Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Engelliler.Biz Organizasyonu] 13-15 Mayıs: İzmir'e gezi

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
14-15 MAYIS İZMİR GÜNLÜĞÜ

Beşinci Bölüm

Bizim için o anı bizlerle yaşayan için ve sonrası için en önemli bölüm diyorum bu bölüm için.Yılları çizdik bu bölümde biz.Çok şeyi anlattık bir çırpıda seslerimiz ,duruşmuş.Ne mi yaptık?

Yemek yediğimiz yerden hep birlikte aynı coşkuyla ayrıldık.Üçkuyular mevkiinden arabalı gemiyle karşıya yani Bostanlıya geçecektik.(Eski İstanbullu olarak bende denizi geçince karşıya geçiyoruz alışkanlığını sürdürüyorum) Ama önce yapmamız anlatmamız gereken şeyler vardı.Bu yüzden geminin kalkış saatinden yaklaşık bir saat önce buraya geldik.Yolda Kuba’ yı,Cin cin’i ve Kadir Özdemir’i kaybettik.O kadar hızlıydı ki Kuba bizden önce uçmuştu neyse ki aynı yerde çabuk yakaladık birbirimizi.

Önce belediye gişesinden elektriğimizi aldık.Palyaçomuz bonus kılığında başladı makinesiyle balonlarını şişirmeye, O şişirdikçe bizler üzerinde Engelliler Net yazan bu balonları gemiye binecek araçlara dağıtıyorduk.Semino, Çılgın1, Sönmez giren araçlara Cincin , Ayhan abı ve Aytanem sıradaki araçlara, ben, Güzide abla, Gamze, Seyfettin, Kadir Yeditepe,Barış, Babam,Sindy Pamuk kalenin diğer kaptanı Nazmı,tüm arkadaşlar balonları hazırlayıp gişeden geçenlere veriyorduk.Her verdiğimiz balonda gemiye binecek insanlara da neden burada olduğumuzu anlatıyorduk.Hepimiz o bekleyiş içerisinde tüm hızla balonlarımızı dağıtıyorduk.Bunları resimlerle anlatmak o an yaşananları sanırım dile getirmenin en kolay yolu olu olcaktır.
CyAu9s4K.jpg

884KCN5K.jpg

5d9n8i25.jpg


Hatta oradaki görevli polis memuru ve gişede görevli belediyen memurları bile bize yardım ediyorlardı.Köpeğimiz bile vardı.Herkes kenetlenmişti bize bizimleydi. O an için kırk kişiydik ama tüm sitenin yanımızda olduğunu his ediyorduk. Kenet lenmiştik aynı ses için.

Verdiğimiz balonlarının anlamını anlatıyorduk insanlara,neden burada oluşumuzu.O kadar çok şeyi anlatıyorduk ki.Bu balonları dağıttığımız yerde enteresan anettotlarda yaşadık tabi.Örneğin bayanın biri şunu söyledi bana.”Böyle oluşumları çok gördüm hep engelliyi küçülten şeyler vardı onlarda ama siz farklısınız nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum bunu” dedi.Anlatmak istediğini anlamıştım söylemek istediği bu balonların bizim yüreğimizi taşıdığıydı.Bazıları gibi sponsorlara yaptırıp karşılık elde etmiyorduk.Bayan bunu fark etmişti.Yani dilenci dernekleri de madara etmiştik orada.Gemi yaklaşana kadar çok şey anlatmıştık.

Bunun gururuyla gemiye ellerimizde balonlarımızla önden araçlarımız arkasında bizler yürüyerek devam ettik.Gemideki yerlerimizi aldık.

yIyv2pV2.jpg


Kameramanımız Çağdaş güverteye çıktı bizleri yukarıdan alabilmek için.Gemi hareket etmeye başladığı anda başladık bizde ellerimizdeki balonlarla isteklerimizi anlatmaya.Hepimiz aynı sesle bağırırken gökyüzüne karışan bizim bağırışlarımızda şunlar vardı:

1-Engelsiz bir dünya istiyoruz yarınlarımız için.
2-Engelsiz mimariler istiyoruz
3-Engelsiz eğitim hakkı istiyoruz
4-Engelsiz gündemdeki yasamızı istiyoruz
5-Engelsiz yaşamlar istiyoruz
6-Bizi yönetecek Engelsiz Beyinler İstiyoruz
7-Engelsiz aşklar istiyoruz
8-Engelsiz ……………………….
9-Engelsiz………………………

Engelsiz olması gereken her şeyi istiyoruz biz olması gerekeni bize ait olanı istiyoruz ve bunun için “ENGELSİZ BİR DÜNYA İÇİN EL ELE” diyoruz diyerek gemideki yolcuların alkışları içerisinde sorunlarımızı haykırdık ve balonlarımızın içine sorunlarımızı koyarak denizin ortasında gökyüzüne uçurduk.Gök kırmızı balonlarla süslenmişti.Martılarsa bizim gökyüzüne karışan seslerimizi alıp gerekli yerlere taşıyordu sanki.Ve bir şey daha vardı Balonlarımızın gökyüzündeki buluşmasında. Hilal Lüle’yle gökyüzünde buluşmuştu.O sevdamızı sanki o an o da bizimle yaşıyordu.Biz böyle his e diyorduk.Aslında balonlarımızı onun içinde uçurmuştuk biz.Onun yüreğindeki özlemleri için.Bunu aslında o an gökyüzüne haykıracaktık ama o heyecanla birkaç arkadaşımla paylaştığım bu düşünceyi yineleyemedik sözlerle.Ama balonlar onun içindi ,onun özlemleri içindi,gelecek nesillerimizin engelsiz yaşaması içindi.Yarınlarımız içindi.Bizim yüreklerimizdeki bekleyişlerimiz içindi.Her şey içindi.

2A62aX9j.jpg

GetWTMHG.jpg

TNrPyoK2.jpg


Balonlarımız sorunlarımızı içine yükleyip çoktan yola çıkmıştı.İstediğimiz balonlar patladığı anda tüm sorunların çözülmesiydi.Ancak bunun olmayacağını her ne kadar bil sekte, bu temsille meyi en azından anlamalarını bekliyorduk.Oradaki bizle seyahat eden onca insana anlatabilmek bile bir başlangıçtı.O kadar çok şey anlatmıştık ki gemimiz Bostanlı iskelesine yanaşana kadar.

Biz bir anlamda sakatlar haftasını protesto etmiştik,biz içi boş kutlamaları protesto etmiştik,biz derneklerin dilenci yapısını anlatmış engelli olmanın dilencilik olmadığını anlatmıştık, biz halkın yüreğine yeni dokular işlemiştik,öz güveni,cesareti,hayata sarılışı,kaynaşmanın birlikte olmanın önemini anlatmıştık.İnançlı yürekleri anlatmıştık.Mesafelerin önemsiz olduğunu anlatmıştık.Bahar kadar taze olduğumuzu anlatmıştık.Baharın ılık esen rüzgarıyla bizde tomurcuklarımızı savurmuştuk her yere yeşersin diye.Bostanlıya geldiğimizde bunun gururunu yaşıyorduk.Hiç tanımadığımız insanların yüzlerindeki bakış bize yetiyordu.Bir imreniş vardı bu yüzlerde,bir hayranlık vardı,başaracaksınız diyen yüzlerdi bunlar.Evet başaracaktık ve başarmıştık insanların yüzlerine verdiğimiz ifadelerle,anlattığımız her şeyle.

Gemiden bunun gururu ve mutluluğu içerisinde indik.Araçlarımızla Bostanlıdan otele kadar uzanan bir şehir turu yaparak.Bostanlı,Karşıyaka,Bayraklı,Melez Deltası,Alsancak ve Otelimiz yani Çankaya semti.

Bayraklı da amacım arkadaşlarla güneşin batışını izleyip birer çay içmekti ama ne yazık ki belediye çay bahçelerini kaldırdığı için bunu gerçekleştiremedik .Bu beni çok üzdü.Yeditepe’nin çay krizi tutmuş ve ben Bayraklı da bunu gerçekleştiririz düşüncesi içerisinde olduğum için yol boyunca uzanan sahilde bunu yapacak yerler varken yapmamıştım.En çok gezi içinde bu beni üzdü her şeye baktığım gibi buna da önceden gidip bakmam gerekirdi.Bu içimde hep kalacak.

Artık gün içerisinde yaptığımız faaliyetlerimiz bitmiş otele gelmiştik.Bizle gün boyu beraber olan misafirlerimiz yavaş yavaş bizlerle vedalaşıp ayrılmaya başladılar.Ayrılışlarında bir burukluk vardı.Bizde de tabi ki.Bu vedalaşmanın ardından akşam için hazırlanmaya başladık.Gün burada bitmiyordu gece uzun hele İzmir geceleri biraz daha uzundu.

Bunu yarına saklayalım.Orada yaşadıklarımıza da yarın devam edelim.

(Not:Bu resimleri beklediğim için ara vermiştim arkadaşlar kusura bakmayın.Aynı hızla İzmir Günlüğüne devam. :wink: )
 
ELLERİNE,YÜREGİNE,GÖNLÜNE SAĞLIK ELLERİN DERT GÖRMESİN.....
SANA NE KADAR TEŞEKKÜR ETSEK AZDIR,İYİKİ VARSINIZ HERŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN MİNNETTARIM SİZE...
 
Oyaaa.. sen öyle tarif ediyorsun ki.. geriye bir şey kalmıyor.
O yüzden dinliyorumm.
Zaten dilim dönmüyor..
Kalem oynamıyor.
Yazacağım şeyler çook farklı olacak..
O yüzden ayrı bir yerde, bir kuytuya çekilip usulca yazarımm.

Tabi aklımı toparlayabilirsem........

Mesela izmir kedilerinin neden böyle kocaman olduğunu merak ettim...

:roll: :wink:
 
Harikasın oya hm. Bir gezi ancak bu kadar güzel anlatılır.Geziye katılan arkadaşlarımızın duygu ve düşüncelerini cok güzel bir şekilde yazıya dökmüşsünüz.Eline yüreğine sağlık.Nur içerisinde yatsın harika insan Hilal Lüle yi anman(hepimizin kalbinde) beni gercekten cok duygulandırdı.Oya hm sana binlerce teşekkürler.
Yalnız biz kaybolmadık oya hm.Yakıt almak için sizden önce hareket ettik. Biz sizi yolda beklerken siz başka yoldan limana gitmişsiniz.
 
Hi Vefa

I m in Paris now, it s great to see the Eifel tower, the Louvre, La Place du Concorde etc...

I m glad I met you too and I will send you the picture asap

got to go but I will write later

Nicolas


23 Mayıs 2005 Pazartesi, on günlük muhteşem bir tatil dönüşü aldığım bu eposta sımsıcak yayılmıştı yüzüme.. Ve işe başlangıç stresinden de kurtardı beni Nicolas.

22 Mayıs gece otogardayım.. 7 numaralı peronda. İsmail Abim eşi ve çocuğunu bekliyorum. Günler su misali akmış.. Dönme vakti gelmiş. Ben ise bilmiyorum, gözlerimde Marmarayı mı taşıyorum Ege yi mi? Geliyorlar sarılıyoruz.. Ve bir an gelip yanaşıyor otobüs, veda anları! Otobüsün önüne baktığımda yine muhteşem bir işaret görüyorum. Bir kelebek yapışmış mercedes logosu olan yuvarlak ızgaraya.

Koltuk numaram 19!! Benim en sevdiğim sayıdır ve taa liseden beri takip ederim 19 a denk gelen her şeyi. Doğum yılım 1972. 1+9+7+2=19.. Bir spor ayakkabım vardı mesela, 19 ufak delik vardı burnunda. 19 yaşımda ve 1991 yılında yıllardır istediğim bilgisayar olan Amiga yı almıştım. O zamana dek Amstrad ve Commodore gibi bilgisayarlarım olmuştu Amiga dan evvel. Ve 19 Mayıs 2005.. Yer küre yarıldı, dev bir orman çıktı her ayrıntısıyla birden ve benimle konuştu sonunda Şehrinaz! "Gu guuk guk!"

Koltuk numaram 19! Kulaklarımda yirmi sekiz yıldır özlediğim guguk kuşu sesleri yankılanırken ilerliyorum otobüste. Genç, uzun boylu bir adam oturuyor.. Pencere kenarı boş. Bakışıyoruz. 19 diyorum, burası benim olmalı.. Bir ön koltukta bir kadın ve daha genç bir kadın daha var. Benim önümdeki kadın yatırmış koltuğu. Saat 22:00.. Kadın oralı değil. İsmail abim kadına rica ediyor ve dik hale geliyor koltuk. Ben ise o saniyede kadına gıcık olmuşum.

Otobüs kalkıyor.. Bir yeri terketmenin sızısı başlıyor en azından! İkramlar geliyor. Kek alıyorum. Beceriksizliğimle beraber keki de yiyorum. Yanımdaki kişiyi süzüyorum ve Türk olmadığı belli diyorum. Dayanamıyorum ve "do you speak English" ile başlıyorum.. "yes" diyor başını sallayıp gülümseyerek. Kendini gösterip Nicolas diyor ben de Vefa. Ve saatler süren muhabbet başlıyor. Öyle dalıyorum ki, hostesin çay ikramına "no" diyorum, hostes bir an bakıyor ve kahkahayı basıyorum. Nicolas, Kanadalı avukat. 38 yaşında. 5 yıl çalışıp bir yıl tatil yapıyor. Ve bu bir yılını da sevgilisi isabel ile dünyanın dört bir yanını gezerek değerlendiriyor. İsabel bir bilgisayar donanım firması olan "matrox graphics cards" da mühendismiş. İsabel bu gezinin sekizinci ayında Mısır' da hastalanınca kardeşi onu alıp Londra' ya uçuyor. Nicolas ülkemizi tek geziyor. Nemrut diyor. Yine geleceğim ve Doğu Anadoluyu da gezeceğim. Bir meyva (malta eriği) tarif ediyor. Çekirdekleri sert kaygan mı diyorum. Evet diyor. İngilizce adını soruyor. Bulacağım diyorum.. Nicolas dijital fotoğraf makinesini çıkarıyor.. Türkiye' de gezdiği yerleri tek tek anlatıyor bana. Saat 24:00 civarı öndeki kadınlardan biri bir kaç kez bana dönüyor ve sonunda Nicolas a "sessiz olun lütfen" mealinde ingilizce bir şeyler söylüyor ve önüne dönüyor. Nicolas ve ben birbirimize gülüp, işaretleşip bir süreliğine susuyoruz.

Susurluk ta ayran ısmarlıyorum ona. Fakat bu ayranın diğerlerinden farkını tarifte zorlanıyorum. Sadece "ekşi olması" nı tarif ediyorum. Etrafındaki köpüklerin ingilizcesini ben de Nicolas ta hatırlamıyoruz o an.. Bira diyorum, bira gibi görünüyor. Nicolas Fransızca da biliyor.

Abel-Tasman---Falls-River.jpg


Nicolas' la esenlerden metroya biniyoruz. Havaalanını bulmasına yardım ediyorum. Ve tokalaşıp ayrılıyoruz...

Nicolas bu dünya turu macerasını bir web sitesine ( http://www.montourdumonde.com ) aktarıyor. Şimdiden 10 cd dolusu binlerce resmi varmış. Bunlardan eleyip internete koyuyor. Henüz Türkiye eklenmemiş. İki ay daha gezecek Nicolas.

* * *

17 Mayıs 2005 .. Karşıyaka' dan Konak' a geçiyorum vapurla. Yalnızım. En uçta bayrakların sallandığı yerde oturuyorum. Bir gün evvelki spil dağı gezimiz ve balık yemeğimiz hala aklımda. İsmail abim sınırsız bir sevgiyle sunmuştu ev sahipliğini. İsmail abim, eşi Refika Hanım ve çocukları Şahin adeta dört duvar arasında bu dünyaya ait olmayan, cennetten ufak gölgeler kazımıştı İzmir' e.

Vapurdayım, dalmışım, eğik başım. Yanı başıma 10 yaşlarında masal kızı gibi tatlı bir çocuk oturuyor. Yer açıyorum, gülümsüyor, rahatsız olma der gibi. Bana dönük olarak yan oturuyor bacağının birini kenara salıp. Bakıyorum, ben de öyle otursam diyorum, ama yazık ki aralık çok dar. Abla veya teyzeleri olan iki bayan biraz ilerde. Önüme dönüp dalıyorum yine... Kız şarkılar söylüyor. Neşeli eski İstanbul şarkılarındandı sanırım. Benim gözler yaşarmış. Koptum kopacağım. Dalıp dalıp gidiyorum. Birden susuyor kız. Dönüp yüzüne bakınca, iki melek göz ile çarpışıyorum. Bir damla yaş yol almış kızın gözlerinde, gözleri ıslak, gözlerim ıslak.

Gülümsüyorum, gülümsüyor. Adını soruyorum, "Gizem" diyor.. Gizem, bu kadar tatlı bir kız, neşe ve gözyaşı.. Konuşuyoruz.. İzmir' in daha içerlerinde oturduğunu söylüyor. Bir ziyaretten dönmektelermiş. Yaşımı soruyor, "tahmin et diyorum..".. "21 diyor".. "çık" diyorum.. defalarca "ı ıh, daha çık" diyorum. Kız şaşkınlık içinde 28 lerde.. Ve sonunda 33 e varıyoruz. Kız "inanamıyorum" diyor. "inanamıyorum...."

Vapur yanaşınca kalkıyoruz.

"Gizem, çok memnun oldum canım, keşke yine görüşebilseydik.."

"Vefa abi, ben de isterdim bunu.."

"Telefonun var mı Gizem? Varsa numaramı vereyim hı?"

"Var abi, sen yine gelirsen haber ver, senin için geleceğim buraya.."

Vedalaşıp ayrılıyoruz Konak' ta.

İki gün sonra bir kısa mesaj alıyorum:

Kontürüm yoktu yazamadım, Hayırlı yolculuklar. İzmir' de seni seven bi kardeşin olduğunu asla unutma ve hiç bir şeyin seni üzmesine izin verme.
Benim için çok değerlisin.


Ve guguk kuşları karışıyor içime. Bu kadar mı güzel ve gerçekti yaşamak derken kendi kendime; penceremde ışıl ışıl gülümsüyordu hayat!

vefa lök
25/05/2005
 
tırtılcığım bu ne güzel bir yazı-haber-anı... böyle insanların varlığını bilmek ve bir gün onlarla karşılaşmak. sanki yeryüzüne tesadüfen inmişler, bizim için, bize güç vermek için. sırf bu küçük anlar zaten yaşamı değerli kılıyor. :) senin adına çok memnunum ki sen böyle paratoner gibi hep bu insanları çekiyorsun anlaşılan.. :)
 
13-15 mayıs izmir e gezi

tırtılımm sen ne güzel adamsın ki tüm güzellikler seni buluyorrr

Şunu bilir şunu söylerim güzellikler hep güzellikleri getirir burada olduğu gibi :D
 
Harika yüreğine sevgi damlacıkları serpiştirmişler periler senin sevgili TIRTIL :D
 
TIRTIL güzel gönlün sana güzel şeyler yaşatır.İyi şeyler yaşamak ancak yürek açık olunca olur senin yüreğinde ardına kadar açık.Bu yüzden yaşadığın her güzel şey senin güzel yüreğindendir.
 
Ben hep diyorum bıdıbıdı zaten...
Tırtıl süperr, kıskandım seni.....
Özellikle gizem'i ben de gizem istiyorumm
İzmir gezisi sen nelere kadirmişsin :)
 
14-15 MAYIS İZMİR GÜNLÜĞÜ

Altıncı Bölüm:

Günün bütün yorgunluğunu atmak için birazda eğlenmemiz gerekiyordu.Buna bizim buralarda kurtları dökmek denir.Bizde bunun için İzmir’in gençlik merkezi olarak ta adlandırılan İncir altı mevkiine gidecektik.Bunun için hazırlanmamız gerekiyordu.Odalarımıza çıktık.Bu arada biz bayanların biraz daha süslü olması malum bilinir.Bu yüzden önceden kuaförümüzü de ayarlamış
tım.Ama galiba içimizde en süsümüze düşkün olan ben Cin Cin ve Pozitif Gamzeydik.Biz Üçümüz arkadaşları otelde hazırlanmaları için bırakıp Semino’nun abisinin aracıyla kuaföre gittik.Ben önceden onlara bizim tişörtlerden birer tane vermiştim.Geldiğimizde bizi öyle karşılayacaksınız ha diye.Onlarda seve seve bunu yapmışlardı.Eski dostum Necdet abim ve eşi Canan.Zaten hiçbir zamanda beni kırmazlar.Bizi iyice süsledikten sonra tekrar otele döndük.E tabi bu arada saatimizde epey geç olmuştu.Herkes muhteşemdi.Erkeklerimiz ayrı bir yakışıklı, bayanlarımız da şıkır şıkırdı..Aslında enerjimin bitmesi gerekirken daha da bir enerji alıyordum sanki.Bunu nedenini düşünürken anlamıştım.Tüm gezi boyunca en önde yerlerini alan Yusuf Özbek’in ve Ayhan abının verdiği dopingmiş.Onların önde sürekli bana gülümseyen yüzleri bu enerjiyi veriyormuş.Yusuf Özbek yani namı değer Duna onunla daha önce Wettabe de tanışmıştım.Ancak bu gezi sırasında daha yakın tanıma şansım oldu.İnanılmaz pozitif enerjisi olan ve bunu çevresine de olumlu bir şekilde yayan harika bir insan.Bu arada onun uzun saçlarını unutmakta mümkün değil.Bide gezi boyunca hep benle uğraştı kızdırmak için ama başarılı olamadı.O kızdırdıkça ben Enerji aldım. Tabi ortağım Cin Cin’in o güzel kahkahaları,Güzide abla ve Arzumun hep gülen gözleri Aytanemin, Alper’in, Yeditepe’min ve tüm arkadaşlarımın bana yüklediği enerjiydi bu. Saat 22 30’da ancak akşam yemeği yiyeceğimiz yere vara bildik. Dedim ya gece uzun ve hele İzmir geceleri biraz daha uzundu.

Yemek yiyeceğimiz yer İnciraltı sahilinde açık havada bir mekandı.Orada bize hazırlanmış olan yerlerimizi aldık.Bu arada orada bulunan bir müşteri bizlerden bir ricada bulundu henüz mekana girmiştik.Bu bayan bir müşteriydi.Bizlerin üzerinden karanfil geçirmek istiyormuş.Bizde kırmadık kendisini hoşumuza da gitti tabi.Restorant’tan içeri girmemizle üzerimizden karanfillerin yağması. Resimlerde Küba ile Yusuf Özbek’in kafasındaki karanfiller o karanfillerdir.Buda orada yaşadığımız bir sürprizdi.Hep ben mi sürpriz yapacaktım arkadaşlara buda hayatın bize yaptığı o gün için güzel bir sürprizdi.

F2yEWuKP.jpg


Bu güzel hoş jetsen sonra bizler gecenin atmosferinde hoş anlar yaşamaya başladık.Hiç yerimizde durmadan hep pisteydik.Ben zaten normalde de hiç duramam müziğe karşı.Dostlarımda yanımda olunca hiç oturmadım gecenin son anına kadar.Halaylar çektik el ele,yürek yüreğe,karşılıklı zeybekler,çok çok şeyler yaşadık. Oradaki müşterilerde bizlerle çok şey paylaştı bu anlarımızda.Resimlerdeki ifadelerde bunları görebilirsiniz.

F2BDteHr.jpg

K7qrSFfK.jpg

JDrCn7Ox.jpg

TK7EF3AO.jpg

osgoikMQ.jpg


İlerleyen saatlerde önceden bize bir sahne sözü vardı mekanın. Medcezir arkadaşımıza verilecekti 10 dakika.Ve o an gelmişti.Medcezir sahnesini aldı.Artık koptuğumuzun anıydı.Onun şiirleri,güçlü yorumu sahnedeki performansı bizleri ve o aradaki herkesi alıp bir yerlere götürdü.El ele tutuşarak Medcezir’in şiirlerine karıştık.Medecezir’li dakikalar hiç bitsin istemiyorduk.Onun şiirlerinin büyüsü bir başkaydı çünkü.İnsanı alıp bir yerlere,geçmişten geleceğe sürüklüyordu.

CfvQ4YBN.jpg


Medcezir sahnesini bitirip indikten sonra eğlencemize kaldığımız yerden aynı hızla devam ettik.Gece yarısı 02:00’yi bulmuştu.Artık toparlanıp ayrılma saati gelmişti.Araçlarımıza tekrar bindik.Ama bu arada restorantın önünde yeni bir sürpriz bekliyordu.İçeride aynı ortamı paylaştığımız bir bayan müşteri ısrarla bana” lütfen şu kızı öpmek istiyorum izin verirseniz araca girip öpebilir miyim bir kere lütfen” diyordu.Öpmek istediği kız kimdi?Bu soruyu size bırakıyorum sizce kim?Ve o kızı öpebildi mi?

Yarın bu sorunun cevabıyla kaldığımız yerden devam edelim.
 
tefrika roman mı deniyordu tekmili birden kırk bilmemneydi ama neyse işte eskiden denildiği gibi aynen öyle olmuş, kelime dağarcığım yetmedi anlatmaya...
senaryo gibi olmuş bir de sonu sürprizli.. :)

hakikaten kırk gün kırk gece anlatıyorsun oyacığım sanki hala izmirdeyiz.. :) çok güzel ya devam et.. :)
 
Sevgili Oya,,,,,

Birşeyler yazmak için senin bu yazı serisinin bitmesini bekliyordum ama daha fazla duramadım.Gezi boyunca seni modifiye etmek için pohpohlamak yerine damarına basarak,, zinde kalmana yardımcı olduğuma inanıyorum.Ama hala anlayamadığım şey ( Brüt ) 35 kiloyla o bitmeyen enerjiye nasıl sahip olduğundur. :lol: Gözümle görmesem inanmazdım zaten....
Oya'cığım böylesine kusursuz bir organizasyonu gerçekleştirebildiğin için gelebilen ve de burda okuyan herkezin gerçek övgülerine fazlasıyla laiksin.Benim gibi son kullanma tarihleri bile çoktan geçmiş olanlar için dahada bir başka tabii :lol: ...
Başarılarının devamı dileğiyle tekrar teşekkürler sana....( Cin Cin sana da tabi,aynı övgüler.)
 
izmir gezisi

arkadaşlar hepinizi bu gezi sayesinde tanıdığıma çok sevindim. Hayatımda hiç böyle bir gün yaşamadım. hepiniz ayrı bir güzeldiniz. Bana çok büyük bir güç verdiniz. sizlerden erken ayrıldığım için hepinizden tek tek özür diliyorum özellikle de oya hanımdan( elimde olmayan ailevi nedenlerden dolayı ayrılmak zorunda kaldım )
gezi günlüğü ve fotoğraflar bir harikalar... Oya hanımın bu kadar güçlü bir kalemi olduğunu bilmiyordum. Ayrıca Vefa sen bir müthişsin. Fotoğrafların bir harika... gelecek organizasyonlarda en kısa zamanda daha da çoğalarak ve uzun vakitler görüşmek dileğiyle tekrar teşekkürler...
 
Aşk olsun Tunacım ya ne özürü?Nedenlerini biliyorum.Bizimle Paylaştığın dakikalar için ben sana teşekkür ediyorum.Hem ayrıca bu daha başlangıç.Ne geziler yapacağız hep :wink: beraber.
 
hadi oya abla sen devam et kim o kız :?:
merak ettim.eskiden annem sayesinde pembe dizileri izlerdim bu organizasyon da onun gibi oldu :lol: aman anneme bu yazıları okutmıyım yoksa bana yer vermez :wink:
zevkle ve grurla okuyorum tek kelimeyle harikasınız.
 
E madem bu kızı merak ettiniz.Hemen açıklamak olmaz.Biraz daha bekleteyim sizi, merak edin bakalım.Bugün açıklayacaktım ama.Bir gün daha bekleyin bakalım. :wink: Bu kız kim? :wink:
 
sen cadısın cadı oyacıgım:))))ya meraktan öluyorum ya yaz şu bolumu de:))
 
oy oy oyyyy

Oyacım gönlüne kalamine sağlık güzelim hani izmirde olmasam bu yazdıklarını bire bir yaşamamış olsam neden diyeceğimki bu yazıyor yahu!!! harbi yazmışın birtanem yaşanmışlıklar bukadarmı güzel anlatılır ben sizlerle birlikteyken hayatımda nadiren yaşadığım riyasızlığı, çıkarsızlığı, dostluğun yalınlığını kısaca güzel olan herşeyi yaşamıştım.İçimde huzur ve çoşkuyla inan şimdi yazdıklarını okurken aynı hisleri birazda duygulanarak okudum.Allah dilediğin herşeyi sana versin güzel ve kocaman yürekli insan.Sağolasın yaşattıkların için teşekkürler.
 
14-15 MAYIS İZMİR GÜNLÜĞÜ



Yedinci Bölüm:

Bu bölüme sorunun cevabıyla devam edelim.Bulabildiniz mi?Bu kız kim?Evet bayanın ısrarla öpmek için izin istediği kız ...Bütün gece etrafına dağıttığı tebessümleri,sevimliliği,hayat dolu oluşu,cana yakınlığıyla gönülleri kazanmıştı.Yabancı bayan bu yüzden onu öpmek ona sarılmak istiyordu.E tabi ki bizde böylesi içten bir duyguya izin verdik.Bu anlamlı yaşanmışlıklarla gecemizi burada bitirerek otelimize doğru yola koyulduk.

Otelin barında sohbetlerimize kaldığı yerden devam ettik.Ancak ben günün yorgunluğundan ve hiç uyumamış olmaktan doğal olarak oturdu ğum koltukta uyumaya başladım.Arkadaşlarımdan izin isteyerek odama çıktım.Bizimkiler kaldığı yerden sohbetlerine büyük keyifle uzun bir süre devam etmişler.Hatta o saatten sonra sahile inip orada da sohbetlerine devam edenlerimizde var.(Ayhan abicim :wink: ) Bunları sabah haberlerinde aldım.

Sabah kahvaltımızı otelin salonunda büyük keyif içinde yaptık.Hepimiz oradaydık.Uykucu Direktör yani namı değer Seyfo hariç.O otelden ayrılana kadar uyumayı tercih etmişti hatta ona kalsa İzmir’den çıkana kadar uyuyacaktı.
Kahvaltı sohbetimizde içimiz biraz buruk olmakla beraber yaşanmışlıkların güzelliği aramızda daha güçlü bağlar kurmuştu.Sona yaklaşmıştık belki ama bu son değil ilklerden biriydi geleceğe uzanan yolda.Aytanem’in de dediği gibi riyasız,çıkarsız sağlam dostlukların başlangıcıydı bizlerin kurduğu.Kahvaltı sonrasında artık otelden ayrılma hazırlıkları başlamıştı birkaç saat daha beraberliğimizi devam edecekti İzmir’de.İzmir’e yeni izler bırakmak için hızlı bir şekilde toparlandık. Lobide bilet dağıtımını hiç yapmak istemediğim halde dönüş olmasaydı sanki dercesine ellerim titreye titreye verdim biletlerini. Arkadaşlarında almaya niyeti yoktu ama biletlerini gibicesine zamanı uzatıyorduk.Ve artık otelimizle vedalaşıp konvoyumuzu yaptık tekrardan.

Yeni durağımız meşhur İzmir Fuarıydı.Kornalarımızı çala çala girdik Fuar alanına. Biz geldik çekilin yoldan dercesine.

Evet biz gelmiştik Fuara.Kendimizden izler bırakmak,ifadeler bırakmak için.Meşhur yılların Göl Gazinosunda herkesin anılarına bir şeyler kattığı Müzeyyen Senarların ,Zeki Mürenlerin yaşanmış anılarının içerisinde bizde kendimizden bir şeyler bırakacaktık bu mekanın yıllanmış dokusuna.Göl Gazinosunun önünde yine palyaçomuz balonlarımızla iş başına geçti.Bizde mekanın içerisinde Medcezirli dakikalar yaşamaya başladık.Açık havada mekanın önünde insanlar sıraya girmiş balonlarımızın anlamını anlamaya çalışırken bizlerde Medcezirli dakikaları yaşıyorduk içeride.Bize ihanet eden tek şey zamandı.Sanki yetişeyeceği bir yer vardı.Koştururcasına hızla ilerliyordu.Bizse hızla giden zamana inat içine çok şeyi dolduruyor onun hızını ,nefesini kesmeye çalışıyorduk.Ama hızlı giden zaman kazandı vakit yine geldi.Ayrılma vaktiydi bu gelen.Üstelik neredeyse otobüsü müzü kaçıracak kadar azalmıştı vaktimiz.


İstanbul,Bursa ve Balıkesir yolcularımız yani Ayhan abı, Medcezir,Piyango,Çılgın1,Sönmez,Cincin ,Yusuf Özbek,Aytanem,Kadir Özdemir ve annesi, Yeditepe, Çiğdem, Ayşegül, Gülser, Nisan rüzgarı, Kadir,Alp-Alp ve arkadaşı Mehmet fuarda vedalaştık kubayla,yeğeniyle mavişle,bize iki gün boyunca arabası ve yüreğiyle yardımcı olan Semino’nun abisiyle ve Tırtılla.Tırtıl İzmir’i çok sevmiş olsa gerek bir hafta daha kalacaktı İzmir’de.Dolu dolu yaşamak İzmir’i biraz daha kucaklamak istiyordu.Buruk ama sağlam dostlukların kurulduğu bir ayrılıktı. Ben, Semino, Güzide abla ,kızı Arzum, kameramanımız Çağdaş,Barış ve Palyaçomuz hep birlikte yolcularımızla terminale gittik.Ayhan ağabeyimizin yolda bize çok hoş bir sürprizi oldu. Çaktırmadan radyo medcezire Engelliler Biz için bir istekte bulunmuştu.Bu çok hoş sürprizle terminale girdik.

Sonrası ve son yaşanmışlıklar buna da yarın devam edeceğim.
 
"kimmiş o kız" dediğinde ben yazacaktım "sendin ya" diye ama oyanın hikayesini bozmayayım diye dokunmamıştım. :)
 
Uykucu Direktör yani namı değer Seyfo hariç.O otelden ayrılana kadar uyumayı tercih etmişti hatta ona kalsa İzmir’den çıkana kadar uyuyacaktı.

Adım Uykucuya çıktı Oyaaa
Sohbet odasına ne zaman girsem hoşgeldin uykucu diyorlar. İyi ki 2 saat fazla uyuduk yani. E çok oynadım gece... üstelik otele geldikten sonra saat 4 buçuk 5'e kadar barda oturdum. Ne yapayım? Uyurum tabii.
 
14-15 MAYIS İZMİR GÜNLÜĞÜ

Son bölüm:

Artık ayrılma vaktiydi.Belki zamanın az kalması aracın kalkmasına benim adıma isabet olmuştu.Arkadaşlarımla sarılamadım,tek tek kucaklaşamadım ama kopmak üzereydim ağlamamak adına zamanın kısalığı benim için isabet olmuştu.Çünkü tutamayacaktım kendimi biliyordum.Bütün gün bu duyguyu an be an yaşamış kendimi frenlemiştim.Zamanın az kalması da bana yadım etmişti.Tek tek araçlara binerken bize sadece el sallamak kalmıştı.Ben,Güzide abla, Arzum, Barış, Semino.Güzide abla ve kızı Arzumun aracı gece yarısı kalkacağı için onlar bir sürede daha İzmir’i gezmek istediler.Kameramanımız Çağdaş’ta onlara refakat ederek.Barış’ta Tırtıl gibi İzmir’de birkaç gün daha kalacaktı.Bizlerde vedalaştık.Artık vedalaşma anları,burukluklar içimizde ayrılma saatiydi.

İki güne çok şey sığdırmıştık.Bir aydan fazla süren bir çalışmayla her şeyi iki güne sığdırmıştık. Yaşanmışlıkları,dostlukları, sevgiyi her şeyi.Önemli adımları atmıştık,yılların birikimini,bir çok oluşuma karşı tavrımızı koymuş tuk.Bir Mantı partisiyle başlayan kıvılcım dalga dalga yayılmaya başlamıştı.Bursa,Yaza Merhaba Partisi ve İzmir.Artık yeni oluşumlarda daha farklı mesajlarda kimse tutamazdı yüreğimizin sesini.

Bu gezide bizlerle olan, İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Antalya, Kay-seri,İzmit,Bodrum’dan kalkıp gelen ,İzmir’den bizlerle olan ve yüreğiyle gelmese de bizleri destekleyen herkese ve çalışmada destekleriyle bizleri yalnız bırakmayan Pamuk kale Turizm yöneticilerine,Teknik Ortopediye,Pamuk kale TV yetkililerine,Seminonun abisine gönül dolusu teşekkürler sunuyorum.Oysa Yerel yönetimler vermeliydi bu desteği.Yerel yönetimin vermesi gereken desteğe onlar ortak oldu.Bizi hiçbir konuda yalnız bırakmadılar.

Ve en önemlisi bu oluşumun oluşmasında yanımda varlığını her zaman hissettiren ve iyi bir ekip arkadaşlığının en iyi örneği olabilen örnek insan Cincinin yüreğinin sıcaklığı ve kahkahalarının gücü olmasaydı bu kadar kolay olmazdı hiçbir şey.Ona verdiği destek ve güven için teşekkürlerde yetersiz kalır.Sevgili ortağım iyi ki seni tanıdım,iyi ki varsın.

Cincinle kurduğumuz ekip arkadaşlığıyla sizlere daha dolu dolu yeni imzalar taşıyan güzel şeylerde yeniden beraber olmaya…..

Evet bir gezi daha bitmişti.Son mu demeliyim yoksa yeni başlangıç mı?Evet bu son değil yeni bir başlangıç.Bu yüzden gezi günlüğünü bitti diye kapatmıyorum , sizlerin deyişiyle arkası yarın kuşağını.Belleklerde yaşanan tatlar yeni gezilerimizde tazelensin diye.Arkası yarın kuşağı tatile girdi diyelim yeni bir geziye,yeni bir organizasyona kadar.
 
Allaaaaahhh Oya,

ne kadar bekleyecegiz tahminen?? :)

yeni organizasyonlar icin sabirsizlaniyorum, :)

Oya Tekin' Alıntı:
[size=4]Ve en önemlisi bu oluşumun oluşmasında yanımda varlığını her zaman hissettiren ve iyi bir ekip arkadaşlığının en iyi örneği olabilen örnek insan Cincinin yüreğinin sıcaklığı ve kahkahalarının gücü olmasaydı bu kadar kolay olmazdı hiçbir şey.Ona verdiği destek ve güven için teşekkürlerde yetersiz kalır.Sevgili ortağım iyi ki seni tanıdım,iyi ki varsın. [/size]

Sen de iyi ki varsin Oya'cigim, iyi ki varsiniz, tesekkur ederiz bize guzel seyler hazirladiginiz, guzel anilar yasamamiza vesile oldugunuz icin...
 
Bu oluşumda yer aldığım, yenı dostluklar,arkadaşlıklar kurduğum için bize bu zemini hazırlayan başta Oya abla sana,Cincine emeği geçen herkese ve en önemlisıde bizlere sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum orada yaşanılan guzellikler ve paylaşımlar adına..
 
yeni üyeyim beni de aranıza alın üstelik izmirliyim evsahipliğim sözkonusu bu siteyi tam anlamıyla kullanmayı bildiğim söylenemez ilk denemem internete yabancı değilim fakat siteyi ve sizleri tam olarak tanımak istiyorum
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt