Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Haber] Okul müdürü, sakatlığını gerekçe göstererek okula almadı!..

PATRONA_hal!l

Yeni Üye
Üyelik
6 Haz 2004
Konular
1
Mesajlar
3
Reaksiyonlar
0
[size=4]Engellerine takılmadı, 18 yaşında başladığı ilkokul eğitimini üniversite ile tamamladı

Özürlülerin azmi, sağlıklı insanlara yaşama sevinci aşılıyor; ‘Bu kadarını sağlıklı insanlar bile yapamıyor’ dedirtiyor. Bu başarı öyküsünün kahramanlarından biri de İzmir’de yaşayan İlknur Peder (28. Doğuştan özürlü İlknur Peder’in, dirsekten iki kolu yok.

Sağ bacağı ise protez. İlknur bu özürlerine rağmen hiç okula gitmeden 18 yaşından itibaren evde ders çalışarak önce ilköğretimi, ardından da liseyi bitirmiş. Aynı zamanda hafızlık eğitimini de tamamlayan İlknur, ardından üniversiteyi kazanarak psikoloji alanındaki eğitimini tamamlamış. Şimdi hem özel bir şirkette çalışıyor, hem de maddi imkânı olmayan bayanlara danışmanlık hizmeti veriyor.

Babası İlknur’u yaşı geldiğinde ilkokula göndermek istedi. Ancak, okul müdürleri hayata tutunmak isteyen küçük kızı özrünü gerekçe göstererek okula almadı. Müdürler, “18 yaşına gelince ilkokulu dışarıdan versin, daha iyi olur.” tavsiyesinde bulundu. Bu duruma çok üzülen baba bu yüzden bazen gizli gizli ağladı. Ama okul müdürlerinin önerisine de uydu. Peder çifti, kızlarına 6 yaşında okuma-yazmayı öğretti. 18 yaşına kadar doğru düzgün dışarıya dahi çıkmayan İlknur Peder, bu süre içerisinde bol bol kitap okudu, Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek hafız oldu. Özel resim hocasından aldığı derslerle resim yapmasını öğrendi. 13 yaşında ayak parmaklarıyla yaptığı resimlerini bir galeride sergiledi.

18 yaşından sonra ilkokula başlayan İlknur, iyi bir dereceyle diplomasını aldı. Ardından ortaokul derslerini de kolaylıkla verdi. Eğitimini tamamladığı bu yıllarda sürekli “Allah’ım beni mahcup etme” diye dua etti. Ortaokulu bitirince eğitimine devam ederek açık liseye yazıldı. Lise eğitimini bitirmek üzereyken üniversite aşkı başladı. Bu kararını açıklayınca ailesi önce tereddüt etti. Ancak daha sonra dershaneye gönderdi. Çevresindeki bazı kişiler, özellikle dershanedeki rehber öğretmeniyle abla kadar yakın hissettiği bir bayan kendisine destek verdi. 1998 yılında dershanedeki öğrenciler arasında iyi bir derece yaparak Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünü kazandı. Üniversite yıllarında hocaları kendisine her konuda yardımcı oldu. Ancak işini kendisi yapmak istediği için sınavlara ayrı bir odada girerek ayak parmağıyla soruları cevapladı.

Üniversiteyi de iyi bir ortalamayla bitiren Peder, şimdi özel bir kurumda danışman olarak çalışıyor. Ayrıca Karşıyaka Belediyesi’nde maddî imkânı iyi olmayan bayanlara danışmanlık yapıyor. Depresyon, özgüven ve özsaygı konularında çeşitli derneklerde seminerler veren 28 yaşındaki Peder, evde ihtiyaçlarının büyük bir kısmını da kendisi karşılıyor.

Babası esnaf, annesi ev hanımı olan İlknur Peder, 18 yaşına kadar utangaç olduğunu, eve gelen misafirlerin yanına dahi çıkmaya çekindiğini söylüyor. Çocukluk döneminde, akşama kadar balkondan yolda oynayan arkadaşlarını izleyerek kendini oyun oynayanların içinde hayal ettiğini anlatan Peder, ünversitede başka bölüm yerine psikolojiyi seçmesini ise “Kendimi daha iyi anlamak için bu bölümü seçtim.” diye açıklıyor.

Hocası, güzelliklerini görmesi için ayna hediye etti
Üniversitede dersine hiç girmeyen bir hoca İlknur Peder’e “Ben seni okula başladığından beri izliyorum. Engelli olmana karşın yeni doğmuş gibisin ve Rönesans dönemindeki tablolarda resmedilen kadınlar gibi metafizk boyut görüyorum sende. Senin eben kim?” diye sorar. Yine aynı hoca kendisine, başkalarının İlknur Peder’de gördüğü güzellikleri kendisinin de görmesi için bir ayna hediye eder. Hediye karşısında şaşıran Peder, daha önce sürekli “Allah’ım bende senin güzelliklerini göster” diye ettiği dualarının kabul olduğunu gördüğünü söyledi.

Kaynak : Zaman[/size]
 
Re: Engellerine takılmadı...

[size=4]Ancak, okul müdürleri hayata tutunmak isteyen küçük kızı özrünü gerekçe göstererek okula almadı. Müdürler, “18 yaşına gelince ilkokulu dışarıdan versin, daha iyi olur.” tavsiyesinde bulundu.[/size]

Yurdum eğitimcileri... :x
 
Evet arkadaşlar bu durum biz kas hastalarına da yabancı değil.Ben de SMA küçük yaşlarda başladığı için engelim nedeniyle okula alınmak istememiştim,okula başlamam bir yıl gecikmişti.İletişimde olduğum hasta arkadaşlardan duyuyorum ki,hala bu sorunlar yaşanabiliyormuş.Zaten kas hastaları için mimari engeller eğitimin bir dönem sonra( bu ilkokul civarıydı,şimdi 8 yıl olabiliyormu tam bilmiyorum)çünkü ondan sonra zamanla hem hastaların hastalıkları ilerlediğinden durum ağırlaşıyor,hem de daha ilerki okullara ulaşmak için uzaklara gitmek gerekiyor.Bu evrede mimarı sorunlar daha da etkili oluyor.Merdiven çıkma da zorluk.Tuvaletleri kullanmada zorluklar. Ve tabi öğrencilerin itişmeleri.Yani genelde kısa bir dönem sonra bu hastalar eğitimi bırakmak zorunda kalıyorlar.Neler yapılabiliceğine artık birileri çareler aramalı.Ben ce ilgili dernekler araştırıcı olmalı ve devlet ve kurumlarından kendileriyle ilgili kolaylıkları getirecek talepleri olmalı.Ve bu taleplerini de takip edici olmalılar.Bir sivil toplum örgütü olarak bence bu görevlerdir.Biz hastalar olarak onlara srunları aktarıcı olabiliriz,belki birazda fikirlerde verebiliriz.
İyi günler dileklerimle.Sevgi ve selamlar

Fulya
 
Ben Düşünüyorumda; düşünceden yoksun insanlara nasıl oluyorda eğitici konumuna getiriyorlar.
 
son paragraf beni baya duygulandırdı.eğitimci bunlar işte.
 
Geçmişte yaşadığım sorunları tekrar aklınma getirdi bu yazı... Eğitimcilerin gazabına bende uğradım ilkokul ve lise sıralarında, malasef çok harkulade eğitimcilerimiz olmasına karşın çıkıyor böyle istisnalar ne denebilir ki bilemiyorum... :wink: :|
 
gerçekten kardeşimizin azmi kutlanır allah dayma yanınızda olsun
 
slm

bence modern bir devlete yakışmıyor böyle uygulamalar
 
ilkokula baslarken okul müdürü benide hastalıgımı bahane göstererek okula almak istemedi . zaten bende rahatsizlgım nedeniyle
1 yıl okula gec baslayacaktım. ben iyi hatırlıyorum müdür beni okula kesinlikle almak istemiyordu annemle tartıştıkları gayet net aklımda
ama beni neden okula almak istemedigini dogal olarak küçük olduğum pek anlamıyordum bu tartısma yüzunden cok korkmustum. okul müdürü
bu cocuk burda okuyamaz dersleri nasıl takip edecek, ya rahatsızlanırsa okula nasıl gidip gelecek, her sene sınıf degişecek onu kim indirip çıkaracak siz hep boyle yanındamı kalacaksınız '' TAHTAYA NASIL KALKACAK '' gibi sözler söylediğini daha sonradan annemden aklım erdikce öğrendim.
Bunları bahane gösterek müdür bey beni okula almak istemedi ve derhal okuldan ayrılmamızı istedi annem ne kadar anlatsada kendisinin hiç aksatmadan beni okula tam zamanında getirip götüreceğini benim okulda bir problem yaratmayacağımı söylesede müdür bey beni kabul etmek istemememiş bunun üzerine annem beni zorlamı atacaksın hadi bakalım hiç bir yere gitmiyorum ne dersen ben cocuğmu bu okula yazdıracağım bana nasıl engel olacaksınız görelim demiş.
Sonunda müdür bey pes etmiş.tamam okula alırım ama bir şey olursa ben kesinlikle sorumluluk kabul etmeyeceğimi bildiririrm demiş.
Bu anlattıklarım tam 30 yıl önceki olaylar annem beni bir gün bile okulumu aksatmadan hergün malesef benim o zamanlar tekerlekli sandalyem bile olmadığı için sırtında götürüp getirdi. yagmurda, karda, camurda taki ortaokul son sınıfa kadar ( son sınıfta tekerlekli sandalyeme kavustum ) evet ilkokul öğrenciligim diger cocuklar
gibi okulda hiç kimseye problem yaratmadı hatta lisede bile aksine ilk okulda cok sevilen basarılı bir öğrenci oldum canım öğretmenlerimde bana cok büyük destek oldular müdür beyin endişeleri boşunaydı sonucta yine azim kazanmıştı ama bi konuda haklı cıktın müdür bey ben üniversiteyi bitirdim ama hiç '' TAHTAYA KALKMADIM ''
Bilmiyorum ogün annemin bu gayreti olmazsa ben şimdi ne yapıyor olurdum demek istediğim bazı seyleri oyle sineye cekerek bize dayatılanlarıda kabul etmemek gerek
ANNECİĞİM sana saygı sevgilerimi sunuyorum.
Aslında benim kimseyi yermek ve eleştirmek gibi maksadım yok. Benim sözüm hala bugün bile bu olaylar yasanıyorsa okullarımızda; biz ögretmen, mühendis, doktor,mimar,avukat yöenetici, bürokrat, vs ... yetistiriyoruz ama hala demekki iyi egitim veremedegimizden iyi eğitimci yetiştiremiyoruzki her şeye dar bir çerçevde bakış açımız var neye nerden baslıcagımızı ve sonuclarını bilmeden bir takım on yargılı kararlar alıp uygulamaya başlıyoruz ve bütün insanları aynı görüp herkesi bir kalıba sokmaya calışarak hayal kırıklığı yaşıyoruz.yani problemler karşısında analiz yapmayı bilemediğimizden sert degişmez kurallara sığınıyoruz. Kim neyi gücünün yettği kadar hoşuna giderek yapabilirse bırakın o işi yapsın.. kimseyede set cekmeye hakkımız yok. herkesinde TAHTAYA KAKLMASI gerkmez.....
 
Ne kadar büyük bir yanlış değil mi ? Bir insanı özrü nedeniyle okula almamak ve dışarıdan okusun demek ... İşte eğitim sistemindeki çarpıtlıklar bu noktada da gözler önüne seriliyor ... Özürlü kardeşlerimin uğradığı bu haksızlıklar beni derinden üzüyor ... Türkiye'de onlara hayatı bu kadar zorlaştırmak neden ?

Özürlülere okuma imkanı , iş imkanı , yolda sokakta daha kolay ulaşım imkanı , özel mekanlar , her türlü destek sağlansın derken ; diğer taraftan belli bir kesim tüm bunların önünü kesiyor ...

Kimse bugün neyse , yarın aynı kalacak diye bir kural yoktur ... Herkes yarın neler olabileceğini düşünmelidir...
 
tüm eğitimciler böyle değil inanın ben ilkokulda okurken,bilirsiniz 1-2.sınıflar aşağıda 3.sınıfa geçince yukarı katta okunur,ama sırf benim için öğretmenim 3.sınıfıda aşağıda okutmuştu ve bana karşı çok ama çok anlayışlılardı okul müdüründen tutunda öğrenci arkadaşlarıma kadar hepsi sağolsun,yukarıda yazılanlar ise kahrolsun bu tür bi eğitici
 
Üst Alt