Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Klasik Batı Müziği

andante

Üye
Üyelik
11 Ocak 2005
Konular
23
Mesajlar
755
Reaksiyonlar
0
W. Amadeus MOZART



Hemen hemen tüm müzik çeşitlerini anlatmaya çalıştığımız ve bilgilerimizi paylaştığımız müzik köşemizde Klasik Batı Müziğinin olmaması bence iyi değil diye düşünerek Klasik Batı Müziği köşesi de açmaya karar verdim.

Neden Mozart?...

Kimbilir belki de gecenin şu saatinde aldığım bir ölüm haberi neden olabilir buna. Beklenen bir ölüm ama ne de olsa adı gibi kendisi de soğuk gerçeğimiz....

Mozart ta son derece neşeli yapısına rağmen ölümün o da soğuk nefesini her zaman ensesinde hissetmiş ve ağıtını requiem le anıtlaştırmıştır.Tam bu geceye uygun ....

Gerçekten kelimenin tam anlamıyla bir dahidir Mozart. Son derece katı ve hırslı bir müzisyen babanın çocuğudur. Ailecek müzisyendirler aynı zamanda. Doğal olarak Mozart ta müziğe çok küçük yaşlarda başlamıştır.

Olağanüstü yeteneği keşfedildiği zaman babası tarafından Avrupa nın dört bir yanında konserler vermek üzere gezdirilmiştir sanki bir sirk maymunu gibi.

Bu minik çocuk herkesin sokakta oyun oynadığı zamanlarda senfoniler, konçertolar besteleyebiliyordu. Çaldığı enstrumanların sayısı ve niteliği o zaman bile herkesi şaşkınlığa düşürecek cinsteydi.

Avusturyalı bir bestecidir ve çok kısa bir yaşam öyküsü vardır. Yaklaşık 35 yıllık bir ömürdür onun ki. Ama bu yaşa binlerce eser sığdırabilmiş bir dahidir.

Ölümüyle ilgili olarak çeşitli rivayetler vardır bugün bile ölümüyle ilgili kesin bir veri yoktur. Kimi müzik tarihçilerine göre zor koşullarda yaşadığından hastalık sonucu ölmüştür, kimi tarihçilere göre bir cinayete kurban gitmiştir.

İster cinayete kurban gitsin ister hastalık sonucu ölsün yaşantısında İtalyan besteci Salieri nin etkisi çok büyüktür. Salieri Mozarttan bir kaç yaş büyük bir bestecidir. Mozart çocuk denecek yaşta büyük bir başarıyı elde ettiğinde bunu farkında olan Salierinin çocuk dünyasında Mozart gibi olabilmek bir hastalık olmuştur.

Ancak Mozart ın tam tersi müzikten nefret eden babası yüzünden ancak babasının ölümüyle müzik çalışmalarına başlamış ve çok kısa zamanda başarıyı elde etmiştir.

O dönemlerde Viyana müzik açısından önemli bir yer olmaya başladığından Viyana ya gelerek büyük başarılar elde etmiş ve hatta kralın baş müzisyeni olmuştur.

İşte tam bu esnada Mozart ta Viyanaya geliverir. Dahi Mozart Viyana ya gelir gelmez herkesi büyülemeye başlar. Bu Salierinin hiç işine gelmez. Çünkü kral da Mozart a büyük bir ilgi göstermektedir.

Mozart ın eserlerini ilk dinlediğinde Salieri bu eserlerin muhteşemliği karşısında büyük bir hayranlığa kapılırken öfkeye de kapılır. Çünkü yapmak istediklerinin hepsini Mozart hiç çaba sarfetmeden yapıyordur zaten.

İşte bu hem hayranlık hem öfke karışımı duyguyla yolları hep kesişir ikisinin.Yaşantısını bir tımarhanede tamamlayan Salierinin son sözleri benim için müzikten öte her anlamıyla büyük bir duyguyu da içinde barındırır.

"Tanrım!!!, tanrım!!!! neden bana bu tutkuyu verdin de Mozart gibi bir yetenek vermedin!!!"

Tarihte Mozartı Salierinin öldürüldüğü de var sayımlar arasındadır.

Öyle yada böyle bu dahi kimsesizler mezarlığında gömülmüştür .



Binlerce eseri arasından iyi başlangıç değil belki ama Requiem le başlamak istiyorum izninizle. :oops:


REQUIEM
 
Ya bazen şu Hydn a kızmak geliyor içimden. Klasik gitar onun zamanına kadar baş tacıyken,Hydn klasik gitarı orkestra dışına itmiştir. O gündür bugündür hiç bir senfoni orkestralarında klasik gitarı ana çalgı olarak göremezsiniz. Gerçi piyano da öyledir ya...

Ama şimdi Mozart ın bir teması üzerine bence dünyanın en büyük gitarcılarından Andres Segovia nın usta parmaklarından Sor a ait bir parçayı dinlemeye ne dersiniz?

Andrés Segovia plays Sor Op. 9
 
Daha önce de yazmıştım. Bu Klasik batı müziği bestecileri günümüze bir günlüğüne dönebilme şansları olsa Mozart dışında çoğu suratını ekşitirken Mozart o içinde hiç eksilmemiş çocuksu sevinçle sağa sola bakar, anlamaya çalışır ve şen kahkahalar atardı.

Kendi döneminde de bir çok alışılmış geleneğe cocuksu bir tavırla karşı çıkarken farkında olmadan bir çok şeye ilklerin imzasını atıyordu.Kendi dönemine kadar özellikle operalar kesinlikle ağır bir ciddiyeti içinde barındırken o operalara komiklik unsurunu katan ve bir çığır açan kişidir.

İtalyanca sözlerin egemenliğindeki operaları yerine ilk kez Almancanın kullanıldığı ve herkes tarafından bir opera kesinlikle Almanca olamaz, opera İtalyanca yazılmalıdır sözlerini hiç dinlememiş ve Saraydan Kız Kaçırmayla ilk Almanca Operayı kendi ülkesine kazandırmış.

Ona çok uygun bir çizgi filimle bir daha Mozart diyelim. Bunu izleyebilseydi yapan kişiyi kucaklayarak öpeceğinden hiç kuşkum yok.

Mozart
 
Ya sizleri bilmem ama arkadaşlar bu aşırı sıcaklardan bayılmış bir durumdayım. Şimdiden kışı özledim. Fotoğraf bölümünde küresel ısınmayı konu ederken bu tehlikenin bu denli yakınımzda olduğunu biliyormuyduk bilmiyorum.

Ama madem ki burası müzik bölümü, içimizi biraz serinleten bir müzikle devam edelim yanmaya. :D

Antonio Lucio Vivaldi

Antonio Lucio Vivaldi, barok* çağının en büyük kemancı ve bestecilerinden biri, 4 Mart 1678'de Venedik'te doğdu. Babası St. Mark kilisesinin orkestrasında çalan usta bir kemancıydı. Vivaldi henüz kendi eserleriyle ün kazanmadan önce babasıyla birlikte ikili keman konserleri verdi ve bu konserler tanınmasında da büyük ölçüde etkili oldu.

Bir papaz eğitimi alan Antonio Vivaldi 1703 yılında resmen papazlık görevine atandı. Ama aynı yıl başka bir işe daha girdi. Ospedale della Pietà adındaki bir kızlar yetimhanede keman öğretmeni oldu. Buradaki görevi yetim ya da sakat kızlara keman çalmayı öğretmek ve onlara konserlerde seslendirmeleri için her ay iki konçerto yazmaktı. Venedik'teki yetimhanede verilen bu konserler bir süre sonra bir gün konseri veren kızlarla tanışmak üzere katıldığı bir yemekten sonra, ayrılırken "bu çirkin kızların tümüne aşık" olduğunu yazar. Bir süre sonra kent seçkinleri de kızlarını bu aynı yetimhane okuluna göndermeye başladılar. Vivaldi daha sonraki yaşamının hemen hemen tümünü burada geçirdi. Ne var ki operaya olan ilgisi onu sık sık Venedik'ten uzaklaştırıyordu. 1710 yılında opera yazmaya başlayan Vivaldi bundan sonra kendini özellikle opera yazmaya verdi. Bilinen 49 operasından 22'si saklanıp bugüne kadar gelmiştir.


Opera, her ne kadar Vivaldi için önemli olsa da, bugün Vivaldi'nin önemi bestelediği keman eserleri yatar. Çok usta bir çalgıcı olan Vivaldi'nin keman çalışını izlemiş olan Alman gezgin Johann Friedrich Armand von Uffenbach onun için "kimse bugüne kadar böyle çalmadı ve bundan sonra da çalamaz" diyordu. Yolculukları yüzünden Pieta'dan ayrılan Vivaldi, bu zamanlarda bile yetimhane için konçerto yazmayı bırakmadı. Yaklaşık 230'u keman için olmak üzere, 450 konçerto yazmıştır. Vivaldi operalarını sahneletmek üzere gitmiş olduğu Viyana'da 27 Temmuz 1741 yılında öldü. Bundan sonra bütünüyle unutulmuş görünen Vivaldi'nin adı yüzyılımıza dek pek tanınmadı. Ancak 1920'den sonra yapılan araştırmalar sonucunda Vivaldi'nin yüzlerce eseri gün ışığına çıkmaya başladı. Ve 1960'lara gelindiğinde Vivaldi özellikle "Dört Mevsim"i ile dünyanın en büyük bestecilerinden biri olarak kabul edilmeye başlandı.
Kaynak

En büyük eserlerinden bir tanesi olan Mevsimler konçertosundan KIŞ

Nigel Kennedy, Vivaldi - Winter I

Ya dayanamadım, yaz bu kadar mı güzel anlatılır ,sivrisineklerin vızıldamalarından bir zamanlar yaz aylarında birden bire çıkan kargaşaya kadar....

Nigel Kennedy, Vivaldi´s Summer - III Presto
 
Benim ülkemdeki müzik eğitimi doğru yolunu ne zaman bulacak 24 yıllık öğretmenlik yaşantımda cevabını aradığım sorudur aslında.

Şimdi bu konuya nerden mi geldim?

Mandolinden!!!! :D

Bizim çocukluğumuzun öğrenilmese olmazlarındandır mandolin.Müzik dersi demek mandolin demektir.

Gerçekten bu çok sevimli ve bana soracak olursanız sesi mükemmel çalgı, kilise korosundan sonra çalgıyla ilk tanışmamı sağlayan çalgıdır.

Çok kolay değildir aslına bakarsanız, bugün bile elime aldığımda onu ilk elime aldığımda parmaklarımın tellere dokunduğu andaki acısını hissederim.

Vivaldi kemandan sonra en fazla mandolin üzerine eserler yazmıştır. O dönemde en popüler çalgılardan biriydi. Hala öyledir ama benim ülkemde sesi soluğu kısılmış tır. Bir zamanlar köy enstütüleriyle, Türk öğrencilerin okullarda yaptıkları el yapımı " Metin " mandolinleri dünya çapında bir marka olmuştur. Elinde olan varsa kıymetini bilsin.

Biz Vivaldiyle başladığımız serüveni mandolinle devam ettirelim; :D

Vivaldi Mandolin Concerto
 
Üst Alt