Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

1999 yılıydı...[O An]

Pegasus

Üye
Üyelik
23 Kas 2003
Konular
25
Mesajlar
648
Reaksiyonlar
0
Sanırım 1999 yılıydı.
Teyzemin ısrarlarına dayanamamıs,actıkları restoranda bir sureligine mesul mudurluk yapmayı kabul etmişdim.
Usul ruzgarların estigi tatlı bir agustos gunuydu.
Her zamanki gibi, pek anlamadıgım bu işte, calısanların yanına gidip onlarla sohbet ediyor iyi ilişkiler kurmaya calısıyordum.
O gun de ahcının yanında biraz ukalalık yapacagım tutmus bir sebzeyi nasıl kesmesi gerektigini şaka yollu anlatırken sol elimin bas parmagını ilk bogumun oldugu yerden boydan boya kesivermişdim...
Parmagım neredeyse kopmak uzereydi. Boyle bir hatayı nasıl yaptıgımı dusunurken sakin olmaya calısıyor, bir yandanda elemanlar uzerindeki karizmamı zedeleyecek bir goruntu cizmemeye calısıyorum:)
Dukkandan sanki durumu hic umursamıyormus havasıyla cıktıktan sonra arabaya dogru hızla kosuyorum.
Parmagımı kaybetme korkusu dehset moralimi bozuyor. Oyle ya artık sakat sayılacakdım!?
Arabaya biniyorum,Vitesi geri alıyor gaza basıyorum.
Birden arkadan bir ses geliyor!!!
Park yerinden cıkarken yoldan gecen bir arabaya carpmısım.
Aractan kopmak uzere olan basparmagımı avucumun icine dogru sıkıstırıp fıskırmasına gelen kanı yavaslatmaya calısarak cıkıyor ve carptıgım araca yoneliyorum.
Saskınım...
Cunku aracın sahibi arabadan cıkmıyor.
Adam oldugu yerde oturuyor...
Herhalde sok falan geciriyor diyorum, oysa benim hastaneye yetişmem lazım...
Arabada fazla bir hasarda yok, arka kapı biraz içeri cokmus .
Cama yaklasınca asıl soku ben geciriyorum, cunku adamın ayakları yok!!!
Adam bir sakat.
Amputasyon kelimesini cok sonraları ogrenecektim.
Bana, beni sok eden bir sakinlikle ''Ya Birader İzmirden geliyorum. En kucuk bir kaza gecirmedim. Evime ikiyuz metre kala buda yapılırmı bana'' Diyor.
Yaşca buyuk...
Abi diyorum durum vahim. Hastaneye yetişmem lazım. Bırak bana arabayı, ben yaptırırım.
Saglam insan psikolojimle adamın arabadan inemeyecegini bile dusunemiyorum...
Adam gulup, sakin sakin''peki'' diyor Sen once tedavini yaptır sonra gorusuruz...
Hastaneye yetişiyorum. Parmagım kucuk bir ameliyata alınıyor ve kurtuluyor.
Doktorlara tesekkur ustune tesekkur ediyorum.
Oyle ya beni sakat(!?) kalmaktan kurtardılar...
Birkac gun sonra adamın arabasını almaya gidiyorum.Tamir ettirecegim soz verdigim gibi.
Bana arabasındaki sakatlar icin yapılmıs elle kumanda aparatını nasıl kullanacagımı gosteriyor.
Basitmiş diyorum.
İçimden garip duygular geciyor...
''Ya'' diyorum ''bende boyle sakat olsaydım...''''Hayat nice olurdu???''
Urperiyorum...
Sonra guluyorum,''Hadi ordan'' diyorum ''sen kim sakat kalmak kim?''
Oyle ya, biz G.Dogu cehenneminden sapasaglam donmemiş miydik?
O içimde, bana asla bir sey olmayacagına dair eski inancım hala yanımda.
Adamın arabasını yaptırıp geri veriyorum.
Ona nezaket geregi kibar davranıp ozur diliyorum tekrardan.
Asıl istedigim uzaklasıp onu birdaha gormemek oysa...
Gozlerindeki kabulleniş ve herseye hakim bilge bakıslar beni rahatsız ediyor cunku.
Cunku alısmısım,sakatsa herseyiyle sakattır,ruhuyla beynıyle, dusuncesine...
Vucudunun eksikleri bana ruhununda eksikleri olması gerektigini cagrıstırıyor inatla.
Uzaklasıyorum ondan yapmam gereknleri yaptıgımı dusunerek.
Birdaha onu aramıyor sormuyorum.
Olaydan sonra uc ay daha işyerini calıstırıyor ve bırakıyorum.
Arabasına carptıgım sakat, hayatımın bu kısa iş tecrubesindeki kotu bir anımın içinde, sacma ve unutulması gereken bir ruya gibi geliyor bana.
Unutuyorum...

Aradan iki yıl geciyor...

Aylardan Mart
Parmagım .iyilesmiş sayılır...

Ama boyle havalarda parmagım üşüyor.
Bu usume canımı sıkıyor.
Bedenimin bir yerindeki bu eksiklige alısamıyorum. Dusunmemeye calısıyorum bu kucuk sızısını bedenimin.
Basıma gelecekleri bilmeden...
oysa,
Oysa

Odunu komuru olmayanların dusmanı bu ay,
Yuzunde soguk bir gulumseyişle geliyor...
Cebinin gizli yerlerinde benim için hoş olmayan planlarla...

Sonra
Sonra beni alıp kibirli dunyamdan,
O Sakat adamın dunyasına koyuveriyor!
Ameliyattan sonra Sakat kalacaksın denildiginde ,nedendir bilmem aklıma ilk o geliyor.
Yuzundeki o bilge magrur ifadeyi hatırlıyorum.
Kotu bir olay karsısındaki sukunetini,dinginligini...
İçimdeki savascıya onu gosterip yuru diyorum,

Onun gibi yuru...

Sasırmadan...

Sarsılmadan...

Yıkılmadan...
 
Merhabalar Bülent arkadaşlar.. :)
Yazdıklarınızdan, yani öykülerinizden o kadar çok etkilendim ki anlatamam. İnanmazsınız belki ama düşünmeye başladım, Acaba sakatlığı sonradan yaşamak mı daha zor, yoksa sağlıklı olmayı hiç bilmemek mi?
 
Ben çok küçük yaşımda hastalanmışım hiç bilmem hatırlamam o yüzden hep böyleydim, sonradan olsaydı nasıl bir duygu içinde olurdum tabii ki bilmiyorum bunu yaşayan arkadaşlara sormak gerek ama yakın dostlarımla (kaza ya da hastalık sonucu sonradan yaşamları değişen)konuştuğumda görüyoruz ki onlar bize göre daha fazla sıkıntı yaşıyorlar, aylarca hatta yıllarca hiç insan içine çıkmayıp kendini eve kapatan ama şimdi o kötü günleri çok geride bırakmış engelleri aşmış arkadaşlarım var, sonradan ya da doğuştan olabilir önemli olan engelleri aşabilemek bence...
 
Armagan arkadas;''sakatlıgı sonradan edinmek mi daha zor yoksa dogustan sakat olmak mı?'' dogrusu dusundurdu beni bu soru.
Ama cevabını bulamadım.Bilmiyorum cunku her ikisininde kendine gore yıpratıcı kanatıcı yanları var...
Dogustan beri baskalarının yasadıgı bazı seyleri yasayamamanın ezikligini hissetmenin derecesiyle yasadıgı seyleri artık yasayamayacak olanın hissettigi ezikligin derecesi nasıl olculebilir ki?
Sanırım buda kişiye gore degişebilecek yaklasımlar içeriyor...

Kazayı yeni gecirdigim yıldı...
Omurilik felclileri derneginde dogustan sakat bir arkadasla tatlı tatlı esen bir ruzgarın eşliginde sohbet ediyoruz....
Ona aşklarımı anlatıyorum...Yaptıgım askerliği...Spordaki turkiye capındaki başarılarımı...
Ve bir zamanlar nasılda hızlı kostugumu falan...
Maksadım onu uzmek degildi,anlayacagını sanıyordum...anlamıstıda...
Ama birden beni allak bullak eden bir sey soyledi...
''ben''dedi''hayatım boyunca kosmanın ne demek oldugunu bilmedim.Benim hiç bir zaman bir kız arkadasım olmadı...
Ne askerlik yaptım ovunebilecegim nede sporda boyle basarılarım var...Senin şu anlattıklarını yasayabilseydim ölmeye razıyım...''
O an gecmişimin bazan bir hazine olabilecegini anladım....
O an umursamadan hayatıma ekledigim bircok ayrıntının oneminin farkına vardım...
Ve sanırım bugun sahip oldugum dinginligimi hayattaki yasamıslıklarıma borcluyum...
Aksi takdirde belki bircok sey daha zor olurdu benim için...

Ama ote yandan saglam olarak basladıgı hayatına sonradan sakat kalarak devam etmek zorunda kalan bircok arkadas tanıyorum ki bu durumu kabullenmekde zorlanıyorlar...
Kimi sanki sakat degilmiş gibi davranarak gercegine sırt donuyor,kimi durumunu ajite ederek yapabilecegi en buyuk hatanın içine yuvarlanıyor...
İkisi arasında saglıklı bir ilişki kurmakda zorlanıyorlar...


Sonuc olarak sitedeki bircok arkadas bu konudaki fikirlerini belirtirse farklı dusuncelerle tatlanmıs bir dusunsel karısım ortaya cıkacaktır ve daha saglıklı bir degerlendirme yapılmasına yol acacaktır diye dusunuyorum...
Yorumlarım oznellikten oteye gidebilmek için baskaları tarafından da desteklenmeye ihtiyac duymakta çunku...
Saygılar...
 
Bülen Bey, gerçekten çok haklısınız.
Yaşanan olayları kabul etme yada etmeme, insanın tamamen hayata bakış açısıyla ilgili, yani bir kişilik meselesi.
Ben çok küçük yaşda çocuk felci geçirdim, tekerlekli sandalyedeyim. Durumum beni birçok şeyden alıkoydu, dediğiniz gibi mesela yürüyememek, koşamamak..Bunlar en basitleri.
Ama hiç bir zaman yapamadıklarım beni hayattan alıkoyamadı. Yapabildiklerimi yaptım. İnanın yapabildiğim çok az şey bile benim mutlu olmama yetti. Belki bunları okuyanlara biraz polyanna'cılık gibi gelecek ama, değil..
:) Hem arada sırada mutluluk oyunu oynamanın bir zararı olmaz bence.


Ayrıca sakatlığı sonradan edinmek mi yada doğuştan olmak mı daha zor sorusunun bir yanıtı olamaz zaten. Derler ya, kendimi bildim bileli böyle, bende öyle olduğum için.
Sizi düşündüm ve o an için bu bana çok zor geldi. Ama, dediğiniz gibi insan önceden yaşadıklarına da mutlu olur.
 
ben bir engelli adayı olarak birşeyler söylemek istiyorum.İki durumdada insanlar neler hissediyor bilemiyorum,bu durumda bilememde zaten. Ancak birinin diğerinden daha avantajl ı olduğunu düşünmüyorum. İkiside gerçekten çok sabır ve güçlü bir irade,karakter gerektiren durumlar. ALLAH sabır versin ne diyim ki...

sevgilerrr...
 
ben kendimle daha hesaplaşamadım içimde var bunun acısı acaba diyorum kestireyimmi ayağımı protez şansım varken ama sonrada şükrediyorum halime ya daha kötü olursam ya hiç çıkamasam evimden :cry:
 
Ulu Tanrım değiştiremeyeciğimiz şeyler için sabır,
Değiştirebileceğimiz şeyler için cesaret versin.
 
Hayat bir bayrak yarışı gibidir. Önemli olan bayrağı düşürmeden yola devam etmek.
 
Re: [O An] 1999 yılıydı...

Çok etkileyici....
Yaşanılanlar gerçekten üzücü ve düşündürücü..
Kendimizi , kendimize yakıştıramadığımız bir dünyada buluvermek..
Zor bir duygu , zor bir yaşam...
Pegasus' Alıntı:
İçimden garip duygular geciyor...
''Ya'' diyorum ''bende boyle sakat olsaydım...''''Hayat nice olurdu???''
Urperiyorum...
Sonra guluyorum,''Hadi ordan'' diyorum ''sen kim sakat kalmak kim?''
Asıl istedigim uzaklasıp onu birdaha gormemek oysa...
Gozlerindeki kabulleniş ve herseye hakim bilge bakıslar beni rahatsız ediyor cunku.
Cunku alısmısım,sakatsa herseyiyle sakattır,ruhuyla beynıyle, dusuncesine...
Vucudunun eksikleri bana ruhununda eksikleri olması gerektigini cagrıstırıyor inatla.
Hani hep merak edilir ya engeli olmayan , toplumda sağlam tabir edilen kişilerin engellilere bakışı ..
Sanırım bu cümleler açıkça ifade ediyor...bazen de biz kendimiz gibilere bu gözlerle bakmıyormuyuz... ?
 
--

yaralı elle araba kullandığından bahsetmişsin. neden bunu yaptın? yaran bu kadar ağırsa neden birinden yardım istemeyi düşünmedin?? merak ettim sadece ondan soruyorum??
 
Merhaba lena,

Uzun bir süre önce yazmıştım bu yazıyı.

Neden mi yaralı elimle kullandım arabayı?

Çünkü her şeyden önce kimseden yardım istemeyecek kadar gururlu bir heriftim. :)

Ayrıca tek elimle araba kullanmam çok zor değildi.

İçten içe sakatlanma korkusu yaşıyordum ve en kısa zamanda hastaneye yetişmem gerekiyordu. Yani aracı kullanacak birini düşünecek vaktim yoktu.

Böyle birisini bulsam dahi benden daha hızlı hastaneye gidebileceğine dair güven duymam imkansızdı.

Sanırım bunların hepsi rol oynadı. :)
 
MERHABA
BEN SEYI ANLATACAGIM YAZ ZAMANIYDI IKI ARKADASIM GELMISTI DISARDAN GELDIK BIRAZ KAPIDA DURALIM DEDIK :lol: bende OTURMAK ICIN POSTA KUTUSUNUN USTUNE OTURMAK ISTEDIM 1 METREYDI HEHEHE USTUNDAKI TAS EKLI DEYILMIS CIKTIGIMLA BIRLIKTE YERE KACILDIM BACAGIM TUTMADI SANKI O AN!! :cry: eve ciktim BAKTIM GECMIYO ACISI AGRISI O BACAGIMLA ARABAYA BINIP HASTANEYE GITTIM BACAK TUTMUYODU NASIL YAPTIM BILMIYORUM , AMA BASKASINA YUK OLMAYI YADA RAHATSIZ ETMEYI SEVMIYORUM BELKI O YUZDEN O HALDE KENDIM GITTIM .
 
bir bakarsın öyle bir bakarsın böyle.hayat kime ne olacagı ne zaman olacagı bellı olmuyor işte.örneklerdede oldugu gibi.her ne olursa olsun hayat bütünlügü içerisinde her şeye hazırlıklı olmak gerekır.her gün kendımıze baktıgımızaynada bır gün farklı bır yüz görebiliriz.
 
Hayatın, bize neler öğretmeye çalıştığını hiç göremiyoruz. şimdi bizleri görenlerde kendileri hiç sakatlanmayacakmış gibi düşünüyor, sanki sakatlık birtek bize yakışmış...
oysa ki.! hiç aklının ucundan bile geçirmemişsin değilmi arkadaşım pegasus...?

Ben ise, hiç engelli insan görmemiştim, yani sandalyede. filmlerdeki gibi sanki sandalye sorunsuz du.. çabalarsan, kalakacaktın. ne tuhaf..!

Geçmiş olsun pegasus. Gerçekten çok ilginç, ürperdim okurken.
 
Üst Alt