hiç merak ettinizmi az görenlerin dünyasını?
anlatmaya çalışayım...
Az gören demek;
-İlk bakışta sanki bir engelsiz birey gibi hareket etmek gibidir.. amaaaa,,,
-Okulda hocaların "sen görüyorsun, numara yapıyosun" diyerek inanmaması demek ve aksini iddaa edincede okul müdürüne gönderilmek ve "çabuk velini çağır yoksa disiplin!!!" uyarısını almak demektir.
-Yolda yürürken, farkında olmadan karşıdan gelene çarpmak ve karşılığında "körmüsün kardeşim ?"sorusuna maruz kalmak ve "evet" cevabını verincede "git işine ya" cevabını almak demektir.
-Bankada veya başka bi yerde evrrak işlemleri sırasında imza atılcak yeri bulamayıp yanlış yere imza atmak yada imza atılacak yeri göstermeye çalışan memurun parmağına imza atmak demektir.
-Yolda yürürken, yanından bir tanıdık geçmesi ve onu farkedemeden yanından geçip gitmesi, ertesi gün "niye selam vermiyosun? peki öyle olsun" cümlelerini işitmektir.
-Belediye otobüslerine serbest binmektir, binerken şoförün "abi personelmisin?" diye sorması veya otobüsteki yolcuların hepsi üzerine doğru anlamsız bi şekilde bakması kiminin "polis galiba!! , yabancı olsa gerek" diye bir takım mantıklı yorumlarda bulunması demektir.
-Restouranltarda yanlış tuvalete girmek demektir, Girdikten sonra durumu nasıl açıklıyacağını kara kara düşünmek demektir. Ne yazıkki büyük olasılıkla inanmaycaklarını bilmek demektir.
-Kitabı, gazeteyi okurken veya yazı yazareken, burnunu kullanmak demektir.
-Bir yerde doldulrulması gereken bir form için yardım istemek ve sana yardım eden kişiyle aranda geçen dialog demektir.
"Abi sahiden görmüyomusun ya?"
"görmüyorum."
"peki abi nasıl yürüyosun ya? gözlerimin içine bakıyon abi?"
"yürüyebiliyorum ama okuyamam yazıları, pek net göremem"
"hmmmmm" der ve anlamsızca bakar" allah allah!!" der kendi kendine,
"abi hayretler içindeyim yahu" acınarak bakar.
sonra ekler,
"abi bu kaç? der ve karşında ellerini gözünün önünede sallar. şekilden şekle girer ve ufak bir muayene yapar uzman doktor misali... ve yorumu yapar.
"abi sen anladım parmak sayıyosun ama yazıları okuyamıyosun hmm" der ve son olarak soruyu yapıştırır.
"Peki abi baston niye kullanmıyosun?" ))
-Askerlikten muafiyet raporu almaya giderken acaba benide alırlarmı diye düşünmek demektir. (az gören bi arkadaşım gerçekten askere alınmıştı 2 hafta kaldıktan sonra tekrar geri yolladılar:)
-Tek başına hareket etmek demektir, görenlerin ise sena "vaybe aferin ya, evladım nasılda yürüyo.." şeklinde iltifatlar yapmaları demektir.
-Yoldan geçen biri saat sorduğunda yanlışlıkla akrep ile yelkovanı birbirine karıştırarak yanlış saati söylemek demektir. yada görme engelliler için olan sesli saat kullanmaktır ve saati sorana, sesli saati dinletmek demektir ve dinlettikten sonra adamın dumur olması demektir. "bu ne yaw" demesidir.
-Vesikalık çektirirken, gözlerinin kayması ve tam olarak objektife bakamamak demektir. objektifi tutturcam diye şekilden şekle girmesi ve fotoğrafçının etrafında daireler çizerek çıldırma düzeyine ulaşması demektir...
-Arkadaşların ısrarı ile altyazılı filme gitmek demektir ve alt yazıları takip edemediğin için sıkılmaya başlaman ve film esnasında hafifçe tatlı bir uykuya dalmak demektir...
-Mahalle maçlarında, "sen zaten görmüyosun oynayamazsın" diyerek senden kalecilik yapmanı istemeleridir... Maç esnasındada topa vurcam diye topu ıskalayıp arkadaşının kalçasına vurmak demektir. ondan sonrada kavgaya tutşmaktır
-Durakta beklerken yanlış otobüse binmek demektir. ve şoförün seni tura çıkarmasıdır.
-Uzaktan kafe gibi gördüğün yere girmektir. Girdikten sonrada oranın kafe değilde bir kebabçı olduğunu anlyıp bozuntuya vermeden ufak ufak ordan uzaklaşmaktır...
-Başka bir az gören arkadaşınla anlaşıp buluşma noktasında beklemektir. Beklerken "nerde kaldı bu adam ya" diye yarım saat boyunca sayıklamak demektir. yarım saat sonra cepten arkadaşını aradığında onunda 2 metre ötede yarım saattir beklediğini anlamak demektir...
-Açık duran bir kapı gibi görüp, kafa atarak içinden geçmeye çalıştığın büyük cam demektir.
-Parkta yürüken su birinkitilerini farketmeden girp çıkmak demektir. boş görüğün banka yanındaki yazıyı farketmeden oturmak demektir. oturduktan sonra yazıya daha yakından bakınca bankın boyalı olduğunu farketmektir.
-Her hangi birini bi arkadaşına benzetmektir ve gidip ona seslenmektir karşılığında anlamsız bir surat ifadesiyle karşı karşıya kalmak demektir.
-Denizden çıkıp kalabalıkta şemsiyenin nerde olduğu ararken, kendi şemsiyene benzeyen bir şemsiye görüp altına uzanmak ve 5 dk sonra şemsiyenin sahibiyle tanışmak demektir...
-Yol soranlara, yanlış yolu tarif etmektir.
Bunlar, bir az gören olarak başıma gelen olayların sadece küçük bir kısmı ama genelde tüm az görenlerin başından aynı tür olaylar geçmektedir.
Peki burdan çıkartılacak ders ne???
Cevap: Ne olursa olsun yaşamak güzel be ))
anlatmaya çalışayım...
Az gören demek;
-İlk bakışta sanki bir engelsiz birey gibi hareket etmek gibidir.. amaaaa,,,
-Okulda hocaların "sen görüyorsun, numara yapıyosun" diyerek inanmaması demek ve aksini iddaa edincede okul müdürüne gönderilmek ve "çabuk velini çağır yoksa disiplin!!!" uyarısını almak demektir.
-Yolda yürürken, farkında olmadan karşıdan gelene çarpmak ve karşılığında "körmüsün kardeşim ?"sorusuna maruz kalmak ve "evet" cevabını verincede "git işine ya" cevabını almak demektir.
-Bankada veya başka bi yerde evrrak işlemleri sırasında imza atılcak yeri bulamayıp yanlış yere imza atmak yada imza atılacak yeri göstermeye çalışan memurun parmağına imza atmak demektir.
-Yolda yürürken, yanından bir tanıdık geçmesi ve onu farkedemeden yanından geçip gitmesi, ertesi gün "niye selam vermiyosun? peki öyle olsun" cümlelerini işitmektir.
-Belediye otobüslerine serbest binmektir, binerken şoförün "abi personelmisin?" diye sorması veya otobüsteki yolcuların hepsi üzerine doğru anlamsız bi şekilde bakması kiminin "polis galiba!! , yabancı olsa gerek" diye bir takım mantıklı yorumlarda bulunması demektir.
-Restouranltarda yanlış tuvalete girmek demektir, Girdikten sonra durumu nasıl açıklıyacağını kara kara düşünmek demektir. Ne yazıkki büyük olasılıkla inanmaycaklarını bilmek demektir.
-Kitabı, gazeteyi okurken veya yazı yazareken, burnunu kullanmak demektir.
-Bir yerde doldulrulması gereken bir form için yardım istemek ve sana yardım eden kişiyle aranda geçen dialog demektir.
"Abi sahiden görmüyomusun ya?"
"görmüyorum."
"peki abi nasıl yürüyosun ya? gözlerimin içine bakıyon abi?"
"yürüyebiliyorum ama okuyamam yazıları, pek net göremem"
"hmmmmm" der ve anlamsızca bakar" allah allah!!" der kendi kendine,
"abi hayretler içindeyim yahu" acınarak bakar.
sonra ekler,
"abi bu kaç? der ve karşında ellerini gözünün önünede sallar. şekilden şekle girer ve ufak bir muayene yapar uzman doktor misali... ve yorumu yapar.
"abi sen anladım parmak sayıyosun ama yazıları okuyamıyosun hmm" der ve son olarak soruyu yapıştırır.
"Peki abi baston niye kullanmıyosun?" ))
-Askerlikten muafiyet raporu almaya giderken acaba benide alırlarmı diye düşünmek demektir. (az gören bi arkadaşım gerçekten askere alınmıştı 2 hafta kaldıktan sonra tekrar geri yolladılar:)
-Tek başına hareket etmek demektir, görenlerin ise sena "vaybe aferin ya, evladım nasılda yürüyo.." şeklinde iltifatlar yapmaları demektir.
-Yoldan geçen biri saat sorduğunda yanlışlıkla akrep ile yelkovanı birbirine karıştırarak yanlış saati söylemek demektir. yada görme engelliler için olan sesli saat kullanmaktır ve saati sorana, sesli saati dinletmek demektir ve dinlettikten sonra adamın dumur olması demektir. "bu ne yaw" demesidir.
-Vesikalık çektirirken, gözlerinin kayması ve tam olarak objektife bakamamak demektir. objektifi tutturcam diye şekilden şekle girmesi ve fotoğrafçının etrafında daireler çizerek çıldırma düzeyine ulaşması demektir...
-Arkadaşların ısrarı ile altyazılı filme gitmek demektir ve alt yazıları takip edemediğin için sıkılmaya başlaman ve film esnasında hafifçe tatlı bir uykuya dalmak demektir...
-Mahalle maçlarında, "sen zaten görmüyosun oynayamazsın" diyerek senden kalecilik yapmanı istemeleridir... Maç esnasındada topa vurcam diye topu ıskalayıp arkadaşının kalçasına vurmak demektir. ondan sonrada kavgaya tutşmaktır
-Durakta beklerken yanlış otobüse binmek demektir. ve şoförün seni tura çıkarmasıdır.
-Uzaktan kafe gibi gördüğün yere girmektir. Girdikten sonrada oranın kafe değilde bir kebabçı olduğunu anlyıp bozuntuya vermeden ufak ufak ordan uzaklaşmaktır...
-Başka bir az gören arkadaşınla anlaşıp buluşma noktasında beklemektir. Beklerken "nerde kaldı bu adam ya" diye yarım saat boyunca sayıklamak demektir. yarım saat sonra cepten arkadaşını aradığında onunda 2 metre ötede yarım saattir beklediğini anlamak demektir...
-Açık duran bir kapı gibi görüp, kafa atarak içinden geçmeye çalıştığın büyük cam demektir.
-Parkta yürüken su birinkitilerini farketmeden girp çıkmak demektir. boş görüğün banka yanındaki yazıyı farketmeden oturmak demektir. oturduktan sonra yazıya daha yakından bakınca bankın boyalı olduğunu farketmektir.
-Her hangi birini bi arkadaşına benzetmektir ve gidip ona seslenmektir karşılığında anlamsız bir surat ifadesiyle karşı karşıya kalmak demektir.
-Denizden çıkıp kalabalıkta şemsiyenin nerde olduğu ararken, kendi şemsiyene benzeyen bir şemsiye görüp altına uzanmak ve 5 dk sonra şemsiyenin sahibiyle tanışmak demektir...
-Yol soranlara, yanlış yolu tarif etmektir.
Bunlar, bir az gören olarak başıma gelen olayların sadece küçük bir kısmı ama genelde tüm az görenlerin başından aynı tür olaylar geçmektedir.
Peki burdan çıkartılacak ders ne???
Cevap: Ne olursa olsun yaşamak güzel be ))