Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Tekerlekli sandalyede yaşam hakkında görüşleriniz..?

orko

Yeni Üye
Üyelik
1 Tem 2006
Konular
1
Mesajlar
5
Reaksiyonlar
0
Merhaba arkadaşlar,

"Tekerlekli Sandalyede Yaşam" başlığı altında bir yazı hazırlıyorum. Bu yazıda tek bir bakış açısı, yani sadece kendi bakış açımın olmasını istemiyorum.

Sizlerden ricam bu konudaki fikirlerinizi yazmanız. Böylece konuyu çeşitli açılardan ele alabileceğimi düşünüyorum.

Şimdiden teşekkürler :)
 
Tekerlekli sandalye kullanmanın bende bıraktığı etki günlük kulanım zorluklarının dışında duygusal etkilerinin ağır olması..
Tekerlekli sandalyede yaşam;
ışıkları sönmüş ,mat bir yaşamı beraberinde getiriyor.
Mutsuz olmakla ,duygusuz olmak arasındaki tercih hakkını kullanabileceğiniz bir yaşam.
Tekerlekli sandalyeyi;
Değiştirilmeyen bağımlı olma gerçeğini sürekli hatırlatan ,her ana acımasızca sinerek hayatın,yaşamın tadını kaçıran bir araç olarak tanımlayabilirim.
Ben tekerlekli sandalyemi sevmiyorum;aslada sevmiycem.Biçok kez lastiklerini kestiğim parçaladığım oldu fakat bunun bana olumlu bir getirisi olmadı.Korkunç soğuk ve gözümü ,ruhumu ,gönlümü yoruyor.
Tekerlekli sandalyede yaşanan bir yaşamın, kapısız kilitsiz bir hücre yaşamı olduğunu düşünüyorum.
 
Her ne kadar oldukça karamsar bir yorum da olsa teşekkür ederim. Tekerlekli sandalyenin iyi taraflarını da görmeyi bilmek ve bunu kullanabilmek gerek diye düşünüyorum. Haddim olmayarak bunu sana da tavsiye ederim.
 
Nedir?tekerlekli sandalye kullanmanın iyi tarafları kendinden daha kötülerini düşünüp ,en azından bunu kullanabiliyorum diye sevindirik yaşamak mı?
 
evet en azından ellerini kullanabiliyorsun, sadece bu bile şükretmene yetmez mi? ellerini kullanamasaydın ne olucaktı düşündün mü? evt sandalyeni kullanamıycaktın, bu siteye yorumlar yazamıycaktın,burada fikir alış verişinde bulunamayacaktın dier insanlarla, ve şu an ilk düşündüğünde aklına gelmeyecek bi çok şeyi yapamayacaktın. birde şöyle düşünelim. yürüyebiliyor ama ellerini kullanamıyor olabilirdin. o zaman şu an yapabildiğin yemek yeme işlemini ailenden biri yaptırıcaktı, evet gezip dolaşabiliyor olucaktın ama ellerinle yapman gereken bütün işlemleri ıskalaman gerekecekti.. kendini şanslı hissetmen için o kadaaar çok sebebin varki.. ellerini kullanamayan arkadaşlar yürüyebiliyor, istedikleri yerlere gidebiliyorlar belki ama bunu sende sandalyenle pek ala yapabilirsin. fark ne olur sence? sadece görüş açın olur.. nasıl görmek istersen öyle görürsün kendini.. beni sandalyemden itleyen kişiye bağımlıyım die deil de, bana yardımcı oluyor, birlikte geziyoruz güzel vakit geçiriyoruz die düşünürdün. biraz bardağın dolu tarafından bakabilmelisin.. gözlerin görüyor.. ellerin tutuyor.. cümlelerinden anladığım kadarıyla gayet te olgun ve sağlıklı düşünebilen birisin ama düşünme yetini nedense hep olumsuz şeyleri bulup çıkarma üzerine kullanıyorsun.. demişsin ''en azından sandalye kullanabiliyorum diye sevineyim mi?'' .. evet GERÇEKTEN sevinmelisin... :!:
 
GÖKÇE GERÇEKTEN ÇOK SÜPER BİR YAZI SENİ TEBRİK EDERİM GERÇEKTEN DUYGULANDIM....
 
Teşekkürler sevgili Gökçe,

Bakış açını sevdim doğrusu.

Bence önemli olan tekerlekli sandalyeye nasıl bakıldığı. Şöyle sorabilirim: Siz sandalyeye mi "mahkum"sunuz, yoksa sandalye size mi "mahkum"? Bu soruya verilecek cevap yaşamın iyi ya da kötü geçmesini sağlayacaktır.

Şahsen ben sandalyeyi kendime "mahkum" ediyorum. Ayaklarım sözümü dinlemiyorsa, ben de sandalyeye sözümü dinletirim, onu bedenimin bir parçası yaparım. Ve bir parçam olan tekerlekli sandalye benimle her yere gider.

Bakış açısı çok önemli...
 
AHHHHH GÖKÇEEE AAAHHHH
BİZE YAZACAK BİŞE BIRAKMADIN YİNE...
EVET 'ŞÜKÜR'Ü ÖĞRENMEK ÇOK ÖNEMLİ
BİDE HEP KENDİMİZDEN YUKARIYA DEĞİL AŞAĞIYI DA GÖMEYİ BİLMEK.


'AYAKKABIM YOK DİYE ÜZÜLÜYORDUM, AYAKLARI OLMAYAN BİRİNİ GÖRDÜM'
 
Ben doğdum doğalı yürüme duygusunun nasıl bir şey olduğunu bilmediğim için olacak belkide, sandalyem benim en iyi dostum.. İstediğim her yere onunla rahat rahat gidebiliyorum.. Hatta bir defasında ön tekerlegini kırdım ve yenisini bulana kadar 2 gün beklemem gerekti. O iki gün benim için kapkara olmuştu çünkü işe gidip gelmem lazım ve sandalyem olmadan gerçekten çok zordu.. Kardeşim arabadan koltuguma kadar beni kucagında tasımak zorunda kaldı iki gün boyunca ve bende koltugumdan kıpırdayamadım çünkü sandalyem yoktu.. Ve böylece bir daha anladım ki benim yaşamımda en degerli eşyam sandalyem. O olduğu sürece özgürüm ve istediğim yere gidebiliyorum...

Bu arada gökcenin yazısı gerçekten çok güzeldi ve aynen katılıyorum..
 
yatalak mı olmayı tercih ederdin peki arkadaşım. anlamıyorum yine bu tür görüşleri. gözünü açarmısın biraz. polyannacılık değil, oyun oynamıyoruz burada değil mi? at gözlükleriyle bakıyorsunuz dünyaya. ikinci bahar. sen ve senin gibi düşünenlere sesleniyorum elbette.

nişanlım tekerlekli sandalyeli. ne kadar seviyoruz birbirimizi bilemezsiniz..... benim için onun diğerlerinden tek farkı, sandalyede oturması. biraz tembel sadece. yürümeye üşeniyor ;)

11 senedir yalnız yaşıyor. ne anne ne baba nede bir akraba. birçoğunuzun hiç değilse birkaç yakını vardır aynı evde yaşayan. ama o tek başına savaşıyor. evinde ve işinde.
kolları var çok güçlü.her işini elbette onlar yapıyor. güzel bir yüreği var insanları ona saygı duydurtan. en önemliside bu tabii. iyi bir yer edinebilmeli hayatta ona güzel gözlerle bakmak için. karamsar bakıyorsan, uğraşmamışsın, hiçbirşey yapmamışsın kişiliğin için demektir.

şükretmek için her zaman bir neden vardır. her zaman...
 
Yaşamdaki en kolay şeylerden biri bilip bilmeden her konuda yorum yapmak olsa gerek. O zaman kendimizi önemli hissederiz galiba. Karşıdakine şu durumda da olabilirdin deyip arka arkaya en olumsuzlukları sıralamak... İşte tam şimdi sizlerin yaptığı gibi.
Bir insanın yürüyememesine üzülmesi kadar doğal bir şey var mıdır? Peki üzüntüsünü eleştirmek kadar komik bir şey var mıdır? Kişi ihtiyaçlarını karşılamak için yardımcı aletlere ihtiyaç duyarsa elbette onu sevmeyecektir. İnanılmaz soğuk görünecektir. Ama başka çaresi kalmadığı zaman, hayatını ne kadar kolaylaştırdığını benimsediği zaman görüşü yavaş yavaş değişecektir.
Önemli olan bu karamsarlığı sürekli hale getirmemektir. Zor olan yaşamı iyice güçleştirmemektir. Ama kusura bakmayın sizin yazdığınız kadar da pembe görüneceğini sanmıyorum çözümsüz sorunların.
 
teşekkrler bakış açınız için sevgili tuba,
Tabi ki günlük yaşam içersinde sürekli karamsar değilim,zor olan yaşamı en azından çevremdeki diğer insanlara sürekli yansıtmıyorum.
Yalnız kaldığımda,içimden geçen cümleleri yazıyorum çoğu zaman,
fakat diğer pembe gözlüklü üyeler;bunu sürekli eleştirmekten haz duyuyorlar sanırım.
Yine de ;teşekkür ediyorum onlara ..
Profesyonel bir karamsarım ben.
Böyle olduğumu kabulllenince ve kendime yüksek sesle söylediğimden beri ,hayatımın bir yanı hafifledi en azından.
Diğer üyelere de tavsiye ederim..
Hesap vereceğim hiç bir yer kalmıyor kendimde..Umutsuzluğun özgürlüğü....
sevgiler..
 
qeLeceqe hep kayqıyLa ßakmak,çok sıradan şeyLeri yaşayamamak,hem üzüLmek hemde hamd etmek.....
 
tekerleklı sandalyede olmak benıde uzuyordu
ama bıgun bı alışverıs merkezınde kucuk bı kız dıkkatlıce bana bakıyordu.yanıma gelmek ıstıyordu bende yanıma cagırdım ve soyle bakalım aklından gecenı cekılme dedım.bana sen nıye bunu kullanıyorsun benım gıbı ayakta deılsın dedı.bende bı kaza gecırdıgımı ve oyuzden ayakta olamadıgımı bıyere gıtmek ıcınde bu sandalyeyı kullanıyorum dedım.bana gulerek senın ayakların o tekerlek ozaman dedı.....
bu cumle benı cok etkılemısı ozaman...
ve ozaman sandalyemı sevmeye basladım.belkı kızacaksınız bana bunu dedıgım ıcın ama cıdden bacaklarım olmustu sandalyem benım..
o olmasa nereye nasıl gıdebılınırkı...
:)
 
İkinci Bahar karamsarlık ağırlıklı bir yaşam tarzı seçmiş.

Tekerlekli sandalye kullanmadım. Duygularımı tam olarak vurgulayamayabilirim.

Ancak tekerlekli sandalye kullanan çok dostum var. Onlar sandalyeleri ile bütünleşmişler. Bu demek değil ki lay lay lom yaşıyorlar. Tabiki öyle
değil ama ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar.

Bu aynen forumdaki bir slogan gibi "arabam benim bacaklarım"

Tekerlekli sandalyesini bie itemeyenler varken bütü hıncımızı kullandığımız araçlardan
almamız pekde normal gelmiyor.
 
melpomene ve ikinci bahar ne kadar zıt bakıyorsunuz hayata :) uç noktakarda düşünen iki insan.. ikinci bahar hayata seninde melpomene gibi bakabilmeni o kadar isterdim ki. bende düşünüyorum eğer kollarımı kullanamıyor olsaydım olduğum yerde kalırdım, koltuk değneklerimi tutamaz ve hareket edemezdim. kollarımı o yüzden elimden geldiğince korumaya çalışırım onlar benim herşeyim çünkü. bi nevi aynı şekilde gözlerimi kullanamıyor olsaydım ayağa kalktığım gibi düşerdim, yine hareket edemezdim. ve bunlar benim için hep bi şükür sebebi.. ama kötü yanından bakmak isteseydim illaki bulurdum çok şey.. en basitinden niye bi kaldırımı çıkamıyorum die hayatı kendime çok ta rahat zindan edebilirdim.. ama sonra o hayattan ne beklersinki..
 
Yorum yapan herkese teşekkürler...

Elbette her kişi kendi hayat şartları ve görüşleri açısından bakıyor hayata. Bu da çok doğal değil mi? Her halukarda yaşamak güzel, yaşamasını bildikten sonra...
 
Tekerlekli sandalyeye oturduğum gün her şeyin biteceğini sanıyordum. Zar zor olsa da, başkalarının yardımına muhtaç olsam da, çok kısa mesafe olsa da yine de yürüyebiliyordum. Hastalığımla savaşmayı bırakmaya hiç niyetim yoktu. Ama işte o sandalyeye oturmak, düşmanın eline en etkili silahı vermek anlamına geliyordu.

Üniversite hayatı sona erip, meslek yaşamı başladığında kendimi daha kötü hissetmeye başlamıştım. Belki de 2 -3 yıl erteleyebilirdim sandalyeyi. Ancak ben değil, mesleğim bunu benden istiyordu artık.

İnternetten akülü sandalyeleri incelemeye başladım. Kollarda da güçsüzlük belirtisi olduğundan normal bir sandalye kullanmayı göze alamazdım. Bir süre sonra birisiyle düşüncelerimiz uyuştu, Allah’ın emri, Peygamber Efendimizin kavli ve bir miktar para karşılığında istedik sandalyeyi. Hemen ertesi günü göndermişlerdi. “İnsan biraz geç gönderir, ne bu aceleniz”

Sandalyeme şöyle bir alıcı gözüyle baktım tekrar, güzel bir şeye benziyordu gerçekten. Ama hala onun üzerine oturacağımı aklım almıyordu. 2 gün kutusundan çıkartmadım zaten, öylece bekledi.
Bir pazar akşamı enişteler de evdeyken deneme vakti gelmişti artık. Ne de olsa ertesi gün okula götürecektim, 1-2 deneme sürüşü yapmakta fayda vardı. Neyse evin avlusunda kapıları kapattırıp geçtim şoför mahalline ve kavradım joistiği. Bre Bismillah….

Zevkli bir şeye benziyordu. Uzaktan kumandalı bir araba kullanmak gibi aynı. Eski şoförlerden olduğumuzdan yabancılık çekmemiştim sandalye kullanmada. Tamam yeter bugünlük, bi sorun yok, rahatlıkla kullanabilirim.

“Hey gidi Neşeli hey, arabadan inip sandalyeye binecektin ha!. Bugünleri de görecekmişiz demekki.”

İsmail Eniştenin (gerçi hep abi derim) sözü hala kulağımda ; “Biz seni zor oturttuk bunun üzerine, ama bir süre sonra zorla da olsa indiremeyeceğiz seni.”

Okulla evin arası çok yakın olmasına rağmen taksinin bagajına katarak götürttüm. Okulda ve sınıf içerisinde kullanırken çok rahattım, tam biçilmiş kaftandı benim için. Ve okuldaki arkadaşlar bunun benim için çok iyi olduğunu söylüyorlardı.
Ama dışarılarda gezmek hala çok uzaktı bana, hala çekiniyordum. Hafta içi boyunca okulda bıraktım her gün. Zaten rampa da yoktu okulda, merdivenleri bahane edebiliyordum kolaylıkla.

Hafta sonu eve gelmesi gerekiyordu sandalyenin. Aksilik bu ya araba da evde değildi o gün. Acaba bilerek mi yaptılar bunu bana. Sinirlenmiştim bu duruma.
Merdivenler indirtip tekrar oturdum sandalyeme.
Anneme sen git eve, ben kendim gelirim dedim.
Hiç sağıma soluma bakmadan doğru eve.
Mahalle arasından geçerken, acaba insanlar bana mı bakıyorlardı, aralarında benim hakkımda mı konuşuyorlardı . Merak işte…

Sağ salim ve sinirli bir şekilde eve geldim. Hemen sandalyeden kalkarak bilgisayarımın başına oturdum. Bir süre sonra her şey normale döndü tabii….

O günün akşamı o zamanlar ara sıra ( şimdi sürekli) takıldığım kahvehanenin sahibi aradı.
--“Neşeli hocam sandalyeyi aldın unuttun bizi, gel hadi kahveye” .
Daha önce almayı düşündüğü söylemiştim ama nerden öğrendi bu adam benim sandalyeyi aldığımı.
--Bakarız
--İstersen ben geleyim eve, beraber çıkalım.
--Yok sağolasın. Ben gelecek olursam kendim gelirim. Dedim.

Bir yanım gitmek istiyor, bir yanım otur oturduğun yerde diyordu. Tabi gitmeği isteyen yanım ağır bastı. “Ulan dedim kendi kendime, gündüz okuldan geldin, akşam karanlığında mı çıkamayacaksın. Hem kim görecek seni”

Ve düştüm yollara…. En karanlık yerlerden geçerek ulaştım kahvehaneme. Kapısından içeri girdiğimde bir OOOOOOOOO sesi yükseldi arkadaşların masasından. Tüm bakışlar üzerimdeydi yine, ama çoğunluğunu tanıdığım için sorun yoktu.
---Oooo Hocam hayırlı olsun, ne güzel şey bu böyle.
---Sağolun alcaz alcaz derken aldık işte.
---Ne zaman aldın bunu.
---Geçen hafta bugün.
---Bir hafta oldu da , nerdesin sen bir haftadır.
---Burdayız geldik işte.


O gün her şey gayet güzeldi. Sağa sola da laf yetiştirdik tabiî ki.. İnsanın arkadaşları gibisi yok. Sanki çok doğal bir şeymiş gibi karşılanmıştım. Galiba ben çok büyütmüştüm bu olayı.

O günle kalmadı tabiî ki..Daha birçok sefer gittim kahveye.
Hala okulda bırakıyordum sandalyemi. Ama bu kez bahaneden değil, gerçekten.
Rampa yoktu ve sandalyem de ağır olduğu için merdivenlerden indirmesi çok zor oluyordu. Bu yüzden de bırakmam gerekiyor ve sadece hafta sonları getiriyordum eve.
Bir süre sonra da rampam yapıldı. Artık özgürlüğüm 5 kat daha artmıştı. Öğle aralarında bile eve gelmeye başlamıştım. Çekinecek hiçbir şeyim de kalmamıştı artık.

Madem çekinmiyoruz, biraz da yüzsüzlük yapalım o zaman. Belediyeye telefon edip, dışarıdaki özgürlüğüm kısıtlanıyor diye, tespit ettiğim noktalardan rampaları yaptırttım.. :shock:
Sağolsunlar bir dediğimizi ikiletmediler, hemen yaptılar. Burada da mesleğimin avantajını kullandım tabi.


Nasıl başlamıştık, bak nasıl bitti :p . İnsan yeniden doğmuş gibi oluyor. Hayat sandalyeyle bir başka güzelmiş. Hastalıkla mücadelemizden vazgeçtik mi? HAYIR, sonuna kadar mücadeleye devam.

Bazen enişteler bize geldiğinde ben dışarılarda olurum. Eve geldiğimde bazen takılır bana.
- Zamanında neler çektirdin bizlere. Şimdi evde bulamıyoruz seni.
- Ben mi? HİÇ HATIRLAMIYORUM
:lol: :lol:
 
MRB

Sandalyenle bir ömür boyu mutluluklar diliyorum Neşeli Hocam :D Hemen istemişsin sandalyeni Allah'ın emriyle ama gelincede yüz vermemişsin :D Şimdi bakıyorum hiç ayrılmıyorsunuz! Allah muhabbetinizi artırsın :D
Senin gibi güçlü bir kişilikten almamız gereken o kadar çok şey var ki!
 
Benim tekerlekli sandalyeye bakış açım nasıl olurdu? sanırım tekerlekli sandalyeye mahkum olsaydım yada koltuk değneği vs.ilk başlarda tepkim kızgınlığım olurdu bu doğru ama bütün uzuvlarımız bizim için özel ve değerli olduğunu kabul etmeliyiz ve sahip olduklarımızla yetinmeyi bilmeliyiz diye düşünüyorum hayata karamsar bakmak bize ne kazandırır ama daha pozitif düşünürsek inanıyorum ki içimizdeki yapabildiklerimizi göreceğiz ve hayata bakış açımız değişecektir bedenimiz bir araçtır onu kullanan aklımızdır sevgiler..
 
hayat felsefem şu: tecavüz kaçınılmazsa kendini bırak,
yaşadığın anın tadını çıkarmaya çalış :)

tekerlekli sandalyenin beni özgürleştirdiğini itiraf edeyim.
tamam her yere girip çıkamıyorum her istediğimi
yapamıyorum ama kim yapabiliyor ki?
onu,bunu, şunu yapamıyorum diye niye yapabildiklerime küsüp sırt çevireyim. sallllak mıyım ben..!
sonradan sakat kaldığım ve sakat kalmadan önce hasbel
kader kendi çapımda hayatı iyi yaşadığım için şunu
rahatlıkla söyleyebiliyorum.
...ıhhh inanın iki taraf arasında bi fark yok.

büyük bir yanılgı olarak insanların bir çoğu, mutluluk
algılamalarını kıyaslamalara dayandırıyorlar. özenilen her
yaşamın bir üst formu var. yani özenmenin sonu yok.
sakat ,sakat olmayana özeniyor
sakat olmayan arabası olana
arabası olan evi olana
hem evi hem arabası olan yazlığı olana.
vs vs..
bunun sonu yok.
sahip olduklarını değilde olmadıklarını düşünen
-beyin yapısına sahip - insanlar için her iki yaşam biçimide mutsuzluk ve özleyiş dolu olacaktır.

BEĞENMEDİĞİNİZ HAYATINIZ BİR BAŞKASININ HAYALİDİR.

tekerlekli sandalyeye tam muhtaç değilim o olmasada
birisine tutunarak yürüyebiliyorum. ama birisine ihtiyaç
duyarak yürümektense sandalyemi tercih ediyorum.
 
Tekerlekli sandalyede yaşam hakkında görüşleriniz..
Soru bu….görüşleriniz…
Mutlu musun değil misin demiyor soruyu soran .
Ve cevabım " Tekerlekli sandalyede yaşam berbat birşey…"
Dönüp dolaşıp konu aynı yere geliyor “beterin beteri var “
Ya tekerlekli iskemleyi de kullanamasaydın…
Tekerlekli iskemlede olmayıp, iki ayağının üstünde olup ta mutlu olmayı beceremeyen bir sürü insan var.
İyi güzelde siz benim fikrimi eleştirecekseniz neden soruyorsunuz.
Üstelik bu eleştirileri yapan arkadaşlarımızda tekerlekli iskemle ile yaşamanın ne demek olduğunu bilmeyen arkadaşlarımız
Sigara içmeyen birinin ,sigara tiryakisi olmayan birinin,şu sigarayı içmesen, şu sigarayı bıraksan demesi gibi bir şey bu…
Ben başkalarından bir şey istemekten hoşlanmayan biriyim, bunun şu anki fiziksel durumumla bir ilgisi yok
bu benim karekterim …
kardeşim karekterin ama ,insan insana muhtaç,kendini onun yerine koy sen yardım etmezmisin.”
Ederim tabii ama konu bu değil.
Ben bu yardımı isterken mutsuz oluyormuyum o zaman”
Tekerlekli iskemlede yaşamak berbat bir şey.
Tekerlekli iskemlemi seviyorum hem de yaşamımda değer verdiğim şeylerin başında geliyor.
Evet onun üzerindeyken kendimi özgür hissediyorum
Ama onunla yaşamayı sevmiyorum.
Ve tekerlekli iskemlede yaşam berbat bir şey diyorum….
 
Açıkçası benim içimi kararttı yazılanların çoğu.Elbetteki çok hoşnutum tekerlekli sandalyedeki yaşamdan diyemeyiz.Ama hayatın her alanındaki gibi buda bizim handikapımız...
 
''İyi güzelde siz benim fikrimi eleştirecekseniz neden soruyorsunuz.
Üstelik bu eleştirileri yapan arkadaşlarımızda tekerlekli iskemle ile yaşamanın ne demek olduğunu bilmeyen arkadaşlarımız
Sigara içmeyen birinin ,sigara tiryakisi olmayan birinin,şu sigarayı içmesen, şu sigarayı bıraksan demesi gibi bir şey bu… ''
demişsin yagmur..

onları yazarken neyin ne olduğunu bilerek yazdım.. orda kısa kestim, asıl sölemek istediklerimi söyledim. ama zamanında bende kullandım 5 ay boyunca tekerlekli sandalyeyi. ama bi sorun vardı ben kullanamadım.. o yüzden diorum en azından tekerlekli sandalyenizi kullanabildiğiniz için şükredin die. 4 sene önce ameliyat geçirdim, ve gerisi geldi başka ameliyatlarla. ateş yükselmesi, ameliyatlara girememem, girdiklerimin dierlerine sebep olması derken 5 ay hiç çıkmadan yatmak zorunda kaldım. o süre boyunca deil tekerlekli sandalyeyle gezmek, kolumu kaldıramıordum. dolayısıyla kullanamıordum sandalyemi. annem uyuklardı hastanedeki odamda, ben sıkıntıdan patlardım da uyandıramazdım onu, ellerim de serum ve damar yolları, güç kaybı. gelde gez.. ööyle beklerdim annem uyansın da biraz dolaştırsın beni hastane içinde die. gezdiğim yer hastane içi, deniz kenarı yada bi sokak deil.. o zamanlar az şükretmedim çoğu şey için.. nefes alabilmenin değerini narkozdan zor çıktığımda anladım. nefes alamadığımda anladım.. bi nefes bile bi şükür sebebiymiş.. ben boş konuşmadım yagmur onları yazarken.. neyin ne olduğunu inan bende biliyorum..
 
slm

bende uzun zamandan beridir tekerlekli sandaliye kullanıyorum ben sunu demek isterim beterin beteri var sozunu soylemek gerekir vede onu anlayınca sukur etmek lazım derim
 
tekerleklı sandalyeyı ıcat edenden allah razı olsun.dusunsenıze eger olmasaydı ne halde olurduk.
bı yere gıderken gelırken ne yapardık...
 
Öncelikle eleştirimi yaparken isim vererek eleştiride bulunmadığım gibi kimseyi boş konuşmakla suçlamadım

Sadece “tekerlekli iskemlede yaşam “ için yorum yapan arkadaşlarımın çoğunun bu iskemleyi kullanmadığını söyledim…

Sizi tanımıyorum bile…

İlk kaza geçirdiğim zaman, bir yıl boyunca bende yatak hastasıydım, yaşadığınızı ifade ettiğiniz olayları fazlasıyla yaşadım, ne demek olduğunu iyi bilirim ….

Ama soru bu değil …

Sanırım yazımı dikkatli okumamışsınız…
Tekerlekli iskemlemi SEVDİĞİMİ,
Tekerlekli iskemlenin ÖZGÜRLÜK olduğunu ,
Ancak Tekerlekli iskemlede yaşamanın BERBAT bir şey olduğunu söyledim …

Bu sadece benim fikrimdir.
 
Merhaba,

Tekerlekli sandalye üzerinde yaşamak kendi içinde hoş bir şey midir? Evet hoş olabilir. Tabi birkaç dakika gezip ardından ayağa kalkıp sandayeyi sahibine iade ederseniz!

İnsan doğası gereği yürüyen koşan bir canlıdır. Bu hareketlerini yapamıyor ve T.Sandalye ya da koltuk değneği kullanıyorsa bu rünleri kullanmanın çok zevkli, harika, müthiş zevkli ürünler olduğunu sanmak bence çok doğru değil.

Buraya kadar ben sandalye kullanımına yönelik olumsuz fikir beyan eden arkadaşlara katılıyorum. Ancak tam da burada onlardan ayrılıyorum. Çünkü ben tekerlekli sandalyeme bu gözle bakmıyorum. Eğer tekerlekli sandalyeme sağlıklı olduğum dönemlerimi baz alarak bakarsam tabiki bu ürün hayatımın tüm olumsuzluklarının sembolü haline gelecektir. Hal böyle olunca kıçınızın altında sürekli bir sandalyeyle gezmek yürüyememenizle aynı anlama geldiği için bir zevk unsuru olmaktan uzaktır.

Fakar ben sandalyeme sağlıklı dönemlerimi kıyasladığım bir ürün olarak değil aksine şu an içinde bulunduğum hayatı bana katlanılır kılan bir kurtarıcı olarak bakıyorum. Eğer bir tekerlekli sandalye olmasaydı sanırım bir ölüden farkım olmazdı. Bugün sağlam bir insan kadar olmasada tekerlekli sandalyem sayesinde özgürlüğüm tamamen benim ellerimde. Onun sayesinde tekrar hayatın içine dönebildim.

Sandalyemize bu bağlamda bakmak gerekir diye düşünüyorum. Yapamadıklarımızı düşünüp üzülmektense elde edebileceklerimize odaklanmak daha doğru değil mi? bu hayatta tekerlekli sandalyede elde edilebilecek bunca güzellik varken geçmişimizi totemleştirip tapınmanın bir anlamı yok...

Ben Türkiye kung-fu şampiyonuydum. Askerliğimi dağ komandosu olarak yaptım. Bir siyasi partide yıllarca yerel başkanlık yaptım. Avrupa da bir yıl yaşadım vb vb...Şimdi "benim gibi bir şampiyon nasıl olurda tekerlekli sandalyede oturur" diyerek kafayı yemenin bir alemi var mı? Hayatımın bu yeni sayfasını daha önce yapamadıklarımı gerçekleştirmek için fırsata dönüştürmeyi tercih ettim.

Eğer sizde olumsuzlukları bir fırsata dönüştürürseniz altınızdaki o sandalyeye vazgeçilmeziniz olarak bakarsınız. Aksi halde de günah keçisi olarak görürsünüz ki bu aslında kendi zayıflığınıza karşı bir tür hayıflanıştan ibarettir.

Yani suç sandalyede değil sizde.



Not: kızmaca yok.
 
merhaba ben sizin yazdıklarınızı okuyunca ümitlendim çünkü inanın türkiyedeki yaşamı düşününce hep karamsarlığa düşüyodum.ben sizler gibi kendi adıma yazmayacagım.bu sitede yeniyiz ve oğlum adına üyelik başlattım.o daha çok küçük ama inşallah ilerde aklı erince görevi benden devralacak.benim oğlum 4 yaşında meningomyloselli.bizim için düşündükçe içimizi sızlatan olay onun tekerlekli sandalye görüntüsüydü.babası ve ben o görüntüyü düşündükçe şimdiden çok üzülüyoruz.inşallah o da sizler gibi ilerde bu durumu sizler gibi güçlü kabullenir.allah hepinizin yardımcısı olsun.hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim umutvari yazılarınız için.ÖZELLİKLE GÖKÇEYE :?
 
tekerlekli sandelye sağlam insanın denemek amaçıyla bir hevesle binip tepetaklak düştüğü, ihtiyaç sahibi insanın ustalıkla kullandığı ama bundan gurur duymadığı, üzerindeyken aklına gelmeyen ama uzaktan baktığında minnet etmeden köpek gibi seni başka yere taşıyacagını bildiğin yeter ulan ben bıktım sen bıkmadın deyip başbelası saydıgın gavur içadı alet
 
Üst Alt