Madem ki kurban bayramı...
31 ocak 2004, kurban bayramı arifesi.
İstanbul'da işimden askerlik sebebimden dolayı ayrılıyorum.
Evimi boşaltayım mı, diye düşünürken, bir arkadaşımın ailesi -belli tedavilerinden dolayı- İstanbul'da "alper evi bize bırak. sen askerderden gelene kadar biz misafir olalım. kirasını biz ödeyelim" dediler.
Tabi ki, güzel fikirdi.
Sonra vazgeçtiler ve benim için eşyalarımı taşımak eve götürme derdi başladı böylelikle.
Sonrada, neden götüreyim, kamyon tutayım! dedim. Ne gerek vardı! İhtiyacı olana vereblir ve eşya derdinden de kurtulabilirdim.
Sonra, son anda, yani 28 ocak günü bir telefon, Balıkesir'deki dayım kamyon bulduğunu söyledi ve eşyalarımı da yeni yapılmakta olan yazlığımıza koymayı önerdi.
Eeee ne yapalım, eşyaları sonunda toplayacaktım.
Ve 31 ocak akşamı saat 21.30 sanırım.
Yanımda bayan arkadaşım ve kamyon şöförü yola çıktık.
Bayan arkadaşım otobüsle, ben kamyonla çıkacaktık yola, ama otobüslerde yer olmadığı için kız arakadaşım da kamyonla yolculuk yapmak zorunda kaldı.
Balıkesire 15 dk. kala arkadan bir tıra çarptık.
Şoförde birşey yok, kız arkadaşımın ayakları kırıldı -şuan işine devam ediyor-, ama benim omuriliğim kırıldı -işime devam edemiyorum-.
Aslında anlatmak istediğim, ben bayramlardan korkmuyorum, ama kız arkadaşım hala yolculuk yapamıyor.
Hatta kurban bayramında yolculuk kelimesini ağzına bile almadı...
31 ocak 2004, kurban bayramı arifesi.
İstanbul'da işimden askerlik sebebimden dolayı ayrılıyorum.
Evimi boşaltayım mı, diye düşünürken, bir arkadaşımın ailesi -belli tedavilerinden dolayı- İstanbul'da "alper evi bize bırak. sen askerderden gelene kadar biz misafir olalım. kirasını biz ödeyelim" dediler.
Tabi ki, güzel fikirdi.
Sonra vazgeçtiler ve benim için eşyalarımı taşımak eve götürme derdi başladı böylelikle.
Sonrada, neden götüreyim, kamyon tutayım! dedim. Ne gerek vardı! İhtiyacı olana vereblir ve eşya derdinden de kurtulabilirdim.
Sonra, son anda, yani 28 ocak günü bir telefon, Balıkesir'deki dayım kamyon bulduğunu söyledi ve eşyalarımı da yeni yapılmakta olan yazlığımıza koymayı önerdi.
Eeee ne yapalım, eşyaları sonunda toplayacaktım.
Ve 31 ocak akşamı saat 21.30 sanırım.
Yanımda bayan arkadaşım ve kamyon şöförü yola çıktık.
Bayan arkadaşım otobüsle, ben kamyonla çıkacaktık yola, ama otobüslerde yer olmadığı için kız arakadaşım da kamyonla yolculuk yapmak zorunda kaldı.
Balıkesire 15 dk. kala arkadan bir tıra çarptık.
Şoförde birşey yok, kız arkadaşımın ayakları kırıldı -şuan işine devam ediyor-, ama benim omuriliğim kırıldı -işime devam edemiyorum-.
Aslında anlatmak istediğim, ben bayramlardan korkmuyorum, ama kız arkadaşım hala yolculuk yapamıyor.
Hatta kurban bayramında yolculuk kelimesini ağzına bile almadı...