Değişim korkusu
Kanaatlerim genelde insan merkezli ve değişimden yana olmasına rağmen, içimde beliren bir korkuya da engel olamıyorum: Değişim korkusu.
Her halde bu korkunun kaynağı, yaptıklarımızın ya da kayıtsız kaldıklarımızın, sonunda hiç tahmin edemeyeceğimiz neticeleri ortaya çıkarabilecek olmasıdır.
Doğadan koptuk, metropollerdeki gri binaların soğuk ve daracık odalarına mahkûmuz. Küresel-popüler kültür, bulduğu her delikten içimize giriyor. Hiç olmadığı kadar hızlı değişiyoruz. Cinsellik, pornografi vıcık vıcık... Ensest Avrupada bir yerlerde meşruiyetini bu gün yarın ilan edecek. İnsan eti, kan sinemada en azgın günlerini yaşıyor. O görüntüleri istifra etmeden izleyebilen insanın midesi, bir gün hem cinsinin etini, tavuk eti kadar iştah açıcı bulacaktır. Çok uzakta değil, içimde, bir psikopat büyüyor, zihnimin karanlığında canavarlar...
Dünyanın rayından çıkmasını engelleyen görünmez bir güç varmış gibi, kendini hayatın akışına bırakmış, hiç gam duymadan olanı biteni seyrediyoruz. Benimse değer tanımayan bu çağda; yaşamın, örneklerine bilimkurgu filmlerinde dahi rastlayamayacağımız karabasanlara dönüşmesi ihtimali hastalıklı psikolojimle birleşip boğazıma dolanıyor bazen.
Akla ne kadar güvenebiliriz ki? Yaşam bir labirent, akılsa gözümüzün görebildiğinden ilersini göremiyor.
Dünya hızla değişiyor ve attığımız her adım daha önce hiç ayak basılmamış bir yere geliyor. Deneyimimiz yok, bu iklimde nefes alabilecek miyiz, bilmiyoruz. Kocaman kocaman binalarda üst üste dizilmiş, göğün mavisini görmeden, yeşile hasret, renk namına yalnız grinin tonlarının arzı endam ettiği, ailenin parçalandığı, bireyin yalnızlığını, tehdit eden tek şeyin, etrafını saran teknolojiler olduğu, ahlakın ortadan kalktığı...
Hatırlayın daha geçenlerde televizyon kanalları ilk klonlanmış bebeğin bilinmeyen bir yerde yaşadığını söylüyordu. Annesiz babasız fabrikalarda üretilen insanlar… İnsan fıtratı bunu kaldırabilir mi çıldırmaz mıyız, insanlıktan çıkmaz mıyız?
Daha önce böyle bir korku mevcut muydu bilmiyorum. Fakat her geçen gün daha fazla insan tarafından hissedildiğinden eminim.. Çevrecilik, küreselleşme karşıtlığı hep bu korkunun yansımaları olmalı.