Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Omurilik felcinde refleksoloji tedavisi hakkında bilgisi olan var mı?

Üyelik
11 Nis 2008
Konular
37
Mesajlar
108
Reaksiyonlar
0
merhaba arkadaşlar.ben birkaç yerde refleksoloji hakkında yazı okumuştum.
acaba bu tedavi hakkında bilgisi olan var mı?
bizim gibi of li hastalarda uygulanıyo mu ve bir yararı var mı?

bilgisi olanların cvbını bekliyorum.

şimdiden teşekkürler :D
 
Refleksoloji

Of ile ilgili refleksoloji uygulanıyor fakat hangi derecede olduğunu bilmek gerekiyor...refleksolog esat başaranın telefon numarasını verebilirim.isterseniz kendisini arayıp bilgi edinebilirsiniz.
0532 560 36 37
 
BU BİR DEVRİM (Parapleji ve Refleksoloji ve BEN)

Ben mardinde yaşayan bir beden eğitimi öğretmeniyim.. Refleksoloji ile tanışmam 3-4 ayı bulmadı. ama daha önce çin masajı olarak bilinen ayak altı masajı yaparak kişileri rahatlatıyordum.. özellikle kız arkadaşım üzerinde uzmanlaştım çünkü her seferinde hadi ayağıma masaj yapsana ile başlayan seanslar bir şekilde bu alanA ilgimin dahada artmasına neden oldu çünkü gerçekten kişiyi rahatlatıyordu.. En son 4 ay önce halilk Tabur hocayı tv kanalında izlerken aslında yaptığımın refleksoloji olduğunu farkettim.. ve artık çalışmalarıma masaj değilde refleksoloji ismini verdim..
Neyse konuyu dağıtmadan paraplejiye geleyim..

Mardin/Kızıltepede trafik kjazasında T8 omuriliğinden hasar görüp belden aşağı felç olan bir hastam vardı. nerden buldularsa beni bilmiyorum ama beni onla tanıştırdıklarında ben direk ayak altına yöneldim.. ve sinir noktalarına sert basınç yapmama rağmen kişi hiç bişey hissetmiyordu.. sadece t8 omuriliğin olduğu bir bölgede çok büyük bir baskı sonucunda ayak baş parmağını hafif bir açıyla geri çektiğini farkettim.. ve direk kişiye yönelerek ben seni iyileştiririm dedim ve sonra hafta içi 5 gün olmak üzere her gün 1 ile 2 saat arasında değişen tedaviye başaldım.
ilk ay refleks noktalarına basınç uygulayarak ama yaninda tai masajı ve kendim geliştirdiğim kas esnetme ve sinirleri uyarma tekniği olarak isimlendirdiğim rekreasyon çalışmalarım ile bir ay sonra eskiye göre daha az bir basınçla kişinin bir sürü sinir noktasında basınca tepki olarak ayağını bileğe kadar oynatıp geri çektiğini gördüm..
2 ay geçtikten sonra hastam artık ayağın her noktasında basınç uyguladığımda sadece ayak parmağını değil dizinide çekiyordu.. bir hafta refleksoloji bir hafta kendim geliştirdiğim rekreasyon tedavi yöntemimle devam ettim. çünkü her gün refleksoloji uygulandığında yeni yeşeren yani yeniden canlanan sinirleri rahatsız ettiğini farkkeettim ..
2,5 ayın sonunda ayağına dokunduğumda yani sadece dokunmalarda bile hemen refleks yapıp ayağını geri çektiğini farkettim ve hiç dokunmadan kendisinin ayağını oynatmasını istediğimde gözyaşlarımı tutamadım çünkü kişi hiç bir destek almadan kendisi ayak parmaklarını oynatıyordu.. buda felç durumun ortadan kalktığını gösteriyordu.. aileye söylediğimde çok sevindiler şimdi ise başka bişey daha keşfettim..
ismini şimdilik vermeyeyim bir böcekle bu hastama refleksoloji uyguluyorum ve bu böcek benden daha verimli çalışıp vücudun rahatsız olduğu bölgeleri kendisi bularak masaj yapıp ayağın refleks vermesine neden oluyor.. bu böcek orayı bulup refleksoloji uyguluyor hatta bunun kamera çekiminide aldım.. ama sertifikam olmadığı için problem olacağından medyaya haber vermedim.. Bu böceği artık dersimin bir parçası olarak kullanıp kişiyi gün geçtikçe iyileştiriyoruz. bu böcek hastamın uyku problemini, stresini, ağrılarını ve ayaklarının uyguladığı refleks sayesinde dengede durmasını sağladı.. Ve daha bir sürü rahatsızlığını iyileştirdiğini gördüm..

Refleksoloji seanslarımda: müzik yani uygulama yerine ve şiddetine göre ritim, haftanın bir günü tüm vücudu zeytinyağı masajıyla tüm vücuda yedirip, böcek, tuzlu su ve rekreasyon çalışmam sayesinde bu duruma geldik darısı diğer hastaların başına..
Bu hastamla 4 ayımı doldurmak üzereyimm.. BU BİR DEVRİMM BENCEEE..

Şuan 6. ayımı doldurdum.. Hastam yürümeye geçti ve paralel barda hiç durmadan gidiş gelişle 2 tur atabiliyor.. Anlayacağınız yürümeye geçtik. İnşaallah 2 ay sonra tammen bağımsız yürüyebilecek..

ömer HATTAPOĞLU
 
Ömer bey, yaptığınız şeyin ne olduğunu bilmediğim için, bir yorum yapacak değilim. Ama iyi niyetli olduğunuzu varsayarak şöyle bir uyarıda bulunmak istiyorum: Bahsettiğiniz kişide bahsettiğiniz gelişmeler olmuş olabilir. Ama bu, gelişmenin sizin yaptığınız ayak masajı sonucu olduğu anlamına gelmez. En en en küçük bir kuşkunuz olmasın ki, siz olmasaydınız da o kişinin omurilik yaralanması zaten o iyileşmeyi/gelişmeyi gösterecekti. Yoksa, siz dahil hiç kimse düzelmeyecek olan bir omurilik yaralanmasını tedavi edemez.
1-2 yıldır omurilik yaralanması sonucu felç olan ve iyileşme sürecinde tüm gelişmesi sona eren bir vakanın siz ya da başkası tarafından tedavisi olanaksızdır. Ve bu bir varsayım ya da bi görüş değil, veridir.

Bu tür ikincil yöntemler ancak (varsa) ana tedaviye yardımcı olabilir, bir de (gereksiz beklenti yaratıp sonrasında hayal kırıklığına neden olmamak şartıyla) hastanın psikolojisine katkı sağlayabilir. Fazlasını beklemek de vaad etmek de yanlış olur.
 
kusura bakmayın ama sizinki düpedüz kadercilik..

ama kaderciliğe de uymuyor çünkü allah herşeyin bir çaresini verdim diyor..

1 saattir size cevap yazıyordum ama yazdığımı tam onaylıyacaktım hepsi silindi.. şimdi yeni bir yazı daha yazacam. kendi tedavi yöntemimi yazacam.. herkes görebileceği ve anlayabileceği basit bir dille.. ama bu yazıdan sonra..

tabi şifayı veren allahtır bizler sadece aracıyız.. ben bu hastayı sıfırdan iyileştirmişsem kessinlikle bu emeğime saygı isterim.. ve kendisine faydası olmayan bir tıp ilmine ve kıytırık fizik tedavi yöntemleriyle kişileri oyalamaktan öteye gitmiyor.. şimdi kendi yöntemimi anlattığımda aslında haklı olduğumu göreceksiniz.. allah insanları birbirine muhtaç yaratmış yani eksik yaratmışki birbirini tamalayabilsin..eğer ben bir insanı tamamlıyorsam bu yaratılış amacıma uyduğumu gösterir asla şovenistlik duygularımla kimseye umut satmam.. buna ne maddi nede manevi ihtiyacım var.. saygılar..
 
iyleştirdigin hastanın omurilikteki zedesi tam kesi mi ve maddi manevi ihtiyacım yok diyosan ver o zaman o böcegin ismini
 
Kusura bakmayın ama, sizinki de çok komik! Böcek ve masajla omurilik felcini iyileştirdiğini iddia etmekle, "omurilik felçli birine öğrettim, ellerini böyle-böyle pır pır sallıyor ve uçuyor" demek arasında en küçük bir fark yoktur!

Siz yazın yaptıklarınızı... Ama bırakın da bizler de saçmaya saçma diyelim! Yüzlerce omurilik felçinin bulunduğu ve kurucusu da omurilik felçli olan bir foruma mesaj yazarken biraz daha düşünerek yazın lütfen... Burda kimse börtü-böcek gazına gelmez...
 
Parapleji = Refleksoloji + Rekreasyon

PARAPLEJİ = REFLEKSOLOJİ + REKREASYON


REKREASYON, kendime ait bir çalışma olup yenilenme ve iyileşme anlamına gelen tedavi yöntemime verdiğim isimdir. Tedavi yöntemlerini kapsamaktadır.

PARAPLEJİ, olarak nitelenen doku zedelenmesi rahatsızlığından kaynaklı omurlarda bulunan ve geçen sinirlerin bası altında kalıp işlevini yitirmesi ve zedelenmesinden kaynaklı oluşan felç durumu ile ilgili çözüm çalışmamdır. Bu çalışmam sinirsel rahatsızlıklara çözüm olabilecek nitelik ve değerdedir. Sadece parapleji değil sinir hasarı ile ilgili vücutta oluşan rahatsızlıklar için çok önemli bir tamamlayıcı ve etkili projedir. Sadece sinir değil bu çalışmamın en önemli özelliği çalışma süresi boyunca sürekli ana kumandan olan beyin ile iletişime geçip beyin üzerinden iyileştirme sağlaması sadece engelliler için değil normal sağlık problemlerinde bile çok rahat kullanılabilecek basit ama bir o kadar da hassas bir çalışmadır. Özellikle son zamanlarda kök hücre nakli doku nakli ile üretilmeye çalışılan alternatif çalışmalara gerek kalmadan dışarıdan etki edecek doku ve hücrelerin vücudun algılaması ve içselleştirmesi tamamıyla bir handikaptır. Ama beyin üzerinden yapılan bu çalışmam hasarlı olan ve zedelenen ve güç değeri yitirilmiş bölgelerin tamiri söz konusu olup dışarıdan doku etkisine gerek kalmadan vücudun bağışıklık ve tamir edici hücre güçlerini faaliyete sokup kişiyi eskisinden daha sağlıklı ve daha iyi bir koruma yapısına sahip kılacaktır.

Refleksoloji olarak isim verdiğim çalışmam bilindik refleksoloji yani sinir bölgelerine dayalı tedavi yöntemi ile sınırlı değildir. Sinir kaybı yani felç olan hastalara uygulanan ve sinirlerde kesik dışında kesin çözüm olabilecek çalışmamın detaylı ve basit anlatımlı uygulamayı görüp elle tutulur bir çalışma olduğunu göreceksiniz..

Çalışmamı uygulamalı ve sembollerle anlatacağım.. Bu çalışma, teknik ve yöntemler kesinlikle alıntı ve çalıntı değildir. Allahın bana takdiridir.

İlk önce bir insanda hareketin olabilmesi için gereken 5 ana unsur;
1- Beyin, ana kumandan
2- Sinirler, organlar arsında iletişim ve koordinasyonu sağlayan beynin veziridir.
3- Kalp, kan pompalayan ve can damarımızdır.
4- Kan, besin ve ısıyı sağlayan
5- Kas, sürtünme ile beraber hareketi sağlayan.

Bu ana unsurlardan en önemlisi sırasıyla yazılmıştır. Beyin tüm organların çalışmasını sağlayarak organlar arasındaki dengeyi sağlayan tüm bedenin ana kumandanıdır. Beyinden habersiz hiçbir gelişme ve çalışma olmaz. Çünkü bir organın çalışması için diğer organlardan gelecek desteği sağlayan ve izin veren tek yetkili beyindir.

Sinirler, insan vücudunun elektrik tesisatıdır yani insan vücudunun çalışmasını sağlayan ve organların birbiriyle iletişim ve etkileşimde olmalarını sağlayan, beyne ileten ve organların isteklerini yerine getiren en büyük iletişim kaynağıdır. Sinirler olmadan bir organın tek başına çalışması söz konusu değildir. Çünkü organın çalışması için beynin emir vermesini sağlayan iletişim kanalı sinirlerdir. Sinirler olmadığında aradaki iletişim kopar yani felç durumu denilen olay ortaya çıkar.

Kalp, vücudun çalışmasını sağlayan ve motor hareketi ortaya çıkaran enerji deposudur. Organların ihtiyaçlarını karşılayacak karışım olan sıvıyı sağlayan ve dolaşım sisteminin pompasıdır. Beyinden sinirler aracılığıyla gelen istekler miktarınca gerekli enerji ve kanı pompalar.

Kan, içinde hareketin olabilmesi için gerekli tüm besin ve enerji ihtiyacını karşılayan ve kasların sürtünmesini sağlayıp ısı ortaya çıkaran vücudun yakıt sistemidir.

Kas, sinirler aracılığıyla beyne gönderilen hareket isteğiyle kalpten gelen kanı kendi içinde eriterek vücudun hareket etmesini sağlayan lokomotiftir. Kas olmadan vücudun hareket etmesi söz konusu değildir.



Özellikle Parapleji ve beynin sinir siteminin zedelenmesinden ortaya çıkan iletişim probleminden kaynaklı 5 önemli unsur arasındaki iletişim ve beyin ile organlar arasındaki kanallar sinir tahribatıyla kapanmış olmaktadır.

Özellikle sinirlerin en aktif olduğu ve yuvası olan omurgalar sinirlerin en önemli merkezleridir. Her omurun bulunduğu bölgeye göre vücuda etkisi ve işleyişi farklıdır bunu elektrik saatinde bulunan elektrik akımını dengeleyen ve görevleri itibarı ile bulunduğu bölgenin akımını sağlayan ve dengeleyen şarteller olarak düşünebiliriz.

Eğer bedenimizin hareket sistemini bir elektrik sistemi olarak düşünürsek Beyin ana trafodur yani evdeki saattir. Kalp elektrik akımının kendisidir. Sinirler elektrik akımını sağlayan kablolar ve içindeki malzemelerdir. Omurlar elektrik şarteli, ayak ve eldeki organların sinir noktaları organların prizleri ve ışık anahtarlarıdır. Kas ise ampuldür.

Bunu dilendirirsek, trafo (beyin) olmadan elektriğin yönlendirilmesi ve kullanılması imkânsızdır. Elektrik saatlerden (beyin) eve dağılır. Ampulün (Kas) çalışması için evdeki tachizatı sağlayan ve kontrol eden bir saat (beyin) olmalı, saatlerin dengeli dağılımı ve gücünü tasarruflu kullanmasını sağlayan ve yönlendiren belli odaları ve priz ve ışık düğmelerinin (organların sinir noktaları) sağlayan şarteller (Omurlar) vardır. Şartellerden eve elektrik dağılımının olması için kablo ve elektrik teçhizatı (sinirler) gereklidir. Tüm bu eksiklikler tamamlandığında tek eksik şartelleri (Omurlar) açıp Elektrik akımının priz ve düğmelere (organların sinir noktaları) gelmeleri sağlanır. Elektrik ise hidroelektrik santrallerinden (Kalp) elde edilen enerji akımlarından (Kan) elektrik saatine gelir elektriğin elde ediliş sürecinde bir sürü yardımcı etmenler (Organlar) vardır.

Bunu Parapleji yani omurgalarda meydana gelen zedelenme ve sinir sıkışmasından kaynaklı felç kalma durumuna uyarlarsak.

Herhangi bir şartelde (Omurga) doğan bir aksaklık, şartelin atması etki ettiği alanın elektriksiz (kansız) kalmasına ve ışığın olmaması (hareket) demektir. Özellikle Parapleji hastalarda sinir zedelenmesi yada basıdan kaynaklı felç durumunun en büyük nedeni omurlarda geçen sinirlerin işlevini yitirmesi (kablolarda temas) ve omurganın etkili olduğu alanın çalışmasını (elektrik akımının kesilmesini) engeller. Felç durumunun oluşmasının en büyük nedeni de budur omurganın zedelenmesi (şarttelin atması) beynin o bölgelerle iletişimini (sinirler) engellediği için hareket (ışığın sönmesi ve odanın karanlık kalması) ortaya çıkamaz. Hareket olmadığı için o bölgeler beslenmediği için bir süre sonra kasların zayıflamasıyla beraber bacak tüylerinin dökülmesine neden olmaktadır. İşte buna halk dilinde FELÇ deniliyor.

Benim Tedavi yöntemime gelirsek..

Refleksoloji olarak bilinen sinir uçlarına tedavi ve uyarı çalışması çok etkili bir yöntem olmakla beraber tek başına yeterli değildir. Çünkü hastamda uyguladığım günlük tedavi yöntemi önceden belirlenmiş ve değişmeye esnek bir programla uygulanmaktadır. Değişimin en büyük nedeni kişinin o anki hazır bulunuşluk düzeyi çok önemlidir. Kişinin ruhsal, psikolojik, zihinsel ve bedensel hazır bulunuşluk düzeyi uygulanan programın süresi ve yöntemini belirlemekle beraber programın belirlendiği şeklini ve özelliğini değiştirebilir.
 
TEDAVİ:

Şimdi anlatacağım tedavi yöntemini uyguladığım Kızıltepe’deki hastam olarak düşünelim. İlk önce ben hastayı gördüğümde kişinin bedensel duruşuna baktım. sonra hastanın hastalık boyutu ve düzeyi ve hastanede konulan teşhis ve tetkiklerde ortaya çıkan sonucu anlatmasını istedim ve benim ilk istediğim sinir kesiği olmamasıydı. Çünkü Bası yada zedelenme tamir edilebilecek bir durumdur. Ama kesik varsa kırılan cam bardak gibi şimdilik başarı elde etme esprisi yoktur. Hastamın T8 omurunda kırık ve ezilmeden kaynaklı belden aşağı bölgesini felçli olduğunu dinledikten sonra filmlerine baktım ve omurların ne düzeyde ezildiğini ve kaydığı yönle ilgili bilgi aldıktan sonra işin ciddiyeti ve düzeyinin tespiti için hastaya yöneldim ve ayakaltına baktım. Ayakaltında ortalama 7200 sinir noktası bulunmaktadır bunlar işlevlerine göre vücudun tüm yapısını temsil etmektedir. Hasar düzeyini ölçmek için ayakaltına yöneldiğimde içimde tüm duaları okuyordum. Ayakları tepki versin ki kişiye faydalı olabileyim diye.. Ayakaltında tüm gezinme ve çimdiklerime rağmen hiçbir tepki göremedim yani iş ciddiydi. Bu sefer bilinen bölgelerdeki sinirleri gezdim ve basınç uyguladım hiçbir tepki yoktu ve bildiğim yöntemiyle hasta olan organın sinirleri her zaman uyarılmaya ve refleks vermeye hassastır mantığı benim T8 omurunun olduğu bölgeye yönlendirdi. Hafif basıda bir tepki yoktu. Ama çok şiddetli bir basıda ayak başparmağının hafifçe hareket ettiğini görmemle beraber ben kişiye döndüm ve ben seni Allahın izni ile iyi ederim dedim. Tabi kişi yani hastam İstanbul’un en kaliteli hastanesinden yeni dönmüş ve 10 aylık bir tedavi süreci kişiye bir artı kazandırmamıştı. Kısa süreliğine Kızıltepe’ye gelmiş tekrar İstanbul’a dönecekti. Ailesi ise benim onun burada kalmaya ikna etmem için büyük bir baskı yapıyordu. Halbuki sırtına takılan platinler ve ameliyat için en iyi hocalara tedavi için hiçbir masraftan kaçınmamasına rağmen ve ilk günden en iyi tedavi yöntemlerini kullanmalarına ve hocalarıyla çalışmasına rağmen elle tutulur bir gelişme yoktu.. Ve ben onlara 1 ayda size elle tutulur bir gelişme elde edecem, dediğimde herkes gözlerimin içine boş boş baktı. yani hiç inanmadılar. Beklide ayaklarını kullanacak lafı çok komik geldi onlara ama ayıp olur diye gülmediler. Koskoca İstanbul’dan geliyorlardı ve sıradan gördükleri bir beden eğitimi öğretmeni onlara ne verebilirdi ki…

Tedavim ilk önce ayakaltı ile başladı. Ayakaltında bulmuş olduğum refleks veren noktaya yüklenerek kişiyi harekete yani tepki vermeye yönlendiriyordum. Çünkü refleks çok önemli bir tedavi yöntemidir. Bunu öykü dili ile anlattığımızda.

Örneğin dokunduğum hasarlı bölge noktasında sinirler azda olsa çalışır. Ben basınç yaptığımda o bölgede bulunan sinirler hemen beyne uyarı gönderiyor ve T8 bölgesine bir tehlike ve baskı geldiğini söyler beyinde sinirlere ne yapması gerektiği ile ilgili fikir aldığında sinirler hemen ayaklardaki kaslara emir verilip ayağını o kişinin elinden kurtarmasını önerir çünkü sinirler tüm organlarla haşir neşir olduğu için en iyi kurtuluş yöntemini o bilir. Beyin tamam der ben sana emrediyorum git o ayağın kaçmasını yani refleks verip kişinin elinden kurtulmasını sağla der. Sinirler hemen atlar ama sayın kumandan bunun için kalp bana yeteri besin ve enerjiyle yüklü bir yakıt göndermeli yani Kan pompalamalı der. Beyinde tamam git kalbe senin istediğin kadar kan versin sana der.. Örneğin T8 bölgesine sağlıklı çalışan sinir miktarı 100 ise zedelenme ile beraber bunun bası şiddetine göre aktif olan örnek diyelim 100 taneden 5 tane sinir çalışıyor ve bu 5 sinirin istediği kan miktarı kendi sayıları oranındadır normalde 2 litre kan gerekirken, 100 sinirden 5 tanesi çalıştığından 5 kas isteği kadar kan isteyecektir. Kalpte hemen o bölgeye kan pompalar ve sinyal verilen bölgeye gelen kan kaslar arasına girerek kasların sürtünmesini sağlayarak enerji yakışından kaynaklı ısı ortaya çıkmasını sağlayarak hareket elde eder. Ama yeteri kan gelmediği için gelen kan miktarı kadar ayak çalışır. Örnek 1 litre benzinle, 60 litre benzinli bir arabanın kat ettiği mesafenin aynı olmaması gibi.. Az kan geldiği ve yeteri enerji elde edilemediği için sadece hastam başparmaklarını oynatmaktaydı. Bunun nedeni de belirttiğim üzere kas ve kandan kaynaklanmamaktadır çalışan sinir sayısının azlığından ve beyne giden tehlikenin sinyalinin düşük olmasından kaynaklanmaktadır..

Ben T8 omurunun ayakaltında bulunan sinir ucuna basınç yani sinyal vermede ısrar ettikçe sinirler beyne tehlike sinyali gönderir. Birkaç sinyalden sonra beyin bu durumdan rahatsız olmaya başlar. Ve olayı kökünden çözmek için hemen hasarlı yani sinyal veren organa bir asker ordusu gönderir ve olay yeri incelemesi yapmasını emreder. Askerler beyne geri geldiğinde beyin çok kızar ve T8 omurunun hasarlı olduğunu bilmediği ve o bölgeden ne zamandır gelmeyen isteklerin nedeninin o bölgede problem olduğunu yeni anlar ve o bölgeye inşaat için bir işçi gönderir. Ta ki ben basıncı bırakıncaya kadar basınç yani refleksoloji bittiğinde o bölgeden beyne giden sinyal azaldığı yada bittiği için beyin işçilere emir vererek geri gelmelerini ister. Ta ki bir dahaki sinyal yada uyarıya kadar.. Eğer sinirler uyarılmadıkça beyne ileti yani sinyal gitmez.. Doktor veya uzmanların yaptığı en büyük hata bu tür hastalıklarda direk kaslara yönelmesi ve kaslar üzerinden tedavi edilmesi, güneş gözlüğüyle mars gezegenini gözlemlemeye benzer. Kasların beyinle direk iletişim kurması gibi bir yapısı yoktur. Ve kaslarda bulunan sinir uçları ise beyinle iletişimi olmayan ve kasların çalışmasından sorumlu olan pasif sinirlerdir. Yada direk beyne ulaşamayan kaslardır. Bu kasların beyne iletişim gönderdiği tek bölge siyatik sinirlerinin bulunduğu topuk bölgesidir. Ancak o bölge aracılığıyla beyinle iletişim kurulabilir. Ama bacak bölgesi T8 omurunun altında kaldığı yani etki alanında olduğu için zaten T8 den aşağı tüm bölgeler T8 hasarından dolayı tamamıyla elektrik kesintisine uğrayıp karanlıkta olduğu için o odalarda karanlıktan dolayı çalışma yapmak imkânsızdır. Onun için en iyi çalışmayı hasarlı bölgede yapmaktır. Şimdi felçli hasta dahil sağlıklı olan tüm insanlarda hastalık veya rahatsızlık olan bölgelerdeki tüm sinir uçlarına doğru basınç yapıldığında o bölgenin rahatsızlığından kaynaklı hassasiyetinden kaynaklı o bölgenin refleks verme durumu her zaman söz konusudur.. tedavi yöntemimde hasarlı bölge ye tedavi süreleri boyunca basınç uygulayıp beyni rahatsız edip beynin hasarlı bölgeye yönlenmesini sağlamaktı. Bu iletişim arttıkça beynin hassasiyeti arttığı için tamirle beraber refleks veren ayakaltı bölgesi artmaktadır. Bunun en büyük nedeni beynin o bölgeyi iyileştirmesi yani bir yönüyle hücreleri yenilemesidir. Hücreler yeniledikçe ve beyni o bölgeye yönlenmesini arttırdıkça hasarlı bölgenin tadavisi artmaktadır.. Bu olayın refleksolojik boyutu.

Birde başka kanallar aracılığıyla hasarlı bölgeye ulaşma yöntemleri de uyguluyyorum. Örneğin T8 bölgesine yakın bölgelere ve sırtın tamamına masaj yaptırarak o bölgenin kanlanmasını sağlayıp o bölgedeki kasların güçlenmesini sağladım ve omurgalara fazla yük binmesini engelledim. Çünkü omurgalara fazla yük binmesini engelleyen ve omurgaları çalıştıran ve sabit tutan omurga etrafındaki omurgalardan sorumlu kaslardır. Özellikle masajı sadece kanlanma sağlayacak şekilde ve amacında yapmadım aynı zamanda haftada bir zeytinyağı da sürerek kasların ve kemiklerin zeytinyağı alma faydasından kaynaklı güçlenmesini sağladım ve kasların tembel kalmalarını engelledim. Bazen sırt kasları öyle kötü bir duruma geliyordu ki soğuk yada sürekli aynı pozisyondan kalmadan kaynaklı ben hasarlı bölgeyi bırakıp sırttaki bu problemi çözüyordum ve bari sağlam kalan bölgelerde problem olmaması hasarlı bölgeye yönelen beynin başka alanlarla boşu boşuna uğraşmasını kendim masaj ve zeytinyağı sürerek iyileştirip beynin yoğunlaştığı alanın T8 ve aşağı bölgeler olmasını sağladım. Ve ilk ayda aşağıya doğru 2-3 omur arası bir his geliştiğini fark ettim. Yani sinirlerin hasarlı ve tahrip olan bölgelerden geçmesini sağlayıp iyileşen bölgeleri sürekli beyne kullandırarak eski performansına ulaşmasını sağlıyordum.


Bunun dışında tedavi yöntemi olarak beni çokça uğraştıran lenf sıvısıydı. Lenf sıvısı brikim bölgelerinin aşırı aynı pozisyonda kalma ve sürekli aynı hareketi yapmaktan kaynaklı kürek kemiği ve pelvis bölgesindeki biriken lenf sıvısının beyni ve beyne gelen uyarıyı kötü etkilediği, vücut işleyişini ne kadar olumsuz etkilediğini ve hareketi kısıtladığını bildiğim için sürekli kürek kemiğinin 3 bölgesi ve pelvis boşluğu bölgesindeki lenf sıvısını dağıttım.

Bu hastalarda iyileşmeden sonra görülen en büyük problem cinsellik problemidir. Bu probleme ta baştan önlem aldım. Aldığım önlem, bacak refleksinin arttığı ve reflekslerin parmaklardan bacaklara kadar arttığı olumlu yansımada cinselliğin en büyük ve tetikleyici kası olan Kasıkları çok iyi çalıştırıp kasıkların cinsel performansa ve cinsel uzuvların işlevini yerine getirmesini sağlamaktı. Şimdiki zamanda hareketin artmasıyla paralel cinsel performansta da belirgin bir hareketlilik gözlemliyorum.

Uyguladığım bir tedavi yöntemi yogadır. Kendi uyguladığım yoga yöntemleri ile vücut çakralarını sürekli faal ve işler olmasını sağlayıp aşırı enerji birikmesi ve negatif enerjiyi boşaltıcı çalışma ile beraber belli zamanlarda tuzlu su ile ayakları dizlere kadar yıkayıp vücudun topraklamasını sağladım.

Müzik benim tedavi yöntemimde benden sonra en etkili yöntemdir. Müzikle çalışarak kişiyi hem ruhsal hem de zihinsel açıdan yapılan hareket ritmine yönlendirdim özellikle müzikle hareketteki en önemli husus. Müzik ritmi ile kişiye hareket ettirerek, dans eder gibi çalıştığım bölgeyi hareket ettirerek beynin daha hoşnut kalmasını sağladım ve dansla beraber o bölgede daha önce bile çalışmayan kasları yeşerttim yani küçük kaslarını da harekete geçirdim. Özellikle müzik ritmiyle çalışmanın hareket açısından en büyük faydası müzik ritminin hareket tekrar aralıklarının aynı olmasından kaynaklı kasların dengeli ve düzenli aralıklarla çalışıp bir süre sonra beynin hareketi daha basit ve daha işler gördüğünü benimsetip müzikleri algılamasını sağladım. Özellikle müzik dışında yapılan hareketlerde kişi sayıyı kafasına göre sayıp iki hareket arasındaki ritmi tutturmanın müziksiz imkânsızlığından kaynaklı birkaç sayıdan sonra sayılar arası aralık değiştiği için vücut asit idmanına geçtiğini ve vücudun asit ürettiğini ve bu asidin hem yorgunluk yaptığını, hem kaslara zarar verdiğini hem de beyni çok yorduğunu kimse bilmemektedir. İşte müzikle yaptığım bu terapiye müzikle dans tedavisi adını verdim.

Tedavide hiç yanımdan ayırmadığım aynamı unutmamak lazım. Çalışmalarımda sürekli ayna kullandım. Yani ben çalışma alırken hastamın beni görebilmesi için aynayı kullandım ve hastamın yaptığım hareketi ve tedavi şeklini görebileceği şekilde aynayı hastamın görüntü alması için kullandım. Aynayı kullanmamın en büyük nedeni yaptığım tedavinin kişinin görmesini sağlayarak yaptığımın beyince mantıklı görünmesi ve elde edilen her veriyi beynin görmesi ve algılamasını sağlamak ve uygulanan bölge ile ilgili beynin aynadan görüntü almasıyla beraber, bilişsel olarak beynin etkilenmesi ve hareketleri benimseyip içselleştirmesini sağladım.. her gelişmeyi kişiye göstererek bir süre sonra kişi ayna olmadan dokunduğum bölge ve tedavi yöntemi hakkında doğru ve yanılmayan tespitler yapması tedaviye en önemli etki olan ana kumandan olan beyni görsel olarak ta kattım.

Bilindik ovalama masajları dışında kullandığım farklı bedensel sıkıştırma masajları ve kendim bulduğum esnetme ve gerdirme çalışmaları kaslarda biriken asitlerin dağılmasını sağlayıp kasların daha rahat çalışmasını sağladım. Çünkü asitler kasların rahat çalışmasını engelleyip kasları sertleştirip esnekliğini engellemektedir. Bu esnetme bölgeleri genellikle T8 ‘den etkilenmeyen bölgelerle beraber çalışan aktif üst ekstremite kasları ve sırt kaslarıydı.

Tedavi de çok önemli bir husus daha tedavide uygulama yaptığım böcek tedavisi ki bu başlı başına bir devrim oldu hiç bilinmedik bir böcek ve beklenmedik şekilde kişinin ayak bölgesindeki sinir uçlarını bulup o bölgeye tedavi uyguluyorlar.. böcekle ilgili isim vermeyecem ve detaylı tedaviyi anlatmayacağım ama bunun videosu ve tedavi yaparkenki görüntüleri bizde bunu inşallah sizlerle paylaşacağım..
Tedavi süresi artıkça ve elde edilen başarı ve gelişme görüldükçe yapılan tedavi şeklide o orantıda değiştiği için tüm tedaviyi yazmam kitapları bulur. Yalnız dikkat ettiğim en önemli husus ayaklar yani bacaklar refleks hareketinde etki gördükçe kasların şekilsiz çalışmasını engelledim ve refleks öncesi bacakları ayaklarımın arasına alıp yanlara doğru dengesiz çalışmasını engelledim ve ayak çekme reflekslerinde ayağa basınç uygulayarak refleks vermesini biraz engelleyerek kasların güçlenmesini ve kuvvet almasını sağladım. Ve beklide hastam 10 gündür yürümeye geçti ama şuan paralel bara tutunarak yavaşça ayaklarını geriye atarak 2 tur atabiliyor hem de durmadan ve geçen gün en az 10 istasyon yaptı hem de 15 dakikada şuan ayaklarını hareket ettirmeye çalışırken sürekli ayakları kasılıyor buda kişinin ayaklarda çalışan kaslarının çok arttığını ve hareketi beynin kendisinin yapmak istediği seviyesine geldiğini gösterip ayrıca bir sevinç kaynağı olmaktadır..
Şimdi hastamla 6. ayımı doldurmak üzereyim ve hastam iyileşti ve şuan ayaklarını hareket ettirip yana geriye alabiliyor. Reflekslerin arttığı dönemlerde kasları düzgün çalışmasını sağlayarak güzlendirerek hastamın kaslarını kullanma sürecini çok hızlı geçmesini sağladım. Artık 15 gündür psikomotor gelişme olarak hastam o kadar hızlı ilerliyor ki ben bile hızına yetişemiyorum ve beklentimin üstünde bir ilerleme sağlamaktadır.
 
Şimdi beyin felci geçirmiş bir hastam. Yanlış iğneden siyatik sinirleri zedelenen iki hastam daha var ve onlarda da müthiş ilerleme olmakta ve felçli hastamdan daha büyük bir performansları var. Onlarla ilgili detaya inmeyeceğim.. hem konu uzadı hemde ilerde gerek duyulursa anlatacağım..

Lütfen emeğime saygı duyulmasını istiyorum ve kimseye duygu ticareti yaptırmıyorum sadece birkaç kişiye umut ışığı olduğumu belirtmek isteyip onların ve benim mutluluğumu sizlerle paylaşmak istedim saygılarla…Eğer bu çalışmam başkalarına da fayda sağlayacaksa insanlık görevimi yerine getirmiş olurum.. dediğim gibi 6 aylık bir çalışmayı satır satır yazmak gerekirdi yapılanın hakkını vermek için ama yinede anlaşılabilecek en yalın dili kullandım..

***
NOOTT: Bu çalışmam ve projem hakkında kelimelere takılı kalmadan okumanızı isterim yanlış kullanılan kelime dil noksanlığından kaynaklandığını ve duyguyu dile dökme noktasındaki eksiklik ve yapılan uygulamanın anlatımı konusunda muhakkak eksiklikler olacağını ve merak ettiğiniz bölümleri ve anlaşılmayan bölümleri yada eksik gördüğünüz bölümleri yıkıcı eleştiri ve kelime kalıplarına bağlaı kalmadan yapıcı bir şekilde sorularınızı sorarsanız belki bende daha iyi anlatırım.. artı bu bir roman değil bu bir teedavi ve bir başarının anlatımıdır yani uygulanmış ve bir sürü kişi üzerinde denenmiş bir çalışmamdır. deneme aşamasında hastlarım yada rahatsızlığı olanlar arasında sadece engelli bireyler olmadığı normal sağlıklı olupta engelli bireylerden daha ağır bir rahatsızlığa sahip insanlarada uygulanmıştır ve şok edici bir veri elde ettik.. ve yazılarda ben dili çok fazla ön plana çıkması kimseyi rahatsız etmesin kessinlikle egosal bir dil değil çalışma kendime ait olduğu için olayı direk kendimde anlatma dilidir.

(yalinayakkelimeler@hotmail.com) Mardin


ÖMER HATTAPOĞLU
 
arkadaşlar sizlerle ilgili hassasiyetim olmasaydı gül gibi mesleğimi bırakıp böle derin konulara inip beyin hücrelerimi öldürmezdim.. inanın herkes yaratılan olduğu için yareatanın vermiş olduğu görevi herkes gibi tamamlama vicdani muhasebesinde bu çalışmayı yapma ve yeni yöntemler geliştirme fikri birden ortaya çıkmadı ve ilgilendiğim ve tedavi ettiğim hastalardaki iyileşme beni yazmaya ve daha iyi bir tedaviye yönlendirdi. engelli bireylerle ilgili hassasiyetim hem eski kız arkadaşımın bölümünden kaynaklı bir yakınlık hemde 2 yıl rehabilitasyon merkezi işleterek farkettim.. umarım beni yanlış anlamaz kimse, sizin bana ihtiyacınız yok hele ki benim size hiç yok saçma mantığını asla kabul etmeyip her insanın bir insanlık görevi olduğunu ve herkesin bilgi ve birikimnini insanlarla paylaşmasını her zaman savunmuşumdur.

yoksa her koyun bacağından asılır dersen bu sefer biri çıkar o astığın koyun bir süre sonra öle kokacakkı çevresindeki herkesi rahatsız eder der...

Çalışmamı PARAPLEJİ = REFLEKSOLOJİ + REKREASYON başlığı adı altında açtım.. yazılarımda ve anlatımımda bir eksiklik ve anlaşılamayan durumlar görürseniz. lütfen soru olarak sorun benmde size medenice cevap vereyim ki daha iyi bir sonuç ve çözüm oluşşsun saygılar...
 
Rekreasyon nedir ve faydaları ?

Rekreasyon nedir: Yenilenme, yeniden canlanma veya yeniden yapılanma anlamına gelen eğlen-dinlen çalışmaları olarak adlandırılan bireylerin zorunlu yaşamı dışında özgür iradeleriyle kendilerini geliştirmek, yaşam standartlarını yükseltmek, Yaşam dengesini korumak ve yenilemek amacıyla gönüllü olarak katıldıkları aktivitelerdir.

Bireyin bu süreci, yaşam kalitesini arttırıcı bir şekilde kullanması önemlidir. Birey bu amaç doğrultusunda tercihini yaparken doğru aktiviteler, uğraşlar ve hobiler seçmeğe çalışır. Hedef, bireyin fiziksel, ruhsal, psikolojik, zihinsel ve sosyal anlamda gelişiminin tüm yaşamında hissetmesidir..

REKREASYONUN FAYDALARI:

Amaç yapılan spor aktivitelerinin günlük yaşamımıza çok yönlü etkisini sağlamak. Kazanılan fonksiyonların devamlılığı ve vücuda faydasını artırmak, günlük yaşam aktivitelerinde kullanmak her şeyden daha önemlidir. Örneğin çalışmalarda daha önce kullanamadığımız bazı vücut kasları aktifleşmeye başlayınca vücut duruşunda, hareket pozisyonu ve deviniminde daha özgün bir şekil oluşturur. Önemli olan geliştirilen kasların aktif yaşamımızdaki kullanımıdır. Sporsuz geçen zamanda zayıflayan kasların vücutta fazla yağ birikmesine ve biriken yağların dengesiz dağılımından dolayı sarkmalar ve şekil problemlerine yol açmaktadır. Aksi takdirde kasları geliştirmek ve belli bir performansa taşımak çalışmaların başarısını artırmaktadır. Kasları çalıştırmak herhangi bir hareketlilik çalışmasıyla da yapılabilir. Önemli olan kasların çalışması değildir. Çalışan kas miktarı ve verimliliğiyle beraber kasları günlük yaşamımızın hareket kültürüne kazandırmaktır. Geliştirilen kasın, hareket sistemiyle beraber vücut fonksiyonlarıyla günlük yaşamdaki kullanılabilirliği çok önemlidir.

Rekreasyon çalışmalarımda, vücudumuzda kasları harekete aktif katılan ve katılamayan olarak isimlendirdiğim küçük ve büyük kaslardan oluşuyor. Kas kullanımı çocukluk dönemindeki hareket kültürü kazanırken almış olduğu pozisyonlar, ailenin yaşam koşulları, sosyo-kültürel ve ekonomik durum hareket kültürümüzün seviyesini ve kazanımlarını belirler. Çocukların yetişmiş olduğu yaşam koşulları ve mekân beden yapısını yani hareket kültürünü çok olumlu ve olumsuz yönde etkilemektedir..

ÖMER HATTAPOĞLU
 
bu başlık altında ne denir.
tamamen şarlatanlık. dikkat edin. önce nöroloji doktorunuzla konuşun. uzun uzun yazmaya değmez. ŞARLATANLIK...... oturanboğa en doğru lafı ediyor...............
 
hocam ben herkesi vicdanı ile muhasebeye davet ediyorum..

şimdi sizin için böle mücadele eden ve uğraşan birine siz bu yakıştırmaları yapıyorsanız. size diyeceğim tek şey teşekkür ediyorum..

demekki hakkettiğim bu, özeleştirimi yapacam.. ama ben ne maddi ne de duygu hakareti yapmadım.. oraya aldığım ücretle ilgili hiçbişey yazmadım.. yazmamda para benim için amaç değil araçtır.. tabiki emek boyutu karşılığında maddiyat olacak, hangimiz maddiyat için çalışmıyoruzki.. ama bunun vicdani boyutu ve sömürme boyutu çok önemli.. ben kimseye zorla bişey dikte ettirmedim ve ben kimseye zorla gel seni tedavi edeyimde demedim, çok değerli site yöneticileri benden tedavi yöntemimi istedi bende yazdım artı ben eğitimci bir insanım, benim eğitimci kimliğim benim şerefimdir. ben şerefimi paraya satmam, lütfen herkes ağzından çıkanı kulağı duysun.. ister beğenirsin ister beğenmezsin..

kişisel tercihle alakalı ama ben buraya bu tedavi yöntemimi bana hakaret etmeniz için yazmadım..

üzüldüm doğrusu...
 
Şarlatanlığa şarlatanlık denir, başka ne denebilir ki...
yeni bir adı varsa öğrenelim.
en iyimser ihtimalle, insanlara boş umutlar vermekten başka hiçbir işe yaramaz. ha bu arada, verebileceğin zararları saymıyorum.
 
bu işin polemiğe dönüşüp üyeleri rahatsız etmek istemediğim için konu benim için kapanmıştır. sessiz kalarak, ikimizi allaha havale ediyorum herkes hakkettiğini bulur..
 
affedersin dostum ama işine gelmeyen bişey yazılınca hemen kocakarılar gibi beddua'ya başlamışsın.
ben de üzüldüm.....
ne demek, ''allaha havale ediyorum herkes hakettiğini bulur.''
teessüf ediyorum.......
bir de eğitimciyim demişsin.
heh heh.....................
 
herkes yazdığı kelimelere baksın seviye ortaya çıkar. her sitenize gelen üyelere siz bölemi davranıyorsuz..Lütfen kelimeleri anlayacağınız noktalara yorumlayacağınıza mademki eğitimci bir insanın böle laflar etmeyeceğini biliyorsunuzda bir hekim olarak niye bir eğitimciye şaklaban diyorsunuz.. ama ben hiç üstüme alınmadım çünkü karşında gördüğün kişi kendi yansımasıymış.. sizinle tartışmak istemiyorum...

Sizinle başedemiyorsam kendimlede mi başedemiyorum.. lütfen ve rica ediyorum herkes kendi bildiği işe baksın hekim bey...
 
lütfen bu işi polemiğe çevirmeyelim bu güzelim konuyu dağıtmayalım..
 
şaklaban demedim. ''ŞARLATAN'' dedim.
şarlatanlık tıbbın mücadele alanıdır.
 
Bakın ben hala iyi niyetle sizin kendinizi kaptırdığınızı düşünerek yineliyorum: Bahsettiğiniz şey ve sunumunuz yanlış! Kalkıp "paraplejiyi iyi ediyorum" diye dolanırsdanız adama en iyimser olasılıkla gülerler, en olası ihtimalle de sahtekar ve umut taciri diye tefe koyarlar...
Yukarıda kendiniz de yazmışsınız satır arasında: OMURİLİK KESİSİ OLAN KİŞİLERİN İYİLEŞTİRİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL! Oysa siz kalkıp koca koca sözlerle "mucize. gelin iyi ediim sizi. kalkamayan adamı kaldırdım" diye saçmalıyorsunuz! İlk anda okuyan kişiler bi şey var sanır...

İkincisi, size ilk mesajımda da yazdım: Sizin o ayağa kaldırdığınızı söylediğiniz kişi siz olmasanız da ayağa kalkacaktı zaten! Bunun aksini iddia etmek sadece komik duruma düşmektir.

Omurilikte bası durumu varsa, zaten fizik tedavi, kasları güçlendirecek yürüyüş vb. hareket vb. yöntemlerle basının verdiği -geçici- hasarın giderilmesi mümkün. Yani o bası kalktığında hastaya ne olacaksa, sizin yaptığınız masajla da -en en en iyimser ihtimalle- o olacak. Yani siz mucize yaratıyor değilsiniz! Bunun adına tıpta fizik tedavi ve hastanın azmi diyorlar! :)

Şimdi, buraya kadar yazdıklarım iyi niyetle yazılmış şeyler. Bundan sonrasını ise biraz uyarı gibi algılayın e mi: börtü böcekle, "allahın size verdiği bi lütufla", "aracılıkla" damardan girerseniz, burda çok alaya alınırsınız. Güldürmeyin kendinize... Ya da, hiç kasmayın, doğrudan şıhlığınızı ilan edin gitsin!
 
Olayın ciddiyeti herkesçe bilinen ve kabul edilen bir durumdur. szin dediğiniz doğru ama eksik noktaları vardır. bu eksik noktaları sizin kelimeleriniz üzerinde değil, konunun yanlış bilinmesi hususunda yola çıkarak anlatmak istiyorum..

Şimdi bir bölgede bası yada zedelenme var ise o bölgeye ilk etapta masaj yada ovalama yapılmaz. çünkü zaten hasarlı bölgeye masaj yaptığınızda ki masaj o bölgenin kanlanmasını sağlar. zedelenen yada ezilmiş bir bölgeye asla sıcak tedavi yapılmaz masajda bölgeyi kanlandırıp ısıttığı için dediğiniz türden ovalama ve masaj o bölgeye ödemle beraber şişlik yapar..

Kesik olan bir sinirin tedavisi konusunda şuana kadar uyguladığım bişey olmadığı için bişey diyemiyorum.. ama sinirde hasar var ise yada hücre yada dokuda meydana gelen bir tahribatı düzeltmek olanaklar dahilindedir. Beyin aracılığıyla o bölgenin tamiri sözkonusu olabilir. Vücut hücrelerini yenileyen beyindir. bir düşünce yarattığımız durumdada bir sürü beyin hücresi ölmekte bu ölen hücrelerin kendini yenilemesi söz konusudur. Bu yenileme vücudun hareket eden tüm bölgelerindeki doku ve yapılar için geçerlidir. Eğer beyne yeteri sinyal gönderilirse, beyin o bölgeyi tamir etmek için işçi gönderir, yani beynin farkındalığı sadece parapleji için değil tüm sağlık problemlerinde etkilidir. teavinin ön koşuludur..

İlk etapta fizik tedavi yöntemide çokça önerilen bir yöntem olmakla beraber yanlış bir yöntemdir. fizik tedavinin en ihtiyaç duyulan zamanı felçli olan bölgelerde hareket başlangıcının çıktığı andan sonra başlar.. ondan öncesi fizik tedavi kas çalışması olduğu için kas yerine hasarlı olan bölge üzerinden tedaviye gidilmesi her zaman başarıyı ulaşılır kılmıştır.

Şimdi, ben iyileştirdim öbürü iyileştirdi, olayı eksik kalan bir yöndür. tedavi+şahsın inancı+uygun yöntemler+hazırbulunuşluk düzeyi+ hasar durumu+ tedaviyi uygulayan +ve kişinin kaza öncesi bedenin hareket kültürü iyileşme için ön koşullardır.. hoca ise bunları birleştiren komutandır. bu bir ekip işidir. sayılan hiç bir öğe tek başına başarı elde edemez..

saygılar..
 
dostum senin yerin burası değil. sen ermişsin. senin yerin erenler katı
de get. yolun açık olsun............................
 
Şimdi 6 ay önce yanlış iğneden dolayı bacağında his kaybı olan bir hastam var ve kişi 2 haftadır bana geliyor ve kişiyi ilk gördüğümde ayak altından sinir uçlarına bakarak kişinin hasar boyutunu ve etkilenen yani refleks veren bölgelerini tespit etmek için baktığımda çocuğun siyatik sinirinin olduğu bölge olan topuklar kıpkırmızıydı. ve tabi ilk önce o ayaktan başlamadım. diğer ayaktan başladım. yavaş yavaş çocuğun hasarlı olan ayak bölgesine geçerken çocuğun sırt omurlarının olduğu bölgede refleks alıyordum ben babaya dönüp çocuğunuzun sırt ağrısı varmı dedim hayır yok dedi bende sinyal var ve refleks veriyor yani problem olduğu görülüyor dememe hayır sırtı sağlam dediğinde ben bişey demedim 1 haftalık bir tedavi süresince çocuğu tadavi ederken o bölge yine sinyal veriyordu ama akciğerlere yakı bölge olduğu için belki üşütmüş düşündük. zaten nefes problkemi vardı. bende çok üstelemedim.

2. haftada refleks hala devam ediyordu. bende dayanamayıp çocuğu yüzüstü çevirip sırtına dokunmaya başladım. ne göreyim. sırt omurundan bir tanesi içe doğru kaymıştı ve omurun etrafı şiş olmuştu ben babaya döndüm ve bölgeyi kendisinin hissedeceği şekilde parmağıyla dokunduğumda bariz olan kaymayı oda farketti.. ve ben ondan sırt orntgenini istedim daha gelmedi.. ama şuana kadar hiçbir doktor ve fizik tedavi uzmanı bu rahatsızlığı görmemiş. hatta baba bana çocuk sürekli karnım ağrıyor diyordu. ama biz hiç üstelemedik. demekki sırt ağrısıymış çocuk karın olarak görüyormuş..

Şİmdi o çocukla tedavimiz devam ediyor. siyatik sinirinin olduğu bölgeye refleksoloji tadavim devam ediyor ve geçen çocuk öğretmenim eskiden geceleri ayak ağrısından uyuyamıyordum ama sizin yanına geldikten sonra ağrılarım bitti artık ayaklarım ağrımıyor dedi.. çcuk baldır bölgesi öle bir hal almıştı ki hangi kas nerde anlaşılmıyordu ve bu çocuk kum torbasıyla fizik tedavi alıyordu.. ben hemen fizik tedavinin bitmesini istedim. şimdilik ayak çalışmasını bıraktım, çünkü bacaklardaki siyatik siniri çok problemli orayı refleksoloji ile rahatlattıktan sonra ayak çalışmasına geçeceğiz.. aileside derse başladıktan sonra çocukta bayağı bir ilerleme ve gelişme olduğunu söyledi..

saygılar...
 
offf cok seyler duyuyoruz böyle..yok su tedavi ile yürüdü yok su ilacı sürdü...bilmem ne....
ne olursa olsun bilirkişilerin konusmasından yanayım...

oyüzden kimse kendi doktorları ile konusmadan butür sacmalıklara basvurmasın...
 
arkadaşlar ben yazımı yazdım, kimsenin peşinden koşmak için değil.. ben bunu yaptım ve başardım.. olayı sulandırmanın bir manası yokk.. ben reklam yapmadımki.. sevincimi sizle paylaştım kursağımda bıraktınız.. bunu yapmanız başarımı gölgelendirmez anlayan zaten beni anlamıştır anlamayansa yine kendine..
 
dostum,
haziran'a kadar bekle. turizm sezonu açılsın. güzel bir otelde iş bul. orda yap masörlüğünü. hem orda ruh güzelliği de vardır, rus güzelliği de vardır. hepsini iyi edersin alimallah. biraz sabret, turizm sezonu açılsın.....
burlar sana dar gelir......
 
benim insanlıkla ilgili ödevlerim var... ben sana ve senin gibilerine rağmen bu işi başaracam.. at gözlüğü taktığını farkettim.. çıkarsanda bak senin iş elden gidiyor sen hala yatıyorsun.. tabi aldın diplomayı üstüne yatmak olurmu hani insanlığa faydann.. bence imamın fikri neyse zikride odur.. sen oralara git.. senin yazılarını okurken sana gülüyorum ve acıyorumm..

hala senin gibilerini bu sitede nasıl tutyorlar şaşıyorum.. hala bu cahil mantıkta olan insanlar varmıdır.. demek varmışş.. kendisine faydası olmayan insanlar herkesi kendi gibi görürmüş..
 
Üst Alt