Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Dernekler haklarımızı yeterince savunuyor mu? [Tartışma]

kibar26

Yeni Üye
Üyelik
20 Ara 2005
Konular
1
Mesajlar
3
Reaksiyonlar
0
Bence koltuk sevdasından başka şey düşünmüyorlar
 
Arkadaşlar genelleme yapmanın pek doğru olmayacağını düşünüyorum. bu tip dernekleri şahsi çıkarları için kullanan insanlar az değil. ancak mesleki ve vicdani sorumlulukla çalışan insanlara haksızlık etmemeliyiz. Ayrıca özürlülere ne gibi yardımlardan kastınızı da tam olarak açmanız faydalı olacaktır.
 
ben hiç bir derneğe üye olmadım çünkü benim üye olmamı gerektirecek beni bu yönde ikna edebilecek engellilere yönelik hukuki,maddi,manevi,sosyal,psikolojik vb.ne yapabiliyorlarsa bunları netleştirip bizede vizyonlarını iyi yansıtabilirlerse bizlerde ikna olabiliriz dernekleri sadece özel günlerde engellileri toplayıp yemek eğlence gibi sosyal aktiveteler yapan, üç beş dernek yöneticisinin engelli derneği çatısı altında tamamen kendi koltuk,makam sevdalarınu yürüttükleri sosyal kurumlar olarak görmeyiz diye düşünüyorum :!:
 
dernekler sadece kendilerini düşünüyolar bu durumu kınıyorum :evil:
 
ne hakkı ya bu ülkede bizim hakkımız yok
bir hakkımız var oda otobüslere bedava binmemiz :) :)
 
Bir konuyu eleştirirken iyi gitmediğini savunurken ne zaman beraberinde çözümlerinide sunacağız.

sadece olumsuz eleştiriler belirtmek den ileri gidemeyecekmiyiz? bu dernekler bizim yani biz engellilerin gidip sahip çıkmazsak görev almakdan kaçarsak değişimin ve işleyişin düzelmesini çok bekleriz.

Şahsım adına dernek yöneticisi olduğum için olayın içinde olan biri olarak idealist ve profesyonelce konulara çözüm arayan dernek yöneticileri bir elin parmakları kadar bile değiller. Çünkü sadece istemekle yetinen ama somut çözümlere destek olan birlik içinde görev almakdan kaçan bizler daha bu şekilde çok dertleniriz.

Lafla peynir gemisi yürümüyor.

Suya sabuna dokunmazsak kirlilik içinde bir yaşam sürdürmek zorunda kalmaya mahkum olacağız.

saygılar ve sevgiler.
 
Siteye üye olduğum gün göndermiştim bu makaleyi , nostalji oldu... :)

DERNEKLERİMİZ VE KATILIMCI DEMOKRASİ
Halil Köseler

Belirli amaçlar etrafında demokratik baskı grubu olarak topluma ve devlete sesini duyurmak, üyelerinin hak ve çıkarlarını koruyarak sorunlarına çözüm bulmak üzere kurulmuş dernekler birer sivil toplum örgütleridir.

Dernekler birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen üyelerden oluşur. Her derneğin kendine özgü bir kimliği vardır. Bu kimliğin ortaya çıkmasını sağlayan en Önemli faktör ise derneği oluşturan üyelerdir. Her üye, farklı, bilgi ve yetenekleri, farklı ilgi alanlarıyla, farklı siyasi eğilimleriyle o derneğin zengin insan kaynaklarını oluşturur. Bir dernek, üyeleri ne kadar farklı birikim ve eğilimlere sahipse o ölçüde daha güçlüdür. Ruhsal, sosyal, kültürel ve siyasal birikimleriyle farklı olan üyeler üyesi oldukları derneğe de farklı fikirler, değerler, perspektifler sunarak dernek çalışmalarına büyük bir ivme kazandırırlar. Bu nedenle farklılıklar bir korku ve endişe kaynağı değil, güçlülük ve zenginlik kaynağı olarak görülmelidir. Her üye birbirinden bir şeyler öğrenirken dernek aynı anda bunların hepsinden yararlanır. Bir dernekte Farklı özelliklere sahip üyelerin varlığı, ayrı, ayrı nehirlerin aynı denize dökülmesi gibi değerlendirilmelidir.

Üyeler daha çok, uyulması istenen mecburiyetlerle değil, bilgi ve yeteneklerini kullanmak üzere verilen fırsatlarla motive edilmelidir. Dernekte her üye potansiyel bir yönetici, bir lider olarak görülmelidir. Her üyenin dernek yararına sunmak üzere az ya da çok bir katkısı olabileceği düşünülmelidir. Örneğin bazı üyeler, Bir projenin parasal kaynaklarını bulmakta, bazı üyeler projeyi uygulamaya koymakta, bazıları güzel yazı yazmakta, bazıları güzel konuşmakta, bazıları sosyal etkinlikleri organize etmekte yetenekli olabilirler. Bütün üyeler, ortak çalışmalar ve fedakârlıklar için inandırıcı nedenlere, somut hedeflere ve yeterli psikolojik motivasyona sahip oldukları sürece dernek faaliyetlerine daha etkin olarak katılırlar. Başkalarına yapılabilecek en büyük iyilik, kendi zenginliklerimizi onlarla paylaşmak değil, onların kendi zenginliklerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini sağlamaktır.

Üyeler ilk başlarda, derneğin amaçlarının , kendi hak ve sorumluluklarının neler olduğunu bilmeyebilirler. Bu gibi eksikliklerin giderilmesi planlı ve sürekli eğitim çalışmalarıyla sağlanmalıdır. Dernek yönetimleri, üyelerin istediği her soruyu sorabileceği, istediği her şeyi öğrenebileceği, istediği her fikri açıklayabileceği, demokratik bir ortam oluşturarak, onları tatmin edici her türlü açıklamalar yapmaktan kaçınmamalıdırlar. Böyle bir sürecin yaşanması engellendiği takdirde, üyelerin sorunlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda gerekli bilgi ve deneyimlere sahip olma olanakları da engellenmiş olur. Bilinçli bir kitle yaratmak bilinçli bir üye yaratmakla başlar. Bir üye, "dernek benim için ne yapıyor sorusunu sorma hakkına sahip olduğu kadar, ben dernek için ne yapıyorum sorusuna da cevap vermek zorundadır. Her dernek üyesinin seyirci üye olmaktan çıkıp katılımcı üye olması halinde, sorunlar çok daha kolay çözülecektir. Her sorundan şikâyetçi olan ve çözümü hep başkalarından bekleyen insan, bir mum yakmak yerine sürekli karanlığa küfretmeyi sürdüren bir insana benzer. Karamsar insan, her olanaktaki engelleri, iyimser insan ise her engeldeki olanakları görür.

Derneklerimizin; haklarına sahip çıkan, sorumluluklarına da yerine getiren üyelere ihtiyacı vardır. Demokrasinin vaz geçilmez bir parçası olan oy kullanmak, bir üye için hem önemli bir hak, hem de önemli bir sorumluluktur. Bir kişinin oyu o kişinin sesi demektir. Oy kullanmayan kişinin sesini de hiç kimse duyamayacaktır. Oy kullanmak, kendimizin ve diğer özürlülerin geleceğini etkileyen kararların oluşumuna, bilgili ve deneyimli yönetici kadroların seçilmesine katkıda bulunmak demektir. Oy kullanmayan kişi, kendisini ve toplumu etkileyen bütün oluşumlar karşısında sessiz kalmayı tercih eden bir insana benzer. Tarih, bazı önemli dönüşümleri sağlayan kararların, sadece bir veya iki oy farkıyla alındığını gösteren çeşitli örneklerle doludur.

Demokrasi, toplumun yararını esas almak suretiyle, herkesin arzularına ve tepkilerine aklına ve bilgisine, vicdanına ve iradesine hiçbir engel ve baskı uygulanmadan özgür düşünce ve ifadeleriyle, oylarıyla karar alma süreçlerine katılabilmesini sağlayacak sosyal, fiziksel, psikolojik koşullardan oluşan bir sistemdir. Demokrasi, bireyler için koşulların eşitliğini değil, fırsatların eşitliğini garanti eder.

Dernek yaşamında, bütün Sorunları parmak hesabına dayalı oylamalarla çözmek, arkasındaki çoğunluk oylarına güvenerek, bunu diğerleri üzerinde sürekli bir baskı unsuru olarak kullanmak, örgüt içi ayrışmaları arttıran önemli nedenlerden biridir. Günümüzde sorunların çözümünde uygulanan en etkili yöntem katılımcı demokrasidir. Üyeler arasında Katılımcı ruhun oluşmasında, uygulanan seçim sisteminin de önemli bir rolü vardır.

Üye sayısı bakımından büyük olan kör derneklerinde, çoğunluğa dayalı seçim sistemi ve mutlak listecilik anlayışının, katılımcı demokrasiyi zayıflattığı görülmektedir. Bir derneğin genel merkezini ele alalım. Genel kurulu yasama, yönetim kurulunu, yürütme, denetleme ve onur kurulunu yargı olarak düşünelim.

Şu anda Uygulanan seçim sistemi sonucu, bazı derneklerde, yasama, yürütme ve yargı organlarında yer alan kişilerin hepsinin de tek bir anlayışın taraftarlarından oluştuğunu görmekteyiz. Örneğin, Yönetim kurulu, denetleme kurulu, onur kurulu, federasyon delegeleri gibi birimlere ait adayların hepsi de aynı listede seçilmekte ve aynı düşünceyi destekleyen kişilerden oluşmaktadır. Bu sisteme göre, oy kullanan üyelerin, seçeceği kişilere, bilgi ve yeteneklerine göre, derneğe yapmış oldukları katkılara göre değerlendirerek oy verme olanakları yoktur. Kendi oyundan başka bir tek oy bile alamayacak olan ve dernek çalışmalarıyla hiçbir ilgisi bulunmayan bazı yetersiz kişiler böyle bir listede yer aldıkları için yüzlerce oy almış gibi seçilmiş sayılırlar ve aldıkları bu oylarla övünürler. Çoğunluğa dayalı seçim sistemine göre, herhangi bir liste diğerlerinden bir oy bile fazla alsa derneğin bütün organlarına ve birimlerine tek başına sadece o listedeki isimler seçilmiş olur. Yüzde kırk dokuz oy alan diğer listedeki isimler ise, hiç bir yere seçilemezler. Hatta, belli bir süre sonra, bu sistemin kaçınılmaz sonucu olarak, seçimlerde, farklı düşünceye sahip kişilerden oluşan ikinci bir listenin çıkması da söz konusu olamaz hale gelir.

Böyle bir dernekte katılımcı bir demokrasinin varlığından söz edemeyiz. Kendi içinde yapılan Denetimlerin ve yargılamaların tarafsız olacağını düşünemeyiz. Örneğin, onur kurulu; seçimlerin kazanılmasında, listenin oluşumunda belirleyici rolü olan bir yönetici hakkındaki şikâyetler karşısında tarafsız karar veremez. Onu himaye edici bir tavır sergiler. Yöneticilerin istemediği üyeleri ise, hiç tereddüt etmeden ve hiç bekletmeden haksız yere dernekten ihraç eder. Seçim sistemi nedeniyle dernek içerisinde Güçlü bir muhalefet olmadığından, Denetleme kurulu, ciddi eksiklikleri olan bir yönetim hakkında kendi taraftarları olması nedeniyle hiçbir işlem yapmaz. Bunlar, geçmişte ve bugün bizzat yaşayarak tanık olduğumuz olaylardır. Bazı istisna olumlu örnekler ise, bu düşüncemizin yanlış olduğunu kanıtlamaz. Çünkü, istisnalar kaideyi bozmaz.

Bir dernekte, nisbi temsile dayalı seçim sistemi uygulandığında, üyelerin dernekle bağları güçlenir ve katılımcı bir üye potansiyeli oluşmaya başlar. Olumsuzluklar önemli ölçüde azalır. Özürlülere zarar veren yanlış zihniyete sahip yönetimlerin iktidarları bu kadar uzun sürmez. Çünkü, bu sistemde, seçime birden fazla liste katılır ve her liste aldığı oy oranında dernek organlarına kendi adaylarını sokabilir. Bağımsız olarak giren adaylar da aynı olanaklara sahip olurlar. Nisbi temsil sistemine karşı çıkanlar bu sistemin derneklerin bölünmesine yol açacağını iddia edebilirler. Ancak, bu doğru bir iddia değildir. Çünkü, bölünmeye yol açan asıl sistem, seçimlerde üyelerin yüzde kırk dokuzunun dernek organlarında temsil edilmesini önleyen çoğunluk sistemidir.

Bütün bu ve başka nedenlerle; derneklerimizde, demokrasinin, başarının, dürüstlüğün, katılımcılığın güçlenmesini isteyenleri, nisbi temsil seçim sisteminin uygulanmasını savunmaya ve buna katkıda bulunmaya çağırıyorum.
 
sema ellerinize sağlık paylaştığınız için teşekkür ederim.
ne güzel anlatılmış anlatılmak istenilenler.
 
BENİM DERNEKLER KONUSUNDA FİKRİM: BELKI AMİYANE BİR TABİR OLACAK AMA BAL TUTAN PARMAĞINI YALARMIŞ ŞEKLİNDE
 
eline sağlık sema arkadas

bence bizler herseyi hazır bekliyoruz size sorsam türkiye cumhuriyeti kurulduğundan bu yana bizim için çıkan kanunları kimler çıkartıyor ve çıkması için kimler çaba gösteriyor tabiki sivil toplum örgütleri yani dernekler peki sizler simdiye kadar ne ler yaptınız sizden sonar gelecek engelli arkadaslarınız kader ortaklarınız icin eleştiri ve temenninden başka bir kösede oturupta ahkam kesmek kolay derneklerinde kaderini belirleyen üyelerdir üyeler ne kadar cok bilgili ve aktif olursa derneklerde o kadar faydalı olacağı inancındayım
 
BATUHAN' Alıntı:
BENİM DERNEKLER KONUSUNDA FİKRİM: BELKI AMİYANE BİR TABİR OLACAK AMA BAL TUTAN PARMAĞINI YALARMIŞ ŞEKLİNDE

Bende amiyane bir cevap vermeği isteği içine girdim.

Uzakdan davulun sesi güzel gelirmiş.
 
hiç bir dernek hiç bir üyesinin sorunlarına adamakıllı çözüm bulmamıştır..
 
O zaman arkadaşlar derneklerden ne bekliyorsunuz?
Beklentilerinizi belirtirseniz dahi iyi olmazmıi..!
 
derneklerin yapması gerekenlerden hariç her haltı yediklerini çok iyi biliyorum
hepsinin köküne kibrit suyu
şimdi demeyin ammada yaptın diye

ben 14 senedir bir sivil toplum örgütünde çalışıyorum
şahsi işler dışında pek birşey yapılmadığına inanıyorum
 
şimdi dernekleri taşlamadan önce :) iğneyi ilk önce kendimize batırmamız lazım çuvaldız nereye gideceğini bilir birkere dernekleri ayakta tutan genellikle üyeleridir yani bir derneğin üyesi ne kadar çoksa söz hakkı okadar çoktur genelde böyledir ha sorun nerde hiç bir derneğin üyeleri yönetime karışmaz eğer yönetimdeki yönetici idealist biriyse yani hakikaten bir şeyler yapma çabasındaysa kendisi çabalar ve üyelerine bir şeyler vermeye çalışır ama bu çalışma hep kısır döngüdür çünkü üyelerden bir tepki gelmez ve en sonunda ya dernek kapanır yada kurnazın biri gelir daha çok şeyleri yapabileceğini savunarak eski idalist yöneticiyi ortadan kaldırır ve bu yeni kurnazımız kendi istekleri doğrultusunda derneği yönetir ve asıl tartışılan cep doldurma olayı gerçekleşir. Bazı sivil toplum örgütleri gerçekten başarılıdır niye başarılıdır çünkü katılım vardır yöneticileriyle beraber üyelerde bir şeyler yapabilme isteğindedir, belki bizdede istek var bizede imkanlar verilse mükemmel işler çıkartabiliriz ama bir sorunu atlıyoruz o da derneklere gitmeyi kaç kişi acaba üye olduğu derneğe gidiyor 1 sefer yada 5 sefer gitmek bahsetmiyorum sürekli gitmekten bahsediyorum genelde hiç birimiz gitmeyiz hepimizin kendimize göre gerekçeleri kesin vardır ama genede derneklerimizi yöneticilerine teslim etmemek gerekir :D ama bildiğiniz gibi genel olarak türkiyemizde ufak bir ulaşım problemimiz vardır tekerlekli sandalyede olanlar mesela otobüsleri kullanamıyorlar mecbur ya birisinin aracıyla bir yere gitmek zorundadır yada taksiye binmelidir eh buda biraz mali yönden külfetli olmaktadır bu sorunuda aşmamızı ancak istanbul için konuşursak eğer iett halledebilir otobüslerinde değişiklik yaparak ama böyle bir projeye büyük şehir belediyesi sıcak bakmadığı için otomatikman iett de yapamayız diyor büyük ihtimalle diğer şehirlerimizdede durum böyledir yani özetleyecek olursak derneklerin bişey yapabilmesi için üyelerinin yöneticilerine istekte ve katılımcı olması gerekiyor buda derneğe sürekli gitmeyi gerektiriyor derneğe sürekli gidebilmek için laşım probleminin çözülmesi gerekiyor buda gene bizlerin birey olarak değilde topluca sürekli bıktırana kadar daha üst yöneticilere baskı yaparak halledilebilir. biraz uzun oldu kusura bakmayın parmaklarıma hakim olamadım :D daha yazacak çok şey var ama şimdilik sanırım bu kadar yeter.
 
Hep birileri birilerinin görevini yapmadıgını söyler o birileride eleştirileri yapanları
eleştirir hayat böyle gelir böyle geçer tüzüklerde klişeler çok icraat icraat kazanmı
yoruz derneklerimiz ayakta kalamıyor indirdiginiz paraları cebe deilde biraz reklam
a yatırın medyayı kullanın engellilerde malzeme çok medyanın ilgisini çekecektir
nede olsa mahkemelerde sürüm sürüm sürünüyoruz avukatlara haksızlıklara ugra
dıgımızda burası türkiye derneklerden yardım yol bekledıgımızde burası türkiye den
iyor türkiyenin suçu ne be ! beş parmagın beşide bir degilki yap yap yap türkiyeye
suçu at orda durun bu ülke bu kadar büyük olmasaydı alamazdı içine bu kadar böcek kafalıyı neyse ben böyle düşünüyorum dernek işi yaş dernekçilerinde şimdi
bana söylediklerini duyabiliyorum zaten benim gibi düşünenler yüzünden böyle oluyormuş bu işler ne yazıkki bende onlara haykırmak istiyorumki bal tutan parma
gını yalamayacak arkadaş.
Birde iş kurumlarını atlıyoruz arkadaşlar sayın oturan boga neden iş kurumlarını şikayet etmiyoruz yahu işyerlerinde 10 yıldır sakat işçi çalıştırmayan işyerleri var iş
kurumları idare ediyor cezai yaptırımlar ı uygulamıyorlar eger cezalar zamanında ve prosedüre göre kesilse bir tane engelli kalmaz hepsi işe alınır asgari falanda olsa ücret sigorta yatar hiç olmazsa ben derimki iş kurumları arkadaşlar iş onlarda
bitiyor kesilse 1000 küsür cezalar zamanında bakın o zaman engellimi kalıyor işsiz
yoksa işverenler ben 10 yıldır engelli çalıştırmıyorum kimsede neden demiyor cüml
lesini kuramaz kurmamalıda buna izin veren tek kurum iş kurumlarıdır artık nasıl 10 yıldır idare ediliyorsa edenler nasıl o maaşı alıpta işlerini yapmadıkları halde yiyebiliyorsa benim aklım almıyor bi nevi dernekçilik işyeri kanunları az maliyet çok
para derneklerde böyle düşünüyordur bence tabiki?
 
evet dernekler suana kadar hiç bir faydası yok hakkımızı aramıyorlar oraya gelip sadece koltuga oturuyorlar ve hava atıyorlar bir yere gidince ben dernek başkanıyım diyorlar kendi işlerini hallediyorlar arkadaşlar
 
merhabalar

Merhabalar
Bu dernek konusunda çoğu arkadaşımız olumsuz yönde düşünmüş düşüncelere saygılıyız elbette fakat sormak istiyorum
Hangi biriniz bir derneğe gidipte dernek yönetiminde bulundunuz?
Derneklerin öncelikle güçlü olması için bizlerin üye pozisyonunda olarak aktif rol oynamamız gerekir ve buna ihtiyaçları var,eğer derneklere gidip aktif olarak bulunmuyorsak haklarımızı kim savunabilir???
Dernek başkanı tek başına kimsenin hakkını savunamaz arkasında güç olması gerekir bu güçte bizleriz bence.
Bizler hakkımızı almak istiyorsak derneklerin arkasında güç olamız gerekir.
Bir dernek yöneticileri 3-5 üye kişiyle hak savunamaz savunulmasınıda beklenemez!
ben bir dernek yöneticisiyim ve kendi adıma konuşuyorum,
Benim gördüğüm yerel düzeyde bir çok haklarımız var iken kimse ses çıkarmıyor diye herkes bildiğini okuyor
oysa bizlerin haklarını savunacak olanlar derneklerimizdir fakat derneklerde yanlarında güç arar aktif üyeleri arar eğer aktif kimse yoksa hiçbirşey yapamaz..
bir dernekte en az 100 aktif üye olursa ancak neresi olursa olsun haklarımızı savunur,yanlış varsa düzeltelebilir
öncelikle bir kurum engellilerin engelliler konusunda haksızlık yapılıyor ise önce iyi olarak yaklaşarak durumu düzeltmeye çalışılır olmuyorsa düzelmiyorsa en az 100 aktif üye ile eylem yapılır ve bakın ozaman nasıl düzeliyor,bizler yanlış birşeyler istemiyoruzki sadece bizlere verilmiş olan haklarımızı savunmak için varız,verilen haklarımıza sahip çıkmak istiyoruz bunun için derneklere üye olarak aktif pozisyonda bulunmalıyızki haklarımıza sahip çıkalıyız.
Saygılarımla.
 
Re: merhabalar

Sevgili uNiQuE_54!
Kısa bir süre öncesine kadar ben de Ankara'da faaliyet gösteren, ve bu alanda söz sahibi olduğunu canlı olarak gördüğüm bir dernekte Genel Sekreterlik gibi aktif bir görevde faaliyet gösterdim ve öyle senin tarif ettiğin gibi kolay olmadığı kanaatindeyim.

Şöyle ki; her şeyden önce bir birey gelip de "ben sizin derneğinize katkıda bulunacağım" gibi bir sorumluluğu taşımamaktadır. Ancak, her dernek, faaliyet gösterdiği alanla bire-bir ilintili olan kişileri kendi çatısı altında toplamaya, ve yaptığı faaliyetlere katkıda bulunması gerektiği konularında ikna etmek zorundadır.

Gel gör ki mevcut dernekler; bırakın bireyleri kendi çatısı altında toplamayı, çatısı altında kendiliğinden oluşan birlikteliği bile dağıtma gayretindeymiş gibi bir görüntü arzetmektedir. Ben, bireysel olarak "engellilerin topluma faydalı, üretken ve tuttuğunu koparacak kadar manevi bir güce sahip olduklarını; ancak mevcut yapının önümüzde bir engel teşkil ettiğini"savunurken; dernekler "milenyum dilenciliği" dalında ihtisas yapmış yöneticilerle bu düşüncelerimi(zi) eritmek için var gücüyle çalışmaktadır.

Ayrıca IRMAK ve diğer arkadaşlarımın da belirttikleri gibi; dernekler, koltuk sevdalıları tarafından işgal edilmiş durumdadır ve bu durum sadece bizim derneklerimizde değil, toplumsal alanda faaliyet gösteren her dernekte mevcuttur.

Biz engellilerin sorunları, bırakın dernekleri, partilerüstü bir boyut aldığı kanaatindeyim ve meselelerimizin bu denli büyümesinin başlıca müsebbiplerinden en önemlisinin de mevcut dernek yapılaşmalarının olduğuna inanıyorum.
 
Özürlü derneklerinin yeterliliği nedir?

Özürlü derneklerine üye olunmalımı ?
İlgisiz kalınmalımı?
 
Bencede sonderece gereksiz bişey. Çünkü şimdiye kadar yaptıkları tek şey yönetici seçmek oldu. Yaptıkları hiç bir icraat olmadı. İş ve İşçi bulma kurumuna kayıt olmak için kesinlikle sakatlar derneğine kayıt olmam gerekliymiş yoksa iş bulunsa bile bu derneğe kaydım yoksa işe giremezmişim. Ha birde bu derneğe üye olurken para ödedim. O para kime nereye neden gitti hiç bilmiyorum.
 
Arkadaşlar bende böyle bir derneğin yöneticiliğini paylaştim gördüklerim çok iğrenç şeylerdi anlatmakla bitmez ben engelli üye arkadaşlarıma bir şeyler yapmaya çalışıyordum dernek başkanı kişisel iğrenç çıkarları için derneği kamu oyunda tüketiyordu vede şu anda bitmiş bir vaziyeti var. niyet kötüyse tabiki bu işler genel merkezlerdede aynı . Ama bu işleri gerçekten üyeleri için yapan derneklerde var. Dürüst insanlarla her şey paylaşılır.

HERŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN
 
Engelli bireylerden oluşturduğumuz engelli dernekleri

Gel gör ki mevcut dernekler; bırakın bireyleri kendi çatısı altında toplamayı, çatısı altında kendiliğinden oluşan birlikteliği bile dağıtma gayretindeymiş gibi bir görüntü arzetmektedir. Ben, bireysel olarak "engellilerin topluma faydalı, üretken ve tuttuğunu koparacak kadar manevi bir güce sahip olduklarını; ancak mevcut yapının önümüzde bir engel teşkil ettiğini"savunurken; dernekler "milenyum dilenciliği" dalında ihtisas yapmış yöneticilerle bu düşüncelerimi(zi) eritmek için var gücüyle çalışmaktadır.

senin yönetiminde bir dönem genel sekreterliği yaptığım dediğin oluşuma ve geçmişteki emeğine saygın. Anladığım kadarıyla yok, kendine saygısı olmayan bir kişininde topluma verebileceği birşeyleride zaten olamaz. bu bağlamda diyebileceğim en son sözü en önde dediğim için de sen biliyorum ki bana kin kusacaksın.ama yapmayın ya alın bu iyi gitmeyen engelli sivil toplum kuruluşlarını siz derleyin toplayın yürütün hizmet verin de millet olarak biz görelim bakalım neler yapacanız.öyle uzaktan ihtisas yok milenyum mevcut yapı falan böyle süslü kelimeleri icraatın ne onu de onu söyle dinleyelim.eleştirdiğin kadara icraatını görelim.
anlatabildimmi kardeşim
eller aya gider siz bir birinizi yersiniz
 
EVET DERNEKLERE ÜYE OLUNMALI VARMI AKSİNİ SAVUNAN :)))

manyak üye-engel savar üye-asimavi üye-sonmez üye SÖZÜM SİZE İYİ DİNLEYİN......

Engelli sivil toplummu tartışıyonuz yoksa dejarz mı oluyonuz;
öyle işgembeden atmak yok:
biriniz anlatıyor gezerseniz sayfaları sizde göreceksiniz, yazmış döşemiş, diyorki , yönetimde diyor bir dönem genel sekreterlik yaptığım, bilimsel milimsel çalmalarda bulunduğum sonra şunu yaptım bunu yaptım,ee- falan filan oldu ayrıldım. içlerinde neler dönüyor ben biliyorum,yaa öylemi al alala bak sen vay anasını be dök içini rahatla mı burası.eleştirmeninde bir usulü var yöneticiliğinde başkanlığında kurumunda derneğinde bir saygınlığı var.sen kimsin bir kurumu ayaklar altına alacak ithamlarda kanıtsız isnatlarda bulunuyorsun madem çok şey biliyorsun ne den savcılığa gidip bir vatandaşlık gereğini yerine getirip şikayetini göstermiyorsun. şimdi demezlermi adama sormazlarmı insana dediğin oluşuma ve geçmişteki emeğine saygınlığın yok senin, kendine saygın yoksa , topluma ne verebilirsin. biliyorum ki bu yazdıklarım sizi rahatsız edecek bana kin kusacaksınız .ama olsun doğru konuşanı dokuz köyden kovmuşlar ya alın bu iyi gitmeyen engelli sivil toplum kuruluşlarını hani öyle böyle diyoruz ya ... siz derleyin toplayın yürütün hizmet verin, birde acımazızca eleştirdiğiniz a deta belden aşağı vurduğunuz kişiler olarak onlar görsün bakalım neler yapacanızı .öyle uzaktan ihtisas yok milenyum mevcut yapı falan böyle süslü kelimeleri saf etmek kolay. icraatın ne onu de onu söyle dinleyelim.eleştirdiğin kadara icraatını görelim.
anlatabildimmi kardeşlerim
eller aya gider siz bir birinizi yersiniz
ayanız susmuş cenenize vurmuş sizin
tolga
 
Re: Özürlü derneklerinin yeterliliği nedir?

derneklere üye olmalıyız ve hatta yapılan işleri takip etmeliyiz
hayat içersinde her şeyi kendi haline bırakırsak
bilinçsiz ve duyarsız yönetimlere yol verip çanak tutmuş oluruz
hatta dernek yönetimiyle birlikte sosyal kollar kurup gruplar halinde çalışmalarda yapabiliriz
 
AL BİRİNİ VUR ÖBÜRÜNE

ayanız yürümüyo tutmuyo çenenize vurmuş sizin ( bende dahil )
Bu nee nedemek şimdi. DERNEKLER HAKLARIMIZI SAVUNABİLİYORMU? başlığa bak sen , iyi cevabını hemen vereyim
ALLAH aşkına önce bana söylesene sen, Devlet devletken engellinin hakkını ne kadar koruyor? ne kadar düşünüyor: üye üyeyken ne denli girişimci ? kendinden önce bir başka engelliyi düşünecek kadar, ne denli centilmen ? üye olarak sorumluluğunu ne kadar yerine getiriyor ? kendi meselesine ne kadar sahip çıkıyor ? ne kadara katılımcı ? üye aidatlarını nizami olarak kaç kez ödemiş ? tüzüğünü biliyormu ? istemekten ne zaman vaz geçmiş ?
şimdi öbür kısma bakalım;
üçbeş kişi bir araya geliyor dernek kurduk, iyi hayırlı olsun...eeee- üye ol , neden ? işte engellisin, sen beni temsil edeceksin öylemi ? eğitimin ne ? bilgin ne ? birikimin ne ? programın ne ? projelerin ne ? engelli sorununu çözülmesi hususunda ki eylemini anlat düşünceni anlat .ee işte ıh mıh kem küm sağol almayayım uğurlar olsun
AL BİRİNİ VUR ÖBÜRÜNE
 
Yukarıda dernek ve vakıflarla ılgılı kurulus amacıyla ılgılı kanunda kısaca belırtmektedır kı ortak bır amac ıcın... Ama ne yazıkkı ben dernek ve vakıflar konusunda uzman bırıyım... Ama gecmıste bırkac dernek kurduk ve kurulmasınada yardımcı oldum.. ılk baslarda kurdugumuz derneklerın cogu iş yaptı ve bırcok ınsana faydası da oldu.. Ama ne zaman kı derneklerde rant olusmaya basladı ıste o zaman fitne ve fesat yuvaları bu derneklere sızdı... Evet arkadaslar turkıyede derneklerın hepsı demıyorum amma % 85 i bu durumda.. Birkac hayırsever halı vaktı yerınde ınsan bu dernek ve vakıfları kuruyorlar ama ondan sonra bunların basına gecenler hep kendılerını dusunuyor.. Dernek paralarıyla tatıllere cıkanlar dernek paralarıyla ev araba alanlar.. Bu konuyla ılgılı yazı yazan arkadaslar devletı sucluyor ama devletın fazla bır sucu yok ki insanların vıcdanlarınada hukum edemez kı.. Yoksa kanunlar cok ama cok yeterlı dernek ve vaklıflar zaten bırcok konuda vergı ve stopajdan muaf... Ama ne yazıkkı ıcınde ınsanın oldugu ve dul yetım engellının hakkını yemekten utanmayan bır suru koyun surusu dolusuyor..
(lutfen sozlerım butun dernek ve vakıflar ıcın degıldır yanlıs anlasılmasın)

Herkeze selamlar
 
ÖNCELİKLE,İLK BAŞLARDA BİR KAÇ DERNEĞE ÜYE OLMUŞTUM.DAHA SONRA BAKTIMKİ HİÇ BİR FAALİYETLERİ YOK!

YANİ RESMEN ENGELLİLER ADI ALTINDA DERNEK KURUP,BİZLERİ SÖMÜREREK DEVLETTEN MADDİ ÇIKAR SAĞLIYORLAR...
BUNDAN SONRA HİÇBİR DERNEĞE ÜYE OLMAM.

MESELA 2002'DE BAHÇELİEVLERDE ''OPED'' ADINDA BİR DERNEĞE ÜYE OLMUŞTUM.DAHA SONRA DUYDUMKİ, DERNEK ADI ALTINDA DEVLETTEN PARA ALIYORLAR.BİZLEREDE BİŞEY SUNMUYORLAR !!!
BENCE DERNEKLER KALDIRILSIN,İŞE YARAMIYOR...
 
DENIZ SU emınım bır dernek tarafından aldatıldıgın ıcın boyle dusunuyorsun ama bır agacta cürük elma var dıye butun meyvelere çürük demek sence dogrumu ?... ozellıkle sana sıpastık ve otıstık cocuklar ıle ılgılı bır cok dernege gıdıp zıyaret etmenı tavsıye ederım.. Teyzem denızlının en sayılı iş kadınlarındandır hayatını sipastik ve otistik cocuklara adadıgını onlar ıcın gururunu feda edıp kapı kapı dolastıgını bıle gordum... ve denızlıde cok buyuk ısler basardıgını bılıyorum bu temennın ıcın uzuldum.... turkıyede ozellıkle deniz feneri dernegını ziyaret etmenı tavsıye ederım sana
 
dernekler haklarımızı savunmuyo savunsalar sartlarımız boyle olmazdı..
ordada koltuk sevdası var galıba...
 
Üst Alt