Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Haftanın Konusu] Sakat olduğu için engelli olan/kılınan yurttaşların yeni (sivil) anayasadaki yeri

Halil

Üye
Üyelik
3 Kas 2006
Konular
12
Mesajlar
515
Reaksiyonlar
0
[Haftanın Konusu] Sakat olduğu için engelli olan/kılınan yurttaşların yeni (sivil) anayasadaki yeri

Sakat olduğu için engelli olan/kılınan yurttaşların yeni (sivil) anayasadaki yeri...

  • * Sizce tartışmaya açılan sivil anayasada tıpkı Kadın Haklarına ve Çocuk Haklarına yer verildiği gibi Engelli Haklarına da yer verilmeli mi?
    * Nasıl bir madde olmalı?

***
Yapılması düşünülen “Sivil anayasa”nın basına yansıyan metinlerine baktığımda 2. madde dikkatimi çekti.

1. • ÇOCUK HAKLARI
Birleşmiş Milletler sözleşmelerindeki güvencelerle, çocuk hakları ayrı bir bölüm halinde Anayasa’da yer bulacak. Anayasa’nın mevcut hükümlerinde “çocukların korunması” konusunda sadece devletin gerekli tedbirleri alacağıyla ilgili genel bir cümle bulunuyor.

2. • KADIN HAKLARI
“Kanun önünde eşitlik” ve “hiçbir zümreye - sınıfa imtiyaz tanınmayacağı”na yönelik ilke korunacak. Ancak sosyal ve siyasi alanda kadınlara ve korunmaya muhtaç kişilere pozitif ayrımcılık yapılmasını sağlamak amacıyla Anayasal bir ilke getirilecek. Böylece, ihtiyaç duyulan alanlarda pozitif ayrımcılıkla ilgili düzenlemeler yapılabilecek.

Henüz taslak halinde olan bu çalışmanın toplumun bütün kesiminin görüşleri ve ihtiyaçları dikkati alınarak hazırlanacağı söyleniyor.

Ancak basına yansıyan bölümlerden anladığım kadarıyla bu ilke şimdiden ihlal edilmiş şöyle´ki Türkiye´de yaşayan yaşamaya çalışan 8.5 milyon engelli´nin çıkarılacak anayasa´da tıpkı /ÇOCUK HAKLARI /KADIN HAKLARI Gibi ENGELLİ HAKLARI Başlığı altında yer verilmesi gerekir´di

Anayasa denilen belgelerde kişilerin temel hak ve özgürlükleri güvence altına alınır dolayısıyla engellilerin çıkarılması düşünülen bu anayasa´da yer alması hayati öneme sahiptir.

Böylesi hayati öneme sahip bir konuda biz engelliler yada engelliler.biz bir çalışma yapmalı bu anayasa´yı hazırlayan başta AKP yöneticileri olmak üzere özellikle cemil çiçek ve parlamento´da engelli duyarlılığı olan milletvekillerine ufuk uras ve lokman ayva gibi ve bu anayasa´yı hazırlayan akademisyenlere bu eksikliği hatırlatmamız gerektiğini düşünüyorum.

Yarın çok geç olabilir.
 
9 milyon engellili için bi düzenleme anayasada yoksa ve bunu kimse görmüyosa yapabilecek bi şey yok .
 
Evet, bence de Engelli Hakları olarak anayasada yer almalı bu konu.
Taslakta kadın ve çocuk haklarının ne şekilde yer aldığını görsek, engelli hakları için de madde önerisinde bulunabiliriz.
Taslak metne ulaşan olursa buraya aktarsın lütfen...
 
Elbette yer verilmeli, bunun tartışması bile olmamalı
 
Doğru, bunun tartışması bile olmaz.

O zaman tüm engelli arkadaşlarımızın özellikle bu konuya çok duyarlı olması gerekiyor.

Heşeyden önce, umarsız tavırlarımızı bir kenara bırakmalıyız, yada umutsuz tavırlarımızı diyeyim. Ne olacak ki, hiç bir şey elde edemeyiz şeklindeki düşünceleri kovmakla başlamamız gerekir diye düşünüyorum.

Sonra var olan engelli yasasında karşılaşılan zorluklar, yanlışlıklar yada günlük hayatta en sık karşılaşılan sorunların özeti şeklinde anayasa da yer alabilecek şekilde metinleşen ve hukuk dilini iyi bilen arkadaşlara ihtiyacımız var demektir bu.

Bu çok önemli bir konu, gereken önemin verilmesi gerekiyor. Bu sebeple iyi yada kötü tüm engelli arkadaşların cümlelerine ihtiyaç var.

Bazı şeyleri yeri ve zamanı geldiğinde eleştirebilmek için, fırsat diye düşünüyorum. Eleştirmek kolay, ama eğer bir çaba sarfedip ortaya bir şeyler konulabilirse, bu kadar kalabalık bir yoğunluğun düşüncelerini dikkate almayı becerebiliriz.
 
Henüz anayasa taslağı net olarak kamuoyuyla paylaşılmadı. Hele metni görelim. Gereken önerileri mutlaka yaparız.
 
Durun ben de biraz muhalefet yapayım. "Şeytanın avukatlığı" mı ne diyorlar buna? :twisted:

Toplumsal zihniyet/anlayış ve uygulama değişmedikten sonra; anayasaya girmesi neyi değiştiriyor?

Tamam.. Zincirleme bir gidiş vardır. Yasalar kaynağını anayasadan alır.. Yönetmelik vb. ile uygulamaya yansıtılır.. En azından elimizde kapı gibi anayasal belge olacaktır. :D

Ama geçen haftaki haftanın konusunda tartıştığımız o garip "sağlık raporu" uygulaması, ya da şu "arabam benim bacaklarım" kampanyamızda ele aldığımız konular, anayasadaki iki cümleyle iyileşecekse eyvallah.. Ama pratikte değiştireceği bişey olmayacaksa enerji harcamaya değer mi? :(

Çünkü bu ülke "anayasayı bir defa delsem ne çıkar" diyen cumhurbaşkanı gördü. :( En tepedeki zihniyet bu olunca, aşağılara indikçe anayasa metni "Yalova Kaymakamı" muamelesi görüyor. :twisted:

İngiltere'nin yazılı bir anayasası bile yok!.. Ama bildiğim kadarıyla sistem tıkır tıkır işliyor.. Yani illa anayasada olması şartı olmadığı gibi, anayasada olunca her bi şeyin düzeleceği şartı da yok, diye düşünüyorum.. Bu kadar abartmayalım.. ;)
 
Sanırım “Anayasa” ve yasalar arasındaki farkı anlamakla işe başlarsak daha sağlam temeller üzerine kurulu bir tartışma ortamı sağlanır.

ANAYASA: Devletin temel siyasi ve idari organlarının kuruluş ve işleyişini düzenleyen, ülkede yürürlükte olan tüm diğer hukuk kurallarından daha üstün ve bağlayıcı olan kurallara geniş anlamda Anayasa adı verilmektedir.

Bir başka tanım´da şöyle.

“Anayasa” terimi “ana” ve “yasa” kelimelerinden oluşmuş bileşik bir kelimedir. “Yasa” kanun demektir. “Ana” ise bilindiği gibi yavruyu doğuran dişidir. Bu anlamda “anayasa” “yasaların anası”, yani “yasaların kendisinden doğduğu yasa” anlamına gelmektedir.

Şöyle bir örnek verelim yasa´da “Bir kişiye zihinsel yada fiziksel engelinden dolayı ayrımcılık yapılamaz” diye bir madde olsa ve bu madde bir şekilde ihlal edilse bu “yasal” anlamda suç olur ama aynı madde “anayasa” da olsa bu “anayasa” suçu olur ve direk anayasa mahkemesi devreye girer ve anayasayı ihlal etmekle yasayı ihlal etmek arasında cezayı mueyide anlamında çok fark vardır bu durum caydırıcılık acısından çok çok önemli yani kimse kolay kolay anayasa´sa karşı gelmek istemez gelirse´de hapı yutar. :)



andante demişki
Heşeyden önce, umarsız tavırlarımızı bir kenara bırakmalıyız, yada umutsuz tavırlarımızı diyeyim. Ne olacak ki, hiç bir şey elde edemeyiz şeklindeki düşünceleri kovmakla başlamamız gerekir diye düşünüyorum.

Yani Baben abi tam´da andante hocamın bahsettiği bir düşencede gördüm seni nerde gladyatörlük ruhun. :?

Unutmayalım´ki insanlar sistemleri yaratır sonra sistemler insanları yaratır bu bir döngüdür döner durur bizler engelliler olarak çıkarılacak anayasa´da engellilere´de yer verilmesini istememiz (tıpkı kadılara ve çocuklara yer verildiği gibi) son derece doğal ve olması gereken bir durum´dur bunun aksi ört´ki ölem anlayışına gider´ki böylesi bir umursamazlığa eminim´ki sen´de isyan edersin hani şair demiş´ya.


Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylân, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

O bahsettiğin İngiltere konusu çok sıra´dışı bir örnek ve dünyada tek örnek galiba dolayısıyla İngilter´de yazılı bir anayasa yok biz de olsa ne fark eder anlayışı yada tartışması bizi yada beni aşar o konuya hiç girmeyelim istersen. [/quote]
 
Bu tartışmaya hukukçu arkadaşların da katılması çok çok iyi olacak..

Ancak şurası bilinmelidir ki; hukuk, bilim dalı olarak net değildir. Öyle sözlük karşılığıyla işler bitmez yani.. 'Anayasa Mahkemesi'ne de ulaşmak sanıldığı gibi kolay değildir! Bir kere sen-ben gibi özel kişiler ağzıyla kuş tutsalar yanaşamazlar bile oralara.. Eğer bir problem varsa hiyerarşik bir düzen takip ederek oraya kadar gidebilir. O da yolda çözülmezse ya da kaybolmazsa.. :D



halil-yılmaz' Alıntı:
Yani Baben abi tam´da andante hocamın bahsettiği bir düşencede gördüm seni nerde gladyatörlük ruhun. :?

Biraz yanlış görmüşsün. Başta belirttiydim zaten. "Burada şeytanın avukatlığını" yapıyorum diye.. :D Yani 'ruh' benim değil.. Şeytanın.. :p

Teeee Orta Asya'dan beri, Osmanlılardan beri Türklerdeki devlet anlayışı ve halkın, tebaanın bunu algılayışı Devlet Baba deyimiyle özetlenir. Yani hemen her şey devlet kademesinden beklenir. Yani devlet baba armudu pişirir ağzıma düşürür mantığı.. Herhangi bir sorunun anayasada, yasalarda karşılığı varsa "oh keka, her bi şey anında çözülür" sanılır. Oysa tam tersinin olduğu durumlar görülür. Sorunlar daha da zorlaşır.

Bunun tek nedeni, yukarıda değindiğim tepeden inmeci zihniyettir. Yukarıdan aşağı değil de aşağıdan yukarı gelişen bir çözüm üretme mekanizması yaratılmadığı sürece de devletin subaşlarını tutmuş kişiler, çözüm sunmak yerine sorunları artırmak yolunu seçeceklerdir.

Yani 1930'lu yıllarda "verilen" kadın haklarını bırak kullanmayı hakkıyla bilen kaç kadın var? Bu hak anayasada yer alsa ne olur, almasa ne olur? Haksızlığa uğradığını bilen ve buna isyan eden engelli sayısıyla, böyle bir hakkının olup-olmadığını dahi bilmeyen engelli sayısını bir karşılaştır bakayım..

Hak verilmez alınır! şiarının ana fikri buradadır. Anayasa taslağını hazırlayan birkaç âlim kişi, oraya koydukları maddelerle hakkı verirler, o hakkın ilgilendirdiği kişiler yaygın olarak bilince çıkardıklarında, verecekleri Spartaküs (Gladyatör değil ;) Gerçi o da gladyatördü ama onun yeri başkadır.. ) mücadelesiyle hakkı alırlar. Benim de tercihim ikinciden yana..
 
Engelli hakları

Engelli hakları anayasada tanımlanmalı.Bize engelli diyorlarsa ayrıcalıklı haklarımız olmalı.En azından yarınlara umutla bakmalıyız.
Engelli acınacak bir kişi değildir.Onunda çalışmaya. yuva kurmaya, bir yerden bir yere rahatca gitmeye hakkı vardır.E vde hapis hayatı yaşıyamaz.Birşeylerle uğraşması gerekir.Bakıma muhtaç engellilerin yaşam sürseince bakımının sağlanması gerekir.Bu haklar nasıl oluşturulur. Bu konuyla ilgili akademisyenler , hukukçular ve biz özürlüler ortak çalışarak bu haklara sahip olmalıyız.Türküyede son yıllarda özürlülerle ilgili birşeyler yapılıyor.Ama yeterli değil.Bunların daha sağlam. gerçekci temellere oturması lazım.
 
ANA/BABA/YASAL HAKKIMIZ...

Halil yılmaz'ın tartışmayı açarken verdiği 2.madde KADIN paragrafının altındaki açılımda; korunmaya muhtaç kişilere pozitif ayrımcılıktan zaten bahsediliyor.
Buradaki açılım yerine, ENGELLİ kelimesi konsa hemen hemen olacakmış gibi geliyor bana! Bu olayın bir boyutu tabiki...

Bana göreyse temel boyutu; Niyet boyutudur... Anayasada zaten hep vardır bir şekilde, sosyal devlet olma ilkesi... Daha öncede yazdım, yazmaya hiç üşenmem, Türkiye iç dinamikleriyle gelişen bi ülke değil. Burada tez Türkiye gerçekleridir, veridir... Ama karşı tez , halkın dinamikleri hiç olmamıştır... Bunu da bi şekilde yine devletin kendisi, gelişen ekonomik koşullar yada dışbaskılar yüzünden yapmak zorunda kalmıştır. Yani devlet hem tez'dir hem anti-tez'dir.

Türkiye'de gelişmenin ana motorlarından biriside Avrupa Birliğidir. Aklı erenler bu olayı mükemmel kullanmaktadır. Kürtçe dil sorunuda, Türban sorunuda oradan gelecek kaş göz işareti ile çözülmeye çalışılmaktadır. Avrupalı bu işlerle çok ilgiliymiş gibi gözükür, aslında asıl bu olayları çomaklayanlar yerli işbirlikçileridir.
Bizim yapmamız gerekende Avrupada duyarlı insanlarla işbirliği yapmaktır. Onların kaş göz işaretine ihtiyacımız var bizim.

Bir de şeytanca bi fikir ama; Avrupa insan hakları mahkemesine başvurmak, site üyeleri olarak. Demeliyizki; İnsan onuruna yakışmıyor bizlere yaşam diye sunulan.

Ne diyem bilmemki yahu... Ama siz şunu deyin, benim adıma; Antalya'da
Konyaaltı'nda bi ak saçlı var, her akşam iki birasından sonra şu hesabı yapıp, bağırır durur. Türkiye'de 400 milyar dolarlık mal ve hizmet üretiliyor yılda.
Yüzdeye vur bunu, 40 milyar dolar sakatlara.... Ama nerede bu para... Biz ulaşamıyoruz ki, paylaşım meydanına....

Bu hak olmalı işte bizim isteyeceğimiz, kanırtacağımız Ana/babayasal hak.

Saygılar
 
maalesef

arkadaşlar ben bu olaya kötümser bakıyorum maalesef çünki anayası hazırlayacak ve kabul edecek olan partilerin hangisinde seçim bildirgesi olarak engelli vatandaşlarla ilgili bir şey duydunuz maalesef ben duymadım kimse kusura bakmasın ben bu konuda pesimistim.... :twisted:
 
Baben demişki
Teeee Orta Asya'dan beri, Osmanlılardan beri Türklerdeki devlet anlayışı ve halkın, tebaanın bunu algılayışı Devlet Baba deyimiyle özetlenir. Yani hemen her şey devlet kademesinden beklenir. Yani devlet baba armudu pişirir ağzıma düşürür mantığı.. Herhangi bir sorunun anayasada, yasalarda karşılığı varsa "oh keka, her bi şey anında çözülür" sanılır. Oysa tam tersinin olduğu durumlar görülür. Sorunlar daha da zorlaşır.

Yaw Baben ağbey ne diyeyim bilmiyorum´ki?

En iyisi tam´da yeri gelmişken (affına sığınarak )bir espri yaparak başlayayım.

Acık konuşmak gerekirse şeytanın avukatından çok bizatihi şeytanın kendisi gibi cevaplar veriyorsun :) ruhunu tamamen ele geçirmiş olmasın bu meret. :)






Devlet baba dediniz´de aklıma geldi birde kemal tahirin devlet anası vardı orda´da devlete bol bol kutsallık yüklenirdi tıpkı osmanlı´da olduğu gibi Osmanlıda halk devlet için vardı günümüz çağdaş dünyasın´da ise devlet halk için varolmalı anlayışı hızla yerleşiyor çoğu ülkede´de tamamen yerleşmiş durum´da şu an Türkiye´de bu çağdaş dünyaya ayak uydurmanın sancılarını çekiyor artık kimse devlet ne yaparsa doğru yapar anlayışın´da değil hemen sorgulamasını yapıyor.



Beben demişki
Yani 1930'lu yıllarda "verilen" kadın haklarını bırak kullanmayı hakkıyla bilen kaç kadın var? Bu hak anayasada yer alsa ne olur, almasa ne olur? Haksızlığa uğradığını bilen ve buna isyan eden engelli sayısıyla, böyle bir hakkının olup-olmadığını dahi bilmeyen engelli sayısını bir karşılaştır bakayım..

Dur Demirel usulü yaparak soruya soruyla karşılık vereyim. :)

Var olan haklarımızı bilmemiz çok önemli ama şöyle´de bir durum var farzı muhal dünyanın en bilinçli engellisini afrikaya götürelim o nun bilinci kaç para eder orda?

Yada şöyle diyeyim ehliyetiniz var ama arabanız yok ehliyete binip gezemezsiniz size bir araba lazım velhasıl devlet baba yada ana evlatlarından birine üvey evlat muamelesi yaparsa o evladın dayanacağı bir yerler olmalı örnek “anayasa”. :)
 
2022 yasasın´dan yararlanan binlerce insan varmı?
Var
Bakım aylığı yasasından yararlanan binlerce insan varmı?
Var
Özür durumunuzu gösteren bir belgeyle başvurduğunuzda devlet akülü yada tekerlekli sandalyenizin bir kısmını karşılıyor´mu?
Evet
Çıkan özürlüler yasasın´da engellilerin hayatını kolaylaştırmaya yönelik bir takım düzenlemeler varmı?
Var

Bu çıkan yasalarda´ki eksikleri tartışabiliriz ama kalkıp´da bu yasalar hiçbir işe yaramıyor demek mantık dışıdır bence Baben ağabeyin üzerinde durduğu bilinçli olmadıktan sonra yasalar hiçbir işe yaramaz tezi yasalar olmadıktan sonra bilinçli olmanında bir faydası olmaz anti teziyle çok rahat çürütülebilir bu ikisi “yasalar” ve “bilinç”bir birini tamamlayan şeylerdir tıpkı kuru fasulyeyle plav gibi rakıyla peynir gibi tom ve jeri gibi. :) :)
 
kalkıp´da bu yasalar hiçbir işe yaramıyor demek mantık dışıdır bence Baben ağabeyin üzerinde durduğu bilinçli olmadıktan sonra yasalar hiçbir işe yaramaz tezi yasalar olmadıktan

Duuuuuuuuuuuuuuur bi dakka! Ben öyle bir şey demedim ki.. Meseleyi çarpıtma lütfen.. Burada anayasayı tartışıyoruz, yasaları değil!

Zaten anayasaya konulacak bir ya da iki maddedir. Ve o dediğin yasalar bu maddeler olmadan çıkartılmıştır. Demek ki anayasada senin dediğin türde madde şart değil!

Kaldı ki anayasada konuyla ilgili bölümler var! Yani tamamen anayasa dışı bir konu değil!

MADDE 61. – Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.

Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.

Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.

Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.

Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.

http://www.tbmm.gov.tr/Anayasa.htm

Bu, çıkartılacak yasaların kaynağını oluşturmak için konulmuş, ama senin dediğin türde bir maddenin, yeterli toplumsal bilinç olmadan 'biblo' görevinden öte bir anlamı olacağını düşünemiyorum. :roll:

Bir önceki mesajını da daha sonra cevaplayacağım..
 
BENDE MUHALEFET EDEYİM BABENE İLAVETEN ,ANAYASADA BELİRTİLEN KONU BAŞLIKLARI KADIN VE ÇOCUK , YAŞAMIN BELLİ DÖNEMLERİNDE BULUNDUĞUMUZ KONUM.BU KADINLARDAN VE ÇOCUKLSRDAN ENGELİ OLANDA OLABİLİR,HASTA OLANDA…AYRICA ENGWLLİ HAKLARI DİYE BÖLÜM OLMASI ÇOK GEREKSİZ, YER KAPLAMADAN İBARET.O ZAMAN BAŞÖRTÜLÜLERİN HAKLARI,GAYLERİN,TRAVESTİLERİN,DÜŞÜNCE SUÇLULARININ,MAVİ GÖZLÜLERİN, VS. VS. DİYE UZAR GİDER…BÖYLE OLUNCADA BU KISIR DÖNGÜ UZAR GİDER VE KİMSE ÖNÜNE GEÇİPTE DUR DİYEMEZ.TABİ ANAYASADA MADDELER OLUP TA UYGULANMAYAN O KADAR ÇOK KONU VARKİ O DA ICEBERG’İN BAŞKA YÜZÜ.
 
İyide tarelif o senin saydığın şeylerin hepsi (baş örtüsü takmak,gey yada travesti olmak) kişisel tercihlerdir sakat olmak kişisel bir tercih midir?

Nasıl´ki kadın olmak yada çocuk olmak kişisel bir tercih olmayıp ve yapılması düşünülen “sivil anayasada” yer alıyorsa sakatlık´ta aynen bu iki´si gibi yer almalıdır.

Ve o saydığın gurupların hepsi için “hiç kimse dinsel inancından,cinsel tercihinden,düşüncesinden dolayı ayrımcılığa uğrayamaz” mealinde bir maddeyle en azından anayasa acısından bir hak verilmiş olur.

Ama dediğim gibi bizlerin durumuyla onlar çok farklı şeyler…
 
halil-yılmaz' Alıntı:


En iyisi tam´da yeri gelmişken (affına sığınarak )bir espri yaparak başlayayım.

Acık konuşmak gerekirse şeytanın avukatından çok bizatihi şeytanın kendisi gibi cevaplar veriyorsun :) ruhunu tamamen ele geçirmiş olmasın bu meret. :)

Sen ya yazının tamamını okumamışsın ya da ele geçirme işlemi nasıl olur bilmiyorsun. ;)

Hangi 'şeytan ruhu' bunları der:

Baben' Alıntı:
Hak verilmez alınır! şiarının ana fikri buradadır. Anayasa taslağını hazırlayan birkaç âlim kişi, oraya koydukları maddelerle hakkı verirler, o hakkın ilgilendirdiği kişiler yaygın olarak bilince çıkardıklarında, verecekleri Spartaküs (Gladyatör değil ;) ) mücadelesiyle hakkı alırlar. Benim de tercihim ikinciden yana..

Ha.. bir de. Espri olarak yaptığının açıklamasını getirdiğin için hoş görüyorum. Yoksa kavgada bile söylenmez bunlar bana.. :)




halil-yılmaz' Alıntı:
Devlet baba dediniz´de aklıma geldi birde kemal tahirin devlet anası vardı orda´da devlete bol bol kutsallık yüklenirdi tıpkı osmanlı´da olduğu gibi Osmanlıda halk devlet için vardı günümüz çağdaş dünyasın´da ise devlet halk için varolmalı anlayışı hızla yerleşiyor çoğu ülkede´de tamamen yerleşmiş durum´da şu an Türkiye´de bu çağdaş dünyaya ayak uydurmanın sancılarını çekiyor artık kimse devlet ne yaparsa doğru yapar anlayışın´da değil hemen sorgulamasını yapıyor.

Sen öyle san. ;) Ortalama eğitim düzeyi ilkokul üçüncü sınıf olan, TV'lerde en çok magazin ve spor (o da genellikle futbol :( ) programları izleyen halk; sorgulamayı nasıl ve kimle yapıyor, ne sonuç alıyor?

halil-yılmaz' Alıntı:
Dur Demirel usulü yaparak soruya soruyla karşılık vereyim. :)

Var olan haklarımızı bilmemiz çok önemli ama şöyle´de bir durum var farzı muhal dünyanın en bilinçli engellisini afrikaya götürelim o nun bilinci kaç para eder orda?

Yukarıdaki alıntımda altını çizdiğim gibi, bir tek bilinçli engelliden söz etmiyoruz zaten.

Madem öyle ben de kullanayım o usulü: O engelli yanında Anayasayı da götürecek mi giderken? ;)


halil-yılmaz' Alıntı:
Yada şöyle diyeyim ehliyetiniz var ama arabanız yok ehliyete binip gezemezsiniz size bir araba lazım velhasıl devlet baba yada ana evlatlarından birine üvey evlat muamelesi yaparsa o evladın dayanacağı bir yerler olmalı örnek “anayasa”. :)

Hee.. Biblolara dayanırsın.. :p İlla "böyyük" yer olacak di mi? Aşağısı kurtarmaz.. ;)

Kuzum, bu sistemdeki 'anayasa'yı ne sanıyorsunuz yaaaaa? Konuyla ilgili topu topu 3-5 cümle olursa olur orada.. Bu maddelerle ilgili yasal düzenleme yapılmazsa ya da eksik yapılırsa ancak "süs balığı" görevi görürler. Bu açıdan, yasa, yönetmelik vb. ve en önemlisi bunları kullanacak olan kitlenin bilinci çok daha önemlidir!



Teşekkürler tarelif ;)
 
Önerilen anayasa metnini gördükten sonra daha net konuşabiliriz aslında. Nelerin yazılmış olduğuna bakarak sakatlar mevzuunun da yer alıp almamaası gerektiğine, alacaksa nasıl yer alması gerektiğine dair tartışırız...
Biz şimdiden bi paragraf düşünelim.. dicem ama, metnin bütünlüğü açısından sorunlu olur gibime geliyor.
 
Yeni Anayasa taslağını hazırlanmasında ekibi ile baş rolü üstlenen şahsiyet Bilkent Üniversitesinden Prof. Ergun Özbudun denen bir kişi.Bence Konu ile ilgili en iyi cevapları ilk elden verebilecek bilgiye sahip olan kişide odur.Ben derim ki bu kişi ile doğrudan yada dolaylı olarak bağlantıya geçilmeli ve fikir bilgi sorulmalıdır.

Konu ile ilgili olarak Hukuk Prof.Dr.Ergun ÖZBULDUN'un Mail'i burada var. kendisine buradan ulaşılabilinir ve cevaplar sanırım alınır.Yalnız Önemli konu Buraya yazacak Kişi/ler konu bilgisine tam hakim olurlar ve site yöneticisi yaparsa daha kesin sonuç alınır kanatindeyin.

http://www.bilkent.edu.tr/phonedir/p/p3156.htm


Saygılarımla.
 
Bir hukukçu olarak benim de kanaatim öncelikle taslağı görmemiz gerektiğidir. Ancak Uygulama açısından önemli olan Anayasa değil yasalar ve hatta bazen yönetmeliklerdir.

İyi bir yasa ve uygulama iradesinin kafi olduğu kanaatindeyim.Mevcut Anayasanın 61. maddesinde gerekli düzenleme var ve yeterli. Önemli olan içinin yasalar ve ugulamlar ile doldurulmasıdır
 
HAKLARIN UYGULANMASI

Dün Fransadan ablam geldi.Özürlü teyzemin kızının Fransadaki haklarından bahsetti.Özürlü ev yardımı, özürlü maaşı vs.Kısacası özürlünün yaşamasını sağlayan herşey var.Özürlü hakları belirlendikten sonra kağıtta kalmaması gerekir.Uygulamayada geçilmelidir.Böyle bir hakka gerek yok diyenlerede katılmıyorum.Bir hak varsa onu uygulamaya geçirmek için çalışırız.Anayasada özürlülerle ilgile hiç bir şey yoksa kendimizi neye dayandırarak savunacağız.
 
Re: HAKLARIN UYGULANMASI

"Böyle bir hakka gerek yok diyen" olmadı ki burada.. :roll:

Bu sistemde ve hakkı kullanacak olanın 'böyle bir hak, var mı yok mu' onu bile ayırt edemediği bir ülkede, enerjiyi başka yerlere harcamanın daha rasyonel olacağından söz edildi.

"Anayasada özürlülerle ilgili hiç bir şey yok" değil!!.. Madde 61 bu tezi çürütüyor. Sen yazılanları bir daha oku en iyisi.. :wink:

Bir de sor bakalım ablana.. Fransa anayasasında da böyle bir madde var mıymış..
 
Baben abinin düşüncelerine kısmen hak veriyorum ancak baben abi kendi içinde çelişkiye´de düşüyor bir taraf´dan “anayasa” değil “yasalar” önemlidir diyor diğer taraf´dan yasalar kaynağını anayasa´dan alır diyor e kaynaksız bir şey olmayacağına göre bu sözün açılımı´nı nasıl yapmamız gerekli?

Baben demişki.

Yukarıdan aşağı değil de aşağıdan yukarı gelişen bir çözüm üretme mekanizması yaratılmadığı sürece de devletin subaşlarını tutmuş kişiler, çözüm sunmak yerine sorunları artırmak yolunu seçeceklerdir.

Bu tespit doğrumudur?

El cevap doğrudur

Ancakkkkkk orta yerde söylenmiş bir söz var nedir bu söz?

“Bu anayasa hazırlanırken toplumun bütün kesimlerinin görüşü alınarak hazırlanacak”

Madem aşağıdan yukarıya gelişen bir çözüm üretme mekanizmasından bahsediliyor buyurun elinizi taşın altına koyun bu ülke´de yaşayan 8.5 milyon engelliden biri´de sen ben değimliyiz?
Adımımızı evden dışarı attığımızda bir yığın sorunla karşılaşıyoruz mevcut sorunlara en iyi çözüm yolunu bulacak /önerecek kişiler bizzat o sorunları yaşayan kişilerdir bu konu senin deyiminle birkaç alim kişiye bırakılacak mesele değildir kendi içimizde tartışıp onların anayasa´ya koyacakları maddeden önce biz bir madde teklifin´de bulunmalıyız böylece maça bir sıfır galip başlamış oluruz..

Baben demişki.

Anayasada özürlülerle ilgili hiç bir şey yok" değil!!.. Madde 61 bu tezi çürütüyor


Neymiş bu 61.madde?

Madde 61: Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.

Aman ne kadar´da geniş kapsamlı bir madde bakın taslak halinde´ki “yeni anayasa´da” Çocuk hakları başlıklı madde´de ne diyor?


• ÇOCUK HAKLARI
Birleşmiş Milletler sözleşmelerindeki güvencelerle, çocuk hakları ayrı bir bölüm halinde Anayasa’da yer bulacak. Anayasa’nın mevcut hükümlerinde “çocukların korunması” konusunda sadece devletin gerekli tedbirleri alacağıyla ilgili genel bir cümle bulunuyor.

Burada çocukların karunması hakkında´ki genel cümle eleştiriliyor ama aynı genel cümle mevcut anayasa´da sakatların korunması şeklinde var buna tık diyen yok yok eğer ben bu maddeyi yeterli buluyorum diyorsan buna´da bir şey diyemem.
 
BEN DEMİŞTİM SAKAT/ENGELLİ/ÖZÜRLÜ HAKLARINA GEREK YOK DİYE.ÇÜNKÜ SADECE KAĞITTA KALIYOR.PRATİZE EDİLMEDİKTEN SONRA ORDA KALMIŞ NEYE YARAR.KADIN VE ÇOCUK HAKLARI VAR DA NE OLUYOR HANGİ ÇOCUĞA HANGİ KADINA ÜLKEMİZDE SAHİP ÇIKILIYOR.FAZLA KAVRAM KARMAŞASINA GİRMEDEN GÜNLÜK HAYATTA UYGULANMASINDAN YOLA ÇIKARAK DÜŞÜNÜYORUM.BEN HİÇBİR ZAMAN KİTAP TAŞIYAN MERKEPLER GİBİ KANUNLARYA DA YASALARLA BİR YERE VARMAK İSTEMİYORUM.BU YASALAR UYGULANIYOR MU O ÖNEMLİ GERİSİ BOŞ,VESSELAM.
 
Ben tarelif'e katılmıyorum dedim.Babene yaşadığım bir anımı anlattım.Ben yıllardan beri üniversitede akedemisyen olmak için uğraşıyorum.Ama herzaman engelerle karşılaştım.En son bir sene önce Gaziantep Üniversitesinde araştırma görevlisi sınavı açıldı.İki kişi başvurdu.İlk önce özürlü olduğum için engel çıkardılar.Daha sonra tekstil bölümünde bir engelli araştırma görevlis olduğunu örnek gösterdim. Sonra yaş sınırlaması var dediler.Personel daire başkanı özürlülerde yaş sınırı yok dedi.Kanunları gösterdi.Dekanlığa dilekçe yazdım.Bir sonuç almadım.Doktorayı bıraktım.Artık okumakda içimden gelmiyor.Babene bu yüzden katılıyorum.Kanunlar uygulamaya geçmedikten sonra bir işe yaramaz.Fransayıda özürlülere verilen hakların uygulandığı için örnek gösterdim.
 
mahmut sen yasaları bilmeyen birilerine kurban gitmişsin maalesef bu durum ülkemizde sık sık rastlanıyor örnek 2022 maaşından yararlananlar direk yeşil kart almaları gerekirken yeşil karta baş vuran bir 2022 maaşlı´ya sen yeşil kart çıkarırsan maaşın iptal olunur diye yanlış bir bilgi veren yasaları ve yönetmelikleri bilmeyen memurlar cennetin´de yaşıyoruz bizim üstümüze düşen bu kişilerin gözlerine soka soka yasaları ve yönetmelikleri göstermek olmalı´dır işte bur´da “hak verilmez alınır” anlayışı devreye girer´ki burda´da önemli olan yasanın size o hakkı verip vermemesi şayet verilmiş bir hakkınız varsa bunu zorla´da olsa almalıyız zurnanın zırt dediği yer´de burası zaten “Bir hakkın verilmiş ama kullanılmıyor olmasından ziyade o hakkın hiç verilmemiş olması daha kötüdür” bence..
 
Doğru söylüyorsun Halil-Yılmaz.Bu konuda çok karamsar düşünmemiz lazım.
 
halil-yılmaz' Alıntı:
Baben abinin düşüncelerine kısmen hak veriyorum ancak baben abi kendi içinde çelişkiye´de düşüyor bir taraf´dan “anayasa” değil “yasalar” önemlidir diyor diğer taraf´dan yasalar kaynağını anayasa´dan alır diyor e kaynaksız bir şey olmayacağına göre bu sözün açılımı´nı nasıl yapmamız gerekli?

Sen de, kendini benim çelişkilerimi bulmaya adadın heee :p Ama yazıları bütünlüğünden ayırıp, cımbızla ayıklayıp 'çelişki buldum' diye çıkmak ne derece 'etik' oluyor? Üstelik dediklerimi kendine göre yorumlamışsın, çarpıtmışsın yani ;) Hukukun konuşulduğu yerde çelişki bulmak (ya da bulduğunu sanmak) hiç de zor bişey değil.. Aynı cümle içerisinde bile bulabilmek/bulduğunu sanmak mümkün.. ;) Başta söylediydim. 'Hukuk net değidir' diye.. Aynı şeyleri ben de sana yaparım. Üzme beni. :p

halil-yılmaz' Alıntı:


Ancakkkkkk orta yerde söylenmiş bir söz var nedir bu söz?

“Bu anayasa hazırlanırken toplumun bütün kesimlerinin görüşü alınarak hazırlanacak”

Madem aşağıdan yukarıya gelişen bir çözüm üretme mekanizmasından bahsediliyor buyurun elinizi taşın altına koyun bu ülke´de yaşayan 8.5 milyon engelliden biri´de sen ben değimliyiz?

Öyle söz verenler, önceleri ne sözler verdiler.. Gördük.. :( "Hatçeye değil, netçeye bak" demişler.. :p

halil-yılmaz' Alıntı:
…onların anayasa´ya koyacakları maddeden önce biz bir madde teklifin´de bulunmalıyız

Buna bir şey dediğim yok! Ama bu sistemde ve yararlanacakların bu bilinç yapısında bu madde sadece "süs" balığı işlevi görecektir. Diğer çoğu maddede olduğu gibi..

"böylece maça bir sıfır galip başlamış oluruz.." diyosun. Ben de "kendini kandırmaktan öte" bir şey olmaz diyorum..

halil-yılmaz' Alıntı:
.. Neymiş bu 61.madde?

Madde 61: Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.

Aman ne kadar´da geniş kapsamlı bir madde

Senin niyetin "engelli hakları beyannamesini" olduğu gibi anayasaya koydurmak heralde, anlaşıldı.. Aşağısı kesmiyor.. ;)

Bak hukukçu arkadaş diyor ki..
Ferhan Fatih Demir' Alıntı:
Bir hukukçu olarak benim de kanaatim öncelikle taslağı görmemiz gerektiğidir. Ancak Uygulama açısından önemli olan Anayasa değil yasalar ve hatta bazen yönetmeliklerdir.

İyi bir yasa ve uygulama iradesinin kafi olduğu kanaatindeyim.Mevcut Anayasanın 61. maddesinde gerekli düzenleme var ve yeterli. Önemli olan içinin yasalar ve ugulamlar ile doldurulmasıdır
Yani sadece ben değilim bunları diyen..


halil-yılmaz' Alıntı:
bakın taslak halinde´ki “yeni anayasa´da” Çocuk hakları başlıklı madde´de ne diyor?


• ÇOCUK HAKLARI
Birleşmiş Milletler sözleşmelerindeki güvencelerle, çocuk hakları ayrı bir bölüm halinde Anayasa’da yer bulacak. Anayasa’nın mevcut hükümlerinde “çocukların korunması” konusunda sadece devletin gerekli tedbirleri alacağıyla ilgili genel bir cümle bulunuyor.

Burada çocukların karunması hakkında´ki genel cümle eleştiriliyor ama aynı genel cümle mevcut anayasa´da sakatların korunması şeklinde var buna tık diyen yok yok eğer ben bu maddeyi yeterli buluyorum diyorsan buna´da bir şey diyemem.

Sırf AB'ye şirin gözükmek için, "Bak bizim sivil anayasamızda bööle haklar var" gibi göstermelik yapılan anayasa için, "tık" olsa kaç yazar, olmasa kaç yazar?






Sevgili mahmut, seninkisi kişiye özel bir problem olmuş.. Maalesef ülkemizde "bireysel sorunlara toplumsal tepki vermek" göreneği yerleşmemiş olduğundan "tarağın varsa kendi başını kendin tara" mantalitesi geçerli.. Oysa, senin durumun için, mevcut yasalar ve yönetmelikler çok çok yeterli.. Böyle bir şey için anayasaya gitmeye gerek yok..
 
Amanın Baben ağabey seni kırmaktan´sa kafamı kırarım daha iyi :) :)

kuyucak demişki

Halil yılmaz'ın tartışmayı açarken verdiği 2.madde KADIN paragrafının altındaki açılımda; korunmaya muhtaç kişilere pozitif ayrımcılıktan zaten bahsediliyor.
Buradaki açılım yerine, ENGELLİ kelimesi konsa hemen hemen olacakmış gibi geliyor bana! Bu olayın bir boyutu tabiki...

Tabi burda´ki “korunmaya muhtaç” kelimesi tartışılır her engelli için “korunmaya muhtaç” kelimesini kullanamayız hatta bu anlayıştan rahatsızlık duyan engellilerin varlığın´dan bile söz edilebilir başkaların´dan maddi,manevi,fiziksel bir yardım almaksızın kendi yaşamlarını idame ettirebilen bir yığın engelli insan var bunlar için “korunmaya muhtaç” kelimesi biraz hava´da kalır…..
 
Üst Alt