Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bülent Ecevit

COMANDANTE

Üye
Üyelik
13 Ağu 2005
Konular
6
Mesajlar
95
Reaksiyonlar
0
Ölümünü saygıyla anıyoruz.

Topragı bol olsun.


BEN MİSİN?

dirilten misin beni gövdem
öldüren misin bilmem

gördüren misin beni gözüm
körleten misin bilmem

bildiren misin bana başım
gizleyen misin bilmem

bir ben varım benden öte
ben misin bilmem

BÜLENT ECEVİT
1971



ÇAG BAŞINDA

bir görünmez duvar indi
bilmeden aştığımız çizgiye
öncesi dumanlar içinde
bir efsane şimdi

avucumuza soğuk çarpan
duvarın ardında gördüğümüz
değil miydi dün yürüdüğümüz çayır
şimdi bir yeşil pan
eski ormanlara kaçmadadır

bize doğru koşan tunç yüzlü kahramanalar
yansıyınca görünmeyen duvardan
günbatışında güneşlenir
batar yüce dağlardan
tunç yüzlü kahramanlar
daha dün biz değil miydik onlar

ve duaya başlarken son umutla biz
yıkılır tapınaklar ardarda
dönerler dağlarına tanrılar
kırılır dualar duvarda

çekilen sular gibi çekilmiş
saydam duvar ardına dün
bir çorak dünya kalmış bize
boşlukta bir gün

korkuyla döndük duvardan
bir umutla baktık yarına
yarın yaratılmamıştı yarın
kaldırdık başımızı kapanan göğe
izi yok tanrıların

ne yaratmak gelir elimizden
ne ölmek gelir gönlümüzden

içimizde bir ürküntü bir yalnızlık
sulardan ve çayırdan son kalan
kadınlarımıza sarıldık

tekerleği dönüyordu çağların
yaklaşıyordu bize doğru
bir yaratılmamış yarın

ne ölmek gelir gönlümüzden
ne yaratmak gelir elimizden

BÜLENT ECEVİT
1950
 
YAPAMADIĞIMIZ

Rahşan'a;

Akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
Soyunmak vardı derdinden evrenin
Bir entari serinliğini giyinmek
Kendi derdini tespih gibi çekmek elinde

Yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü
Karşında polisiye roman okumak vardı
Sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz
Sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak

Oturmağa konuklar gelmesi bazen
Çevresinde bir masanın kaygısız
Sıcacık konularda bir demli çay gibi
Bilmedik komşularla konuşmak

Dünyamızla uyuşmak vardı
Oyunda sonunu görmeden oynamak
Sevinebilmek kazandığına
Yitirdiğine yerinebilmek

Düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten
Kamaştıkça örtebilmek gözlerini
Düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini
Uyayabilmek vardı vaktinde rahat

BÜLENT ECEVİT
 
en ılımlılarımızdı onun ismini gece yarıları duvarlara yazanlar
onlar bile vuruldu, tutuklandı, işkenceden geçti öldü..öldürüldü
ve şimdi içimde kalan, sadece garip bir burukluk.
ne sevdim
ne nefret ettim
sanki gençliğimi gömmüş gibiyim ardından.
dudaklarımda hiç bir kıpırtı olmadan
sadece el sallıyorum arkasından
güle güle.. haklı savaşın mağlup lideri
KY
 
1989 yılında ecevit ailesi kendi imkanlarıyla cudi dağı eteklerinde bir köyü ziyaret ederler.köy tam anlamıyla dünyadan kopuk yaşayan gariban bir köydür.1990 yılında bülent ecevit bu köyün hikayesini şiirleştirmiştir.


BİR CUDİ ÖYKÜSÜ

bir cılız dere akardı
cudi dağından aşağı
dere başı köyümdü benim iki yanı bahçe
bahçelerin varı yoğu
sarı armut kırmızı nardı

köyde bir avuç insan
hısım akraba kız kızan
koyunlar gibi sığışır
gübre sıcağına yuvaların
yaşamadan yaşardı

ne dünya haberliydi köyümden
ne köyüm dünyadan haberli
ne dünyanın yararı vardı köyüme
ne köyümün dünyaya zararı
dünya ayrıydı köyüm ayrı

kimi geceler kayadan kayaya
silah sesleri sıçrardı uzaktan
bir masal devi uyanırdı
cudi dağında o zaman
karabasan gibi çullanırdı üstümüze

aç kurtlar gibi çağrısız
konuklar inerdi bazen köyümüze
gecenin koyusunda çaresiz
yürek gibi çarpardı
korkudan evlerimiz

kimi gelir unumuzu alırdı
kimi gelir canımızı
kim kanundur kim eşkiya
kim dosttur kim düşman
bilemezdik arada biz kurban

derken bir gece yarısı
bana geldi kurbanlık sırası
köyümün koynundan kopardılar
kayalara apardılar
vatan millet uğruna vurdular beni

dalında kaldı armudumla narım
üç öksüzümle bir de yarim
cudi dağından aşağı bir dere
hala akar mı bilmem
arasıra bana türkü yakar mı bilmem

BÜLENT ECEVİT
 
Nur içinde yat karaoğlan...


ADAM GİBİ ADAM OLMAK

çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer

bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir
ne yıkıldım diye yerinir
ikisini de önem vermeyebilirsen eğer

söylediğin doğruyu ve gerçeği büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz ve
yeniden koyulabilirsen işe

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın diline
baştan tutabilirsen yolunu

yüreğine, sinirine "dayan" diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktaya
sen dayanabilirsen tek başına

herkesle düşüp kalkıp yine de erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezsen de
dost da düşmanda incitemezse seni
ne küçümser nede büyültürsen çevreni

her saatin her dakikasına
emeğini katarsan alın terine
hakçasına bölüşürsen vicdanındaki adaleti
her şeyiyle dünya önüne serilir
korktuğun yerde el öpmez
hükümran olduğun yerde ezmezsen
oğlum adam oldun demektir
üstelik ADAM GİBİ BİR ADAM

Şiir: RUDYARD KIPLING (1865-1936)
Şiir çeviri: BÜLENT ECEVİT
 
TAKALAR GEÇİYOR

takalar geçiyor allı yeşilli
takalar geçiyor dümenleri lazlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel
güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlilerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere
takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılardan kopmuş
denizlerde anadolu
kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar
toprağın denizde çarpan yüreği

bülent ecevit
 
Bülent Ecevit Şiirleri



KÖYLÜ KADINLAR

köylü kadınlar
fistanları güllü kadınlar

topraktan doğup da toprağı yoğurandır onlar
veresiye canlarını doğurandır onlar

köylü kadınlar
fistanları güllü kadınlar

yüzleri güneştir onların yanık
ayakları topraktır onların yarık

doyulmadan güzelliğine
tarlalarda solandırlar

köylü kadınlar
fistanları güllü kadınlar

Bülent Ecevit
 
Üst Alt