[size=4]
HERKES BUNU KONUŞUYOR..
Dün akşam (30 Haziran) NTV’ de Okan Bayülgen’in sunduğu ‘Herkes Bunu Konuşuyor’ programının konusu işitme engellilerdi. İşitme engellilerle ilgili olarak bu formatta, bu zaman diliminde (akşam 20.30 – 22.30 arası) yapılmış ilk program olması dolayısıyla hazırlayan ekibe ve yayınlayan kanala teşekkür ediyorum.
TBMM meclisinde ‘Özürlüler Yasası’ nın gündemde olduğu saatlerde yayınlanan program günceli yansıtması açısından da önemliydi.
Böyle bir programın yapılmış olması bile bizim için çok sevindirici olmakla birlikte, eksiklerinin olduğu ve bunların giderilmesi için biz işitme kayıplı/engellilerin çabası ve uyarılarının önemli olduğu kanısındayım.
Programa bir profesör doktor, yurtdışında yaşamış bir işitme engelli, kendileri işitme engelli ama normal duyuları olan çocuğa sahip bir çift, işitme engelli bir terzi, iki tane işaret dili çevirmeni ve İşitme Engelli Çocuklar ve Aileleri Derneği’nin başkanı konuk oldu. İşitme engelli konukların hepsi total (tam) işitme engelli idi.
Yayın boyunca ağırlıklı olarak total işitme engellilerin sorunları tartışıldı.İşaret dilinin okullarda yasak olmasından, aslında işaret dilinin işitme engelliler için çok önemli olduğundan bahsedildi. İşaret dilini bilmeyen kişilerle (yani toplumun büyük çoğunluğu) iletişim kuramamanın zorluklarından bahsedildi..Ve doktorun işitme cihazı veya cochlear implant (biyonik kulak) önerilerine orada bulunan işitme engellilerce karşı çıkıldı. Bu nedenle de bazı önemli noktalar kaçırıldı. Bu arada Berna (Çıbık) telefonla yayına bağlandı , kendisinin dudak okuduğunu ve ODTÜ’de öğrenimini sürdürdüğünü söyledi. Okan Bayülgen’in Berna’ya sorduğu soru beni şaşırttı.. İşaret dilini neden öğrenmediniz? Berna dudak okumayı değilde işaret dilini bilseydi ODTÜ’de okuyabilirmiydi? Ayrıca dudak okuyarak ve konuşarak hemen herkesle iyi-kötü anlaşabilirsiniz ancak işaret diliyle ancak işaret dilini bilenlerle anlaşabilirsiniz..İşaret diline karşı olmamakla birlikte toplumun çoğunluğuyla iletişimde olabilmek için -eğer sağlık ve öğrenme koşullarınız elveriyorsa- sözlü iletişimin öğretilmesinden yanayım. En ufak bir işitme kalıntısı bile doğru eğitimle maksimum olumlu sonucu verecektir.
Orada olması gereken ama olmayan –belkide bu konunun bu kadar ayrıntısı olduğunu bilmediklerinden- işitme cihazı kullanarak duyan ve konuşan/dudak okuyan ve konuşan ancak bunları yaparken zorlanan işitme kayıplı/engelli kişilerden hiç bahsedilmedi ve böyle bir konukta yoktu.
İşitme kayıplı/engelli kişiler için iletişim duyma-konuşma , dudak okuma-konuşma ya da dudak okuma ve duyulanı birleştirerek anlamak şeklinde olmaktadır.Ancak normal duyulara sahip insanların hoşgörüsüzlüğü sonucu, bu kişiler aslında iyi eğitim görmüş olsalarda belli yerlere gelmiş olsalarda kaçınılmaz olarak içe dönük kişilikler konumuna getirilmektedirler.Bence bu durumda ele alınmalıydı.
Bu engelliler gerekiyorsa öncelikle özel eğitime alınıp, daha sonra kaynaştırma(entegrasyon) yöntemiyle normal okullarda eğitimlerine devam edebilirler.. Berna buna güzel bir örnek..O bütün eğitimini normal okullarda sürdürdü. Tek avantajı sonradan (ilkokul zamanlarında) engelli olmasıydı.
Ayrıca toplumda işitme engelliler hem sağlam adam muamelesi görürken bir taraftanda acınarak bakılmaktadır.Yasal haklar ve talepler sözkonusu olduğunda ‘elin ayağın tutuyor’ söylevleri verilirken, iş ve özel ilişkilerde önyargılarla karşılaşmaktadırlar.Bu bağlamda konunun sosyal yönünün çok fazla ortaya konulamadığı açıktır ancak bu tek programla bitecek bir konu değil.
Bu programın bir başlangıç olmasını diliyor, işitme engellilerin ve tüm engellilerin sadece sorunlarının değil, başarılarınında konuşulduğu yeni programlara örnek olmasını temenni ediyorum.
Not: Berna Çıbık'ı ismiyle andım çünkü o benim arkadaşım. Ve Berna telefonla iletişim kuramıyor, yayına telefonla bağlanırken ve konuşurken ablasından yardım aldı.. Tebrikler Berna..Cesaretin ve sesimizi duyurma girişimin için.
)
www.gelisimyolcusu.com[/size]