Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Yürüyememeyi nasıl kabullendiniz?

Öncelikle merhaba :)
Yürüyememeyi kolay kabullendim diyebilirim çünkü doğuştan ortopedik engelliyim.Sizin yazınızıda okudum.Gün içinde ağlayıp geriye kalan hayatınızı mahvetmek yerine gülmeyi ve yürüyememeyi kabul etmelisiniz.Unutmayın ömür ağlarsanızda geçecek gülsenizde :)
Yürüyememeyi hayallerinizin,umutlarınızın ve sosyal hayatınızın önüne duvar gibi koymamalısınız.Siz sosyal hayatınızda aktif ve mutlu olduktan sonra çevrenizde sizi o kadar kısa sürede kabulleniyor.
İyi akşamlar diliyorum :)
 
mustafa bey hızlı ve açıklayıcı cevabınız için tşk ederim. yarın adliyeyi arayıp öğreneceğim. şimdi dua edelim çok ütopik bir maliyeti olmasın.

cümle mühendisi :) arkadaşım, yazınız bile eğlenceli gülücükler içinde, ne güzel.ama bu ağlama saçmalığı istem dışı oluor. sürekli buğulu gözlerim yemin ederim. keyifli birşey izliyorum, gülüyorum, orda biri koşuyor veya hızlı yürüyor takılıyorum... kopuyorum... çevremi istemiyorum artık. kimse lazım deil bana sadece boş boş dertleri var insanların. kulağım ağrıyor diyen biri sanki bana küfür ediyormuş gibi geliyor. ben bacaklarımı hükmedemiyorum sen kulağının peşindesin diye. bencil oldum, birazda nankör. ama geçecek deilmi
 
ben trafik kazası yaptığımda hemen iki gün sonra kanser şüphesi olan bir hasta gelmişti odamıza bundan sonra nasıl edeceğim yürüyemezsem nasıl yaşarım derken o arkadaşi görünce beterin beteri var dedim çünkü arkadaşa morfin ağrı kesici veriyorlardı ağrısını dindirmek için yinede acıdan bağirıyordu durumumuza şükredeceğiz bir yandan bir yandanda daha iyi olmak için elimizden geleni yapacağiz
 
dışarıda bir hayat var ve geçip gidiyor...

Hayat insanın içindedir.Sen neye değer veririsen önemli "O" olur.
Ağlamak çözüm değil. İki seçenek var ya oturup hayatını ağlayarak geçireceksin ya da hayata güzellikle bakıp güzel şeyler yaşayacaksın.
İnsanlar engelli olmadan da mutsuz olabiliyor,hep nedenler üreterek.Mutlu olmak içinde binlerce neden var,isterseniz...Görmek isterseniz elbetteki...
O kazadan sağ kurtulamayabilirdiniz de...Hayatla ölüm arasında çok ince bir çizgi var...Günün birinde nasıl olsa öleceğiz,ölmeden önce hangi şartta olursa olsun mutlu olabilmektir...
 
yasminn;
Bencil ve nankör olmanız normal diyebilirim.Hatanız olan veya olmayan bi kaza sonucu engelli kalmak hiçde kolay bir durum olmasa gerek.
Bir önceki yazımdada yazdıgım gibi sosyal çevre çok önemli diğer insanlarla birebir dertlerinizi paylaştıkça dertler azalır. :) Unutma bu durumada şükretmek gerekir.En azından aklınız yerinde çok şükür .En azından ben öyle düşünüyorum .Bu durum geçecekmi diye sormuşsunuz .Elbette geçecek hayatınızı böyle sürdürmeyeceksiniz ama unutmayın bu sizin elinizde :)
 
hayat cok guzel tabı yasamasını bılene:) ben tekerleklı sandalyelıyım ısım yok gucum yok 3 ayda bır aldım 800 kusur gıdecegım yer yok otur otur yapıcak bısey yok genede hayat guzel:) bu acıklamayı yaptım sonra senın tuzun kurudur kesın demesınler dıye yurumuyorum ama saglıklı ınsanların yaptı herseyı yapıyorum gezmekse ayak yerıne akuluyle gez .ılla ıkı tane ayak olmasımı lazım tabıkı zorluk derecesı cok cok acıdır ama ınanıyorum alısırsın atlarsın krıslesmıs olacak ama hep kendınızden asagıya bakın acısız sızısız yastıga basını koyup uyuyorsan o sana yeterlı..aglamakla zırlamakla aman neden ben ahmet degıl nehmet degıl dıyıp bacaklarınıza yumruk atarsanız bunları gecın cok sacma gelır bana halada gelıyor allah buyuk dert vermesın bundan buyugumu olur dıyersınız belkı cok daha buyugu vardır...
 
geçicek yasmin geçicek yeter ki sen inan ve kendini bırakma.bunu sen yapabilirsin.herşey senin elinde mutlu olmakta mutsuz olmakta.
ama kabullenip mutlu olmak varken,kabullenmeyip hergününü zindana çevirmek sana acıdan başka bişey yaşatmaz.kendine bu kötülüğü yapma.sağlığın için elinden geleni yap.sen herseyi yaptıktan sonrada bişeyler olmuyorsa olan durumumu en iyi şekilde nasıl yaşarım diye düşün.bak o zaman o mücadelenin içinde nasıl hayata karışıyorsun.ben eminim sende zamanla farkına varacaksın ve zorda olsa gülümseyeceksin.dualarıma seni de kattım.sevgiyle kal...
 
çevre mühendisi, ben ali diycem sana. rumuzunu yazmaya üşeniyorum :)

ali arkadaşım, demekki geçmiş senin veya benim gibi düşünmenlerin sıkıntısı "elbette geçecek" diyorsun. bu umutla dua edicem artık. neden bunları burda yazdım biliyor musun? ben anlarsınız, acımaz akıl fikir verirsiniz ve en önemlisi yarın bunalıp çekip gitmezsiniz... "yasemin ama benimde bir hayatım var" diyemezsiniz. yada deyin, platform çok kalabalık, bulurum ben en sabırlıları, onlara sararım :)

sevgiler herkese

nagihan çok saol, yüreğin çok güzel bunu hissediyorum, iyiki burdasın..

malülen emeklilikte koşullarda şu yazıyordu "her türlü çabaya rağmen, ameliyatlara tedaviye rağmen düzelme olmuyorsa". kelime farklılığı olabilir, anlatılan buydu anlarsınız siz. bunu okuyunca dağıldım o an. keşke ben devlete her ay 900 tl ödesemde herşey eskisi gibi olsa
 
2000 yılında hastanenin birinde ameliyat oldum. yanımda şuuru kapalı genç biri yatıyordu. yanında abisi. ağaçtan sırt üstü kayaların üzerine düşmüş. sonuç bilindiği gibi... kazadan bikaç gün sonra daha şuuru kapalı iken nişanlısı tarafından terkedilmiş. hayatta bir ana baba ve abiden başka kimsesi yok. ana babası da oldukça yaşlı. şu anda yaşamıyor olabilirler. abisi de evli. ana baba vefat ettikten sonra bu çocuğa ne olacak? hayatta neye tutunacak?.. anlatmak istediğim şu ki sizin en azından bir çocuğunuz var. evlat her zaman ana babası için bir sigortadır. bunun kıymetini bilin ve geçmişi geçmişte bırakın. sürekli ağlamalarınız sinir krizleriniz çocuğunuzun psikolojisi üzerinde de olumsuz etki yapacaktır. ona da acıyın biraz. saygılar...
 
2001 yılında yayayken kamyon tarafından ezildi bacağım.ameliyathaneye girdiğimde doktorun birisi ayağımın üzerindeki sargıyı çözmeye çalışıyordu ve haliyle acıyordu.ayağımın biraz sonra kesileceğini biliyordum.sakin bi şekilde doktora dedimki.siz biraz sonra beni uyutmayacakmısınız.bayan olan doktor uyutacağız dedi.bende ayağımdaki sargıyı çözmeye çalışan hemşiremi doktormuydu herkimse dedimki.uyumamı bekle.nasılsa uyuyacağım.
 
haklısınız veysel bey, 8 yaşında çocuğum 38 yaşında adamın olgunluğu var. ben ona koşup onu yakalayıp yatağa atıp bizim tabirimizle "yatakta kudurmak" eylemini yapamıyorum, bazen doluyor ona bakıp gözlerim. dukaklarım kontrolsüz bükülünce anlıyor. bazen espriyi yapıyor " eveeet annenin ağlama saati" bazende kendi duygu durumuna bağlı olarak moral veriyor bana "bak iyisin işte, alçılar vardı bacaklarında kollarında daha mı iyiydi, hem gel yatağa gidip kuduralım hadi"... evet o yaşam kaynağım. ama bazen şu lanet olası hayatı onun için yaşadığım için ona bile kızıyorum içimden. ne yürüme derdi var, ne kollarım bileklerimden dönmediği için üzerime dökerek yemek yeme sıkıntısı, ne bu halde para kazanma telaşı, ne hukuk okuma çabası.. çek git diyor şeytanlarım, meleklerim kazanıyor ama, can için yaşamak zorundayım.
 
inanın bana isyan her seyi daha cok çıkmaza sokar :((
 
zaman her şeyin ilacı. bundan tam 11 ay önce hayatımın tek anlamı olan annemi kaybettim. halen her gece onunla yatıp sabah onunla uyanıyorum. bazı geceler eşim ve kızım uyuduktan sonra gizli gizli ağlıyorum. bir yandan da kızımın da bana ihtiyacı olduğunu ve hayata bağlanmam gerektiğini biliyorum. onu bu hayatta yalnız ve mutsuz bırakmaya hakkım yok. sizinde oğlunuzu mutsuz veya yalnız bırakmaya hakkınız yok. emin olun sizin şu şekilde oğlunuza bir gülümsemeniz bile ona dünyaları veriyordur. gelin onu mutsuz etmek yerine mutlu etmeyi deneyin. emin olun bu şekilde sizde mutluluğu yeniden kazanacaksınız. ama dediğim gibi her şeyin ilacı zaman....
 
Bence yine aynı hataya düşüyorsunuz, sahiplenmek.. :)
Ne demişti Can Yücel;
'Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.'

Bunu şu sözleriniz için söylüyorum ;
'acımaz akıl fikir verirsiniz ve en önemlisi yarın bunalıp çekip gitmezsiniz... "yasemin ama benimde bir hayatım var" diyemezsiniz. yada deyin, platform çok kalabalık, bulurum ben en sabırlıları, onlara sararım'

Kimseden sabah akşam gece gündüz bütün işlerini bırakıp sizinle ilgilenmesini bekleyemezsiniz.. :) Bi süre sonra görünen o ki bunları -belki- onlar diyemeyecek olsalar bile siz demeye başlayacaksınız, çok ilgilenirse 'bana acıyorsun' yada en ufak bir kopuklukta 'biliyorum seninde hayatın var' triplerine gireceksiniz.. :) Ve gitmelerine zemin hazırlayacaksınız.. Ne kadar sabırlı olursa olsun bir insan kendisine artık huzur vermiyorsa karşısındaki en tahammülsüz kişi olurlar ve giderler.. Bu sizin içinde geçerlidir, ya gitmek isterseniz? Bence sizde öyle yapın, size enerji veren kişileri tutun etrafınızda.. Gitmek isteyen giderler gitsin, kalanlar sizin(le)dir..

İllaki sürekli sizi motive edecek birisi olması da gerekmiyo bence karşınızda.. bazen bir söz, bir şiirde insanın suratına tokat indirilmiş gibi gelir ve kendine getirir insanı. tavsiyem pozitif enerjiye yönelik yazılar okumanız.. :) Çünkü bi yerden sonra ezberliyorsunuz artık hep aynı teselli cümlelerini, kendi kendinizi tedavi etmelisiniz bence.. Bunu yapmaya çalışırkende insanların kendilerinden daha kötülerini düşünmelerini anlamıyorum, çokmu mutlu olunuyor bi başkasının kötü olmasıyla.. E birileride sizi kendilerinden daha kötü olarak gösterirse ölmeli misiniz o zaman? Başkalarının ne yapıp yapamadıklarını değil, kendisinin ne yapabileceğinizi düşünmeli insan..
Belki bu olay başınıza gelmeden önce koşuşturmalardan vakit bulamadığınız ama çok istediğiniz aktiviteler varsa bunlara katılabilirsiniz..

Kimseye kapılarınızı kapatmazsanız, size enerji verecek kişileri tutarsanız etrafınızda ve mutlu olacağınız şeyler yaparsanız, gülmekten vazgeçmezseniz, çok sahiplenmezseniz başarırsınız bana göre.. :)
 
Çok güzel bir yazı olmuş KELEBEK :)

Engellilerin kendilerini aciz olarak görmekten çok hayattan nasıl yararlanabilrim diyebileceğimiz bir yazı olmuş
 
evet çok değerli bir paylaşım. vakit ayırıp yazdığınız için teşekkür ederim. ve bu yazıyı word belgesine kopyaladım, yarın uyanınca açıp okuyacağım. ve koşuşturmadan yapamadığım aktiviteleri düşüneceğim.. ha birde teşekkür edeceğim Allaha, evrene düşünebildiğim için, karar verecek yetiye sahip olabildiğim için.. üniversiteye başlayınca bir öğretmenle olan biteni konuştuk. bana "sen engellisin ama bir çok engelsiz insandan daha fazla farkındalığın olduğunun farkında mısın" demişti. buna inanarak uykuya dalacağım.

sevgiler
 
yasminn;

işte bu çok güzel. helal olsun size tebrik ederim. Allah rahatlık versin arkadaşım:)
 
teşekkür ederim. sizinde katkınız var bu biraz huzurlu olmam konusunda. hiç bir şey istemiyorum, Rabbim kendi uygun gördüğünü yapıyor zaten. tek bir şey istiyorum deli gibi, hepimize sabır versin... sadece sabır gerek.
 
ben kaza yapmadan önce oturmayı pek sevmeyen bi insandım ama şu anda yanımda ayakta duran arkadaşlarıma sinir olurum oturun derim garip bir durum bu kabullenmek lazım en azından benim için yanımdaki insanlar zaten benle yeterince uğraşıyor birde kabullenmediğim zamanlardaki ruh halim çok kötü ve saldırgan bu şekilde bari yardımcı olmaya çalışıyorum kendimce. bu dramada bana mutlu gözükme rolünü yüklemişler :S
 
Amin Yasmin arkadaşım.


on-off;
bende 'ben gaziyim gel buraya :p' derim. hem gülerler hem gelirler.
bizimde imtihanımız bu napalım.
 
Yazılanı yaşamak zorunda mıyız?

az önce tvde bir dizide yaşlı adamın biri "yazılanı yaşıycaksın, başka çaresi yok" diye moral veriyor bir gence. yok mu başka yolu, hiç bir şey değişmiyor.. hiç bir şey eskisi gibi olmuyor..

ne yaptınız yazılanı yaşamak zorunda olduğunuzu öğrendiğinizde? banada söylesenize...
 
elbette ki yazılan neyse onu yaşıyoruz ama başka çaresi yok gibi bir durum da söz konusu değil
hepimizin sağlık sorunları var ama bunu kabul edip tedavimizi oluruz ve yaşamımıza devam edebiliriz, hoşumuza gidenleri yapıp hayattan zevk alabiliriz, hasta olmak dünyanın sonu değil ya da hayata küsüp kederlenmek gerekmez

ben öğrendiğimde yaşça küçüktüm ama o yaşıma rağmen bedenim hastane prosedürlerinden, kan almalardan, iğnelerden vs bıkmıştı çok acı çekiyordum bunu dile getirdiğim de oldu ama sağolsunlar ailem hep yanımdaydı ve bir şekilde atlattım
tabii yaşananlar insanı erken olgunlaştırıyor ve hayata daha farklı bir açıdan bakıyorsunuz
şimdi ise birçok kişi görüyorum hastaneye gittikçe, kimisi olduğu durumu kabul etmiş şen şakrak yaşıyor kimisi ise hala kederli, hastalığı sanki dünyanın sonunu getirmiş gibi... tabii farklı hikayeler dinledikçe hayatın güzelliğinin ve sahip olduğunuz nimetlerin farkına daha iyi varıyorsunuz
yani hastalık da sağlık da insan için, önemli olan bardağın dolu tarafını görebilmek bence...
herkese sağlıklı mutlu günler...
 
yasminn;
yazılandan derken ki kastınız nedir ? alın yazısından falan mı bahsediyorsunuz ?
 
sonradan olunca kabullenilemiyor

cumartesi akşamı... herkes eğleniyor... bende dans ediyor olurdum kendimi kaybedene kadar. şimdi o anları düşünüyorum, tutamıyorum kendimi. dans etmek, hoplamak zıplamak istiyorum. ama imkansız.. nasıl olur, bir sonu varmı kaç yıl daha sürecek bu sorularla boğuşuyorum. nefes alamıyorum artık, hiç sabrım kalmadı. keşke hiç bunları yaşamamış olsaydım, keşke bu kazadan önce çok boş biri olsaydım
 
keşkeler le olmuyor yaratan bunu bizim için hoş gördü ise kabullenmeksede yaşamak zorundayız iyi ve ya kötü geçmiş geçmişte kaldı şimdi gelecege bakacaksınn
 
durumunuzdan bahsediyorsunuz galiba başka bir yazınızı dahaokumuştum sonradan olduğu için size kabullenmek zor , bu fiziki bir durum olduğu için şartları değiştirmek bazen imkansız olabiliyor ..siz de buna ne derseniz deyin bazen şans bazende kader:)
 
herşeyi 'kaderimmiş' diye kabullenmemek lazım ama bazen kaderi kabul etmek gerek örneğim hiç bir insan annesini babasını şeçme hakkı yoktur bu onun kaderidir hiç bir insan engelli olmak istermez ama kaderi böyle ise ne yapsa boş onlar mutlu olması lazım daha kötüsü düşünüp içindeki durumun keyfini çıkarmak lazım yoksa hayatta hiç mutlu
olamazsınız
 
Aslında sorularının cevabı sende ama farkedemiyorsun.Öfken, isyanın mantığının önüne geçiyor.Neden ben! sorusunu emin ol hepimiz yaşadık.Bu imtihanı hakedecek birşey yapmadımki diyorsun ama sen yürürken arkadaşların bile sana yetişemiyormuş,o zamanlar seni gören bir engelliye neler hissettiğini hiç sordunmu?Onu anlamaya çalıştınmı?Eminimki şimdi düşündüğün zaman o koşturmaca içerisinde bir engelli sitesi olduğunun bile farkında olmamışsındır.Bunları seni eleştirmek için yazmıyorum,bir zamanlar bende sana yazdığım hataları yaptığım için yazıyorum.Ama şuna inan birgün bu sitelerin yanından bile geçmeyen bir dosta sende cevap yazacak hale geleceksin.Dileğim odur ki,o güne bugün gel.Bugün gelki bundan sonraki hayatında mutlu olasın.Bu arada lütfen ailene işkence etmeki etrafında sıkıntılı dönemi atlatmana yardım edecek insanlar olsun.
 
Üst Alt