Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Az kalsın tekerlekli sandalyeyle askere gidiyordum... :)

Dante

Üye
Üyelik
4 Nis 2003
Konular
30
Mesajlar
427
Reaksiyonlar
0
97’de Ankara Gülhane’de 3,5 ay kadar rehabilitasyon için yattım ve evime döndüm.

3–4 yıl kadar önce evde uykudan daha yeni uyanmış kendime gelmeye çalışırken ev telefonumuz çaldı, telsiz yanımdaydı direk açtım. Karşımdaki kişi kendinden emin ve bir o kadar rahat tavırla direk bana ismen hitap ederek, yahu sen asker kaçağı görünüyorsun, şubeye bir teşrif etseydin… dedi.

O an ne söyleyeceğimi şaşırdım, malum dumur olmuştum ve elimde tapu gibi raporum vardı. Üstünde bırakın askerliği, bir başkasının yardımı olmazsa; raporun sonunda belirtilen 3-5 adet de ilacı kullanmazsam ser sefil olacağım uygun bir dille anlatılıp, memleketimizin en üst mevkii doktor askerleri tarafından imzalanmıştı. Tabii telefonla beni işleterek afacanlık yapmaya çalışan arkadaşlardan biri olmalı diye düşündüm, nasılsa çıkar 3 güne olayın kokusu dedim kendi kendime, gayet neşeli bir şekilde tabii tabii diyerek bitirdim konuşmayı ve olayı unuttum.

Birkaç ay sonra yine umulmadık zamanda bir telefon daha aldım. Yine aynı sesti karşımdaki, üstelik bu kez kendinden daha da emin ve bir o kadar da kızmış vaziyetteydi. Bu tavrı da hoşuma gitmediğinden olayı ciddiye alarak bakın; ben tekerlekli sandalyedeyim, ne askerliği? Ben askerlikten muafım, şu şu tarihlerde gatada rehabilitasyon gördüm, elimde raporum var askerlik yapamam muafım diye açıklama yapmaya çalıştım. Tahmin edersiniz ki ne söylediklerim, ne rapor kaale alınmadı. Sen gelemiyorsan baban gelecek o halde! diyerek sert bir şekilde ikaz edildim :)

Olayı yaşadığım günün akşamında hemen durumu babama izah ettim. Babam epey güldü, bu kez de o ciddiye almadı, ne oğlum askere mi alacaklar, gider yaparsın ne var yahu 3-5 kg patates soyarsın işte diyip güldü geçti. Ben açıkçası hafif tırsmıştım bu hadiseden, yine de sen bir git neymiş olay netleştir başımız ağrımasın sonradan dedim. Babam da tamam yahu uğrarım ben bir ara kafana takma sen boşver diyerek olayı kapadı.

Aradan bir süre geçti ve yine bir telefon daha, yine benzer diyaloglar. Sonra bir daha bir daha yine olaya çözüm getirmeyen diyaloglar… Ve bir telefon daha –ki artık arayan o sesi tanıyordum :)) Açıkçası artık sıkılmış ve biraz da sinirlenmeye başlamıştım bu durumdan… En sonunda şu cümlelere kadar vardı diyalog

- Bak Hasan’cım…. Sen şimdi şubeye teşrif ediyor musun? Yoksa ben mi aldırayım?

- yaw ben gelmeyi düşünmüyorum, gelin alın…


ve telefonlar kapandı.

Aynı günün akşamında babamla; sen beni dinlemiyor musun?, bu adamlar ciddi ciddi askere alacaklar gidip görüşmedin mi ? Adam sen mi teşrif edeceksin biz mi alalım diye sert konuşuyor, telefonla arayıp duracaklar mı beni böyle diyerek tartıştım. Babam da ben görüştüm adamalara izah ettim gerekenleri tamam dediler daha ne yapayım ki dedi. Eh ne yapsın adam, o da haklı. Hergün sabahtan akşama kadar işte..

Peder bey nihayet iş yerinden izin alarak ertesi gün gidip bizzat telefonla beni arayan şahısla görüşüp durumu konuşmuş. Fakat ne acıdır ki, ne rapor ne de içinde bulunduğumuz durum pek bir şey ifade edememiş.

Babam; yarın bir gidicez yapacak bir şey yok maalesef, illaki bir de onlar muayene etmek, gözleriyle görmek istiyorlar seni, dedi. Ertesi gün kalkıp şubeye gittik sabahın erken saatlerinde. Giriş kapısının arkasındaki avluda slip donlarla sırada bekleyen Türk gençliği vardı. Aralarında önceden tüyo alanlar olsa gerek boxer şortla dikilen zeki tipler de gözümden kaçmadı. :))

Arabanın ön koltuğunda oturarak gitmiştim, station bir aramız var arkaya da manüel tekerlekli sandalyemi tıktık inmem gerekebilir diye. Bizim hesabımıza göre yanımıza gelip beni canlı canlı görüp inanacaklar; raporumuzu da bu kez ciddiye alarak eve göndereceklerdi.
Ama tabiî ki böyle olmadı. Gittikten 15 dakika sonra arabanın ön koltuğunda bizzat dizlerim refleks testi için çekiçle muayene edildi.

- His var mı?
- Yok..
- ya hareket hiç mi?
- Yok..
- Hafifte olsa ayağa kalkamıyor musun?
- Yok…
- hmmm, peki..

İğne batırılmayan, çizilmeyen yerim kalmamıştı gatada, akla gelebilecek her türlü muayenem yapılmış teşhisim tanım koyulmuş ve raporum o yıl orada görev yapan söz sahibi en üst rütbeli asker doktorlar tarafından imzalanmıştı. T4 seviyesi paraplejiydim, yaşamımı idame ettirebilmem için gerekli bir ton ayrıntı yazıyordu elimdeki kâğıtta. Ama hiçbirinin orada geçmediğini görüp dehşete kapılıyordum. Evde bilgisayar kullanırken internete girerek dünyanın öbür ucundaki sanal kütüphanelere bağlanabiliyorsam ben, onlar da isim ve soyadıyla bu işleri sil baştan yapmadan 2 dakika da yapabilmeliydiler, böyle düşünüyordum.
Netice itibariyle düşündüğüm hiçbir şey olmadı, belki bugün farklıysa bilemiyorum ama ben maalesef bunları yaşadım.

Neyse muayenemizi olduk, onayımızı aldık evin yolunu tutacaktık. Babam doktor ve diğer askerlerle birlikte şubeye girdi bir yarım saat kadar onu bekledik. Bana ait doldurulması gereken evrakları halletmişler, olay sonsuza kadar kapanmak üzere her şey tamamdı. E tabi ben epey bir gerildim tüm bunları yaşarken. Ve babam son bombayı patlattı...

- Hasan her şey tamam ama 3 resim istiyorlar oğlum…
- Ee vereydin baba karizmatik vesikalıklarımdan, 48 tane tab ettirdik en son yok muydu elinde?
- hayır öyle değil… önden, arkadan ve yandan profil istiyorlar….
- Şaka yapıyorsun…
- yoo gayet ciddiyim üstelik ayakta istiyorlar..
- hassssi……
- :))) sizi eve bırakayım ben bir fotoğrafçıyla anlaşıp geleyim eve
- …
- haa dur.. beyaz slip don vardı dimi senin ?
- yaw baba…
- ulan napayım böyleymiş, ayakta çıplak slip donla 3 foto işte :))
- ...

Ben eve girdim, babam fotoğrafçı bulmaya çarşıya doğru yol aldı.. 1 saat kadar sonra babamla birlikte bilumum kuzenler, rahmetli eniştem en büyük asker bizim asker diye ortalığı inleterek eve daldılar. Eee şahane malzeme vardı ortada, kafadan birkaç sene konuşulup kahkaha atılacak..

Beyaz slip donumu giydim, üstüm çıplak hazır ve nazır bir şekilde fotoğraf sanatçımızı bekliyorum. Hemen plan yaptık kendi aramızda. Eniştem sırtımdan destekleyecek, kuzenlerin her biri eklemlerden; diz kapaklarından ayak bileklerinden tutacaklar, bende ayağa kalkarak “peynir!!!” diyerekten poz vericem. Arkadan, yandan ve önden 3 kare fotoğraf çekilecek ve işlem tamam!

Hadi bir deneme yapalım diye kalktık voltron’u oluşturduk, dikildik. Gayet güzel hafif kasılaraktan birkaç dakika da olsa ayağa kalkmıştım, e bu da fotoğraf için yeterli süreydi. Acaba eksik gedik, unuttuğumuz birşey var mıdır? Aha saçlarım kıçıma kadar, birkaç aylık da sakalım... Halam ne olur ne olmaz diye samuray gibi tepeye de topuz yapalım dedi, onu da hallettik. Yok daha neler, tabii ki traş olmadım :)
Artık fotoğrafçının gelip 3 kez deklanşöre basması kaldı anlayacağınız..

Bekle Allah bekle, gelen giden yok. Evi mi bulamadı acaba diye balkondan balkona koşuyor bakınıyor etrafa peder bey ve tam o sırada zilimiz çaldı. Kapıyı açtılar herkesin ağzı smiley’lerdeki gibi yayvanlaştı, gevrek gevrek gülen kuzenlerim ayrı..

Ve işte… slip donla çıplak olarak önden, arkadan ve yandan ayakta profil resmimi çekecek fotoğrafçımız içeri teşrif etti; 20 yaşında bir bayan..

Hayatında böyle bir durumla nerde karşılaşacak elbette haklı olarak şaşkın ve bu ne yaa ben çekmem etmem diye naz yapıyor..

işte böyle askeriyeye slip donla 3 fotoğrafımızı yolladık ama aile fotosu, resimde benle birlikte 8-9 kişi daha var.. N'apalım istediler mi? biz de yaptık işte. İşlem tamam!

Neyse herkese benden Erkin Baba “kızları da alın askere” gelsin :)
 
Yuhaaaaaa da yuhaaaa. Hatta ohaaa oldum beaaa:)

bu ne gardeşim ne suç işledin sen bakem ?

şaka bir tarafa,yazını okurken gerçekten olabilecekleri gözümün önünden geçirdim. ( silip don ) meselesi mesela :) tabiki de ulu orta yapılyorsa hakkaten de ayıp olmuş. Kulakları çınlasın babaannem böle salak ve de dangalakça işler yapanlara >>> mesnetsüz<<< der :) ammma velakin dante gardeşim,sende hakkını arama nokatasında yanılşlıklar yapmışssın.kale almamışssın birkere,adamlar seni iki kere aramışlar.sert veya değil.seni uyarmışlar.( bu adamlar asker gardeşim,tabiki çok çok tasvip etmesem de öle senin sanacağın gibi çok nazik de konuşmazlar ) :)

şimdi durum şu olurdu bence ; sen telefona ilk çıktığında işi kale alırdın,en azından ikincisinde alırdın.ve eğer olmadıysa asker de olsalar onların icabet edecekleri önemli hususlar vardır.t.c nin yetkili kurulları tarafından ve üstelik askeri bir hastaneden verilen askerliğe elverişli değildir raporu herşeye muktadir ve yeterlidir. Haydi gittin diyelim. öyle aşalayıcı yada saçma sapan anlamsız ve de yetkisiz muayene etme isteğini geri çevirebilir.hatta daha ileri gidip "bakın benim bu ülkede bazı haklarım var,sizler bana bu şekilde davranarak beni bu haklarımı savunmaya mecbur ediyorsunuz"diyebilirdin.sen böle dedseydin olaylar daha farklı gelişirdi.


Lafın sadedi şu ki ; adam raporunu gösterir,ben emniyet kuvveti olarak raporu alırım,yada suretini,gönderirirm bağlı bulunduğun ( raporu aldığın hastaneye ) uygunluğunu sınarım.uygun cevabı neticesinde,senden özür diler,gereği için askerlik şubesine yazarım gardeşim.:) bu işin sorumluluğu sende değildir.sorumluluk,bağlı bulunduğun güvenlik merci ile hastane ve askerlik şubesi üçgenindedir.onlar arada kaynayan raporlardan böyle insanları mağdur edebilirler :( size düşen ise hakkınızı aramak . Yukarıda bahsettiğin gibi.

yahuu bu arada sen de tüyo almışmıydın malum mesele den ötürü :?: 8)

saygı ve sevgilerimle.
 
baştan sona yüzümde bir tebesümle okudum yazını..hem gülerken hemde düşündüren bir yazıydı nitekim...neyseki bunu da savmışsın başından..burası türkiye belli mi olur..bakarsın bir seferberlik..tekrar çağırırlar askere..
 
Hahaha Hasan baya baya maceralı olmuş... :D

Bir söz vardır askeriyede mantık aranmaz diye...

Doğru yani... 8)

Askerin işine şeytanın aklı ermemiş... :p
 
sakın bir daha raporum var diye askere kafa tutma yoksa bu defa resmini o biçim birine çektiririz ve yanlız olarak :D

bu arada nasıl kaçırdın bu fırsatı durum müsait senin giyim müsait bayanda 20 lik ah hasan ah :D :D :D
 
Ben o resmin peşine düştüm bile... Malum Antalya'lı fotolar ile akrabayım. Antalya'da 2000-2005 arası hangi dükkanlar hanım eleman çalıştırmış onu arıyorum. Dükkanı tesbit edersem gerisi kolay..

O RESİM LAZIM BİZE beaa...
 
İlk sayfada görünce hemen sarıldım linke, okudum.Güzel bir anlatım şekli Dante.
''Olay 97 yılında geçiyor demişsin ve şimdi böyle şeyler oluyor mu bilmiyorum'' demişsin.Merak etme oluyor.Alın bir hikaye de benden dinleyin:
Yıl 2007 Eylül ayı.Liseyi bitirdik 5 yıl önce ve her Türk genci gibi askerlik şubesine gidiyoruz.Yaşım 22 idi liseyi bitirdiğimde.Daha sonra açık üniversiteye kayıt işlemleri vardı.Ama beni de aynı Dante gibi arıyorlar asker kaçağısın diyorlar.Gidiyoruz babamla. Oradaki Albay ile görüşüyoruz bir tane evrak alıyoruz.Diyouz ki evrağı aldık üniversiteyi bitirince muayenemizi de oluruz sonra işi kökten bitiririz .Üniversiteye başlıyorum. Tabi üniversite açık üniversite olduğu için 3. sınıftan sonra derslere fazla önem vermiyorum ve iki sene kalıyorum.Şurasına dikkatinizi çekerim arkadaşlar:"AÇIK ÜNİVERSİTE DE İKİ SENE ÜST ÜSTE SINIFTA KALIRSANIZ VE BUNU ASKERLİK ŞUBESİNE BİLDİRMEZSENİZ OTOMATİKMAN ASKER KAÇAĞI SAYILIYOSUNUZ!"Tabi biz 3. sınıfta 2 sene kalınca hemen "asker kaçağısın" diye dosyaya not almışlar.Tabi bizimde böyle bi kanbundan haberimiz yok.Neyse bu yaz da MEB'in sınavına giriyoerum Manisa'da ve kazanıyorum. Memur olarak atama yazım geliyor.Aile de bi sevinç ki sormayın.Eee Memur olduk :) kaç yıllık çabalardan sonra zar zor bir devlet kurumunda iş bulmuşuz tabi ayaklar yere basmıyor havada.Neyse iş için gerekli evrakları tamamlarken bir de askerlik ile ilgili bir belge varmış askerlik şubesine gidelim şu işi de halledelim diyoruz.Askeriyenin yolunu tutuyoruz.Giriyoruz içeri kel bi adam var orada öğrenci işlerine bakan.Açtı dosyamı sen asker kaçağısın diyor.Tabi ben ciddiye almıyorum ya işe girecem diye. adam diyor "Gerçekten asker kaçağısın."Tabi bizim havada ki ayaklar birden bire yere basıveriyor :)Biz daha şoku atlatmaya çalışırken orada ki memurda iki de bir "Kuralları bilmemek sizi idamdan kurtarmaz" diyor.Nerdeyse adam bizi oracıkta asacak haberimiz yok diye böyle bir kanundan.Memura diyorum ki:"Ya siz beni üç sene önce gece yarısı bilmem ne köyünde buldunuz ama askerlik şubesi burası benim evimde hemen şurası nasıl beni bulamadınız?" dediğimde "Biz gerekli yerlere gönderdik tebliğ size ulaşmamıştır o zaman" diyorlar.
Eee diyoruz napacaz.
Kütahya Askeri Hastanesine gideceksin diyorlar
Gidiyoruz tabi Kütahya Askeri Hastanesine.Dumlupınardaki Askeri Mezarlık var.Bakıyorum ve aynen şöyle diyorum:Ben gibi askerini seven bir Türk gencine nasıl asker kaçağısın derler.Sonra varyoruz askeri hastaneye.Her yer asker.Havacı erler dolu.Giriyoruz bizde aralarına askerlik yapıyoruz bu arada.Yav oranın stratesi de bir başka oluyormuş hakikaten.Neyse girdik erler diyolarki birbirlerine "Sen nereden" diğeri diyo işte ben Muş'tan.Birisi de bana "Abi sen nereden diyor" Bende Uşaktan " diyorum "Askerlik yapmaya geldim falan".Eee tabi bi abeslik oluyo."Abi sen nasıl askerlik yapacaksın falan" askerlik muhabbeti alıp yürüyor.Neyse sonra askeri doktorlar geliyor alıyolar içeri ama ne hava kardeşim askeri doktorların bazılarındaki o hava.Eee haklılarda adamlar okumuş doktor olmuş.Neyse giriyoruz ortopedi bölümüne adam diyor bu benlik değil dahiliyeye gidiyoruz dahiliyeye o da diyor ki "Bizim burada seninle ilgili bölüm yok Gata'ya sevk ediyorum diyince" bizim suratlar değişyor tabi.Gata da işler 10-15 gün sürer diyolar ve bu süre zarfı sonunda da ben kazandığım işi kaybedecem.Eee artık yalvardık doktora Sonra "Hadi bakalım ben heyete alacam sizi". El bilek grafisi çekiyorlar bu arada radyoloji uzmanının yazdığı sonuç aynen şu:
"Hastanın el bilek grafisinde kemik yaşı tam olarak bilinmemekle beraber 18 yaş gelişimi göstermektedir."Tamam onu da alıyoruz doktorun yanına varıyoruz.Aynen dahiliye doktorunun bize dediği şey şu:
"Eğer kemik yaşına 18 değilde 19 yazsa idi Gata'ya göndermiyecektim ama göndermek zorundayım" diyor.
Yalvarıyoz artık böyle böyle iş kaçacak aman doktor diyoruz.Tamam diyor haftaya gelin bu işi halledelim.Neyse haftayı bekliyoruz.Bu seferde bizim evraklar heyete gitmemiş.Kapıda bekliyoruz heyet kapısının önünde ne çağıran var ne içeri alan.Sonra bin rica bizi heyete alıyorlar.
Heyet başkanı bana bakıyor tabi ki askerlik yapacak durum yok.aynen şu sözü söylüyor:
"Bu çocuğun askerlik yapacağıda belli askerlik yapamayacağı da, dahiliyeci neden bu çocuğu uğraştırıyor diyor."
Telefon açıyor yine bişi olmuyor kayda değer.Biz yine gidiyoruz dahiliyecinin yanına.Tam artık Gata'ya sevk ediyorken aklına bişi geliyor durun diyor.Bizde duruyoruz hemen tabi:)En iyisi ben sevk tecili yazayım bir yıl sonra gidersiniz gataya diyor.Diyoruz olur alıyoruz o kağıdı işlemleri yapıyoruz.Göreve başladım şu an ama bir sene sonra hazır asker olduğumdan askere alınma durumum var.Bu arada üniversite son sınıftayım bu yıl bitirirsem belki asteğmen olarak askere de gidibelirim her an:D
Yani yıl değişiyo demek ki sistem değişmiyo.enteresan...
 
ne karesi avrupada amerikada bu olay oscarlık film olur komedi dalını da kimseye brakmazlar bari iki sene arka arkaya çekinde bir birini kırmasınlar :D
 
Bu hadiseden şunu çıkarıyoruz; Askerin şakası yoktur. :shock: Yoksa böyle slipli Voltran oluşturmak zorunda kalırsınız. Aslında trajikomik bir olay. 15 yıl önce bende sakatlığımı ispatlayabilmek için Antalya'dan Isparta'ya askeri hastaneye gitmiştim. Doktor bereket versin iyi çıktı. İki tık tık etti dizlere. Baktı ki can yok "raporu verin" dedi. O da ne diye birbirimize bakıştık. Çünkü o zamana kadar engelimle ilgili bir tek raporum dahi yok. :D Dedim ya doktor baba adam. Oracıkta bi rapor düzenledi. :) 3 tane resim verin dedi. Biz yine apışıp kaldık çünkü vesikalık yoktu yanımızda. :D Acele tarafından şehre indik. Şipşak otomobil kapısında vesikalığı hallettik. :D Resimleri bir solukta teslim edip kuyruğa girdik. Sıram geldiğinde askeri heyete meşhur ağlayan çocuk potresindeki yüz ifadesiyle girdik. :) Görünen luzüm üzerine askerlik yapmayacaksın dediler yüzüme. :) Üzülsem mi, gülsem mi bilemeden ayrıldım.
 
Askeri hastaneler bir alem olur zaten... İyi bilirim... :D:D

Baya bir çekmişliğim var... 8)
 
dante seninki tipik bi "kıl oldum aaağbi" olayı.
artık saçına sakalına mı?
daha önceki telefon muhabbetine mi?
tuvalete bile tahtıravanla gitmene mi? bilemicem.
yapmışsındır mutlaka sayın 657 nin hoşuna gitmeyen bi şey.
tüm mevzuatı virgülüne kadar uygulama isteğiyle yanıp tutuşmasının
sebebini kendinde ara ;)

yafu merak ettim tayyip'in oğlunun da çürük raporu var.
acaba onun da slipli bi fotoğrafını çektiler mi?
artııı. şimdi bu adamların inancına göre (..ki saygı duyarım..yanlış anlaşılmasın)
göbekaltı - dizkapağı üstü arası namahremdir.
bknz:haşemalar.
...acaba nasıl oldu..?
 
bayke' Alıntı:
yafu merak ettim tayyip'in oğlunun da çürük raporu var.
acaba onun da slipli bi fotoğrafını çektiler mi?
artııı. şimdi bu adamların inancına göre (..ki saygı duyarım..yanlış anlaşılmasın)
göbekaltı - dizkapağı üstü arası namahremdir.
bknz:haşemalar.
...acaba nasıl oldu..?

Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri birimleri çoğu insanımızın bildiğinin aksine disiplin,insani ve kültürel yapıya saygılı yol izler.Yaukarıda yazılmış olan bir söz özellikle dikkatimi çekmiştir."MANTIĞIN BİTTİĞİ YERDE ASKERLİK BAŞLAR " kelimesidir.Bu kelimenin Türk Ordusunda asla yeri yoktur.Birde şöle bakın; Orduya giren her türk evladının kafasından ve aklından geçen her olayı yapmaya çalışırsa,disiplinsizlik alıp başını gider.Bu ordu kimsenin ferdi düşünce ve istekleri ile yürüyebileceğine inanmak son derece yanlış olur.

Öte yandan Baykenin sorduğu konuya gelince ; Kanun ve yükümlülükler herkez için geçerlidir.Ben buyum ve benim inancım bu şekilde diyerek bazı kanuni yaptırımlardan çıkmaya çalışmak ne derece doğru olur onu da sizin takdirinize bırakıyorum.

Ben yukarıda bahsetmiştim.Bu konu tamamen yanlış anlaşılmalardan,biraz nemelazımcılıktan kaynaklanmış.Tanrı insana akıl vermiş,fikir vermiş kullanalım diye.Ben Genelleme yapmamak gerektiğine inanıyorum.

Saygılarımla.
 
"MANTIĞIN BİTTİĞİ YERDE ASKERLİK BAŞLAR " kelimesidir.Bu kelimenin Türk Ordusunda asla yeri yoktur
...vardır sunburn.
ama bu sözü ilk aklımıza geldiği şekilde ele alıp yorumlamak yanlış olur.
burda asıl anlatılmak istenen.
"bu mantıklı mı değil mi olur mu olmaz mı " diye sorgulamadan üstün/komutanın verdiği emirlerin kayıtsız şartsız uygulanması gerektiğine işaret eder.
...birliğin ortasında bir tank vardı o tank cezalıydı askerler oradan geçerken kafalarını ters tarafa çevirmek ona bakmamak zorundaydı...dışlanmış lanetlenmiş bir tank..!
bu cümle bi anıdan alıntıdır. bunun gibi benzer olaylarda vardır...cezalı dağ...cezalı yol gibi.
sokaktaki sıradan adam gibi düşündüğünüzde ne kadar mantıksız ve saçma geliyor değil mi?
hayır işte mantıksız değil...çünkü orası sokak değil kışla.
hadi bunun sebebini/mantığını açıklamayı sana bırakıyorum sunburn.
 
:D:D:D:D Gülmekten öldüm valla. Sağolasın dante.

Askerlik şubesinde benimde trajikomik bir anım olmuştu.
Rapor işlemlerini yürütürken askerlik şubesine gidip gelmelerimin birinde görevli askerlerin beni bir türlü dinlemeyerek ısrarlı yönlendirmeleri sonucunda askere gidecekler arasına karışıp alttan kontrol için çıplaklar kampına girmiştim. :D
Kapalı bir mekan, herkes don paça ve eli silahlı askerler içinde buldum kendimi. Derdimi dinletene kadar anamdan emdiğim burnumdan gelmişti. :)
 
bayke' Alıntı:
"MANTIĞIN BİTTİĞİ YERDE ASKERLİK BAŞLAR " kelimesidir.Bu kelimenin Türk Ordusunda asla yeri yoktur
...vardır sunburn.
ama bu sözü ilk aklımıza geldiği şekilde ele alıp yorumlamak yanlış olur.
burda asıl anlatılmak istenen.
"bu mantıklı mı değil mi olur mu olmaz mı " diye sorgulamadan üstün/komutanın verdiği emirlerin kayıtsız şartsız uygulanması gerektiğine işaret eder.
.

Yahuu yukarıda bahsedilen konuda Tankın yada anlamsız ve mantıksız bir olgudanmı bahsediliyorda ben mantık var dedim. :shock:

Konuyu saptırmaya gerek yok bayke ağbim.Yukarıda dantenin karşılaşmış olduğu durumda mantıksız bir konum yok.olması gerkip yada yapılması lazım olupta yapılmayan yada yapılamıyan durum mevcut.Mantıksızlık olsa olsa bu işleyişi yapmamk gayretlerini sürdürüp sonucunda oluşan kötü durumlardan askeri mantığı suçlamaktır.

Türk Silahlı Kuvvetleri mantıklı tutum ve olayların yaşandığı bir topluluk olup,talihsizce ve saçma sapan durumlardan ötürü hasıl olmuş problemlerden ötürü bu güzide kurum sorumlu tutulamaz.Bu türde yapılan yanlışlıklar ,o yanlışlıkları yapan kişilerin sormululuklarıdır.Genel görüşü asla içermez. 18 yıllık meslek hayatımda ordunun çeşitli kademelrinde ve bir çok ilinde ,ilçesinde ve hatta köyünde görev yaptım.Fakat sizin bahsettiğiniz cezalı tank modeline raslamadım.Üstelik böyle bir durum olmuş olsa dahi,geçmişi şan ve şeref ile dolu böyle bir kurumun geneline bu yaftanın yapıştırılması,türk halkı önünde bence aşalayıcı bir düşünce yapısına işaret eder.

Siz bayke ağbim ne kadar ve nerede hangi durumlarda askerliğinizi yaptınız yada böyle işaretlenmiş yada sizin değiminizle cezalandırılmış ordu malları konusunda şahsen görmüşlüğünüz varmıdır bilemiyorum :?:

Tekrar ediyorum,Bu durum olsa bile kurumun genelindeki düşünce yapısını kapsamaz. Yukarıda ki konu ise sizin örnekleriniz ile yakından yada uzaktan alakadarlığı ve mantığı yoktur. :wink:

Saygı ve Sevgilerimle.
 
eşyaya ceza vermenin mantığını biraz olsun kavrayabilmek isteyenlere bir örnek vereyim.
diyelim ki bir eğitim taburundayız ve eğitim sahamız içindeki açık arazide bir dağ var ve o dağ acemi erlerin tırma eğitimi için oldukça tehlikeli.
daha önce denenmiş ve iki üç erin sakat kalması veya ölmesiyle sonuçlanmış olsun.
sen arslansın, sen kaplansın, sen türksün ve bir türk dünyaya bedeldir diye eğitilip şartlandırılan yani beyni yeniden formatlanan askere sen o dağa tırmanmak için yetersizsin diyemezsin.
ama o dağı da eğitim alanının dışına çıkarman lazım.
erlerin özgüvenini zedelemeden sen bu işi beceremezsin demeden bu iş nasıl yapılır.
tabii dağa ceza vererek.
- komutanım biz o dağa eğitim için neden gitmiyoruz?
- gitmiyoruz çünkü o dağ cezalı.

..bitti işte bu kadar

------------
biz dört kardeştik ve hepimiz öğrenciydik.
otomatik bir kalemtraşımız vardı sünnetimizde hediye gelmişti.
kalemi ucuna takıyorsun arkadaki kolu çeviriyorsun kalem açılıyor. işte öyle bi şey.
o geldiği günden beri bize kalem dayanmaz oldu.
birincisi; onunla kalem açmak çok zevkliydi. uç kırılsada kırılmasa da açardık.
ikincisi; kalemin ucu açıldıktan sonra kolu çevirmeye devam edersek uç kırılıyordu. sanırım bu kalemtraşın bi kusuruydu.
babam hep bize; şunu dikkatli kullanın kalem dayandıramıyorum derdi ama
7-13 yaşlarında 4 çocuk...bi kulağımızdan girip diğerinden çıkardı.
artık o kalemtraşı kullanmayın dese olmaz. hediye gelmiş ve biz onu çok seviyoruz. öyle bi şey yapsa kesin babama küseriz.
bi gün babamın aradığı fırsat çıktı.
kalemtraşın içine dolan talaşları temizlerken rende görevi yapan keskin çarklar parmağımı kesti.
ve akşam o kalemtraş cezalandırıldı (!)
yani ambalajına konulup dolapların birine kilitlendi.

haa benim babam askerdir...büyük amcam, küçük amcam,ortanca amcam, (hatta büyük babam 16 yıl hiç eve gelmeden trablus,kafkas,yemen,balkanlar...savaşmış durmuş) albaylar,yarbaylar,generaller boldur bizim sülalede. çocukluğum gençliğim orduevlerinde, askeri birlik içindeki lojmanlarda geçti .
bu ek bilgi sen askerlik yaptın mı diyen sunburn içindir.
sen 18 yıl yapıp kurtulmuşsun. ben haaala babamın teskere vermediği er rütbesinde bi askeriyim :)
 
Dünyanın her yerinde askerlik bu derece mantıksız, "komik" ve acıdır. Ama elbette bu coğrafyada yaşayan bizler daha bi yaratıcıyız!!! :)
Dante'nin anlattığı olay mizah dergisine yazılan hayal ürünü bir hikaye değil, bir vakıadır. Ve olay trajikomik bir kara-mizah örneğidir. Muhatabı olan ve sebep olan askerler de bu olayın başrol oyuncularıdır. Dolayısıyla gülmece de onların kararlarınadır.
Bunda alınacak bişey yok ki.. Asker sinirliymiş de, gerginmiş de, yok efendim askeriye disiplin yeriymiş de... Bana ne! :) Ben asker miyim? Hayır. O kişileri zorla asker yapan mı var? Hayır. Memur görevini yapacak, vatandaş da hukuken üzerinde yüklenen sorumluluğu yerine getirecek. Bu kadar basit.

Sakatlığı olan kişiler askerlikten muaftır. Ve oradaki memurun görevi de bu durumun tescil edilmesini sağlamaktır; sakata eziyet etmek (ya da kendini komik duruma düşürmek) değil.
Sakat olmayan (!!) errrrrkek vatandaşlar, ancak üniforma giyip askeriyenin içine girdikten sonra emir-komutaya (yani hiyerarşiye) dahil olurlar. Bu olmadan "benim için" şubedeki üniformalı memurun, kapıya gelen postacıdan hiç bir farkı yoktur. Ve bunu demek o memura ya da silahlı kuvetlere saygısızlık etmek demek ya da küçük görmek demek değildir.
Dante'ye o eziyeti çektiren kişi asker de olsa saçma, komik ve gereksiz bir davranışta bulunmuştur benim için, postacı da olsa, belediye zabıtası da, manav da, şu da bu da. Olay "komik" yahu! :) Üstüne bi kısa film çekilecek kadar hem de :)
 
boğa boğa boğa kışlayı özledin gibime geldi bir iki er kapına gelir yarın vallahi ben karışmam alır kışlada pc de yok konuş istediğin kadar :D:D:D :p
 
Sevgili dante aynı şube de yaşadıklarının aynısını hatta daha beterini bende yaşadım.askeriyeden yazı geldi.Babamla gittik.Şubenin kapısına vardığımda çok şaşırmıştım.Bir kuyruk var en az 100 kişi hepsi slip donlu.Babam sende çıkaracaksın galiba dedi.Ben hayatta çıkarmam dedim.Herkes slip donlu bekliyor, sırası gelenden evrak istiyorlar.Bazılarının kimlik fotokopileri olmuyor.Onlarda yallah dışarıya.Şube çarşının göbeği slip donlu bir sürü herif sokakta kırtasiyeye koşuşturuyor.Manyak komik bir tablo :D :D :D
Sıra bana geldi.Elimde rapor var gösterdik.Rapora baktı soyun dedi komutan.Ya ne gerek var rapor var elimizde,zor olur falan dediysek te.İlla görmem lazım dedi :D
Kısa bir muane sizi Isparta bölge hastanesine sevk etmem lazım dedi.Komutan ağzımızı açtırmadan sevk yazısını verdi elimize.3 gün içinde gitmemiz lazımmış.Ertesi gün gittik ısparta’ya.Danışmaya gösterdik sevk belgesini.Sizin bölüm bur da yok dedi haydaaaaaaaa.Onlar da Ankara’ya sevk ettiler.yine 3 gün içinde gitmemiz gerekiyormuş.Antalya’ya döndük bilet aldık.Akşam otobüsüyle ankara’ya gittik.Sabah erkenden hastaneye gittik.Bütün poliklinikleri dolaştık.Kendi bölümümdeki (nöroloji) doktoru emg ve bazı testler yapılması gerekiyor ama sizi uğraştırmayayım dedi.Emg falan bi istese 4 gün daha kalacağız Ankara’da.o gün öğleden sonraki heyete yetiştik ve muaf raporunu aldık.Bu süreçte askerlik yapmış kadar olduk.Güzel ülkemin saçma uygulamaları ……
Dante sen 1997 de yaşamışın ben 2003. 6 senede pek bir şey değişmemiş yani ………
 
Ben muayeneye giderken tüyo almıştım ve şort giymiştim altıma... :D

Askere alınıcamız kesin olduğu için sanırım hiç zorluk çıkmadı...

Hemen hallettiler evrak işlerini... :D :D

Sonra okul için ertelettim askerliği...

Okulu 1. seneden sonra bıraktım...

Şu askerliği aradan çıkarayım hemen bitirip geleyim diye askerlik şubesine başvurdum sonra...

Dedim askere gitmek istiyorum ilk tertipte...

Yok dediler... En az 6 ay beklemelisin... :? :?

Kanun böyleymiş... :roll:
 
İnan,bu bir Aziz Nesin öyküsü derdim ve bunda ısrarcı olurdum hatta.:D:D:D
Yok Marko Paşa ya da Öküz Paşa döneminden olsa gerek diyecem...Ama yok...imkanı yok...
Aslında şu olaya diyecek hiç bir şey yok.
Hasan'cım diyebileceğim tek şey...Böyle talih kuşları zaman zaman pisliyo herkesin başına...Kuş bol memlekette :D:D..
 
Yahuu siz yukarıdaki yazıları okumuyormusunuz ? yada yazılanları başka yönlere çekmek dahamı mantıklı geliyor sizlere ?

Vayy vayy vayyy yine vayy .Ne kadar memnuniyetsiz insan varmış askeri işleyişten buralarda.Anlamadığım konu şu ne yazık ki,neden bu kadar menuniyetsiz olduk ? Yada şöle desem,memnuniyetsizliğimizi neden sadece yakınmak boyutunda kısıtlıyoruz ? Şu slip don meselesi gerçektir ve bu konuyu çağ dışı olarak adlandırıyorsak eğer neden asker alma daire başkanlığına yada milli savunma bakanlığına bu yakınmalar ile ilgili bir güzel yazı yazılsada buralara göndersek :?: Üstünede engelliler.biz desek ? Zor mu olur ?

Bakın ben size ne yazayım.Şöyleki; Biz sadece yakınırız.laf üretiriz.Bizim için en kısa yol budur.Ne enteresandır ki laf üretirken genelde de başka saflardan derleme yaparız.O öle demiş,burada böyle yazmış.şu şöyle demiş gibi kendimize ait olmayan bir dünya hakiki laf salatası.burada bazı şeyleri yazabilmek için yaşamak lazım gelir.Yaşayanlara sözüm olmaz tabiki.Yaşamayanlat yada yaşayamayanlar sadece bir noktada takılır.Bozuk plak gibi sadece o noktaya değinir.Nedeni basittir yaşamamıştır.

Ben buradan site yönetimine sesleniyoryum.Aşağlandığınızı hissediyorsanı hemen ve daha önceden de çeşitli vesileler ile çeşitli kurumlara yapıldığı üzere askeri kurumlara yazılar yazın ve gönderin.( Sanmıyorum :wink: )

Elbette ki hatalı davranışlar her kurumda olduğu gibi Türk silahlı Kuvvetlerinde de olmuştur.Ancak bu hatalar altını çizerek yazıyorum ki,Kişisel hatalardan kaynaklanır.Askerş hukuk sisteminde yeni yerleşen bir olguya göre; Orduda bulunan kişilerin yaptıkları kanuna yada insan haklarına aykırı konulardan meydana gelebilecek etkilerin sorumlusu o olayı yapan kişiler olacaktır. ( Daha önceden Kurum sayılıyordu )

Bu şu demek; İç hukuk yolları tüketilkdikten sonra A.İ.H.M ne giden her dava sonucunda rücu sitemi gelişmiş olup kşisel hatayı yapana rücu edilecektir.T.S.K anti demokratik değildeğildir.İsteyen her vatandaş hakkını arar.

Bu bağlanda Oturanboğaya katılmadığımı belirteyim istedim.

Çok/madurlar gidin hakkınızı arayın.Aramıyor iseniz bu sizin suçunuz.Ama asla köşenizden bilmediğiniz yaşamadığınız bir kurum hakkında ahkam kesmeyin. Askerliğini yapmış olan üyeler de ordu ile ilgili olumsuz fikirlerinizi yemininizi hatırlayarak kendinize saklayın.Saklamayacaksanız uygun bir dille bunu gerekli mercilere iletin. ( Tekrar edşyorum buradan bunun olacağına ihtimal vermiyorum )
 
sunburn bakın ne demiş...ne demişse güzel demiş :)
Yada şöle desem,memnuniyetsizliğimizi neden sadece yakınmak boyutunda kısıtlıyoruz ? Şu slip don meselesi gerçektir ve bu konuyu çağ dışı olarak adlandırıyorsak eğer neden asker alma daire başkanlığına yada milli savunma bakanlığına bu yakınmalar ile ilgili bir güzel yazı yazılsada buralara göndersek
okuduğum bi yazıda türkleri betimleyen bi dizi hasletin içinde şu madde de yer alıyordu

TÜRKLER SÖYLEMEZ SÖYLENİR

sevgili sunburn bırak söylenip türklüğümüzü kanıtlayalım :D :D
haa ben hariç. karşıdaki apatmanın bacasından fazla duman çıksa bile hemen çevre koruma md. lüğüne
telefon edip şikayet ederim. böyle her boka maydonoz olma huyuma asker kafalı babam acayip bozulur.
sonunda tüm komşularla beni kötü edeceksin der. ama bu huyumu sokak da öğrenmiştir.
çöpler iki gün alınmasa anneme ricacılar gelir "kemal bey belediyeye bi telefon etse...! " derler. :)
bakın bu günlerde THY yi tüketici mahkemesine vereceğim.
diceksiniz ki o kadar övgü yazdığın THY ile ne sorunun çıktı?
adamlarla yazışıyorum...halkla ilişkiler md. telefon ediyo;
valla haklısın söylediğin için teşekkür ederim diyo ama düzeltme yönünde eylem yok...
bi sonuçlansın olayı siteye aktaracağım.
 
Bizde adettir, bir filmde eşcinsel hamamcı rolü olsa, bütün hamamcılar örgütlü olarak ayağa kalkar ve "hamacılardan eşcinsel çıkmaz, biz vatanını milletini seven...." diye veryansın eder filme. Bir filmde hafif kırıtan hemşire olsa aynı şekilde, hemşirelerle ilgli dernek ayağa kalkar, "hemşirelerde böyle şeyler olmaz...".
Neredeyse her meslek grubu için Türkiye'de böyle refleksler/tepkiler bulunur! :) Hatırlarsınız iki sezon önce 24 dizisinde bir grup Türkün ,Arap teröristlere, Amerika'da bombalı eylem yapsınlar diye yardım ettiğine dair bir sahne vardı. Türkiye ayağa kalktı: Türkler böyle şey yapmaz..." diye :) Neredeyse küçük bir diplomatik kriz yaşandı bile denebilir :) Oysa aynı dizide Amerikan başkanı şerefsiz pisliğin teki şeklinde, Araplar/Müslümanlar terörirst şeklinde, Boşnaklar, Ruslar vs. kirli işlerin içinde gösterilr.. Ama hiç kimse çıkıp "biz böyleyiz" diye ciddiye almaz o filmi; senaryo olduğunu bilir, o kriterlerde değerlendirir...
Neyse, uzadı söz, hasılı, Dante'nin olayı komik, acı ve eleştirilecek bi şey. Biz de her kurum veya kişiye yaptığımız gibi güldük/kızdık/eleştirdik. Bunu yaptık diye askerler şöyle, askeriye böyle demiş olmuyoruz. Bu olayı değerlendiriyoruz, ve birçok arkadaşımız da benzer şeyler yaşadığını yazıyor...
Paşam (sunburn) bence alınmana da yazılanları maksadını aşan şekilde idrak etmene de gerek yok abicim :)

Fakaaaaat! sunburn haklı bi konuda: Hakkımızı arayalım mutlaka. En üst mercilere kadar şikayetimizi iletelim ve çözüm isteyelim. Devletin her kurumunu hukukun ve insanlığın normlarına iteleyelim.

Ammmmma! Yine fakat: İnsanların, her ne şekilde (yazarak, resmi bavuru yaparak, hukuki süreç işleterek, sohbette içini dökerek vs.) olursa olsun tepkisini göstermesinden ve düşüncelerini ifade etmesinden de rahatsız olmayalım. Herkes gücü yettiği kadar (ya da istediği kadar ve istediği yöntemlerle) hareket eder. "Hakkınızı arayın kardeşim" demek kolay da, onu yapmak zordur. Hele ülkemizde; ve hele de sözkonusu olan şey -üniformalı- devlet kurumlarıysa..
 
Cem abi,maksadım Askeri'ye laf etmek değildi,Askeriye den hiç anlamam.Prosedürler nedir,neyi ne amaçla yaparlar ve yaptırırlar? .anlamadığım için de sözünü etmem..Doğrudan ya da dolaylı olarak da bir söz etmiş değilim yukarıda..

Bahsettiğim...talih ve kuşlarla ilgili..Beşer,şaşar..Şaşkınlığının faturasını birilerine keser..Özetle bunu demek istemiştim..Sistem,bürokrasi cart curt..Çözüm önerisinde bulunmaya ne yetkili ne de donanımlı olduğum için de daha fazlasını yazamıyorum..
 
Oturanboğa'nın son yazısı için teşekkürler :)

Ama gerçekten de korkacak birşey yok.Artık 2007 yılındayız ve TSK hemen hemen tüm eleştirilere açık bir kurum.Hiç bir şey yapılamasa da bu konuyla ilgili dileyen her kimse tsk adresinden bilgi edinebilir.Toptan Kalite Yönetimi olgusunun devamlı ve yoğun olarak ele alındığı böylesine bir kurumda İnanın kimse size neden böyle bir başvuru yaptınız diye evinize inzibat göndermez :)

TSK İnsan haklarının korunması ve kollanması için her türlü çabayı göstermektedir (bkz)

link'i incelemenizi tavsiye ederim.

TSK kendi bünyesinde bulunan Jandarma Genel Komutanlığınca JANDARMA İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİ İNCELEME VE DEĞERLENDİRME MERKEZİ ( JİHİDEM ) kurmuştur.Bu merkeze internet sitesinden rahatlıkla ulaşabilir ve sorunsuzca her şekilde şikayetleriniz ilgili kuruma iletebilirsiniz.İngilizceside var. :)

Bayke Ağbim >>> Kırmızı yerleri doldurmak lazım gelir.Boş bırakmayacağız.Yazılı yapacağız.Kesinlikle cevap alırsın.Üstelik yazılı olarak.:wink:

Halaz kardeşim benim >>> Çözüm önerisini her kimse rahatlıkla yapabilir.Sende yaparsın. :)

Velhasıl İstiyorsanız yapamayacağınız ve başaramayacağınız iş yoktur.

Saygı ve sevgilerimle.
 
Üst Alt