Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engellilik ilahi ceza mı? [Tartışma]

Sevgili arkadaşlar bende bu konuda mümkün mertebe objektif olmaya çalışacağım ama nüfus cüzdanımda yazan dini islam ibaresini ve hadi bunuda geçelim kim neye inanırsa inansın ama ben müslümanım ve ister istemez inandığım din hakkında bir takım bilgilerimin olması öğrenme isteğim elimden geldiğincede yaşama isteğimde normaldir diye düşünüyorum devlette dinle ilgili kurum olan diyanet işleri başkanlığının yaptığı ankete gelirsek anket kimler (nasıl bir eğitim düzeyinde nasıl bir kesimde yaşayan kişiler üzerinde yapılmış sorular nasıl sorulmuşşş..... :?: bilmiyoruz ve neye göre böyle bir sonuca varılmış muaama :?: ve bizce çok inandırıcı ve geçerli gibi gelen bir anket değil gelelim kitap bastırma fikrine sanırım engellilerin bu durumlarını bir ilahi ceza olarak görmelerini engelleme farklı bir bakış açısı getirmeye yönelik eğitme adına yapılmak istenen bir çalışma burada bizler engelimizin nedenini bilen ve kabul edip bunu isyan olarak ilahi ceza olarak gören bireyler değiliz ama belki bu konuda desteğe ihtiyacı olan engellilerin olabileceği kendinin bu durumunu bir ilahi ceza olarak görebilen arkadaşlarımızın olabileceğinide inanıyorum çünkü ben sağlıklı insanlar arasındaki bir çok konuda düşünce farklılıklarının eğitim, bulundukları çevre, gelenek görenek ,aile terbiyesi vb. etkenler nedeniyle çok değişebildiğine şahit olmuş bir birey olarak değerlendirince çokda mantıksız gelmiyor ve eğer ki bu arkadaşlarımız kitap okumayı düşünürlerse belki onlar için faydalı olabilir mi :?:
Dinde zorlama yoktur ve herkes istediği gibi inanır ve yaşar ve yaşamak isteyenlerin adına devlette bu işle görevli bir kurumun engelliler adına camilerde ibadet yerlerinde bir takım düzenlemelere gitmeyi düşünmesi bence güzel bir davranış bu kadar cami mescit yeter biraz da okul yapılsın evet kesinlikle okul sayısı ihtiyaca cevap verecek düzeye gelene kadar yapılmalı kesinlikle eğitim taraftarıyım ancak eğitimle insanların düşünce kapasitelerinin ufuklarının geliştiğine inanıyorum ama bu işte sanırım Milli Eğitime düşer
bence diyanetin burada görevi ne olabilir halkı eğitim alma eğitime destek yönünde bilinçlendirme olabilir olmalıdır da :wink:
 
kesınlıkle sacmalık

kader olabılır ama ceza asla olmadıgını dusunuyorum
 
:roll: Engelli olmanın suç olmamasıyla, herkesin bir gün engelli olması arasında bir ilişki kuramadım.

Engelliyim ama bu Allah'ın bir lütfu. Bu sayede o kadar güzel arkadaşlıklar yaşıyorum ki bu sitede, bazen iyiki engelliyim dedirtiyor bana.

Allah'ın bir lütfu dedim ya, o lütuf sadece bana kalsın.
 
evet haklısın Neşeli
bu Güzel Allahın bizlere verdiği bir LÜTUF
Birçoğumuz Doğuştan yada Küçücük bir Bebekken Engelli olmuşuz
Mahsun ve savunmasız bir Bebeğin ne Suçu varki neden Cezalandırılsın ?
 
Evet, ne yazık ki, buna bizzat engellilerin inandığına şahit oldum. Üstelik bu oran... Oldukça yüksek...

Söyleyecek söz bulamıyorum... Sadece gülümsüyorum...
 
Gülpembe demişki:

Mahsun ve savunmasız bir Bebeğin ne Suçu varki neden Cezalandırılsın ?

Çok güzel.

Yani masum ve savunmasız bir bebek cezalandırılmak için engelli yapılmaz.

Peki Allah, bebeklerin birinin sağlıklı; diğerininse trajik bir şekilde engelli olmasına neden göz yumar??? Lütfen "denemek için" cevabı vermeyin bu cevap baydı artık.

Biliyorum iman meselelerine girmek çok da doğru değil; ama bu sorunların dile getirildiği yerde bu sorununda sorulması gerekmez mi?

Madem ilahi bir ceza değil; neden doğarken bile insanlar eşit doğmuyor?

Kaldıki bu sadece engellilikle ilintili değil.

İlahi adalet deyip yere göğe sığdıramadığımız "esas" neden birini doğuştan "güzel" bir diğerini "çirkin" yaratır???

Neden bir insan fakir, bir diğeri zengin başlar hayata???

İlahi adalet böyle bir şey midir??

Bütün bu eşitsizliklerin ardında dokunamadığımız, anlayamadığımız, hissedemediğimiz bir "adalet" ve "haklı neden" olduğuna inanmakla bu sorunlar halloluyor mu?

Bu dünyada acı çekenler uğradıkları haksızlıkları öbür dünyada telafi edebilecekleri bir hayatın varlığına inandırılarak acaba ne yaptıklarının farkında mıdırlar?

Ya da en iyisi susmak...

Ve inanmak, herşeyi bilen (Bizden daha iyi...) bir kudretin öteki tarafta bizleri çektiklerimiz nedeniyle mükafatlandıracaklarına...

Belki o zaman rahatlarız...

Neden adalet olmadığına dair sorgulamalara bir son vermek...

Bu sorgulamaların bizleri götüreceği diyarlardan ürküp bu yolculuğa hiç çıkmamak.

Çünkü bu yolculuk ciddi donanım ve cesaret gerektirir, biliriz...

Öyleyse ucu ucuna tuutturduğumuz açıklamalarımızla haykıralım...

Allahın Adaleti!!!

Ya da lütuf (!) diyelim...

Kabul etmeme lüksüne sahip olamadığınız bir lütuf...(Bu lütuf müdür bu halde?)

İnsanı en doğal edimlerinden alıkoyan bir lütuf.

Bir çiçeği görememenin lütfü (!???)

Yürüyememenin, duyamamanın, konuşamamanın ve hatta anlayamamanın...

Anlayamayarak bahşedilen lütfün farkında dahi olamamak...

Bu ne lütuftür yarab...

Lütfünden sana sığınırım...........
 
Sadece sakatlıkmıdır ınsanların ceza olarak gorduklerı
hayır hastalıkları da ceza olarak gorur kimisi
yada basına gelen her hangı bır olayı
hatta eşi öldü dıye cezalandırlıdıgını dusunenıde gordum
her ne sebepten olursa olsun başa gelene amenna deyip sineye çekmek zorundaysak ki öyleyiz hiiiç kendimizi üzmeyelim arkadaşlar hayat her haliyle yasanacak taki bir gün son bulma vakti gelene kadar
ben şahsen başıma gelen her olayda bundada bır hayır var demeye calışıyorum çünkü yaralarımı ancak böyle iyileştirebiliyorum
kendı kendımın psıkologu olmak babında tavsiyemdir
deneyin çok daha mutlu olacaksınız
 
bende bi zamanlar anne ve babaların işlediği suçlar yüzünden engelli çocukları doğuyo diye bişeyler duymuştum :lol:
 
Pegasus' Alıntı:
Madem ilahi bir ceza değil; neden doğarken bile insanlar eşit doğmuyor?
insanlar eshit doguyo ki, arkadashim!...
eminim!

ayrica bu soruda bi mantik hatasi var gibi gelio bana ;)
 
arkadaşlar saçmaladığınızın farkındamısınız ne demek cami yapılmasın ne demek diyanet le işimiz olmaz hele hele HAŞA yerlerin ve göklerin tek sahibi bizleri yoktan var eden allah c.c ile anlaşamamazlık yüce yaratıcının yaptıklarını sorgulamak ne demek lütfen yazdıklarımıza dikkat edelim bilmediğimiz konular da özelillikle de din konusunda bilgi sahibi olmadan yorum yapmayalım diyanetin yaptığı yanlış ta sizlerin yaptıkları çok mu doğru
 
Evet gerçekten engellilik Allahın cezası değil hatta inançlı biri için avantaj ama madem bu bir lütuf; madem bu bize verilen hayatmızın ayrılmaz parçası ben bir türlü bazı soruların cevabını bulamıyorum hayata tutunmak istedikçe bazen engelim beni hayattan uzaklaştırmak istiyor. İsteseniz o soruların bazılarını size sorrayim ve siz bana benim ve BENDEN ÇOK DAHA KÖTÜ DURUMDA bir engellinin bunları ne için hakettiğini ya da yaşamak zorunda olduğunu söyleyin fikirlerinizi benimle paylaşın: Engelli olduğum için:
- güneşe çıkamıyorum gözlerin yanıyor ve insanlar bana acıyarak bakıyor.
- İnsanlar gözlerimi fark ederek bana acıyarak bakıyorlar bazen çocuklar elleriyle işaret edip " a anne gözüne bak ne olmuş diyebiliyor hem de onlarca insanın içinde"
- Sadece ama sadece engelli olduğum için 17 sene okuyup mezun oluyorum ama öğretmenliğim elimden alınıyor.
- Araba kullanamıyorum, motorsiklet kullanamıyorum ve kullananlara gıpta ile bakmak zorunda kalıyorum
- Yine sırf engelli olduğum için(görme) tartıştığım eski bir arkadaşım tarafından ağır hakaretlere uğruyorum(pis kör, yüzüne bile bakamıyorum, sakat, Allahın körü.. ve burda yazamayacağım engelimle ilgili ağır hakaretler..
- Uğradığım hakaretleri kaldıramıyorum ünkü adam bana küfür etmiyor bana GERÇEĞİ, BENİM KENDİMDEN BİLE SAKLADIĞIM BÜTÜN İNSANLARIN BİLİP DE BANA SÖYLEMEDİĞİ GERÇEĞİ SÖYLÜYOR, SAKATLIĞIMI ÖZÜRLÜLÜĞÜMÜ VE İNSANLARDAN DAHA AŞAĞI DAHA ACİZ OLDUĞUMU...
- Yine engelimden dolayı gelen bir arabayı fark edemiyorum ve adam fren atıp arabadan inip karşıma geçerek anama avradıma küfür ediyor. Suçum az görmek, bazen sokakta birine çarpıyorum sonuç aynı hakaretler..
- Depresyona giriyorum ve pisikiyatristin yazdığı antidepresan ilaç bütün bünyemin dengesini değişitiriyor. Artık sakatlığımın yaında şişman ve göcekli bir sakat oluyorum ve yine insanlar bu fırsatı kaçırmayıp benimle dalga geçmeye devam ediyor.
- Ve sevgili engelli arkadaşlarım hepsini bir yana bırakıtm hepsini en önemlisi ne biliyor musunuz? Engelli olduğum için sevemiyorum aşık olamıyorum, diğer insanlar gibi hoşlandığım ilgi duyduğum bir bayanın yanına gitmeyi onuna ilgili hayal bile kuramıyorum çünkü BEN BİR ENGELLİYİM O İSE NORMAL BİR İNSAN. Ha bana diyeceksiniz ki aşk engel tanımaz tvlerde gösteriyorlar engelli biriyle normal birisi evlenmiş diye. Doğru ama tv'de yani gerçek hayatta değil. Ben ve diğer engelliler ise hayatın en gerçek yerindeyiz onlarca, yüzlerce binlerce problemin altında ezilen ve herşeye rağmen etrafımıza gülücükler dağıtmaya çalışıp "ben hayatımdan memnunum" diyen Allah'a şüretmeye çalışan çalıştıkça daha da ezilen daha da hor hakir görülen biz sevgili engelliler.

Ben birkaç yıl önce çok inançlı bir insandım hala da Allaha her gün dua ederim ama bu soruların cevabını hiçbir zaman bulamadım şimdiden sonra da bulur muyum bilmiyorum. Belki 2 gözü gören engelsiz insanlar bana bakıp hallerine bol bol şükrederler ve cennete giderler ben ise isyan ettiğim için cehenneme giderim. Peki burda cezayı kim çekmiş olur???

ARKADAŞLAR KUSURA BAKMAYIN BU ÇOK UZUN BİR YAZI OLDU BENİM 25 YILDIR İÇİMDE BİRİKENLER BUNLAR NE DİYİM.
 
Ben bir şeyi merak ediyorum: Ben birine büyük kötülük yaptım diyelim, o kişi de bana "Allah belanı versin...." dedi.
1- Bana ne olursa Allah belamı vermiş olacak; sakat kaldığımda cezalandırılmış mı olacağım? Yani sakat bırakmak bir cezalandırma mı? Bela'dan nasıl bir adalet umuyor insanlar?
2- Peki, "engelilik insanin lehine bir durum" deniliyor ya, bu nasıl oluyor? Cezalandırılıp sakat bırakılan biri aynı anda ödüllendirilmiş de mi oluyor?
3- Sakat biri nasıl anlayacak sakat kalmasının ilahi ceza mı yoksa ödül mü olduğunu? Ne biliim, mesela birinin yaşamını kurtardığımı varsayalım, ama aynı ben daha sonra birini öldürmüş olayım. Sonra aradan kısa bir süre geçince de sakat kalayım. Doğal olarak kafam karışıyor tabii, şimdi ben iyiliğimin mükafatını mı aldım, kötülüğümün cezasını mı?

***
"Görme engelliye yol göstermeyi, sagir ve dilsize laf anlatmayi da sadaka olarak degerlendiriyor, yardim etmeyi tesvik ediyor"
Aslında bu söze de birşeyler söylemek istiyorum. Ama sonuçta inanan biri için alınan nefes yapılan her amel Allah için olduğu için, sanırım o sadakada da kendi içinde bir sorun görmüyor insanlar? Yani sanırım sadakayı da (hem vermek hem almak anlamında) iyi birşey gibi algılıyorlar.
Belki bu konuda daha sonra yazarım...
 
Bülent Bey dediklerinizde haklısınız olaya farklı yönlerden bakarsanız alacağınız cevap farklılaşıyor ..
Tek bir olay o kişinin belaya uğradığını yada mükafatlandırıldığını gösteremez zaten..Yaşam boyunca oluşan olaylar bütünü ve insanı nasıl şekillendirdiği önemlidir...
Aslında yaşamı bir bütün olarak almalıyız...Ne hayatlar görüyoruz.. gazetelerde okuyor televizyonlarda izliyoruz..Kişinin hiç engeli yok ama öyle bir hayatı var ki..Çekmediği acı kalmıyor ..
Aman bir engelli insanın güzel bir işi iyibir eşi ve mutlu bir hayatı olabiliyor......
Engelli olamak yada olmamak aslında yaşamın küçük bir ayrıntısı..
Peki böyle bir durumda hangi kişi cezalandırılmıştır..Kim belasını bulmuştur..Engelli olup iyi bir yaşam süren mi..Engelsiz olupta hiç bir şeye benzemeyen bir hayatı yaşayan mı..
Bir söz vardır olan şey en hayırlısıdır diye ..
Ne sağlam insanlarla kendi yaşantımı karşılaştırdığımda sahip olduklarım çevrem bakımından kendimi tercih etmişimdir hep..Ve benim gibi düşünen engelli sayısıda çok fazladır..
Hepimiz hayatta mutluluğuda yaşamışızdır mutsuzluğuda..Her mutsuzluk yaşayışımız bizim belaya uğradığımız anlamına da gelmez..
Zaten Türkiyede yapılan anketleri hiç anlamamışımdır..Bu yaşımdayım ben ve çevremdeki hiç bir kişi ankete alınmadı ..yani yapılan anketlerin sonucununda belirleyici olacağını sanmıyorum..
 
engellide olsan ibadetten kaçış yok yani :D karşılaştığın sorunlar yetmiyor ya bi de ibadethanelere ulaşım engeli çıksın karşına . ee yüce yaratıcı da biraz göz yumsun yani bizi bu kadar zorlamasın . polyanacılık oynamayın arkadaşlar bu ceza da , ödülde değil . kötü şansımıza kızalım . Yaratılan herşey mükemmelse engelli insanlar yaratılırken nerde yanlışlık yapılmıştır değil mi ? Her şeye gücü yeten tanrı ! sitem eden kullarınıda hoş görmeli . e yok hoşgörmezsede o da onun yücelik sıfatına ne kadar uyar bilmem . neyse benim görüşüm bu. daha uygun bi konuda daha kapsamlı yazabilirim . bu isyansa isyan işte . ben dünyayı böyle algıladım bu düşüncemden dolayı yerim cehennemse !!! kabuldür . bu dünyada çektir yetmedi bi de öteki tarafta cehenneme at (varsa tabi :p ). at gitsin ya , burdayım işte
 
inanmak kötü değil,diyanetin kaldırılmasını istemek de yanlış,kurumlara karşı olmamalıyız,nasıl işledikleri,ne yaptıklarını tartışabiliriz,yerine başka bir kurum gelebilir ama astığı astık kestiği kestik olmayalım.özürlü insanların inancı hakkında genelleme yapılamaz.ilahi ceza sananlar kendilerini dünyaya kapatanlardır,onların beyni yıkanmış,düzeltmek zor.ama aile,toplum vs. etkisi çok önemli,gözardı edilemez.her insan inançlı olabilir,kimse karışamaz.kimse sakatlar inançlı ya da inançsiz filan gibi yorum yapmasın,yüzdesi yok bu işin. bazı cahil kesimler sakatlığı,fakirliği,depremi....daha önce yaptıklarının cezası olarak görüyor,ama hayat nasıl bakarsan öyledir.bilimsellikten uzak tanımlamalar bizi çok çok geriye götürebilir.diyanetin işi tabiki din ile ilgili,okul açacak değil ya,o da milli eğitimin işi.
isterdim ki diyanet -dediğiniz gibi- doğum kontrol,nüfus planlaması konusunu anlatsın.akraba evliliklerinin sakıncalarını ,töre cinayetleri de...özürlü insanlara herkese davrandığımız gibi davranmamız gerektiğini ve özürlü çocukların,bebeklerin saklanmaması,terkedilmemesi gerektiğini anlatsın.okumanın kendini kurtarmanın bir yolu oldugunu anlatsın.çok cahiliz millet olarak
 
Diyanet suçlu değil. Suçlu Sistem. Bunu farklı bir örnekle açıklamak istiyorum size.
Belediyede çalıştığımdan dolayı Geçen sene yeni inşaa edilmiş bir caminin Wc, lavabo projelendirmesi, imalatı ve çevre düzenlemesi için görevlendirilmiştim. Mahalline gittiğimde caminin giriş kapısının yol kotunun 4 metre daha yükseğine yapıldığını dolayısıyla cami önünde 10 larca basamak olduğunu görünce sinir olmuş, hatta camiyi yaptıran dernek üyeleri ile tartışmıştım.
Bunun üzerine şikayette ve eleştiride bulunmak için Erzurum müftülüğüne (diyanet) gittim. Müftü yardımcısına durumu anlattım. Neden camiler engellilere yönelikte yapılmıyor, neden imar kanununun maddeleri hiçe sayılıyor? ve neden her camilerin zemin katı ticaret hane yapılıp camiler zemin kat üzerine yapılarak 2. plana atılıyor?
Müftü yardımcısı bilmediğim bir şey söyledi bana.
Meğerse ülkemizde cami inşaatları diyanetten bağımsız olarak yapılıp, inşaat bittikten sonra diyanet buralara sadece imam atıyormuş. Camiler genellikle emekli olmuş, boş vakitlerini değerlendirmek isteyen ve hatta bu işten para kazanabilen kişilerin çok kolayca kurdukları bir dernek tarafından yapılıyormuş.
Anladımki suç diyanetin veya bazı şahısların değil. Suç sistemin. Türkiyede ki başı boşluk her alanda olduğu gibi ibadet hanelerin inşaasında bile kendini gösteriyor.
Neden ülkemizde camilerin sayısı çok? Ve neden bu camilerimizde estetik yok? Sizce bunlarıda mı diyanet yapıyor?
Cami gibi Şehirlerdeki bütün yapılaşmalar şehir plancıları tarafından sözde imar kanunu doğrultusunda hazırlanmış imar planlarına uygun olarak yürütülür. Şehir plancılığı ileri ülkelerde çok önemli bir iştir. Bu işi yapacak insanlarda yüksek kabiliyet, zeka aranır ve çok zorlu eğitime tabi tutulurlar. Şehir plancılarının mühendislik, mimarlık, psikoloji, tıp v.s. gibi bir çok alanda bilgili olmaları gerekir.
Ama malesef bizim ülkemizde şehir plancısı olmak çok basittir. Puanı bile diğer bölümlere göre düşüktür. Hayatımıza yön veren bu şehir planlamacılarının okullarında 2-3 karton maket ve bir kaç pafta çizimiyle yetersiz ve sadece bir diploma alarak kitle hayatlarına yön veren yetkiyle donatılıp mezun olmaları bu ülkeyi ve şehirlerimizi bu hale getirmiştir.
Tabi sadece şehir planlamacılarını suçlamak doğru olmaz. Bu işin en büyük suçlularından biride belediyeler ve imar müdürlükleridir. İmar müdürlükleri siyasetin ve iş bilmezlerin elinde oyuncak gibidir. Bu makamlar çok mühim makamlardır ve profesyonel bakış açısı gerektirir. Ama malesef kokuşmuş sistemimiz ve temeli YÖK e dayanan kokuşmuş eğitim sistemimiz sayesinde imar planları daha planlama aşamasında çarpık dizayn edilip, akla, mantığa ve vicdana sığmayan hatalar yapılıp insanlar mağdur edilmektedirler.
Ve yine eksik bir imar kanununmuz var. İmar kanununda teferruat bulunmadığından dolayı imar planlarında cami yerleri rasgele belirlenmektedir ve ister istemez her köşe başında cami yeri ayrılmaktadır.
Fırsat bulan bazı günah çıkarıcıları da belki günahlarımıza kefaret olur deyip akılları sıra iyilik yapıp hiç bir bilgi ve inşaat deneyimi olmadan cami yaptırmaya kalkışıyorlar.
Demem oki ülkemizde görülen bir takım sorunların alt yapısı bambaşka faktörlere bağlıdır aslında. Bu sorunların temel kaynağını görüp sorunları temelden çözmek gerekir.
Şimdi bu camilere rampa yapılacağına, rampaya gerek kalmayan camiler yapılsaydıya.
10 tane küçük cami yapılacağına 1 tane şahaser niteliği taşıyan büyük ve işlevli cami yapılsaydıya. Hem müslümanlar daha huşu içinde ibadet yapar hemde camiler için devletin harcaması 10 kat azalırdı.
Türkiye tam anlamıyla cami cenneti. İyide neden sadece sayı olarak 1. sıradayızda, neden kalite olarak en gerideyiz? Neden dünyanın 8. harikası olarak türkiyedeki bir cami gösterilmesin?
Ben bir müslüan olarak bu kadar çok caminin olmasına karşıyım. Bence 1 aslan 500 koyundar iyidir misali 10 cami yerine 1 tane ama kapasitesi yüksek, çevresi açık, yeşili bol, mimarisi düzgün, baktığında içini açacak, imamı alim, içine girdiğinde gönlünü ferahlatacak, dinsiz dahi olsa herkesin gıptayla bakabileceği 1 tek cami den yanayım.
Hani nerde mimarlar, mühendisler, şehir planlamacıları ve edepli sanatkarlar? Her şeyimiz para olmuş. Kalite ortada yok.
Rasgele yaşayan, rasgele üreten, plansız, programsız, hedefsiz idealsiz bir toplumuz biz. Malesef böyleyiz. Dindarımızda aynı, dinsizimizde.
Sadece eleştiriyor yada banane diyoruz. Demekki biz toplum olmayı unutuyoruz.
 
sevgili pegasus;
zihin dünyanı ne ile inşa ettiğini bilmiyorum bu o kadar önemli de değil zaten. Farklı fikirlerin, inançların olabilir. herkesin zihinsel, düşünsel gelişimini inşa ederken beslendiği kaynaklar aynı olmak zorunda değil. Ancak bu farklılık birbirimize kinle nefretle bakmamıza sebep teşkil etmemelidir diye düşünüyorum. Görüyorum ki, kalbin düşüncelerinei inançlarına katılmadığın insanlara karşı kinle dolup taşmış. Oysa farklılıklarımız zenginliğimizdir. Önyargılarımızdır esasen bizleri esaret altına alan. Sen önyargılarının esiri olmuşsun. bunun neticesinde dine veya dini anımsatan herşeye karşı bir allerjin var. küçümseyici ve hakaret içeren cümlelerin bunu ifade ediyor. Bence bundan böyle elştirirken insan onurunu daha seçici ifadeler kullan. Unutma kimse senin gibi düşünmek zorunda değil. kimse senin tanrına inanmak zorunda da değil. Ama barış ortamlarının, ancak farklı düşüncelerin birbirlerini tolore etmeleriyle sağlanabileceğini de unutmayalım.
 
Arkadaşlar bazı olaylara yaklaşımlarınız beni çok üzdü. Rabbimin adaleti yücedir. Burada olan bir eksiklik diğer tarafta yemin ederimki ALLAH tarafından mislince katlanacaktır.. Sadece şirk koşma yeter. Adaletine inan güven yeter.. Her sonuçta ona sığın yeter... Gerisi boşşşşş..
 
her şeyi öteki dünyaya havale edip bu dünyada duyarsızlaşmayalım . boşvermeyelim .
 
Bazı arkadaşlar ilahi adaletten bahsederken meseleye eleştirisel olarak yaklaşıp, madem ilahi adalet var neden herkes güzel değil, yada neden doğan çocuk sakat doğar şeklinde çocukça mantık kuruyorlar.
Soruyorum:
Herkes güzel olsaydı güzel diye bir kavram olurmuydu? Yada çirkin diye bir kavram olurmuydu?
Hiç sakat olmasaydı sağlam olmanın bir anlamı olurmuydu? Hatta engellilik diye bir kavram olurmuydu. Bu form açılırmıydı? Hatta bu site olurmuydu?
Zengin fakir olmasaydı, Bu kavramlar olurmuydu? Fakirlik diye bir kavram olmayınca ondan kurtulmak için para kazanma hırsıyla hayata tutunma olurmuydu? Zengin olmak için çalışma, azmetme olurmuydu? ve dolayısıyla yaşamın ne anlamı kalırdı?
Hayat ortamdaki potansiyel farklarla vardır.
Bir barajdan enerji üretmek için barajda depolanan suyun akacağı yere göre yüksekte olması yani potansiyel enerjisinin olması gerekir.
Neden bütün sular aynı seviyede değil? diye şikayette bulunup bu durumu adalete ters bir durum olarak değerlendirmek dini bir kenara koyun bundan öte cahilliktir, fizik kurallarını bilmemektir.
Yaratılan herşey aynı olsaydı yaşamın bir anlamı olurmuydu?
Böyle bir durumda ne konuşacaktı insanlar?
Bütün siyasi partiler aynı fikri taşısalardı 2. bir partiye gerek olurmuydu? Yada hiç siyasi parti olurmuydu? Seçim olurmuydu?
Bu örnekler her alana kaydırılıp uzatılabilir.
Yaratıcı kainatı farklılıklar üzerine yaratmıştır. Farklı yaratmak Allahın bir gücüdür. O hiç bir şeyi örnek almadan kainatı yoktan var etmiştir.
İnsan oğlu sadece olanı düşünebilir. Olmayan bir şeyi bıakın yaratmayı tasvir etmesi bile mümkün değildir. İnsan bir şeyi üretirken mutlaka olan başka bir şeyden esinlenir. Yada olan bir ihtiyaçtan yola çıkarak o şeyi üretir. Sonuçta insanın ürettiği herşey tabiattan ilham alınarak yapılmıştır. Oysa Allah herşeyi hiç yoktan var etmiş ve herşeye kendince uygun gördüğü bir biçimde şekil ve nizam vermiştir.
Allah kainatı yaratırken tektüze sade bir şekilde değil, onun büyüklüğünün idrak edilmesi için yarattıkları tarafından idrak edilemeyecek şekilde karmaşık ve büyük yaratmıştır.
İdrak edememek kimilerine göre yaratıcıyı kabul etmeme sonucunu doğursa da kimilerine göre de yaratıcıdan maşka mümkünat olmadığı sonucunu doğurur. Demek oluyorki iman mantığın daha ötesinde olan bir vicdan meselesidir. İman şeytanla verilen savaşın sonucunda ortaya çıkan bir meyvedir.
Mevcut gafil dindarların hayatına bakıp dinin yalanlandığı bir dönemdeyiz. Bir zamanlar çok muntazam bir hayat süren dindarların hayatına bakıp onlardan etkilenip dindar olanlarda vardı. Bence bunların her ikiside koyun psikolojisidir. Bu psikolojiyle dini inkar edenler aslında zannettikleri gibi entellektüel bir yapıya sahip değil, tam tersine basit mantık yürütmesine sahip basit insanlardır.

Sakat olmak ilahi bir cezamı sorusu bu mantığın o kadar altında kalıyorki cevaplamak bile komik düşüyor.
 
dine inananlar aklı başında akıllı insanlar oluyorlarda , insan iradesini ön plana çıkararak karar verenler akıl yürütenler neden basit insan oluyorlar ? Bu mu sizin düşünceye tanıdığınız özgürlük ? basit olmak mantık yürüterek doğrulara ulaşmaksa, sorgulamaksa ,araştırmaksa ben bunu ; dogmacı olup hayal peşinde koşmaya yeğlerim.
 
dünya kimine göre cennet kimine göre cehennemdir bana göre cehennemdeyiz ademin iblisle olan meselesini bütün insanlık çekiyo olay budur
 
netbus, araştıran sorgulayan insan asla "basit" olarak tanımlanamaz,katılıyorum.din bir vicdan meselesi ben korkarım başkalarının inancına söz söylemeye,herkesin inancı kendine.laiklik çatısı altında oldukça,zorlama olmadıkça,bilimden soyutlanmadıkça,bilimi inkar etmedikçe din konuşulur.din ve bilim ve din ve laiklik bazılarının kafasında çakışıyorsa onları torbaya koyup arabistana postalayasım geliyor.burası türkiye.insan hem çağdaş hem dindar olmalı,hem geçmi,şi hem bugünü bilmeli,geleceğe inanmalı.din yardımcıdır doğru yaşamaya,sırf dinle ilgilenenler de kendini soyutlar bu hayattan.hele 2 ayete bakıp kadını 2. sınıf vatandaşı yapanlar,bilin ki özgür irade izin vermeyecektir böyle şeylere ama ortam müsait maalesef.cahiliz,nasıl geçecek bu,genetik.aşısı da yok....
 
Eğer engellilik allahın bir lütfu ve hikmeti ise; bu nasıl hikmetse elbette ilahi bir cezadır.

Engellilerin her sorunu bitmiş camiye nasıl rahat gider orda nasıl rahatça ibadetini yapar omu kalmış onuda diyanet çözümleyecek. İbadetimiz evde yaparsak sevabı dahamı az oluyor acaba. Diyanet Devlet Kurumu olmaktan çıkmalı bencede. İnancı siyasallaştırmaktan başka bişey değil.

http://www.youtube.com/watch?v=S6DyW92hqS4
 
NETBUS, İNANMIYORSAN İNANMA. AMA Bİ DAHA SAKIN ALLAH'a DİL UZATMA!!!
 
burası bin ladin'in sitesi değil.bırakın bu konuları,neyi tartışıyoruz.ilahi ceza değil ne cezası,bağnazlar yobazlar ancak onaylar bunu.diyanet bir kurumdur,gereklidir.iyi çalışmıyorsa adamlar değişir,padişah değil ya.siyaset yapıyorlarsa sistemde hata.bence siyaset de çok karmaşık bir konu,kime ne desek bilmem ki.ama ilahi cezadır diyen gerçekten yobaz,valla ya,daha neler .tıpkı "7.4 depremi yetmedi mi" diyen kara zihniyet gibi.arkadaşlar hepiniz laik türkiyenin evlatlarısınız,dini inancınız kendinize,din bir vicdan meselesi.ya ben renklerden beyazı seviyorum artık , kara kara vbulutlar yetti gayrı . geri dönüşüm yapmayın
 
amaaaaaannnnnnnnn

ben sakatsam sakatım sen isyancıysan ben şükürcüyüm sen inançsızsan ben inançlıyım senin inançsız olman ne beni ilgilendirir nede benim inançlı olmam seni kendi düşünceni kendine sakla herkesin aklı selim
 
@Fuzulim çok güzel ifade etmişsin. Ancak amaç kışkırtma, senin verdiğin örnekler çürüttüğün fikirler önemsenmeyecek yine aradan bir sözcük bulunup onun üzerine satırlarca yazılacaktır. Bu düşünen eleştiren tarafın kim dayatmacı davrananın kim olduğunu gösteriyor.

Diyanetin varlığı ise hep karşı olanların iddia ettiği gibi laikliğe tehdit değil özellikle cumhuriyetin ilk yıllarından beri laikliğin korucuyucusu olmuştur. Dini eğitim ve fikirlerin kişilere bırakıldığında ne sonuçlara varacağını osmanlının gerileyen ve yozlaşan sisteminden görüyoruz. Öyle ki cumhuriyetimiz ikinci bir kurtuluş savaşını da bu zihniyete karşı vermiştir. Sonuçta osmanlı da hiçbir zaman farklı dinlere şiddet yaşanmamış bir çok millet yüzyıllarca huzur içinde yaşayabilmiş ancak yozlaşan ve gerileyen sistem ve yönetim zafiyetiyle o duruma gelmiştir. Aynı yozlaşma şimdi diyanet içinde geçerli fakat bu gereksiz olduğu anlamına gelmez sadece Türkiye'deki birçok sistem gibi yeniden düzenlenmesi ve siyasetten tamamen ayrılması gerekiyor.
 
öyle konular çıkıyo ki karşıma vallahi hönq oluyorum

hadi sonradan engelli olanlara yaptıklarından dolayı cezalandırıldılar( bende dahil) diyelim. Peki doğuştan engelli olanların ne gibi bi suçu vardı da engelli olmakla cezalandırıldılar :?:

Hayatın anlamını 18 yaşımda engelli olduktan sonra çok daha güzel anladım. Bunun için engelliliğimi bir cezadan çok, olsa olsa mükafat olarak görebilirim... ( kişisel görüşümdür)

sevgiyle...
 
Üst Alt