şu: Pozitif ayrımcılık dediğimiz şey, “eşitler” arasında yapılan bir tercih. Kimse engelli olduğu için torpilli değil. Ama bugüne kadar hep geride bırakılanın bir adım öne geçmesi adalettir.
 
Alakası yok engelli kotası zaten Avrupa uyum yasası çerçevesinde bizede de kabul edildi.... yani Avrupa dada uygulanan bir sistem.... ayrıca bircok engelli ilanıda mevcut ...ama bizde ki İŞKUR un yaptığı sistem orada daha düzenli ve net işliyor... Buarada orada da insanların bakış açısı bizden farklı degil....sadece ülkeyi engelli için daha yaşanır hale getirmek için çabalıyorlar ve hakları yasal olarak korundugu için daha rahatlar..... bence özellikle bizim engelli neslini ben gururla izliyorum... nedeni de eski engelli bakış acısını baya baya yıktık.... Engelli denildiğinde eskiden evden çıkmayan cam fanus içinde yaşatılan bireyler yerıne artık çalışan, evlenen, çocuk sahıbı olan insanlar olarak bakış acılarını da bir bir değiştiriyoruz... Tabiki zamanla oluyor herşey ama artık hayatın içinde olmamız bile büyük başarı bence..
 
@sevals,
Fransa örneği yanılttı sanırım evet ülke adı yanlış bir örnek oldu
iskandinav ülkelerinde ve devlet teşvikli almanyada diye düzeltmek isterim :)

tabi bu bilgi benim yurtdısında expat olarak çalıştıgım eski dönemlere yöneliktir, süreç içinde değişim gösterdimi bilemem

ancak arzu ettiğim sistem ve bir dönem karşılaştığım sistem bu şekildedir
 
Kimse bizim sesimiz olmak zorunda değil.
ok inşallah engelli emekliliğindeki bu zorlamayı o ses kaldırır.
ilham kaynağı” olmak istemiyorum.
burada yanlışsınız. bir çok normal diye nitelendirilen insanların bile ilham kaynaklarına ihtiyaçları varken ,hayata 1-0 geriden başlayan bu insanların önlerinde rol modeller olmalı. ben neden yapamayayım ki demeliler. her insan aynı değil kimileri kendi kendilerini ateşlerler kimileri de birilerini görür rol model belirler ve o yoldan ilerler. ilham kaynağı olmak istemiyorsanız konu içeriğini sorgularım o zaman neden diye
 
@Ben_Claudius,
Elbette herkesin örnek aldığı insanlar olabilir, ama burada gizli bir şekilde sözcü rolüne zorlanmaktan değil, ilham kaynağı olmaktan söz ediliyor

Birine ilham vermek doğal ve içten gelen bir şeydir. Ancak burada, kişi istemeden bir grubun sözcüsüymüş gibi konumlandırılıyor — işte asıl mesele bu.
 
@sevals,

Hayatın içinde olmak tabimi güzel, normal insanlara göre bizler hayatın içinde olabilmemiz için daha çok araç ve kolaylıklara ihtiyacımız var. Peki sürekli aracı ile hayatın içine bulunan birinin ehliyetinin yani sürücülüğünün iptali hayatın içine mi alır, yoksa dışına mı iter, bilen yazsın...
 
@hayat76,

ehliyet ömür boyu geçerli olmuyor. Sağlık durumumuz zamanla değişebileceği için, bu da sürüş güvenliğini etkileyebiliyor. O yüzden ehliyet yenileme aşamasında yeniden sağlık raporu isteniyor.


Eğer güncel sağlık durumumuz araç kullanmaya elverişli değilse — mesela reflekslerde yavaşlama, denge kaybı, görme bozukluğu gibi ehliyet yenilenmeyebilir. Bu tamamen hem bizim hem de trafikteki diğer insanların güvenliği için diye düşünülebilir.
 
@ENGELLEKTUEL,

Yazdıklarınızı okurken, kendimi sağlık kurulunda gibi hissettim. Engelinde hiç bir değişiklik yoksa ve 30 yıla yakın araç kullanıyorsa sırf yeni çıkan neresinden tutsanız dökülen bir yönetmelik (kanun değil, kanun hükmünde kararname değil, sadece bir bakanlık yöneticilerinin keyfe keder hazırladıkları bir yönetmelik. Üstelik, İç İşleri Bakanlığının maddeleriyle çelişiyorsa.) yüzünden özgürlüğünüz elinizden alınsaydı, biraz enpati yapıp düşünün.

Gözlerini, bizim gibi hayat mücadelesi veren engellilere açacaklarına, her gün alkollü, her gün trafikte firit atan, kuralsızlara açsınlar...
 
Üst Alt