Sevgili kardeşim,
Oturanboğa’nın bahsettiği genelgenin bir çıktısını her zaman yanımda taşır ve yol üzerine park ettiğimde de bu genelgeyi ön cama koyarım. Hatta park kartı olanların da park hakkı olduğuna dair kısmın yazı boyutunu büyütüp kırmızı renge boyamış durumdayım ki dışarıdan bakıldığında hemen göze çarpsınve rahatlıkla okunabilsin.
Benim arabamın plakasında aracın sakatlara mahsus bir araç olduğuna dair işaret yok zira sol ayak sakat sağ ayak sağlam olanlara yakın zamana kadar bu plaka verilmiyor idi. Ama benim de geçen sene nisan ayından itibaren plakama bu işareti koyma hakkım oluştu. Lakin ben plaka değişikliğine gitmedim,vergilerimi tıkır tıkır ödüyorum zira otomatik vitesli arabamı gerektiğindeçocuklarım da kullanıyor. İstanbul büyükşehir belediyesinden ve sakatlar federasyonundan aldığım park kartlarım var ve arabayı ben kullandığım zamanlar bu park kartlarını da genelge gibi ön, arka ve yan cama koyarım.
Plakamda özürlü işareti olmamasına ve yola sadece bu kartlara istinaden park ediyor olmama rağmen çok şükür polisten bu güne kadar park cezası yemedim.Bursa’da mesela trafik polisinin gözünün önünde arabayı yola park ettim ve polis kartı görünce ne kadar süre kalacağımı sordu ben de kendisine süremin 15 dakika olduğunu bildiğimi ama sakıncası olmaz ise yarım saat kalıp kalamayacağımı sordum ve polis de sıkıntı olmayacağını ifade etti. Keza Fındıkzade’de tıbbi bir merkeze tahlil için gittiğimde arabamı yine yol üzerine bıraktım ve işim bitip de arabamın başına döndüğümde (ki süre 10 bilemediniz 15 dakikadır) polisin arabamı çekme hazırlığı yaptığını gördüm. Park kartlarımın ve ilgili genelgenin ön ve arka camlarda bulunduğunu belirterek arabamı çekemeyeceklerini ifade ettim ve bunları görmediklerini!!!!! belirterek arabamı çekmediler.
Bursa’da, İstanbul’daki İspark gibi, Bursa belediyesi de BURBAK adındaki şirketi ile yolları ve sokakları haraca bağlamış, Deli Dumrul gibi arabasını durdurandan para tahsil ediyor. Bana da toplamı yedi lira tutan iki makbuz kestiler. Ben de kendilerine elektronik ortamdan ağır bir dilekçe yollayarak bu haracı kendilerine ödemeyeceğimi, genelge ile, bazı istisnai mahaller hariç olmak üzere, bana istediğim yere park etme hakkı verildiğini, özürlülere mahsus park kartı olan araçların da sakat aracı sayıldığını ifade ettim. Bana verdikleri cevapta park cezasını sildiklerini bildirdiler ancak bundan böyle sakatlara mahsus park yerlerine park etmemi istediler.
Netice itibariyle sorun çıkartan bir polis arkadaşımız ile dalaşmanın gereği yok, anlayışla ve tatlı dille mesela rahatlıkla halledilebilir. Ancak park süresini aşmadığımız durumlarda mevzuatı bile bile park cezası kesilmiş ise,kısacası haklı isek, kesinlikle kesilen cezaya usulünce itiraz yapmalıyız. Bildiğiniz gibi İstanbul’un neredeyse hemen hemen her sokağında, her caddesinde MOBESE sistemine dahil kameralar mevcut. Hele hele havalimanı bölgesinde her santim bu kameralar vasıtası ile izleniyor. Park ettiğimiz alanda ne kadar süreden beri durduğumuz, park süresini açıp aşmadığımız, polisimizin cezayı haklı olarak kesip kesmediği kameraların incelenmesi sonucu rahatlıkla tespitedilecek şeyler. Devlet almasına alır ama vermesine gelince kolay kolay vermez.Bu gerçeğe rağmen haklı olduğumuz durumlarda yani haksız yere park cezası yediğimiz durumlarda ben eminim ki bu cezayı rahatlıkla geri alabiliriz yeterki usulünce hareket edelim. Belki alması zaman alır ama önemli olan haksızlığakarşı çıkmak değil midir?