Nereden geldiğimiz konusunda hâlâ tam olarak bir fikrim yok. Din adamları topraktan bilim adamları ise Homo sapienslerden geldiğimizi öne sürüyor. Ve daha nice teoriler...
Ama emin olduğum tek bir şey var ki, o da er ya da geç toprağa karışacak olmamızdır.
Olur da bir gün bizleri yaratan o koca yaratıcıyla konuşma fırsatım olursa, ona sormak istediğim tek bir şey var.
“Mutlu musun?”
Bunca zahmete değdi mi?
Onca savaşa, kayıplara, hastalıklara, kaza ve daha nice musibetlere değdi mi?
Bizler tüm bunları yaşarken sen izleyip keyif aldın mı?
Bizler ağlarken ne hissettin?
Veya hayatımızda her şey hiç olmadığı kadar yolunda giderken, aniden bir aksilikle tüm hayatımızın alt üst olması, sana ne hissettirdi.
8 yaşındaki kimsesiz bir çocuk, dışarda hava -2 dereceyken, bir sokak lambasının altında, kendine kartondan ev yapmaya çalışırken, sen de üşüdün mü mesela?
14 yaşında taze bir gelin göz yaşlarına boğulurken, onun korkusu seni de endişelendirdi mi? Bir anne evlatları tok yatsın diye günlerce aç yatarken, ne düşündün?
Diktatörlerin kurmuş olduğu düzenler garibanların sırtında kambur, yüreklerinde yara oluştururken, tüm bunlara sessiz kalmanı gerektiren şey neydi?
Söylesene ey yüce yaratıcı, şu kutsal kitaplarda bahsi geçen cehennemin dünyadan ne farkı vardı?
Onca zahmet, onlarca hedef, mücadele, fedakarlıklar ve nice emekler...
Kazançlı sanılan her yaşam, aslında başından beri kayıplardan mı ibaretti?
Yaşattıklarını yaşamadan ölmezmiş insanlar, peki tüm bu göz yummaların senin yanına kâr mı kalacak?
Eğer tüm evrenin tanrısıysan, evet kabul ediyorum, gerçekten işin zor ve bu yüzden bazen yetişememiş olabilirsin bizlere.
Fakat sadece Samanyolundaysa hükümdarlığın, o halde kabul et, kötü bir iş çıkardın.
Ölümden yana bir şikâyetim yok. Fakat öylesine bir hayatı, fazlasıyla ciddi yaşamak zorunda kalmak, ağrıma gidiyor.
Söylesene şimdi, her şey bitti. Artık finaldeyiz. Perde aralandı ve tüm bilinmezlikler ortadan kalktı.
Mutlu musun?
Bunu tüm samimiyetimle soruyorum, gerçekten mutlu musun?
Milyarlarca hikâyenin son bulması, seni mutlu etmeye yetti mi?
Mutlu musun?
Yazan: Serkan Yıldız
Ama emin olduğum tek bir şey var ki, o da er ya da geç toprağa karışacak olmamızdır.
Olur da bir gün bizleri yaratan o koca yaratıcıyla konuşma fırsatım olursa, ona sormak istediğim tek bir şey var.
“Mutlu musun?”
Bunca zahmete değdi mi?
Onca savaşa, kayıplara, hastalıklara, kaza ve daha nice musibetlere değdi mi?
Bizler tüm bunları yaşarken sen izleyip keyif aldın mı?
Bizler ağlarken ne hissettin?
Veya hayatımızda her şey hiç olmadığı kadar yolunda giderken, aniden bir aksilikle tüm hayatımızın alt üst olması, sana ne hissettirdi.
8 yaşındaki kimsesiz bir çocuk, dışarda hava -2 dereceyken, bir sokak lambasının altında, kendine kartondan ev yapmaya çalışırken, sen de üşüdün mü mesela?
14 yaşında taze bir gelin göz yaşlarına boğulurken, onun korkusu seni de endişelendirdi mi? Bir anne evlatları tok yatsın diye günlerce aç yatarken, ne düşündün?
Diktatörlerin kurmuş olduğu düzenler garibanların sırtında kambur, yüreklerinde yara oluştururken, tüm bunlara sessiz kalmanı gerektiren şey neydi?
Söylesene ey yüce yaratıcı, şu kutsal kitaplarda bahsi geçen cehennemin dünyadan ne farkı vardı?
Onca zahmet, onlarca hedef, mücadele, fedakarlıklar ve nice emekler...
Kazançlı sanılan her yaşam, aslında başından beri kayıplardan mı ibaretti?
Yaşattıklarını yaşamadan ölmezmiş insanlar, peki tüm bu göz yummaların senin yanına kâr mı kalacak?
Eğer tüm evrenin tanrısıysan, evet kabul ediyorum, gerçekten işin zor ve bu yüzden bazen yetişememiş olabilirsin bizlere.
Fakat sadece Samanyolundaysa hükümdarlığın, o halde kabul et, kötü bir iş çıkardın.
Ölümden yana bir şikâyetim yok. Fakat öylesine bir hayatı, fazlasıyla ciddi yaşamak zorunda kalmak, ağrıma gidiyor.
Söylesene şimdi, her şey bitti. Artık finaldeyiz. Perde aralandı ve tüm bilinmezlikler ortadan kalktı.
Mutlu musun?
Bunu tüm samimiyetimle soruyorum, gerçekten mutlu musun?
Milyarlarca hikâyenin son bulması, seni mutlu etmeye yetti mi?
Mutlu musun?
Yazan: Serkan Yıldız
Son düzenleme: