Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sizce otomobil alımında ne tür sakatlığı olan kişiler, hangi vergilerden muaf olmalı? [Tartışma]

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
673
Mesajlar
57,928
Reaksiyonlar
295
Sizce otomobil alımında ne tür sakatlığı olan kişiler, hangi vergilerden muaf olmalı? [Tartışma]

AŞAĞIDAKİ METİN 1 OCAK 2007'DE GÜNCELLENMİŞTİR. LÜTFEN YENİDEN OKUYUP DEĞERLENDİRİN VE ELEŞTİREL BİR GÖZLE YAKLAŞIP, GEREKÇELERİNİZİ DE SUNARAK ÖNERİLERDE BULUNUN...

Konuyla ilgili tüm önerilerin yer aldığı metne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

[size=6]C- Otomobil Alımında Vergi Muafiyetleri Hangi Grup Engeli/Dezavantajı Olan Kişilere Uygulanmalıdır? [/size][size=6][/size]
1- Varolan Düzenlemeler
Halen süregelen uygulama;
a) Hareket ettirici özel donanıma sahip otomobilleri,
b) %90 ve üzerinde sakatlığı olan kişiler için, yurtiçinden alımlarda özel donanım şartsız, yurtdışından alımlarda ise otomobile binişi/transferi sağlayıcı donanım şartlı otomobilleri
kapsamaktadır.

2- Sakat Vatandaşların Yaşadığı Sorunlar:
a) Sol uzuvlarından sakatlığı/dezavantajı olan kişiler “özel donanıma ihtiyacınız yok” denilerek, kapsam dışı tutuluyorlar
b) %90’ın altında sakatlık oranı olup, buna karşın sakatlığından dolayı sürücü belgesi alamayan/verilmeyen kişiler kapsam dışı tutuluyor.

3- Çözüm Önerileri
Vergi muafiyeti iki kategoride uygulanmalıdır ve elbette bu uygulama aynı anda sadece tek bir otomobil için geçerli olmalıdır;

a- Otomobili kendisi kullanabilecek (sürücü belgesine sahip) olanlar
1- Belli bir seviyenin üstünde ciddi yürüme sorunu bulunan kişiler bu kategoride değerlendirilmelidir. Bu kişiler (Ör. omurilik felçli, çift taraflı diz üstü/altı ampute/hareket kaybı vb. olanlar) sakatlığından dolayı ayakta durmakta, yürümekte ve (kalabalık) toplu ulaşım olanaklarından yararlanmakta dezavantajlı oldukları için özel otomobille seyahat etmek durumundadırlar. Bu yüzden de ÖTV, KDV ve MTV'den muaf tutulmalıdırlar.
2- Hafif düzeyde yürüme sorunu bulunan kişiler (ör. tek taraflı diz üstü/altı ampute/hareket kaybı vb. olanlar) Bu kişiler ÖTV ve MTV'den muaf tutulmalıdırlar.
3- %40 ve üzerinde sakatlığı olan kişilerin üzerine kayıtlı otomobiller MTV’den muaf tutulmalıdır

b- Otomobili kendisi kullanamayacak olanlar
1- Belli bir seviyenin üstünde fiziksel (kol, bacak ve göz) dezavantajı bulunan ve bu sakatlığından dolayı sürücü belgesi alamayan/verilmeyenler
2- 18 yaşından küçük olup, belli bir seviyenin üstünde yürüme/mobilizasyon sorunu olan çocukların aileleri
3- Belli bir seviyenin üstünde zekâ ve sosyalleşme sorunu bulunup, bu yüzden toplu ulaşım araçlarını kullanmakta dezavantajı olan kişilerin aileleri
ÖTV, KDV ve MTV'den muaf tutulmalıdırlar.
 
Bedensel sakatlığı olanlar ve buna bağlı olarak diğer ulaşım araçlarını kullanamayacak veya zorlanacak bireylerin, her türlü vergiden muaf tutularak araç alabilmesi doğru olacaktır. Bunun haricinde herhangi bir engele sahip insanlarında bu özgürlükten yararlanabilmesi çok iyi olur, fakat bu şekilde zorunlu olarak şahsi araca muhtaç kişilerin göz önüne alınması daha kolay sonuç getirecek bir çaba olacaktır. Acil gereksinim de bu yöndedir.
 
Bence bedensel özürlü olanlar daha farklı bir konumda. Örnek kulağı duymayan bir şahıs ile ortopedik bacaklarından sorunu olan şahıs ikisi arasında sakat aracı kime uygun? Fark açıkça ortada. Benim görüşümde budur. Ancak bu demek değildirki, bir takım haklardan bedensel özürü olmayanlar özürlüler faydalanmasın. Ama şu bir gerçektir. İş arabaya geldiğinde hakikaten kime gerekli olduğu ve bu konudada çıkabilecek en iyi kolaylıkların kimler için çıkması gerektiğide ortada.
 
Bir kişinin engeli onun yaşamını zorlaştırıyor(iş bulma, ulaşım v.s.) otomobil alımında muafiyetleri mutlak olmalı. KDV yi tamamen muaf tutmayabilir, çünkü bu devlet için kazanç kapısı görülüyor en azından %8 e düşürülebilir.(Tabii asıl isteğimiz tamamen kaldırılması yada diğer engelli malzemeleri gibi %1 olması) İşitme engellilerde ise belli bir duyu kaybı olma şartı aranmalı. Yoksa bu durum çok suistimal edilebilir.

Birde buraya eklemek istiyorum; yurt dışından getirilen araçların gümrük işlemlerinin tek Ankarada yapılıyor olması bizler için sıkıntı yaratmakta ve sadece bir merkezde olması işlemleri uzatıyor.
10 Yıllını doldurmuş araçların otomatikman (Ankaraya yada olursa diğer illerdeki gümrüklere gidilmeden) gümrükten düşürülmesi.
 
sadece yürümede sorun yaşayan, toplu taşıma araçlarını kullanamayan, ulaşım kendisi için gerçekten sorun olan sakatlara bu hak tanınmalı. sağlık kurulu raporlarından tamamen bağımsız bir değerlendirme yapılmalı.(bağımsız ve tanımlanmış kriterlere göre değerlendirme yapabilecek ayrı kurullardan alınacak raporlara göre hareket edilmeli...)

[size=6]NEDEN[/size] sorusunu sooradan gördüm.

çünkü bu işlerde en büyük yanılgıya sağlık raporları sebep oluyor. %90 raporlu kalp nakli olmuş arkadaşım her hafta halı saha maçına giderken, ben %60 raporumla değen yerlerimi zor kaldırıyorum. vergi muafiyeti vesair haklar önünde ikimizinde eşit olması bana göre hiç te hiç makul bi yaklaşım deil.(şimşekleri görür gibiyim)

ama derseniz ki türkiyede engelli insanlar alt gelir grubuna dahil insanlar.
maksat zaten çokta yüksek olmayan hayat standartlarını böyle bi uygulamayla jestlendirmek o zaman herkes faydalansın bu uygulamadan...

populizm bu ülkede peynir ekmek gibi gidiyor hiiiiiç bozmadan ayyyyyyynen dewam....
 
Bence, Bedensel sakatlığı olanlar elbette ki diğerlerine göre daha öncelikli olmalı.

Ancak; Bu durum mevcut kazanılmış hakların geri alınması şeklinde olmamalı, organ kaybı olanları da mevcut yasadan faydalandırıyorsa, eksikliklerinin giderilmesi konusunda adım atılmalı,

Örneğin; Mevcut yasa " sakatlığı % 90 ve üzeri olan kişilere..... sen araç kullanamazsın.....üçüncü dereceye kadar akrabalarından biri veya tutacağın bir şöför tarafından araç kullanılabilecektir....." Demektedir.

Daha önce de belirttiğim gibi sakatlığı % 90 ve üzeri olan kişiler alacakları SAĞLIK KURULU RAPORUNDA araç kullanabilir ibaresi olması ve en az B sınıfı ehliyeti olması şartıyla araçlarını kullanabilmelidirler..... ve ÖTV, KDV, MTV vb. gibi vergilerden muaf olmalıdırlar.

Ben ikinci şık diyorum.
 
TEKRAR ANAYASA EŞİTLİK İLKESİ VE TEKRAR SİYASİ İRADE :(

OTURANBOĞAYA KISMEN KATILIYORUM VE BEN DE "BEDENSEL SAKATLIĞI OLANLAR ÖTV VE MTV DEN DİĞER İŞİTME -ORGAN VB.KAYIPLARI OLANLAR İSE ÖTV VE MTV DEN MUHAF OLMALI" DİYORUM.

KDV VERMEME KONUSUN DA KARARSIZIM,ÇÜNKÜ KDV ALDIĞIMIZ MAL YADA HİZMETLERİN ÜLKE EKONOMİSİNE OLAN KATKISI.BU KATKI BAŞKA ADLAR ALTIN DA TÜM DÜNYA DEVLETLERİ TARAFINDAN ALINMAKTADIR.BUNUN ALINMAMASI KANUN DEĞİŞTİRİLSE DAHİ YANLIŞ OLUR KANATINDAYIM.

SAYGILARIMLA.
 
sevgili karaca,

organ kaybi vs. olma insanin günlük hayatini ne derece (olumsuz) etkiledigi, ulashim konusunda ne tür problemler cikarabildigi hakkinda hic bi fikrim yok... bilmeden ahkam kesmek te dogru degil tabe :)... bu yüzden elimden geldigi kadar dikkatli olmaya calishiorum ve diorum ki:

eger -organ kaybi sebebiyle %90 ile ölcülen- sakatligin ulashimda sana zorluk cikariorsa, daha doorusu otomobil kullanmaktan vazgecmek "toplumdaki yerini" almakta problem yaratabiliosa veya sagligini riske sokuyorsa seni cok, cok hakli buluyorum ve destekliorum...

ama aksi taktirde otomobilin senin icin bir lüks oldugunu düshünüyorum... ve lüks eshyalarin üzerine konulan (oldukca yüksek) vergiyi pasha, pasha ödeyerek kullanan herkes gibi senin de ödemen gerekir gibime gelior...

benim aklima gelmeyen ama sana "hayir, araba benim icin lüks degil, cok önemli bir ihtiyactir!" dedirten cok hakli sebeplerin olabilir tabe, aciklarsan sevinirim... ayrica sakatligin boshu boshuna %90 olarak ölcülmemishtir... mutlaka organ kaybi olmayanlara göre (örnegin -yardimsiz yürüyemeyen, cogunlukla t.sandalyeye ihtiyac duyan- bana göre) bir cok konuda dezavantajlisindir... önce o konulardaki sikintilarini gidermeye calishmaliyiz derim ben...

saygi & sevgi & selamlarimla
 
ankete gelince:

ikinci shikki isharetleMedim cünkü sakatligi ulashim konusunda hic bi problem cikarmayan birinin ulashim problemi yüzünden "hayata" dahi katilamayan biriyle otomobil alim konusunda ayni haklara sahip olmasini pek dogru bulamiyorum... karaca.ya yazdigim cevapta deginmeye calishtim... sakatligi lüks eshyalara daha "kolay" sahip olma bahanesi olarak kullanmak yerine hangi engel gruplari ne tür engellerle karshilashio onu anlayip ona göre cözüm bulmali bence... oturanboga.nin dedigi gibi dezavantajlara, karshilashilan engellere göre ek haklara sahip olmaliyiz ilk önce...

birinci shikki secmedim cünkü 1) bedensel sakatlik diye sinirlandirilmasini dogru bulmuyorum. her kim sakatligi yüzünden ulashim problemi cekiosa ulashim konusunda ayni haklara sahip olmali. örnegin körler, bedenen turp gibiler, kilometrelerce yürüyebilirler ama yine de ulashim konusunda problemleri vardir. organ kayibi olanlarin da olabilir, bilemicem, kendileri daha iyi bilir... 2) cogu sakatlar, ulashim sorunu olmasa bile, bircok bashka konuda dezavantaj yashior. madem sikintilari gideril(e)mior hic olmasa mtv.den, kdv.den (kismen de olsa) muaf olsunlar... hem zaten saglam insanlara göre sakatlar daha cok ve daha düzenli doktora, terapilere vs. gitmek zorunda olduklari icin ulashim ayri bir önem tashior...

bu yüzden tam istemeyerek te olsa ücüncü shikki sectim... istemeyerek cünkü, az önce dedigim gibi, "bedensel sakatlar" degilde sakatlagindan dolayi ulashim sorunu yashayanlar ötv, kdv ve mtv'den, dger (ishitme-organ vb) kayiplari olanlar ise kdv ve mtv'den muaf olmali bence...

***

ulashimda zorluk cekenler bana göre:

*zihinsel sakatlar (sakatlik derecesi önemli olabilir)
*bedensel sakatlardan:
  • -hic yürüyemeyenler
    -yardimsiz yürüyemeyenler
    -yürürken zorluk cekenler
    -sakatligindan dolayi toplu tashima araclarini kullanamayan digerler
*duyusal sakatlardan:
  • -körler
    -yüksek derecede görme kaybi olanlar
*organsal sakatlardan (bu kelimeyi shimdi uydurdum galiba :D):
  • -"cok" yürüdügü zaman sagligi olumsuz etkilenen, riske girenler...
    "cok" derken, arabasi olmayan birinin günlük hayatinda yürümesi gerektigi kadar cok... yoksa öle maratona katilipta "koshtum koshtum, hastanelik oldum" diyenleri kastetmiom...

shimdilik aklima gelenler bunlar... merak ettigim bir konu, tek kolu ampute olanlar ulashimda ne tür problem cekio?...
 
özel donanımlı oto

Sevgili Rekursion,

Düşüncelerine saygı duymakla birlikte, konuların tam anlaşılması için
bazı açıklamaların yapılmasını gerekli olduğunu düşünüyorum.

Sakat yada hasta (organ kaybı olan) olupta bu siteyi takip eden insanların sorunlarının ortaya koyulup, çözümü için neler yapılabileceği konusunda fikir alış verişinde bulunduğumuz, her üyenin de kendi sorununu rahatlıkla anlatabilmesi ve diğer duyarlı kişilerin de bu düşüncelerini açıklayarak ortak bir yol bulunması hepimizin arzusudur diye düşünüyorum.

Yürüyemeyecek kadar sakatlığı olanlarla elbette ki organ kaybı olanların durumu bir değildir. Başkasınının yardımı olmadan yürüyemeyen insana elbette ki araba daha önceliklidir, hatta şarttır burda hemfikiriz.

Ama organ kaybı olupta % 90 sakatlık raporu olanlara da yasa koyucu bazı haklar vermiştir. Gelir vergisi, Emlak vergisi, ÖTV, MTV muafiyeti gibi.

Burda sorun olan,

Yasa koyucu tarafından;

1-) Sakatlığı % 90 ve üzeri olup, özel tertibatsız araç alan organ kaybı olan özürlülere, araçlarını kendilerinin kullanmasına izin vermiyor....... Siz diyor tıbben araç kullanacak durumda değilsiniz..... sizin araçlarınızı üçüncü dereye kadar bir akrabanız veya bir şöför tarafından kullanılacaktır..........

2-) Sakatlığı % 40 ve üzeri olup özel tertibatlı araç alan bedensel özürlülere de, araçlarını bizzat kendileri kullanacaktır.......
diye ifade ediliyor.

Şimdi bende 1.madde için diyorum ki: Sakatlığı % 90 ve üzeri olup ta özel tertibatsız araç alan özürlüler Sağlık Kurulundan "Araç kullanabilir" raporu aldıkları takdirde araçlarını kendileri kullansınlar.

Ayrıca ben, kolon/rektum kanseri olarak beş yıldır hastalıkla mücadele ediyorum. Allahın izniyle hastalığı da yendim. Benim rektum organım ameliyatla alındı kalın bağırsağım göbeğimin yanından delik açılarak (stoma) dişarıya bağlandı. Büyük tuvalet ihtiyacım burdan takılı olan torbaya geliyor.

Ekonomik durumu iyi olan her insan için arabanın lüks olamadığını düşünüyorum......

Selamlar.....
 
Sağ koldan özrü olanlarda sıkıntımı var?gündeme alırsanız sevinirim.netice itibarııyla özürlü aracı kendi kullanabileceği şekilde tertibatını yaptırdan sonra problem olmaması gerekir.
 
ENGELLİNİN EŞİT HAKLARDAN YARALANMASI GEREKİR



ABALI
 
ben araba ekonomik durumu iyi olan insanlar icin lükstür demedim ki, sevgili karaca :)... yürümekte sorun yashamayanlar ve mevcut ulashim sistemindeki toplu tashima araclarini sorunsuz (ve bashkalarindan bagimsiz) kullanabilen insanlar icin lükstür dedim...

kullanmak zorunda oldugun torba yürürken ya da toplu tashima araclarina bindigin zaman sorun olabiliorsa (bu konudaki bilgisizligimi mazur gör lütfen) elbette senin icin de lüks degildir araba... zaten bu yüzden bedensel sakatlik diye sinirlandirilmasini dogru bulmuyorum...

anlamadigim konu: kanun yapici ötv.siz aldigin bir araci mi senin kullanmana izin vermior yoksa nasil alirsan al, kullanamassin mi dior?...

her ikisi de sacma gelio bana... b-sinifi ehliyetin ve "arac kullanabilir" raporun oldugu halde araba kullanmani yasakliamaz ya... ve madem ötv öteleme "hakki" ve mtv muafiyeti taninior o zaman da "araba alabilirsin ama sen kullanamassin" demek verilen bi hakki aldigin icin cezalandirilmak olur, shantaj gibi bishi bu :)...

sanirim problem yasa koyucunun olaylari sacma sapan degerlendirmesine bagli: karshilashilan engellere bakmak yerine muafiet olayini özel tertibata bagliyor... sakatlik orani %90 dan ashagi olanlar ancak özel tertibat taktirirsa, yukari olanlar da kendileri kullanmassa ötelemeden ve muafietten faydalanabilir dio... sol bacaginda sakatligi olan birine, sag bacaginda sakatligi olan biriyle ayni ölcüde (ve belki de daha fazla) ulashim sorunu yashayabildigi halde, "sen bu yasadan faydalanamazsin!" dio... bu durum da en en en az senin yashadigin durum kadar sacmadir, sevgili karaca...

tabi shimdi sakatlik oranindan önce, özel tertibatin gerekip gerekmediginden önce kishinin -sakatligindan dolayi- ulashim sorunu yashayip yashamadigina bakilmali dedigimiz zaman ulashim sorunu yashamayan engellilerin ötv düzenlemesinden faydalanmasi tehlikeye giriyo ;)... girsin!!!... eger gercekten ihtiyac duydugu halde o düzenlemeden faydalanamayanlarin faydalanmasi saglanicaksa, girsin! :D...

senin de dedigin gibi, öncelik bashkasinin yardimi olmadan yürüyemeyenlerindir (ya da yürürken cok zorlananlarin)! ;)... yani, a noktasindan b noktasina tek bashina ulashamayanlarin ya da ulashirken zorluk cekenlerindir öncelik...
 
Bence öncelikle yasal olarak özürlü tanımı ve dereceleri yeniden düzenlenmeli, Bu düzenlemelerde özürlülere sağlanan haklar ve muhafiyetler koruma altına alınmalı,Tüm özürlüler aynı haklardan yararlandırılmalarının yanı sıra araç alımlarında ihtiyaç göz önünde bulundurularak (özürbakımından) öncelik tanınmalı, ÖTV tamamen alınmaması ile KDV sakatlık oranlarına göre kademeli bir şekilde indirime gidilmeli. KDV tamamen kaldırılmayacağından en azından kademeli indirimle yapılarak bir kolaylık sağlanmış olur.Ayrıca H sınıfı ehliyet alımlarında bu dereceler ile özel tertibatlı araç veya otomatik vites ayrımı ortadan kaldırılmalı özürlü olupta tertibatsız otomatik vites kullanabileceklerinde Ötv ve Kdv indiriminden yararlanmaları sağlanabilir.
 
D ŞIKKI HİÇBİRİ!

Muafiyet sağlanacak vergilerin ve engelliye bağlanan maaşların kişilerin gelir düzeyine (hayat standardına) göre ayarlanması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi Sabancının, Koç'un......vs. olası oğluna/kızına bağlanacak engelli maaşının ya da lütfedilecek vergi muafiyetinin ne gibi bir anlamı olur.

Her engelli aynı şartlarda muafiyet yada lütuflara tabi olmamalıdır.
 
rekursion merak ediyoo
shimdilik aklima gelenler bunlar... merak ettigim bir konu, tek kolu ampute olanlar ulashimda ne tür problem cekio?...
örneğin lavuğun biri sinyal vermeden solladı diyelim..
naaaparsın?
(*)milli el sanatlarımızın güzide örneklerinden birini camdan bu lavuğa göstermen gerekir... tek kol amputeyse yapamazsın, çıldırıp hayati tehlike yaratırsın.
diii mii.?

(*) baş parmak işaret parmağıyla orta parmak arasına sokularak el bi yumruk haline getirilerilir ve bu yumruk muhataba doğru kol sabit kalmak şartıyla bilekten sallanır. salınımın hızı, şiddeti ve süresi yapılan lavukluğun ölçüsüyle doğru orantılıdır. bu sanatın icrası esnasında karşı tarafın annesine veya ebesine bi ufak selam sarkıtmak da milli geleneklerimizdendir.

bunu yapamayan adama ehliyet verilirse noolur.. milli kültürümüz zamanla unutulur. ki bu affedilemez bi durumdur.
 
1 ve 3. şık arasında kararsızım. Evet, bu hak ulaşım konusunda sorun yaşayan kişiler içindir, diyorum tereddütsüz, ama sonra düşünüyorum, iyi de bu ülkede sakat olmak zaten başlı başına bir dezavantaj. Herkesle eşit eğitim, iş vb. olanaklarından mahrum olan engelliler, doğal olarak maddi açıdan da ortalamanın altında kalıyorlar. Bu durumda (geçici bir süre ile de olsa) bu kişiler içinde bir muafiyet olabilir. Ama sonra uygulamayı düşününce bunun altından kalkamıyorum.
Hala oy kullanmadım, ama ağırlığım 1. şık yönünde.
 
- Sakatlık oranının minimum %40 olma şartının yanısıra Ötv muafiyetinden faydalanmak için asıl kriter "Arabam Benim Bacaklarım" sloganına paralel olarak ilk öncelikle yürüme engelli kişilere tanınmalıdır. Bunun haricinde ki engel gurupları ise illa ötv muafiyeti gibi bir olanakla ödüllendirilmek zorunda olmayıp kendi engellleriyle ilgili olarak başka olanaklarla ödüllendirilebilir.
- ÖTV de ne kadar muafiyet olacağı yürüyememe derecesine göre belirlenmelidir. Örneğin %50 yürüyemeyen bir şahıs ile % 100 yürüyemeyen başka bir şahısın ÖTV muafiyeti aynı olmamalıdır.
- Yine engelli kişinin ve ailesinin gelir seviyesi de ÖTV muafiyetinde bir etken olmalıdır. İşte sayılan bu etkenlerin ortalaması alınarak ÖTV muafiyetinin ne oranda uygulanacağı belirlenebilir.
Bu şekilde sınırllandırmaların yanı sıra araç alımında çeşit, motor hacmi v.s. gibi hiç bir sınır bulundurulmamalı ve sadece 5 yıl satamama sınır bulunmalıdır.
Yukarıda sayılan kriterlere göre çok basit formüller geliştirilip uygulamaya konulabilir. Gerçek adaletin ayrıntılarla sağlanacağını düşünen biri olarak tamamen doğru olmasa da şu an için düşündüğüm bir methodu sunmak istiyorum. Bu önerimi kesinlikle bu methot olsun diye bir şekilde değil de demekki olabilirmiş yada bir formül geliştirilebilirmiş şeklinde algılarsanız sevinirim.
formül şöyle olabilir: Tüm engel etkenlerinin oranını toplayıp 2/3 gibi bir katsayıyla çarpmak. Şimdi bazı örneklerle açıklamaya çalışacağım.
Örnek- 1:
Tekerlekli sandalyeye mahkum hiç yürüyemeyen (yani %100 yürüyemeyen) ve gelir seviyesi olarak kendi durumu veya kendisine bakmakla yükümllülerin durumu çok iyi olan (örneğin : türkiyede ilk %20 girecek derece de zengin) engelli birinin;
ÖTV muafiye oranı = 2/3 * (%100+%20) = %80 dır. Yani ÖTV nin ancak %80 ninden muaf olabilir.
Örnek- 2:
Yine tekerlekli sandalyeye mahkum hiç yürüyemeyen (%100 yürüyemeyen) ama bu sefer maddi durumu çok kötü (gelir seviyesi olarak türkiyede %90. durumda yani 10 kişiden en zengin 9. kişi. yani en fakirler arasında) bir engelli için
ÖTV muafiyeti oranı=2/3 (%100 + %90)= %127 bu kişinin devlet ötv sini tamamen kaldıracağı gibi ayrıca aldığı araca ötv oranının %27 si kadar da yardımda bulunmalıdır.
Örnek- 3:
Tamamen göremeyen engelli: Göremediği için yürümede çektiği zorluk %40 olsun. Ve gelir seviyesi olarak türkiyede ilk %50 nin içinde olsun.
ÖTV muafiyeti oranı= 2/3 *(%40+%50) =%60 demekki böyle bir engelli de ÖTV nin %60 ınden muaf olabilir.
Örnek- 4:
1 kolu olmayan engelli : Yürürken kollarla denge sağlanıldığını düşünürsek kolunun olmaması da yürümeye engel teşkil edebilir. Bu kişinin yürüme engeli (nasıl hesaplanacak sa onu sağlıkçılar belirleyecek artık) %20 olsun. Bu kişi gelir seviyesi olarak türkiyede ilk %30 da olsun.
ÖTV muafiyeti oranı= 2/3 *(%20+%30) =%33 bu kişinin ötv muafiyeti %33 olmalıdır.
Örnek-5:
Şimdi de kendimi örnek vermek istiyorum. Kendimi örnek vermek istemem hem formülün sağlaması, hemde beni bencillikle suçlayanlara cevap olması için.
Sakatlık oranım %50 ama yürüyememe oranım %65 gibi bişi olsun.
Gelir seviyesi olarak türkiyede ilk %25 e girebilirim diye düşünüyorum.
Ötv muafiyeti= 2/3 * (%65 + %25)=%60. yani benim durumumda biri de ötv nin ancak %60 ından muaf olmalıdır.
Şimdi benimle ilgili çıkan bu oranı düşünüyorum da adalet yerini buldumu? Evet buldu. Benim durumum da (engel durumu ve madi durumu) olan engellililerin haklarından kesilip daha zor durum da olan engellilere aktarılması veya benden daha iyi durumdakilerden kesilip bana aktarılması bence gereken adalettir.
Bu örnekler çok çeşitlendirilerek uygulanan formül yada formülde kullanılan katsayı çıkan sonuca göre değiştirilebilir. Kaldı ki ben öyle yaptım. Bu formülizasyonu gerçek manada istatistiklere dayanarak geliştirebilecek ve tam layıkıyla, hakkıyla düzgün çalışabilen bir formül çıkarabilecek bir çok kurum bulunmaktadır. (şu anda aklıma gelen örneğin ÖYSM olabilir.)
Kanun koyucularda tembellik etmemeli çok ince noktalarına kadar düşünülmüş bir kanun çıkararak adaleti sağlamaları gerekir. Ne şiş yansın ne kabap. Devletimizde zarar etmesin, engellilerde mağdur olmasın. Bu konuda oluşturulacak bir komisyonla gereken mantıklı bir kanunun çok kolay çıkarılabileceğine inanıyorum. Kanunları hazırlanirken biraz daha fazla düşünmek, kanundan sonraki içinden çıkılmaz durumları düşünmekten çok daha kolaydır.
[size=2]Bilgi Notu : Matemetikte bu şekilde denenerek bulunan ve istenen sonucu vermeye en yakın formüllere Amprik Formül denir. [/size]
Bu söylemlerime paralel bir şık olmadığı için malesef ankete oy veremiyorum.
Şöyle bir şık eklenebilir. Yürüme engelli ve maddi durumu bozuk olan şahıslara bunların oranında ötv muafiyeti uygulansın. Ama illada oy gerekirse 3. şıkkı onaylamak daha mantıklı gibi. Ama şuna eminimki 2. şık kesinlikle ama kesinlikle yanlış bir tercihtir.
Herkese hayırlı Cumalar. :)
 
Ben bişi farkettimde bu ÖTV, araç alımı gibi konulara çok az arkadaş ilgili. Bunun sebebi ne olabilir? Belkide engellilerin çoğu araç alacak durumda değil. Asıl meselede burada zaten. Birileri şu kanun koyuculara engellilerin çoğunluğunun zaten araç alamayacak durumda olduklarını bu sebeple çok fazla endişe etmelerine gerek olmadığını bildirmesi lazım :)
 
Fuzulim' Alıntı:
Ben bişi farkettimde bu ÖTV, araç alımı gibi konulara çok az arkadaş ilgili. Bunun sebebi ne olabilir? Belkide engellilerin çoğu araç alacak durumda değil. Asıl meselede burada zaten. Birileri şu kanun koyuculara engellilerin çoğunluğunun zaten araç alamayacak durumda olduklarını bu sebeple çok fazla endişe etmelerine gerek olmadığını bildirmesi lazım :)

Zaten sorun da burada. Engelliler çok iyi imkanlara sahip kişiler değiller. Elbette ki maddi durumu iyi olanlar da var ama yine de içinden çıktığımız ailemizden kaynaklanan bir birikimimiz yoksa bir araç almayı bırakın kendi ailemizi geçindirebilecek kaynağı ancak bulabiliyoruz. Tabii ki bir şekilde bir aile kurabildiysek...

Ben ailemden kalan hiçbirşeyi olmayan onlardan hiçbir destek almayarak kurduğu aileyi idare etmeye çalışan birisiyim. Ama kendi yağıyla kavrulmak hiç de kolay değil. Mutlaka birşeylerin eksik kalıyor. Hayatta bazı şeylerden mahrum kalmak zorunda kalıyoruz. Tabii ki bir araç sahibi olmak da bunlardan biri.

Hadi diyelim heves edip "şu hayatta bir de bizim bir arabamız olsun, araba sahibi olmak, kullanmak nasıl birşeymiş anlayalım" desek ve borçtu, krediydi göze alsak bu sefer de insanın karşısına -benim yaşadığım gibi- anlamsız ve can sıkıcı, heves kırıcı problemler de çıkabiliyor (Heyet raporu gibi). Zaten başka sorunlarla uğraşırken ve engellere takılırken bir de böyle engellerle karşılaşmak hayatı daha da tatsızlaştırıyor. İnsan birşey istediğine pişman oluyor.

Sanıyorum Türkiye'de yaşıyorsak yapacağımız en akıllı iş eğer hayatımız bir şekilde devam ediyorsa ona hiç müdahele etmeden, farklı birşey yapmadan yaşayıp gitmek. Hergün "karnım doydu, başımı sokacak dört duvar arasındayım, bugün de ölmedim" diye sevinmek. Bu ülkede insanların sadece yapmak istedikleri şeylere değil hayallerine ve ümitlerine bile engel koyuyorlar. Burası engellilerin ülkesi değil engellerin ülkesi....
 
ENGELİ OLUPTA TOPLU ULAŞIM ARAÇLARINDAN YARARLANAMIYACAK DURUMDA OLUPDA RAPORLA BELGEYELEN EŞİTLİK İLKESİNE DAYANARAK HER ENGELLİNİN FAYDALANMASI KANISINDAYIM



ABALI
 
Toplu ulaşım araçlarından yararlanamayacak derecede engelli olan bireylerden marka, model ve motor hacmi sınırlaması olmaksızın ÖTV, KDV ve MTV alınmaması gerekir diye düşünüyorum. Özellikle bu kişiler için devletin bir kolaylık sağlaması gerekir. Aksi takdirde bu tip engelli grubuna giren kişilerin toplumun içine çıkma ve kaynaşma şansı olmayacaktır.
 
Sakatlığın azıda bir coğuda getirisi ve götürüsü ne olur
Biri diğerinden yaşam koşullarında birazdaha masraflı olur.
(%40 ile %90 ) engellilik oranlarını işe alımlarda %3 lük paylaşımın içindeysek
tüm engelliler aynı haktan yararlanmalıdır diye düşünüyorum.
 
Arkadaşlar bence ötv kdv adı neyse hepsinden muhaf olmalıdır.
Eğer diğer araçları kullanamıyacak durumda olan engelliler bu haktan yararlanmalıdır.

Fakat bir gerçek varki ingilterede engelli bir kişi hiç para vermeden araç alıyor. Vr bu aracını 3 yılda sıfırıyla değişmek zorundaymış. Biz malesef daha nerelerdeyiz.

Aslında gerçekten ihtiyaç sahibine devlet aracını ücretsiz temin etse bizdede ne güzel olurdu dimi. Neyse uyanayım burası türkiye.
 
bencede tüm şıklardan yararlansalar ne olur yani hükümetlermi yıkılır..
 
ismet tanış' Alıntı:
bencede tüm şıklardan yararlansalar ne olur yani hükümetlermi yıkılır..
Tüm yaratılmış madde ve ruhun birbirlerine göre izafi olarak değerlendirilerek mana bulduğu evrende görecelilik kavramına karşı çıkmak kadar mantıksız bir mantık daha olamaz.
Evet herşey görecelidir. Büyüğün ne kadar büyük olduğu yakınlarında bulunan bir küçük şeyle yada daha büyüğüyle anlam kazanır. Yada zenginin ne kadar zengin olduğu fakirlerin sayısı ve yaşama standartlarına göre ölçülür. v.s v.s.
Şimdi sakatın ne kadar sakat olduğu önemli değil derseniz bu mantığınınz Allahın yarattığı düzene ters düşer. Bir sakatın negatif yönleri ne kadar çoksa pozitif hakları da okadar çok olmalıdır ki bunlar birbirini nötürleyip adalet yerini bulsun. Bu sebeple İsmet beyin ve bir çok arkadaşın bu tarz söylemleri ne kesinlikle ama kesinlikle katılmıyorum.
Zaten bu ülkenin başına ne gelmişse mantığın tersi olan duygularla yönetildiği için gelmiştir.
Bire bir ilişkilerin dışında duyguların genele yayılması, insanlık için hep hüsranla sonuçlanmıştır.
Tekrar tekrar söylüyorum. Anlayınız lütfen. Ülkeler iyi niyetle değil mantıkla yönetilmelidir. Mantığın olmadığı yerde adalet, Adaletin olmadığı yerde daimiyet olmaz.Sevgilinize romantik olarak yaklaşabilirsiniz. Ama memleket meselelerini romantizm ile çözemezsiniz.
 
Maksadımız insanları asgari düzeyde mutlu etmekse gelin kabahati olmadığı halde 3 borçlu kişinin borcunu kapatılm.
- 10 lira borcu olan kişiye 10 lira veriseniz borcu kapanır.
- 20 lira borcu olanada 20 lira vermeniz gerekir.
- 30 lira borcu olan adama da 30 lira vermeniz gerekir.
Doğrumu? Evet Doğru..

Peki şimdi kısıtlı imkanlarla size sadece 60 lira para verilip bu kişilere iyilik etmeniz istense ve sizde az bişe düşünme zahmetinde bulunmayıp bu parayı bu üç kişiye de eşit taksimatla 20 şer lira olarak dağıtsanız ne olur?

1. kişinin borcu kalmadığı gibi kara geçer.
2. kişinin borcu kalmaz. Ama 1. kişi gibi ekstra parasıda olmaz.
3. kişinin yine borcu kalır.

Peki bu durumda ne olur?
3. kişi bu taksimattan memnun kalmaz ve size sitem eder. Adalet diye kapınızı aşındırır ve sürekli ah eder.
2. kişi, 1. kişiye bakarak ah eder. Neden bana da verilmedi diye söylenir durur.
1. kişi, istemeyerekte olsa 3. kişinin hakkını yemiş olur. Hatta bu kişi haksızlığı hak olarak görmeye başlar ve hak ile karşılaştığında hakkı tanımaz. Çünkü kendisine tanınan ve hakkı olmayan hak onun normu olmuştur bir kere.

Görüldüğü gibi mantık kurallarına göre yapılmayan işler ne Allah katında kabul görür, nede kul safhında bir işe yarar.
 
Üst Alt