1- Mimari koşullar kesinlikle uygun değil. Hem sadece sakatlar değil, atletik ve hop-hop dolanamayan kimse kentlerde rahat (hatta can güvenliği sağlanmış halde) dolaşamaz
2- Sosyalleşme ile ilgili olarak
Sakatlara Mahalle Baskısı ve
'Yardım etmek' üzerine bir tartışma başlıklarına bir göz atabilirsin.
3. Bence engelliler için çok çok az şey yapılıyor. Ve yapılan şeyler birarada eşit/saygın şekilde yaşamak adına değil; yukardan buyuran, lutfeden, doğru bildiğini dayatan, sormayan ve cevabı beklemeyen, zekat verme mantığının hakim olduğu acayip bir ilişki adına yapılıyor.
4- İstanbul'da engelli olmak: Taksim'de, Mecidiyeköy'de, Bakırköy'de işeyeceğim bir tuvalet yok! Bir yerden bir yere gitmek için toplu ulaşım araçlarını kullanmam neredeyse imkansız. Desinler diye bazı hatlara uygun otobüsler konuluyor, ama onların da hem sefer sayıları az hem de şoförler lutfedip duraklarda durmuyor! Ayrıca engellenmediğim kaldırım, yol, bina giriş ineredeyse yok! İstanbul'de tekerlekli sandalye kulanmak demek, her admda, hiç tanımadığınız kişilere gülümseyip, "yardım eder misiniz" demeyi ezberlemek demek!
5- Sözde AB sürecinde bazı düzenlemeler yapılıyor, ama -bu kesinliği laf olsun diye yazmıyorum!- hepsi yanlış ve eksiklerle dolu. Bu kadüklüğün tek sebebi de bürokrat ve siyasetçilerin mevzuatları hazırlama aşamasında sakatlarla hiç ama hiç diyalog kurmamasıdır. Onlar kendi kafalarına göre hazırlıyor ve biz sakatlara lutfedip buyuruyorlar! Ne planlamada düşüncelerimizi soran var ne de sonrasındaki eleştirilerimizi değerlendirip ona göre düzenleme yapan!
Sonuç:
Evde Bakım Hizmeti ve Bağımsız Yaşam,
Sakatın Tekerine Çomak Sokmak!,
Sadece zenginlere verilen sürücü belgesi,
Sakatlara Neo-liberal Çözümler!
6- Ev, kurtarılmış bölge!
7- Sakat: Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan. Tamamen nötr bir durum tespiti.
Engelli: 1-) Engel ile karşılaşan 2-) Doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar, sakatlıklar (vücudun görsel/işlevsel/zihinsel/ruhsal farklılıkları) öne sürülerek, toplumsal/yönetsel tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, engellerle karşılaşan kişi.
Özürlü: İnsan beden ve ruhsal açıdan X özelliklerine sahiptir. Bu X özelliklerine sahip olmayan insanlar, yani defolu olan insanlar özürlüdür. Yani bir değerlendirme/kıyaslama/küçümseme sözkonusudur burada.
Wikipedia'ya yazdığım bir değerlendirme: Kavram Karmaşası (Engelli-Sakat-Özlürler
Her biri farklı anlam ifade etse de, toplumun geneli tarafından aynı anlamdaynış gibi kullanılmaktadırlar. Oysa 'sakat' kelimesi vücudunda hasta veya eksik bir uzuv/organ olma halini (yani fizyoanatomik bir durumu)ve vücudun organını kaybetmesi durumunu ifade ederken, 'engelli' kavramı, günlük yaşama dair temel (eğitim, ulaşım, erişim vb) planlamalar yapılırken (herkesin göz önüne alınmaması sonucu) sakatların mağdur duruma düşürülmesini ifade eder. Bir başka ifadeyle, herkesin kolayca yararlandığı( olumsuz) haklardan (toplu ulaşım, eğitim, kamu binalarından/hizmetlerinden vb.) yararlanamama durumunda sakatlığın değil, engellenmişliğin/engelleyenin sorunsallaştırılması için 'engelli' kavramı yaratılmıştır.
Günümüz sosyal bilimlerinde konuyla ilgili iki ana bakış açısı vardır. Bunlardan biri Medikal Model, diğeri ise Sosyal Model'dir. Medikal Model, özürü olan bireye ya da sakat kişinin yaşantısına değil, 'sakatlığa' odaklanır. Yani sakatlığı daha en baştan sorun olarak ele alır ve sakatlığı düzeltmeye çalışır. Sosyal Model'de ise sakatlık hali ikinci plana itilerek, 'çevresel, fiziksel, mekansal koşullar toplumsal tutumlarla birlikte bireyi engelli kılmaktadır' denir. Yani Sosyal Model sakatlığı değil, engellenme halini sorunsallaştırır ve o hali düzeltmeye uğraşır. Bir anlamıyla Sosyal Model, Medikal Model'in antitezi gibidir.