Özellikle omurilik felçlilerde idraryolu enfeksiyonu sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
7 yıldır felçli biri olarak ilk 1-2 sene ben de çok çektim bu enfeksiyondan. 4-6 saatte bir Temiz Aralıklı Kateterizasyon (TAK) yapmama rağmen ayda 1 bakteri ürüyor ve (kültür testi neticesine göre) antibiyotik kullanmak zorunda kalıyordum. Berbat bişey tabii! Bir süre sonra antibiyotikler işe yaramamaya başlıyor...
Neyse, sonunda aşağıdaki yöntemleri kullanarak bu illetten kurtuldum. Sizler de kendi tecrübelerinizi ve görüşlerinizi yazarsanız çok iyi olur
1- İdrar yoluna bakteri sızmasının/üremesinin hikayesi
Sağlıklı bir bünye birçok bakteriye karşı doğal bir bağışıklığa sahiptir. Bunlardan yara ve benzeri cilt açıklarından bulaşanlar hariç, idrar yolunda enfeksiyona sebep olan bakteriler genellikle ağız yoluyla vücuda girerler, ve bu ağız yoluyla musallat olan bakteriler, büyük çoğunlukla mesaneye ulaşamadan, vücut tarafından etkisiz hale getirilirler.
Ne var ki omurilik felçlilerde durum biraz farklıdır. Bu farklar: 1- Mesanedeki idrarın tam boşaltılamaması ve mesanede sürekli idrarın kalması; 2- TAK yaparken içeri bakteri sızması; 3- Sabit sonda ve benzeri sürekli ürünlerin kullanılması.
Bu üç durum da normal değildir. Bu durumlarda bakteri direkt mesanede oluştuğu/bulaştığı için, vücuttaki öncü kuvvetlerle çarpışmadan üreyebileceği alanlara sızma şansı yakalıyorlar! Bir başka deyişle kuvvetler ön cepheyi tutmuşken, bakteriler arka kapıdan içeri sızıyor.
İçeri sızan bu düşman bakteriler üç şeyle karşılaşabilir: 1- İçerisi öyle aydınlıktır ki, görünmeden barınacak -ve rahatça çoğalacak- yer bulamazlar, ilk TAK'da dışarı atılırlar; 2- İçerde nöbetçiler vardır ve nöbetçiler tarafından etkisiz hale getilip, ilk TAK'da dışarı atılırlar; 3- Ortam puslu ve nöbetçiler de azdır. Tam umdukları durum! Bir yere yerleşip, teker teker nöbetçilerin öldürür ve bölgeyi ele geçirirler.
3- Taktik savaşları
Bizler akıllı savaşçılarsak, düşmanın bu arka yolu kullanacağını bilir ve ona göre pozisyon alırız.
Elbette öncelikli amaç düşmanın kapıdan içeri sokmamaktır, ama bir şekilde içeri girmişse, o zaman taktik savaşları başladı demektir.
Taktikler: 1- Ortamı aydınlatın (bol su için); 2- Düşmanın nefes almasını önlemek için bol bol C vitamini alın; 3- Rasgele antibiyotik kullanmayın (bu, süngü savaşı zamanı geldiğinde, uçaksavar füze bataryalarıyla gökyüzünde düşman aramak kadar kötüdür ve yenilgi kaçılılmazdır!)
Öncelikle hiç zaman katbetmeden durumu Kurmay karargahına rapor etmek gerek. Bu da İDRAR KÜLTÜR TESTİ yaptırmanız anlamına gelir. Hiç bir ilaç (hele hele de antibiyotik) kullanmadan hemen tahlil yaptırmalısınız!
Daha sonra kendi kuvvetlerimize basit birkaç takviye yaparak, düşman çoğalmadan işini bitirmeye çalışacağız. Bunun için ilk yapılacak iş Kırmızı Alarm süresince içeriyi her zamankinden daha çok aydınlatmak ve düşmanın nefes almasını önleyecek kimyasal silahlar kullanmaktır. Bu da daha fazla su içmek ve günde 500-1000 mg C vitamini takviyesi yapmak demektir.
Bunları yaptıktan sonra, oturup Karargahtan gelecek emri bekleyeceğiz.
5- Savaş kazanılıyor
Bir süredir güçlerinizle çarpışmayı sürdürmüş olmalısınız. Yaptığınız takviyelerle askerlerinizin morali de gücü de yerinde. Artık savaşı kazanmak için son bir hamleye ihtiyacınız var. Ve o hamle için emir 2-3 gün içinde karargahtan gelecektir.
İki türlü emir gelebilir:
1- Düşman az (100 binin altında) ve özelliksiz/güçsüz (üreyen bakteri varolan askerlerle kolayca yenilebilecek türde). O yüzden dışarıdan takviyeye gerek yok. Savşa varolan taktiklerle devam edin, zafer kaçınılmazdır.
2- Düşman çok ve güçlü. Varolan güçlerle başetmek imkansız. Takviye şart. Derhal komando kuvveti (antibiyotik) gönderiyoruz (En büyük asker bizim asker!..)
6- Sonuç
Vücudunuzu sürekli tetikte tutun (sağlıklı beslenin ve sağlıklı olun)
Askerleriniz her zaman yeterli düzeyde olsun (bol su ve C vitamini için)
Doğru mevziye doğru asker yerleştirin (gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanmayın)
Savaş sonunda tüm düşmanların yokedildiğinden emin olun. Sakın kaçan ya da yaralı düşman olmasın (antibiyotiği zamanında ve son dozuna kadar kullanın)
Eğer yanlış silah (antibiyotik) ve/ya yanlış taktik (yanlış sürelerde) kullanılır ve bazı düşmanların kaçmasına izin verlirse, o zaman bu düşmanlar o silahlara karşı dirençli hale gelirler. Ve bir sonraki savaşta yenilmeleri çok çok çok daha güç ve bazen de imkansız olur.
Gazanız mubarek olsun
7 yıldır felçli biri olarak ilk 1-2 sene ben de çok çektim bu enfeksiyondan. 4-6 saatte bir Temiz Aralıklı Kateterizasyon (TAK) yapmama rağmen ayda 1 bakteri ürüyor ve (kültür testi neticesine göre) antibiyotik kullanmak zorunda kalıyordum. Berbat bişey tabii! Bir süre sonra antibiyotikler işe yaramamaya başlıyor...
Neyse, sonunda aşağıdaki yöntemleri kullanarak bu illetten kurtuldum. Sizler de kendi tecrübelerinizi ve görüşlerinizi yazarsanız çok iyi olur
1- İdrar yoluna bakteri sızmasının/üremesinin hikayesi
Sağlıklı bir bünye birçok bakteriye karşı doğal bir bağışıklığa sahiptir. Bunlardan yara ve benzeri cilt açıklarından bulaşanlar hariç, idrar yolunda enfeksiyona sebep olan bakteriler genellikle ağız yoluyla vücuda girerler, ve bu ağız yoluyla musallat olan bakteriler, büyük çoğunlukla mesaneye ulaşamadan, vücut tarafından etkisiz hale getirilirler.
Ne var ki omurilik felçlilerde durum biraz farklıdır. Bu farklar: 1- Mesanedeki idrarın tam boşaltılamaması ve mesanede sürekli idrarın kalması; 2- TAK yaparken içeri bakteri sızması; 3- Sabit sonda ve benzeri sürekli ürünlerin kullanılması.
Bu üç durum da normal değildir. Bu durumlarda bakteri direkt mesanede oluştuğu/bulaştığı için, vücuttaki öncü kuvvetlerle çarpışmadan üreyebileceği alanlara sızma şansı yakalıyorlar! Bir başka deyişle kuvvetler ön cepheyi tutmuşken, bakteriler arka kapıdan içeri sızıyor.
- Bu sızmayı önlemek için:
1- Mesaneyi tam olarak boşaltmaya özen gösterin.
2- Temizliğe çok dikkat edin
3- Sabit sonda kullanmayın.
İçeri sızan bu düşman bakteriler üç şeyle karşılaşabilir: 1- İçerisi öyle aydınlıktır ki, görünmeden barınacak -ve rahatça çoğalacak- yer bulamazlar, ilk TAK'da dışarı atılırlar; 2- İçerde nöbetçiler vardır ve nöbetçiler tarafından etkisiz hale getilip, ilk TAK'da dışarı atılırlar; 3- Ortam puslu ve nöbetçiler de azdır. Tam umdukları durum! Bir yere yerleşip, teker teker nöbetçilerin öldürür ve bölgeyi ele geçirirler.
3- Taktik savaşları
Bizler akıllı savaşçılarsak, düşmanın bu arka yolu kullanacağını bilir ve ona göre pozisyon alırız.
Elbette öncelikli amaç düşmanın kapıdan içeri sokmamaktır, ama bir şekilde içeri girmişse, o zaman taktik savaşları başladı demektir.
Taktikler: 1- Ortamı aydınlatın (bol su için); 2- Düşmanın nefes almasını önlemek için bol bol C vitamini alın; 3- Rasgele antibiyotik kullanmayın (bu, süngü savaşı zamanı geldiğinde, uçaksavar füze bataryalarıyla gökyüzünde düşman aramak kadar kötüdür ve yenilgi kaçılılmazdır!)
- Düşmanın içerde olduğu nasıl anlaşılır?
1- Vücudunuzu çok iyi dinleyin.
2- Beklenmedik bir anda ishal olmuşsanız, daha sık idrara çıkma/yanma hissi oluyorsa, her zamanki mesane kapasitenizden çok daha az bir kapasitede sıkışıyorsanız, beklenmedik anlarda idrar sızıntısı oluyorsa, idrarın rengi koyu ve kokuluysa, idrarda pürtükler varsa, kasılmalarınız artıysa ve ateşlenip titreme nöbetleri oluyorsa, içerde düşman var demektir!
Artık savaş kaçınılmaz. Kırmızı alarm!
Öncelikle hiç zaman katbetmeden durumu Kurmay karargahına rapor etmek gerek. Bu da İDRAR KÜLTÜR TESTİ yaptırmanız anlamına gelir. Hiç bir ilaç (hele hele de antibiyotik) kullanmadan hemen tahlil yaptırmalısınız!
Daha sonra kendi kuvvetlerimize basit birkaç takviye yaparak, düşman çoğalmadan işini bitirmeye çalışacağız. Bunun için ilk yapılacak iş Kırmızı Alarm süresince içeriyi her zamankinden daha çok aydınlatmak ve düşmanın nefes almasını önleyecek kimyasal silahlar kullanmaktır. Bu da daha fazla su içmek ve günde 500-1000 mg C vitamini takviyesi yapmak demektir.
Bunları yaptıktan sonra, oturup Karargahtan gelecek emri bekleyeceğiz.
5- Savaş kazanılıyor
Bir süredir güçlerinizle çarpışmayı sürdürmüş olmalısınız. Yaptığınız takviyelerle askerlerinizin morali de gücü de yerinde. Artık savaşı kazanmak için son bir hamleye ihtiyacınız var. Ve o hamle için emir 2-3 gün içinde karargahtan gelecektir.
İki türlü emir gelebilir:
1- Düşman az (100 binin altında) ve özelliksiz/güçsüz (üreyen bakteri varolan askerlerle kolayca yenilebilecek türde). O yüzden dışarıdan takviyeye gerek yok. Savşa varolan taktiklerle devam edin, zafer kaçınılmazdır.
2- Düşman çok ve güçlü. Varolan güçlerle başetmek imkansız. Takviye şart. Derhal komando kuvveti (antibiyotik) gönderiyoruz (En büyük asker bizim asker!..)
6- Sonuç
Vücudunuzu sürekli tetikte tutun (sağlıklı beslenin ve sağlıklı olun)
Askerleriniz her zaman yeterli düzeyde olsun (bol su ve C vitamini için)
Doğru mevziye doğru asker yerleştirin (gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanmayın)
Savaş sonunda tüm düşmanların yokedildiğinden emin olun. Sakın kaçan ya da yaralı düşman olmasın (antibiyotiği zamanında ve son dozuna kadar kullanın)
Eğer yanlış silah (antibiyotik) ve/ya yanlış taktik (yanlış sürelerde) kullanılır ve bazı düşmanların kaçmasına izin verlirse, o zaman bu düşmanlar o silahlara karşı dirençli hale gelirler. Ve bir sonraki savaşta yenilmeleri çok çok çok daha güç ve bazen de imkansız olur.
Gazanız mubarek olsun