BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE!
Senden başka yar bilmem
Ömür boyu gözüme
Bak de yeter
Bakarım
Başım gözüm üstüne
İster aşk denizine
İster hicran gölüne
Ak de yeter,
Akarım
Başım gözüm üstüne!
Yılda bir olsa bile
Seviyorum de hele
Senden gelmişse eğer
Sefadır bana çile
Yalnız kalbimi değil
Koca Dünya’yı bile
Yak de yeter,
Yakarım
Başım gözüm üstüne!
Başım gözüm üstüne!
Yeter ki sen bekle de
Hiç kalır sabır taşı
Küçük bir umut bile olur
Gönül yoldaşı
Razıyım ömür boyu
Gece, gündüz gözyaşı
Dök de yeter,
Dökerim
Başım gözüm üstüne!
Seni bu kadar sevmek
Yalnız benim günahım
Hiç şikayet ettim mi?
Hiç şikayet ettim mi?
Bir gün çıktı mı ahı?
Bir elimde yüreğim
Bir elimde silahım
Sık de yeter,
Sıkarım
Başım gözüm üstüne!
Biliyorum, biliyorum
Bu aşkın yalnız sensin galibi
Her derdine razıyım
Çıkmasın tek talibin
Varsın yağmur yağmasın
Sen iste şimşek gibi
Çak de yeter,
Çakarım
Başım gözüm üstüne!
Tek söz etmem
Bu sevda vursa beni her yandan
Tanrım beni korusun
Benden bıktığın anda
Ne kadar sevsem bile
Bir gün olur
Dünyamdan
Çık de yeter,
Çıkarım
Başım gözüm üstüne!
Biliyorum bu sevgili
Gönlümde yerin gurbet
İster sılaya çağır
İster her gün sürgün et
Sen mutlu ol bir tanem
Ben ömür boyu hasret
Çek de yeter,
Çekerim
Başım gözüm üstüne!
Seni bu kadar sevmek
Yalnız benim günahım
Hiç şikayet ettim mi?
Hiç şikayet ettim mi?
Bir gün çıktı mı ahı?
Bir elimde yüreğim,
Bir elimde silahım,
Sık de yeter,
Sıkarım!
Başım gözüm üstüne!
Başım gözüm üstüne!
BEDİRHAN GÖKÇE
NE ÇIKAR
Tut ki gecenin
Alacakaranlığında düşlemişim seni.
Tut ki, rüyalarımı bölmüşsün ne çıkar?
Ne çıkar gündüzlerin selamsız aşkına,
Geceleri kefen biçsen.
Bir anlık hırsla,
Her şeyi yıkıp geçsen, ne çıkar...
Tut ki bundan böyle unutmuşum seni.
Tut ki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.
Tut ki yazılan şiirler, seni anmasın,
Varsın eller de unuttu desin.
Ben seviyorum ya seni,
Sen sevmesen, ne çıkar...
BEDİRHAN GÖKÇE
OYUN
Bildik bir oyundu bu oynadığımız,
Bir daha da oynamak istemiyorum.
Kazanan ben olsam da her oyun sonu,
Bin kez ebe sen olsan istemiyorum...
Bir yanı yitik hep her yanımızın,
Gözlerimiz bile bak, yalan söylüyor.
Rengi aynı olsa da her damlamızın
Kanımda tek kırmızı istemiyorum...
Miskette senin olsun, toplarda, ip de
Hem bizim mahalleli değilsin artık.
Oyuncaklar da sende, git oyna işte,
Ben seninle oynamak istemiyorum...
Oyundaki kuralı bilmiyormuşum.
İlk defa oynamıştım, nerden bileyim?
Bir daha deneyecek güçüm yok artık,
Çek git artık buradan istemiyorum...
Bir gün bizde büyürüz, süt içmeyiz ki
Bir kere ağzı yanan yoğurdu netsin?
Sapan taşları bir bir gönlümü deldi,
Hayata küsmüşüm ben oyunu batsın.
Artık ben oyunları hiç sevmiyorum,
Kimseyle de oynamak istemiyorum...
BEDİRHAN GÖKÇE
DİLİN YALAN SÖYLÜYOR
Tohumdun yüreğimde fidan oldun büyüdün,
Ağaç idin bağımda, çınar oldun yürüdün.
Nasıl söküldün öyle, çatır çatır içimden,
Köklerin yüreğimde kan revan oldu birden.
Çalı çırpı bıraktın giderken yüreğimde,
Hepsi bir kıymık gibi beynimin her yerinde.
Dilin ne derse desin, gözün öyle demiyor,
Seni sevmedim derken, dilin yalan söylüyor.
Burası Ulus parkı, karşımız Anadolu,
Gönlümün öbür yanı ondan böyle sır dolu.
Yalnızım bu şehirde, hem de yapayanlızım,
Boğuluyorum gitme, şair olur bir yanım.
Yok böyle demiştim ben, yanlış anladım hemen,
Bunun hepsi hikaye, baştan komiğiz zaten.
Kendimizi kandırdık, kargalar güler buna,
Birde ciddiye aldık, karganın papuç damda.
Bu koca alemde biz, varla yok arasıyız,
Olmasak da olurdu, varsak yaşamalıyız.
Olmayacak duaya amin demeyelim biz,
Herkes kendi yoluna biz hep böyle gideriz...
BEDİRHAN GÖKÇE
ESKİ BİR SANCI
Eski bir sevdayı anlatır,
Çalan her şarkı.
Her nağmede gizlidir,
Eski bir sancı.
Bazen hüzzamdır sessiz,
Hüzünlüdür eskiden.
Bazen sabadır sensiz,
Mistik ve de derinden.
Sen ki hasret yüklü gemide,
Yanımdayken özlemim.
Sen ki özlem yüklü sevdada,
Yurt yurt gezindiğimsin.
Ne sen bil bunu,
Nede ben söyleyeyim.
Aşık maşuktan ayrı,
Acı çeker bilirim...
BEDİRHAN GÖKÇE
GAMZELERİM
Ben hüzünlerle sevdim şiirleri
Ben hüzünlerle büyüttüm kendimi
Küçükken gamzelerim vardı benim
Büyüdükçe hüzne sattım hepsini...
BEDİRHAN GÖKÇE
GİT
Ayrılığın nağmesi bu duyduğumuz,
Bakışların gönlümü caydırmadan git.
Ne bir hatıran kalsın ne de bir umut,
Duruşların gönlümü yandırmadan git.
Bütün resimlerini sök at duvardan,
Sana ait ne varsa çıkart odamdan.
Kitabın arasında şöyle canından,
Bir gül bırakmıştın ya soldurmadan git.
Hani bir şarkı vardı mazide kalan,
Öyle içten acıklı, öylesi nalan.
Göğsüme yaslanıp da sevince boğan,
Yeşermiş tüm aşkları kurutmadan git.
Nasıl güzeldi herşey hatırlasana,
Nasıl gülüşürdük biz dert ortasında.
Ekmek paramız yokmuş ne gam, ne tasa,
Güzel hatıraları zehretmeden git.
Hani mevsimlerden, hep biri bahardı,
Hani gökten her cemre bize yağardı,
Hani kış ortasında mevsim bahardı,
Şu inanmış gönlümü, kandırmadan git.
Allah aşkına bırak, öldürmeden git...
BEDİRHAN GÖKÇE
RAHMET
Gökte rahmet olsan, umrum değilsin
Senin yağmurunla ıslanmıyor bedenim
Kızgınlığım sana değil, kendime benim
Senin mevsiminde açmıyor çiçeklerim...
BEDİRHAN GÖKÇE
YARIM ŞİİR
Sana yazdığım şiir yarım kalacak
Boynu bükük kalacak tüm sözcüklerim.
Sana olan sevgimi kalem duyacak,
Kağıt da bilmeyecek canım sevdiğim.
BEDİRHAN GÖKÇE
UCUZ İNSANLAR
İnsanlar da parsellenmiş arsalar gibi
Duygular bölük bölük, his parça parça.
Bakışları andırır gerçek dost gibi
Yürekler sönük sönük, sis dalga dalga.
Şerefin böylesi ucuz gittiği,
Yüreğin böylesine teslim dediği.
Kulun kula acz ile ram ettiğini
Ne yazık ki burada sizinle gördüm.
Eskiden şeref için ölenler vardı,
Gurur onur şahsiyetin anlamı vardı.
Gerçekleri haykırmak yiğit şanıydı,
Bugün eskiden demek ne kadar acı.
Birleşmiş üçü beşi birlik olmuşlar,
Sükut ikrardan diye suskun kalmışlar.
Cemaziyelevvel malum ya bize
Ucuz ihanete ortak olmuşlar.
Benim adım Bedirhan bilenler bilir,
Benim özüm de bir sözlerim de bir.
Yalan söylüyorsam söyleyin bir bir,
Doğru diyorsanız söyleyin hep bir.
İsim isim yazmak bana yakışmaz,
Teşhir etmem ise yakışık almaz.
Dost oldum herdem dost bulamadım,
Ulan çek git derim size yakışmaz
BEDİRHAN GÖKÇE
EYLÜL
Memleket havalarından bir haber ver,
Eylül yağmuru nasıl düşer toprağa?
Kemah’ın kapalı dar yollarında
Hangi kuş hatıra çizdi dal uçlarına?
Yanıp sönen mavi ışıklarla kaybolan Yusuf
Geri döndü mü yurduna?
Ya Viranşehirli Yakup, Çaykaralı Musa?
Onlarda döndü mü yurduna? ...
Hani sen;
Aşkı bir üveyikten satın almıştın Sadri.
Ne oldu ona?
Bıçak kesmez oldu ağzını...
Susar oldun, yazmaz oldun daha...
Oysa yüreğimizi koymuştuk ortaya.
Hani, taşırdı be usta!
Bak yine bir Eylül havası var Sadri,
İkibin’e doğru 97 Mart’ında.
O gün doğan İsmail bugün delikanlı çağında
İlkbaharda sonbahar, bu nedir usta?
Maltepe cigarasının adı mı var bugün?
Üç bardak çayın hatırımı kaldı?
Tornacının yanında çıraktı dayın,
O günlerden yüzünde eser mi kaldı?
Gel yine bir gurbet türküsü uçuralım.
Munzur’dan İstanbul’a
Fırat’ın suyundan bulgur aşına
Serin göze başından Eylül ayına.
Üç gurbet türküsü tutturalım
Dostluk adına...
Bilirsin sende de bende de
Eylül’ün acı bir tadı vardı.
Şiire Eylül dediysek
Elbet;
Bir maksadı vardı.
Elbet
BEDİRHAN GÖKÇE
Senden başka yar bilmem
Ömür boyu gözüme
Bak de yeter
Bakarım
Başım gözüm üstüne
İster aşk denizine
İster hicran gölüne
Ak de yeter,
Akarım
Başım gözüm üstüne!
Yılda bir olsa bile
Seviyorum de hele
Senden gelmişse eğer
Sefadır bana çile
Yalnız kalbimi değil
Koca Dünya’yı bile
Yak de yeter,
Yakarım
Başım gözüm üstüne!
Başım gözüm üstüne!
Yeter ki sen bekle de
Hiç kalır sabır taşı
Küçük bir umut bile olur
Gönül yoldaşı
Razıyım ömür boyu
Gece, gündüz gözyaşı
Dök de yeter,
Dökerim
Başım gözüm üstüne!
Seni bu kadar sevmek
Yalnız benim günahım
Hiç şikayet ettim mi?
Hiç şikayet ettim mi?
Bir gün çıktı mı ahı?
Bir elimde yüreğim
Bir elimde silahım
Sık de yeter,
Sıkarım
Başım gözüm üstüne!
Biliyorum, biliyorum
Bu aşkın yalnız sensin galibi
Her derdine razıyım
Çıkmasın tek talibin
Varsın yağmur yağmasın
Sen iste şimşek gibi
Çak de yeter,
Çakarım
Başım gözüm üstüne!
Tek söz etmem
Bu sevda vursa beni her yandan
Tanrım beni korusun
Benden bıktığın anda
Ne kadar sevsem bile
Bir gün olur
Dünyamdan
Çık de yeter,
Çıkarım
Başım gözüm üstüne!
Biliyorum bu sevgili
Gönlümde yerin gurbet
İster sılaya çağır
İster her gün sürgün et
Sen mutlu ol bir tanem
Ben ömür boyu hasret
Çek de yeter,
Çekerim
Başım gözüm üstüne!
Seni bu kadar sevmek
Yalnız benim günahım
Hiç şikayet ettim mi?
Hiç şikayet ettim mi?
Bir gün çıktı mı ahı?
Bir elimde yüreğim,
Bir elimde silahım,
Sık de yeter,
Sıkarım!
Başım gözüm üstüne!
Başım gözüm üstüne!
BEDİRHAN GÖKÇE
NE ÇIKAR
Tut ki gecenin
Alacakaranlığında düşlemişim seni.
Tut ki, rüyalarımı bölmüşsün ne çıkar?
Ne çıkar gündüzlerin selamsız aşkına,
Geceleri kefen biçsen.
Bir anlık hırsla,
Her şeyi yıkıp geçsen, ne çıkar...
Tut ki bundan böyle unutmuşum seni.
Tut ki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.
Tut ki yazılan şiirler, seni anmasın,
Varsın eller de unuttu desin.
Ben seviyorum ya seni,
Sen sevmesen, ne çıkar...
BEDİRHAN GÖKÇE
OYUN
Bildik bir oyundu bu oynadığımız,
Bir daha da oynamak istemiyorum.
Kazanan ben olsam da her oyun sonu,
Bin kez ebe sen olsan istemiyorum...
Bir yanı yitik hep her yanımızın,
Gözlerimiz bile bak, yalan söylüyor.
Rengi aynı olsa da her damlamızın
Kanımda tek kırmızı istemiyorum...
Miskette senin olsun, toplarda, ip de
Hem bizim mahalleli değilsin artık.
Oyuncaklar da sende, git oyna işte,
Ben seninle oynamak istemiyorum...
Oyundaki kuralı bilmiyormuşum.
İlk defa oynamıştım, nerden bileyim?
Bir daha deneyecek güçüm yok artık,
Çek git artık buradan istemiyorum...
Bir gün bizde büyürüz, süt içmeyiz ki
Bir kere ağzı yanan yoğurdu netsin?
Sapan taşları bir bir gönlümü deldi,
Hayata küsmüşüm ben oyunu batsın.
Artık ben oyunları hiç sevmiyorum,
Kimseyle de oynamak istemiyorum...
BEDİRHAN GÖKÇE
DİLİN YALAN SÖYLÜYOR
Tohumdun yüreğimde fidan oldun büyüdün,
Ağaç idin bağımda, çınar oldun yürüdün.
Nasıl söküldün öyle, çatır çatır içimden,
Köklerin yüreğimde kan revan oldu birden.
Çalı çırpı bıraktın giderken yüreğimde,
Hepsi bir kıymık gibi beynimin her yerinde.
Dilin ne derse desin, gözün öyle demiyor,
Seni sevmedim derken, dilin yalan söylüyor.
Burası Ulus parkı, karşımız Anadolu,
Gönlümün öbür yanı ondan böyle sır dolu.
Yalnızım bu şehirde, hem de yapayanlızım,
Boğuluyorum gitme, şair olur bir yanım.
Yok böyle demiştim ben, yanlış anladım hemen,
Bunun hepsi hikaye, baştan komiğiz zaten.
Kendimizi kandırdık, kargalar güler buna,
Birde ciddiye aldık, karganın papuç damda.
Bu koca alemde biz, varla yok arasıyız,
Olmasak da olurdu, varsak yaşamalıyız.
Olmayacak duaya amin demeyelim biz,
Herkes kendi yoluna biz hep böyle gideriz...
BEDİRHAN GÖKÇE
ESKİ BİR SANCI
Eski bir sevdayı anlatır,
Çalan her şarkı.
Her nağmede gizlidir,
Eski bir sancı.
Bazen hüzzamdır sessiz,
Hüzünlüdür eskiden.
Bazen sabadır sensiz,
Mistik ve de derinden.
Sen ki hasret yüklü gemide,
Yanımdayken özlemim.
Sen ki özlem yüklü sevdada,
Yurt yurt gezindiğimsin.
Ne sen bil bunu,
Nede ben söyleyeyim.
Aşık maşuktan ayrı,
Acı çeker bilirim...
BEDİRHAN GÖKÇE
GAMZELERİM
Ben hüzünlerle sevdim şiirleri
Ben hüzünlerle büyüttüm kendimi
Küçükken gamzelerim vardı benim
Büyüdükçe hüzne sattım hepsini...
BEDİRHAN GÖKÇE
GİT
Ayrılığın nağmesi bu duyduğumuz,
Bakışların gönlümü caydırmadan git.
Ne bir hatıran kalsın ne de bir umut,
Duruşların gönlümü yandırmadan git.
Bütün resimlerini sök at duvardan,
Sana ait ne varsa çıkart odamdan.
Kitabın arasında şöyle canından,
Bir gül bırakmıştın ya soldurmadan git.
Hani bir şarkı vardı mazide kalan,
Öyle içten acıklı, öylesi nalan.
Göğsüme yaslanıp da sevince boğan,
Yeşermiş tüm aşkları kurutmadan git.
Nasıl güzeldi herşey hatırlasana,
Nasıl gülüşürdük biz dert ortasında.
Ekmek paramız yokmuş ne gam, ne tasa,
Güzel hatıraları zehretmeden git.
Hani mevsimlerden, hep biri bahardı,
Hani gökten her cemre bize yağardı,
Hani kış ortasında mevsim bahardı,
Şu inanmış gönlümü, kandırmadan git.
Allah aşkına bırak, öldürmeden git...
BEDİRHAN GÖKÇE
RAHMET
Gökte rahmet olsan, umrum değilsin
Senin yağmurunla ıslanmıyor bedenim
Kızgınlığım sana değil, kendime benim
Senin mevsiminde açmıyor çiçeklerim...
BEDİRHAN GÖKÇE
YARIM ŞİİR
Sana yazdığım şiir yarım kalacak
Boynu bükük kalacak tüm sözcüklerim.
Sana olan sevgimi kalem duyacak,
Kağıt da bilmeyecek canım sevdiğim.
BEDİRHAN GÖKÇE
UCUZ İNSANLAR
İnsanlar da parsellenmiş arsalar gibi
Duygular bölük bölük, his parça parça.
Bakışları andırır gerçek dost gibi
Yürekler sönük sönük, sis dalga dalga.
Şerefin böylesi ucuz gittiği,
Yüreğin böylesine teslim dediği.
Kulun kula acz ile ram ettiğini
Ne yazık ki burada sizinle gördüm.
Eskiden şeref için ölenler vardı,
Gurur onur şahsiyetin anlamı vardı.
Gerçekleri haykırmak yiğit şanıydı,
Bugün eskiden demek ne kadar acı.
Birleşmiş üçü beşi birlik olmuşlar,
Sükut ikrardan diye suskun kalmışlar.
Cemaziyelevvel malum ya bize
Ucuz ihanete ortak olmuşlar.
Benim adım Bedirhan bilenler bilir,
Benim özüm de bir sözlerim de bir.
Yalan söylüyorsam söyleyin bir bir,
Doğru diyorsanız söyleyin hep bir.
İsim isim yazmak bana yakışmaz,
Teşhir etmem ise yakışık almaz.
Dost oldum herdem dost bulamadım,
Ulan çek git derim size yakışmaz
BEDİRHAN GÖKÇE
EYLÜL
Memleket havalarından bir haber ver,
Eylül yağmuru nasıl düşer toprağa?
Kemah’ın kapalı dar yollarında
Hangi kuş hatıra çizdi dal uçlarına?
Yanıp sönen mavi ışıklarla kaybolan Yusuf
Geri döndü mü yurduna?
Ya Viranşehirli Yakup, Çaykaralı Musa?
Onlarda döndü mü yurduna? ...
Hani sen;
Aşkı bir üveyikten satın almıştın Sadri.
Ne oldu ona?
Bıçak kesmez oldu ağzını...
Susar oldun, yazmaz oldun daha...
Oysa yüreğimizi koymuştuk ortaya.
Hani, taşırdı be usta!
Bak yine bir Eylül havası var Sadri,
İkibin’e doğru 97 Mart’ında.
O gün doğan İsmail bugün delikanlı çağında
İlkbaharda sonbahar, bu nedir usta?
Maltepe cigarasının adı mı var bugün?
Üç bardak çayın hatırımı kaldı?
Tornacının yanında çıraktı dayın,
O günlerden yüzünde eser mi kaldı?
Gel yine bir gurbet türküsü uçuralım.
Munzur’dan İstanbul’a
Fırat’ın suyundan bulgur aşına
Serin göze başından Eylül ayına.
Üç gurbet türküsü tutturalım
Dostluk adına...
Bilirsin sende de bende de
Eylül’ün acı bir tadı vardı.
Şiire Eylül dediysek
Elbet;
Bir maksadı vardı.
Elbet
BEDİRHAN GÖKÇE