Akrabam oldugunu bile bilmiyordum...
Almanyada çok da lüks geçmeyen gunlerimde annemin ''akrabamızdır git gör''dedigi zaman istemeye istemeye ziyaret ettiğim ve daha ilk tanıdıgım anda hayatım boyunca sevecegim bir insanla buluştugumu anladıgım kişiydi...
Annemin amcasının oglunun oglumu oyle bişey işte.Öyle bir talebim olmadıgı halde benim için elinden geleni yapmısdı.Çekine çekine kabul ettiğim bu yardımların içinde ev bulmak,iş bulmak,maddi destek ama en önemlisi hayatım boyunca unutamayacağım sohbetleri vardı.En az kendisi kadar bilge ve melek kalpli eşiyle sabahlara kadar içine dalıp yüzmediğimiz konu kalmaz, her seferinde içimi kaplayan derin bir huzurla yanlarından ayrılırdım...
Çok sevdikleri bir aile dostlarının tek kızıyla evlenmemi istemiş,bunun için gerekli herşeyi yapmış ancak benim kararsızlıgım nedeniyle iş olmamıştı...Yani beni çok seviyor, hayatımı bir düzene sokmam için ellerinden geleni yapmaya çalısıyorlardı...
Almanyadan dondukten sonrada ilişkimiz kesilmemiş ,birbirimizi sürekli aramıştık.Benim için yaptıklarını ödeme fırsatım hiç olmamışdı.Bunun için Türkiyeyi ziyaretlerinde bir bogaz kıyısında ,demli bir çay eşliğinde yapılacak gönülden bir sohbet yeterli olurdu.Ama olmadı,olamadı.İçinde koşuşturup durduğumuz hayat buna izin vermedi...
Almanyada uyuşturucu kullanan gençlere yönelik çalışan bir kurumda yöneticilik yapıyordu.Hayatı en vurucu yerinden görüp tanımış ve böylece kendine çok degerli bir yaşam felsefesi oluşturmuşdu...O benim sevgili Ferşat abimdi...Bana verdiği nasihatler hayatımı şekillendirmişdi...
O an,hayatımın tümden değiştiği,hayallerimin olgun meyvalar gibi döküldüğü,dünyaya bakışımın kökünden sarsıldıgı o an yani kaza geçirip ''engellilik'' dediğimiz yaşamımın yeni sayfasını açmak zorunda kaldıgım zaman yanımdaydı...
Çok deger verdiğim düşünceleri belkide beynime sıkmadığım kurşunun yegane sebebidir...
Moralim bozuldugunda,hayatım anlamsızlaştıgında,arabamın parası eksik kaldıgında gururumun kapısını aralayıp gönül rahatlıgıyla ''tamamla abi şunun üstünü''diyebildiğim tek insandı.
Eğer bir ilahi adalet varsa onun gibi insanlar güzelliklerin en yücesine layıktır.Onun bir devrimci olması bile bu gercegi değiştirmemeli...Oysa oyle olmadı...
İlk kez, telefondaki sesinde yabancı bişeyler vardı...Sesinde çığlık çığlıga bir amok koşucusu deliligi gizleniyordu.Delice bir hüzün zincirlerini koparmış yalınkılıç koşar gibiydi.Soluğumu tutmuş ne diyecek diye bekliyordum.''Eda '' dedi ''Kas hastasıymış''Eda onların iki yaşındaki üçüncü ve en küçük kızlarıydı.Hareketlerinde bir gariplik sezmiş,gittikleri hastaneden bikaç aydır tahlillerin sonuclarını bekliyorlardı...
''spinale muskel atrofi typ 3''demiş doktorlar.Ve eklemişler ''ilerde yürüyemez hale gelecek...''''Miyopati''olarak adlandırılan genetik içerikli bir kas hastalığı...
Ferşat abi ve eşi; ruhları nadide birer kristal eser gibi kırılgan bu insanlar için bunun nasıl bir yıkım oldugunu anladıgımdan haberi aldıgımdan beri kendime gelemiyorum...
Tüm anlamsızlıgına ragmen kendime sormadan edemiyorum.Bana bu kadar destek olan bu insanların başına nasıl boyle birşey gelebilir???
Almanyada çok da lüks geçmeyen gunlerimde annemin ''akrabamızdır git gör''dedigi zaman istemeye istemeye ziyaret ettiğim ve daha ilk tanıdıgım anda hayatım boyunca sevecegim bir insanla buluştugumu anladıgım kişiydi...
Annemin amcasının oglunun oglumu oyle bişey işte.Öyle bir talebim olmadıgı halde benim için elinden geleni yapmısdı.Çekine çekine kabul ettiğim bu yardımların içinde ev bulmak,iş bulmak,maddi destek ama en önemlisi hayatım boyunca unutamayacağım sohbetleri vardı.En az kendisi kadar bilge ve melek kalpli eşiyle sabahlara kadar içine dalıp yüzmediğimiz konu kalmaz, her seferinde içimi kaplayan derin bir huzurla yanlarından ayrılırdım...
Çok sevdikleri bir aile dostlarının tek kızıyla evlenmemi istemiş,bunun için gerekli herşeyi yapmış ancak benim kararsızlıgım nedeniyle iş olmamıştı...Yani beni çok seviyor, hayatımı bir düzene sokmam için ellerinden geleni yapmaya çalısıyorlardı...
Almanyadan dondukten sonrada ilişkimiz kesilmemiş ,birbirimizi sürekli aramıştık.Benim için yaptıklarını ödeme fırsatım hiç olmamışdı.Bunun için Türkiyeyi ziyaretlerinde bir bogaz kıyısında ,demli bir çay eşliğinde yapılacak gönülden bir sohbet yeterli olurdu.Ama olmadı,olamadı.İçinde koşuşturup durduğumuz hayat buna izin vermedi...
Almanyada uyuşturucu kullanan gençlere yönelik çalışan bir kurumda yöneticilik yapıyordu.Hayatı en vurucu yerinden görüp tanımış ve böylece kendine çok degerli bir yaşam felsefesi oluşturmuşdu...O benim sevgili Ferşat abimdi...Bana verdiği nasihatler hayatımı şekillendirmişdi...
O an,hayatımın tümden değiştiği,hayallerimin olgun meyvalar gibi döküldüğü,dünyaya bakışımın kökünden sarsıldıgı o an yani kaza geçirip ''engellilik'' dediğimiz yaşamımın yeni sayfasını açmak zorunda kaldıgım zaman yanımdaydı...
Çok deger verdiğim düşünceleri belkide beynime sıkmadığım kurşunun yegane sebebidir...
Moralim bozuldugunda,hayatım anlamsızlaştıgında,arabamın parası eksik kaldıgında gururumun kapısını aralayıp gönül rahatlıgıyla ''tamamla abi şunun üstünü''diyebildiğim tek insandı.
Eğer bir ilahi adalet varsa onun gibi insanlar güzelliklerin en yücesine layıktır.Onun bir devrimci olması bile bu gercegi değiştirmemeli...Oysa oyle olmadı...
İlk kez, telefondaki sesinde yabancı bişeyler vardı...Sesinde çığlık çığlıga bir amok koşucusu deliligi gizleniyordu.Delice bir hüzün zincirlerini koparmış yalınkılıç koşar gibiydi.Soluğumu tutmuş ne diyecek diye bekliyordum.''Eda '' dedi ''Kas hastasıymış''Eda onların iki yaşındaki üçüncü ve en küçük kızlarıydı.Hareketlerinde bir gariplik sezmiş,gittikleri hastaneden bikaç aydır tahlillerin sonuclarını bekliyorlardı...
''spinale muskel atrofi typ 3''demiş doktorlar.Ve eklemişler ''ilerde yürüyemez hale gelecek...''''Miyopati''olarak adlandırılan genetik içerikli bir kas hastalığı...
Ferşat abi ve eşi; ruhları nadide birer kristal eser gibi kırılgan bu insanlar için bunun nasıl bir yıkım oldugunu anladıgımdan haberi aldıgımdan beri kendime gelemiyorum...
Tüm anlamsızlıgına ragmen kendime sormadan edemiyorum.Bana bu kadar destek olan bu insanların başına nasıl boyle birşey gelebilir???