Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Klasik Türk Müziği 1

...dii mi baben :)
bi de şu var ya. konu dışı:
hakkı devrim basınımızda "türkçenin jandarması" olarak anılır. ama halk onu daha çok okan bayülgen'in "makina" sından tanır.
fakat türkçede "makina" diye bi kelime yoktur..!
doğrusu "makine" dir.
bu ironiyi yakalayıp sabah'ın tv eleştirmeni yüksel aytuğ'a yazmıştım o da köşesine almıştı.
benim de başım göğe ermişti :)
 
:D:D:D var yaa siz süpersinizz :D:D:D
Ne ararsan var burdaa :))) Konuyu dağıtmamak adına Klasik Türk Müziği ile ilgili bişe yazamıyomm :D:D:D
 
Tabii o da var, bayke..

Hatta "iddaa"nın doğrusu da "iddia"dır. Böyle ilgi çeksin diye Türkçeyi katlediyorlar; sonra da "dilimiz niye öldü" diye salak salak soruyorlar.. :evil:
Bir milleti, millet yapan değerlerin en başında "dil" gelir.. Gerisi hikaye..

Sevgili andante, biz her türlü "sabote" ederiz başlığı.. :twisted: "Kural" falan sökmez bize. :D

Öyledir sevgili y@ren. "entel geyiği" diyorum ben buna kısaca..
 
y@ren' Alıntı:
pegasus; kayıt yapabilsem okuyup koycam ama malesef :( onun yerine başka eserler geliyo hazır olun
:)
demiştin ya..
sen de bi şarkı patlat beaa keyfimiz tam olsun. :)

başlat/programlar/donatılar/eğlence/ses kaydedici ye gir
sağ baştaki kırmızı noktaya tıkla
tabii mikrofonun vardır umarım.

buraya kadar gel gerisini anlatırım çünkü wav olarak kayıt edersin
1dk lık kayıt 10mb tutar
sıra gelir onu mp3 e çevirmeye..yani sıkıştırmaya.
sonra bana bi el salla gerisini anlatiim :roll:

***
sevgili baben bi de galat-ı meşhur deyimi vardır bilirsin
o yanlış kelime öylesine yerleşmiştir ki artık o yazılış doğru kabul edilir.

bak vikipedi nasıl tariflemiş.
Galat-ı meşhur, kelime veya deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması halidir. "herkesin bildiği yanlış" denebilir.
 
Yaz, yaz yarennnnnnn

Arada dağıtır bizimkiler ama merakla da oluşacak gelişmeleri beklerler.

Sevgili baben bir sorunu atlamışım, bu yüzden döndüm.

Bildiğin gibi tarih acılarla doludur dostum. Bizim tarihimizde de böyle nice acılar vardır. Lozan anlaşması gereğince hani şu mübadele dediğimiz olay var yaaaaa.

Binlerce insan yurdunu zorunlu olarak terk etmek zorunda kaldı. Bizim topraklarımızdan gözyaşlarıyla binlerce vatandaşımız Yunanistan a, ordan da buraya göçe zorlandı yaaaa.

İşte bu dönemin müzik açısından bir sonucu olan müzik türü vardır. Gerçi tam olarak ta öyle demeyelim ama şimdilik o şekilde açıklayabiliriz. Sonra gerekirse bu müziğin özüne de döneriz.

Rembetiko dostum bu müzik türü.

Var dı zaten ama bu büyük göçlerle Yunanistan a göçe zorlanan insanlarımız Yunanistan da bu topraklarda beraber yaşarken edindiği çoğu şeyi müziğe de yansıttı. Genellikle acılarını ve yaşayışlarını.

Doğal olarak bu topraklarda bildiği müzikleri hiç değiştirmeden yeni topraklarında kendi dilleriyle de dile getirdiler.

Sadece İzmirin kavakları değil, daha binlerce türkü hiç aslını bozmadan başka bir dille orada söylendi ve söylenmeye de devam ediyor. O insanlar bir şekilde alışkanlıklarını devam ettiriyorlardı.

Bu konuda bir dramı ben bizzat yaşadım. hala tüylerim diken diken olkuyor. Yaklaşık 15 yıl önce o zamanlar bir müzik gurubundaydım ve geleneksel müziğimizin biraz daha çağdaş biçimiyle festival için Selaniğe davet edilmiştik. Konser sonrasında o zamanlar 90 lı yaşlarında olan yaşlı bir teyzenin çoğu Rumca ama içinde bazı Türkçe kelimelerle bana sarılışını ve beni sevişini hiç unutamam. Ağlayarak bir şeyler diyordu ama anlamıyordum. Ortak bir tek şey yapıyorduk sadece; dokunuyorduk birbirimize ve ağlıyorduk.

Oradaki müzisyenlerden de bizim türkülerimizi dinledik. En çok hoşuma giden;

Entarisi ala benziyor türküsüydü.

Dediğin gibi çok güzel ve farklı bir şey oluyor emin olabilirsin, kendi topraklarından öte bir yerde, aslında kendi topraklarındaymışcasına bir duyguyla ne kadar derin olduğunu anlıyorsun.

İşte siyasetçilerimizin asla başaramayacağı bir şeyi müzik yapar, ve bu yüzden bir kez daha dünyaya gelirsem seçimim yine meslek olarak müzik olacaktır. :D
 
Aramızda kalsın sanem, hanımeline bende bayılırım…
Hem kokusuna hem de balına…;)

Sevgili sanem teşekkür ederim, araştırmaktan vazgeçtim…

Bu makamlarla baş edemeyeceğim senem…
sabahtan beri bende bir makam araştırmasıdır gidiyor…
Girdim içine çıkamıyorum!!!
I ııh çok karışıııık :cry:
Mevzu ağır, ağdalı, derin…
Sonra da, amaaaan sen en iyisi dinle, dedim kendime…
Ara sıra o cartlak curtlak sesinle, eşlik edersin dost meclislerinde, yeter da!!!

Baykemal hazırlamış bize masayı…
Akşamda olmak üzere, e hadi buyurun bakalım
Ben hemen bir plak koyim gramofona da başlayalım o zaman…
http://www.youtube.com/watch?v=ohlG1sxYCgE&mode=related&search=


Shot with C2040Z
 
yafu bi şey soracağım bu arada kafama takıldı.
candan erçetin boşnakdır (..mışş böyle buyurdu zerdüş)
bazı şarkılarının bitimini veya tamamını boşnakça söyler
neeeerden biliyom?
boşnak bi girl friendim vardı. o bana tercüme ederdi..sanki çok lazımmış ve ben de çok merak ediyormuşum gibi :)
o sözler boşnakça olmasın..?
ermenice-rumca-ibraniceyi ayırt edebilirim ortaköy'de büyümenin kulak dolgunluğu. ama boşnakça bulgarca vs den annamam.
 
Yine konumuzla ilgili olduğuna inandığım bir şey yazacağım çok kısa.Parantez içindekilerin ilgilisi yok sadece.

(Sevgili baykecim dert etme hangi dille yazmış falan diye, istediğiyle yazılsın müzik dilinin evrenselliğidir bizim için önemli olan.

Baben e bir cevap daha yazmak için uğramıştım ki, ya hızla ilerliyor burası.

Canım hanımeliiiiiii, seni gerçekten çok sevdim, sevmeye de devam edeceğimden hiç kuşkun olmasın, farkına varacakmısın bilmiyorum ama bir konuyu düzelttim yazında.Bu arada haklısın makamlar herkesin başının belasıdır.

Çok ama çok hassas olduğum bir konudur bu.

Ya bir tanecik kardeşim benim adım Sanem

Türkçe değildir, Arapçadır. Çok ama çok sevdiğim babam koymuş bu adı ,bana Senem denilmesine hiç gönlüm razı olmuyor. :D )

Babencim, İzmirin kavaklarından başka daha neler var demiştim sana :D

Ben Feriköy Vartanantes Kilisesi korosundan bir eser dinlemiştim. Dini bir eser :D

Çok güzeldii, ve çok ama çok tanıdıktı. Biz onunla Halk oyunları da oynarız. :D

Delilo adlı eserdir bu.

Onlar Dalilo olarak söylüyorlardı.İlginç değil mi? Kökenlere indiğimiz zaman işin içinden çıkılamayacağının en güzel delilidir bu. Beraberce uzun yıllar yaşanmış, her şey iç içe geçmiş. En iyisi müziğin o büyülü havasına kendimizi kaptırmaktan başka bir şey değildir diye düşünenlerdenim.
 
Ah aah!!! Evet evet...
:oops: Çok özür dilerim SANEM...
bak artık doğru yazabiliorummm :)
N olur kusuruma bakma!!! :oops:
 
Aman be hanımeli, ne özrüüüüüüü

Hadi araya bir müzik alalım. Daha önce yazdığım Yunanistan da Yunanlı müzisyenlerden dinlediğim ve benim çok hoşuma giden bir parça;

Entarisi Ala Benziyor

Bu eseri Candan Erçetin de söylüyor söylemesine de gene şimşekleri üzerime çekeceğim ama olsun, berbat söylüyor ya :oops:
 
bayke' Alıntı:
..sevgili baben bi de galat-ı meşhur deyimi vardır bilirsin
o yanlış kelime öylesine yerleşmiştir ki artık o yazılış doğru kabul edilir.

bak vikipedi nasıl tariflemiş.
Galat-ı meşhur, kelime veya deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması halidir. "herkesin bildiği yanlış" denebilir.

Sevgili bayke,

Sıcağı sıcağına aktarayım: (Abim, Edebiyat öğretmenidir.. Ona sordum. Sağ olsun örneklerle açıkladı.)

Örneğin "evlat" kelimesini biz "çocuğum" anlamında, tekil olarak kullanırız, oysa o kelimenin sonundaki "-at" eki çoğul ekidir. TDK'nın sözlüğünde bile tekil olarak alınmıştır. Orada bile yanlış olanı doğru olarak almışlar.

Bir başka örnek: "Teşbihte hata olmaz" deriz ve bunu "benzetmede yanlış olmaz" şeklinde hatayı mazur göstermek için kullanırız. Oysa, ek$i sözlükte ne denmiş bak:
her türlü benzetmeyi yapma serbestisini değil, bilakis benzetme yaparken dikkatli olunması ve hata yapılmaması gerektiğini vurgulayan sözdür (teşbihde hata yapılmaz!). malesef uzun zamandır ilgisiz benzetmelerden sonra savunma olarak kullanılmaktadır.

İşte "galat-ı meşhur" bunlardır. Yoksa makina, iddaa vb. galat-ı meşhur değildir. Onlarda "yazım yanlışı" vardır sadece. Kullanım yanlışı diil yane.. ;)



Sanemcim, çok çok çok teşekkürler ederim. :) Bi şey daha soracaktım.. Gerçi konudan uzaklaşıyoruz ama.. :oops:
Klâsik batı müziğinin olmazsa olmazlarından biri de şu eli sopalı yönetmenleri.. :twisted:
Böyle birine bizim musikimizde de hele halk müziğinde gerçekten ihtiyaç var mı? Yoksa sadece konu mankeni olarak :p el-kol sallamak için mi orada bulunuyorlar? Hani çok sesli-tek sesli müzik ayrımı var ya o bakımdan şeettimdi.. :p

Sevgili yeditepe, iz üzerindeyim, bulduğumda mp3 ise ÖM'den linklerini gönderirim. ;)
 
Ne şimşeği abla yaa :)
Kulaklar yanılmazz :D
Yorum katıcam diye çaba gösterirken türküyü katletmiş saolsun Candan Erçetin :D
 
Günah çıkartmanın işte tam sırası…
Bi tarihlerde Candan Erçetin in Fransızca çıkarttığı albümünü alma gafletinde bulundum…
Tanrım ne büyük günah işlediğimi işte o zaman anladım…
Fransızca bildiğimden diil hee, sadece bakim ne yapmış, nasıl yapmış diye…
Bir de Fransızcanın severim gırtlak temizliğinde kullandığımız o sesini “gggıııgııı”
Ama bu kadıncık, tüylerimi tiken, tiken etti…
Birileri engel olmalı Candana…
Yapma!!! Dur!!! Demeli
Fakat ne yazık ki kadının sponsoru sağlam…
Susturamıo kimseler…
Susturulamadığı içinde o böle türküydü, sanat müziğiydi, fransızcaydı söylüyor işte…
Neyse konu dışıydı belki ama böyle bir anım vardı yeri gelmişken anlatim dedim…
Hayır, koyacam buraya bi fransızca okuduğu parça yazık olacak herkeslere…
Kıyamam size…
 
Yav sıcaktan mı lazlıktan mı bilinmez ben orda neden yanıldığımı anlamadım.

Sanem madem senin canın istemiyor tamam o zaman osmanlıcayı türkçeden saymayız olur biter. Ne yani şimdi seni mi kıralım :D:D:D

Ha bir de hırtlık yapasım geldi bir an :):) şöyle. Bu müzik var ya, tamam evrenseldir duygu doludur ama hangi duyguya hitap ettiği de değişir.

Dünyanın en korkunç bandosu olarak bilinen bizim mehter takımı nihayetinde askerleri daha iyi adam doğramak için çoşturmaya yarar.

Hitlerin onbinlerce askere söylettiği marşlar gibi askeri şarkılar hep yoketme duygusunu kaşır.

Biz güneydoğuda nasıl diyoduk bakim hah şöyle;

İzin ver Allahım sabrım kalmadı/ Vatanım dağlara çıkmak isterim/ Vatan ellerinde yad edenlerin/ Dünyayı başına yıkmak isterim...

Atina da çalar mehter marşımız/ Yunanlıya karşı diktir başımız/Yetmişine karşı gelir beşimiz/ Dünyayı başına yıkmak isterim...

:):)

Bak hala tüylerim diken diken oluyor söyleyince dermişim :):):)

Ha şöyle bişey de vardı;

"Düşman yurduma kem gözle bakarsa/Ümitler kül olup bir bir yanarsa/Dağlardan süzülür gelir komando/Hey canavar,hey canavarr komando...


Tabi bu da müzik ve biz bunları elimizde silah iyice şişmiş pazularımızla koşarken söylerdik.

Tabi çok duygusaldık söylerken... :):):)

Yani dicem o ki müzik tek başına sevgi, aşk çiçek böcek değildir. Bu duyguları içerebildiği gibi bambaşka duyguları da kapsayabilir.

Müzik insandır yani. İnsana dair ne var sa müzik de o da vardır. Ne melektir ne şeytan vesselam...İkisidir...
 
Bir dakika bir dakikaaaaaaaaa.

Öncelikle şu mehter müziğini bir kenara ayıralım.

Tamam kuruluş amacı savaşa giden askerleri coşturmak ve savaş yerinde düşman askerlerinin moralini bozmak, ortaya çıkardığı yüksek sesle, çok ama çokkkkkkk kalabalıkmış gibi bir etki yaratmak şeklinde gerçekleri vardır.

Ya mehter müziği siyasi emellere ortak edilmiş yani kullanılmış bir müzik olduğundan biz aslına bakarsan mehter müziği hakkında çok yanlış şeyler biliyoruz.

Dünyanın en korkunç bandosu ünvanına sahip değildir. Ehli olmayan sıradan kişilerle bu şekle ne yazık ki büründürülmüştür.

Özüne baktığımızda, eserlerin notalarına ve kullanılan çalgılara muhteşem bir şeydir ve kendi türünde tektir.

Müzik denildiğinde neden aklımıza hep şarkı geliyor anlayabilmiş değilim.

Söz küçük bir ayrıntıdır müzikte ya. İşin içine hiç söz katmadan anlatabilmek var ya duyguları işte o gerçek müziktir. yapılabilir mi, evet yapılıyor zatennnn.

Ha canımcım senin komandoyken söylediğin ezgilerin içinden sözleri çıkart bakayım, sadece terennüm şeklinde söyle, bakalım aynı duyguya sahip olabilecekmisin?

Söz ile müziğin birleşimi muhteşemdir ona bir şey demiyorum, bu ayrı bir konu.Müziğin kendisi masumdur, bir do notası yada bir domajör diyelim tek başına kimseyi heyecana getiremeyebilir, ama aynı notanın geçtiği bir eser sözlerinden dolayı yasaklanabilirde. :D

Kuşkusuz müziğin salt insan ruhunda bıraktığı etki, buna ethos diyoruz, başka hiç bir sanatta yoktur ve bu insanlar tarafından kullanılır.

Kısacası yine müzik değil, asıl şeytan ya da melek olanlar biz insanoğluyuz.
 
Segili babenim senin sorduğun soruya gelince;

Aslına bakarsan bizim müziğimizde yani müzik kültürümüzde konser gibi birer olgu çok ama çok sonraları gelişmiş bir şeydir. Konserler olmadan halk ya düğün dernekler de yada bir araya geldiklerinde duruma göre ya Türk Halk Müziği yada Türk sanat Müziği dinliyordu.

Türk sanat müziği ise uzun yıllar elit kesimin evlerinde bir araya gelen insanların dinledikleri müzik şeklindedir. Ve bizim müziğimiz okullu bir geleneğe çok sonraları kavuşmuştur ve bunu da sonra irdeleriz. İyi mi olmuştur kötü mü olmuştur diye?

Genellikle büyükten küçüğe ve son derece saygılı bir tarzla el vererek gelişen bir müzik olmuştur. Doğal olarak bu dost meclislerinde asla bir şef olmazdı.İçlerindeki en kıdemli kişi başta oturur ve onun işaretiyle devam ederdi.

Batı müzinde de ilk başlarda şef yoktu bu arada. Bu işi ilk defa ortaya koyan batı müziğinin Klasik dönemdeki müzsyenlerinden biri olan Hydn sayesinde olmuştur.

Orada şefe gerçekten ihtiyaç vardır. Çünkü orkestra daki elemanlar birbirleriyle hiç ilgisi olmayan ama birbirini tamamlayan notalar çalarlar. Çalgı guruplarına göre daha önce girecek sonra girecek bir süre sonra girecek falan filan gibi zorlayıcı unsurlar vardır.

Ve şef te, konser öncesinde eserin oluşmasını sağlamak için oradaki müzisyenleri yönlendiren ve aynı zamanda yorum katan ve çalıştıran kişidir. Tüm eserin notalarını ezbere bilmek zorundadır. Ki bu eserlerin en küçükleri 20 dakikalık eserlerdir. :D

Böyle bir durumda ister istemez o gurubu yönlendirecek bir kişiye şef e ihtiyaç vardır, elindeki o çubukta dikkati toparlamak ve yön vermek içindir. Ya bir orkestra şimdi en az 80 kişiden oluşuyor.

Eee, bizim müziğimizde böyle bir şey yok. Bu yüzden şu anda bir şefin olması gerçekten laf olsun torba dolsun gibi gözükebilir.

Ancak şunu da unutmayalım. O kişi yani şef, en azından repertuarı oluşturan, ve konsere çıkmadan müzisyenlerle birlikte parçanın daha doğru ve düzgün çalınabilmesi için ter atan kişidir de.

Bu yüzden sembolik olarak ta olsa bu gurubun başında olması verdiği emeğe saygıdır bana göre.

(Bu arada Candan konusunda yalnız olmadığım için acayip sevindim arkadaşlar :D , ama inanın biraz sonra bayke çıkıp hadi lennnnn diyebilir, hazırlı olalım.)
 
Hımmm bak şimdi beni düşündürdün sanem...

Evet sözlerini alsak ne olurdu o müzikler acaba?

Ama yine hırtlığım baskın mı çıkacak ne...

Şimdi aklıma bazı ağır metal müzikler geliyor. O müziklerin sözleri olmasa bile ben de yaptığı çağrışımlar hiç de duygusal değil.

Gerçi ben nefret ediyorum o tarz müzikten ama dinleyenlerin de usul bir ağustos günü denizden gelen imbatla hafifçe boynunu büken bir çiçeğin bağrından neşeyle bal toplayan bir arının sevgi dolu yüreğini düşündüklerini sanmıyorum :D
 
Hemen cevaplayayım pegasusum.

Söylemeye çalıştığın şeyi çok iyi anlıyorum. O dediğin müzikte bazen senin o duygusal anlamdaki durumları değil de, tam tersi iç dünyamızdaki öfkeyi, vs. dile getirmek için olduğunu hemen söyleyeyim. Hiç söz kullanmasalarda müzikle bunu çok kolay yapabilirler.

İşte bu müziğin ethos etkisidir sevgili cancazım. Öyle aralıklar vardır ki, sana bir saat dinleteyim delirmezsen namerdim.

Yine müziğin değil, insanoğlunun fark ettiği ve kullandığı bir durumdur. İşkencede bile müzik ve müziğin uyumsuz aralıklarını çokkkkkkkk kullanıyorlar.

Yani bu ethos u sadece güzellik olarak ele alma. Müzik doğrudan ruha etki eder. Olumsuz olarak ta. Ve ve ve nasıl kullanılır bu ethos biliyormusunnnnnn, daldırma beni şimdi bu konulara tamamiyle dışında bir konu bu çünkü Türk Sanat Müziğiyle.

İnsanoğlu cidden çok ama çok tehlikelidir, müziği bile kullanırken seni istediği yola sokabilir ve yönlendirir. Söz kullanmasına gerek yoktur üstelik.

Bu dediğim çok daha ayrı bir konu. Sen yine ilk başta yazdığım şeyi düşün. Sözler olmasa bazı müziklerin bizde şimdi bıraktığı etki çok daha farklı olabilir.
 
Baben' Alıntı:
Sanemcim, çok çok çok teşekkürler ederim. :) Bi şey daha soracaktım.. Gerçi konudan uzaklaşıyoruz ama.. :oops:
Klâsik batı müziğinin olmazsa olmazlarından biri de şu eli sopalı yönetmenleri.. :twisted:
Böyle birine bizim musikimizde de hele halk müziğinde gerçekten ihtiyaç var mı? Yoksa sadece konu mankeni olarak :p el-kol sallamak için mi orada bulunuyorlar? Hani çok sesli-tek sesli müzik ayrımı var ya o bakımdan şeettimdi.. :p

Babür boşversene sen, baksana Sanemin gönderdiği "entarisi ala benziyor" klibinde ki o şefe...
coşuyor, coşturuyor...
O çok eğlenio, o kadar eğlenio ki bıraksalar yorumcudan fazla oynayacak... :D
Sağolasın Sanem... :D
 
Sanem açıklamaların için teşekkür ederim. Sanırım anladım ben seni. Evet müzik duyguları harekete geçirir ama bu duygular öfke de olabilir aşk da benzeri başka şeyler de ...Sonuçta bunların hepsi duygudur.

Ama izninle son hırtlığımı yapıp bir düzeltmede bulunmak istiyorum.

Aristo unun "Retorik" adlı eserinden biliyoruz ki; anlatının üç boyutu avrdır. Ethos, pathos ve logos.

Ethos anlatının kişisel boyutudur. Yani mesajın geldiği kişinin bireysel özellikleri. bunda dış görünüşten tut da kişinin tanınmışlığı, sesi tonu vb etkendir.

Logos anlatının akıl boyutudur. Anlatının mantıksal tutarlılığı, içeriğindeki kanıtlar vb...

Pathos ise işte tam da senin vurgu yaptığın gibi anlatının duygu boyutudur. Bu duygu boyutu çok farklı şekillerde etkiler kişiyi. Anlatı duyguya hitap edebilmek için çeşitli çekicilik unsurları kullanır ki sözlü anlatım dışında müzik de bu seçenekleri aynen kullanabilir.


Yani canımcım anlatının duygusal boyutu ethos değil pathosdur. Küçük bir kelime yanılsaması olarak belki önemsiz ama anımsatayım dedim...
 
Vallahi canım anlatmak istediğim şeyi anlatabildiysem mutlu olurum.

Diğer konuya gelince müzikte kullanılan ethos özelliği Aristonun kullandığı şekildemidir değilmidir hiç tartışmam. Bildiğim, bu işin eğitimini alırken bizlere bunun ethos özelliği olarak öğretildiğidir.

Bu arada bulabilirsen Zaman içinde müzik ansiklopedisinin, ki bence dünyanın en büyük müzik tarihçisi Evin İlyasoğlu hazırlamıştır,6. sayfasında şu cümleyi göreceksin;

Müziğin kişiliği etkileme olayına ethos denir.

Müzik doğrudan ruha hihap eder ve kişinin duygularına ve davranışına sebep olur diyor yani. Vallahi biz böyle öğrendik.

Dur hatta eski Yunan da müziğin bu ethos özelliği yüzünden kötü müzik dinleyen kötü olacaktır diye düşünülüp bazı müzikler yasaklanmıştır bile. :D
 
Neyse demek ki müzik için bu kelime farklı bir anlamda kullanılmış. Zaten bu eski yunanca kelimeler birbirlerinden alakasız bir çok anlamı barındırabiliyor...
 
pegasus yine yanıldın onlar:
athos-porthos ve aramistir.
okeye dördüncü ararken yan masadan dartanyan'da onlara katılır
vs vs..
du bakiim yaa yoksa ben mi karıştırıyom
bi san.
gooooooooleeeee...googleeee...gel yavrum
help help
 
andante' Alıntı:
Dur hatta eski Yunan da müziğin bu ethos özelliği yüzünden kötü müzik dinleyen kötü olacaktır diye düşünülüp bazı müzikler yasaklanmıştır bile. :D

Sanem ablacım müzikleri bırak , insanı olumsuz düşünceye iten tonlar bile yasaklanmış :) Aaaa demişler bu ton ııı ııhh atın gitsin :!:
Aaaaa bu ton çok güzel gelsin beriii :wink: öyleymiş iştee :)


Bayke :D kuvvetle ve muhtemelen karıştırıyosunn :D okey onların zamanında daha yoktuuu :D
 
yaa sahiden atos'la portos'un isimlerini verirken A.Dumas sanırım "Retorik"i okumuştu.

Çağrışım deyince: Cennet'in Latince karşılığı olan "paradisus"un (İngilizcede "Paradise" olmuştur) bizim "Fırat" ve"Dicle" nehirlerinin bileşiminden meydana geldiğini biliyor muydunuz?



He he burada geyik diil geyik sürüsü oluşmakta. :p
 
İşte sanat bu...Gecenin bu saatinde öyle bir gülmeye başladımki,sonra bana deli
derler diye kapıyı kapayıp geldim.Halada gülmeye devam ediyorum.Sevgili Sanem
olaylara klasik bakıyor,Sevgili Bayke ise Epik...Ama ben Baykeye 10 kg pirzola
borçlanmış oldum.Sevgiler.
 
Biz i çok seviyorum ...

Yani sana da burada yazı yazdırdılar ya helal olsun benim dostlarıma.Vallahi kuyucak dostum bende çok şişmanladım bu aralar bayke yüzünden.Ha bire pirzola yiyoruz burda en önemli tartışmaları yaparken bile. :D

İşte bayke yüzünden aldığım kiloları senin deyiminle klasik olarak vermeye çalışırken sende aramıza hoşgeldin diyorum.

Bu bölüm harika bir bölümdür de kimse farkında değil. Bu tartışma bittiği zaman şöyle güzelllllllll fasıllı bir toplantı daha yapacağız ve öğrendiklerimizi uygulamalı olarak ortaya dökeceğiz.

Sizleri seviyorum. :D
 
Kuyucuk
Hatırlatırım, zira 2. Tayyeap dönemini yaşıyoruz…
Pirzolanın kilosundan haberiniz var mı? :D
Ete eş değer başka şeyler borçlanmanızı öneririm :wink:


andante' Alıntı:
Bu bölüm harika bir bölümdür de kimse farkında değil. Bu tartışma bittiği zaman şöyle güzelllllllll fasıllı bir toplantı daha yapacağız ve öğrendiklerimizi uygulamalı olarak ortaya dökeceğiz.

Eyvahlar olsun!!! :) :)
Bu tartışma bittiğinde bir fasıl yapılacaksa eğer!!!
Sanem bir hayal rica edeceğim senden, lütfen…
Şimdi biz bu ağır ekiple bir koro olsaydık ve fasıl yapmaya kalkışsaydık
o koronun içinde çalacağımız sazlarla birlikte kimi nereye koyardın,
solist kim olurdu ve hangi besteyi seslendirirdik?
Ben mesela TRT korosunda ki, elleri meme altında kenetlenmiş, var gücünde cırlayan hatunlardan biri olabilirim.. :)
Bi şefimiz de olsun , gerçi baben kızıo adama ama olsun!!! :)
 
Aaaa üstüme iyilik sağlık, muhteşem olacağımızdan hiç kuşkun olmasın,

Bu arada sen galiba yaren in sesini henüz dinlemedin. Dinlemeni öneririm. Var bu bölümde. Üstüne solist tanımam .Solist sadece o olacaktır efendim.

Ya şef ben olayım baben izin verirse, sembolikte olsa az emeğim geçmedi bu tartışmada :D

Vallahi dostlarımın hepsinin sesi mükemmeldir ama az sayı olduğumuzdan hem solist hem de çalgı çalacaklar.

Sen ellerinin göğüslerinin altına koyamayacaksın canımcım sana ritim saz verelim derim ben. Bu arada cidden Klasik Türk Müziği sanatçılarının o korodaki hallerine epey gülerim bende. :D

Pegasusum bağlama çaldığından ona ud verelim yakın olmasa bile bize wattabede çaldığı gibi çalacaktır. Çok iyi öğretmenleri var emin olabilirsin.

Kuyucak o bariton sesiyle koronun en iyi elemanlarından biri olacaktır.Valla Akdeniz bölgesinden olduğu için ona da kaşık verelim herşeye rağmen derim ben.

Valla bayke ne yapar bende tereddütteyim. Gözgöze gelmemeye hepimiz dikkat edeceğiz öncelikle, yoksa su koyuveririz hepimiz. Ya kanun iyi gider baykeye yaaaaaaaa.

Sevgili babencim nefesli bir şey çalsın. Bu geyik muhabbetini o başlattı sonuçta.

Yeditepe ye çelik üçgen verelim, boşluklarda iyi tınlayan bir çalgıdır ve o da boşlukları iyi dolduruyor açıkcası.

Diğer tüm isteyen bayanlar ve beyler de koromuzun has elemanlarıdır.

Başlangıç olarak söyleyeceğimiz parçaya gelince.....

Buldum!!!!!

"Beni bu hallere koyan, benden beter olsun derim"
 
ben zurnayı isterim
hani derler ya "zurnada peşrev olmaz ne çıkarsa bahtına" :)

sanemcim konser yerini buldum . göksu'da denize uzanan o iskele...
yemekden sonra free takıldığımız, pega'nın ve senin türkülerinizi söylediğiniz
yer...artııı muhteşem ötesi bi manzara. seyirci locası bile vardı yaa...iskele merdiveni.
 
Üst Alt