SSK da rehabilitasyon tedavisi görüyordüm.
Adem isminde 20-25 yaşlarında bir hastabakıcı vardı. Oldukça yakışıklı bir delikanlı.
Boy, pos, endam.. Allah verirken zeka haricinda ondan bi şeyi sakınmamış.Yok aptal değil ama aklında sadece iki şey var; hemşireler ve body..! Vücut çalışıyor yani. Halter niyetine ne varsa kaldırıp
adelesine adele katmak için paralıyor kendini. Bi de yakınlarda genç bi hemşire varsa tutmayın Adem'i. Adem ademlikden çıkıyor oluyor bi Arnold Shwardzeneger.
Bölümdeki hastaların hepsi omurilik felci..
Hepsi yeni sakat kalmış, durumlarına alışamamış, psikolojik açmazlarda debelenen kişiler..çoğu genç.
Adem'in böyle kuvvet gösterileri içten içe yaralıyor onları.
Farzedin oruçlunun yanında kokuta kokuta kebapları, lahmacunları götüren birisi sanki Adem.
Hani erkek erkeğe iken bu şovları yapması pek koymuyo da kimseye..
Koğuşa yanında bi hemşireyle geldiğinde -daha da abartarak- bady show a başlaması koyuyor delikanlılara.
Bazen dayanamayıp: Arkadaş bırak vücut çalıştırmayı, kafanı çalıştır kafanı diyorum.
Cevap hazır:
- Sen kafayı çalıştırdın da nooldu..? Bak boynunu kırmışsın...diyordu.
Herif haklıydı, gerçekden de çok salakça bi kaza sonucu kırmıştım boynumu.
BEN SENİN HAVANI SÖNDÜRMEZSEM YUF OLSUN BANA ADEM.
SENİN HAVANI SÖNDÜRMEK BENİM İÇİN ARTIK ALLAHIN EMRİ ADEM
SEN BİTTİN ADEM..!
Adem'in beğendiği ve peşinde dolanıp durduğu bi hemşire var, biliyoruz . Çünkü en çok onu görünce allah allah nidalarıyla dolaplara falan saldırıp onları amaçsız,gereksiz ve sebepsizce koridorun bi ucundan diğer ucuna taşıyor ki o dolapları normalde iki kişi zor kaldırır.
Bi gün Adem'in gözdesi Hülya hemşireyi pansuman odasında yalnız yakalayıp hain planımı anlattım ve yardımını istedim.
Havalara uçtu Hülya hemşire, sevindirik oldu, tamam dedi yardım ederim ,hem de seve seve.
O hafta sonu milli maç vardı. TV den naklen yayınlanacaktı...
Hastası,hemşiresi doktoru neredeyse herkes minik kafeteryadaki TV nin karşısında toplanmış maçın başlamasını bekliyordu.
Başta söylemeyi unuttum. Adem'in elinden düşürmediği, sürekli yanında bulundurduğu, cebinde taşıdığı
parmakları ve el bileğini güçlendirmeye yarayan bi yay vardı. Tesbih gibi sürekli onunla oynardı.
Sert bi yaydı..gözüne kestirdiği hastaya yayı uzatıp "bunu 10 defa sıkıp bırak helal olsun diycem" derdi. 8-9 u geçen olmazdı. O 25 i geçerdi.
Yazmama gerek yok tabii. Bu şovu en çok hemşirelerin yanında yapardı.
**
Maçın başlamasına daha vakit vardı.
- Adem yaaa diye seslendim.
-Sabah akşam o yayla çalışıyorsun ama istediğine iddaya girerim o parmaklarla bi çiğ yumurtayı bile kıramazsın dedim .
-Nasıl yani..? dedi irkilerek..sanki ona, onca kişinin içinde "senin kuş uçmuyo oolum" demişim gibi şaşırdı kızardı bozuldu.
Bak dedim ,şimdi bi çiğ yumurta bulacağız ve onu avcuna koyacağız ve sen onu avcunda ezerek kırmaya çalışacaksın. "Bu herif manyak mı ne" gibisinden bana garip garip baktı ve:
-Tamam dedi.
-Yok öyle bi tamamla olmaz iddaya gireceğiz dedim.
kazanan ...kaybeden ..nesine olduğu önemli değil.
Anlaşmamız üzere Hülya hemşire hemen ortaya çıkıp:
-Bende çiğ yumurta var dedi..bu gece nöbetçiyim o yüzden mutfaktan almıştım bi kaç tane.
Adem avcunu açarak uzattı.
ve tam avcunun ortasına yatay olarak konulmuş yumurtayı elini yumruk haline getirmeye çalışarak kırmaya uğraştı.
Ihhh..!
Yumurta sapasağlam..
Ademciğin yüzünde garip bir şaşkınlık..
Bir iki hamle, bi iki deneme daha..
Ihh..' yumurtada çatlak bile yok.
Bunda bir hile var diyerek yumurtayı masanın kenarına vurarak kırdı,inceledi..
Hiç bir hile yoktu tabii.
Salonda bulunanların çoğu da şaşırmıştı bu duruma.
Adem, Havva'sının yanında çok kötü duruma düşmüştü. Maçı falan unutup hırsla dışarı çıkıp gitti.
O gittikten sonra hemen hemen herkes bi deneme yapmak istedi. Mutfaktan yeni yumurtalar getirildi.
Kimsenin kıramadığını söylememe gerek yok sanırım.
Aaa nasıl olur? Niye kırıl mıyor? Hayret.. falan gibi sözcüklerin arasında maç başladı. İlgiler TV ye yöneldi.
Devre arasında Adem salona geldi ama evin kanaryasını yemiş tekir kedi gibi ezik,suçlu ,mahçup bir şekilde kapıya en yakın sandalyeye oturdu.
Yok oturmadı..sandalyeye yığıldı,çöktü.
Gözler buzhane balığı gibi bakıyo .Dayanamadım seslendim.
Adeeeemm.
- O yumurtayı o şekilde kırabilecek bi yiğidi henüz hiç bi ana doğurmadı, boşuna üzülme.
Salonda bulunanların yumurtayı kırma denemeleri sırasında dışara olduğu için inanmaz gözlerle yüzüme baktı.
İşin garibi sanki bu işi beceremeyen sadece Adem'miş gibi herkes onunla dalga geçmeye başlamıştı.
Ama ben o yumurtayı kırarım diye bağırdım.
Herkes sustu..
Aldım yumurtayı, masaya vurdum ve kırdım.
Olmadı..avcunda kıracaktın diye itirazla yükseldi.
İYİ AMA AVCUMDA KIRARIM DEMEDİM Kİ SADECE KIRARIM DEDİM VE KIRDIM.
NOT: Şimdi sizde bi deneyin bakalım. Tam avcunuzun ortasına ve yatay olarak koyun yumurtayı ..sıkın yumruğunuzu. :roll:
Adem isminde 20-25 yaşlarında bir hastabakıcı vardı. Oldukça yakışıklı bir delikanlı.
Boy, pos, endam.. Allah verirken zeka haricinda ondan bi şeyi sakınmamış.Yok aptal değil ama aklında sadece iki şey var; hemşireler ve body..! Vücut çalışıyor yani. Halter niyetine ne varsa kaldırıp
adelesine adele katmak için paralıyor kendini. Bi de yakınlarda genç bi hemşire varsa tutmayın Adem'i. Adem ademlikden çıkıyor oluyor bi Arnold Shwardzeneger.
Bölümdeki hastaların hepsi omurilik felci..
Hepsi yeni sakat kalmış, durumlarına alışamamış, psikolojik açmazlarda debelenen kişiler..çoğu genç.
Adem'in böyle kuvvet gösterileri içten içe yaralıyor onları.
Farzedin oruçlunun yanında kokuta kokuta kebapları, lahmacunları götüren birisi sanki Adem.
Hani erkek erkeğe iken bu şovları yapması pek koymuyo da kimseye..
Koğuşa yanında bi hemşireyle geldiğinde -daha da abartarak- bady show a başlaması koyuyor delikanlılara.
Bazen dayanamayıp: Arkadaş bırak vücut çalıştırmayı, kafanı çalıştır kafanı diyorum.
Cevap hazır:
- Sen kafayı çalıştırdın da nooldu..? Bak boynunu kırmışsın...diyordu.
Herif haklıydı, gerçekden de çok salakça bi kaza sonucu kırmıştım boynumu.
BEN SENİN HAVANI SÖNDÜRMEZSEM YUF OLSUN BANA ADEM.
SENİN HAVANI SÖNDÜRMEK BENİM İÇİN ARTIK ALLAHIN EMRİ ADEM
SEN BİTTİN ADEM..!
Adem'in beğendiği ve peşinde dolanıp durduğu bi hemşire var, biliyoruz . Çünkü en çok onu görünce allah allah nidalarıyla dolaplara falan saldırıp onları amaçsız,gereksiz ve sebepsizce koridorun bi ucundan diğer ucuna taşıyor ki o dolapları normalde iki kişi zor kaldırır.
Bi gün Adem'in gözdesi Hülya hemşireyi pansuman odasında yalnız yakalayıp hain planımı anlattım ve yardımını istedim.
Havalara uçtu Hülya hemşire, sevindirik oldu, tamam dedi yardım ederim ,hem de seve seve.
O hafta sonu milli maç vardı. TV den naklen yayınlanacaktı...
Hastası,hemşiresi doktoru neredeyse herkes minik kafeteryadaki TV nin karşısında toplanmış maçın başlamasını bekliyordu.
Başta söylemeyi unuttum. Adem'in elinden düşürmediği, sürekli yanında bulundurduğu, cebinde taşıdığı
parmakları ve el bileğini güçlendirmeye yarayan bi yay vardı. Tesbih gibi sürekli onunla oynardı.
Sert bi yaydı..gözüne kestirdiği hastaya yayı uzatıp "bunu 10 defa sıkıp bırak helal olsun diycem" derdi. 8-9 u geçen olmazdı. O 25 i geçerdi.
Yazmama gerek yok tabii. Bu şovu en çok hemşirelerin yanında yapardı.
**
Maçın başlamasına daha vakit vardı.
- Adem yaaa diye seslendim.
-Sabah akşam o yayla çalışıyorsun ama istediğine iddaya girerim o parmaklarla bi çiğ yumurtayı bile kıramazsın dedim .
-Nasıl yani..? dedi irkilerek..sanki ona, onca kişinin içinde "senin kuş uçmuyo oolum" demişim gibi şaşırdı kızardı bozuldu.
Bak dedim ,şimdi bi çiğ yumurta bulacağız ve onu avcuna koyacağız ve sen onu avcunda ezerek kırmaya çalışacaksın. "Bu herif manyak mı ne" gibisinden bana garip garip baktı ve:
-Tamam dedi.
-Yok öyle bi tamamla olmaz iddaya gireceğiz dedim.
kazanan ...kaybeden ..nesine olduğu önemli değil.
Anlaşmamız üzere Hülya hemşire hemen ortaya çıkıp:
-Bende çiğ yumurta var dedi..bu gece nöbetçiyim o yüzden mutfaktan almıştım bi kaç tane.
Adem avcunu açarak uzattı.
ve tam avcunun ortasına yatay olarak konulmuş yumurtayı elini yumruk haline getirmeye çalışarak kırmaya uğraştı.
Ihhh..!
Yumurta sapasağlam..
Ademciğin yüzünde garip bir şaşkınlık..
Bir iki hamle, bi iki deneme daha..
Ihh..' yumurtada çatlak bile yok.
Bunda bir hile var diyerek yumurtayı masanın kenarına vurarak kırdı,inceledi..
Hiç bir hile yoktu tabii.
Salonda bulunanların çoğu da şaşırmıştı bu duruma.
Adem, Havva'sının yanında çok kötü duruma düşmüştü. Maçı falan unutup hırsla dışarı çıkıp gitti.
O gittikten sonra hemen hemen herkes bi deneme yapmak istedi. Mutfaktan yeni yumurtalar getirildi.
Kimsenin kıramadığını söylememe gerek yok sanırım.
Aaa nasıl olur? Niye kırıl mıyor? Hayret.. falan gibi sözcüklerin arasında maç başladı. İlgiler TV ye yöneldi.
Devre arasında Adem salona geldi ama evin kanaryasını yemiş tekir kedi gibi ezik,suçlu ,mahçup bir şekilde kapıya en yakın sandalyeye oturdu.
Yok oturmadı..sandalyeye yığıldı,çöktü.
Gözler buzhane balığı gibi bakıyo .Dayanamadım seslendim.
Adeeeemm.
- O yumurtayı o şekilde kırabilecek bi yiğidi henüz hiç bi ana doğurmadı, boşuna üzülme.
Salonda bulunanların yumurtayı kırma denemeleri sırasında dışara olduğu için inanmaz gözlerle yüzüme baktı.
İşin garibi sanki bu işi beceremeyen sadece Adem'miş gibi herkes onunla dalga geçmeye başlamıştı.
Ama ben o yumurtayı kırarım diye bağırdım.
Herkes sustu..
Aldım yumurtayı, masaya vurdum ve kırdım.
Olmadı..avcunda kıracaktın diye itirazla yükseldi.
İYİ AMA AVCUMDA KIRARIM DEMEDİM Kİ SADECE KIRARIM DEDİM VE KIRDIM.
NOT: Şimdi sizde bi deneyin bakalım. Tam avcunuzun ortasına ve yatay olarak koyun yumurtayı ..sıkın yumruğunuzu. :roll: