[size=4]
Onlar da bu oyunu seviyor!
Basketbol... Dünyadaki çoğu insan için sadece bir spor olan bu oyun, bazıları için de tutku, vazgeçilmezlik, bağımlılık gibi terimlerle anlatılabilir ve emin olun abartılı kaçmaz. Ama daha da bazıları var ki, onlar için basketbol bu kelimelerden de çok şey ifade ediyor. Kimler mi? Mesela tek bacağı veya parmaklarından birkaçı olmayanlar veya artık koşamayacak olanlar... Yani toplumda bilinen ve bahsedilen adla ''bedensel engelliler'' veya "bedensel özürlüler"; ve fakat bu iki tabiri de "engel" ve "özür" kelimelerinden dolayı haklı olarak uygun bulmayan kendilerinin deyimiyle sakatlar. İşte bu yazımızda Bedensel Engelliler yani Sakatlar Basketbolu'nu, ligini, milli takımımızı ve onların yaşadığı zorlukları sizlere anlatmaya çalışacağız.
Öncelikle şunu söyleyeyim; NBA ağırlıklı bir basketbol sitesi olan batug.com'da bu tarz bir yazıyla karşılaşmak size tuhaf gelmiş olabilir. Ama basketbolu Türkiye'de en çok seven topluluklardan biri olduğunu iddia ettiğim batug.com halkının (yazarları, okurları, teknik konuda ve içerik olarak emeği geçen herkes) bu konuya duyarsız kalmayacağını hissettiğim için mevzuyu ele almaya karar verdim ve harekete geçtim. Desteği için Batuğ Abi'ye çok teşekkür ediyorum.
Konumuzu bölümler halinde inceleyip bildiklerimizi ve söylenmesi gerektiğini düşündüklerimizi belirtelim. Ele alacağımız bölümleri şöyle sıralayabiliriz;
-- Oyunun kural ve oynanış farkılıkları
-- Oyuncuların sınıflandırılması
-- Ligin durumu
-- Milli takımın Avrupa'daki yeri ve programları
-- Yaşanılan önemli zorluklar
-- Alt yapı
Oyunun kural ve oynanış farklılıkları
Sizlerin de tahmin etmekte zorlanmayacağı gibi, bedensel engelliler basketbolunun normal basketbola göre (bedensel engelliler basketbolunda normal basketbola "Koşar Basketbol" adı verilmektedir, yazının bundan sonraki kısımlarında böyle ifade edeceğiz) büyük farklılıklar var. Amacımız burada kütüphanelik bilgi vermek değil, bedensel engelliler basketbolunun koşar basketbola göre ne kadar zor olduğunu ve o sandalyeye oturulduğunda o hareketleri yapmanın hiç de kolay olmadığını kafanızda canlandırabilmenizi sağlamaktır. Şimdi maddeler halinde kural ve oynanış farklılıklarından birkaçını inceleyelim;
- Toplu oyuncu topu kucağında tutarak (sektirmeden) arabasının tekerleğini sadece iki defa yürütebilir.
-- Oyuncular hareketler esnasında arabanın tek tekerleğini havaya kaldırabilir. (İki tekerin birden havaya kalkması halinde oyuncu teknik faul alır. Burada "İki teker birden nasıl havaya kalkabilir?" diye soranlar olacaktır eminim, onun için açıklayayım; oyuncuların kullandığı arabalarda arka tarafta bulunan iki büyük tekerlekle birlikte ön tarafta da iki küçük tekerlek bulunmaktadır. Bunun amacı, dengeyi sağlamaktır. Ayrıca her oyuncunun arabada mevcut olan bir kemerle arabaya bağlandığını belirteilim. Bunun amacı da vücut dengesini sağlamak ve arabadan düşmeyi engellemektir.)
-- Oyuncu tek eliyle topu sürerken veya herhangi bir hareket yaparken diğer elini zemine değdirmesi yasaktır.
-- Arabayı geri geri sürmek yasaktır.
-- Oyuncuların arabalarıyla birlikte saha dışına çıkması yasaktır. (Yani koşar basketboldan bildiğimiz saha dışındaki katlar bu oyunda yapılamaz.)
-- En büyük farklardan biri de, bu oyunda koşar basketbola göre topla ilerleyen adamı durdurmanın daha kolay olmasıdır.
Sanırım bu anlattıklarımız kafanızda farkları canlandırabilmenize yardımcı olmuştur.
Oyuncuların sınıflandırılması
Yine birçoğunuzu bildiği veya tahmin edebileceği gibi bir çok bedensel engel vardır ve oyuncular sahip oldukları bedensel engele göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırmaya puanlama denir, yeni her oyuncunun bedensel engeline göre kalifikasyon görevlileri tarafından belirlenmiş puanları vardır. Bu puanlar 1 ile 4.5 arasında değişmektedir. Oyuncunun bedensel engeli ağırlaştıkça, sahip olacağı puanı da azalmaktadır, yani ters orantı vardır. Buradaki en önemli konulardan biri de oyun esnasında saha da bulunacak beş oyuncunun toplam puanların üst sınırının 14 olmasıdır. Bunun temel sebebi, takımlar arasında ki dengeyi korumaktır.
Sahip olunan puanlara uç örnekler vermek gerekirse, çocuk felci hastalığına sahip olan oyuncular genelde 1.5 puana sahiptirler.
Diz eklemlerinde sakatlık olanlar (kemik ve adale eksikliği olanlar) yani sadece koşma problemi olan oyuncular (yürüme sorunu olmayanlar) ise 4 veya 4.5 puanlık oyuncular olarak sınıflandırılır.
Yine omurilik rahatsızlıkları olan oyuncular 1 ile 1.5 puan arasında değerlendirilmektedir.
Ayrıca 22 yaşının altındaki sporcular genç katagorisine girmektedir. 18 yaşından küçük sporcular ise puanlama yapılırken bedensel engelleri sonucu aldıkları kalifikasyon puanından 1 düşülerek takım hesaplamasına katılır. Mesala 17 yaşında bir oyuncunuz var ve bedensel engelinden dolayı aldığı puan 2.5; bu oyuncu maç esnasında, 14 olan takım puan limiti içinde 1.5 puan olarak değerlendirmeye alınır.
Benzer şekilde kadın oyuncular da puanlamada 1.5 puan düşürülerek dikkate alınır. Anlayacağınız gibi bu ligde ve dolayısıyla sporda kadınlar ve erkekler birlikte mücadele etmekteler. (Ligdeki kadın oyuncuların toplam içindeki oranı %10 ile 20 arasındadır.)
Ligin durumu
Şimdi de ülkemizde mevcut olan Bedensel Engelliler Basketbol Ligi hakkında bilgiler verelim ve yorumlarımızı yapalım.
Deplasmanlı ligin yaklaşık beş-altı senelik bir mazisi var. Ondan önce takımlar belli zamanlarda belli şehirlerde toplanıp aralarında turnuva şeklinde organizasyonlar gerçekleştirmektelerdi. 1. Lig'de toplam 10 takım bulunmakta ve bunlar 18 hafta boyunca lig mücadelesi veriyorlar. Bu mücadele sonunda ilk 4 sırayı alan takımlardan birinci ile dördüncü, ikinci ile de üçüncü eşleşmek suretiyle yarı final, daha sonra da galipler final mücadelesi veriyorlar. Yarı final ve final eşleşmelerinin tamamı beş maç üzerinden playoff serisi şeklinde oynanıyor. Bugüne kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi Sakatlar Kulübü, son dört yılda aldığı şampiyonluklarla lig tarihini domine etmiş durumda. İstanbul Engelli Yıldızlar Kulübü'nün de, İstanbul Sakatlar Spor Kulubü adı altında bir şampiyonluğu bulunmakta. Ligin diğer iyi takımı olan B.J.K. ise kulüp bünyesine iki sene önce dahil oldu, daha önce Beşiktaş Spor Kulübü olarak mücadele vermekteydi.
Ligte bulunan takımlar üç kısıma ayrılmış durumda. Yukarıda İzmir ve B.J.K., ortada İst. Eng. Yıldızlar, aşağıda ise geri kalan yedi takım bulunmakta. Bu takımlar arasında bölge değişimi olması mevcut koşullar altında çok zor gözüküyor. Yani İst. Eng. Yıldızlar'ın İzmir veya B.J.K.'yi geçip şampiyon olması veyahut altta kalan yedi takımdan birinin gelip üçüncü olması şu an için çok zor. İsterseniz yeri gelmişken 2004-5 sezonunda ligde mücadele eden takımların adlarını yazalım.
İstanbul Beşiktaş S.K.
İzmir Büyükşehir Bld. S.K.
İstanbul Engelli Yıldızlar S.K.
Samsun Bed. Eng. S.K.
Adana Engelliler S.K.
İstanbul Fatih Öz S.K.
Karagücü
K.K.T.C. Lefkoşa T. Bld. S.K.
İzmir Rehabilitasyon S.K.
Antalya Büyükşehir Bld. S.K.
(Ayrıca yukarıdaki bu takım sıralaması, ligin 17'nci haftası sonunda oluşan sıralamadır, resmi sitede 18'nci hafta lig sonu puan durumu olmadığı için buna yer verdik.)
Ligimizden altı takım Avrupa kupalarında mücadele etme hakkı kazanıyor. İlk iki sıradaki takımlar Şampiyonlar Kupası'nda yer alırken, üçüncü takım Andre Vergauwen Kupası'nda, dördüncü, beşinci ve altıncı takımlar ise Willi Brinkmann Kupası'nda ter döküyor. Bu kupalarda bugüne kadar elde edilmiş önemli bir başarı bulunmamakta.
Ayırca ülkemizde bedensel engelli basketbolu adına 1. lig dışında bir de 2. lig mücadelesi yapılıyor. Bu da 6'şarlı veya 7'şerli 4 grup olarak yapılıyor. (grupsal bölgesel olarak ayarlanıyor). Bu guruplarda ilk 2 sırayı alan takımlar deplasmanlı bir lig daha oynanıyor. Buda ilk 2 sırayı alan takımlar 1. lige yükselirken 3. olan takım 1. ligin 8. olan takımıyla playout mücadelesi veriyor.
Celal Hoca
Ligin zirvesinde İzmir ve B.J.K.'nin yer aldığını ve onlara yetişmenin zor olduğunu söylemiştik. Onların hemen arkasından İstanbul Engelli Yıldızlar S.K. geliyor. Onlarından da üçüncüük koltuğunu ellerinden almak mümkün gibi gözükmüyor, mevcut kadro yapılarında ve lig dengesinde anormal değişiklikler olmadıktan sonra... Bu başarıda, oyuncu kadrosu ve sponsor desteğinin yanı sıra, takımın başında üçüncü sezonunu geçiren antrenör Celal Demirbaş'ın büyük payı var. Basketbolun bu dalına duyarlı olmamı ve bir bakış açısı kazanmamı sağlayan Celal Hoca, hayatımda karşılaştığım en değerli insanlardan ve spor adamlarından biri. Onunla beraber aynı platformda bulunduğum dönemlerde basketbol adına kendime, başka kişilerle ve ortamlarda kazanamayacağım şeyler ekledim. Ona bu vesileyle de sonsuz minnetlerimi sunmayı borç bilirim.
Bahsettiğimiz gibi, Celal Hoca'nın takımının bugünkü başarılı konumunda rolü büyük. Koşar basketbola göre oyuncu psikolojisinin daha önemli bir faktör olduğu bu ligde, ciddi katkılarıyla göze çarpıyor. Tarz olarak Phil Jackson'ı fazlasıyla andırıyor, nerede nasıl müdahaleler yapılacağını çok iyi biliyor ve oyuncularla olan diyaloğunda da oldukça etkili. Celal Demirbaş, basketbolun bu dalında üçüncü senesi olmasına rağmen Milli Takım Yardımcı Antrenörlüğü'ne kadar ulaştı ve bence ligin en aranan çalıştırıcılarından. Gerek bedensel engelliler basketbolu olsun, gerekse koşar basketbol olsun, Türk basketbolunda önümüzdeki 15 yıl içinde önemli işler yapacağına inandığım bu spor adamının adını unutmayın ve dikkatle takip edin.
Milli takımın Avrupa'daki yeri ve programları
Milli Takım Başantrenörlüğü'nü eski Efes Pilsen'li milli basketbolcu Sedat İncesu, yardımcılığını da yukarıda belirttiğimiz gibi İstanbul Engelli Yıldızlar S.K. antrenörü Celal Demirbaş yapıyor. Milli Takımımız oyuncu potansiyeli açısından İngiltere, Almanya, Hollanda, İspanya ve Fransa ile birlikte Avrupa'nın en iyi beş-altı takımından biri olarak görünüyor.
Takımda İzmir'den ve B.J.K.'den beşer, Adana'dan ve Karagücü'nden birer oyuncu bulunuyor. Haziran sonunda Paris'te yapılacak Avrupa Şampiyonası için hazırlıklarına Mayıs ayı sonunda başlayacak olan Milli Takım'ın öncelikli amacı, ilk beş içinde yer alıp 2006'da düzenlenecek olan Dünya Şampiyonası'na katılabilmek. Bu adımdan sonra da madalyayı hedefleyerek kürsüde yer almaya çalışacağız. Bunları yaparken de, yeni çıktığımız A Kategorisi'nden B Kategorisi'ne düşmemeye de dikkat etmeli ve disiplinli olmalıyız. (Avrupa Şampiyonası'na katılan 12 takım arasından son iki sırayı alanlar B Kategorisi'ne düşüyor.)
Dr. Trawinski Turnuvası
Bu ayın sonunda, 26-30 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Ahmet Cömert Spor Salonu'nda düzenlenecek olan 3'üncü Uluslararası Dr. Trawinski Turnuvası'yla, Milli Takım hazırlıklara başlayacak. Altı takımın yer aldığı bu kupada takımımız beş günde beş maç yapacak. 1999 yılında bedensel engelliler basketbolu hakkında konferans vermek için geldiği Adapazarı'nda meydana gelen Marmara depreminde hayatını kaybeden Dr. Trawinski anısına düzenlenen turnuvada takımımız, iyi bir hazırlık dönemi için güzel bir başlangıç yapmayı düşünüyor.
Benim basketbolseverlerden ricam, bugüne kadar ilgisiz ve yalnız bıraktıkları sporcularına ve Milli Takımlarına destek vermeleri. En az 12 Dev Adam kadar, belki de onlardan fazla bu desteğe ihtiyaçları var, buna inanın. Hep beraber bu sporu sadece oyuncu yakınları ve ailelerinin seyrettiği bir spor olmaktan çıkarmalı ve gerekli duyarlılığı göstermeliyiz. Bu turnuva bizim için önemli bir fırsat, haydi İstanbullular, 26-30 Mayıs'ta Ahmet Cömert'e, Milli Takımımızı desteklemeye...
Yaşanılan önemli zorluklar
Bedensel engelli sporcularımızın yaşadığı zorluklar uzun uzun anlatılabilir ama biz sadece ilk göze çarpanlara bir bakalım.
Bilindiği gibi bedensel engelli insanların, bırakın şehirlerarasını, şehiriçi dolaşımları bile çok zor. Uçakla seyahat maliyetini her kulübün karşılaması mümkün değil. Genelde kendilerin ait otobüslerle deplasmanlara gidiyorlar. Ayrıca kulüplerin, takımlardaki oyunculara yardım etmek amacıyla ekstra personel bulundurmaları gerekiyor. Bu da ayrı bir mali sorun olarak göze çarpıyor.
Maliyet konusunda ise şunu söyleyebiliriz ki; koşar basketbola kıyasla bütçeler nerdeyse %1 oranında. Her takım sponsor bulacak kadar şanslı değil. Bu konuda da daha fazla desteğe ihtiyaç var. Şu an ligde ki sadece ilk üç sıradaki takımlarda koşar basketbol antrenörleri çalışıyor. Bu da maliyetle ilgili ve açık ki, bu sporun gelişmesi için bu tarz insanların bu alanda daha fazla çalısmaları gerekiyor.
Altyapı
Bunu duymak sizi şaşırtacak mı, bilmiyorum ama ülkemizde hiç bir bedensel engelli takımın altyapısı yok. Evet, yanlış okumadınız, altyapısı olan takım yok. Şu an takımlarda oynayan oyuncuların çoğu dernekler vasıtasıyla kulüplerle bağlantı kurmuş insanlar. Yani anlayacağınız, antrenörler takımlarına yeni katılmış oynucularına basketbolu temelden öğretmek zorunda kalabiliyor. Bu sorunun mutlaka aşılması gerekiyor. Buradaki temel sorun, bedensel engelli çocuklara sahip ailelerin çocuklarını toplum içerisinde çıkarmaktan çekinmeleri ve onları kendi ayıpları olarak görmeleridir. Bu dar görüşü kesinlikle aşmamız gerekiyor. Sporun insanın sosyal yönünü geliştirdiği unutulmamalıdır, sakat insanların sporla sosyal statü kazanıp kendilerini cemiyetlerin içinde bulundurabilecekleri ve geliştireceklerini anlamalıyız. Bedensel engelliler için yapılan tüm sporların temel amacı rehabilitasyondur, bu da anlaşılması gereken çok önemli bir etken. Lütfen bunu anlamaya ve çevremizdeki insanlara anlatmaya çalışalım. Çünkü o insanlar da bizim içimizdeler, bizdenler ve onları kenara itmeye kimsenin hakkı yok. Avrupa ülkelerinde bedensel engelli oranı %10 civarındayken bu oran ülkemizde %15'e varmakta (akraba evliliği ve benzeri sebeplerden), yani bu da yaklaşık 10 milyon insandan bahsettiğimizi ortaya koyuyor. Görüldüğü gibi rakam asla yabana atılmayacak kadar büyük.
* * *
Bu yazıda ele aldığımız ayrıntılar, şu ana kadar basın organlarında çok az yer almış belki de hiç yer almamış konulardı. 10 milyon bedensel engellinin bulunduğu bir ülke için onları ne kadar az konuştuğumuzu, yazdığımızı, izlediğimizi ve desteklediğimizi ve bunu düzeltmeye çalışmamız gerektiğini anlatmaya çalıştım sizlere. Sadece spor konusunda değil, toplumun her olgusunda ve kısmında çok çok arka planda kalan bu insanlara hak ettikleri insani saygıyı ve ilgiyi hep beraber vermeliyiz.
Evet sevgili basketbolseverler, çok değişik bir yazı oldu diye düşünüyorum, umarım siz de okurken, benim yazarken hissettiklerimi hissetmişsinizdir. Bu gerçeği yok saymayalım ve onlara elimizi uzatalım. Unutmayalım ki dokunacağımız el de, en az bizim uzattığımız el ve sahip olduğumuz yürek kadar sıcak olacaktır. Saygılarımla.
NOT: Bu yazıdaki bilgilerde büyük emeği olan bildiklerini, gördüklerini ve düşündüklerini bana anlatan İstanbul Engelli Yıldızlar S.K. Antrenörü Celal Demirbaş'a bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum, en az benim kadar bu satırlarda emeği var.
Tolga DURMUŞ
16 MAYIS 2005, PAZARTESİ
alesta22@hotmail.com
:arrow:
www.batug.com/durmus1.htm [/size]