Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bunu önceden hissetmiştim duygusu [O an]

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
673
Mesajlar
58,087
Reaksiyonlar
502
“Bunu önceden hissetmiştim” duygusu

1. (Temmuz 1998)
Bakırköy’deyim,
kalabalık,
sıcak,
bunalmışım,
bir yerlere yetişmem lazım,
insan yığınları arasından kendime yol açmaya çalışıyorum.
Derken bir ses işitiyorum,
kavga eden birileri var gibi.
aldırmadan geçiyorum,
bir iki adım ilerliyorum,
sonra birden bir şeylerin ayrımına varıyorum,
adamın biri bas bas bağırıyor –burası normal-
ama acayip olan bir şey var
o insan kalabalığında hiç bir duraksama yok
Nasıl olur!
Neden insanlar kavgayı izlemek için durmamış?
oysa biz sokak kavgalarını izlemeye bayılırız.
Neden insanlar görmezlikten geliyor?
Şaşırıyorum,
yavaşlıyorum,
merakla sesin geldiği yere kafamı çeviriyorum,
gelip geçenlerin arasından bağıran adamı görmeye çalışıyorum,
derken görüyorum;
tekerlekli sandalyede
25-30 yaşlarında,
esmer, yakışıklı bir adammış bağıran.
Arkasındaki -sandalyesini iten-,
kan ter içinde kalmış –annesi olduğunu sandığım-
kadına bağırıyor.
İçim cız ediyor,
Kızıyorum;
ama kadına mı adama mı!
Hatırlamıyorum.

2. (Eylül 1998)
Havaalanındayım; ağır bir ortopedik ameliyatın ardından dinlenmek için bize gelen teyzemi karşılayacağım.
Teyzemi salondan arabaya kadar götürmek için görevlilerden tekerlekli sandalye alıyorum.
Sonra beklemeye başlıyorum.
Uçak biraz gecikiyor, sıkılıyorum, salon kalabalıklaşmaya başlıyor.
Yaşlı bir teyzenin ayakta durduğunu görünce yerimi ona vermek için kalkıyorum.
Yanımdaki tekerlekli sandalyeye oturmak için hamle yapıyorum.
Bir anda ürperiyorum!
Bakırköy’de tekerlekli sandalyede annesine bağıran adam geliyor aklıma.
O sandalyedeki kişi benmişim gibi hissediyorum.
Oturmaktan vazgeçiyorum.
Yanımdaki sandalyeye korkuyla bakıyorum.
Kaderin, sandalye ve beni ikinci kez yan yana getirdiğini düşünüyorum.
Oysa o güne kadar tekerlekli sandalyeli hiç bir anım yok;
ne sandalyeli birisini gördüğümü ne de sandalyeye dokunduğumu hatırlamıyorum.
Düşünmemeye çalışıyorum, öyle ya “ne alakası vardı ki!”
Ama olmuyor,
“sanki insanlar beni görmezlikten geliyor!”
Korkuyorum,
gerçekten..!

Aradan günler, haftalar hatta aylar geçiyor.
En alakasız zamanlarda dahi bu iki olay aklıma geliyor.
Hani çocukluğumuza dair bir iki görüntü kalır ya hafızamızda...
Hani yüz yaşına gelsek de aklımızdan çıkmaz...
Hani torunlarımıza; “biz çocukken...”le başlayan hikayeler anlatırken hep o görüntüleri hatırlarız...
işte öyle bir şey.

Yaşadığım bu iki olay da benim hafızamda öyle yer etmişti.
Nerdeyse her gün, sandalyede oturan adamı, arkasında üzüntü ve sabırla onu iten annesini ve havaalanında hissettiğim korkuyu hatırlıyordum.

Ta ki o güne kadar...

O gün(12 Mayıs 1999)
Ankara’dayım
mutluyum,
umutluyum,
yürekliyim,
...
...
...
...
kanlar içindeyim; yapış yapış,
kendimi “sıcağın altında bırakılmış eşek ölüsü gibi” hissediyorum
öldüğümü düşünüyorum,
sedye görüyorum,
ambulansa taşıyorlar,
ambulansın kapısına kolumu çarpıyorum; gülüyorum,
filimler geliyor aklıma, gene gülüyorum,
...
ameliyat masasındayım,
hemşire bir şeyler soruyor, gülüyorum,
“bir kere öpebilir miyim?” diyorum, hemşireye,
herkes gülüyor,
ama öptürmüyor.
...
yoğun bakımdayım,
sürekli narkoz veriyorlar,
arada uyandığımda hep aynı şeyi hatırlıyorum
-sandalyede oturan adamı, arkasında üzüntü ve sabırla onu iten annesini ve havaalanında hissettiğim korkuyu-

Gülmüyorum!


Bülent Küçükaslan
(Omurilik Felçli)
 
Tüylerim diken diken oldu bu yazdıklarınızı okuyunca..
Sizi takdir ediyorum.Çok kültürlüsünüz.
Bırakın hayranlığımı belirteyim.Sizi ziyaret edebilirmiyim?
 
nisanrüzgari' Alıntı:
Tüylerim diken diken oldu bu yazdıklarınızı okuyunca..
Bu güne kadar bu yazıyı okuyan neredeyse herkes aynı şeyi söyledi. :)
Buna çok seviniyorum, çünkü iyi yazdığıma inandırıyor beni.
Bu yazının gizine gelince; sanırım tamamen gerçek olmasından dolayı...

Diğer iltifatlarınıza çok teşekkür ederim, beni mahçup ettiniz.
 
benimde tuylerim diken diken oldu anne kalbiyle bunu okumak inan cok daha farkli.........umarim oglumda ileride senin kadar kendiyle barisik bilgili inancli bir cocuk olur......
 
düşündürücü

kesinlikle etkileyici ve düşündürücü bir noktaya parmak basmış Oturanboğa. Bu benim de aklımı çok fazla kurcalayan bir konu. İŞARETLER... :?
Acaba gerçekten bize birtakım şeylerin olacağını bildiren işaretlermi bunlar,yoksa sıradan öylesine olaylarmı diye düşünmeden edemiyorum.
Anlatma konusuna gelince. Bende Sevgili Oturanboğa'nın gerçekten çok etkileyici bir ifade gücü ve ve güçlü bir kalemi olduğunu düşünenlerdenim.Düşünenlerdenim diyorum, çünkü biliyorum ki pekçok kişi hemfikir. :wink: Ayrıca inandırıcılığın ve etkinin yadsınamayacak kadarının da gene olayların gerçekliğine bağlı olduğu kanısındayım.
Kalemine, yüreğine sağlık Oturanboğa...
sevgilerrr...
 
sevgili oturanboa

edebiyat ile pek aram yoktur, siiri hic sevmem vs.... bu yazd1g1n beni benden ald1. içim üsüdü. demek icten ve gercek olunca insanin icine isliyor.

günün birinde bunu senaryolast1r1p, k1sa film yapmak isterim. ama san1r1m daha cook ekmek yemem gerekecek. bu hikayenin hakk1n1 verebilmek icin.

deger m1 b1lm1yorum ama yasam sana bunu yazd1rmak 1sted1 belk1 k1m b1l1r...

sarpmurat
 
Oturanboğa okudum eserin eser olmamış yeniden yaz...
Duyguları içine katmalısın, okuyuculardan duygusal anın kıyısında bir seyirci gibi yaşatmak yerine o duygusal an içine girmesini sağlamalısın. Ha oldu olacak bir anı yazmışsın biraz daha içeriye olayların psikolojik acısından içeriye girersek blmem Alfred Hitchock hayatta olsaydı sana telif gelirdi. Belkide Akira Kurosawa olsaydı olayları havaalanından başlatarak filme alırdı.
Sen Takeshi Kitano'ya bakma...
bu arada benimde;
nisanrüzgarından alıntı:
Tüylerim diken diken oldu bu yazdıklarınızı okuyunca..
aha aynen böyle...
 
Bu arada, yoğun bakımdan çıktıktan sonra, hani ameliyat öncesi bir öpücük istediğim hemşire vardı ya, işte o ziyaretime geldi.
Yahu gene öptürmedi. :)
Ama o anda beraberce çok güldük. :)
 
olmadı oturan boğa olmadı yaz yaz biraz daha yaz
 
Düşünmüş olduğunu...

Düşünmüş olduğunu bir insan,
Değiştirebilir başka bir nedenle.
Yaşamış olduğunu bir insan,
Değiştiremez başka bir nedenle...
 
Sen beni hem çok ağlatan hem çok güldüren insan, yazılarını defalarca okusam da asla sıkılmam...
Kim sıkılır ki......
 
ellerinize, yüreğinize, kaderinize, kaleminize sağlık.
sanatçı olmak kolay değildir; şairlik gibi... üslubunuz çok güzel. ŞAİR ağabeyime saygılarımla.
 
bu nasıl bir anlatım yahu?

Diycek bişey bulsam yazıcam ama bulamıyorumki.
bunu yaşayan benmi oldum sanki :roll:
 
Bülent abi ellerine sağlık çok güzel yazmışsın taktiri ilahi böyleymiş hepimizin adına ne yapalım bu hayat sınavında bize verilen soruda bu zor ama ne yapalım....
 
Bu tür olayları ne kadar çok yaşarız aslında...Keskin kareler saklanır hafızalarımızda...Ne olup bittiğini anlamadan tekrar yollarımız kesişiverir bu karelerle...

Bir de hep şu söylenir;İşte korktuğum başıma geldi! Spastik kelimesi beni hep ürkütmüştür.Ve ben de şimdi...
 
iyi ki varsınız...

Bu ve Ben Bülent kafama dan dan vuran iki yazı oldu. Hayat anlamsız geldiğinde açıp tekrar tekrar okuyacağım. Ben de herşeyi kaldırabileceğime inanırdım ama demek öyle değilmiş, 26 yaşında hayatının baharında bir gencin bir bahar günü hayatının akışı değişiyor ve ben bunu kaldıramıyorum. Nerdeyse sizin yerinize ben isyan edeceğim. Çok üzgünüm. Ben engeliyle birlikte doğanların daha şanslı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Çünkü onsuz hayatın nasıl olduğunu bilmiyoruz zaten. Ama belki sizin de kendinize göre şansınız var, 26 yıl engelsizdiniz.
En iyi dileklerim sizin için..
Sevgiler..
 
Oturan boğa balyoz gibi bir yazı ,işaretler yaşamın içinde hep ama okuyabilecek gözü edinmek için çok ekmek yemek gerekiyo,kalemin çok güçlü yaşatıyor okurken .....
 
yazının guclu bır kalemden cıkması,ıfadeyı anlamlı kılıyor.yasananların bu kadar salt ıletılmesı ve yasatılması bundan olsa gerek.senınle yasadım yazdıklarını bulent.hemsıre ıcın uzuldum bence sen onu ısteseydın ıkna ederdın opulmeye ama demek tam ıstememıssın:)
dıger yazdıklarına gelınce ıcıne ıslemıs ınsanlıgının,sorgudan otesıyle basa cıkman yuklenmıs sırtına.senın gucun burda ortaya cıkıyor.cunku aslında gorunenın degıl gorunmeyenın var oldugunu daha narkoz yerken ve her uyanısta faketmıssın.bence hersey olması gerektıgı gıbı.sen de en olması gerektıgı yerdesın yasamın.hayat bır matemetıktır.cok bılınmeyenlı bır denklemın sadece xsı olmayı kabul etmeyısını kutluyorum yurekten..kalemınle ve yuregınle bızlerle olmaya devam et..
 
merhaba

bülent bey hikayen çok güzel,okurken tüylerim diken diken oldu.yazdıkların karşısında,kelimeler kifayetsiz kalır..ağzına sağlık
 
Böyle bi yazı tebrikmi edilir ağlanılırmı??? bilemiyorum. Bende yıllarca talasemi hastalığı ile mücale ediyorum. hastalık bana hep ağır gelmiştir. Kendimi avutmanın yollarını arardım. Hep şunu derdim: Şeker hastalığı gibi. onlarda iğne yapıyor, onlarda senin gibiler derdim, hep beterin beteri var derdim. Sonra birgün bir damla kanımdan Şeker sin dediler! Hayatımı yediler. Şimdi hem şekerliyim hem talasemili. Daha çok korkuyorum. Böbreklerim için. :(
 
Tek kelimeyle muhteşem. Okuyup ürpermemek elde değil...
 
Bu kadar güzel olmasındaki neden,her okunuşunda insanı alıp bambaşka yerlere götüren ve okunduğunda bize bir çok şey anlatan bir yazı olma özelliğinin yanında yaşananların , hissedilenlerin içtenlikle kaleme alınmasındaki payı büyük. Hayat gercekten de ne kadar ilginç ve bu gizem dolu hayatta keşfedemediğimiz bir çok sır var. Sen bu gizi keşfetmişsin oturanboğa. Yazıların bunu anlatıyor...
 
işte bir insan yürekten gelen sesin yankısını ancak bu kadar güzel yazabilir yüreğine sağlık bülent kardeşim..yaşananlar ancak yaşayanlar için acıdır fakat böylesi acıları okuyupta içimizin acıması senin acılarına ortak olmamızdan kaynaklanıyordur inan bana..
 
İtiraf ediyorum beni bu siteye çok DAHA FAZLA bağlayan bu yazıydı...
 
Bir süre önce bu yazımı bir arkadaşımız değişik gruplara yollamıştı.
O gruplardan birinde Güzin Abla'da görmüş yazıyı.
Sonra bana mesaj yollayarak, yazımı köşesinde yayınlamak için izin istemişti. Ben de vermiştim. :)
 
mahvettin beni ya olmaski sabah sabah şimdi :) ayrıca o hemşireyide toka etmek lazım :)
 
kader konusunda biraz kafam net değil ama bazen işaretlere ben de inanıyorum.

ayrıca herşey bir yana, cidden şimdiye kadar okuduğum en iyi yazılardan biriydi. tebrik ederim.
 
Üst Alt