Galiba konu karıştı….
Cihaz eğitimi ile başlayan tartışma nihayet işitme engellilerin okulu’na odaklandık. İÇEM Türkiye için bir Harvard Üniversitesi niteliğinde. Çok iyi okul olabilir ama çok yanlış eğitim üzerinde olduğunu henüz söylemedim.
Bilmediğim bir konu; eğitimin gerçekten iyi verilip verilmediği konusuna değinmeyeceğim.
Ankara’da İşitme Engelli Çiğdem Hoca’nın da çok iyi öğretmen olup olmayacağını da söyleyemem ama şunu belirtebilirim: Çiğdem Hoca işitme engelli öğrencilerinin ruhuna girmesini çok iyi biliyor…
Burada şunu ifade edebilirim: İşitme engelliler bana göre kapalı bir kutu gibidir. O kutuyu açmak istiyorsak eğer, onun iç dünyasını bilmek gerekiyor. Yani işitme engellileri iyice tanımak gerekiyor. Yoksa verilecek eğitim bir hiçtir.
İÇEM’ de profesörler eğitim veriyor olabilir ama verilen sistemdeki eğitim çok yanlış.
Bir:İşitme engelli değil sadece az duyan olmak gerekiyor ve İÇEM de okumaya hak kazanır. 60-80 desibel arası duyabilenler İÇEM için birer altın öğrenci sayılıyor. Diğer durumdaki öğrenciler ya paralı olmalı yada okul idarecilere yakın.
İki: O öğrencilere dudak okuma dersleri ağırlıklı öğretiliyor. Bunu kendileri normal olan aile bireyleri çok istiyor. İkna edilmeleri zaten çok kolay. “Çocuğunuza konuşmayı öğretiyoruz.” Demeleri bir aile için nasıl sevindirici bir haber ki yeterde artar bile.
Üç: Öğrenci kendi düşüncelerini ailelerine bile anlatamadıktan sonra o tür eğitim ne kadar başarılı olursa olsun yinede eksiktir. Örneğin beş yaşındaki çocukların sorularını hepimiz biliriz. Saçlarım neden uzuyor? Tırnaklarım neden uzuyor neden her hafta kesiyoruz? Neden akşamları yemek yiyoruz? Neden uyumak zorundayız? ….vb merak sorularını kim cevaplayacak? Anne-baba’ya uyarı verilir işaretle konuşmasına asla izin verme dendikten sonra işitme engelli çocuklar bunu konuşma diliyle nasıl ifade edecek? Konuşamıyor ki meraklarını nasıl giderecek? Arkadaşları da aynı durumda aileleri işaretle konuşmalarına aşırı tepki gösterir, kızarlar, işaret dili yanlış olduğunu söylerler. Bu bakımdan işitme engelli çocuk ne yapsın? Annesine merak ettiği soruyu soramaz. Arkadaşlarına sorar kafasına göre kendi aralarında yorumlarlar. Öğretmenine de soramaz zamanı yoktur gereksiz soru için cevaplamaya…
Size bazı siteler veriyorum: okuyun bir….
http://www.mamakram.com/isitme.html
http://www.engellininsayfasi.com/engelli_aile_soylesi.php#5
Dört:Bazı aileler çocuklarını öğretmenlerine teslim ederler özellikle İÇEM’ dekiler: Eti senin kemiği benim misali. Dikkat edin bazı aileler dedim hemen sinirlenmeyin. İÇEM’ den mezun olanların çoğu kitap okumayı hemen hemen hiç sevmezler. Bu tür alışkanlıkları Üçüncü maddeden dolayı yok olur.
Beş: Ben eğitmen değilim ama işitme engelli arkadaşlarımla birlikte eğitim aldım. Ezberci eğitim ki bazı öğretmenler bana karşı gelecektir. Resimle, dia yada diğer görsel aletlerle olsa bile bu tür(ezberci) eğitim almaları tamamen yanlış. Öğrencileri diğer normal öğrenci arkadaşlarında olduğu gibi topluca PTT, Müze, banka gibi yerlere götürülmeleri de ezberci yöntemle yapıldığı için yanlış. Öğretmen onlara bir şeyler anlatacak ki ezberlettikleri için öğrenciler unutmazlar mı? Ben kendim bizzat yaşadım gördüm anladım. Yorumum şu: tamamen yanlış. Yada bilmiyorlar. Oysaki eğitim aldığım yıllarda öğretmenim Türkiye’nin yetiştirdiği öğretmenler arasında en iyilerinden biriydi.
Devamını şimdilik bu bölümü okumanız için bir süreliğe yazmayacağım. Eleştirilerinizi kabul ederim.