“ Bu sabah pazartesi sendromu yaşamayacağım , yaşasın yıllık izin” diyerek yatağımda mutlu mutlu tembellik ederken cep telefonum çaldı : “ Sema acil bir iş çıktı işyerine gelebilir misin?” denilerek tekrar işe çağrıldım.
O kadar tatil moduna girmiştim ki , kan beynime sıçradı tabi .... Sakinleşince , kendi kendime “ aslında sevinmelisin” dedim. “ Sicil fişine kırmızı kalemle sakat yazan zihniyet , işte bugün geldi yokluğunun ilk yarım saatinde sensiz işi yürütemiyorlar, bundan büyük mutluluk olur mu? Zaten kırmızı kalemli ibareyi gördüğünde, gün gelecek bana mum olacaksınız, dememiş miydin ? ”
“Aldırma , devlet dairesinde yazın herkes izin kullanırken izne ayrılamayan, Adana sıcağında yanan sen değilsin, sağlık raporunda hafif işlerde çalışır ( ne demekse ) yazan da sen değilsin, buldukları her fırsatta niye okudun ki diyerek diplomanla dalga geçilen de sen değilsin” diyerek kendimi telkin ettim.
Neyse; problemi çözüp işten ayrıldım, bari dışarı çıkmışken bankadaki işimi de halledeyim diyerek Akbank’a uğradım. Bir de baktım ki en az otuz kişilik bir kuyrukta ayakta bekliyorum. Güvenlik görevlisi yanıma gelip beni en öne aldı. Kendisine teşekkür ediyorum ve tabi Akbank’a .
Sonra arkadaşımla buluşmak üzere yolda yürümeye başladım, en işlek caddelerden geçiyorum. Fakat o da ne? Arabalar yavaşlayıp yol veriyorlar....Dışarıya çıkmayalı kaç gün oldu , ne değişti? Yoksa ramazanda insanlar kendilerini öteki tarafa daha mı yakın hissediyorlar ya da medeniyet düzeyimiz birdenbire Avrupa Birliği standardlarına mı geldi? Ne bileyim bi’ karar veremedim. :shock:
Derken, arkadaşımla buluştuk , gideceğimiz yere varmak üzere toplu taşıma aracına binmemiz gerekiyor. ( Toplu taşıma araçlarından çok korkarım, yanımda biri olmazsa binemem.) Otobüse biner binmez şöför bey, “yer verin” deyip, beni en uygun yere oturttu. (Allah allah yahu ??? ) Parayı çıkarıp verince de “senin özürlü kimliğin yok mu? Sizlere ücretsiz” dedi. :shock:
Tamam artık biz bu olayı milletçe aşmışız diye sevinecekken yanımda oturan bayan ücretsiz lafını duyar duymaz “ aha benim kızım da özürlü” diyerek kızının bileğini gösterdi. Belli ki kızı işitme engelli ve bileğinde mürekkeple basılmış kocaman yuvarlak bir mühür. Yani anlıyacağınız hayvanlara vurulan damgalardan... :shock: :roll:
Bütün keyfim kaçtı. Zaten bu ülke değil mi bir ucu Avrupa , bir ucu Asya. Bir taraf zenginlik , diğer taraf sefalet . Laila ‘ da eğleneler, mağra’da aç yaşayanlar... :evil:
O kadar tatil moduna girmiştim ki , kan beynime sıçradı tabi .... Sakinleşince , kendi kendime “ aslında sevinmelisin” dedim. “ Sicil fişine kırmızı kalemle sakat yazan zihniyet , işte bugün geldi yokluğunun ilk yarım saatinde sensiz işi yürütemiyorlar, bundan büyük mutluluk olur mu? Zaten kırmızı kalemli ibareyi gördüğünde, gün gelecek bana mum olacaksınız, dememiş miydin ? ”
“Aldırma , devlet dairesinde yazın herkes izin kullanırken izne ayrılamayan, Adana sıcağında yanan sen değilsin, sağlık raporunda hafif işlerde çalışır ( ne demekse ) yazan da sen değilsin, buldukları her fırsatta niye okudun ki diyerek diplomanla dalga geçilen de sen değilsin” diyerek kendimi telkin ettim.
Neyse; problemi çözüp işten ayrıldım, bari dışarı çıkmışken bankadaki işimi de halledeyim diyerek Akbank’a uğradım. Bir de baktım ki en az otuz kişilik bir kuyrukta ayakta bekliyorum. Güvenlik görevlisi yanıma gelip beni en öne aldı. Kendisine teşekkür ediyorum ve tabi Akbank’a .
Sonra arkadaşımla buluşmak üzere yolda yürümeye başladım, en işlek caddelerden geçiyorum. Fakat o da ne? Arabalar yavaşlayıp yol veriyorlar....Dışarıya çıkmayalı kaç gün oldu , ne değişti? Yoksa ramazanda insanlar kendilerini öteki tarafa daha mı yakın hissediyorlar ya da medeniyet düzeyimiz birdenbire Avrupa Birliği standardlarına mı geldi? Ne bileyim bi’ karar veremedim. :shock:
Derken, arkadaşımla buluştuk , gideceğimiz yere varmak üzere toplu taşıma aracına binmemiz gerekiyor. ( Toplu taşıma araçlarından çok korkarım, yanımda biri olmazsa binemem.) Otobüse biner binmez şöför bey, “yer verin” deyip, beni en uygun yere oturttu. (Allah allah yahu ??? ) Parayı çıkarıp verince de “senin özürlü kimliğin yok mu? Sizlere ücretsiz” dedi. :shock:
Tamam artık biz bu olayı milletçe aşmışız diye sevinecekken yanımda oturan bayan ücretsiz lafını duyar duymaz “ aha benim kızım da özürlü” diyerek kızının bileğini gösterdi. Belli ki kızı işitme engelli ve bileğinde mürekkeple basılmış kocaman yuvarlak bir mühür. Yani anlıyacağınız hayvanlara vurulan damgalardan... :shock: :roll:
Bütün keyfim kaçtı. Zaten bu ülke değil mi bir ucu Avrupa , bir ucu Asya. Bir taraf zenginlik , diğer taraf sefalet . Laila ‘ da eğleneler, mağra’da aç yaşayanlar... :evil: