Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Alkışlıyorum] Engelli istihdamında McDonalds duyarlılığı

goodness angel

Yeni Üye
Üyelik
15 Mar 2005
Konular
4
Mesajlar
47
Reaksiyonlar
0
[size=4]ENGELLİ İSTİHDAMINDA McDONALD’S DUYARLILIĞI

Fiziksel Engelliler Vakfı tarafından hayata geçirilen "Öz®ümüzle Üretiyoruz Projesi" kapsamında 45 engelli McDonald’s çalışanı oluyor.

McDonald’s, Fiziksel Engelliler Vakfı (FEV) tarafından engellilerin sosyal, ekonomik hayata entegrasyonunu sağlamak amacıyla başlatılan ve İŞKUR’a kayıtlı engellilerin işverenlerle buluşturulmasını hedefleyen “Öz®ümüzle Üretiyoruz Projesi” kapsamında, 45 engelliyi İstanbul’daki restoranlarında istihdam ediyor.

McDonald’s ve FEV tarafından yürütülen ortak çalışmanın ardından mülakattan geçirilen yaklaşık 55 engelliden 24’ü, 19 Temmuz Çarşamba günü Cevahir İş Merkezi’nde saat 11.00 de yapılan bir törenle işbaşı yaptılar.

Törende, McDonald’s’a engellilere ve engelli istihdamına gösterdiği duyarlılıktan ötürü Görme Engelli İstanbul Milletvekili Lokman AYVA tarafından plaket verildi.

“Öz®ümüzle Üretiyoruz Projesi” kapsamında yürütülen çalışma ile önümüzdeki günlerde McDonald’s’da istihdam edilecek engelli çalışan sayısı 45’e çıkarılacak

www.fev.org.tr/haberler/2006/07/mcplaket.htm [/size]
 
Fev' in bu Projesi THY Projesinde ki gibi adam kayırma olmasın. Mc Donald's a yerleştirilen bu engelliler Fev' in yandaşları olmasın ?
 
:roll: :roll: :roll: :roll: :roll: :roll: BİLEMİYORUMMMMMMMM :roll: :roll:
 
Harbiden de McDonald’s gibisi yooook
 
MÜLAKAT TA TORPİL DE OLSA ARKADAŞLAR ORAYA YERLEŞENLER NETİCE DE ÖZÜRLÜ BİRDE BU YÖNDEN BAKALIM DİMİ..
 
selime böyle düşünmen beni gerçekten üzüyor birçok arkadaşım da böyle düşünüyor gerçekten ama gerçekten üzülüyorum :!:
 
Bakın biz engellileri düşünüyoruz...gibi bi msj içerdigini düşünüyorum.
ayrıca iş vermek kadar işin sürekliliği konusunda umarım bu kişilere bi garanti verilmiştir.zira bu kişileri işe aldıgını basına bildirip 2-3 ay sonrada işten cıkarırlar mı? die de paranoyakca bi soru aklıma gelmiyo degil.
ama her ne olursa olsun güsel bi olay.
 
Ne kadarda deqer veriyormuş? ya ßu Amerikan şirketLeri ßize
 
hakanım' Alıntı:
MÜLAKAT TA TORPİL DE OLSA ARKADAŞLAR ORAYA YERLEŞENLER NETİCE DE ENGELLİ BİRDE BU YÖNDEN BAKALIM DİMİ..


arkadaşlar,
ister show amaçlı olsun ister gözboyama amçlı olsun orada çalışan arkadaşlar ENGELLİ kardeşlerimiz.eğer bi yamukları varsa zaten yatsıya kalmaz çıkar ortaya.
 
Mc Donald's ın bir reklamı olarak görüyorum.
Helal olsun adamlara dünyanın diğer tarafında otumuş,
Bizim özü ile sözü bir olmayan, milliyetci geçinip cahilliğini gençliğinin ardına gizlemeye çalışan, yolunu ve yönünü şaşırmış, zavallı, biçare, geleceği ipotekli bir kısım insanımıza ekmek arası et satabiliyolar.
Milyonlarca insandan trilyonlarca lirayı sağlıksız olduğu bilinen yiyecekleriyle kazanabiliyolar.
Benim namusuyla üreten köylüm de sömürge altında, yoksulluktan bi hal.
45 kişiyi işe alacaklarmış. Ne büyük bir hoşgörü!. Ne güzel bir tablo dimi.
Bir zamanlar çocuk felci aşısını satabilmek için bu mikrobu ülkme yerleştirdiği ve 10 binlerce insanın sakat yaşamasına sebep olan kapitalist ve sömürgeci zihniyet şimdide 45 sakat kişiyi işemi alacakmış.?
Ne diyim ki Allah razı olsun.
 
Aslında Mc Donald için devede kulak umarım işe alınan
arkadaşlar temelli alınmıştırlar.
Görüntü güzel ama sonuçunu bilmediğimiz için birşey diyemeyeceğim
 
Fuzulim' Alıntı:
Mc Donald's ın bir reklamı olarak görüyorum.
Helal olsun adamlara dünyanın diğer tarafında otumuş,
Bizim özü ile sözü bir olmayan, milliyetci geçinip cahilliğini gençliğinin ardına gizlemeye çalışan, yolunu ve yönünü şaşırmış, zavallı, biçare, geleceği ipotekli bir kısım insanımıza ekmek arası et satabiliyolar.
Milyonlarca insandan trilyonlarca lirayı sağlıksız olduğu bilinen yiyecekleriyle kazanabiliyolar.
Benim namusuyla üreten köylüm de sömürge altında, yoksulluktan bi hal.
45 kişiyi işe alacaklarmış. Ne büyük bir hoşgörü!. Ne güzel bir tablo dimi.
Bir zamanlar çocuk felci aşısını satabilmek için bu mikrobu ülkme yerleştirdiği ve 10 binlerce insanın sakat yaşamasına sebep olan kapitalist ve sömürgeci zihniyet şimdide 45 sakat kişiyi işemi alacakmış.?
Ne diyim ki Allah razı olsun.


sana hiçbir yönden katılmıyorum.emperyaliz diyorsun ama emperyalizmi o ürünü yememekle yada heryerde karşı propagandasını yaparak yenemezsin onun karşısına daha iyisini çıkararak yenersin bunu yapabiliyormusun hayır "cola turka" örneği var hiç aranızda içeniniz varmı memnun olanınız varmı milliyetçi duygularla cevap vermeyin lütfen objektif olun.ben içtim denedim ve bir dahada ağzıma koymadım kusura bakmayın ama damak tadımda,kıyafetimde,sağlığımda milliyetçilik yapmam kim iyisini yaparsa onu kullanırım zaten bunca senedir ben sizdenim diyenlerden yedik en büyük darbeleri...
 
Ben, eğer elimdeki veriler komplo teorilerinden (çocuk felci mikrobunu ülkeye soktular vb.) öteye gitmiyorsa, bu durumda üç şey yaparım: 1) Her zaman en üretimi -sırasıyla- mahallemde/semtimde/şehrimde/ülkemde gerçekleşen ürünleri kullanmaya çalışırım. 2) Bir kez huylanmışsam o markadan, muadili olan/aynı derecede hoşuma giden markayı kullanmayı tercih ederim, 3) Muadili yoksa, o zaman o markayı kullanmaya devam ederim. Ama kulağım hep kesik olur. Yani markayı kullanıyorum diye yanlışlarını görmezden gelmem; doğrusuna alkış tutar, yanlışını eleştiririm.

Bir de bugün hangi marka ve ürün dünya kapitalistlerinin elinde değil ki!!! Dünyada basın sektörünün 3-4 ailenein elinde olduğunu biliyor musunuz mesela, ya da çalıştığınız bankanın, telefon şirketinin, kullandığınız otomobilin, hergün bindiğiniz toplu ulaşım araçlarının, izlediğiniz sinemaların...
Bence günümüzde bir markaya tepki vermek, bir anlamda başka bir markann oyununa gelmek demektir...

Duyum: ColaTurka'nın yarıdan fazla hissesi CocoCola'nın :)
 
merhaba

inşalah iyi niyetle yapılmıştır...
 
OturanBoğa' Alıntı:
Bilgi: ColaTurka'nın yarıdan fazla hissesi CocoCola'nın :)


oturanboğa ben 2yıl boyunca cocacola bünyesinde çalıştım ve iyi bir yerdeydim yani şöyle diyeyim kimin nekadar neye ortak oldugunu az çok biliyordum sana sadece şunu söyleyeyim cocacola ile colaturka arasında herhangi organik bir bağ yok olsaydı sana şöyle bir örnek vereyim hani kendi şekerini kendi üretme konusunda baya tantana kopmuş daha sonra bu sadece colaturkaya verilmiş bir hak oldugu anlaşılmış ve hükümetin ülkeri kayırdığı görülmüş daha sonrada pepsi ve cocacolayı küstürmemek için onlarında bazı hareketleri görmezden gelinmişti....
 
ayazefe, onu "bigi" diye vermem hata oldu sanırım. Çünkü dayandırabileceğim bir belgem yok.
Bu bilgi, Marmara Üniversitesi'nde bir derste, çok başarılı ve saygın bir profösörün, ders esnasında söylediği bir şeydi. Doğruluğu nedir bilmiyorum. Ama ben buna hem inanıyorum, hem de yukarıda da yazdığım üzere, dünya kapitalistlerinin olmayan bir marka kaldı mı? Ha onun ha öbürünün... :)
 
ayazefe' Alıntı:
Fuzulim' Alıntı:
Mc Donald's ın bir reklamı olarak görüyorum.
Helal olsun adamlara dünyanın diğer tarafında otumuş,
Bizim özü ile sözü bir olmayan, milliyetci geçinip cahilliğini gençliğinin ardına gizlemeye çalışan, yolunu ve yönünü şaşırmış, zavallı, biçare, geleceği ipotekli bir kısım insanımıza ekmek arası et satabiliyolar.
Milyonlarca insandan trilyonlarca lirayı sağlıksız olduğu bilinen yiyecekleriyle kazanabiliyolar.
Benim namusuyla üreten köylüm de sömürge altında, yoksulluktan bi hal.
45 kişiyi işe alacaklarmış. Ne büyük bir hoşgörü!. Ne güzel bir tablo dimi.
Bir zamanlar çocuk felci aşısını satabilmek için bu mikrobu ülkme yerleştirdiği ve 10 binlerce insanın sakat yaşamasına sebep olan kapitalist ve sömürgeci zihniyet şimdide 45 sakat kişiyi işemi alacakmış.?
Ne diyim ki Allah razı olsun.

sana hiçbir yönden katılmıyorum.emperyaliz diyorsun ama emperyalizmi o ürünü yememekle yada heryerde karşı propagandasını yaparak yenemezsin onun karşısına daha iyisini çıkararak yenersin bunu yapabiliyormusun hayır "cola turka" örneği var hiç aranızda içeniniz varmı memnun olanınız varmı milliyetçi duygularla cevap vermeyin lütfen objektif olun.ben içtim denedim ve bir dahada ağzıma koymadım kusura bakmayın ama damak tadımda,kıyafetimde,sağlığımda milliyetçilik yapmam kim iyisini yaparsa onu kullanırım zaten bunca senedir ben sizdenim diyenlerden yedik en büyük darbeleri...
Arkadaşım çok özür dilerim ama senin o canım türk mutfağından haberin yok galiba.
Doktorlar sürekli fast food lardan uzak durun diyolar. sen hala çıkmış hangisi kaliteliyse onu kullanırım diyosun. Kardeşim ne kalitesi bunların alayı zehir.
Colanın açıklanmayan şifresinin neden açıklanmadığı anlaşıldı. Meğer adamlar içine DDT denen (tahtakurusu ilacı) ilacını bile katıyorlarmış da ondan sır mış formülü :D Kaldıki CocaCola içerdiği zararlı maddeler ve sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle bir kaç ülkede yasaklandı. Bunlar yalan haberler olabilir belkide. Yalansa CocaCola çıksın yasaların gerektirdiği bir şekilde formulünü açıklasın ohalde. Şayibeleri kaldırsın.
Benim erzurumumun doğal palandöken suyu dururken Cocacolanın damıtılmış Turkuaz su yunumu kaliteli buluyorsun?
Olay ne biliyormusun. Adamlar sen ve malesef çoğunluğu senin gibilerden oluşan uyuyan ülke insanımın gözlerini boyamayı ve kandırmayı çok iyi biliyorlar.
Allah gafletten uyandırsın sizi. Daha ne diyim.
 
Fuzulim
haddime değil ama çok merak ettim cocacolanın yasaklandığı ülkeleri bir yazarmısın?birde varsa ortak noktasını...

son zamanlarda cocacola ve diğer amerikan şirketlerinin karlarının %70 gibi bir payını israile gönderdiği yazılıyor dayanaksız ve belgesiz ama benim bildiğim kanıt olmadan konuşursan bunlar sadece iddiada kalır ve buna toplum arasında iftira denir ve benim bildiğim bu bir suçtur.bence kanıtın ve belgen yoksa duyduğun şeyleri gerçekmiş gibi anlatma çünki ben hiçbirşeye görmeden ve kanıt olmadan inanmam.DDT olsaydı düşün bakalım yaşayan insan kalırmıydı?????
 
Duyarlılık kelimesi biraz komik kaçmış :)
Adamların İstanbul sınırları içerisinde kaç bin personeli var, aynı il sınırı içerisinde 50 kişiyi aşan işyerleri % 3 engelli çalıştırmak zorunda değil mi kanunen? Kanunun gereğini yerine getirmek duyarlılık mı oluyor şimdi?

( Günlerdir o iğrenç ötesi ekmek fırınları gösteriliyor televizyonda tam iftarı açmışken , tuvalette yıkanan tepsiler, böcekler, fareler bööööööğ yani :? Gidin bakın McDonalds'ın mutfağına, insan sağlığına saygı kapitalistlerde mi yoksa halka mikrop yediren namuslu yurdum insanında mı? :roll: )
 
:)

Bu uluslararası markalar konusunda iki temel yaklaşım maalesef dikkatleri üstüne çekebiliyor.

Birincisi batıdan ne gelirse iyidir mantıgıdır ki gülüp geçiyorum.

Diğeri ise batı emperyalizmine duyduğu tepkiden yola çıkarak bu emperyalizmin sembolü olmuş markalara karşı toptan bir reddediş içine girmektedir. (Cola ve MC donalds ın amerikan piyasa ekonomisinin sembolleri olduğu aşikardır) Burada amerikan sistemine karşı çıkmak adına Cola ya karşı inanılmaz söylentiler yayılmakta. Bunların bir çoğu ispat edilemedi. Cola, kullandığı förmülü açıklamamakta direnirken Hindistan gibi ülkeler eğer bu förmülü açıklamazsa Colayı yasaklama tehditlerini açıkça ortaya koydular. Çünkü bazı zararlı maddeler içerdiği yönündeki söylentilere karşı förmülü sunması gerekmekteydi. Ancak Cola ticari sebepleri öne sürerek bunu yapmadı.

Doğrusunu isterseniz ben Colanın içinde öyle maddeler olduğuna inanmıyorum. Zira Amerika da kısa adı FDI olarak yiyecek ve içecek maddelerine onay veren kuruluş çok katı kurallarla çalışmaktadır ve eğer böyle bir şey olsaydı bu kuruluşun herşeyden önce Amerikan halkını koruma adına buna izin vermeyeceğini düşünüyorum.

Cola turkaya gelince. Bu marka bildiğiniz üzere Ülker e aittir. Ve ülker de Colaya ait bir firma değildir. Ancak ülker Cola Turka yı üretmek için ihtiyaç duyduğu maddelerin büyük kısmını Amerika dan almaktadır. Bu anlamda içtiğimiz ürün milli duygularımız okşanarak ortaya konulmuş olsada yine Amerikan ürünleri içermekte.

Batı kaynaklı hemen her konuda internet aleminde yayılan mesajlar başgösterir. Örneğin Danimarka karikatür krizinde mail kutuma gelen mesajlardan birinde "ey müslüman din kardeşimiz peygamberimize, dinimize hakaret eden Danimarka ya ait bu ürünleri sakın kullanmayın" şeklinde bir cümlenin ardında bir liste yayımlamışki "yersen yoğurt içersen ayran" cinsinden. İçinde Pepsinin bile oldugu bu listedeki firmaların yüzde doksanı danimarkaya ait değil. Ama bunu yazan arkadaşın gerçekler umrunda dahi değil. O, o an için bir "mücahitlik" yaptıgını sanmaktaydı...

Bakın arkadaşlar bu konuda sizinle çok kritik bir olumsuzluğu paylaşmak istiyorum; herşeyden önce bir kitlenin reflekslerini canlı tutmak ciddi kazanımlar sağlayabilir. Ancak kitle psikolojisi için hepimizin ilkokullarda öğrendiği genel bir kural vardır. eğer uyarıcıları kandırmak için verirseniz sözkonusu kitle yeni gelecek mesajlara - ki bu mesajlar gerçek olabilir ve ciddi bir tepki gerektirebilir- tepki vermeyecektir. Yani kısaca hepimizin bildiği "yalancı çoban" hikayesinde oldugu gibi "kurt geliyor" uyarısını yalandan yaparsanız, ilerde gerçekten kurt geldiginde kimse bunu umursamayacaktır. İşte internette gezinen hamasi milliyetçi dangalaklıklar bu nedenle aslında hepimize vurulmuş ciddi birer darbedirler. Çünkü o kadar yalan ve propaganda içermektelerki gerçek bilgiler bunların arasında kaynamakta ve artık gerçekle yalanın arasındaki fark sezilememektedir. Yani kısaca gerçeğin sesi hamasetlerin arasında cılız kalmaktadır. İşte bu nedenle bu salakça mesajların ben bizzat bazı batılı ülkelerin servislerince hazırlandıgını bile düşünmeye başladım. Çünkü kollektif reflekslerimizi bunlar kadar dumura uğratan bir şey düşünemiyorum.

Kısaca internette gördüğümüz her bilgiyi ciddiye almayalım. İki komplo kitabı okumuş "vatansever gencimiz" oturup bilgisayarında inanılmaz teoriler oluşturabilmekte ve bunu yayabilmektedir. Bu konuda Can Dündarın mükemmel bir yazısı vardı. Bir hırt arkadaş oturup hayali bir madde icad etmiş ve bu maddenin en büyük rezervinin ülkemizde oldugunu ilan etmiş. Ancak amerikalılar bu madenin peşindeymiş ve trilyonlarca dolar değerindeki bu elementin korunması için acil önlem alınmalıymış falan filan. :) Arkadar oturup gerçekten bir bilim adamı gibi hazırladıgı bu yazının altına da ülkemizde hiç varolmamış bir kurum adı iliştirmiş. Bütün bunları açtıgı bir geçici sitede duyurmu. Ardından ne mi olmuş?? Binlerce insan siteyi ziyaret edip bilgileri herkese yollamış. Ve saadet partisinin bir il başkanı çıkıp binlerce insan karşısında bu uyduruk olayı anlatıp "biz" demiş " bu elementimizi amerikalılara yedirmeyeceğiz!" :):):):

İşte iş bu boyutlara varabiliyor. Lütfen milliyetçi olacaksak bile akıllı milliyetçi olalım. bu ülke salak ve sahte milliyetçilerden çok çekti. Artık yetmez mi?

Konuyu sığ teorilerden çıkarıp aslına dönersek MC Donalds engelli çalıştırarak bir duyarlılık falan göstermiş değildir. Bu firmanın Pr cısını kutlamak lazım. Resmi olarak engelli çalıştırma zorunlulugunu bile bir sosyal duyarlılık kampanyası gibi sunabilmiştir. Akıllıca ama bence hiç de dürüstçe değil. bu nedenle uzun vadede kazanım olmayacak bir adım.

Ayrıca sosyal sorumluluk kampanyası gibi sunulan bir çalışmanın çıkış cümleside özür dilerim ama çok dangalakça. Ne demek "özrümüzle üretiyoruz". biri bana bu cümlede ne denmek istendiğini açıklasın. Hiç mi araştırma yapmamış bu firma. Biraz önce Firmanın PR cısı için yaptıgım imalı övgüyü de burada geri alıyorum. Bir kere bu gibi çalışmalar ciddi araştırmalarla yapılır. Hiç mi sormamış bu arkadaşlar engellilere. Acaba engelliler kendilerine "özürlü" denmesini istiyorlar mı? Bunu geçtim insan özrüyle nasıl üretim yapar? Onlar sakatlıklarıyla değil sakat olmayan uzuvlarıyla üretiyorlar. Yani sakatlıklarına(Özürlerine) rağmen üretiyorlar.

Böyle zorlama çalışmalar yapanlar oldukça okuduğum bölüm adına hüzünleniyorum.
 
Sevgili pegasus;
Görünen o ki benim gibi duyduklarıyla konuşan insanların söylemlerini ispatı için elinde herhangi bir delili yok.
Ama bir yerlerde terslik yokmu sence. Sık sık çıkan komplo teorilerinin hiç mi gerçeklik payı yok ? Ateş olmayan yerden duman çıkarmı?
Hem unutmayalım ki minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Kapitalist emelleri için dünyanın 4 bir yanında savaşlar çıkarıp, acımasızca 10 binlerce insanın kanını dökmeyi açıktan göze alan emperyalizm pekala biyolojik silahta kullanımına da gidebilir. Ben bunu o kadarda olmayacak uzak bir fikir olarak görmüyorum.
Bir çin gribi mikrobu, yada kuş gribi gibi hastalıkların aniden ortaya çıkması sence evrimin bir aşamasımı? Yada mutasyonmu?
Eski sağlık bakanımızın ölmek üzere olan bir hastaya türk milletinden yapılan kan bağışlarını "Türkiyenin Gen haritası çıkarılmak isteniyor." Şeklinde bir ifadesiyle durdurmasıdamı teoriydi?
Peki bunların hepsi ispatı mümkün olmadığından dolayı teori diyip geçelim.
Ama şu varki ben yerli malı kullanmayı tercih edenlerdenim. Siz buna ne isim verirseniz verin ister millyetcilik, ister geri kafalılık deyin yinede mecbur kalmadıkça kapitalist sermaye ürünlerini kullanmayacağım.
Ülkesini, milletini seven hakkın yanında durmak isteyen tüm fertleri de bu yola davet ediyorum.
Dışardan aldığımız (IMF) yüksek faizli borç parayla yaşıyoruz. 500 milyar dolara yaklaşan bu borç nasıl ödenecek? bir fikri olan varmı?
Ülkemin toprakları talan ediliyor. Vatanım satılıyor. En güzel yerler, sahil kenarları çitlerle çevriliyor. Turizm sektörü bile süratle yabancıların eline geçiyor.
Çılgınca tüketip ve üretmediğimiz için haketmediğimiz bir lükslük içinde yaşıyoruz. Atalarımızın canlarını feda ederek kazandığı milli servetimizi boş yere harcıyoruz ve gelecek nesillerin sırtına taşıyamayacakları bir yük bırakıyoruz. Üretmiyoruz, düşünmüyoruz.
Allah sonumuzu hayır etsin.
 
Sevgili Dost,

Emin ol dile getirdiğin konularda en az senin kadar hatta belki çok daha fazla hassasım. Ancak benim hassasiyetlerim herşeyden önce ayakları yere sağlam basmayı gerektiriyor. Doğrudur bizler dünyada batıdan(Ve doğudan) akla hayale gelmedik saldırılara maruz kaldık/kalıyoruz. Bunlara karşı dikkatli olmak, kendimizi geliştirmek, bilinçli olmak zorundayız. bunlara kimsenin itirazı yok ve olamaz. Ayrıca yerli üretimi kullanma konusundaki hassasiyetine katılıyorum. Ancak şunu da unutmamak lazım. bu ülke özellikle 60 lardan 80 lere kadar 'İTHAL İKAMECİ' bir anlayışla yönetildi. Sonuç tenekeden arabaların mersedes pahasıona mnillete satılması oldu. Ve yine mersedes pahasına buzdolabı aldık kullandık. Aslında bu yanlıştı ama bu yanlışın uygulanması doğruydu. Çünkü her ülke kendi sanayisini geliştirebilmek için böyle gümrük duvarlarıyla belli bir süreç yaşar. Bu yanlış gibi görünen doğru sonucunda milli sanayi batıyla mücadele edecek düzeye gelir. İşte bu noktadan sonra artık bu kafanın değişmesi gerekir. zira uluslararası rekabet sayesinde bu firmalar kendilerini daha da geliştireceklerdir. aksi halde gelişemezler ve ülkenin ulusal sanayisi çağın gerisinde kalır ve batar. Sovyetlerde olan da tam olarak buydu. Adamların arabalarını bir anımsa. Bu nedenel belli bir süreçten sonra ben ilada yerli malı alacagım yaklaşımı özünde ulusal sanayimizi yozlaştırabilirde. Serbest bir sistemde kurumların kendilerini geliştirmeleri esastır ve buda rekabetle olur. Tabi bunlar işin kuramsal tarafı. uygulamada ise bu kural ciddi anlamda değişebilir. Bu nedenle akıllı olmak ve tüketici olarak insiyatif kullanmak gerekir.

Komplo teorilerine gelince üstteki yazımdaki fikrimi muhafaza ediyorum. Gereksiz ve yalan dolu milliyetçi mesajlar en büyük darbeyi milliyetçi reflekslere vruyor. yılarca "topraklarımız satıldı" dediler. Önce israile sonra suriyeye ama baktıkki kayyıtlar öyle demiyor. Şimdi yarın öbürgün gerçekten satılsa topraklar benim gibi insanlar gülüp geçecek bu haberlere. Bu nedenle ulusal refleksleri boşu boşuna tetiklemek büyük bir ihanettir diyorum. Beni çok iyi anladıgındanda eminim.
 
İzmir kuşadası (istersen adresi açıkca verebilirim)
Müteahhidin yanına git. Ev almak istiyorum de. Ama mümkünse bunu türkçe söyleme. Çünkü türklere ev satışı yapılmıyor. Evet yanlış okumadın. Türkiyede ev satın alman için türk olmama şartı var.
İşte sana ispat mahiyetinde yaşadığım bir olay. Yeterlimi sevgili pegasus.
Bir şeye inanmak için illa yaşamamızmı gerekiyor?
Artık çok geç olduğunda inanmaya gerek te kalmayacak zaten.
 
Bu arada, McDonalds'LARIN kota gereği zaten engelli çalıştırmak zorunda olmadıklarını kolayca söyleyebilirim.
10 yıl önce biz de bir McDonalds açacaktık ve o vesileyle işleyişi biliyorum. Gördüğünüz McDonalds'ların hepsinin sahipleri (elbette birkaçı aynı kişinin olabilir ama) genel olarak FARKLIDIR.
Kişiler McDonalds'a müracaat eder. Gerekli şartları karşılar ve kendi isimleriyle bir TİCARİ İŞLETME açarlar. Örneğin, OturanBoğa yemek, turizm, ithalat ihracat Ltd.Şti. Ve bu işletmede McDonalds ürünleri satarlar...
Bu da demek oluyor ki, tüm McDonalds'ların sahibi aynı değil ve tüm işletmelerde çalışan kişilerin toplamını alıp, "... sayıda engelli çalıştırmak zorundasın" denilemez.
Bir kişiye ait olan işletmede 50 kişi çalışıyorsa (ki bu rakam McDonalds için çok fazla) sadece 1 engelli çalıştırmak zorunda olur. Böyle bakınca bu başlığpa konu olan 50 engelli istihdamı bence oldukça başarılı bir çalışma. Ve stratejik olarak da akıllıca bir sosyal proje... :)
 
fuzulim gerçekten fuzuli konularda yorum yapıyorsun biz ne diyoruz sen ne diyorsun siyaset yapmak istiyorsun anlıyorum ama bunun yeri burası değil bari bizleri bu siteyide bu gibi şeylere alet etmeyin bıktım sizin siyasetinizden herkesin "tu kaka" olup türklerin ak pak olduğunu iddia etmenizden biraz objektif olun kaliteli üretin en iyisini yapın dışa bağımlı olmayalım ben yaptım oldu mantığını bırakın artık
 
Biraz karışık aslında , Bu tip firmalar franchise sistemi ile çalışıyor. Bizim kanunlarda bu sistemin tam olarak karşılığı yok. Bayilik sistemi var , bayilik tam olarak franchise sitemine karşılık gelmiyor. Bayi kendi ismi ile çalışıyor. Franchise ana firmayı temsilen çalışıyor.. Yani bir nevi alt işveren konumunda düşünülmesi gerekiyor.
 
Eğer McDonalds Franchise denilen sistemle çalışıyorsa gerçekten o kotayı doldurması zor. Çünkü bu durumda her bayi kendinin patronu oluyor. MC donalds bu şekilde çalışarak sorumluluklarını kanunen üstünden atabilir haklısın. Bu durumda engelli işe alımları bir zorunluluk olmuyor bunu düzeltiyorum. Ancak kampanya cümlesi hakkındaki fikrimi muhafaza etmekteyim.

Fuzulim sana Türkiye Cumhuriyeti Devletinin belli bir alanda yabancılara satılabilecek taşınmazların %5 oranını aşamayacağı yönünde bir kanunu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Kuşadası gibi yerlerde sana Türkçe konulştugun için daire satılmadıgı yönündeki tyezine açıkçası inanmıyorum. çünkü o kişilerin derdi paradır ve paranın ucunu gösterdiğinde alamayacağın daire yoktur. Ha eğer dersenki "Türklere pahalı satılır",buna da inanmam. Çünkü hepimizin bildiği üzere aslında yabancı müşteri tercihinin asıl sebebi onlara çok daha fazla fiyat çekilebilmesinden kaynaklanıyor.

Ülkemizde kanunlar belli bir bölgede belli bir oranın üzerinde taşınmaz satılmasına karşı. Ve bu konuda ben de bir ara hassas oldugumdan devletin yayımladıgı resmi bir "satılan taşınmazlar" listesine bakmıştım. Listede mesela Samsun bölgesinde bir çok daireyi almanlar satın almış görünüyordu. Tabi bunu gören bazılarımız "ahanda almanlar karadenizi ele geçirecek" şeklinde bir çıkış yapabilirler. Oysa Karadenize kesinlikle Alman falan geldiği yok. Olan şudur. Almanyadaki Türk vatandaşlarımızın çoğu sırf oraya daha iyi tutunabilmek, dahası siyasi ve ekonomik alanda nufüz sahibi olabilmek için alman vatanfdaşlıgınına geçmiştir. Ama buna rağmen ülkelerine son derece bağlıdırlar. Bu nedenle gelip karadenizden ev satın almakta ve gıcır gıcır dövizleri ülkemize kazandırmnaktadırlar. Şimdi bunları bilmeyince "vatan elden gidiyor" çığlıkları atabiliriz ama gerçekle pek alakası yok.

Biraz daha dikkatli olmalıyız bu tür haberlerde. Gereksiz yere insanların yüreğine korku salmayalım. Bana sorarsan bu ülkeye bir almanın ya da ingilizin gelip (kanunlar çerçevesinde sit alanları hariç tabi)konut vb almasının bize faydası olur zararı olmaz. İyice düşünürsen bunu sende kabul edersin.

Neyse burası bambaşka bir konuya kayıyor. Baska bir yerde baslık açar konusuruz.
 
Tam olarak patronluk denemez , yaptıkları sadece bir markanın çatısı altında belli bir ürün veya hizmeti, belli standartlar çerçevesinde üretip pazarlamak . Herşey kalıplaşmış standartlara bağlanmış. Personelin giydiği kıyafeti bile ana firma belirliyor. Pazarlama stratejileri konusunda deha oldukları için kanundaki bu açığı kendi lehlerinde bir tanıtım için kullanmışlar. İş kanununda geçen en benzer terim “alt işveren” .
[size=4] Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.[/size]
Ne yazık ki 30. madde alenen bu ifadeyi kullanmamış, ama zımnen yorumlanabilir.
 
Üst Alt