Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Muskuler Distrofi (MD) hastalığında ilaç ve bitkisel tedavi..?

HAVA

Yeni Üye
Üyelik
3 Mar 2005
Konular
1
Mesajlar
10
Reaksiyonlar
0
Arkadaşlar 16 mayısta istanbulde kök hücre ile ilgili bir panel vardı katılan arkadaşlar oldumu veya bilgisi olan arkadaşlar varmı varsa bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim..... romanyada bir ilaç bulunmuş gerovital dr. anna..... diye biri bulmuş ben ilaçı gettitirip deneyeceğim sonucundan bilgi veririm.....gerovitalin kas felç parkinson rahatsızlıklarına iyi geldiği savunuluyor......ama ilaç sadece romanyada bulunuyormuşşşşşşş....
 
Selselnet ben bu ilac hakkında daha önce hiç bir şey duymamıştım yeni bir ilaç mı?

http://www.gerovital.co.ro bu resmi adresi mi?

Bir de acaba hiç bir nöroloji doktoruna danıştın mı?

Lütfen gelişmelerden haberdar et...
 
selselnet sen bir kobay değilsin arkadaşımmmmmm :shock: bencede nöroloji doktoruna danışmadan kullanma ve kök hücre konulu paneli takip edeceğini söyleyen bir arkdaşımız olmuştu sitede fakat herhangi bir bilgi alamadık bilgisi olanlar lütfen aktarırsa seviniriz
 
selselnet' Alıntı:
romanyada bir ilaç bulunmuş gerovital dr. anna..... diye biri bulmuş ben ilaçı gettitirip deneyeceğim sonucundan bilgi veririm

Anna Aslan'ın Gerovital'i yeni bir ilaç değil, en az 20 yılı var, hatta belki daha da eskidir. Ayrıca bildiğim kadarıyla bir ilaç da değil, kozmetik için kullanılan bir formül. Üstelik İstanbul'da Aksaray'daki gibi bazı merkezi eczanelerde eskiden vardı, belki hala vardır.
 
slm

KREATIN KOENZM birde OMEGA UCUNUDE KULLANIYORUM
ALOE VERA SIVI OLANDAN ICINLER VAR KREATIN KULLANDIM
KULLANALI DUSME OLAYI SIFIRLANDI....COK SUKUR COK SUKUR
YASIYORUZ HAVA BEDAVA SU BEDAVA VITRINLERIN DISI
BEDAVA BEDAVA YASIYORUZ BEDAVA...HANI SAIR DIYOR
YA SUNUDA YAPMASAM BUNUDA YAPMASAM SONUNDA EKLIYOR
E YASAMA OYLEYSE SENDE.. HAYATIN INISLLI CIKISLI LABIRENT OLDUGUNU UNUTMADAN YASAYALIM :wink:
 
SLM

ersinkarabulut demiş ki:
Ben adana hıfzıssıhha enstitüsü kurum doktoruyum.36 yaşındayım,evliyim ve 7 yaşında bir oğlum var.Aynı zamanda sizler gibi kas hastasıyım(LGMD=sarkoglikan eksikliği olduğu hacettepede 2 yıl önceki biopside söylendi).Bütün forum'u okudum ve inanın sizlerden çok şey öğrendim.Gayretlerinizden dolayı hepinizi takdir ediyorum.Ben hastalığımı 20 li yaşlarımda üniversitede fark ettim sağolsun hocalarım önce karaciğer hastası olduğumu düşünüp boşyere karaciğerimi deldiler ,"neçe sonra" merdiven çıkamamaya başlayınca kas hastası olabileceğim akıllarına geldi v.s v.s. hasılı doktor da olduğum için başıma gelmeyen kalmadı.şu anda ;son 3 yıldır haftada 4-5 kez 40 dakika yüzüyorum ve onun sayesinde ayakta kaldığıma inanıyorum.zorda olsa yürüyorum,otomatik vitesli araç kullanabiliyorum.son 3 aydır ara ara akupunktur a gidiyorum ama bence bariz bir faydası henüz yok .Para ayırabildiğim ölçüde ginseng,carnitine(aminoasit),co enzim Q kullanmaya çalışıyorum.son 3 yıl öncesine kadar hastalığımı hep yadsıdım sigara ve alkol kullndım,kötü beslendim,hiç hareket etmedim;ama 3 yıl önce artık hiç yerimden kaLKAMAZ OLUNCA "ya allah"deyip çok sevdiğim eşim ve çocuğum için silkinip çareler aramaya başladım. çok şükür ayaktayım ama ahmetin dediği gibi depresyona teslim olup bir otursam kalkamam diye düşünüyorum.bir başka önerim hacettepe,çapa ,izmir dışında bu hastalıkları ülkjemizde ne yazıkki bilen merkez (bana göre)yok.yazacak ,paylaşacak çok şey var,yine görüşürüz diyelim,hoşçakalın

BARIS GUROL KARDESIMIZ BIR ALINTI YAPMIS ERSIN KARDESIMIZDEN
BEN CREATIN KULLANIYORUM ERSIN GINSENG VE CARNITINE KULLANIYOR ARASTIRDIM....BAKALIM NELER CIKMIS KARSIMIZA :p



Ginseng’in botanik ismi olan "Panax", Yunanca "tam iyileşme” anlamına gelen “panacea” kelimesinden türetilmiştir. Ginseng’in tüm şifalı bitkiler içerisinde en etkili adaptogen( strese karşı direnci artıran bir ajan) olduğu düşünülür. Bu düşünce, Ginseng’in önemli miktarda içerdiği, strese ve yorgunluğa maruz kalan tüm organlarımızı destekleyen “Germanium” dan kaynaklanır. Ginseng, fiziksel aktiviteleri ve vücut direncini artıran bir bitkidir ve fiziksel ve mental (zihinsel) dayanıklılığı artırır. Ginseng’in uzun bir süreden beri, özellikle erkeklerin üretkenliğini, cinsel gücünü ve dolaşım sistemlerini (özellikle prostata karşı) olumlu bir şekilde etkilediği de bilinmektedir. Ayrıca o, erkeklerde aşırı stres ve yorgunluktan kaynaklanan performans düşüklüğünü de gidermektedir. Ginseng’in kadınlar üzerindeki beynin hafıza (bellek) merkezlerini uyarıcı etkisinin bulunması ise yenidir.


CARNITINE

Basitçe anlatmak gerekirse, L-Carnitine hücresel metabolizmada aktif hale gelmiş yağ asitleri için bir alıcı ve depo gibi davranır. Böylece L-Carnitine yağ parçalanması ve enerji üretiminde önemli rol oynar. Temelde, yağ bir alkol molekülüyle birbirine bağlı üç yağ asidinden oluşur ve yağdan enerji üretilmesi, yağ asitlerinin hücreden mitokondriye taşınması gerekir, bu da L-Carnitine tarafından sağlanır. Mitokondride, yağ asitleri parçalanır ve enerji üretilir. Bu yüzden L-Carnitine'in etkisi, yağ dengelenmesi ve enerji üretimi için önemlidir.

L-Carnitine'in ikinci işlevi, kısa yağ asidi zincirlerini mitokondriden cytosol'a getirip götürmesidir. Bu, yağ yakmanın ve enerji üretiminin mitokondride sürmesine olanak sağlar. Mitokondri, hücrenin "güç kaynağı" ya da "hücre motoru" olarak adlandırılan parçasıdır; çünkü enerji burada üretilir. L-Carnitine ve en az üç enzim içeren bir taşıma sistemi, uzun yağ asidi zincirlerini mitokondriye taşırlar.

L-Carnitine ve Egzersiz

Neden egzersiz yapmıyorsunuz? Şu cevaplar tanıdık geldi mi: "Yeterli enerjim yok", "çok çabuk yoruluyorum" ya da "sonrasında her yerim ağrıyor". Haberler iyi; L-Carnitine bu durumların hepsine yardım etmekle kalmaz, fiziksel performansınızı da arttırır! Yağ ve karbonhidrat, fiziksel egzersiz için gereken enerjiyi üretmekte kullanılan öncelikli yakıtlardır. Metabolizmadaki işlevi nedeniyle, L-Carnitine egzersiz performansında önemli rol oynar. Spor meraklılarına, klinik çalışmalar sonucunda belirlenen L-Carnitine ilaveleri önerilebilir: Egzersiz sırasında, kaslardaki L-Carnitine miktarında düşüş yaşanır. Dayanıklılık gerektiren sporlarla uğraşanlarda L-Carnitine takviyesi kondüsyonda artışa yol açar. L-Carnitine sporcularda solunum sayısını da düşürür.

Arta kalan karbonhidrat yorulmayı geciktirecek ve egzersiz performansını arttıracaktır. L-Carnitine alınmasının, kaslarda protein depolanmasını sağladığını belirtmek de yerinde olur. L-Carnitine, "hafta sonu sporcuları" dediğimiz, yalnızca hafta sonları spor yapanların egzersiz çalışmalarında da çok yararlıdır. Bu konudaki klinik deliller, L-Carnitine alınması laktik asit birikimini azaltır ve böylece yorulmayı geciktirir. Bu önemli bir gelişmedir, çünkü yorgunluk yüksek düzeyde fiziksel aktiviteye engeldir.

L-Carnitine ve Kilo Kontrolü

Vücuttaki fazla yağların sağlık açısından sakıncalı olduğuna şüphe yok. Son günlerde, doğal sağlık sanayinin gelişmesiyle, kilo kontrolü konusuna güvenli ve etkili yaklaşımlar arandı. L-Carnitine, bu yolların en gelecek vaat eden ve en güvenli yollarından biridir. L-Carnitine takviyesi, depolanmış yağları, kaslarda protein depolanmasıyla azaltarak daha ince bir vücut sağlar. Klinik araştırmalar, L-Carnitine'in (ideal vücut ağırlığına yaklaşarak) önemli derecede kilo kaybına ve bir zayıflama programında yardımcı bir bileşen olarak kullanıldığında, vücuttaki yağ miktarında belirgin azalmaya yol açtığını göstermiştir. L-Carnitine ayrıca krom picolinate başka diyet asitleri ve diyet lifi ile birlikte kullanıldığında daha etkilidir. L-Carnitine, yağ asitlerinin parçalanmasını hızlandırarak, kalori yakma hızını sabitleyerek, protein (kas) sentezlemesini sağlayarak ve iştahı bastırarak kilo kontrolüne yardım eder. Klinik araştırmalar göstermiştir ki, L-Carnitine takviyesi bir zayıflama programında kullanıldığında belirgin sonuç alınmasını sağlar.
 
tembelleşmeyelim!!!

arkadaşlar ne oldu neden foruma ilgi azaldı hergün yeni birşeyleryazan varmı diye bakıyorum.duchenne hastaları için yakında PTC124 ilacı başlanacak mıı hadi hayırlısı.hepinizi öpüyorum,hareketli!!günler dilerim
 
Ersin bey merhaba,

Bu söylediğiniz ilaç çok ilgimi çekti.Tabii ki duyduğumuz tedavileri birbirimizle paylaşmalıyız bencede. Duchenne tipine de şimdiye kadar bir ilaç sunulamadığı için bu çok önemli.Bu konuda bilgi verirmisiniz.Benim de bir tür kas hastalığım var.SMA tipli.Ben de internette kendi tipimle ve tabii arkadaşarımlada ilgili olduğu için öbür tiplerle ilgili bazı gelişmeleri takip ediyorum.SMA´da da ilgili geni aktive ettiği ve bu sayede eksik olan proteini artırdığına dair iddia edilen bazı ilaçlardan bahsediliyor.Bir de ducheene´de gördüğüm corticosteroid´ler vardı,tabii daha deneme bunlar.Bir de sizin hastalık tipiniz ilginç geldi bana. Duchenne tipi erkeklerde ortaya çıkıyorken LGMD tipini farklı biliyordum.Uzun yıllardır(17 yıl oldu) kas hastalıkları derneğinin içerisindeydim.Hep iletişimdeydim.O yüzden de yakınlığım var bu konuya.Tabii ben doktor değilim yanlış biliyor olabilirim.
Görüşmek üzere selamlar,saygılar.

Fulya
 
arkadaşlar hepinize merhaba

arkadaşlar ptc124 ile ilgili web sitesi<;
http://www.ptcbio.com
olup ayrıntılı bilgi var duchen m.d. için umut olacak diye düşünüyorum.ayrıca "kortizon"grubu ilaçlar ın kesinlikle fayda değil zarar getireceği inancındayım.tekrar söylüyorum görüşüm beni bağlar ama bütün kas hastalıklarında kortizon geçici bir rahatlamadan sonra eskisinden daha kötü yapar kanaatindeyim.ayrıca fulya hanım;kas hastalıkları derneğine sizde söyleyin,ulaşın,iletin (ben birkaç kez yazdım)konuşabileceğimiz bir sana sohbet odası olsun .
Yada ey arkadaşlar gelin MSN de biz konuşalım bunu ben başlatmak istiyorum;benimle konuşmak isteyenler ;
drersinkarabulut@hotmail.com
olarak beni "kişiler"ine eklesinler ve bana seslensinler istiyorum.ayrıca ahmet in "8 saat ten fazla uyumayalım" lafına veye tezine katılıyorum.bunu nöroloğa falan sormaya gerek yok benim yaşadıklarımdan çıkardığım sonuç"en iyi nörolog da myolog da biziz"yeterki dayanma gücümüzü kaybetmeyelim.
 
Ersin Tesekkurler...
************
arkadaşlar ptc124 ile ilgili web sitesi<;
http://www.ptcbio.com
olup ayrıntılı bilgi var duchen m.d. için umut olacak diye düşünüyorum.
************

Ben biraz araştırdım anladıklarım şunlar.

Duchanna Muskular Distrofi=dukhanna tipli kas hastalığı
Kısaca DMD nedir?
(ağır bir formdur 2-3 yasında arasında ebebeyn ters giden bir şeyler oldugunu anlar denge problemi ve ayaga kalkmada gucluk gorulur. 7-15 yasi civari Tekerlekli sandalye kullanılır Hastaların yuzde 10-50 arası 25 yas civari kalp solunum prpbleminden yaşamını yitirir.

Simdi DMD teşhisi konmuş hastaların yaklaşık yuzde 15-20 sinde Nonsense(nonsense=genetic information consisting of one or more codons that do not code for any amino acid and usually cause termination of the molecular chain in protein synthesis) mutasyondan kaynaklı DNA zincirinde ki bir noktadaki değişimden kaynaklanan problem yuzunden protein uretiminde bir problem olur.

Bu ilaç da bu değişimin önüne geçerek problemi ortadan kaldırdığına iddia ediyor..

Ilaç gerçekten çok önemli bir aşama.
Eğer bu ilaç distrofin üreterek başarı sağlar ve bağışıklık sisteminde de ters bir etki olmazsa Çok önemli bir soruya yanıt bulmuş olacağız Distrofin proteini dışsal bir protein mi?

Bu da bize exon skipping, viral gen terapisi,direkt dna enjektasyonu gibi stratejilerin önünü açacak bu da herkesi etkiliyecek.

Kısaca güzel bir gelişme...

Şu anda DKH=DMD'lerin yüzde 15-20 sinde işe yarıyırmuş...

Ancak Kas Hastalıklarındaki Tedaviye yönelik araştırmadaki uyuşukluk göz önüne alınırsa güzel gelişme...

Eğer Dukkanna tipli Kas Hastası birini tanıyorsanız bunu ACILEN haberdar edin...Doktoruna iletsin...

Kaynak:
http://www.parentprojectmd.org/news/latest/newsletter_summer2004.pdf

Yarım Yamalak Özet Çeviri: Ahmet YILDIZ


Fulyaa acaba kas hastalığı derneginin görüşü nedir bu konu ile ilgilenir misin..ilaç satılmakta mı? kaç kişiye uygulanmış ve sonuçları??

Ben hacettepeden Prof. Dr. Fzt. Ayşe Karaduman bir mail attım eger kabul ederse burada bize görüşlerini iletecek...umarım...
 
Selam arkadaşlar,

Kortizonun zararlı etkilerini ben de biliyorum.Zaten bu ilacı kullanılır demedim.Ama ne yazık ki şimdiye kadar duchenne gibi genetik hastalıklarda bir ilaç sunulamadığı için doktor kontrolünde,hastanın oturmasını birkaç yıl uzatmak için kullanılmak durumundaydı kortizonlar.Benim söylediğim son araştırmalarımda bundan çok sözedilmesiydi.PTC124´ü sonraları görmüştüm.
Sevgili Ahmet,senin soruna da cevap bulmamız için dernek başkanı hocamıza ve Piraye hoca´ya da meil yazdım.Cevap aldığımızda yine yazışırız.

Sağlık ve esenlik dileklerimle.

Fulya
 
ptc124

Nach der Mitteilung von PTC, dass die Testphase 1 begonnen hat, gab es für mich drei weitere Fragen, auf die ich in den PTC-Unterlagen keine Hinweise gefunden hatte. Im Einzelnen sind diese:



Frage A), wann beginnt Phase 2 und wie lang dauert sie?

Frage B), wenn beginnt Phase 3 und wie lang dauert sie?

Frage C), wann ist das Medikament in Apotheken zu kaufen?



Von PTC erhielt ich auf diese Fragen die folgende Antwort (sinngemäß übersetzt):



Nach der FDA-Zustimmung (FDA ist die amerikanische Zulassungsstelle für Medikamente) zum Bericht zu den Ergebnissen der Phase 1 , planen wir, die Versuche der Phase 2 während der ersten Hälfte 2005 bei Patienten mit Mukoviszidose und Muskeldystrophie Duchenne, deren Krankheitsbild einer Nonsensemutation folgt. Abhängig von positiven Ergebnissen der Phase 2 Studien können die Studien der Phase 3 anschließend in den Jahren 2006 – 2007 durchgeführt werden. Wir planen die Medikamentenzulassung bei der FDA zwischen 2008 und 2009 einzureichen und zwar für die Mukoviszidose und die Muskeldystrophie Duchenne, die durch eine Nonsensemutation ausgelöst werden.



Zurzeit ist das das Genaueste, was wir zu der zeitlichen Planung sagen können. Jede Anstrengung wird unternommen, um diesen Prozess so kurz wie möglich zu gestalten, wobei wir natürlich sicherstellen müssen, dass das Medikament die strengen Kriterien an Sicherheit und Wirksamkeit erfüllt.



Da wir noch in den frühen Stadien sind halten wir Sie selbstverständlich über den Status der Versuche auf dem Laufenden. Jede Phase der Entwicklung von PTC 124 muss durch die FDA genehmigt werden, so dass es für uns nicht möglich ist, Ihnen zum jetzigen Zeitpunkt einen verbindlichen Terminplan zu geben. Wir können Ihnen versichern, dass der gesamte PTC Stab an der Beschleunigung des klinischen Entwicklungsprozesses in der verantwortlichsten Weise, aber auch innerhalb eines sehr herausfordernden Terminplans beteiligt ist.

tercubesini birara yaparim
 
Kuzeyin yazisinin İngilizcesi:

Özetle:
PTC ilaci henuz Faz 1 asamasinda daha faz 2 ve faz 3 var bu durumda en iyimser tahminle bu ilac... 2010 da eczanelerde yerini alir...

İlac sirketi zamani ellerinden geldigi ölçüde kısaltmaya çalışacaklarının soyluyor...

Not : ilac DMD lerin %20 lik kısmında işe yaradığı söyleniyor...

Malesef:.::
DMD hastalıgı kas hastalığının hızlı ilerleyen formu olduğundan Ducannali cocukların bu kadar zamanı var mı? Bu da hassas bir sorun...
**************************************
After the report of PTC that the test phase 1 began, it gave it for me to three further questions, on which I had not found references in the PTC documents. In detail are these: Ask A), when phase 2 begins and as long it lasts? Ask B), if phase 3 begins and as long it lasts? Ask C), when the medicine is in pharmacies to buy? From PTC I received the following answer on these questions (translates in a general manner): According to the FDA agreement (FDA is the American certification authority for medicines) to the report to the results of the phase 1, plan we, the attempts of the phase 2 during the first half of 2005 with patients with Mukoviszidose and Muskeldystrophie Duchenne, whose disease picture of a nonsense mutation follows. Dependent on positive results of the phase 2 studies the studies of the phase can be accomplished 3 afterwards in the years 2006 - 2007. We plan to submit the medicine permission at the FDA between 2008 and 2009 for the Mukoviszidose and the Muskeldystrophie Duchenne, which are released by a nonsense mutation. Zurzeit is that more details, which we can say to temporal planning. Each effort is undertaken, in order to arrange this process as short as possible, whereby we must naturally guarantee that the medicine fulfills the strict criteria at security and effectiveness. There we still in the early stages are hold we you naturally over the status of the attempts up to date. Each phase of the development of PTC 124 must be approved by the FDA, so that it is not possible for us to give you at the current time an obligatory time schedule. We can insure you that the entire PTC staff is involved in the acceleration of the clinical development process in the most responsible way, in addition, within a very provocative time schedule.
******************************************
 
merhaba

MERHABALAR
AHMET EVET BU KONUDA YUZLERCE MAKALE VAR KINGCOLLEGE
HOSPITAL HAMERSMITH HOSPITAL GIBI BU KONUDA ARASTIRMA
YAPAN YERLER IYIMSER BU KONUDA 2008 TARIH OLARAK VERILIYOR
ANCAK BUROKRATIK BIRTAKIM ENGELLER ASILAMASSA 2009 BASI
DENIYOR ANCAK TR DE OLAN ARKADASLARIMIZ ONLAR 2010 VE
DAHA ILERI BIR TARIH DIYEBILIRIZ 2004 DE HABERLERINI ALDIK
BU ARASTIRMALARIN MONOCO DA TOPLANAN DUNYA KAS HASTALARI
DERNEGI UYELERINE VERILEN BILGILENDIRME TOPLANTILARINDA
BUNLAR KONUSULUYORDU 2005 UGURLU BIR YIL BIZLER ACISINDAN
ARTIK INSAN UZERINDE UYGULAMA YILI AYNI ZAMANDA...
YARINLAR BIZIM :wink:
 
ha şöyle konuşlım,paylaşalım...

arkadaşlar ve dilemma;carnitine ve co Q10 ve ginseng gibi ilaçlar eczanelerde var.ayrıca 2006 yazında dünya kas hastalıkları kongresi istanbul da imkanı olnlar katılırsa diye söylüyorum.ben kuvvetle muhtemeldirki katılırım.ayrıca herşeyi paylaşalım demiştim ben öyle yapıyorum ve diyorum ki;bu günlerde keçi eti yiyorum ve daha iyi hissediyorum.ayrıca co Q10 ve ginseng kullanmazsam da kötü hissediyorum .
http://www.icnmd2006istanbul.org/
 
çok teşekkür edrim ersin...
yalnız birşey daha var.bu ilaçları doktor kontrolünde ve reçeteyle mi almamız gerekiyor?

t.ederim...

sağlıkla kalın
 
Sevgili Dilemma;sorunuza Ersin bey daha iyi cevaplayacaktır ama ben de bu tür ilaçlardan arada denediğim için söyleyebilirim ki,Karnitin,Kreatin,Arginin vesaire gibi son zamanlarda konuşulan ilaçları ben reçetesiz almıştım ama tabii her eczanede bulunmadı.Yurtdışından ilaç getirten daha merkezi bir-iki eczanede bulabildik.Ama sonuçta bulunabiliyor.
Arkadaşlar birde şu var.Bence bu ilaçları dahi doktorunuzun kontrolunde almalısınız.Ben örneğin yan etkilerinden hiç birini kullanamadım.Vücudum belki fazla tepkili ama yinede kaş yapalım derken göz çıkarılmasın.

Sevgiler


Ayrıca,bu güzel sohbetten,ay sonuna kadar evde olmayacağım için uzak kalacağım.15-20 gün evde olmayaacğımdan internete giremeyeceğim.
Geldiğimde görüşmek üzere hepinize sevgiler.

Fulya
 
ilaçlar

sevgili Dilemma ;
tekrar hatırlatmak isterim,bu ürünler aman aman derde deva değil ama "destek olsun"maiyetinde kullanılması gereken şeylerdir.her eczanede vardır,hiç bir yan etki olacağını düşünmüyorum.MSN de de konuşabiliriz,diyede hatırlatıyor hepinizi selamlıyorum.
 
Değerli arkadaşlar bir süredir bu başlığa bakamamıştım bugün son yazılanları okudum ve umut verici güzel gelişmeler olduğunu görmek beni çok mutlu etti ve bu hevesle bende bir kaç kelime yazarak sizlerle paylaşmak istedim
öncelikle eskiden beri kas hastalarında tedavi adına benimde en çok kullanılan olarak bildiğim ama yan etkilerinin de bir o kadar fazla olduğunu bildiğim kortikosteroid kullanımı yaygındı ki buradada iki doktorumuzunda dediği gibi veya tıpta bu alandaki son gelişmeler sonrası artık steroidden bir uzaklaşma var veya tedavide ilk tercih olmadığını söyleyebilir miyiz ?
Ersin Bey in de dediği ginseng l-carnitine adlı vitaminlerin kendi kullanımındanda birebir örneklemesinden memnun kaldığını anlamaktayız
ve şunu sormak istiyorum eğer ki ilaçları kullanma sırasında iyi hissedip sonrasında bir gerileme süreci yaşanıyorsa kullanmaya başlamak ne derece faydalı olacaktır merak ediyorum yani bağımlılık gibi bir sürece girmemize yol açar mı ?
ve Ersin Bey in özellikle herkes bu alanda en iyi kendi doktorudur bazındaki söylemini bu hastalığı yaşayan bir birey olarak bende kesinlikle destekliyorum bunu ama bilinçli ama bilinçsiz hepimiz yapıyoruz ne zaman iyiyiz ne zaman kötüyüz neleri yapınca faydalı oluyor neleri yapmayınca zararlı oluyor vb.örnekleri çoğaltmak mümkün ayrıca Ahmet in de dediği gibi uyku süresinin 8 saati aşmaması kasların uzun süre hareketsiz kalmaması mantığından gidersek çok doğru ve bende tüm bunlara ek olarak MORALİ YÜKSEK TUTMAK diyorum evet bununda tüm hastalıkların en önemli gizli reçetesi olduğuna inanıyorum
katkısı olan ve olacak herkese teşekkürler
 
Dilemma ve dierarkadaşlarım;sözlerimde anlaşılmayan bir nokta varsa yineliyorum;destek maiyetinde alın dediğim ürünlerin zararı olmaz faydası olur ,bağmlılık yapmaz alabildiğiniz sürece daha iyi hissedersiniz diye umuyorum."co Q10"un olabildiğince yüksek dozunu tercih edin(200 mg /günde).bence ben "bir bilen"değilim ama adana tabiriyle "piyasada" meslektaşlarım "henüz cevap yok ,bilemiyoruz,umuyoruz,inşallah,"v.s.den başka laf söylemedikleri için artık (okuyarak,araştırarak,hekim kimliğimden uzaklaşmadan ve kendi kişisel tecrübelerimle )"BİR BİLEN"olmaya karar verdim
 
merhaba arkadaşlar;

ben de sizin deneyimleriniz ve yazdıklarınızı görünce kendimi eksik ve az araştırmış hissediyorum açıkcası...

rusya da konan (nöromyozit) adının tam karşılığı türkiyede yok. ya da doktorlar bu isimde bir hastalığı kabul etmiyorlar. rusyanın tıbbı farklı diyorlar. ama anladığım kadarıyla sinirlere bağlı bir enfeksiyonel kas hastalığı. neyse uygulamak istedikleri bir tedavi şeması vardı. bu bir yıllık bir şema 4 dönemden oluşuyor.
her dönemde de 4-5 ilaç var. bu ilaçlar vitamin ve türevi ilaçlar. başka 2-3 ilaç daha var. bir de ismi ve karşılığı türkiyede (batı tıbbında) olmayan ilaçlar var. onların çoğunu bulamadım. 1-2 sini rusyadan getrittim. ama söylemiştim ya pek düzenli bir şekilde uygulayamadım. doktora sordum ve vitamin türevi olanları kullanabilirsin demişti. ben de onları kullandım. ama şu an hepsini bulabilsem de bende işe yaramaz herhalde çünkü benim hastalığım(1993) o zamankinden çok ilerledi. onları yazayım: karnitin(1993de türkiyede kimse bilmiyordu)-tokoferol asetat(herhalde? E vitamininin daha saf bir haliymiş bunu rusyadan aldım kas içi uygulandı)- yaban gülü meyvesı(kuşburnuymuş)- A-E-B1-B12-B6-polivit. Burada bulamadıklarım (kokarboksilaz-esansal-prodektin-oksazil-prozerin) batı tıbbından farklı olduğu için bunların karşılığını bulamadım. ayrıca rusçadan çeviren arkadaş hekim olmadığı için yanlışlıkta yapmış olabilir harf hatası falan. 1-2 tane de bana doktorun kullanma dediği ilaç var onları yazmayacağım. kimseye zarar vermeyelim.

ayrıca çok düzenli her gün fizik tedavi yapılacak+
kaslara elektrik verilerek yapılan fizik tedavi(oradan tercüme ettirdiğim-elektromiostimlizasyon) yapılacak dendi. rusyada anlatılanlar bunlardı kısaca.

burada da ben kendim creatinin kullandım.koenzim Q10 kullandım-kullanıyorum. ayrıca kaslara bir faydası yok ama eklem sorunları sık yaşadığım(yaşadığımız) için eklem bağı ve menisküs tamir edici (tarvma sonraları) glucamin ve concordatin kullandım. (bu ikisinin eklem bağ tamirine iyi geldiğini yaşadım)

amerikadan da Memphisten bana eve bir mektup geldi. belki size de (pekçok kas hastasına) gelmiştir. gelin biz kesin tedavi ederiz diye. ama çok yüksek bir para istiyorlardı. burada doktoruma sordum sakın gitme biz biliyoruz orayı deniyorlar yok öyle bir şey. literatüre geçmiş ve bilimsel kesinliği olan dediler. para kazanmak amaçlı dediler. burası hakkında da görüşürüz ilerde şimdi çıkıyorum daha umarım çok uzun görüşürüz...
 
yaz

felsefeci;
"kullanılmasın "dedikleri ilçlarıda yaz
zarar vermezsin ben yorumlarım.
kimse korkmasın herkes yaptığını yazsın
elekten eleyelim
ama veri gelmiyor
koenzim Q10 un günlük 200 mg olanına başladım tek doz da yeterli miktar daha iyi.çoban çantası ve aslan pençesi çaylarını içtiğim dönemde daha iyi hissediyordum yine başlayacağım.
 
merhabalar,

siz daha iyi bilirsiniz, bu şekilde ilaç isimlerini burada telaffuz etmem pek doğru değil. bana da hiç uygun değil. ama siz gerekli açıklamayı ve anlatımı daha uygun bir şekilde yaparsınız herhalde.

ilaçlar: tegretol - trental - bir de prozerin i (bir rus doktor arkadaş bulmuştum türk kökenli) o prozerin=(etken madde olarak) neostigmine benziyor demişti. ama takdir edersiniz ki benim bu konularda hiç bir bilgim yok.

Memphisteki yerde internette görmüşsünüzdür belki, MTT (Myoblast transfer terapi) yapıyoruz diyor. video görüntülerini izledim ben pek bir şey anlayamadım açıkçası...

sizin hastalığınız da sorunlu gen-protein hangisi LGMD 2B de ki sorunlu protein aynıydı(dysferlin) benle.

görüşmek üzere...
 
rusların kullanmayın dediği ilaçlar

Felsefecinin kullanmayın diye duyduğu ilaçlar;
tegretol=sara hastalığında nöbet gelmesin diye sürekli kullanılır
trental=damarları açan damar tıkanıklaığında kullanılan madde
neostigmin =düz kasları gevşeten madde(ama iskelet kaslarını harap ader)
hadi oldu olacak birde ben ekleyeyim=atorvastatin(ator),lipitor ,v.s. gibi kolesterol düşürücü ilçlarda kas harabiyet yapar(yapabilir)DİKKAT!
EVET KONUŞUN ;HER GÜN 1 TANE YÜKSEK DOZ "B"VİTAMİNİ ALIN,CO Q10 100MG.,SİBERİN GİNSENG,ALIN KİLO ALMADAN PROTEİNDEN ZENGİN GIDALAR KULLANIN ,"YAPAY OLAN HİÇBİRŞEYİ YEMEYİN,İÇMEYİN"ÇOBAN ÇANTASI VE ASLAN PENÇESİ ÇAYI İÇİN ,8 SAATTEN FAZLA UYUMAYIN;;;BUNLARDA NACİZANE BEN DR. ERSİN KARABULUT 'UN TAVSİYELERİDİR
 
Ersin Bey öneriler için teşekkürler benim özellkle ilgimi çeken ÇOBANÇANTASI ve ASLANPENÇESİ oldu çünkü dediğiniz bitkileri bende iki ay önce internetten birde bitkisel anlamda destekleyici neler bulabilirim düşüncesi ile araştırma yaparken bu iki bitkiyi bende okudum ve bir heves aldım ikisinide uygulamayı doğru yapmış olmayı umuyorum ama yinede sormak istiyorum size siz nasıl kullandınız bu bitkileri :?:

aslanpençesini kaynamış suyu hazırlayıp aslanpençesinin üstüne döküp biraz beklettikten sonra içiyordum bu şekilde hazırladığım bitki çayından günde üç dört bardak içtim bir süre ve sanki dediğiniz gibi biraz faydası oldu diyebilirim ama sonrasında günde bir iki bardağa bazı günler hiç içmemeye ve son bir aydırda hiç içmemeye başladım sanırım düzenli içmek gerekiyor bende yakında başlasam yine iyi olur çobançantası na gelirsek onu kür şeklinde hazırlayıp kullanın deniliyor kürüde ben elma sirkesi ile hazırladım çobançantasını toz haline getirene kadar dövüp elma sirkesinin içine katıyor ve bu karışımı 20 gün boyunca güneşte bekletip kürü hazırlamış oluyoruz sorasında güneş görmeyecek bir yerde 3-4 derece sıcaklıkta saklıyoruz bu kürden bir kaç damla içtiğimiz aslanpençesi çayına katıyoruz (ama baştan söyleyim ben bu şekilde hazırladığım çaydan iki defa içebildim sonrasında içemedim aslanpençesi tek başına daha rahat içilebiliyor) veya bu kürü şu şekildede kullanabiliyorsunuz kaslara masaj apmak için bu kürü sürerekte değerlendirilebiliyor

birde mini beslenme ipuçları kendi yaşamımdan günde bir sabah birde akşam olmak üzere 1 bardak süt

1 veya 2 günde 1 adet muz

bol su

ve ara ara faza olmamak kaydıyla ceviz,fındık,fıstık,kuru üzüm :D

herkese sağlıklı mutlu günlerrrrrrrrr :wink:
 
arkadaşlar ben sizlere bir tür bitki ilacı önereceğim,daha önceki yazımda bahsedecektim ancak toplumumuzdaki insanlar bu tür ilaçlara kocakarı ilacı falan gibi yakıştırmalarda bulunuyor.Neyse siz karşı çıksanızda ben bazı arkadaşlara faydalı olur inancıyla ilacın adını vereyim.
Ben progresif müsküler tipte kas hastasıyım hepinizde olan problemler bendede oluyor .
Ben birkaç şişe pelesenk yağı kullandım.İçinizde kullanan arkadaşlar varsa bilirler.Altın sarısı renkte bir tür yağ.Bu yağ ayak bileğindeki,dizdeki,kollardaki şişliklere fayda sağlıyor.Ben gerçekten faydasını gördüm umarım sizlerde görürsünüz,
İlaç Lokmanhekim türü bitki ve ot ilaçları satan yerlerden temin edilebilir.
 
tavsiye

Minerva ;
aslan pençesini de çoban çantasınıda kaynamakta olan suya bir parça atıp 1 dakika daha kaynatıp 5 dakika dinlendirip içiyorum .taze yapıp tüketmek lazım.o"güneşte bekletilerek yapılan ;tentür'dür.onu bir kez denedim pratik değil. bence çayı yeter.pelesenk yağını ilk kez duyuyorum.L-CARNİTİNE 1GRAM DANhergün 1 tane yeyin.(eczanelerde var,resmi reçeteye girer)
Bu tavsiyelerim sadece beni bağlar ,ben inandığım lafları söylüyorum.
 
[size=6] Koenzim Q10 [/size][size=6]
(Co-Enzyme Q10, CoQ10);[/size]

[size=4] öncelikle balık (uskumru ve sardalye) ve ette (kalp, karaciğer, böbrek, sığır eti ve kümes hayvanları), fakat genel olarak tüm canlılarda ve pekçok yiyecekte (yer fıstığı, soya yağı) çeşitli oranlarda bulunan (30mg/0,5kg sardalye – 30mg/1kg sığır eti – 30mg/1,25kg yer fıstığı) organik, doğal, yağda çözünen, vitamin benzeri bir maddedir. Ubiquinone olarak da adlandırılır ve hücreler arası elektron taşıma zincirinde yardımcı bir faktördür (Co-factor). Yiyeceklerde bulunan miktarı ek gıda ürünlerinin içerdiğinine oranla oldukça azdır.. Son 10 yılda dünyada en popüler besin takviyesi (Ek gıda ürünü) haline gelmiştir. Koenzim Q10’ un temel aktivitesi enerji üretiminde (mitokondri hücrelerinde) rol almasıdır. Enzimlerle birarada çalışarak hücrelerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlar ve kasları güçlendirir. Enerji üretimindeki hayati rolü yüzünden her hücrede bulunur. Özellikle kalp hücrelerinde bol bulunur ve kalbin sağlıklı çalışmasında rol oynar. Çalışmalarda, kardiyovasküler (kalp-damar sistemi) ve kas hastalıkları (Muscular Dystrophy- Müsküler Distrofi; Kas erimesi) olan kişilerde koenzim Q10 düzeyinin düşük olduğu bulunmuştur. Bunun yanında koenzim Q10 serbest radikalleri nötralize eden (etkisiz hale getiren) antioksidan olarak da etkilidir ve Anti-ageing (yaşlanma etkilerini azaltıcı) özelliğe sahiptir. Araştırmalar ayrıca koenzim Q10 ‘un diş ve dişeti sağlığı, bağışıklık sisteminin doğru işleyişi ve güçlendirilmesi, yüksek tansiyon (hipertansiyon), diyabet (şeker hastalığı) ve yaşlılıkla ilgili diğer durumlar üzerinde çok olumlu etkileri olduğunu da göstermiştir.

Faydaları ve Kullanım Alanları:

Yaşlılık etkilerini azaltır. (Antioksidan ve anti-ageing etki)

Kalbin sağlıklı çalışmasına yardım eder ve kardiyovasküler hastalıklarda iyileştirici etkiye sahiptir.

Angina pektoris: Klinik çalışmalrda günde 150 mg CoQ10 alımının göğüs ağrısı hissetmeksizin egzersiz yapma yeteneğini artırdığı bulunmuştur Bu çalışma bağımsız araştırmalarla da doğrulanmıştır

Kalp yetersizliği (CHF); hemen hemen insan vücudundaki tüm hücreler CoQ10 içermektedir. Enerjinin üretildiği mitokondri hücreleri en çok, kalp ve karaciğer ise büyük miktarda CoQ10 içermektedir. Araştırmalarda CoQ10’ un kalp yetersizliği (CHF) olan bazı kişilere yardım edebildiği görülmüştür

Mitral yetmezlik (MVP): Günde 60-120 mg CoQ10 alımı, mitral yetmezlik semptomlarının azaltılmasına yardımcı olmaktadır

Kardiyomiyopati (Kalp kası (Miyokard-mycardium) hastalığı

Aritmi (Düzensiz kalp atışı-kalpte ritm bozukluğu-cardiac arrhythmia-heart arrhythmia): Özellikle diyabetiklerdeki (şeker hastaları) prematüre ventriküler kompleks (Zamanından önce ortaya çıkan karıncık kökenli elektiriksel uyarana bağlı, karıncık kasılması)

Şeker hastalığı (Diyabet): Koenzim Q10’ un enerji oluşturmadaki rolü, vücudun karbonhidratları nasıl kullanacağı ile de ilişkilidir. Ön araştırmalar Tip 2 diyabetiklere (Diabetes mellitus: İnsülin gerektirmeyen diyabet) kan şekerini düşürmek için CoQ10 önermektedirler.

Yüksek tansiyon (Hipertansiyon): CoQ10, kan akışına olan direci azltarak kan basıncını ayarlamaktadır Çeşitli klinik deneyler CoQ10’ un 2-5 aylık bir kullanımdan sonra hipertansiyonlu kişilerin kan basıncını önemli ölçüde düşürdüğünü göstermiştir

Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Dişeti İltihabı: (Gingivitis- Periodontal hastalıklar) ve pis kokan nefes (halitosis-eğer dişeti iltihabından kaynaklanıyorsa)

CMT Sendromu (Charror-Marie-Tooth): Peroneal muskuler atrofi olarak ta anılır (PMA);Ön araştırmalarda CoQ10 alan bazı hastaların daha kolay solunum yaptıkları ve enerjilerinin arttığı gözlenmiştir. Literatüre göre araştırma çalışmalarında günlük 120 mg.lık doz uygulanmıştır. Bazılarında daha az dozla daha iyi sonuç alınabilmiştir.

Muskular Distrofi: (Muscular dystrophy: Kas Erimesi veya zayıflaması):

Genel olarak kas erimesi hastalığı olarak bilinen Duchenne (Düşen) muskular distrofi (DMD), Becker Distrofi, Limb-girdle distrofi, Miyotonik (myotonic) distrofi, CMT ve Welander hastalığı olanlarda da CoQ10 düzeyi oldukça düşüktür (0,5-0,84 mcg/ml). Ön çalışmalarda 3 ay süreyle günde 100 mg CoQ10 alımının bu tip hastalarda fiziksel performansı ve kas gücünü artırdığı gözlenmiştir. Bununla beraber bu tip hastaların sürekli olarak CoQ10 alımına devam etmeleri de tavsiye edilmektedir.


Alzheimer Hastalığı: Bu hastalığı olan kişilerde aynı zamanda mitokondriyal foknsiyonların (hücresel enerji üretimi) bozulduğu da bilinmektedir. Koenzim Q10' un mitokondri üzerindeki etkilerinden dolayı bir grup araştırmacı Alzheimer hastalığı olan çeşitli kişilere CoQ10 ile beraber demir ve B6 vitamini vermişler ve 1,5-2 yıllık bir süre içerisinde bu hastalığın ilerleyişinin durdurulabileceğini rapor etmişlerdir.

Kullanım Şekli ve Dozaj:

Koenzim Q10; 30 mg' lık kapsüller halinde sunulmuş olup, genellikle ek gıda olarak günde 1-3 defa yemeklerle beraber 1 kapsül alınmaktadır. (Günlük doz 30-90 mg). Kalp hastalıklarında ise dozaj doktor gözetiminde 90-150 mg ‘a kadar çıkabilmektedir. Bu ürünün temel yağ asitleri (EFA-Omega3 ve omega6)) içeren ürünlerle (Keten Tohumu Yağı, Çuha Çiçeği Yağı, Omega-3 Balık Yağı – Somon Balığı Yağı ve Hodan Yağı) beraber kullanımı özellikle önerilmektedir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.
[/size]
 
[size=6]DOĞAL KAS GÜÇLENDİRİCİ --KREATİN--[/size]

[size=4]Kreatin, tüm memelilerin vücudunda olan bir maddedir ve arginin, glisin ve metionin amino asitlerinden karaciğer, böbrekler ve pankreasta üretilen bir amino asit türevidir. Amino asitler ise bilindiği gibi protein moleküllerinin yapı taşlarıdır. Kırmızı et ve balık gibi pekçok hayvansal gıda kreatin içerir. Bununla beraber gıdalardaki kreatin miktarı küçüktür. 1 kg biftek sadece 1 gr kreatin içerir. Halbuki yoğun bedensel aktivite veya spor yapan bir kişinin günlük ortalama kreatin ihtiyacı 5-6 gr olup, bunun tamamının yiyeceklerden karşılanması hemen hemen olanaksızdır. Yiyeceklerden karşılanmaya çalışılsa bile beraberinde aşırı yağ ve kalori alımı da söz konusu olmaktadır. Bu yüzden sadece ek gıda ürünleri (Dietary supplement, sports supplement) vücuttaki yağ ve kalori miktarını artırmaksızın, vücudun ihtiyacı olan kreatin miktarını karşılayabilirler.

Kreatin, vücudun enerji üretmek için kullandığı yakıt olan ATP üretimine yardımcı olan ve aynı zamanda ani ve yüksek enerji ihtiyaçlarını karşılayan bir maddedir (Protein). ATP, vücutta özellikle beyzbol , futbol, voleybol, hentbol, koşu, yüzme, bisiklet, dağcılık, güreş,boks ve halter vb. gibi sporları yaparken yoğun şekilde kullanılır. Kreatin sportif performansı artırır. Kreatin en fazla kas veya adele dokularında birikir ve kasların özellikle sportif faaliyetler (koşu, ağır kaldırma vs.) esnasındaki ani enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ATP (Adonosine TriPphosphate)’nin yakılmasına yardımcı olur. Amerika’da çeşitli sporcular üzerinde yapılan testlerde 28 gün boyunca düzenli kreatin alan sporcularda yağsız kas miktarında ve kaldırılan ağırlıklarda, kreatin kullanmayan fakat aynı egzersizlere katılan sporculara göre ortalama %51 oranında artış gözlenmiştir. Kreatin kullanımının insan için güvenli olduğuna ait sayısız bilimsel araştırma vardır. Yine yakın zamanda bir okul takımında yapılan, 28 gün boyunca bir glikoz, taurin, sodyum ve potasyum fosfat çözeltisi içinde günde 15,7 gr kreatin (oldukça yüksek bir doz) alan oyuncularda, süre sonunda yapılan kan testlerinde tüm parametrelerin normal limitler arasında olduğu ve karaciğere olumsuz bir etki olmadığı gösterilmiştir.

Kreatin, 1832 yılında bir Fransız bilim adamı tarafından keşfedildi. Fakat 1923 yılına kadar vücuttaki kreatin’in %95 inin kas dokularında biriktiği bilinmiyordu. Kreatin’in vücut üzerindeki etkileriyle ilgili bir rapor 1926 yılında “The Journal of Biological Chemistry” dergisinde yayınlandı. Uzunca bir süredir kreatin’in etkisinin bilinmesine rağmen, onun sportif performansı artırmak için ilk gerçek kullanımı 1992 Barcelona (İspanya) Olimpiyatları’nda yapıldı. 1996 Yaz Olimpiyat’ında madalya alan sporcuların ise ¾ (Dörtte üç) ‘ünün kreatin kullanması için iyi bir sebep vardı: Çünkü işe yarıyordu, hatta çok işe yarıyordu.

Öyleyse nedir bu Kreatin? Onun vücudumuzda karaciğer, böbrekler ve pankreasta doğal olarak üretildikten sonra kan akışıyla kaslarımıza taşınan ve kaslarımıza enerji sağlamak için kullanılan bir bileşik olduğunu biliyoruz. Kaslarımıza ulaştığında “Kreatin Fosfat” ‘a dönüştürüldüğünü ve bu yüksek güçlü metabolit’in kasların son enerji kaynağı olan ATP’leri üretmek için kullanıldığını da biliyoruz. Üstelik diğer performans artırıcı steroids ve ilaçlardan farklı olarak; %100 doğal olduğunu ve çoğu yiyecekte de doğal olarak bulunduğunu, bu yüzden de hiçbir sportif faaliyette ve uluslararası müsabakalarda yasaklanmadığını da biliyoruz. Aksi taktirde et ve balık yenmesinin de yasaklanması gerekirdi. Pek çok yiyecek, özellikle ringa, somon ve tuna balığı ile biftek bir miktar kreatin içerir. Bununla beraber en iyi kreatin kaynağı “Kreatinmonohidrat” ‘tır.

Kreatin 2 hafta içerisinde yağsız kas miktarını önemli miktarda artırır. Aynı zamanda yoğun egzersiz performansının gelişmesinden ve enerji seviyesinin artırılmasından da o sorumludur. Yapılan araştırmalarla; kreatin’in enerji seviyesini, dayanıklılığı, kuvvet ve dayanma gücünü artırdığı ispatlanmıştır. Üstelik, kreatin yağsız kas miktarını artırırken yağ kaybını da hızlandırmaktadır.

Kreatin’e kimlerin ihtiyacı vardır?

İlk önce kreatin’e, daha fazla enerjiye ve yağsız kasa gereksinimi olanların ihtiyacı vardır. Daha sonra, vücudunu forma sokmak isteyenlerin, yağsız kas miktarını artırmak isteyenlerin ve fazla yağ kütlerinden kurtulmak isteyenlerin kreatin’i kullanmaları tavsiye edilir. Son olarak, yoğun fiziksel aktivite gerektiren bir işte çalışanlar, fiziksel stres ve uzun süreli yorgunluğa maruz kalan kişiler ve kreatin’in inanılmaz sonuçlarından hoşlanan veya bu sonuçları arzu eden kişiler onu rahatlıkla kullanabilirler.

Kreatin ne kadar dozda alınmalıdır? Ve herhangi bir yan etkisi var mıdır?

1. kullanım yöntemine göre; ilk hafta kaslarınızın kreatin’le doldurulması gerekir. Bunun için 1500 mg’lık tabletlerden günde 4 defa 3 tablet (Toplam Doz: 18 gr) yemeklerden önce (yemek aralarında) ve egzersizden sonra herhangi bir asidik olmayan meyve suyu ile birlikte alınır (genellikle üzüm suyu tavsiye ediliyor ama zorunlu değil). Daha sonraki haftalar günde 1 veya 3 defa (En az 4 saat arayla) 3 tabletle devam edilir. (Toplam günlük doz: 4,5 – 13,5 gr)

2.kullanım yöntemine göre ise; ilk hafta kaslarınızın kreatin’le doldurulması işlemi atlanarak doğrudan günde 1 veya 3 defa (En az 4 saat arayla) 3 tabletle (Toplam günlük doz :4,5 – 13,5 gr) başlanır ve devam edilir. Daha fazla doz almanıza gerek yoktur.

En iyi sonucun; egzersiz veya sportif faaliyetten yaklaşık 1,5 saat önce karkonhidrat esaslı bir yiyecek ile beraber alındığında ortaya çıktığı da gözlemler arasındadır.

En iyi yönü de, kreatin’in herhangi bir inceleme veya araştırmada aleyhine bir yan etkinin rapor edilmiş olmamasıdır. Kreatin tamamen güvenli ve etkilidir. Kreatin kesinlikle hiçbir zararlı veya toksik madde içermez.

Kreatin devamlı mı yoksa periyodik olarak mı kullanılmalıdır?

Bazı araştırmalar kreatin’in periyodik olarak kullanılması gerektiğini belirtirken bazıları da devamlı kullanılabileceğini belirtmektedirler. Buna göre;

1-Yukarıda açıklanan 1.kullanım yöntemine göre ilk hafta kaslar kreatin’le doldurulur ve 2-3-4 ve 5. hafta günlük 4,5-13,5 gr’lık dozla devam edilir (Toplam 6 hafta). Daha sonra hiç ara verilmeksizin istenilen süre kadar bu kullanım şekli tekrarlanır.

2- 1. veya 2 kullanım yöntemine göre 6 hafta kreatin kullanımına devam edilir sonraki 2 hafta için kreatin alımı tamamen durdurulur ve 9. haftadan itibaren kullanıma tekrar başlanır.

UYARILAR :

Kreatin kullanımı boyunca genellikle daha sık idrara çıkılır. Fakat bu durum kreatin’le beraber alınan sıvılardan kaynaklanır . Bu yüzden endişelenmeniz gerekmez. Ayrıca her kreatin alımı arasında (Her 3 tabletlik veya 4,5 gr’lık periyotlar arasında) en az 4 saat ara bırakmanız gerekir. Aksi takdirde hafif karın ağrısı çekebilirsiniz. Böyle bir durumla karşılaştığınızda yarım günle 2 gün arasında kreatin alımını durdurabilirsiniz[/size].
 
Üst Alt