Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Klasik Türk Müziği 1

Sanem ablam harikasın :) İnşallah en yakın zamanda bu fasıl muhabbetimiz gerçeğe dönüşür :D
Bu grup ile sanat dünyasına zıplasak altüst ederiz ortalığı eminim :) Bayke konusunda sonuna kadar sana katılıyorum ablam, bi gülmeye başlarsam mümkünü yok duramam :D sadece ben değil hepimiz koparız eminim :D
İlk parçaya gelince bulamadım ben onu. Link varsa yollarmısın ? ezberleyelim :))

Ben yazımı yazana kadar bayke cvp vermiş :) bayke enstruman seçimin süper abi :D iyi de konuşmadan nasıl sabredicenn :D
 
Ama dostum sen sigara kullanıyorsun zor çıkarırsın zurnadan ses dersem ne olacak?

Ya seni mi kıracam hadi sen zurna çal, kanun u ben alayım bari şeflikle beraber götürürüm. Eee piyanonun çok ama çok eski atası sayılabilir ne de olsa.

Yer ise mükemmel, ama benim fobimi unutmayalım deniz kenarına fazla yaklaşmak yok.
 
Dur bulmaya çalışayım yaren...

Ama deminden beri bu şarkı bana bir şey hatırlatıyor diyordum biraz önce buldum.

Battı balık yan gider deyip anlatacağım. :D

Bildiğiniz gibi ben 12 eylül sonrası üniversiteyi bitirmiş, doğal olarak üzerinden 12 eylül ün tırpanı geçmiş bir kişiyim.Bu sebeple "netekim" paşamızı acayip severim :D

100.yıl üniversitesi o yıllar yeni kurulmuştu ve ne hikmetse her ay bizleri yönetenlerden biri geliyordu ziyaret etmeye. Ben de o zamanlar gencecik bir araştırma görevlisiyim.

Birgün dekan beni çağırdı ve dediki;

24 kasım öğretmenler gününe hemen öğretmenlerden oluşmuş bir koro hazırlayacaksın Netekim paşamız geliyor.

Ayacip gerildim, çok seviyorum ya(!), ama yapılacak bir şey yok. :cry:

Türk halk müziği korosunu oluşturmak çok kolay oldu. Hepsi bir cevher Van da.İşim o kadar çabuk bittiki dekan hayretler içinde.

Bu kısım sana ders olsun yaren, sakın hızlı olma ve yeteneklerini asla ortaya dökme. Ağır ol. :D

O zaman dedi bir de Türk Sanat Müziği korosu oluşturalım. :(

İyiki öğrenciyken İzmir de Rüştü Şardağ ın musiki cemiyetine gitmişim. Bilgilerimin çoğu ordandır.

Ancak bu konu da çalabilecek kimse yokkkkk. Aynen bizim çalgı gurubu gibi :D

Neyse, esnaf falan araştırdık derme çatma bir çalgı gurubu oluşturuldu.Bu da hazır...

Dekan hala şokta ve mutlu.

Bir süre sonra ya dedi sen solist olacaksın, hiç solist yok olmazzzzzzzzz. :evil:

Amanın!!!! şarkı söylemeyi severim, o zamanlarda henüz yıpranmamış bir sesim var, ve ben sigaraya 35 yaşında başladım böyle bir salaklığımda var....Ama onlara şarkı söylemek istemiyorum yaaaaaaaa. :evil: :cry:

Baktım olacak gibi değil, kurtulamayacağım. Ne söylesem diye uzun süre bekledim. Ve sonunda bu şarkı aklıma gelmişti. :D

Özellikle bu kısmını, netekim paşamızın gözlerinin içine baka baka söylemiştim.

Resmimi yapmadı netekim paşa, ama kendi kendime koyduğum boykot planı hiç işe yaramamış çok beğenilmiştim. :D

Ahanda buldum yaren. Ama iki şarkı söylemiş adam,ikinci şarkı benim dediğim, ilk parçada çok güzel bu arada.....

Beni Bu Hallere Koyan
 
Allahım yaaaaaa, gördün mü baben şef olmak işte böyle bir şey :D

Tamam pegacım sen de tambur çal :D :D :D :D

Bu arada her şef benim gibi değildir kodumu oturtur vallaaaaa
 
Ben başlangıçta su koyuveriyim de demedi demeyin.. :twisted:

Valla bence, müzik olağanüstü bir koordinasyon olayı. (Öyle diil mi Sanemcim. :D )
E.. bendeki koordinasyon olayı da (beyinle diğer kasların) genetik olarak nanay :D Kafasına göre takılıyor işte.. Öyle olunca alkışla tempo bile tutmayı beceremem. :( Kulak dersen kısmen devre dışı.. Duyar, duymasına da.. O 'koordinasyon' olayında yan çizer.. :D O nedenle tüm programlarınızı bensiz yapmanızı arz ederim, efeem. :D

Şeflik konusunda tek kelime etmek haddime düşmez. :roll: Gerek varsa vardır, yoksa yoktur.. :twisted: Netekim gerek varmış.. :D
 
Allahım ölecem ya gülmektennnnnnnn :D :D :D :D

Ya farkındamısınız arkadaşlar bizlerden iyi tiyatrocu çıkar. Yani doğaçlamalarımız harika. Bir zamanlar sohbet odasında yapardık biz böyle doğaçlamaları, fark attınız doğrusu.

Su koyvermek yok. Anlamam, bilmem demeycen.Selamsız Bandosundan daha iyi olmazsak namerdim.

Ve sonracıma, herşey kitapta yazıldığı gibi olmak zorunda da değildir netekim.

Dost düşman ne olduğumuzu görecek, tarih yazacağızzzzzzz.

Tutun beniiiiiiiiiiiiii :D

( Bu arada sanırım yaşlanıyorsun yeditepe. Gençliğinde Türk Sanat Müziği sevmeyenlerin büyük bir çoğunluğu yaş kemale erince hem sözler hemde müzik olarak bir parça bu müziğe döner. Sen ağlamaya bile başladıysan, durum vahimdir :D )
 
Yeditepe uçtuuuuuuuuuuuuuu iyice,
biri onu geri getirsiiiiinnn :D :D :D
 
AÇIK TEŞEKKÜR
henüz teşekkül halinde bulunan orkestramıza
bremen mızıkacıları demeyerek selamsız bandosu yakıştırması yapan
ve böylece büyük bir alçak gönüllülük ve hoşgörü örneği sergileyen saygıdeğer
insan mümtaz şahsiyet sanem hanıma derin şükran ve teşekkürlerimi sunarım.
 
Forum tarihinde (her türlü sabotaj girişimimize karşın :twisted: ) bu kadar hızlı gelişen bir başlık daha görmedim ben. 5 günde 60 mesaj :shock: Artıkın yetişemiyorum.. İmdaaaat :D
 
Beni siz var ettiniz sevgili dostlarım.

Teşekkürünüz kalbimin derinliklerinde büyük mutluluklara vesile olurken önünüzde hörmetle eğiliyorum efenim.

Bu hızlı trafik akışına biraz ara vermek için sizlere Sayın Sadettin Kaynak beyefendinin segah eserini dinlemeye davet ediyorum.

Daha sonra kaldığım yerden musikimize ait bilgileri sizlerle paylaşacağım

Bir rüzgardır, gelir geçer sanmıştım
Meğer başımda esen kasırgaymış sevgilim
Gönül oyunudur bunun izi kalmaz demiştin
Meğer içimde yanan bir volkanmış sevgilim

Birgün gelir unutursun demiştin
Hicranını uyutursun demiştin
Unutmadım unutmadım
Aşka hasret sana hasret
Bekliyorum sevgilim

Gönül oyunudur bunun izi kalmaz demiştin
Meğer içimde yanan bir volkanmış sevgilim

Seçil HEPER - Bir rüzgardır gelir geçer sanmıştım
 
örgüt sorunu da yok artık

Olmaz olur muuuuu??? :D

Başka haber grupları, forumlar falan da var. Oralarda da "geyik çevirme"ye devam.. :D




Çok çok çok teşekkürler Sanemcim. :oops:
 
Sanem ablam hakikaten senin toparlayıcı ,kendine getirici, yönlendirici bi fonksiyonun var. :) Şeflik özelliklerini bünyende barındırıyosun maşallah :wink: Geyiğimizi hemen nasılda balla kestin :D . Şöyle bi bakayım dedim Hacı Arif Bey çıktı piyangodan ... kısacık bir bilgi( olabildiğince kısalttım :oops: ) ve akabinde bestekarımıza ait bir parça yerleştireyim bölümümüze :wink:

HACI ARİF BEY:

Daha ilköğrenimi sırasında güzel sesiyle dikkati çekti. Kendisiyle önce Zekâi Efendi (Dede) ilgilendi ve onu besteci Eyyubî Mehmed Bey'e götürdü. Arif Bey ilk musiki zevkini, bilgisini Mehmed Bey'den aldı. Altı yaş büyüğü olan, geleceğin değerli bestecisi Zekâî Efendi, onu hocası Dede Efendi'yle tanıştırdı; musikiye karşı büyük yeteneği olduğunu Dede Efendi de görmüştü. Bir süre Mehmed Bey'in Muzika-yı Hümayun'daki derslerine dışardan devam etti. Çok geçmeden sesinin güzelliğini haber alan Sultan Abdülmecid onu Muzika-yı Hümayun'a aldırdı. Saray'daki musiki hocası besteci Haşim Bey'dir. Haşim Bey'den çok yararlandı, ondan yüzlerce eser öğrendi. Okuyuş üslubunu da ondan aldığı söylenir.

Hacı Arif Bey Türk musikisinin en büyük bestecilerinden biridir. Klasik dönem bestecilerinin pek kullanmadıkları şarkı formuna yepyeni bir kimlik kazandırmış, bir şarkı bestecisi olarak yeni bir çığır açmıştır. Arif Bey'den sonra "şarkı", bestecilerin en çok işledikleri form olmuştur.
Arif Bey klasik formlarda birkaç eser besteledikten sonra başarılı olamadığını görerek doğrudan doğruya şarkı besteciliğine yöneldi. Eski musikinin ağır, mistik anlatımından, beste, semai formlarına özgü usullerden, terennüm zorunluluğundan kurtularak, daha sade, daha içten, halkın daha kolay zevkine varabileceği eserler bestelemek istiyordu. Bu anlayışla bestelediği şarkıları biçim ve üslup açısından önem taşır. Biçimsel açıdan bakıldığında, sanatçının şarkıyı belli kuralları olması gereken bir form anlayışı içinde ele aldığı görülür. Klasik dönemde şarkının biçimi, kuralları yeterince belirgin değildi; şarkı ancak üslubuyla öteki formlardan ayırt edilebilen, genellikle serbest bir formdu. Eski şarkılar arasında, şarkı formuna ya da formun farklı türlerine örnek gösterilebilecek kuruluşta eserlerin sayısı az değildi, ama şarkı formlarının kesin kurallara bağlanması ilk kez Arif Bey'in eserleriyle gerçekleşebilmiştir. Arif Bey kendisinden sonraki şarkı bestecilerini bu yolda etkilemiş, böylece şarkı kesin biçimini almıştır.
Arif Bey, üslup bakımından da kendisinden önceki şarkı bestecilerinden ayrılır. Form konusundaki kuralcılığına karşılık, anlatımında klasik dönemin sıkı kurallarına uymayan serbest bir lirizm görülür. Kendisinden önceki geleneğe bağlı bestecilerden farklı olarak, genellikle kişisel konuları işler, bazı şarkılarının konusu doğrudan doğruya kendi yaşantılarından kaynaklanır. En belirgin özelliği, musikinin inceliklerinden özveride bulunmadan toplumun geniş bir kesiminin zevkine seslenebilmesindedir.

Yaşadığı dönem, halk zevkinin saray zevkini etkilemeye başladığı bir dönemdir. Musiki artık yalnız saraylarda, tekkelerde değil, bu çevrelerin dışında, özellikle konaklarda, yalılarda da icra edilmekte ve dinlenmektedir. Arif Bey'in bir zevk değişikliğini yansıtan şarkılarındaki üslup kendisinden sonraki hemen bütün şarkı bestecilerini etkilemiştir, öyle ki, klasik formlarda verilen eserlerde bile onun etkisi görülür.
Şarkıları teknik bakımdan kusursuzdur, makam ve geçki zenginliği, ritm çeşitliliği gösterir.
Aynı makamı, aynı usulü kullandığı halde, çok değişik duygular uyandıran şarkıları vardır. Birbirine benzeyen şarkıları çok azdır. Hiçbir zaman tekdüzeliğe düşmez; hemen her şarkısına yeni bir renk, nüans katmasını bilir, kullandığı makamın o zaman kadar işlenmemiş bir yönünü yakalar. Sekiz zamanlı üç vuruşlu "müsemmen" usulü onun buluşudur. Türk aksağını çok başarılı bir biçimde kullanır. Şarkılarında beste ile güfte tam bir bütünlük içindedir. Kürdilihicazkâr makamını da Arif Bey oluşturmuştur. Anlatım olanakları çok geniş olan kürdilihicazkâr, Türk musikisinde en çok kullanılan makamlardan biri haline gelmiştir. Arif Bey'in bu makamdan bestelediği şarkılar, onun kişisel üslubunu yansıtan, özgün bir güzelik taşır

Çok üretken bir sanatçı olan Arif Bey'in günde yedi, sekiz şarkı bestelediği olmuştur. Bir keresinde Sultan Aziz'in verdiği bir güfteyi yedi ayrı makamda bestelemişti. Bu esin bolluğu içinde sanatçı eline geçen şiirleri anlamına, değerine bakmadan bestelemek zorunda kalmıştı. Bu yüzden kimi şarkılarının güftesi çok zayıftır.
Hacı Arif Bey bütünüyle Türk musikisinin sözlü öğrenim geleneği içinde yetişmiş bir besteciydi. Nota bilmiyordu, herhangi bir saz da çalmazdı. Ama çok güçlü bir belleği vardı, bini aşkın eser ezberindeydi. Çok iyi bir okuyucuydu. Şevki Bey, Levon Hancıyan, Zati Arca gibi öğrenciler yetiştirdi. Arif Bey Mecmua-i Arifi adlı bir de güfte derlemesi yayımladı; bu derlemede sanatçının kendi şarkıları da vardır. Bine yakın eser bestelediği söylenir, ancak 337 parçası notalarıyla günümüze kalmıştır. Bunun 327'si şarkı, 10'u öteki formlardaki eserlerdir. Bu 10 eserin de altısı ilahi, biri tevşih, biri durak, biri beste, biri de yürük semaidir.


geldik eserlerimize... Bir tane demiştim ama dayanamadım ikisi de çok hoş. Tam fasıllık :wink:

iyi dinlemeler...

Sayd eyledi bu gönlümü bir gözleri

http://www.youtube.com/watch?v=-HKxTR4lOrY

ve bakmıyor çeşm-i siyah :wink:

http://www.youtube.com/watch?v=bVnvDLAadQc
 
Hacı Arif Bey fazla mı ağır geldi yoksa :roll: Ne oldu size yahuu :) Bi ara tenis maçı izler gibi olmuştum bi sanem abla bi bayke ardından pega arada baben :) Fazla mı yorulduk nee :)) azcık havayı değiştirsek kızmazsınız umarım :oops:

şimdi size vericeğim link te bi türkü var Asmalı Mencere .... İzmir Karaburun türküsü... Sanat Müziği motifleri var içinde. Bide şeyy :oops: solistlerden biri de ben olunca :oops: ee kaydı da youtube a verdiklerini duyunca dayanamadım, sizle paylaşmak istedim :oops: pembeli olan benim :oops: :D

http://www.youtube.com/watch?v=tkIY0SvZu-o
 
Aaaa çok güzel bir şey yaptın sevgi yaren.

Ben çok ama çok beğendim, sana teşekkür ediyorum. Bu bizim orkestramızla dalga geçenlere ithaf olunur diyorum. :D

Biz de daha ne cevherler var dost düşman görsün.

Canımcım,

Hacı Arif bey bana göre gelmiş geçmiş en en büyük bestecilerimizden biridir. Hiç ağır falan gelmedi.

Yalnız sana bazı taktikler vereyim. :D Gerçekten çok ama çok dikkatle dinlediğim ve hala önemsediğim geliştirmeye çalıştığım bir şeydir bu.

Öğretme taktikleri.... Her dersin anlatımına göre üniversitelerde öğretilen metot dersleri vardır. İster öğretmen ol ister olma ama bence önemseyeceğin bir şey olmalı bu.

Bak şimdi bende Hacı Arif bey i anlatacağım.Tarihi bilgileri sen yazmışsın zaten. Bu yüzden ona pek dokunmayacağım. Yazmamış olsaydın onları yani o bilgileri aralara sıkıştırırdım.

Anlatırken okuyucu da merak uyandırmak, öğrenmenin en önemli noktalarından biridir. :wink:

Biliyormusun arkadaşlar, ciddi bir şekilde Hacı Arif Bey gibi bir sevgilim olmasını isterdim.Öylesine güzel sevebilen bir insandı ki, bunu yaşantısında görebilme şansımız olmadı bildiğiniz gibi ama kaynaklar bu yaşamını bizlere sunduğu gibi şarkılarını sözlerinden de çok kolaylıkla bu duygulu adamın nasıl sevdiğini görebilirsiniz.

Tüm kadınların böyle sevilmeyi arzuladığına inanıyorum.

Şanslıydı ama Hacı Arif bey.... Harem de cariyelere ders vermek üzere görevlendirildi. :D

Bu aşamada da tüm erkeklerin Hacı Arif Bey gibi olmak isteyeceğinden eminim. :D

Çeşm-i Dilber adlı bir cariyeye aşık oluverdi adamımız.Eee bu durumda padişah hemen onları evlendirdi. İki yıl gibi sürdü evlilikleri ama ya bu kadınları anlamakta zorlanıyorum. :oops:

Çeşm-i Dilber Hacı Arif Bey i terk edecekti. :cry:

Çok bilinen kürdülihicazkar eser Hacı Arif Bey in bu acısıyla yazdığı bir eserdir.

"Niçin terk eyleyip gittin a zalim", "Düşer mi şanına ey şeh-i hûban"

Ama bilirsiniz, hayat devam ediyor hacı Arif Bey içinde devam etti.Çok kısa bir süre sonra yeniden aşık oldu Hacı Arif Bey bu seferde başka bir cariyeye... :D Zülf-i Nigâr Hanımdır bu kişi....Padişahımız Abdülmecit Han bu olayı duyar duymaz onları hemen evlendirdi.

Ama kör talih ağlarını örmeye başlamasın. Bu sefer de Nigar Hanım veremden öldü. :cry:

Olmaz ilaç sine-i sadpareme" adlı eser bu acıyla yazılmış bir eserdir, aynı zamanda "Kemer çehre peri rû tende cânımsın-Nigârım dilberim ruh-i revanım"da....

Ya böylesine güzel şarkıların ilham kaynağı olmayı kim istemez şimdi sizlere soruyorum?

Devam ederim.... :D
 
bi de olayı benim ağzımdan dinleyin bakiim.
önce şunu sööliim..ben bi tane hacı arif bey tanırım o da ahmet özhan
yarencim senin yaşın müsait değil onu hatırlamaya.
adam saraya cariyelere musiki öğretmek için giriyo
ama naapıyo 15 yaşındaki bi cariyeye sarkıyo hemen (çeşmi dilber)
herifte mangal gibi yürek var helal olsun.
biz takılsak 15 yaşındaki bi kıza adımız sübyancıya çıkar.
neyse padişah abdül mecit efendi efendiden bi adam çıkıyo
sadece bu zamparayı saraydan uzaklaştırmakla
yetiniyo. giden gitti diğer cariyeleri kurtariim bari diyo.
ama ceşmi dilber bu adamın zamparalılıklarına dayanamayıp nebiye ve cemil isimli
iki çocuğunuda bırakıp kaçıyoooo.
eli "sazında" kalan arif bey kaçan karısı için
“Niçin terkeyleyip gittin a zalim” i besteliyo ama karının canına tak etmiş herhal
geri dönmüyo. arif amcam yine saraya yanaşıyo.
maden ya orası içersi karı kız dolu..
padişaha yalakalık olsun diye rolex saat hediye edecek hali yok ya
“Bana lütfeylerken sen, neden menfurun oldum ben “ şarkısını
padişaha sunuyo.
padişah ulan köftehor zamparasın mamparasın aklın ikinde ama niie yalan sööliim
sen bu boku biliyon deyip tekrar saraya alıyo.
o zamanlar tv yok radyo yok pisi yok.
padişah bile olsa tek eğlencesi iki sazende bi hanende.
ama adam rahat durmuyo "alışmış kudurmuştan beterdir" derler ya..
harem ağaları bile onun yanından geçerken sırtını duvara verip geçiyo.
nooolur nooolmaz kendimizi emniyete alalım diyolar.
tabii beklenen oluyo hacı amcam yine bi cariyeye musallat oluyo.
bu seferkinin adı zülf-i nigar.
padişah naapsın herif azgın...namus belası.
acilen bunları evlendirip saraydan sürüyo.
hani maaşına zam işine son gibi oluyo.
zülf-i nigar da kısa bi süre sonra veremden ölüyo.
adam kadını verem ediyo resmen.
arif beyin yine ali "sazında" kalıyo.
saraya yanaşamıyo..padişah buna accayip bozuk tabii.
o sırada bi mucize oluyo sultan abdül mecit hakkın rahmetine kavuşuyo.
yıl 1861..
kendisi de bestekar ve musikişinas olan sultan aziz tahta çıkyor.
arif beye saraya gel ama karılardan uzak dur diyo.
arif bey dinler mi?
saraya girdiğinin haftası Pertev –niyal Valide Sultanın Nedimelerinden Nigarlık
hatuna yazılıyo.
sultan naapsın herif bi deha. tek kusuru var uçkuru gevşek.
padişah madişah ama o da insan evladı o da erkek adam. halden anlıyo.
kellen omuzlarının üstünde kalsın ama sen artık çok tehlikeli olmaya
başladın diyo...sarayın kümesindeki tavuklara sıra gelmeden ufak ufak yaylan bakiim diyo.
ve arif abimi acilen nigarlık hatunla evlendirip saraydan şutluyolar.
bu hızlı yaşama kalbi dayanmıyo
Adeta dehasını özetleyen “Gurub etti güneş dünya karardı”
Kürdili Hicazkâr şarkısını besteledikten kısa bir süre sonra 22 Haziran 1885 yılında ölüyo.
son söz olarak derim ki:
adam zamanının popstarıymış...şimdikile göre sakin bi hayat sürmüş
bile diyebiliriz. arasıra musikinin mu sunu ihmal edip
geri kalanına enerji ve zaman harcaması onun büyüklüğüne gölge düşürmez.
allah rahmet eylesin.
 
Şayet padişahımız ferman buyursaydı
-Tez vakitte hacı arif bey hadım edileeee!!!
Bu kadar kadında telef olmazdı…
O zaman bakalım hacı arif bey hangi makamda icra ederdi?

Şefim hala emin misiniz? Son kararınız mı?
Böyle bir adam tarafından sevilmek istiyor musunuz?
Adam zampara yaow!!!

Bilgiler için teşekkürler...
 
Sevgili bayke, lütfen bir daha benim kahvaltı saatimde yazma!

Ağzımdaki çayı püskürtmekten ekranım çay lekesi içinde kaldı.. Ekran temizleyicimin parasını senden talep ederim sonra.. :twisted:

Öğleden sonra 2'de kahvaltı mı olur demeyin.. Zabah 7'de yatınca kahvaltı saati de öğleden sonra 2 oluyor. :D

Şaka tabii.. İstediğin saatte yazabilirsin. :wink: "Adam" gibi okumak benim sorunum..

Bi de şu
adam zamanının popstarıymış
lafına takıldım. Şimdikilerin eli 'sazında' olmadığı zaman yok ki! O yüzden sanat (!) yaşamları göz açıp kapayana kadar anca sürüyor.. Adam bi dolu beste yapmış baksana.. Zamanelerin ona uğraştıkları bile yok.. "Komple komple tikiyiz" diye abuk sözleri bulup yapıştır bi besteye.. oldu sana 'hit' parça.. Gerçi o da kolay değil..

Deli numarası yapan adama sormuşlar. "Nasıl gidiyor delilik" diye.

O da "Deli olması kolay da her gün saçma bulmak zor oluyor." demiş.. O hesap yani.. :evil:


Valla Sevgili Hanımeli, o zaman "Hacı Arif Müren" diye geçerdi müzik tarihine heral?
 
yafu baben bilirsin
sanatı besleyen aşktır
olaya froydien bakışla yaklaşırsak
hacının libidosu tavan yapmış..
bunu bi yerlere bi şekide kanalize etmesi lazım.
günümüzde hem beste hem yorum olarak en bilinen sanatçı kim?
sezen aksu tabii.
o da -fazla ayağa düşürmediği- aşklarıyla meşhur.
ve en güzel eserlerini o aşkları yaşadığı yıllarda verdiği biliniyor.

hadım örneklemesinde benim favorim bülent ersoy.
ve onun en içten en güzel icra ettiği beste...
"ham meyvayı kopardılar dalından" :)

saray ve hadım/hadımağası deyince. zülfü livaneli'nin
"engereğin gözündeki kamaşma" isimli romanı geldi aklıma.
bi hadımağasının haremdeki
aşk maceraları var orda..dicen nasıl oluyoda oluyo..
oluyo beaa :)
 
He he....

Zaten o yüzden hadım ediyorlar ya haremağalarını..

Dünyanın en büyük işkencesi bence.. ;) Sulu çeşmeye götürüp su içmeden getirmek gibi. Üstelik burada geri getirmiyorlar da.. Orada bırakıyorlar.. Ama su içmek yassah.. :twisted:

Dediğin kitabın e-book'u varsa gönder de, ben de bi göz atayım..
 
Kesinlile isterdim hanımeli,

Sen baykenin aslınada son derece doğru ama yine de latifelerle dolu yazışına bakma, adam gönül adamı. Yazdıkları parçanın sözlerine dikkat etsen, ya bu nasıl sevmek dersin ve inan çoğu şimdi biraz poşetlik gibi olsa da öylesine güzel duyguların aktarışı var ki sorma gitsin.

Evet Hacı Arif Bey in çok sevdiği karısı veremden ölünce, üçüncü evliliğini yapıyor. Adam sevmeye doyamıyor yaaaaaa. Ve tek aşka inananlara benim cevabım ilk çırpıda Arif beydir. Aynı tutkuyla, aynı derece de belki de daha fazla sevebilen bir kişi Hacı Arif.

Ne yazıkki padişahımız Abdülmecit han sizlere ömür olmuştu o dönemlerde ve yerine Abdülaziz Han geçmişti. Hacı Arif tekrar saraya dönmek isteyince baykenin deyimiyle uçkuruna böylesine düşkün bu kişiyi pahişah alsak mı almasak mı diye çok düşündü. Ama müzik yeteneği öylesine büyüktü ki almayıp ne yapsınlar.?

Ve haremdeki müzik derslerinden bu sefer başka bir aşk ortaya çıktı. Ve bu kişiyle ömrünün sonuna kadar da yaşadı Hacı Arif bey.

Aralarda kaçamakları varmıdır? Kesinlikle vardır. Bu konu da yorum bile yapmayalım.Ama bazı yönleriyle de oldukça ilgi çekici bir kişidir.

Ne mi bu?

Çok kolaylıkla rest çekebilen ve posta koyabilen bir yapısı da vardı. Kişiliğine söz edecek bir durumda padişaha bile kafa tutabilecek biir yüreğe sahipti.

Padişah Abdülhamittin, emredercesine bir sözüne karşı çıkmasıyla da ünlüdür. Şu parçayı oku emrine, hadi get işine sen kimsin diyebilmişitr.Hapse bile düşerek epeyce canı yakılanlardandır.

Bu sebeple şimdiki pop starlarımızın onun gösterdiği yüreğin yüzde birini bile gösteremeyeceklerinden eminim.

Ne yaniiii, bakın Bodrum da 16 - 17 yaşlarındaki genç kızlarla yatta gezeceğime ben burda siyaset yapıyorum diyebilen büyük sanatçımız İbo yla bir şekilde karşılaştırırsak, gerçi bu Hacı Arif e hakaret olur ama neyse, adam gibi adam olduğunu kaç kadının canını yakmasıyla hiç ilgilenmediğimi, ama o beraberlik dönemi içersinde kadınları kadın gibi hissettirdiğini de yazılı kaynaklar çok iyi biliyor. :D

Büyük bir kişidir sonuç olarak.
 
andante' Alıntı:
Kesinlikle isterdim hanımeli,

Peki sevgili andante, ne diyebilirim ki :D

Ya böyle eğlenerek musiki tarihini öğrenmek ne kadar keyifliymiş…
Ben bayıldım bu derse…:D

İşte adı geçen büyük üstadımız Hacı Arif bey…
1831-1885
Ölmek için erken bi yaş…




Ne yürekli bi adammış bea…
Valla padişah, madişah demio dalıo saraya, pes!!!
 
Off Off Off ..
Naapmışsınız siz böyle ben yokken ya ..
Naftalin kokmuş bu sayfa buram buram. :]
Sanem ablacım,
Yarencim,
Babür abicim.
Harikasınız..
Teşekkürler Paylaşım Ve Emeklerinize ..: )
 
Dün Haydarpasa'da 77 yasinda aydin bir Cografya ögretmeniyle tanistim.
Tanri bilir ya;susuzluktan değil de,sessizlikten kurumus bogazimi birazcik dostca muhabbetle islatmaya ihtiyacim vardi.

Seçimden yakinmaya basladi önce,görmüs geçirmisligiyle bir yakin siyaset tarihi özeti gecti.

Sonra karsiya bakarak:'Bunlar Ayasofya yi sönük isikla aydinlatiyor,Sultan Ahmet massallah paril paril...derken derken Saadettin Kaynak'tan bahsetmeye basladi.
Saadettin Kaynak ismine asina oldugumu farkettim;ama bilmiyordum kim oldugunu.Neyse ki;ayd1n bir imam oldugunu vaazlarinda Atatürkçülük ve Laiklik anlatabilecek kadar ilerici bir söylemi oldugunu ögrendim.

'Simdi nerde öylesi..'diye bir iç çekti.'Saadettin Kaynak bir bethoofeniydi Türkiye'nin' deyince iyice garipsedim.Sanat müzigi anlatmaya basladi,Zehra Bilir dir ,Müzeyyen Senardir...Rifki'li bir isim de geçti hatirimda kalmayan.Saadettin Kaynagin yetistirdigi büyük sanatçilarmis hepsi.'57 de öldü,büyük adamd1 diye noktaladi'

Neyse ben de bosdurmad1m,Sabahattin Ali'nin öldürülmesinden 68 olaylarina,köy enstitülerinden Nazi lerden kaçan Yahudi aydinlarin Türkiye de fakülte açilmasina katkilarina dek konusturdum.

77 yasinda keyfi gezen aydin ve emekli ögretmen bir ayda 32000 km gezmis Türkiye'yi.Hatta Tcdd onun adina Guiness e basvurmus,ama yanit alinmamis.

'3 sene kaldi seksenime,rekoru kiracam deyip gülümsedi'...
Onun dedigiyle 'bagil nemi düsmüs' serince bir Istanbul u karsimiza aldik,ve o anlatti...
 
Ah sevgili halazım ı da burada görebilmek çok güzel...

Henüz daha giriş yaptık canımcım.Söyleyemediğim ve söylemeyi arzu ettiğim o kadar çok şey var ki..

Henüz daha bu müziğin Osmanlı saraylarındaki durmundayız.Ki burda bile söylenecek ve ortaya dökülecek onlarca konu var.

Sonra Cumhuriyet öncesine geleceğiz. Yavaş yavaş Türk müzisyenlerin özelliklerini hissettirmeye başladıkları dönemlere....

Cumhuriyet döneminin ilk yılları öylesine sancılı ki bu müzik için. Bana göre asıl tartışmalar orada kopacak.sadece ip ucu veriyorum zamanı gelince anlatacağım.

Sadettin Kaynak demiş muhabbet ettiğin o değerli kişi. Bu müziğin özünü oluşturan tasavvuf müziğinin nasıl belalara karıştığı, gerçekten tanrı kavramıyla müziği bir bütün olarak ele alıp işin içine hiç yobazlık katmadan diğerleriyle yok olmaya aday olan müzisyenlerimizin trajik durumuna daha hiç değinmedik....

Millileştirmek uğruna o zamanın nesnel koşullarında doğru olan, ama biraz fazla abartılmış bir düşünce yapısıyla yok olan ve terk edilen dönemlerine hiç bulaşamadık mesela....

Bugüne kadar yanlış politikalarımızla her kafaya göre bir sesin çıktığı bu müziğin özüne yaptığımız darbeleri aylarca konuşsak anlatabilirmiyiz acaba?

Ve köyden kente göçle başlayan olguyla yine bu müziğin hemde büyük sanatçılar tarafından gazinolara taşınmasıyla onurundan ve düzeyinden neler kaybettiğine ise henüz gelemedik...

Konuşulacak çok şey var. Biz araya çok sevdiğim dostlarımla birlikte latifelerde katarak herkesin ilgiyle izlemesini becerebilirsek, çok ama çok fazla hak etmediği durumlarla karşılaşmış ve yok olmuş bu müziğimize biraz nefes aldıracağız diye düşünüyorum.

Artık tüm bedenine nüfuz etmiş kanseli hücreleri yok etmemiz söz konusu bile değil ama.... işte amaları konuşmak için burdayız. :D
 
BARBiEBARBiE' Alıntı:
Off Off Off...Naapmışsınız siz böyle ben yokken ya....
Naftalin kokmuş bu sayfa buram buram...
barbiş...biz o naftaline parfüm sıktık bana bi afferin bile dememişsin..boz küstüm ..
 
Üst Alt