Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

'Biz Olmak' Bilinci Üzerine [Tartışma]

Baben

Aktif Üye
Üyelik
3 Eyl 2005
Konular
23
Mesajlar
1,613
Reaksiyonlar
0
'BİZ OLMAK' BİLİNCİ ÜZERİNE

Babür Akdağ

Ünlü yazar Alexandre Dumas'nın "Üç Silahşorlar"ında zaman zaman geçen bir söz vardır:

"Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!"

70'li yıllarda slogan haline dönüşmüştü bu söz:

"Kurtuluş Yok Tek Başına; Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz!"

***

Konusu ekonomi ve ulusal gelirin paylaşılmasının söz konusu edildiği yazılarda "pasta" örneği verilir. Daha kolay anlaşılsın diye.. Biz de bu geleneği bozmayalım..

Toplumların, ulusun, grupların vb. belirli bir zaman diliminde elde ettiği ve yaşamını devam ettirebilmesi + bir sonraki zaman dilimi için, tüketmek zorunda olduğu gelir türünü tanımlıyoruz bu "pasta" ile..

E.. Tabii, birden çok kişi olduğunda, sözü edilen "pasta"nın paylaşımı gündeme gelir ki, deyim yerindeyse, dananın kuyruğu da burada kopar!!! Kişiler ya da gruplar "pasta"nın nasıl büyütüleceği üzerine kafa yor(a)madıkları zaman; "pasta"dan kendi paylarına düşen dilimi nasıl büyütmeleri gerektiğini düşünürler ki, bu "ben olmak" bilincidir..

Oysa, bu kişiler ya da gruplar, "hep bana rab bana" anlayışıyla, "gemisini yürüten kaptan" uyanıklığıyla kendi dilimlerini büyütürlerken, bir de bakarlar ki; "pasta" küçülmüş, dolayısıyla kendi payları da küçülmüştür!! Küresel dünya böyle bir şey işte..

***

Elbette sadece kafa yormak yetmez, pastayı büyütmek için!!! Yürek ve bilek yormak da gerekir.. Bütün bunlar da; donanımlı ve sürekli kendini geliştiren bir "beyin"le mümkündür. Bu da yetmez. O beynin ürünlerini yani düşüncelerini yayabileceği, tartışabileceği, hayata geçirebileceği ortam, yani örgütlü toplum gereklidir! Engellisi de, sağlamı da, çalışanı da, çalışmayanı da, öğretmeni de, öğrencisi de örgütlenebilmelidir..


Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yârin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek
için*



Bu da "BİZ OLMAK" bilincidir! Bu bilince ulaşmış bir toplumda, kimse kimseye sözlü ya da sözsüz ama imâlı: "Sen kimsin" sorusunu sormaz, soramaz! Haddine mi düşmüş.. ;)

Aralık 2006


*Nazım Hikmet, "Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı"
 
keşke herkes BEN değil, BİZ bilincinde olsa... bu güzel yazı için teşekkürler baben
 
Köşe yazınızı beğeniyle okudum. Kıssadan hisse, yazınızın sonundaki dizeler de çok anlamlı bencillik yerine beraberliği ne güzelda anlatmış.Ellerinize sağlık Babür abi.
 
babür abi yazın için teşekkürler...
ben değil biz...
kendini düşünen bir insan hiçbir zaman biz kavramının gücünü anlayamaz...ve her zaman kaybetmeye mahkumdur....
paylaşım...dayanışma...destekk=biz....!
 
Hep denilir en kötü örgütlülük örgütsüzlükten iyidir...Ama örgütlerin(sendika vb vb)içinde küçük bir devlet politikası yaratılmıyorsa örgüt tam örgüttür .örgütlülük tam örgütlülüktür
 
yazıyı beğeniyle okudum
pastayı yapmak için elbette herkesten fikir alıp orta yolu bulup herkesin hoşuna gidecek bir tarif olması yerinde olur kanımca

ozaman ben değil bizim pastamız olurr:)
 
Monetary System (Finans Veya Para Sistemi)

Baben ustadim cok net ve acik bir dille ozetlemis "Biz" olmanin anlam ve ehemniyetini.Musadenizle bende neden "Biz" olamiyoruz ve neden bu kavrami insan zihninden silme cabalarinin bazi guc ve sistemler tarafindan desteklendigi ve koruklendigini "sermaye" bazli aciklamaya calisacagim.

Bizler koltuklarimizda sirtimizda tatli bir agriyla da olsa rahat rahat otururken dunyanin obur ucunda Guney Afrika Cumhuriyetinde 50 milyar dolarlik elmas madenlerinde yas siniri olmadan kuresel sermayeye 25 dolara 200 den fazla isci sirtlarinda olum korkusuyla hergun kole zihniyetiyle calistirilmaktadir.

Bugun dunya devi dedigimiz Cin'de isciler ve koyluler, gunde 1 dolara Cin hukumetinin de destegiyle buyuk olcekli kuresel firmalara zoraki olarak hizmet ettirilmektedir.

Yine Afganistan da Afgan halki dunya uyusturucu uretiminin % 90 nina sahip Amerikan Hukumetinin demokrasi ve baris getiriyorum adi altinda yuruttugu politikasina olum ve savas tehditleriyle hizmet ettirilmekte ve bu orgutlenme NATO araciligiyla dolayli yollardan desteklenmektedir.

Simdi bicagin obur yuzunden olaylari mercek altina alalim...

Ingiltere ve Amerikan merkezli,bizim de reklamlardan asina oldugumuz "ozellikle dunyanin bankasi"sloganiyla beynimize kazitilan HSBC Bankasi ve CITI Bank bilhassa "gelismekte olan ulke" lerde sicak para akisinin saglanmasinda aktif rol oynamaktadir.Sonuc olarak "gelismekte olan ulke"lerde disari kaynakli dolayli bir ulke ekonomisine mudahele (esasen direkt) soz konusudur.Tabi burda "Gelismekte Olan Ulke"kavrami da basli basina bir yutturmacadir.

Kiyas yapma acisindan ilginc bir rakamdir, 2008 yili verilerine gore luxemburg da kisi basina dusen gayri safi milli hasila 117 bin dolar iken Turkiye'de bu rakam 10 bin dolardir.Ki bu ortalamayi yukselten buyuk sehirlerin ortalamayi arttirmasidir durum aslinda sanildigindan daha kotudur.

Super guc diye bildigimiz Conilerin yani Amerikalilarin dunyanin en borclu toplumu oldugunu kacimiz biliyordu.Bu borc deligini kapatmak icin savaslar baslattigini,baska ulkelerin ekonomomik gelir kaynaklarina mudahale ettigini,yine o ulkelerin icislerine mudahale ettigini sanirim artik hepimizin bilme vakti geldi.

Ekonomilerin bel kemigini olusturan arz-talep
egrisinin;rekabet,hirs ve kulturel yozlasmayi
tetikledigini ve butun insani degerleri ortadan kaldirdigini ve insanlara "hep daha fazlasi"mantigini asiladigi icin temelinde bir yanlislik barindirdigini anlamamizin zamani geldi.Bu zihniyet kokeninde ben ve digerleri veya efendiler ve koleleri gibi mantik disi insan ayrimina varan kavramlar icermektedir.O yuzdendir ki temeli para olan bu ekonomi sistemleri yozlasmaya ve cokmeye mahkumdur.

Sonuc olarak paraya dayali sistemlerin gedirdikleri....

Para=Borc
Para=Faiz
Para=Kitlik
Para=Kaos
Para=Siddet,savas vs
Para=Somurgecilik zihniyeti
Para=Gecinme dongusu
Para=Gelecek kaygisi
Para=Sahte mutluluk dongusu

Ozetle butun ekonomi sistemleri iki kutuplu bir dunya yaratmaktadir ve yapisi itibariyle cokmeye mahkumdur sebebi maalesef paraya veriyelen onemdir ve bu sebepledir ki toplum yasantisini bozmakta insani insan yapan degerleri ortadan kaldirmakta,ozu itibariyle bir olan "insan(i)" vasiflarini koreltmektedir.

Bu sebepledir ki sahip oldumuz butun siyasal yapilarin ortadan kalkmasi, butun ekonomi sistemlerinin yikilmasi gerekmektedir.

Burda benimde sahsen uyesi oldugum ve aktif rol aldigim yeni dunya duzenini savunan ZEITGEIST akimini en azindan bir arastirmanizi sizlere bir arkadasiniz olarak tavsiye etmekteyim.

Istediginiz takdirde bu akimin amaclarini,cozum yollarini,nasil daha iyi bir toplum duzeni olusturmak istediklerini sizlerle paylasabilirm.

Simdilik herkese iyi gunler...
 
Para birikir, servet, olur.
Servet birikir, sermaye olur.
Sermaye yatırım olur, uluslararası yatırım olur.
Kapitalizm olur.
Emperyalizm olur.
Katmerli yalan olur.
Tank olur, tüfek olur, top olur.
Yoksul Afganlının, Iraklının, Filistinlinin, Lübnanlının, Afrikalının kanını emmek için yollara düzülür. Kurtarıcı olur!!!

Uluslararası sermaye, tekeller için, emperyalizm için insanlıkdışı her şey yasaldır!!!

Gerçek yasadışıdır!!! Doğru, iyi, güzel yasadışıdır!!!

Altı milyar insanın ürettiğinin büyük bölümünü yüzde 1’lik kısım alıyor…

İnsanlığın yüzde 99’u yarıdan daha azla yetinmek zorundadır…

Ve… Bu paylaşım, tamamen yasaldır!!! Tamamen hukukidir!!!

İşte sömürü uygarlığının adaleti budur!

Hukuk anlayışı budur!

Demokrasi anlayışı budur!

İnsanlığın fakirlikten kurtulması için örgütlü toplum gereklidir. Gelecekte insani bir düzen hedef alınmalıdır. O hedefe doğru yürünmelidir…

Engelliler de artık bir güç olduklarının ayrımına varmalıdır…

Sokağa çıkamayan…

Eğitim alamayan…

Mesleği olmayan…

Ayrımcılığa uğrayan…

Ötekileştirilen…

Fırsat eşitliği verilmeyen…

İkinci sınıf kategorisine koyulan…

Tüm engelliler önce, kendi benliklerinin değerine varmalıdır… Önce ben kendimi değerli duyumsamalıyım. Sonrasında ise, benim varlığımı sıfıra indiren herşeye karşı başkaldırmalıyım… Unutmayalım, tarih başkaldıranların tarihidir…
 
baben üstat çok güzel yazmışsın ellerine sağlık
ancak biz olgusu toplumda çok rağbet görmüyor ekonomik göstergeler geçim sıkıntısı vs gibi olgular bizi biz etmeye hep karşı çıkarıyor .genelde bizim yaşadığımız kırsal kesimlerde bu olgu birazda olsa yaygındır ama bunu büyük şehirlerde göremiyorum herkes sadece ve sadece kendi olmaya çalışıyor.aman boşver deyip geçiyor.bundan 10 veya 20 yıl önce böyle değildi ne olduda insanlar bu kadar duyarsız oldu acaba...........
 
Degerli buyugum Monalisa; bana gecmisten taa cocuklugumdan annemin(kulaklari cinlasin) sirf beni mutlu etmek ve guldurmek adina yaptigi avci oyununu hatirlattiniz:)

Minik ellerimi avcuna alan annem baslardi oyuna;
bu tutmus(bas parmak),
bu kesmis(isaret parmagi),
bu pisirmis(orta parmak),
bu yemis(yuzuk parmagi),
bu da hani bana demis :)(serce parmak) sonra baslasin gidiklamalar:)

Evet hayatta bazen bu oyun gibi ama tum gercekligiyle cikar karsimiza, bas parmaklar o kadar coktur ki yolda kime baksaniz kime carpsaniz suru halinde cepecevre kusatmistir hayatimizi kimisi bilir ne icin emek verdigini kimisi yapar isini gorev diye,kimisi ne oldugunu ne icin yasadigini ne icin mucadele ettigini dahi bilmez.

Bazilari vardir ki keskin sirke gibi kupune zarar verir misali sayilari bas parmaklardan asagi kalmaz.Bindigi dali kestiklerinin bile farkina varmazlar varmak istemezler esasinda.

Kimisi emir eri Bush gibidir kukladir vesselam hizmette sinir tanimazlar efendilerine,nerde kesilecek bas nerde yakilacak toprak varsa her daim amadedirler.Bu islerden sadistce zevk alacak kadar da gururlu ve onurlulardir da.Tabi kafalarina inen bir ayakkabiyla karizmalari dagilir o ayri mesele:)

Babalar vardir babalar birde onlari unutmamali sutun, yogurdun kaymagini yiyen halbuki yedikleri emektir,candir,topraktir,insanliktir,yitip giden ozgurluktur yedikce yerler catliyana kadar.

Birde attigi adimlari unutturulmus, onleri kesilmis, diyecek bir soz hakki dahi birakilmamis bir kesim vardir ki en vehim olanidir iclerinde.Baskaldirma mi o da ne ki?Ey gozunu sevdigim cahilim, cahil birakilmisim ogretmediler mi okullarda sana baskaldiri nedir ne icin mucadele edilmelidir?Ben okuyamadim ki?Nasil yapilir bilmem ki!!!

Ne ironik bir sozdur "bes parmagin besi de bir olmaz"! Iste firtinanin basladigi nokta "farklilik" burda ortaya cikiyor.
Ne guzel soylemissiniz "once ben kendimi degerli duyumsamaliyim,sonrasinda ise benim varligimi sifira indiren herseye karsi baskaldirmaliyim" da bu isin bir "NASIL(I)" var ve bu size soru olarak geri doner?

Daha, iki farkli gorus olabilir hatta daha fazlasi olmali olgusunu benimseyememis, algisi TV zimbirtisina endeksletilmis,yasamin basli basina bir degeri oldugunu bilmeyen, bu dunyaya bir tohum olarak gelip cicek acamadan giden,soru isaretlerinin kiymetini bilemeyen milyonlarimiz var.

Marie Curie'nin meshur bir sozu vardir bildiginizi umut ederek soyluyorum: "Hayatta hicbirseyden korkmayin yalniz;herseyi anlamaya calisin"
Bende diyorum ki yurdum insani icin anlamak bu isin neresinde?
Sizin bu husustaki analizlerinizi ivedilikle beklemekteyim.

Iyi gunler...
 
Her konuda olduğu gibi bu konudada ilaki bir yerinden yakalıyoruz mualif olmayı ve biz olamayız mantığını dayatıyoruz çok kurcaladığımız için bu tarz olayları..Neden basit bir mantıkla bakamıyoruz ki olaylara..Düşünme olayını tam anlamıyla yapamadığımızdan dolayı biz olamıyoruz..Hiç koşulsuz birilerinin yanında olmaktır biz olmak..Parayı sermayeyi yada her türlü uyduruk hikayeyi bir kenara atmaktır biz olmak..

Savaşlarda yada felaketlerde bir araya gelip tek yumruk olanda biziz..Aynı kare içinde hiç düşünmeden yağma talan olayına girende bizden..Demekki ne kadar etkili olsada hayatımızda para yada mülk her neyse düşünmiyeces biz olmak için..

Kötü olayları beklemememiz lazım aslında...Her koşulda biz oluruzda bence işimize gelmiyo ben demek daha kolay..
 
Simdi degerli arkadasim gebermiyesice :) hayat dedigimiz oyle basite indirgenicek kadar ucuz degil bildigimiz uzere...
Senin burda "biz" olgusundan anladigin ne?

Eger yukarida yazmis oldugun "Savaşlarda yada felaketlerde bir araya gelip tek yumruk olanda biziz..Aynı kare içinde hiç düşünmeden yağma talan olayına girende bizden..Demekki ne kadar etkili olsada hayatımızda para yada mülk her neyse düşünmiyeces biz olmak için.." gibi ise oturup yazdiklarini bir kez daha gozden gecirmeni tavsiye ederim.
Senin bakis acindan olaya bir de tersinden bakalim.Savasmadan felaketler olmadan once biz olmayi becercek nasil olur.Is illaki o raddeye mi gelmeli!!!Yine yagma talan olmadan once toplumun sosyo-kulturel degerlerinin gelismesi icin biraraya gelip biz olsak nasil olur?

Diyorsun ya hani surda "Her konuda olduğu gibi bu konudada ilaki bir yerinden yakalıyoruz mualif olmayı ve biz olamayız mantığını dayatıyoruz çok kurcaladığımız için bu tarz olayları" ben de soyle diyim o zaman toplumda farkli bakisacilarinin olmasi ne gibi bir sakinca dogurur ki?"Biz"im sorunlarimizdan biride milleti tek kaliba oturmak.Birakin isteyen istedigini soylesin, dusunsun ki yanila yanila dogru yolu bulalim...

Saglicakla kalin...
 
Sevgili Merovenj, zeitgeist belgeselini ve ardından Tavşan Deliği'ni(bu ismi yanlış yazmış olabilirim)izlemiş olabileceğini düşündüm. Bu bilgiler ışığında aklıma takılan bazı sorular hakkında sizden bilgi almak isterim:
1-Neden bu akımın savunucusunuz?
2-Kanlı para kelime grubu sizce nedir?
3-Bu akımı yaşamınızın felsefesi haline nasıl getirdiniz?
4-Bu akımı neden bu tartışma başlığı altında örnek gösterdiniz?
5-Bankalarda olmayan paraların bilgisayarlar üzerinde var gösterilip bu sayede para hareketliliğine bakış açınız nedir?
6-Bu akımdan önce ve sonra sizdeki en büyük değişim nedir?
 
Oykucum oncelikle her bir sorun derin kapsamli oldugu icin adim adim cevaplama taraftariyim.Bahsetmis oldugun zeitgeist simdilik uc ayri belgeselden olusuyor(hareketin amaci ve tanitimi -zeitgeist1 ve addendum) diger bahsetmis oldugun; tavsan deliginden asagi(Down the rabbit hole) belgesellerini ve daha fazlasini izledim ve arastirdim.
Neden bu hareketi destekliyorum sorusuna gelmeden once Zeitgesitle ilgili kisa bir onbilgi vermek isterim ki senin sorunun tahminim asil amaci da bu olsa gerek.

ZEITGESIT MOVEMENT(Zeitgesit Hareketi-Akimi)

Toplumun sosyal kaygilari ,genel iyilikleri ve insanogluna yeni bir gelecek yaratmak icin "bilimin isigini" yontem olarak benimsemis ve bunu kullanarak dunya genelinde sosyal bir kalkinmayi savunan toplumsal ve evrensel bir harekttir.Hareketin ana ogelerinden en onemlisi para-bazli ekonomi anlayisini reddetmesi ve bunun yerine kaynak-bazli ekonomi anlayisini benimsemesidir.

Akimin oncusu ve kurucularindan ayrica kendisi endustriyel tasarimci ve toplum muhendisi Jackue Fresco tarafindan Zeitgeist Hareketi adina bir proje gelistirilmis ve buna "Venus Projesi" adi verilmistir.Amac bilim ve teknoloji vasitasiyla yeni bir dunya kurmak, butun parasal normlari ve doktrinleri ortadan kaldirmak dogrultusunda bireyi bireyselcilikten cikarip ortak faydada bulusturmak.

Soruna gelince neden bu akimi savunuyorum?
Kendi adima en onemli sebebi hayati algilayis seklimi degistirmesi ve bana farkli bir bakis acisi sunmasidir.Digerlerini madde madde siralamakta fayda var kanisindayim.

Neden Zeitgesit?

1-Savasmadan, gelecek kaygisi gutmeden, dogayi ve hayvanlari katletmeden, insanca yasamak hepimizin hakki oldugu icin,
2-Artik siyasetcilerin susmasi - bilim adamlari ve toplum bilimcilerinin konusmasi gerektigi icin,
3-Paranin ortadan kalkip yerine, kaynak kullanimini ongoren ve insanlarin sadece yasamin tadini cikarttigi bir dunya icin,
4-Savaslarin temelini olusturan maddi ve manevi illuzyonlarin,aldatmacalarin,sebeplerinin ortadan kalkmasi icin,
5-Egemenligin dunya uzerindeki bir kac yuz para babasi adamin elinden alinip halkin kendisine verilmesi icin,
6-Egemenlik, hak, hukuk, adalet kavramlarinin kalkmasi icin
7-Butun dinsel doktrinlerin bireyler uzerindeki baskisinin ortadan kaldirilmasi icin,(not:dinler inanc sistemleridir ve ozelligi itibariyle kisiseldir)
8-Hirs,rekabet ve bunlarin beraberinde getirdigi dejenerasyonun durmasi icin,

Insanoglunun artik bir cati altinda, dil, din, millet, renk ayrimi yapmadan yasamayi ogrenmesinin gerekliligi vakti geldi de geciyor.Unutmayalim her birimiz birbirimizden farkli da olsak ayni toprakta(dunya) yasiyoruz.Bu ortak payda bile bizi biz yapmaya yeter.

Devami gelicek...
 
Teşekkür ederim devamının geleceği için..Bahsettiğin diğer belgeselleri izlemiş olabileceğini düşünmüştüm.Devamını bekleyeceğim...
 
Biraz gec oldu Oykucum kusuruma bakma :)

Kanli para kelime grubu sizce nedir?

Biliyoruz ya da bilmiyoruz bir gercek var ki dunya genelinde mevcut paranin % 10' nunun reel olmasi biraz dusundurucu.Insan sormadan edemiyor geri kalan % 90'lik dilim nerede?

Iste bu % yuzde 90 lik dilim sanal ortamda baslangici reel para(% 10'luk dilim) olup devaminda borc,faiz ve hic bir degeri olmayan tahvillerle cok sevdigimiz bankalarimizda turetilir.Butun yapilan islem paradan para turetmektir esasinda.

Aclik hastalik ve kitlik sebebiyle olen kisi sayisi gunde 30000 den fazladir.Keza dunya nufusunun yarisindan fazlasi gunluk 2 dolar ve altina calismaktadir.Bazilari da 50 milyon dolara Dubai de kendinelerine ada satin almaktadir buyrun kiyasi siz yapin.

Butun bu olanlari bazaldigimizda kendi basina hicbirdegeri olmayan paranin alim gucunu hesaba kattigimizda hatta ve hatta kisileri,dusuncelerimizi,inanclarimizi,hayatlarimizi,ozgurluklerimizi vs.vs.satin aldigini dusununce paranin ne kadar da vazgecilmez olduguna bireylerin ister istemez inanasi geliyor.

Ilginc bir anektod irak ve afganistanda gorev almis ve ulkesine donen askerlerin intihar oranlarinda onemli bir artis yasanmaktadir.
tumgazeteler.
Artik amerikan halki ulkesine donen askerlerini kahramanca karsilamamaktadir.Savasin ulkesine ganimet getirdigini zanneden amerika icten ice cokmektedir.

Bir diger yandan ben ve o,biz ve onlar,argo tabirle koyun surusu ve coban olgusunu eski caglardan beri aklimiza oyle bir kazimislar ki cikmasi neredeyse imkansiz gibi gozukse de, "yeni dunya duzeni"; tukenen kaynaklar,insanlarin giderek aydinlanmasi,tahammul katsayisinin azalmasi gibi vb etmenlerle yakin zamanda suyun yolunu buldugu gibi sekillenmeye baslayacaktir.

Oncelikle para kazanmaktan ziyade insan kazanmaya baslasama zihniyetini kendi adimiza ve cevremize empoze edebilirsek gelecek daha guzel gunlere gebe olucaktir.

Devami yakinda...:)
 
Biz bilinci evet kulağa çok hoş geliyor.Bu bilinci asla reddetmemekle beraber ben bilincinide reddedemiyorum nedense.Ben bilinci olmadan yalnızca biz bilinciyle hareket edilirse bugüne kadar kaydedilen gelişmeler eksik degerlendirilmiş olur diye düşünüyorum.Bencillik olmadan kim neyi geliştirmeyi düşünebilir ki?


Merovenj ben sanki kominizmin bir başka versiyonu gibi gördüm senin şu sunmaya çalıştığın akımı.Komünizmden ayrıldığı noktaları daha açık vurgularsan degerlendirmelim daha saglıklı olur.
 
Üç yıl olmuş bu yazıyı yazalı.. Tekrar konsantre olmak kolay değil.. :(

Yazıda
Kişiler ya da gruplar "pasta"nın nasıl büyütüleceği üzerine kafa yor(a)madıkları zaman; "pasta"dan kendi paylarına düşen dilimi nasıl büyütmeleri gerektiğini düşünürler ki, bu "ben olmak" bilincidir..
demişim..

Eleştirdiğim "ben olmak" budur!



İnsan sosyal bir varlıktır. Bu şu demektir: Kendisine benzeyen, aralarında ortak paydaların bulunduğu diğer varlıklarla birlikte yaşar! Bu diğer varlıklar olmadığında "gelişmeler" bir hiçtir! Yani gelişim: "Ben" için değil "biz" için yapılır! "Biz"in aralarındaki çelişkilerin giderilmesi için* de diyebiliriz.. "Biz" olmadığında "gelişim"e gerek var mı?

Toplumların egemen grupları, sınıfları vb. başlangıçta devrimcidirler, ilericidirler, her türlü gelişmeye destektirler vb. Ancak bir süre sonra o toplumun en tutucu, en gerici, her türlü gelişmeye köstek olan bir yaratığı haline dönüşürler.. Ve karşılarına çıkan yeni devrimci, ilerici, gelişimci gruplarla dövüşürler. Taa ki bütün insanların
yârin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
demesine kadar! ;)

Sözün kısası "ben bilinci" gelişmeyi işine gelmediği anda köstekler. Ama -burada sözünü ettiğim- "biz bilinci" o işi aslâ yapmaz.. Sürekli destekleyicidir. ;)

* Lâkin sınıflı toplumda bu gelişmeler tam tersine, "insanlararası çelişkilerin daha da artması yönünde kullanılmıştır.. Bizi yanıltan nokta buradadır!
 
Ne derler upuzun bir aradan sonra merhaba: ))
Konuya Oykucum senin sorunla baslamak istiyorum neden bu akimi hayat felsefem haline getirdim?
Cevabi kendimce cok basit "hayal ettim".
Ve bu hayalin herkesin olmasini istedim,her bireyin ortak noktada bulustugu, insanligindan, ozunden gelen "birlik olma inancini" birbirleriyle paylastigi bir dunya hayal ettim.Tevazu gostermiyecegim bunun icin inan cok arastirma yaptim.Hemen hemen butun siyasal yapilanmalari inceledim.Bundan iki yil oncede dunya uzerindeki orgutler ve orgutlenmeler uzerine arastirma yapiyordum ki karsima "Zeitgeist" adli bir olusum cikti.Toplum duzeni adina sundugu cozumleri baska hic bir kurulusta daha once gormemistim.Sonrasinda muptelasi oldum :)
Velhasil konunun ozu su kendimce;her ne kadar utopik gerceklesmesi zor olsada ben hayal ediyorum ve herkesin de bu hayali paylasmasini istiyorum.Insanlar hayal etmeli ki gun gele hayaller gercek ola...

Degerli ustadim Vilanjik'in sorusuna gelince...
Arada ki fark cok kesindir, kominizm (monetary system)denilen parasal sistemlerden biridir.
Zeitgeist ise tamamen dunya uzerindeki kaynaklarin kullanimini esas alan, bilimin ve teknolojinin kullanimini, insanin ekonomik hayattaki mucadelesinin yerine koyan ve insanin bu gezegendeki gercek rolunun ne oldugunu kendisine hatirlatan ayrica ulkeler arasindaki sinirlarin kalkmasi dusturunu benimsemis dunya genelinde 300.000'in uzerinde uyesi bulunan bir kurulustur.
Simdilik bu kadar devami gelicek :)
 
teşekkür ederim...merovenj...hep bekliyoruz....bekleriz
 
Merhabalar...
Oykucum sorularini cevaplamaya devam ediyorum.
Bu akımı neden bu tartışma başlığı altında örnek gösterdiniz?

Mikro bazda...
Buraya uye olmus her ferdin kendisine hayatinda bir kez bile olsa su soruyu sormasi gerekiyor.Insan olmak neyi gerektirir,ben ne icin yasiyorum?Bu soruyu sorarken de ricam butun dinsel,siyasal ve ekonomik vb.doktrinler ve tabulardan arinmis salt insan mantigini on plana cikarma kosuluyla dusunulmesi taraftariyim ki nedeni;kisinin degerlendirme aninda kendisine karsi yaklasimi objektif olsun.

Makro bazda...
Dunya genelinde bati ve dogu uclarinda yasayan iki ferdin, birbirinden genel hatlari itibariyle yasamsal haklari arasinda ne gibi farklar vardir?

Iyi dusunulurse verilen cevaplar bireyleri esasinda ortak bir noktaya goturmeli.Amma velakin insanoglunun koydugu sinirlar,siniflar,kurallar vs ile bizi oyle bir erozyona ugratmis ve kaosa suruklemis ki onarilmasi ancak ve ancak "bilincli bizle" mumkun.

Cok basit bir kac ornekle sebep olunan yikimlara deginecegim.
-2006 yilinda dunya dogayi koruma birligi(IUCN)raporuna gore dunya genelinde 784 hayvan turunun insan kaynakli suistimaller sonucu yokoldugu yine bu suistimaller sonucu 16119 hayvan turunun ise yokolma tehlikesinde oldugu saptanmistir.
-Yine dunya genelinde (rakama dikkat lutfen) 1.1 milyar kisi temiz su(icme suyu) sikintisi cekmektedir.Tahminler sunu ongormekte 2025 yilinda bu oran 3 milyari bulacaktir.
-Kuresel isinmayla beraber yasam habitatlarinda %40 oraninda zarar meydana gelecegi ongoruluyor ki onlem alinmadigi takdirde bu olay bulundugumuz yuzyilda gerceklesecek.

Kaynaklar:kureselfelaket.com ve ntvmsnbc.com

Tekrardan paylasmak ve gorusmek uzere...
 
Bir olalım,iri olalım,diri olalım.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine...
Nazım Hikmet

Ne güzel özetlemiş Nazım, biz olma bilincini değil mi.Bazen düşünüyorum da hiç bir şiir yazmamış olsaydı bile sadece bu dizeleri yeterdi büyük şair olduğunu kanıtlamaya.
Konu hakkında yazılanları okudum. Katıldığım fikirler de var katılmadıklarım da. Ama katılmadığım fikirdeki yazılardan bile çok şey öğrendim. Herkese teşekkürler.Tüm yazılanlar fikirdir.Saygı duyarım.Ben de okuduğum kitaplardan hatırladığım kadarıyla konuya birkaç satır eklemek istiyorum.Özellikle materyalist akımlar ve parayı her şey olarak gören batı medeniyeti ile insanın özüne ve ruhuna önem veren, huzur ve yardımlaşmaya dayalı İslam medeniyetini karşılaştırmak istiyorum.
Materyalist Medeniyet
1-Dayanak noktası kuvvettir. Kuvvetin özelliği ise; başkalarının, özellikle de zayıfların hak ve hukuklarına tecâvüz etmektir.
|2- Hedefi; menfaattir. Menfaatin özelliği ise; ahlâk sınırlarını tanımadan, her türlü vesileyle haksız bir şekilde menfaati elde etmektir.
3- Hayattaki dayanağı mücadeledir; çatışmadır: Bunun özelliği ise; dâhilde ve hâriçte savaşmak ve çekişmek demektir.
4- Toplumlar arasında kurmaya çalıştığı bağ; ırkçılıktır. Bunun özelliği ise kendi milletini üstün görüp, başka milletleri aşağılamaktır. Bu da milletler arasında daimî bir şekilde çatışmayı doğurur.
5- Bu materyalist medeniyetin hayattaki gayesi ve göze hoş gelen hizmeti, fertlerdeki ihtiyaçları arttırmak, bedeni arzuları kamçılamak ve tüketimi körüklemektir; Bu ise, insanları doymaz ihtiyaçlar arkasında yorgun, dünyada bir başkasını fazladan gören, tükettikçe üreten, ürettikçe tüketen ve böylece hayatını bitiren birer canavara dönüştürür.

İslam medeniyetine gelince
1- Dayanak noktası haktır. Hakkın özelliği insanlar arasında adaleti sağlamaktır.
2- Hayattaki düsturu, ahlak ve sevgidir. Ahlak ve sevginin özelliği ise, insanlar arasında menfaat için çarpışmayı değil, dayanışma ve kaynaşmayı sağlamaktır.
3- Toplumlar arasındaki bağı, ırka renge ve çıkar birliğine karşı, din ve vatan birliğidir; samimî kardeşlik ve barıştır; dış düşmana karşı beraberce müdâfaadır.
4- Maksadı, insaniyeten yükselmek ve ruhen olgunluğa ermektir. Bu da, arzularına karşılık, ruhun ulvî hislerini tatmin eder.
5-İslâm,
yalanı,
hileyi,
sömürgeciliği,
haram mal yemeyi,
insanları küçük görüp onlara zulüm yapmayı yasaklar.
İslâm medeniyetinde bütün insanlar eşittirler. Aynı anne ve babadan doğan Allah`ın kullarıdırlar.
 

buradan bakıldığında tam tersi daha gerçekçi görünüyor. hadi onu geçelim.

tam bir metaryalist olan nazımdan alıntı yapmak, altına da bilmiş bilmiş "metaryalist medeniyet" diyip sıralamak...

:) baba hangisine inanalım;
materyalist medeniyet dediğin o kadar tu kakaysa, nazım'ın şiirinin orada işi ne?
yok nazımın şiiri oradaysa, (o şiirde komunizm özlemini anlatır) diğer dediklerinin orada işi ne?

hadi onu da geçelim, saidi nursiden alıntı yapıyorsunuz.
bari kaynağını gösterin...
 
asabi eş;
Burası bir tartışma platformu olduğundan, doğrusu yazdıklarıma karşı her türlü eleştiriye ve medeni tartışmaya açıktım.Ancak sizin cevabınız eleştiriden çok saldırı olmuş.Ötekine tahammül ve saygı sınırlarını aşan ifadeler içeriyor yazınız.Ama yazdıklarınıza bakılırsa "asabi eş" ismi cuk oturmuş,yakışmış size.Fakat sanırım siz "asabi eş" rolünü sitede yazanlara karşı da devam ettirince "asabi eş" değil,"asabi vatandaş" ismi daha da yakışacak.
Benim yazım komunist ekonomi anlayışına karşı değil parayı hayatın merkezine oturtan materyalist medeniyet ile, maneviyat öncelikli medeniyetin karşılaştırılmasıydı.
Nazım Hikmet komunistti ama hiç bir zaman benim yazımda bahsi geçen anlamda bir materyalist değildi.Yazıma alıntıladığım dizeler hangi ideolojiye ait olursa olsun altına imza atacağım dizelerdir."Aman bu falanların adamı,aman bu falanların sözü" diyerek güzellikleri ötelemenin doğru olmadığını düşünüyorum.O konuda rahatım.Komunizm düşüncesinin psikolojik arka planında ezileni savunma ve vicdandan seslenme vardır.Benim dünya görüşümde de inancımın kaynaklarında da "ne zalim ol ne mazlum" anlayışı geçerlidir.Bu ortak paydadan yola çıkmıştım.
Bir inanç sistemini veya bir dini; kişilerin,partilerin ve grupların yanlışları ile değerlendirmek doğru değil.O inanç sisteminin kaynaklarına göre değerlendirmek daha yerinde olur.
Haa alıntımın kaynağını göstermemi istemişsiniz.Ben okuduklarımdan aklımda kaldığı kadarıyla ve kendi kelimelerimle yazdığım için kaynağı belirtmemin doğru olmadığını düşündüm.
Şunu da belirteyim sizin şahsınızla ve görüşlerinizle herhangi bir sıkıntım yok.Ama yazdıklarımdan yola çıkarak düşüncelerime yönelik kullandığınız "safsata","bilmiş" sözcükleri edep ve saygı sınırlarını zorlamanın yanında, cevap vermeme sabrımı da taşırdığı için bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.Herkese teşekkürler.
 
Burası bir tartışma platformu olduğundan, doğrusu yazdıklarıma karşı her türlü eleştiriye ve medeni tartışmaya açıktım

ya, kusura bakma. kırmak en son düşüncemdi.
ben epey bir dangıl dungul bir adamım. söyleyeceğimi dolandırmadan, pat diye söyleyiveririm.

kötü bir huy. kabul ediyorum.

konumuz ne: biz olmak.
yani, ortak sorunları olan, ortak sorunları yüzünden ortak bir yaşanmışlığa itilmiş olan, bu itilmişliği baz alarak, "madem öyle sorunlarımız ortak, yaşanmışlıklarımız ortak. "biz olalım", bunun artılarını, eksilerini ortaya koyalım, tartışalım, belki bir yere varırız... düşüncesi.

yazdıklarına bakınca şu soru oluştu. (dangıl dungul yazacağım, kişiliğine ya da sana yönelik değil)
caminin ortasına dansöz getirip ve haydi oyna demek gibi birşey söylediğin. ya da barın birine imamı götürüp, hadi burada hatim indir demek gibi...

materyalizmi mi tartışmak istiyorsun. aç tartışalım.
saidi nursiyi mi tartışmak istersin, aç tartışalım.
islamı mı tartışacaksınız, tartışalım.

ama bu konunu içinde işi nedir?
tepkimin bir yönü böyleydi, öteki yönünü ise zaten yazdım.

azıcık konulara dikkat etsek, bunların hiçbirine gerek kalmaz.
 
Sevgili Asabi eş:Öncelikle Bu ince özeleştiri tavrınız ve yol gösterici olgunluğunuzdan dolayı çok teşekkür ederim.
Ben de size karşı saygısız bir ifade kullandıysam özür diliyorum.

Konu eğer sizin anladığınız anlamda "ortak sorunlara eğilerek biz olma bilinci olsaydı"
ve sadece bu rotada devam etseydi benim konu hakkında açtığım başlık yersiz olabilirdi.
Ancak, Babür'ün yazısında geçen: "yeryüzündeki ekonomik pastanın paylaşılması" ,
merovenj'in ve diğer katkıda bulunan arkadaşların yazılarındaki "para" ile ilgili içerikler etrafında döndüğü için
konunun tam da benim açtığım başlığa uyduğunu düşünüyorum.Zira ben de kendi bakış açıma göre para ve sosoekonomik pasta ile ilgili düşüncelerimi ifade eden bir yazı yazdım.
Yani amacım konuyu ideolojik zeminde bir polemiğe çekmek değildi.
Çünkü bir konu hakkında insan sayısınca fikir olabilir, hakaret içermemesi şartıyla hepsine saygı duyarım.
 
Ama, konuya "din" penceresinden bakmak doğru değil ki..

Yanıltır insanı! Ya da bir çok soru yeterli cevabı alamaz.. Çünkü dinin işi "pasta yapmak" ya da "büyütmek" değildir!

Ayrıca, dinlerin "biz"i ve "onlar"ı başka başkadır! İslamiyet için "biz": Müslümanlar, "onlar": Hıristiyanlar, Yahudiler ve başka dinlerdekilerdir. Hıristiyanlık için "biz": Hıristiyanlar, "onlar": Müslümanlar, Yahudiler ve başka dinlerdekilerdir. Aynı şeyleri Yahudiler ve başka dinlerdekiler için de söyleyebiliriz rahatlıkla.. Burada "biz" ve "onlar"ın yerine "berikiler" ve "ötekiler"i koyarsak değişen bir şey olmaz!

Aynı şekilde: millet ya da ırk penceresinden baktığımızda da benzer hatalara düşeriz! "Biz olmak" bunlar değildir! "Pasta"yı yapan, çoğaltan, dağıtan kısaca üretendir "BİZ"! Bir de: Fırının sahip/leri, pasta malzemelerinin sahip/leri, tavanın, pasta tenceresinin sahip/leri vardır ki, kısaca "ONLAR" diyoruz bu arkadaşlara da.

İşte "hayat" denilen devasa meydan savaşı, bu "biz"le "onlar" arasında geçer binlerce yıldır.. "Din" mevzuu da, bu meydan savaşının bir parçasıdır sadece..
 
Üst Alt