Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Eleştiri] DİLENCİLER! Yuh olsun sizin sakatlığınıza!..

Elbette siyasi çözümler aramak ve uygulamak gerekiyor. ancak "çalışma-çalışan" kurgusundan ziyade "eğitim-eğiten-eğitilen" kurgusuna yapıcı eleştirilerde bulunmak şu gün için daha faydalı olur kanaatindeyim... Bu öneriyi yapılacakları öncelik sırasına koymak şeklinde de değerlendirebilirsin... Azımsanmayacak kadar çok yanlış var...
Kurallarda,
ve bizde...

Saygılarımla...
 
La Fargue (adı farklı yazılıyor olabilir) Marks'ın damadıydı.oldukca zeki bu şahıstan Marks kapitalizme yönelik mücadelesinde o kadar umutluyduki ona kızını vererek saflarına kazandırmak istemişti.Adamımızın bu mücadelede ortaya koydugu en buyuk adım ''tembellik hakkı''adlı eserle ortaya cıkmıstı.Eserinde kısaca kapitalizmin insanların çalışması gerektiğine yönelik empozasyonunu reddediyor ve bu korkunc sistemin yıkılması için herkesi tembellik yapmaya ve üretmemeye davet ediyordu.Kitap cok ses getirdi ama üzerine temellendiği düsünceye pek ragbet edilmedi.Zira düşünce içeriğindeki anarşizm nedeniyle taraf göründüğü sosyalizmin özünede karşıydı...

Bu konuyu dillendirmemin sebebi sevgili gokhan'ın engellilerin çalışmasına yonelik iktidar birey ilişkisinin sorgulanmasının gerekliligine yonelik ifadeleriydi.İfadenin haklılıgı bir yana bizim bu tartışmada üzerine gidilmesinin gerekliliğine inandıgımız asıl tema biraz farklı gibi görünüyor;dilenmek!!!..Çalışmamak gerekcesinin yukarıdaki gibi bir siyasi dayanaga degilde hayatı baskalarının üretimi üzerinden sürdürme eğilimini ilke edinen felsefi anlayış...Sadeece dilenmek... .

Konumuzun ortaya cıkısı gözönüne alındıgında konunun karısması son derece normal.Ancak burada asıl mesele ''dilenmek''fiilidir ve bu durumun engelli olup olmamaklada pek alakası yoktur.''Dilenmek'' egemen anlayısın aksine bizim engelli camiasına mahsus bir olgu degildir.Genel olarak bir hayat felsefesi olarak nitelendirilebilecek bu psikozun derinlerine inmek sadece engelli bireyin degil tüm toplumun gorevidir.Yıllar once jack London'un ''Trenle seyahat ''adlı Teserinde hayatı bir dilencinin gozunden okuma fırsatı edinmiştim.Gercek hayatından yola cıkarak yazdıgı bu eserde yazar dilenciligi felsefi ,birazda mizahi yonuyle ele almısdı...Burada dilenciligin ekonomik olgularla olan bariz ilişkisini biraz yadsıma cüreti gösterecek ve olgunun kültürel boyutuna dikkat cekecegim..Dilenci camiasını dikkatle irdelediğimizde bu camianın ekonomik zorluktan ziyade durumu bir yasam felsefesi olarak benimsediklerini goruyoruz.Aksi takdirde bir insanın dilenciligi ancak zor durumda kaldıgında gecerli olmalıydı.(zira jack london da oyle olmusdu)Oysa bu surec zor anlar atlatıldıktan sonrada devam etmektedir.Birey durumu benimsedikce daha sonra toplumuın diger fertlerinede sirayet eden bir düşünce yaygınlasmakta,farklı sekil ve üslüplarla benimsenilmektedir.Bu durum toplumsal yozlasmada cok onemli bir yer tutuyor.Kanaatimce karsı durulması gereken budur.
Konunmuzun iktidar birey ilişkileriyle acılımı yapılacaksa bu konuda daha somut ornekler gormek beni mutlu edecektir.Herne kadar iktidarın bireyin kendisine ihtiyac duydugu sisteme yonelik hayati vurgusu ve buna yonelik cabası tarafımızca biliniyorsada burada sozu edilen dilenciliğin bu durumla ilişkisi somuta indirgenebilinmiş degil.Oyleyse olayı kültürel boyutuyla ele alacak ve felsefi olarak bu yaklasıma karsı duracagız.Bu karsı durusun bizlerin kendimize yonelik kimlik sekillendirme cabalarımızda çok önemli bir kilometre tası olacagını düşünüyorum...
Saygılarımla...
 
Çok güzel anlatmış Gökhan. Yazdıklarına aynen katılıyorum.
Bununla birlikte, bu yazılanlar, bahsi geçen derneğin yaptıklarına olan nefretimizi yumuşatmaz -ki Gökhan'da aynı kanıda sanırım- fakat, bu nefretin yanı sıra, bazı şeylerin de altını çizmek gerek.
Konuyla ilgili olarak bir kaç şey de ben söylemek istiyorum.

Varolan egemen ideoloji, doğaya ve yaşama ilişkin her şeyi metalaştırıp pazarlarken ve dahası, her şey “daha fazla kâr için”leştirilmişken, sakatlığın da kâra dönüştürülmek istenmesi, kaçınılmaz bir olgu haline gelmiyor mu?
Öyle ya, manken, güzelliğini; şarkıcı sesini; fahişe, bedenini; akıllı, beynini; güçlü, gücünü; polis, copunu; torpilli, “dayısını” ve sonuç olarak, herkes, her şeyi ve herkesi kullanabilirken, sakatlar niye sakatlığını kullan(a)masın?
Mademki oyunun kuralı bu ve dahası yaşamak için “ne yaparsan yap” acımasızca dayatılıyor, o halde, “sakata bir sadaka” da pekalâ bir kazanç, pazarlama –ve hatta dayatılan şekliyle yaşam- biçimidir.
Öyleyse, ya sistemin tamamına, yani hem “herkese hak ettiği kadar”a hem de “her şey mübah”a karşı çıkmalıyız, ya da yazıya konu olan ilanı, bir pazarlama yöntemi olarak kabul etmeliyiz.
Bir başka deyişle, bu düzene “Evet” diyenler, bu pazarlama argümanına da “Evet” demek zorundadırlar.

O halde kaçınılmaz olarak tercihimizi yapmalı ve:
Tabii ki, sistemin bütününe karşı çıkmalıyız.
Tabii ki, “herkese emeğine göre” ilkesinin değil de, “herkesten yeteneği kadar ve herkese ihtiyacı kadar” ilkesinin geçerli olmasına odaklanmalıyız.
Tabii ki, devletin, herkese, doğumundan ölümüne değin, güvenceli bir gelir sağlaması için çalışmalıyız.
Tabii ki, ekonominin “insanlaştırılması”nı istemeliyiz.
Zira demokrasi, toplumun ve doğanın nimetleri kadar, güzelliklerini de adilce bölüşme düzenidir*; dahası, demokrasinin olmazsa olmazı da “sosyal refah”tır.
Kurtuluşumuz -aslında insanlığın kurtuluşu- ancak bu ilkelere sarılmakla mümkün olacaktır.
Kaldı ki, artık ne doğanın bu hızla üretmeye ve tüketmeye, ne de insanların bu kudurgan ve barbar yaşam şekline dayanmaya takatleri vardır.

1968 Mayısında, Paris’te duvarlardaki afişlerden birinde şöyle deniyormuş: “Kimsenin girmediği yollara gir yürü; kimsenin düşünmediği fikirlere aç kafanı!”
O halde Server Tanilli hocamıza kulak verelim:
Bir başka dünya, daha insanca, daha adil bir dünya mümkündür. Onun kurtuluşuna, her insan kendi testisinin büyüklüğü oranında su taşıyacaktır, taşımalıdır.
Kolay gelsin efendim...

* Server Tanilli, Değişimin Diyalektiği ve Devrim
 
Bu konuda hazırlanan metin ne asamadadır su an?
 
ben Türkiyede engellilerle ilgili derneklerin en azında yaşadığım ilçedeki derneğin
seçim zamanlarında üyelerini potansiyel olarak görüp partilerle pazarllığa oturmalarına karşıyım malesef ülkemizde sivil toplum örgütleri temsil ettikleri toplulukların sorunlarını değil dernek yönetimlerinde bulunan kişilerin çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlarbunlar beni aşırı derecede rahatsız ediyor.İçimdiki öfekiyi kusmak için emekli olduktan sonra partiye gireyim bazı şeyleri ilçemizde olsun yapabiliriz diye düşünmüş ve partiye girmiştim malesef hiç bir şey olamıyor talimatlara görü iş yapılıyor kişilere çalışıyorsunuz yine yapmak istediklerimi yapamadım bağırsanız karşı çıksanız propagandacı oluyorsunuz karıştırıcı oluyorsunuz hani var ya '' susma sustukca sıra sana gelecek '' BU SESLER COĞUNLUKTA olursa ses getirir diye düşünüyorum.
 
Bildiriyi yazmaya henüz başlamadım.
Önerisi olan varsa, buraya yazsın lütfen.
 
[size=7]BEDENSEL ENGELLİLER VE DAYANIŞMA DERNEĞİNDEN MESAJ:[/size]

[size=4]Sayın
Engelliler.Biz

Sitenizin forum köşesinde derneğimizi karalayan açıklamalar ve yazılar gördük. Bir kamu yararına olan ve Ülke çapında gerçekleştirdiği hizmetlerle 80 devlet ödülü olmak üzere 200'ün üzerinde ödül almış derneğimize bu denli atıflı ve ağır ifadeler yer alan yazıları yayınlamanız çok üzücü ve düşündürücüdür.

Derneğimizi gelip görmeden ve yapılan hizmetleri yerinde izlemeden kendi düşünce taktirleri ile suçlamalarda bulunan arkadaşlarımızı üzüntüyle karşılıyorum. Sivil toplum kuruluşlarını zan altında bırakan bu tür yayınların toplum açısından ve sivil toplum kuruluşları açısından ne gibi faydalar sağlayacağını anlamış değiliz.

Her bir kişi bir kuruluşa kişisel tepkileri nedeniyle bunu yayınlarsak, o zaman doğru olsun olmasın herkes bir başka kurumu karalama şeklini uygulayabilir.

Site ayrıca derneğimizin avukatları tarafından incelemeye alınmıştır.

Bedensel Engellilerle Day. Der.
www.bedd.org.tr[/size]
 
"Site ayrıca derneğimizin avukatları tarafından incelemeye alınmıştır. "

Müthiş bir olay
Aba altından sopa gösterilmektedir.

Sayın Dernek üyeleri; sizi bu ülkede bugüne kadar acımasızca sömürülen engelliler eleştirmiştir. Ve bu eleştiri dikkat ederseniz engelli adı altında kurulmuş çoğunun amacının ne olduğu tartışılan oluşumlara yönelik eleştirilerdir.
Bu güne kadar acımasızca eleştrilen, biz engellilerce yapılan bir eleştri bu kadar mı panikletti sizi.

Bu sitedeki bu kadar engelli üyeden hiç biri derneğinizin herhang bir
faaliyetine mahzar olmamış, kaldı ki hemen hemen ülkenin her yerinden üye bulunmaktadır. Eğer derneğnizi tanıyan veya derneğiniz faaliyetlerini bilen bir üye olsaydı derneğinizi bize tanıtırdı.

Sizin derneğinizin tanınmamış olması biz engellilerin eksikliği olduğunu sanmıyorum.

Sayın dernek üyeleri biz engelliler maddi ve manevi olmak üzere bu hayatta oldukça zarar gördük ve görmeyede devam ediyoruz. Avukatlarınızın verecebileceği zarar bizleri kahretmeyecektir ama sizlere bir ödül daha kazandırabilir. Hiç bilinmez belki de hepimiz zarar görürüz.

Hukuk gücünüzün engelli yasasının çıkartılmasında ve engelli yaşamının kolaylaştırılması yönünde kullanmanız dileğiyle.
 
Ben derneğin mesajına gerekli cevabı hazırlıyorum.
Tabii ki, burada paylaşacağım.
Ama Ferit abimin söyledkleri, bir ön mesaj olarak kabul edilebilir :)
 
Biz bu forum sayfalarında seviyeli bir biçimde dilediğimiz gibi yazıyoruz, yazdıklarımızın suç teşkil edecek şeyler olduğuna inanmıyorum.....
 
Re: dilenciler

cincin' Alıntı:
Ben Kemal Demirel'i ve doğal olarak Engellilerle Dayanışma Derneğini 89 dan beri tanırım. O yıllarda yapacağı bir gecenin organizasyonunda görev almıştım. Geceyi kurtaran sanatçıyı ben getirmiştim. O günden sonra Kemal bey onunla çalışmam için bir çok defalar haber gönderdi. O geceden bir süre sonra seçim hazırlıklarının yapılmaya başlandığı dönemde dernek üyalerinden biri benden habersiz Kemal beyin beni haberim olmadan bir partiye üye yapmak girişiminde bulunduğunu öğrendim. Partiyi arayıp durumu öğrendim ve işlemi iptal ettirdim. Bu olaydan sonra derneği ve Kemal Demirel i araştırmaya başladım. Gördüklerim ve duyduklarım hoşuma gitmediği için faaliyetlerime son verdim.
Kemal Demirel İn hayat felsefesi sakatı ve sakatlığı kullanmak üzerinedir.
Önemli olan bu derneğin kuruluşundan önce tüm yetkili birimlerin Kemal Demirel in bu meziyetinden haberdar olmalarına karşın nasıl yetki belgesi verildiği ve üstüne üstlük kamuya yaralılık ünvanını almış olmasıdır. Federasyon ve konfederasyonun buna nasıl izin verdiğidir önemli olan
.

cincin somut şeylere ihtiyacımız var.. bu tür (şimdilik) subjektif yaklaşımlarla hareket etmemiz bizi istemediğimiz yanlışlar içerisine sürükleyebilir.

Ayrıca bedd nin böylesine bir savunma yapması beni fikri açıdan tatmin etmek yerine daha da rahatsız etti. Ya yazdıklarımızın genel olarak neye işaret ettiğini anlamadılar, ya da anlamak işlerine gelmedi... Neticede "Böyle yardım toplayan bir derneğin böyle savunma yapması beni çok şaşırtmadı" yinede bu savunmanın altında şahıs olarak kimin imzası olduğunu merak etmiyor değilim... Savunma da geçen şu cümle;

"Her bir kişi bir kuruluşa kişisel tepkileri nedeniyle bunu yayınlarsak, o zaman doğru olsun olmasın herkes bir başka kurumu karalama şeklini uygulayabilir. "

kaleme alanın bu işi ne kadar ciddiyetle(!) yaptığının bir delili aslında

Bununla birlikte derneğe yönelttiğimiz eleştirilerin "yıkıcı" değil "yapıcı" nitelikte olması taraftarıyım. Derneğin, özellikle ekonomik durumunun ne kadar şeffaf olduğunu öğrenebilmek sanıyorum hakkımız ve bunu öğrenmenin bir yolu bulunmalı. Kaldı ki bizim derdimiz bedd değil "dilenmek" ve "yardım toplamanın nasıl olması gerektiği" mevzusudur.

Ve bunları okuyan herkes biliyor ki; "Biz yardım etmeyi seven ve insanları yardım etmeye teşvik eden bir milletiz" ancak bunu istismar edenler hep oldu... En azından bir birey olarak bu istismarla mücadele etmenin yapılan yardımı daha anlamlı ve faydalı hale getireceği düşüncesindeyim. Ama şunu da biliyorum ki istismar etmek isteyen insanlar oldukça bu istismar hep olacak... Bence bu daha önceki yazımda da bahsettiğim" insan" olabilmek konusu ile direkt ilişkilidir...
Saygılarımla...
 
İlgili derneğe şimdi bir cevap yolladım:
[size=4]"Sayın Bay/Bayan,

Ben sizin derneğinizi değil, vermiş olduğunuz ilanın berbatlığını eleştirdim.
Başka faaliyetlerinizi bilmiyorum, ve bunun pek bir önemi de yok zaten.
Ayrıca, almış olduğunuz ödüllerden çok sayıda faaliyet gösterdiğiniz anlaşılıyor. Acı olan, bu faaliyetlerinizi duyurmak yerine, o tür ilanlarla pirim yapmaya çalışmanızdır.
Engellilerle ilgili bir derneğin, böyle bir ilan vermiş olması en hafif terimiyle üzücüdür.
Umarım bunu bundan sonra siz de takdir eder ve o ilan için kamuoyundan özür dilersiniz.

Saygılarımla.

Bülent Küçükaslan
Engelliler ve Dostları Kulübü
www.Engelliler.biz"[/size]
 
Derneğin gönderisi içerik itibariyle bildik suçlu telaşını yansıtmaktan öte hiçbir anlam ifade etmiyor.Avukatlarının siteyi incelemeye alması şahsen beni çok mutlu eder.Bu sayede avukatlar hizmet ettikleri kurumun dışında engellilere yönelik onurlu mucadelelerin verildiği platformların varlığından haberdar olurlar.Böylece her hukuk adamında olması gereken doğal bir duyarlılıkla uğruna çalıstıkları derneğin ne yapmaya çalıştığınıda insan onuru çerçevesinden değerlendirme şansı bulabilirler...Hatta kendilerinin(eğer boyle birileri varsa) bu konudaki düşüncelerini öğrenmek ve istişare içinde olmak bizleri çok sevindirecektir.Fakat konunun asıl dikkat çeken yanı, gönderinin bizim üzerinde tartıştığımız konuyla ilintili en ufak bir fikir içermemesi...Gönül bu konuda kendilerinin de sarfedecek bikaç sözlerinin olmasını dilerdi...
 
slm

galiba ne engelliler kendilerini engelsiz birşekilde görmeyi başarabilecek bu dünyada nede engelsizler onları engelli g.bi görebilecek yapılmak istenen feci hakikaten hayatımı bu insanları düzeltmek için harcıyorum genede başarılı olamıyorum demek istediğim şu bu feci olayları bbizler yaratıyoruz aslında bi tutturmuşuz engel engel eeee adamlar bakıyor pirim yapıyor bu neden kullanmayalım diyorlar arkadaşlar ya önce kendinizi eğitin psikolojinizi düzeltin bu anlamda kabullenin ama engeliniz engel yaratmasın size bunu çıkarmayın gözönüne işte bu sorun sarpmurat seni tebrik ederim bu tip bir organizasyonda bulunmadığın için bildirge konusuna karşıyım çünkü bu yangına körükle gitmekn oluradamlar bizi rahatsız olsun diye yapıyor bunu zaten anladığım kadarıyla bizim ayaklanmamız işine gelir onların tabi bu benim kanım
 
[size=7]Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği[/size]

[size=4]O tarihlerde Bedensel Engelliler Spor Federasyonu asbaşkanıydım. Sancakspor Kulübü’nü ziyarete gittiğimde, Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği Başkanı Kemal Demirel’le tanıştım. Kendisini çok sempatik buldum. Üstelik yüz hatları rahmetli ağabeyime çok benziyordu. Bu yüzden ona duyduğum yakınlık daha da arttı. Hatta bir süre sonra yaptığı daveti kabul edip Maltepe taraflarında bir lokalde dernek olarak verdikleri plaketi de kabul ettim. Son zamanlarda bu dernekle ilgili bazı ihbarlar gelmeye başladı. Devamlı okurlarımız bilir, elimizde bir yazılı belge olmadan, imzalı ifadeler bulunmadan bu sütunlara hiçbir şey yazılmaz. Bazı işlerine gelmeyen okurlarımız öyle zannetse bile.

Aktif bir dernek
Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği, engelli kuruluşları içinde belki de en aktiflerden bir tanesi. Ancak bu aktivitenin sadece (diğer birkaç konudaki küçük faaliyetler hariç) tekerlekli sandalye dağıtımına yönlenmesi ve her fırsatta “Türkiye’nin de daha 250 bin tekerlekli sandalyeye ihtiyacı var” diye ortaya çıkması bizi de kuşkulandırdı. Araştırmalarımızı biraz daha derinleştirdik. Ziyaret ettiğimiz illerdeki valilerden bu derneğin çok aktif olduğunu öğrendik. Başka kamu kuruluşlarıyla da ilişkiye girmişlerdi. Çünkü Kemal Demirel çok sempatik ve engelli olmasını iyi kullanan biriydi.

Aile boyu dernek
Derneğin başkanı Kemal Demirel, saymanı da eşi Nuray Demirel. Önceleri kimseye fazla güvenmediği için böyle yaptığını düşündük. Ama sonra işler birdenbire karıştı ve derneğin çalışma şeklinden rahatsız olan engelliler bize başvurarak bildiklerini anlattılar. Onların isimlerini burada açıklamıyoruz ama bilinsin ki elimizde konuştukları bantlar ve imzalı ifadeleri var. Şimdi soruyoruz:

Atlantis Medical
Kemal Demirel, Atlantis Medical isimli firmayı kimin üzerine kurdurmuştur? Sandalye alıp bağışlamak isteyenlere bu firmanın telefonunu vermiş midir? Kemal Demirel, aynı engelliyi tekerlekli sandalye tesliminde bağış yapanlar derneğe geldiği zaman 20-25 defa tekerlekli sandalyeye oturtmuş mudur? Atlantis Medical şirketi tekerlekli sandalyeleri kaça alıp, bağış sahiplerine kaça fatura etmiştir? 2000 yılında kaç milyarlık tekerlekli sandalye bağışı alıp, karşılığında kaç milyarlık tekerlekli sandalye dağıtmıştır? Kendisine yaptıklarının doğru olmadığı söylendiğinde, bu üyeleri dernekten uzaklaştırmış mıdır? Eğer yukarıda yazılanlar doğru ise, bu Türkiye’de engelliler hareketine vurulan bir darbedir. Dolayısıyla gerekli önlemler alınmalı, bu derneğe bağış yapanlar ve işbirliği içinde olan firmalar daha dikkatli adım atmak zorundadır.

Yalnız bu dernek mi?
Maalesef ülkemizde duygu sömürüsü yaparak kendi kişisel çıkarlarını düşünen başka engelli dernekleri ve onların yöneticileri de vardır. Bunların hızla toplumdan uzaklaştırılmaları, kamuoyunun da engellilere olan bakışını da olumlu yönde değiştirecektir. Burada da görev, engelli derneklerinde üye olanlara düşmektedir. Küçük çıkarları için derneklerde yapılan yolsuzluklara göz yummamalıdırlar. Genel kurullarda demokratik bir biçimde her türlü tartışmaya girmeli ve bu konudaki tecrübelerini bu köşeye bildirmelidirler. Bu yapılırsa devlet güçleri de harekete geçer ve engellileri istismar eden kim varsa kabuklarına çekilmek zorunda kalır. Diğer engelli dernekleriyle ilgili araştırmalarımız da devam ediyor. Bilgi ve belge toplanıyor. Bir süre sonra yeri geldikçe onları da sizlere açıklayacağız.

Yavuz Kocaömer
TESYEV[/size]
 
TESYEV ADINA YAZILMIŞ METNE ATFEN: Dernekler hakkındaki iddialar üzücü.Bence bu noktadan sonra işlendiği iddia edilen fiiler suç teşkil ettiğinden,bilgisi olan kişilerin suç duyurusunda bulunması gerekmektedir.Bizim de görevimiz ,ortak adımızı temize çıkarmak adına toplumda yerleşmiş dilenci önyargısıyla savaşmaksa, iddialarımızı yargı mercii önüne taşımamızın sonucu olarak cezanın ibret ve caydırıcılık işlevleri harekete geçeceğinden bir ölçüde de olsa görevimiz başarılmış kabul edilebilir.
 
dizabled_110903.gif
 
:lol: çok güzel yapmışsın eline sağlık.....
Bu arada arkadaşlar farkında iseniz bedensel engelliler o gördüğümüz ilanları küçültmüş bilmiyorum ama galiba yazılar etkili oluyor
 
Forumdaki tüm arkadaşlara selamlar iyi günler diliyorum,bu forumda yazdığım ilk mesajım olacak ama aklıma gelen tüm düşünceleri burada aktarmak yerine sadece bir kaç konuya dikkat çekmek istiyorum.
Bu konu başlığı altında dilenme konusu derneklerin bağış toplama kampanyalarını nasıl yapılması gerektiği konusunun tartışılması gayet doğal ve faydalı olur bu konudagerçekten iyi niyetlide olsa engellinin dilenci olmadığı ve bu insanların sadece engellerinin olduğu ,engellerinin olmadığı konularda engelli olmayanlarla eşit eviyede oldukları anlatılabilmeli ve insanların beynine kazınmalıdır..
Bu konu başlığı altında gözden kaçırmadıysam ,dilenmenin bir sektör olduğu(dernekler değil sadece ışıklarda veya köşe başında dilenenler) ve bu sektörün ihtiyaçları için malesef çocukların kaçırıldığı ve sakat bırakıldığı konusu işlenebilir. çünki gerçekten bu konu hem engellilerin toplumdaki bakış açısını değişmesine fayda getirecek ve belkide gerekli mercilerin harekete geçmesine yardımcı olacaktır..
Ayrıca bağış toplayan derneklerden bahsedildi ve örnekler verilirken ilk yazılardan birinde lösemili çocuklar vakfından bahsediliyor bildiğim kadarıyla bu vakıf haliç üniversitesinin sahibidir (düzeltmeye açıktır) böyle bir eğitim kurumunun kurulmasında rahatsız değilim fakat lösemiyle üniversitenin alakasını çözebilmiş değilim bu okulda tıp okutulsa veya tıp ağırlıklı bir okul olsa belki anlaşılabilir fakat ben bir ilişki kuramadım amacım buarada bu vakıftan bahsetmekten ziyade sadece belirli bir amaç için kurulmuş derneklerin amaçları dışına nasıl çıkabildiklerini anlatmak içn bir örnek vermekti .
Herkese iyi günler diliyorum...

Hakan SÖYLER
 
Sinirlenilmeyecek gibi değilmiş cidden.Bu kadar olur yani.Buna benzer bi ilanda epey bi süre gazetede görüyordum.Şimdi kendime ''acaba o ilanda mı bu amacı güdüyordu?''demeden edemiyorum.Şaşırdım.
 
Dün -bedd derneğinden- bana gelen bir mesaj (aşağıda).
Yine aynı yanlış bakış!
Hala, "Ülkemiz bu ayıbı kapatacak güçtedir" demagojisiyle, tekerlekli sandalye dilenciliği yapıyorlar.
Oysa bu forumda, Türkiye Sakatlar Derneğinin, ellerinde bulunan yüzlerce tekerlekli sandalyeyi verecek ihtiyaç sahibi bulamadıkları yazılı!
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=4552
Ne büyük bir çelişki!
Bir dernek sandalye dağıtacak insan bulamıyor, diğer dernek ise tekerlekli sandalye almak için para peşinde koşuyor!
İçlerinden birisi yalan söylüyor olmasın!!!!!!!

bedd_cagri.jpg
 
oturan boğa neden bu kadar kızdınız bu dernekcilere merak ettim.Adamlar topladıklarını eğer hakkaten söledikleri işler için kullanıyorsa bunda ne sakınca gördünüz.Hakkaten sokağa çıkamayan insanlar var ise onlara bir yardımı olacaksa bunda ne sakınca var.Yok bu paraları başka maçlar için kullandıklarını tespit etmiş iseniz ona bişey diyemeyeceğim
 
Aşağıdaki bağlantıları bir göz atarsanız, neden kızdığımı daha iyi anlayabilrisiniz sanırım: DİLENCİ İMAJI

www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=1031
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=1710
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=1516

ve son olarak da şu:
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=2363

Sonra da herhangi bir sakatın sokağa çıktığında karşılaştığı bakışları düşünün...
Ben bunların en büyük sorumlusunun, bu DİLENEN İMAJ olduğunu düşünüyorum. Onun için de bu derneğin ilanına ve tarzına başkaldırıyorum!
 
dernekleri yasatma yollari ??

O ilana neden kizdiginizi anlayabiliyorum. Duygu somurusu yapilmis, dernekten cok bir sirket mantigiyla yaklasilmis yok 50 milyon bagislarsan soyle, 100 milyon bagislarsan boyle denilmis, zaten dernek hk. olumsuz bazi seyler var. ama bu dernekler hic mi iyi sey yapmazlar? bir engelli yardima muhtacsa ne yapacak, isi yoksa, guvencesi yoksa, calisabilecek kadar iyi durumda degilse. evet dilenmesin ama dilenmeye de mahkum edilmesin. iyi dernekler nasil yardim toplar bilemiyorum ama bizim bir dernegimiz var ve yazdiklarinizi okuyunca eyvah biz napiyoruz dedim. Ankara talasemi dernegi yararina bastirilmis kalem ve kartlarimiz var, bunlari satmamiz yanlis mi acaba? biz zaten cevremize, tanidigimiz insanlara satiyoruz ama onlar da bizi bildiklerinden fazla sormuyorlar. peki ne yapalim, dernegimiz icin nasil bagis toplayalim? bizim hastaligin tedavisi cok pahali ve guvencesi yesil karti olmayan hastalara gidiyor toplanan paralar. hastalarin yararina calisiyoruz, bizim dernek de kamu yararina calisan bir dernek ve kurulmasi icin bakanlar kurulu karari gerekiyormus, cok zormus yani kurulmasi bu nedenle yasatmaya calisiyoruz dernegimizi, bizden yardim isteyenleri eli bos gondermemeye calisiyoruz. Calisabilecek durumda olan hastalari is sahibi yapalim istiyoruz, burada yazilan birkac oneri gercekten guzel ancak onlari hayata gecirebilmek icin yine paraya ihtiyac var. Nasil yapacagiz?
Bu arada Sarpmurat'in yazisina atfen, ne yazik ki buyuk sirketler ancak isin icine reklam girince gercekten de yuklu miktarda bagis yapiyor. Yani bunun icin bile olsa o yardimi kabul etmek gerek, elestirmek degil.. gonul isterdi ki bunlara hic gerek olmasin, herkes yardim eli uzatsin ama olmuyor iste ancak adin duyulacaksa, gozonunde olacaksan, takdir edileceksen iyilik var, yoksa iyiligi kim atmis da kim bulmus? Sarpin fotografini da ben normal karsiladim (bilmiyorum bende mi anormallik var) bu insanlar sakat degil de siradan olsaydi o zaman onlara sokak muzisyenleri diyecektik degil mi, modern dilenci degil.. Avuc acmaktansa para kazanmaya calisiyor diye dusunuyorum ben.. Hicbir engeli olmayan kisiler de mendil acip keman calarak para kazanmaya calisiyor. niye elestiriyoruz? neyi elestiriyoruz?
elinden gelen birsey var da yapmiyorsa insan onu elestirelim biz..
 
Bu ülkede tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olup da alamayan tek bir insan bile yok!
Varsa, iletişim eksikliğinden dolayıdır.

Bakın, Türkiye Sakatlar Derneği yıllardır ücretsiz olarak tekerlekli sandalye dağıtır.
İhtiyacı olan HERKES müracaat ettiği anda sandalyesi kendisine verilir.
Ve sıkı durun! TSD tekerlekli sandalye dağıtacak ihtiyaç sahibi BULAMIYOR! Hem de 60 binin üzerinde üyesi ve 40 küsur şehirde örgütlü olmasına karşın!
Hatta ben de, bir derneğin (BEDD), "tekerlekli sandalye dağıtıyoruz, insanların sandalyeyleri yok..." sözleriyle DİLENMEleri ile, başka bir derneğin (TSD), ellerindeki tekerlekli sandalyeleri dağıtacak adam bulamamaları arasındaki tezatlığı vurgulamak için, TSD'nin sandalye dağıtım ilanını forumda duyurmuştum: www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=4552

Dernekler/vakıflar kamu yararı güderler ve yasal olarak da kar edemezler (bunun olup olmadığı da tartışmalıdır ya!).
Buna istinaden biçok kişi, "her yol mübahtır..."ı kabul edebiliyor.
Ama ben, dilenen imajın, engellilerin en büyük sorunu olduğunu düşünenlerdenim. O yüzden de "nasıl olursa olsun"u asla kabul etmem ve dahası bu mantıkla dilenenlerle de elimden geldiğince mücadele ederim :)

Tüm bunların yanında, elbette dernekler bir şekilde para toplamalıdırlar. Elbette bunun için birçok yolu deneyeceklerdir; kalem, defter satacaktır... Ama her şeyin bir adabı vardır :)

Benim derdim ne, biliyor musunuz?
Bu derneğin -ve benzerlerinin- ilanını gören/okuyan biri ile kapıda karşılaştığımda, ve ona dönüp, "yardım eder misiniz..." dediğimde, ben daha lafımı bitirmeden, cebinden 1 milyon çıkarıp, "allah yardımcın olsun" demesine deli oluyorum.
Oysa ben ondan sadece kapıyı açması için yardım isteyecekken, O kişi, o ilanın etkisine öyle bir girmiştir ki, ağzımdan çıkan "yardım" kelimesini hiç düşünmeden, para istemek olarak yorumlamıştır bile! (örnekleri yukarıdaki bağlantılarda var)
Yani bu dernekler dileniyorlar diye, bana -ve tüm sakatlara- dilenci muamelesi yapıyorlar bu ülkede!
Onun için ben bu ilanlardan nefret ediyorum.
 
hepsini okudum, sizi anliyor ve size hak veriyorum ancak ben de dernegimiz yararina birseyler yapmaya calistigimdan sizin de fikrinizi soruyorum, dernekler yasamak icin ne yapmali?
 
Bence çalışmalarınızı, yaptıklarınızı, yapacaklarınızı anlatmak ve amacınıza varmak için satış yapıp, para topladığınızı söylemek yeterlidir.
Burada "ürün"ü sattıran şey dilencilik ve ajitasyon olmasın yeter! :)
Eğer yaptığınız işin yararı ve güzelliği karşınızdakini etkilemiyorsa, ondan zaten hayır gelmez :)
 
herkeze slmlar.sayın oturanboğa bi kere sizin birisinden yardım istediğiniz zaman sizin elinize para tutuşturacakları mizansenine inanamadım.çünki size böle bişey yapabileceklerini sanmıyorum.öle bir imajınızın olduğunu düşünmüyorum.Bazı konularda öncelik tanımak isteyebilirler belki.sıra bekleme vs.gibi.Ama fazlada bence abartmamak lazım.
Bu bahsi geçen derneği hiç tanımıyorum iyice de baktım ilanlarına.Evet engelli birinin açısından baktığınız zaman belkide itici gelebilir hakkaten.Yanlız şunu unutmamak lazım insanlarımız öle duyarsızki.Hakikatende içinde olmadıkları durumlar onlara filim gibi geliyor.Sizler belli konumlardasın o sebeble belki bazı şeylere isyan ediyor olabilirsiniz.Fakat toplumumuz içinde gerçekdende çok zorluklar içinde olan insanlar var.Eğer TSD bu insanlara ulaşamamışsa buda o insanların suçu değil. TSD de bu kadar sandelye varsa yöneticileri uyansında bi çevrelerine baksın.Gitsinler o derneğin merkezine mesela gelen kim var ise isteyen verisnler sandelyeyi.ya bu zor bişeymi be.
Benim çalıştığım merkezde hep ssk lıların çocukları geliyor.bu çocukların yarısı tüm gün eğitim alabilseler kendi kendilerine yetebilecek durumda çocuklar.Ama devlet bunlara haftada 2 saat hak tanıyor.ve buda yetersiz.Benim elimde olsa bu derneğin kullandığı tüm yöntemleri kullanarak para toplayıp bu çocukların hiç değilse yarısının eğitim parasını toplardım.acıma duygsu felan umrumda değil tekki bu çocular bakım yutlarında ölmesin diye.Çünki onları seviyorum. anladınızmı bilmem.insanlar duyarsız yahu uyuyolar. Defter kitap satma ile olmuyo bu işler.
İşde o sebeble diyorumki siz tezinizde haklı olabilirsiniz.Tabiki suistimaller olacak.Ama bu bir kişinin bile hayatını değiştirebiliyorsa bu kadar kendinizi üzmenize gerek yok.İşde ben açıkca sölüyorum.Kendi öğrencilerimin hayatını değiştirmek için her yolu kullanırdım .Keşke başarabilsem.
O TSD elinde o kadar sandelye varsa söle onlara benim çocuklara el uzatsın bari onlar kurtulsun.
 
1- Bana ihtiyaç sahibi sakatların listesini ve sağlık raporlarını yollayın, size istediğiniz kadar tekerlekli sandalye yollataym!
2- TSD Türkiye'nin en eski sakat derneğidir (1958) ve ülke genelinde 60 şubesi vardır. Bu anlamda değil BEDD ile kıyaslanmak, Türkiye'nin en güçlü ağlarından birine de sahiptirler ve bir iletişim sorunları olduğunu da sanmıyorum.
3- Bu sitede dilenci muamelesi gören ve eline para tutuşturulan o kadar çok kişi var ki, bunun abartı olmadığını ispat edecek o kadar olay...:
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=1031
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=1710
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=1516
ve son olarak da şu:
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=2363

daha pazar günü bir arkadaşım yaşadı böyle bir olay(adını yazmayacağım, ama olayı buraya yazmasını rica edeceğim).
4- Bu ve benzeri derneklerin yaptıkları çalışmalara ve ilanlarına baktığımda,"o çocukların yaşamını kurtarmak..." söylemi bence biraz demagojik oluyor. Keza kimse çocukların zor durumda olmadığını söylemiyor ki. Elbette bu ülkenin en zor koşulalrında yaşayanlar engelliler ve özellikle çocuklar. Ama onlar için bişeyler yapmanın çok daha adaplı yolları vardır.
Bakın engellilerle alakalı olmayan örgütlerin yaptıklarına: Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türk Eğitim Vakfı, Haydi Kızlar Okula(UNICEF Türkiye), TESYEV, TEMA, LÖSEV...
Daha onlarca mükemmel örgüt ve çalışma sıralanabilir...

Yaşamım boyunca gördüğüm en DİLENEN örgüt ve ilan bu.
Tiksiniyorum bunları görmekten!

Özür dilerim, ama ben, "her nasıl olursa olsun"u da, özensizliği de sevmeyenlerdenim. İçim kaldırmıyoor :)
 
Üst Alt