Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Ürolojik enfeksiyonu önceden hissetmek ve önlem almak konusundaki tecrübeler

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
673
Mesajlar
58,087
Reaksiyonlar
502
Özellikle omurilik felçlilerde idraryolu enfeksiyonu sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
7 yıldır felçli biri olarak ilk 1-2 sene ben de çok çektim bu enfeksiyondan. 4-6 saatte bir Temiz Aralıklı Kateterizasyon (TAK) yapmama rağmen ayda 1 bakteri ürüyor ve (kültür testi neticesine göre) antibiyotik kullanmak zorunda kalıyordum. Berbat bişey tabii! Bir süre sonra antibiyotikler işe yaramamaya başlıyor...
Neyse, sonunda aşağıdaki yöntemleri kullanarak bu illetten kurtuldum. Sizler de kendi tecrübelerinizi ve görüşlerinizi yazarsanız çok iyi olur :)

1- İdrar yoluna bakteri sızmasının/üremesinin hikayesi
Sağlıklı bir bünye birçok bakteriye karşı doğal bir bağışıklığa sahiptir. Bunlardan yara ve benzeri cilt açıklarından bulaşanlar hariç, idrar yolunda enfeksiyona sebep olan bakteriler genellikle ağız yoluyla vücuda girerler, ve bu ağız yoluyla musallat olan bakteriler, büyük çoğunlukla mesaneye ulaşamadan, vücut tarafından etkisiz hale getirilirler.
Ne var ki omurilik felçlilerde durum biraz farklıdır. Bu farklar: 1- Mesanedeki idrarın tam boşaltılamaması ve mesanede sürekli idrarın kalması; 2- TAK yaparken içeri bakteri sızması; 3- Sabit sonda ve benzeri sürekli ürünlerin kullanılması.
Bu üç durum da normal değildir. Bu durumlarda bakteri direkt mesanede oluştuğu/bulaştığı için, vücuttaki öncü kuvvetlerle çarpışmadan üreyebileceği alanlara sızma şansı yakalıyorlar! Bir başka deyişle kuvvetler ön cepheyi tutmuşken, bakteriler arka kapıdan içeri sızıyor.

  • Bu sızmayı önlemek için:
    1- Mesaneyi tam olarak boşaltmaya özen gösterin.
    2- Temizliğe çok dikkat edin
    3- Sabit sonda kullanmayın.
2- Mesaneye sızan bakterinin çoğalması ve bölgeyi ele geçirme manevraları
İçeri sızan bu düşman bakteriler üç şeyle karşılaşabilir: 1- İçerisi öyle aydınlıktır ki, görünmeden barınacak -ve rahatça çoğalacak- yer bulamazlar, ilk TAK'da dışarı atılırlar; 2- İçerde nöbetçiler vardır ve nöbetçiler tarafından etkisiz hale getilip, ilk TAK'da dışarı atılırlar; 3- Ortam puslu ve nöbetçiler de azdır. Tam umdukları durum! Bir yere yerleşip, teker teker nöbetçilerin öldürür ve bölgeyi ele geçirirler.

3- Taktik savaşları
Bizler akıllı savaşçılarsak, düşmanın bu arka yolu kullanacağını bilir ve ona göre pozisyon alırız.
Elbette öncelikli amaç düşmanın kapıdan içeri sokmamaktır, ama bir şekilde içeri girmişse, o zaman taktik savaşları başladı demektir.
Taktikler: 1- Ortamı aydınlatın (bol su için); 2- Düşmanın nefes almasını önlemek için bol bol C vitamini alın; 3- Rasgele antibiyotik kullanmayın (bu, süngü savaşı zamanı geldiğinde, uçaksavar füze bataryalarıyla gökyüzünde düşman aramak kadar kötüdür ve yenilgi kaçılılmazdır!)

  • Düşmanın içerde olduğu nasıl anlaşılır?
    1- Vücudunuzu çok iyi dinleyin.
    2- Beklenmedik bir anda ishal olmuşsanız, daha sık idrara çıkma/yanma hissi oluyorsa, her zamanki mesane kapasitenizden çok daha az bir kapasitede sıkışıyorsanız, beklenmedik anlarda idrar sızıntısı oluyorsa, idrarın rengi koyu ve kokuluysa, idrarda pürtükler varsa, kasılmalarınız artıysa ve ateşlenip titreme nöbetleri oluyorsa, içerde düşman var demektir!
    Artık savaş kaçınılmaz. Kırmızı alarm!
4- Nihayi savaş
Öncelikle hiç zaman katbetmeden durumu Kurmay karargahına rapor etmek gerek. Bu da İDRAR KÜLTÜR TESTİ yaptırmanız anlamına gelir. Hiç bir ilaç (hele hele de antibiyotik) kullanmadan hemen tahlil yaptırmalısınız!

Daha sonra kendi kuvvetlerimize basit birkaç takviye yaparak, düşman çoğalmadan işini bitirmeye çalışacağız. Bunun için ilk yapılacak iş Kırmızı Alarm süresince içeriyi her zamankinden daha çok aydınlatmak ve düşmanın nefes almasını önleyecek kimyasal silahlar kullanmaktır. Bu da daha fazla su içmek ve günde 500-1000 mg C vitamini takviyesi yapmak demektir.
Bunları yaptıktan sonra, oturup Karargahtan gelecek emri bekleyeceğiz.

5- Savaş kazanılıyor
Bir süredir güçlerinizle çarpışmayı sürdürmüş olmalısınız. Yaptığınız takviyelerle askerlerinizin morali de gücü de yerinde. Artık savaşı kazanmak için son bir hamleye ihtiyacınız var. Ve o hamle için emir 2-3 gün içinde karargahtan gelecektir.
İki türlü emir gelebilir:
1- Düşman az (100 binin altında) ve özelliksiz/güçsüz (üreyen bakteri varolan askerlerle kolayca yenilebilecek türde). O yüzden dışarıdan takviyeye gerek yok. Savşa varolan taktiklerle devam edin, zafer kaçınılmazdır.
2- Düşman çok ve güçlü. Varolan güçlerle başetmek imkansız. Takviye şart. Derhal komando kuvveti (antibiyotik) gönderiyoruz (En büyük asker bizim asker!..)

6- Sonuç
Vücudunuzu sürekli tetikte tutun (sağlıklı beslenin ve sağlıklı olun)
Askerleriniz her zaman yeterli düzeyde olsun (bol su ve C vitamini için)
Doğru mevziye doğru asker yerleştirin (gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanmayın)
Savaş sonunda tüm düşmanların yokedildiğinden emin olun. Sakın kaçan ya da yaralı düşman olmasın (antibiyotiği zamanında ve son dozuna kadar kullanın)
Eğer yanlış silah (antibiyotik) ve/ya yanlış taktik (yanlış sürelerde) kullanılır ve bazı düşmanların kaçmasına izin verlirse, o zaman bu düşmanlar o silahlara karşı dirençli hale gelirler. Ve bir sonraki savaşta yenilmeleri çok çok çok daha güç ve bazen de imkansız olur.

Gazanız mubarek olsun :)
 
hem anlasilir hem de eglenceli bir anlatim olmus
bu kadar güzel anlatilabilirdi, cok hosuma gitti :)
hepsi dogru ve uygulanılabilir bilgiler
sorunu olanlara iyi bir destek
tesekkürler :)
 
Bilmiyorum Tıp Fakültelerinde bu şekilde anlatılıyor mu -ya da gerek var mı- ama en azından sıradan vatandaşa böylesi bir anlatım daha etkileyici olur, bence.. Hatta sine-vizyon gösterisi şeklinde hazırlayıp çeşitli platformlarda (TV, internet, okullar, hastaneler vb.) gösterime sunulabilir.. Klavvyene sağlık Bülentcim :wink:
 
Şöyle de bir pratiğe dökeyim: Bir gün "düşmanın içerde olduğu"nu hissettim, kültür testi için örnek yolladım. Suyu ve C vitaminini arttırdım. Sonra tahlile gönderdiğim doktor, "belli ki bakteri var, ... isimli antibiyotiği kullansın" dedi.
Kullanmadım :)
3 gün sonra sonuçlar belli oldu. Bakteri üremişti. Doktorumu aradım ve sonucu bildirdim. Bana, "o bakteri bişey değil. Bol su iç. Bu şekilde vücudun o bakteriyle başetmeyi öğrensin" dedi. Tabii ki tavsiyesine uydum. Vücudum o bakteriyi alt etti :)

Eğer test sonucu belli olmadan antibiyotik kullansaydım (ki ilk doktorun kullan dediği antibiyoriğe karşı da dirençliymiş üreyen bakteri!), her şey çok kötü olurdu. Süngü savaşında gökyüzünde düşman uçağı arardım :)

Sonuç: Vücudun kendi kendine savunmasını sağlamak için sürekli onu güçlü tutmalıyız. Doğru zamanlardfa doğru takviyeler yapmalıyız.
 
Sevgili Dr. Alper'le ayaküstü bir proje oluşturduk.. :wink: Hastalıklarla Savaş konusunda.. Daha da geliştirilebilir bu düşünce.. Önce senaryolar yazarız, sonra grafikten ve filmlerden anlayan arkadaşlar üzerinde çalışırlar. Gerekli materyaller araştırılır, bulunur. Ortaya imece usülü bir şeyler çıkar.. Uzmanların görüşlerini alırız. Son düzeltmeden sonra piyasaya süreriz. Nasıl ama? :wink:
 
Nı nı nın. nın nırı nın nın nırı nırı nı nı nırınırının. nı nırı nın. nı nırı nırı nırı nını nını nın .....:D:D
 
Bence bu tür anlatımlar illaki vardır zaten. Yeni bir şey olduğunu sanmıyorum.

Sıradan vatandaşa yönelik hazırlanan kitapçıklarda veya sunumlarda bu tür bir dil kullanılması gerçekten çok önemli. Piyasada mesela Özürlüler Kanunu'nu anlatan birkaç kitapçık dolaşır. Yasa metnini aynen alınıp koymuşlar! Kimse bişey anlamıyor tabii. Oysa böylesi bir dil kullanılsa...
 
Ben zaten "bir ilk" olsun biçiminde düşünmedim. Bu tür çalışmalar fem'de falan da varmış galiba. "İlk" olacak kısmı; bizim gibi sanal (yarı-sanal da diyebiliriz :wink: ) bir topluluğun, imece usuluyle "bir şeyler" yapabileceğini kanıtlamak!.. Gerisi sonradan gelir..
 
Sevgili Dostlar
Baben'in heyecanla burada paylaştığı projeyi önce msn de sohbet ederken düşündük. Tüm bunların suçlusu da sevgili oturanboğadır ;-) Bir mesane enfeksiyonu ancak böyle anlatılırdı...
Baben, beyin fırtınası sever, üretmeyi sever. Insanlar da hastalıklarını bilmek ister. Hiçbir doktor hastasına hastalığın tıbbi ayrıntılarını, hücresel, kimyasal, genetik bozuklukların nasıl bir mekanizma ile hastalık oluşturduğunu anlatmaz, anlatamaz. İşte bu noktada Baben'in düşünceleri devreye giriyor.
Sıradan insanlara kendi hastalıklarını yalın bir dil ve günlük hayattaki olaylara benzeterek anlatmak gerektiğinde, bu proje işe yarayabilir.
Sorun şu ki kim neyi bilmek istiyor...
Öğrenmeye heves olmazsa tüm çabalar boşa gider bence...
Saygılarımla
 
bu bilgileri paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum...inanın tamda bu bilgilere ihtiyacım vardı,biraz sağlık sorunlarım vardı...
 
idrar enfeksiyonunun bence en iyi ilacı maydonoz çayı. Ben sık sık maydonoz çayı içiyorum ve inanılmaz faydasını görüyorum. Bende ilk sonda kullanmaya başladığımda bilinçsizlik ve bilgisizlikten olsa gerek çok sık idrar enfeksiyonuna yakalanıyordum. Ama artık çok nadir olarak başıma geliyor. Çünkü birincisi çok su içiyorum. Günde en az 2 litre ve hemen hemen hergün küçük bir çaydanlıkla demlediğim maydonoz çayını içiyorum akşam yemeklerinden sonra.
YAPILIŞI:
Çaydanlığımın içine maydonozun özellikle kök kısımlarını koyuyorum. Ağzına kadar suyla doldurup ocakta kaynatmaya bırakıyorum. Kaynayınca yarım limonu sıkıp ilave ediyorum ve demlenmesi için ocağı kapatıp bekliyorum. Sonra içilebilir sıcaklıkta doldurup doldurup içiyorum. :p :lol:
 
off büyük dert vallaha 2005 te kaza geçirdim 3 ay hastanede yattım idral yolları enfeksiyon oldu 3 ay çektim. snra ewe geldim enfeksyon gitti ew gibisi varmı ya ama tekrar 70.yıl fizik t.m. yatmayı dğşünüyorum inş. bidaha olmam. boll suu arkadaşlar
 
Batikon ile idrar yolu temizlenmesi enfeksiyon riskini düşürüyormuş

Tak yapmadan önce elleri güzelce yıkamak (her zamanki gibi temizlik) ve her seferinde Batikon ile idrar yolunu temizlemek enfeksiyon riskini azaltıyormuş.
 
Oturanboğa mükemmel anlatmışsın :)) ben omurilik felçlisi değilim de açık omurilik denilen doğuştan meniyo meningosel hastasıyım ciddi omurilik problemlerim oldu ve hala devam ediyor. 13 yaşımda geçirdiğim omurilikteki sinirleri açma ve gerginliği düzeltme ameliyatından sonra ilk defa idrar hissetmeme sorunuyla karşılaştım. Şükür bir hafta sürdü ancak o günden sonra idrar ve mesane sorunlarım hiç bitmedi. Ertesi yıl mesaneden taş aldılar. Bakteri her daim var zaten artık ilaç vermiyolar metabolizma bozulacak diye. Tecrübeleriniz çok güzel dediğiniz gibi bol su ve temizliğe dikkat etmek çok önemli.

maydonoz suyunun faydası çok ayrıca yoğurt yemenizi tavsiye ederim bol bol hele yoğurdun üzerinde biriken yoğurt suyu idrarın vucuttan atılmasında faydalı.
 
Tek kelimeyle mükemmel.Bu aralar duymak istediklerimin tamamı.Tesekkurler ve tebrikler.
 
Üst Alt