Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Tartışma] Engellilerin eğitimi

andante

Üye
Üyelik
11 Ocak 2005
Konular
23
Mesajlar
755
Reaksiyonlar
0
Sevgili arkadaşlar,

Cumartesi günü gazeteden okuduğum bir haber tüm hafta sonumu bu konuyla ilgili olarak araştırma yapmamı ve düşünmemi sağladı.

Haber özetle, yani beni en çok düşündüren yanı itibariyle şuydu;

Engellilerin yüzde 36 sı okur yazar bile değil.......

Farkındamıyız bilmiyorum ama bu çok önemli bir konu. İki gündür bir eğitimci olduğumdan dolayı konuyla ilgili bilgilere ulaşmaya çalışıyorum, yada engellilerin eğitimiyle ilgili olarak neler yapıldığına....

Eğitimin yapılacağı mekanlar kesinlikle okullardır ilk akla gelen mantığa göre. Ancak eğitim ve öğretim yapılacaksa bir şekilde farklı mekanlar da kullanılarak bu iş yapılabilir. Doğal olarak mimari açıdan engelliler için bir çok aksama olduğundan bu yüzdeye sadece bu sebeple ulaştığımıza inanmıyorum.

Yaptığım araştırmada o kadar güzel sonuçlar varki..... Ya dostlarım birileri bir şekilde bizlere yalan söylüyor, kim bizlere yalan söyleyenler ?

Sizlere ulaştığım sonuçları aktaracağım. O zaman bana hak vereceksiniz, bir cennette yaşıyoruz bu sonuçlara göre. Yasalar ve eldeki veriler öylesine güzel ki, hala bu sonuç ortaya çıkabiliyorsa, bir yerde bir yanlış var demektir bu. Öyleyse bu yanlış nerede?

Bu sayfayı önemseyelim arkadaşlar, ben elimden geldiğince bir eğitimci olarak bu konuyla ilgili mevzuatları ve sonuçları sizlerle paylaşacağım ama sizlerinde katkısını bekliyorum bu konuda.

Şimdilik okulda olduğum için bunu giriş olarak kabul edin, eve geldiğim andan itibaren kaynaklarla bu durumu bir masaya yatırmaya çalışcağım.
 
Sevgili arkadaşlar,

Farkındaysanız bir kaç gündür bir şeyler yazmıyorum bu çok önemsediğim köşeye.Bu süre içersinde de hemen her gün sevgili arkadaşlarımız bir şeyler bulmuşlar mı, yada bu konu da fikirleri varmı diyede merak etmeden duramadığımı da ortaya koymalıyım.

Dürüst olayım mı???? Her zaman olduğu gibi :D :D :D :D

Hayal kırıklığı yaşıyorum. Şimdi düşünüyorum da ben buraya; ortopedik engellilerin eğitimi, görme engellilerin eğitimi, zihinsel engellilerin eğitimi vs. gibi bir çok konudaki engelli eğitim anlayışını ve ülkemizdeki bu durumu yazsam ne olacak????

Kısacası bu köşenin amacına ulaşıp ulaşmadığı konusunda endişelerim var.Şu ana kadar yazdıklarım arasında ben bu okullardan birinden mezun oldum, yada bu okullardan birinde okuyorum,bu eğitimlerin hiç birinden haberim yoktu, öylesine devam ettim okula, şeklinde buradaki yazılanları kabul edecek, yada red edecek bilgiler yok.

Şimdi ben desem ki;

Engelli öğrencilerin okullarına gitmeleri için ücretsiz servis ağı varmış!!!Kimler bunlardan yararlanıyor, yada bu sizin için önemli mi ? bir anlamı olacak mı bu yazdıklarımın????

Bence bir düşünün isterseniz.. İnanın 24 saatin yetmediği bir zaman diliminde kafayı bu konuya taktığım için günlerdir uykusuz ve kafam bir yerlerde dolanıyorum. Ya sizce bende bir salaklık var mı acaba hııııı?

Diğer araştırmalarım sizlerden elle tutulur yazılar gelmedikçe yazılmayacak arkadaşlar. Ama isteyenlerle paylaşırım, mail olarak. :x
 
Sevgili arkadaşlar,

Engellilerin eğitimi kapsamında yapılacak her türlü çalışmada olacağımı peşinen söyleyeyim.

Biraz kızgın gibi algılanan yazımı sakın yanlış yorumlamayın. Uzun yıllardan beri öğretmenlik yapsamda, eğitim, engelliler söz konusu olduğunda bana tamamiyle yabancı bir olgu.

Bir eğitimci olarak engellilerin eğitimiyle ilgilenmek benim için özellikle şu yüzde otuzaltılık okur yazar bile olunmamasının bende yarattığı şokla gerçekleşti. Bunu hemen ortaya koyayım.

Kuşkusuz bunca yıllık öğretmenlik hayatımda engelli öğrencim benim de oldu. El yordamıyla bir şeyler yapıldı açıkcası. Ve bu haberi gazetelerde okuduğumdan beri işin içinden çıkmaıyorum . Hangi anlamda derseniz, bunu açıklayabilirsem sıkıntımı daha iyi anlayacaksınız.

Bu haberi burada yazdığım günden beri sürekli olarak araştırma yapıyorum. Hem interneti kullanarak, hemde internetle yetinmeyip yetkili ağızlardan yapılanları öğrenmek için. Sadece buraya yazdıklarım bile bir şeyler yapıldığının göstergesi. Ama bu yetmiyor kafamda ışığın yanması için.

En yetkili ağıza engellilerin eğitimi için neler yapıyorsunuz diye sorduğunuzda binlerce şeyler söyleyebiliyorlar. Ve bunlar hiç yabana atılacak şeyler değil.İyi de öyleyse ülkemizdeki engellililerin yüzde otuzaltısının okur yazar bile olmamasını nasıl yorumlarsınız diye sorduğunuzda onların verecek cevapları çok. Benimde var da, ben şurda tıkanıyorum.

Engelliler okullarına nasıl gidip gelecekler diye sorduğumda aldığım yanıt, bu konuda bu öğretim yılında şunları yaptık diye buraya da kopyaladığım şey oluyor. Eğer bu gerçekten işliyorsa verilecek cevap yok. Ben buna rağmen bu yöntemin aksayan yerleri nelerdir açıkcası bilmediğimden sizlerden yardım bekliyorum.

Evet bu sayfanın okunduğu belli oluyor. Ama arkadaşlar benim milli eğitimin yönetici kapsamındaki hemde yüksek yerlerdeki kişilerle konuşmalarımda sizlerden gelecek özellikle aksayan şeylere ihtiyacım var ki onlara;

Bunu yaptınız ama.... diye başlayan cümlelerim olsun.

Neredeyse yaptıklarınız için sizlere minnettarım demek durumunda kalacağım.

Durum böyleyse buna sevinirim. Ama bu o meşhur yüzde otuzaltılık durumu açıklamaya yetmez. Sizlere serzenişim bu yüzden.

Nerdeyse böyle bir sonuç varsa, bunun nedeni engellilerdir e varan sonuçlar çıkacak yakında.Anlatabiliyormuyum???? :D

Sevgili serkanerol,

Ne istiyorlar bir görelim bakalım. İşte yapacağım şey bilgi paylaşımı ve düşünce paylaşımıyla gerçekleşecektir.

Canım pegasus um,

Ne yazık ki bu taşımacılık sistemi üniversiteyi kapsamıyor,anladığım kadarıyla ama sen bir araştır istersen kopyalanan metinlerle. Bu olduysa üniversite içinde olacaktır yakında desem mi acaba??????? :D
 
engellilerin eğitim süreçlerindeki yeri

Engellilerin Eğitim Süreçlerindeki Yeri;

Alternatif bir Bakış:

Gelişmiş toplumlar ve dolayısıyla onların oluşturdukları devletler anayasalarında belirledikleri vatandaşlık kavramının içine giren herkese karşı eşit sorumluluk içindedir. Ancak vatandaşları içinde kalan bir kısmı var ki bunlara karşı sorumluluğu diğerlerine karşı olan sorumluluğundan kat be kat daha fazladır. Belki de pozitif ayrımcılık kavramını en çok hak eden vatandaş grubunu da bunlar oluşturmuşlardır. Engelliler.
Yazılı belgelerde ve genel toplumsal kanaat de bu yönde olmasına karşın engelliler toplum içinde hiçte düşünüldüğü gibi pozitif bir ayrımcılığa tabi tutulmuyor. Tamda tersi ayrımcılığın beklide en acımasızı olan acıma ve mümkün olduğunca yok sayma ile karşı karşıya bırakılmaktadırlar.
Toplumun yüzde 12.25 ini oluşturan bu kesimine yönelik bir takım yasal düzenlemeler yapmak, yasalarla onları korumak ve kollamak ne kadar doğru ve gerekli ise. Toplumun kendi içinde yaşayan bu bireylere karşı eşit davranmasını gerektirecek bilinci kazanması da en az bunun kadar önemlidir diye düşünüyorum.
Çünkü evimizde sokağımızda mahallemizde yaşayan bu insanlara karşı davranışlarımızda farkında olmadan öyle ilginç davranışla gösteriyoruz ki, Çocuklarımız bile bizim halimize gülüyor. Onlar bile çevrelerindeki engelli bireylere karşı bizden daha doğru ve daha olumlu yaklaşıyorlar. Bir engelliyi ilk gördüğümüzde yaptığımız ilk ve son şey ona acımaktan başka bir şey olmuyor. Biz onu eksik olarak gördüğümüz için ona karşı algımızın ve davranışımızın da eksik olduğunu fark edemiyoruz. Belki de doğru davranışın ne olduğu konusunda da bir fikrimizin olmamasının da bunda büyük etkisi vardır.
Engelliler eğitim süreçlerinde yer aldıkları oranda yukarıda bahsettiğimiz olumsuzluklar en aza indirgenecektir diye düşünebilirsiniz. Ancak hiçte düşünüldüğü gibi olmamakta, eğitim süreçlerine katılan engellilere mümkün olduğunca bu engelleri kanımca daha fazla hissettirilerek istisnalar olmakla birlikte çoğunluğunun toplumdaki sosyal süreçlere kişilikleri oranında müdahale etmeleri istenmeden de olsa engellenmiştir diye düşünüyorum. Beni bu kanıya iten sebeplere kısaca değineyim.
Engelliler, ülkemizde engellerinin çeşidine göre sınıflandırılarak kendi okullarında eğitim görmektedirler. Görme engelliler; görme engelliler okulunda, işitme engelliler; işitme engelliler okullarında v.s.Orada yaratılan ortam, sanki bu insanlar kendileri gibi olanlarla olursa daha başarılı olacakmış gibi algılanmakta. Hâlbuki bu dünyada onların yaşayacağı ortamların hiç birisi okullarda algılatıldığı gibi değil. Kendi okullarında çok başarılı olan bu insanların kaçta kaçı yüksek öğrenime aktarılabilmiştir. Herkes kendi bulunduğu ortamı şöyle bir gözden geçirirse sorunun yanıtını kendisi verecektir.
Engelliler okullarında okuyan bireyler toplumdan bir şekilde soyutlanmışlardır. Biz istesek de istemesek de bu bireylerle ortak yaşanmışlıklarımız ilköğretim süreçlerinde başlamadığı için onlara karşı acımayla karşı koruma duygusundan sıyrılamıyoruz. Onlarda toplumdaki bu kanı karşısında sürekli bir eziklik bir süre sonrada bıkkınlıkla yaşam alanlarından geri çekiliyorlar.
Bunun aşılması için Özel Eğitim Kurumları yönetmeliği yeniden değerlendirilmeli MEB Özel Eğitim Dairesi Başkanlığı yeniden yapılandırılmalıdır. Üniversitelerin özel eğitim dallarından mezun olan öğretmenlerden yurt çapındaki bütün okullara dağıtım yapılmalı, bilgi ve becerilerini diğer öğretmenlerle paylaşmaları sağlanmalıdır. Özellikle beril alfabesinin
 
engelilerin eğitim süreçlerindeki yeri devam

temel bilgileri, işitme engellilerin işaret dilinin temel kavramları öğretmen yetiştiren okulların programlarına uygulama dersi olarak alınmalıdır. Böylece öğretmen karşılaşacağı durumlarda çaresiz kalmamış olur. .Bu yaklaşımla engellilerin toplumdaki meşruiyet sorununun çözümüne de katkı sağlanmış olacaktır.
Eğer bahsettiğim yaklaşım değerlendirilirse bu gün artık ticari işletme zihniyetiyle bir anda mantar gibi türeyen rehabilitasyon merkezlerine de ihtiyaç kalmayacaktır. Çünkü en iyi terapi toplumsal sürece bağlı olarak yaşamla beraber yürütülenidir diye düşünüyorum
Altı yaşında ana sınıfına gelen öğrenciye farklılıklarımız diye sorduğunuzda çocuk farklılığı sadece boy, kilo gibi özellikler olarak algılamakta herkesin kendisi gibi olduğu bilinciyle hareket ettiği için ileride önüne çıkan engelli ile bırakın kaynaşıp anlaşmayı uzun süre nasıl yaklaşacağını bile kavrayamayan yetişkin olarak karşımıza çıkmaktadır. Hâlbuki her iki çocukta ana sınıfından başlayarak bir arada olmaya başlarlarsa çok kısa bir sürede bir birini kanıksama ve kaynaşmaya gideceklerine inanıyorum Bu konuda yaşadığım bire bir tecrübe bunun doğruluğuna beni inandırdı.Sınıfıma idarenin çıkarmış olduğu bir yığın engele rağmen kaydını yaptırdığım görme engelli bir öğrencimle arkadaşları arasındaki gelişen diyalog bunun ispatıdır.Görmeyen öğrencim sınıfa ilk geldiği gün arkadaşlarının tepkisini bende merak ediyordum.Öğrencim önce biraz çekinerek,biraz korkarak hareket etti.Aynı şey diğerleri içinde geçerliydi.Ben sadece arkadaşımızın sınıfımıza devam edeceğini ve gözlerinin görmediğini söyledim.Çocuklar ilk bir iki ders olayı kavramakta zorlandılar.Çünkü onlar için bu yaşları gereği çok da anlaşılır bir durum değildi.Anca günün sonuna doğru her iki tarafta da bir yakınlaşma isteği doğdu.İkinci günden itibaren artık okulda meşrulaşma dönemi başlamıştı.Anlaşmakta zorluk çeken sınıflar daha çok ikinci kademedeki ağabey ya da ablaları olmuştu.Birinci ayın sonunda sınıfta artık şu şikayeti duymaya başlamıştım.Öğretmenim (görme engelli arkadaşını kastederek)beni dövdü.Ya da beni koridorda ittirdi.Bunları ilk duyduğumda ben artık şuna inanıyordum.Öğrencim ortamda kendi varlığını ispatladı ve kendini kabul ettirdi.Bu yıl ikinci yılımız.O öğrencime karşı hiçbir ayrıcalık tanımadım.Arkadaşları da hiçbir şekilde acıyarak yaklaşmadılar.Her iki tarafta bir birinin varlığını normal karşılayıp.Farklılığını kanıksayıp kabullendi.Küçükler kendi aralarında bu kadar sorunsuz anlaşırken Aynı olayın büyüklerdeki yansıması ise tam farklıydı.Büyükler olaya ön yargı ile yaklaştığı için başta okul idaresi olmak üzere uzun süre bunun olabileceğini kabul etmek istemediler.Kayıt sırasında yaşadığımız bir yığın olay burada konumuz dışında olduğu için şimdi değinmek istemiyorum ama bunun net göstergesiydi.Diğer öğrenci velileri acımayla karışık şaşkınlık içindeydiler.Ama bir yıl sonra artık diyebilirim ki her velim ve okulumdaki her çocuğum bu farklı durumu unuttular bile Ders aralarında kendi başına arkadaşlarıyla koşan, top oynayan,kantin sırasına girmek için kavga eden bir arkadaşımız var.Hata kendisini okula kaydetmek istemeyen müdürümüzü bile görüp görmediği konusunda şüpheye düşürecek kadar rahat hareket eden bir arkadaşımız var.
Yukarıda ki olayda da anlatmaya çalıştığım gibi bireysel farklılıklarımızı zenginlikler olarak algılamak istiyorsak(yeni müfredatın temel hedeflerinden biri)o zaman önce o farklılıklarımıza içimizde yaşam alanı tanımalıyız. Onları acıyarak korumakla ya da kağıt üstünde geçersiz yasalarla korumak yerine daha çok sokağa, işe, okula katarak bu alanların bizim kadar onlarında alanları olduğunu önce kendimize sonra da onlara kabul ettirebilirsek, inanırlılığımız olacaktır.
Bu yazıyı yazarken kullandığım dil bile içinde ötekini barındıran yanlış bir dil. Çünkü ben de eleştirdiğim süreçlerden süzülerek geldim. Ama doğru ,haklı ve geçerli olana bir şans verebiliriz diye düşünüyorum.Belki o zaman gerçekten eşit ve özgür bireyler olabiliriz.

İdris ERDOĞDU/eğitimci
 
Üst Alt