Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

UTOPYA Sinema Kulübü Sunar...

BENİM GÜZEL IDAHO'M---MY OWN PRIVATE IDAHO

MOPIDAH.JPG


Tür
Dram
Yönetmen
Gus Van Sant
Senaryo
Gus Van Sant , William Shakespeare (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
John J. Campbell
Müzik
Bill Stafford
Yapım
1991, ABD
Süre
104 dk.
Oyuncular
River Phoenix (Mike Waters) , Keanu Reeves (Scott Favor) , James Russo (Richard Waters) , William Richert (Bob Pigeon) , Rodney Harvey (Gary) , Grace Zabriskie (Alena) , Udo Kier (Hans)

IMDB:7.0

Portland'ta geçen hikaye sokaklarda yaşayan iki erkek fahişenin hayatlarına ve aralarındaki ilişkiye odaklanıyor. Mike, ailesi tarafından terkedilmiş, hayatı sokaklarda geçmiş, sessiz bir gençtir. Aynı zamanda da narkolepsi hastasıdır. Öte yandan Scott, kendini erkeklere ve kadınlara satmasına rağmen heteroseksüel olduğu konusunda ısrar eden, varlıklı bir ailenin oğludur. Onun için fahişelik, geçinmek için para kazanmak zorunda olan Mike'ın aksine sadece keyfidir.

Gizliden gizliye Scott'tan hoşlanan Mike, annesini bulmayı kafasına koymuştur. Onu bulmak için Idaho'ya, oradan da İtalya'ya giden ikilinin bu yolculuk sonrası hayatları tamamen değişecektir.

Gus Van Sant'ın William Shakespeare'in 4. Henry ve 5. Henry oyunlarından uyarladığı film, şiirsel anlatımı ve oyunculuklarıyla izlenmeyi hakediyor. 1993 yılında hayatını kaybeden River Phoenix'in önemli filmlerinden biri olan Benim Güzel Idaho'm, oyuncuya Venedik Film Festivali'nde de en iyi erkek oyuncu ödülünü getirmişti.
 
İSYAN---EQUILIBRIUM

equilibrium.jpg


Tür
Bilim Kurgu
Yönetmen
Kurt Wimmer
Senaryo
Kurt Wimmer
Görüntü Yönetmeni
Dion Beebe
Müzik
Klaus Badelt
Yapım
2002, ABD
Süre
107 dk.
Oyuncular
Dominic Purcell (Seamus) , Christian Bale (John Preston) , Sean Bean (Partridge) , Sean Pertwee (Rahip) , William Fichtner (Jurgen) , Angus MacFadyen (Dupont) , Taye Diggs (Brandt) , Emily Watson (Mary O'Brien) , Emily Siewert (Lisa Preston) , Matthew Harbour (Robbie Preston) , Alexa Summer (Viviana Preston)

IMDB:7.8

3. dünya savaşının yaralarını zor da olsa sarmayı bilmiş yakın geleceğin dünyasındayız. Savaşın travmasını üzerinden atamamış olan hakim totaliter sistem, barışı korumak adına insanların duygularını baskı altına almaktadır. Sanatsal nesneler bulundurmak ve güzel sanatlarla iştigal etmek yasaktır. Duygu ve heyecan uyandıracak şeylerle ilgilenmek, ölüm cezasına bile yol açabilmektedir.

Üst düzey bir güvenlik ajanı olan John Preston, kurallara karşı duranları bulup yok etmekle görevlendirilmiştir. Kullananlarda sisteme uygun bir ruh hali yaratan Prozium’u içmekten vazgeçtiğinde, sistemin en büyük silahlarından biri olan ajan eski kimliğinden uzaklaşmaya başlayacaktır...

Filmleri önceki klasik yapımlarla karşılaştırmayı, ve özgün olanın altında buzağı aramayı çok seven eleştirmenlerin ve sinemaseverlerin filmi karalama çalışmalarına rağmen, yeni keşiflerde bulunmaya açık olanları ödüllendiren bir yapım.
 
BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK---ALL QUIET ON THE WESTERN FRONT

allquiet.jpg


Tür
Dram / Savaş
Yönetmen
Lewis Milestone
Senaryo
Maxwell Anderson , George Abbott , Erich Maria Remarque (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Arthur Edeson
Müzik
Heinz Roemheld , Sam Perry
Yapım
1930, ABD
Süre
133 dk.
Oyuncular
Louis Wolheim (Kat Katczinsky) , Lew Ayres (Paul Bäumer) , John Wray (Himmelstoss) , Arnold Lucy (Profesör Kantorek) , Walter Rogers (Behn) , Ben Alexander (Franz Kemmerich)

IMDB:8.1

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, savaşın anlamsızlığını gözler önüne seren ve savaşta herkesin kaybettiğini savunan Erich Maria Remarque'nin “Im Western nichts Neues” isimli romanından uyarlanan bir klasik.

Film, Birinci Dünya Savaşı’na bağnaz öğretmenlerinin kendilerine empoze ettiği militarist-milliyetçi duygularla gönüllü olarak katılan Alman gençlerinin savaşın ağırlığı ve acımasızlığı altında nasıl ezildiklerini, bedenen kurtulsalar bile geri dönüşü olmayan verdikleri bu kararın ruhların da açtığı derin yaraları çarpıcı bir biçimde gözler önüne serer.

Hem film hem kitap yayınlandığı dönemde birçok milliyetçinin tepkisini çekmiş, İtalya ve Almanya’da filmin gösterimi yasaklanmış; kitap ise Nazi Almanyası’nda 1933 yılındaki “Kitap Yakma Eylemi” sırasında yakılmıştır. Film aynı zamanda, en iyi yönetmen ve en iyi film dallarında Oscar ödülünün de sahibi olmuştu.
 
REC---KAYIT

rec2007te8.jpg


Tür
Korku / Deneysel
Yönetmen
Jaume Balagueró , Paco Plaza
Senaryo
Jaume Balagueró , Luis Berdejo , Paco Plaza
Görüntü Yönetmeni
Pablo Rosso
Yapım
2007, İspanya
Süre
75 dk.
Oyuncular
Manuela Velasco (Ángela) , Javier Botet (Niña Medeiros) , Manuel Bronchud (Abuelo) , Martha Carbonell (Sra. Izquierdo) , Claudia Font (Jennifer) , Vicente Gil (Policía)

IMDB:7.8


TV muhabiri Angela ile kameramanı Pablo, itfaiyecileri konu alan bir program yaptıkları sırada gelen bir ihbar üzerine, itfaiyeyle beraber ihbarın geldiği eve giderler.

Yaşlı bir kadının ev kazası geçirdiğini sandıkları olayın gerçeklerden çok uzak ve dehşet verici boyutlarda olduğunu eve vardıkları zaman öğreneceklerdir.

İspanya sineması, korku sinemasına farklı boyutlar getirmeye devam ediyor. Bu anlamda görüntülerini bütünüyle filmdeki kameraman Pablo'nun çekimlerinden izlediğimiz [Rec], Jaume Balagueró ve Paco Plaza’nın birlikte yazıp yönettiği, birçok organizasyondan ödüller ayrılmış dikkate değer bir korku/gerilim örneği.

The Blair Witch Project ile ortaya çıkan, Cloverfield ve The Last Horror Movie gibi örnekleriyle de devamı gelen standart el kamerası çekimiyle çekilen film, yarattığı ürkütücü atmosfer ve özellikle gerilimin tavan yaptığı son 15 dakikasıyla klasikler arasına girmeye aday.

Aşağıda Beyazperde sinema sitesinin yazarı Zafer İlbars'ın film hakkındaki görüşleri bulunmaktadır



Muadilleri olan bir film" diyenler de olacaktır, burun kıvırıp bu filmi "orijinal değil" diye kestirip atanlar da çıkacaktır. "Hikaye anlatma derdi yok" diyenler de…

[Rec] hakkında olumsuz sözler duyabilirsiniz, ama ben tamamen subjektif değerlendirmelerim ışığında filme sonuna dek hakkını vererek "nefis bir film" olduğunu göğsümü gere gere söylemek istiyorum!

Şimdi, aslında büyük fotoğraftan bakmak lazım evvela... Korku filmlerinden zevk almak kendi adıma büyük bir lütuf, çok az şeyle değişebileceğim haz dolu bir deneyim. Yüreğimi ağzıma doğru hareket ettiren bir film beni sadece izlediğim anlarda ilgilendirmez, o anlar uzun süreçlere yayılır. Sürekli bir yayılma halinde psikolojimde ve hayal gücümde yer eder.


En yüzüne bakılmayacak B movie'lerle bile yakınlık kurabilen, Herschell Gordon Lewis'in hastalıklı hayal gücüyle göz 'göre göre' istismar ettiği mütevazi gustomdan, Lucio Fulci'nin zombi filmlerini bir şenlik bellemiş kişisel beğenimden yola çıkarak söyleyebilirim ki; [Rec] benim için ayrı bir yere kurulmuş, aklımda her zaman yer edecek, zaman zaman beynimin perdesinde flashback'ler yaratacak kadar çarpıcı bir deneyimdir. Kişisel beğenilerimi genel anlamda belirtiyorum ki sonradan bir araz çıkmasın, böyle söylüyorum çünkü ben korku filmlerini seviyorum. Benim gibi bir insan için [Rec] nefis bir deneyim. Genelleme yapmadan, son derece kişisel söylüyorum. Bu filmle duygusal br ortaklık kurdum, öyle ki başkasının beğenmemesi bile beni üzer bir parça. Bu yüzden genellemiyor, birinci tekilin ağzından yazıyorum bu yazıyı, izleyip de beğenmezseniz bana mal etmeyin diye. Kimseye ısrarla tavsiye etmiyorum, sadece bu filmi sevdiğimi söylüyorum. Neyse…

Kabul edelim ki sinemada, özellikle korku türünde yeni bir şeyler söylemek, ortaya çıkarmak öyle her baba yiğidin harcı değil. Bu nedenle etrafımda hiç de azımsanmayacak derecede kişinin burun kıvırdığı, "ne yahu bu çalı çırpı kayıtları" diye aşağıladığı "Blair Witch Project" sırf fikriyle ve kim ne derse desin etkileyici finaliyle beni derinden etkilemiştir. Filmin hamlığı ve fikri beni çok fazla etkilerken, çevresinde dönen reklam ve pazarlama tilkilikleri bile bu düşüncelerimi olumsuz yönde etkilemeyi başaramamıştı. Sanırım bu fikrin benzer filmlerin çekilmesine cesaret vermesi sürpriz sayılmamalı. Bu anlamda Cloverfield beni epey umutlandırmış ve filmi izlemeden havasına girmemi sağlamıştı. Bir çok kişinin ve özellikle sinema zevkine güvendiğim arkadaşlarımın hoşuna gitmiş olsa da bende koca bir hayal kırıklığı yarattı Cloverfield. Sadece canavar tasarımı ve bu canavarın gizemi ilginçti benim için ama bu da filme ilgi duymam için son derece yetersiz faktörlerdi. İşte Cloverfield'de bulamadığım heyecanı [Rec] bana sonuna dek yaşattı. Belki de [Rec]'i izledikten sonra Cloverfield'ın vasat bir iş olduğunu daha iyi anladım.


Filmin etkileyiciliğindeki önemli bir nokta coğrafi farklılık... İspanya'da geçiyor film, aslında ispanya'ya dair baskın bir sosyolojik fark koza dönüşmüyor. Bu film Yunanistan'da da geçebilirdi... ya da italya'da... Sözünü etmek istediğim, Amerikan İngilizcesinin izleyici olarak bende yarattığı, bir basmakalıplık haline gelen yarı duyarsız ruh hali. Bu daha çok son dönemlere ilişkin bir şey... Yoksa Amerikan B movie'lere, 70 ve 80'ler korku sinemasına ilgi duyarım. Fakat [Rec] bana şunu kanıtladı: Son dönemlerde "ışık var" dediğim bazı Amerikan mahsulü korku filmleri cidden fos işlermiş. Aslında bu filmlerin arasına Uzak Doğu yapımlarını da koyabiliriz.


1 saat 15 dakika sürüyor film. Bu kısalıkta, sadece çekim yapan tek kameranın gözünden her şeyi gördüğümüzü düşünürsek; filmin serim bölümünün, anında algımızda pres yapıp "dakika 1 gol 1" beklentisi içinde film izlemek isteyenler için son derece uzun olduğunu belirtelim. Ama sabredip bekleyenlerin ve filme hissi yatırım yapan seyircinin son bölümlerde alacağı hazzı, yaşayacağı orijinal korkuyu ve dehşeti çok az şeye değişeceğini belirtmek isterim. Şahsen "dakika 1 gol 1" yapıp bol bol efektle, ters köşeyle tüm heyecanı bütüne yaymaya çalışan, her sahne için nafile kastığını bağıra çağıra söyleyen ve en önemli kozu olan finalde kalmayan gücüyle nakavt olmaya hazır bendenize zayıf bir yumruk gönderen filmler yerine, son dakikada altın bir vuruşla beni yerle bir eden bir filmi tercih ederim.

Yine de pazarlamaya dayalı cümleler kurmak gerekirse; [Rec] beni kendisine sardı, sonlarında cesur yürekliliğimle alay etti, gerçekliğiyle zaten tekinsiz olan apartmanıma bir süre geceleri her girişimde bana acayip bir gerilim yaşama duygusu hediye etti. Yani beni fazlasıyla aldı götürdü ve anlıyorum ki geri de getirmedi.

Bunlar sinemayı ve korku türünü seven, bu anlamda kendisine değişik bir deneyim yaşatan filmlere her zaman hakkını vermeye çalışan bir sinemaseverin bir filme yönelik "borç olarak gördüğü" saygı yazısıdır.

Dediğim gibi tamamen kişiseldir. Bir başkası için "çakma ve dandik film" diyerek kestirip atılarak değerlendirilebilecek bir film de olabilir. Ama bu filmi sevmeyen birinin ne kadar küçümseme ve değersiz olduğunu belirtmeye hakkı varsa, tam aksini düşünen biri olarak bu filmi övmeye ve yarattığı etkiyi anlatmaya benim de hakkım var. Hissi bir sahiplenme diyelim buna.

İşte bu hakkı kullandım..

Üç eksik bir fazla!
 
DÖVÜŞ KULÜBÜ---FIGHT CLUB

fight-club-dvd.jpg



Tür
Aksiyon/Dram
Yönetmen
David Fincher
Senaryo
Jim Uhls , Chuck Palahniuk (Kitap)
Görüntü Yönetmeni
Jeff Cronenweth
Müzik
The Dust Brothers
Yapım
1999, ABD
Süre
139 dk.
Oyuncular
Brad Pitt (Tyler Durden) , Edward Norton (Anlatıcı) , Helena Bonham Carter (Marla Singer) , Meat Loaf (Bob) , Zach Grenier (Richard Chesler) , Richmond Arquette (Stajyer) , David Andrews (Thomas) , Rachel Singer (Chloe)

IMDB:8.7

Filmin baş kişisi, sıradan hayatının girdaplarında bunalımlar geçiren bir sigorta müfettişi olan Jack, Kanserli olmadığı halde, uykusuzluğunu yenmek ve hayatına anlam katmak adına, kanserlilere moral destek sağlayan terapi gruplarına katılır. Orada, Marla Singer adlı bir kızla garip bir yakınlık kurar.

Bir iş gezisi dönüşü ise, Tyler Durden adlı egzantrik karakterle tanışır. Durden, Jack'in olmak isteyip de olamadığı adam gibidir. Tyler'ın girişimleriyle bir yeraltı faaliyeti olarak başlayan dövüş kulübü, Jack'e hayatında yepyeni kapılar açacaktır... Ve tabii, bu kapılardan ister istemez Marla geçecektir... Fakat... Tyler Durden gerçekte kimdir?
 
KARANLIK ŞEHİR---DARK CITY
0780622553.01._SCLZZZZZZZ_.jpg

Tür
Gerilim / Bilim Kurgu
Yönetmen

Alex Proyas
Senaryo
Lem Dobbs , David S. Goyer
Görüntü Yönetmeni

Dariusz Wolski
Müzik

Trevor Jones
Yapım

1998, ABD
Süre
103 dk.
Oyuncular
Rufus Sewell , Kiefer Sutherland , Richard O`Brian , Ian Richardson , Jennifer Connelly

IMDB:7.8

John Murdock , bir sabah nasıl geldiğini bilmediği yabancı bir otel odasında uyanır ve vahşice işlenmiş cinayetlerin katili olarak arandığını fark eder. Hafızasını kaybetmiş olduğu için cinayetleri işleyip işlemediğini dahi hatırlıyamamaktadır.Dedektif Burmstead tarafından aranan Murdock , gerçekte kim olduğunu öğrenmek ve karşılaştığı bu korkunç bilmeceyi çözmek için büyük bir mücadeleye başlar. Kısa sürede de çözüme ulaşır ve bir gün…

Yeraltında yaşayan garip canlılarla karşılaşır. The Strangers olarak tanımlanan, zamanı durdurma ve dünyanın fiziksel yapısını değiştirme gücüne sahip olan bu yaratıklar, direkt olarak insan beynine hakim olabilmekte ve olayları istedikleri şekilde yönlendirebilmektedirler. Bu yaratıkların bir şekilde yokedilmesi gerekmektedir ve bunu yapabilecek tek kişi de Murdock tur.

Esrarengiz Dr. Schreber in yardımıyla bir adım ileri giderek çocukluğundan ve karısı Emma ile ilgili anılardan birşeyler hatırlamaya başlayan Murdock, bu anılar sayesinde suçlandığı cinayetlerle ilgili kendisine yardımcı olacak bir takım ipuçları elde etmeyi başarır.

face.jpg
 
Güzel filmler, bir kaçını izledim, bir kaç taneyi de gözüme kestirdim, izleyeceğim.
 
SKANDALIN ADI LARRY FLYNT

people_vs_larry_flynt.jpg


Tür:Dram/Biyografi
Yönetmen:Milos Forman
Senaryo:Scott Alexander, Larry Karaszewski
Görüntü yönetmeni:Philippe Rousselot
Müzik:Thomas Newman
Yapım:1996 Kanada/ABD
Oyuncular:Woody Harrelson, Courtney Love, Edward Norton, James Cromwell, Crispin Glover

IMDB:7.2

Hustler dergisinin sahibi Larry Flynt'ın hayat hikayesini anlatan film, güçlü ve zengin bir adamın çöküşünü anlatıyor.

Larry Flynt'ın yükseliş hikayesiyle başlayan film, akıl hastalığı, uyuşturucu ve dergisinin başına gelen hukuksal sıkıntılardan ötürü Larry'nin çöküş hikayesine dönüşüyor. Çok sevdiği karısı Althea'nın ciddi hastalığı ise bardağı taşıran son damla oluyor.

Larry Flynt'ın gerçek yaşamından sinemaya uyarlanan Milos Forman imzalı film, iki dalda oscar adayı olmuştur.
 
TELEFON KULÜBESİ

tf.org-Phone-Booth-1.jpg


Tür:Dram/Gerilim
Yönetmen:Joel Schumacher
Senaryo:Larry Cohen
Görüntü Yönetmeni:Matthew Libatique
Müzik:Harry Glegson-Williams
Yapım:2002 ABD
Oyuncular:Colin Farrell, Kiefer Sutherland, Katie Holmes, Forest Whitaker, Radha Mitchell

IMDB:7.2

Stu Shepard, yolda yürürken bile asistanının yardımıyla iş bağlantıları yapan, bir saniye bile boş vakti olmayan parlak bir reklamcıdır. Sadece özel görüşmelerini belirlediği bir telefon kulübesinden yapmaktadır. Bir gün her zamanki gibi özel görüşmesini yaptıktan sonra kulübeden çıkarken telefon çalmaya başlar.

Shepard, telefon kulübesine girip telefonu kaldırdıktan sonra bulunduğu yerde kalakalır. New York camın önünde akmaya devam etse de, o telefonu kapatamadığı için kulübeden dışarı çıkamaz.

Kulübeyi hedef alan bir seri katil, adamı kontrol etmeye başlar. Silahın kırmızı ışığını alnında hisseden Shepard, bütün emirleri yerine getirecektir. Polis de etrafı sarmaya başlamıştır. Ve bir tanesi bu olayı bitirmeye kararlıdır..!

Telefon Kulübesi özellikle senaryosu ile dikkat çeken, son derece başarılı bir gerilim filmi.

%90 ı telefon kulübesinde geçen güzel bir film...
 
KIYAMET

apocalypse_now_redux.jpg


Tür:Dram/Savaş
Yönetmen:Francis Ford Coppola
Senaryo:John Milius, Francis Ford Coppola, Joseph Conrad (Kitap)
Görüntü Yönetmeni:Vittorio Storaro
Müzik:Carmine Coppola, Mickey Hart, Francis Ford Coppola
Yapım:1979 ABD
Oyuncular:Marlon Brando, Robert Duvall, Martin Sheen, Frederic Forrest, Albert Hall, Dennis Hopper, Harrison Ford, Laurence Fishburne

IMDB:8.6

Yüzbaşı Willard komutasındaki ekibin görevi, Vietnam’da Amerikan ordusuna başkaldırmış olan ve vahşi yöntemlerle bir orman kabilesini yönetmekte olan Albay Walter Kurtz’ü öldürmektir.

Kurtz'ün izini süren Yüzbaşı Willard, savaşın karanlığı ve acımasızlığı altında giderek takip ettiği kişiye benzemeye başlayacaktır.

Joseph Conrad'ın "Karanlığın Kalbinde" kitabından ve karısının notlarından da faydalanarak Francis Ford Coppola tarafından sinemaya uyarlanan film, sinema tarihinin en ünlü savaş filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. Coppola, kolonileşme döneminde geçen kitaptaki hikayeyi Vietnam Savaşı'na taşımış.
 
ŞAMPİYON

sampiyon.jpg


Tür:Dram
Yönetmen:Darren Aronofsky
Senaryo:Robert D. Siegel
Görüntü yönetmeni:Maryse Alberti
Yapım:2008 ABD/Fransa
Oyuncular:Mickey Rourke, Marisa Tomei, Evan Rachel Wood, Ajay Naidu, Judah Friedlander

IMDB:8.2

80’lerin en başarılı profesyonel güreşçilerinden biri olan Randy ‘Koç’ Robinson, artık New Jersey civarındaki okul ve müsamere salonlarında dövüşerek kuruşu kuruşuna geçinmeye çalışmaktadır... Yalnız, özel hayatında başarısız, tek ailevi bağı olan kızıyla arası kopuk bir adamdır... Ringe çıkmanın heyecanı, dövüşün adrenalini ve kalan hayranlarının sevgisiyle hayata tutunur... Ancak bir karşılaşma esnasında kalp krizi geçirince, doktoru, Randy’ye bir daha güreşmemesi gerektiğini söyler... Şov dünyasına bu şekilde zoraki bir veda eden Randy, hayatını gözden geçirmek durumunda kalır... Bir süre için işler yolunda gidecek gibi gözükür... Süpermarkette tezgahtar olarak çalışır, kızıyla ilişkisini düzeltmeye başlar ve bir striptizciyle yakınlaşır... Ancak herşey yine tepetaklak olur... Bunun üzerine kendini mutlu hissettiği tek yere, ringlere geri döner...

Filmin yönetmeni Pi, ve Requiem For A Dream filmlerinide yöneten Darren Aronofsky... Mickey Rourke filmde tek kelimeyle döktürmüş...
 
ŞEHRİN AZİZLERİ

1605pt3d82977.jpg


Tür:Macera/Polisiye
Yönetmen:Troy Duffy
Senaryo:Toy Duffy
Görüntü Yönetmeni:Adam Kane
Müzik:Jeff Danna
Yapım:2001 Kanada/ABD
Oyuncular:Willem Dafoe, Sean Patrick Flanary, Norman Reedus, David Della Rocco, Billy Connolly

IMDB:7.9

İrlanda asıllı ikiz kardeşler Connor ve Murphy McManus, Boston'da yaşamaktadırlar. Dindar insanlar olan bu ikili, Tanrı'nın kendilerine dünyayı kötülüklerden korumak misyonu yüklediğine inanarak, Boston'un azılı suçlularını ortadan temizlemeye başlar. Kurbanlar kötü insanlar olunca, halktan kimse paniğe kapılmaz. Aslında, ikizlerin peşine düşen FBI ajanı Paul Smecker bile, kendisinin yapmak isteyip yapamadığı birşey olarak görmektedir bu temizliği. Veritas (hakikat) ve Aequitas (adalet) kavramlarını kılavuz edinen kardeşler, arkalarında halk desteğiyle yollarına devam etmektedir ki, oyunlarını bozdukları kesim bu işe bir son vermekte karar kılar...
 
THE MESSENGER

050564764546f99b101f6ee0b00d766949455cd7messenger3.jpg


Tür:Dram
Yönetmen:Oren Moverman
Senaryo:Oren Movervan, Alessandro Camon
Görüntü Yönetmeni:Bobby Bukowski
Müzik:Jonathon Larson
Yapım:2009, ABD
Oyuncular:Woody Harrelson, Ben Foster, Jena Malone, Eamonn Walker, Yaya DaCosta, Portia de Rossi

IMDB:7.5

Amerikan askerleri Irak Savaşı'nda öldüklerinde, ailelerine öldüklerini söylemek üzere iki asker görevlendirilir... Bu askerlerin hayatlarında tek gecelik ilişkiler ve bol biradan başka hiçbirşey yoktur... Ölen askerlerin ailelerine durumu ilettikçe kendilerini çok daha kötü hissederler... Onlar haberleri ilk ulaştıran kişilerdir... Durumu ilettikleri ailelerin bir çoğundan ya tükürük yerler ya da bir tokat... Savaşın ne kadar yıkıcı olduğunu geri plandan gösteren sarsıcı bir film... Oyunculukları da çok beğendim... Christoph Waltz'un o şahane performansı olmasa Woody Harrelson Oscar'ı kesinlikle alırdı... Ben Foster da bence harika bir oyuncu... Her zaman rolünün hakkını veriyor...
 
GRAN TORINO

gran%20torino.jpg


Tür: Dram
Yönetmen: Clint Eastwood
Senaryo: Nick Schenk, Dave Johansson
Görüntü Yönetmeni: Tom Stern
Müzik: Kyle Eastwood, Michael Stevens, Clint Eastwood, Jamie Cullum
Yapım: 2008, ABD
Oyuncular: Clint Eastvoo, Christopher Carley, Bee Vang, Ahney Her, Brian Haley, Geraldine Hughes

IMDB:8.4

Walt Kowalski (Eastwood), eşi yeni vefat etmiş bir Kore savaşı gazisidir. 50 yıldır yaşadığı Detroit'teki sokağının uzakdoğulular tarafından “işgal edilmesi”nden rahatsız olan, huysuz, ırkçı ve yanlızlığı seven bir kişiliktir Walt. Thao isimli bir Hmong (Güneydoğu Asya’dan gelen bir ırk) genci, vahşi çete başı kuzenini etkilemek için yan komşusu Walt’ın 72 model Ford Gran Torino’sunu çalmaya kalkışınca Walt tarafından yakalanır.

Thao’nun Gran Torino’yu çalmaktaki başarısızlığını cezalandırmak için Thao’ya sert bir ziyarette bulunmaya karar veren çete, Walt ve Walt’un çiftesi tarafından geri tepilir. Aslında Walt’ın amacı Thao’yu kurtarmak değildir, çete üyelerinin çimlerine basmasına sinirlenmiştir.

Günler geçtikçe diğer Hmong aileleri şükranlarını gösterebilmek için Walt’ın verandasına türlü hediyeler bırakır ve Walt’ı evlerine davet ederler. Zaman ilerledikçe bir zamanlar varlığına dayanamadığı “çekik gözlü”lerle kendi ailesinden daha çok ortak yanı olduğunu fark eden Walt, ayrıca Thao ile kendi evlatlarıyla yaratamadığı bir baba-oğul ilişkisi oluşturur. Fakat Thao’yu terörize eden çete bir türlü Thao’nun ve ailesinin peşini bırakmaz. Bu arada Walt’un çeteyi alaşağı edebilmek için kendi planları vardır.

Clint Eastwood, Gran Torino’nun odak noktasını oluşturan Walt Kowalski ile kariyerinin en unutulmaz performanslarından birine imza atıyor...
 
KOŞ LOLA KOŞ

86iodav.jpg


Tür: Aksiyon/Macera
Yönetmen: Tom Tykwer
Senaryo: Tom Tykwer
Görüntü Yönetmeni: Frank Griebe
Müzik: Reinhold Heil, Johnny Klimek, Tom Tykwer
Yapım: 1998, Almanya
Oyuncular: Franka Potante, Moritz Bleibtreu, Herbert Knaup, Nina Petri, Armin Rohde

IMDB:8.0

Genç ve güzel bir kız olan Lola'nın sevgilisi, mafya için kuryelik yapmaktadır. Son işinde Lola (Franka Potente) onunla buluşmakta gecikince Manni (Moritz Bleibtreu) alması gereken 100.000 DM'lik parayı kaybeder. Mafyanın sevgilisini öldürmemesi için Lola'nın 20 dakika içinde o para çantasını bulması veya biryerden bu parayı temin etmesi gerekmektedir. Zamana karşı yarış başlamıştır...

Berlin'den sokak manzaraları ve techno müzik eşliğinde hızlı ve sürükleyici bir macera filmi olan Lola Rennt, pek çok film festivalinden ödüllerle dönmüş başarılı bir yapım.
 
SYRIANA

syriana.jpg


Tür: Politik / Dram
Yönetmen: Stephan Gaghan
Senaryo: Stephan Gaghan, Robert Baer (Kitap)
Görüntü Yönetmeni: Robert Elswit
Müzik: Alexandre Desplat
Yapım: 2005, ABD
Oyuncular: George Clooney,Matt Damon,Jeffrey Wright, Chris Cooper, William Hurt, Tim Blake Nelson, Amanda Peet, Christopher Plummer

IMDB:7.1

Bob Barnes emekliliği yaklaşmış, görev başındaki son günlerini masasında kahve içerek geçirmeyi planlayan tecrübeli bir CIA ajanıdır. Ancak kendisine yapılan bir teklif planlarını bozar. Prens Nasir suikastini düzenlerse terfi alarak emekli olma şansı yakalayacaktır.

Nasir, İran Körfezi’ndeki doğalgaz ve petrol zengini bir ülkenin, tahta geçmesine kesin gözüyle bakılan karizmatik varisidir. Babasının politikalarından farklı tutumlar sergileyen genç prens, ülkesindeki doğalgaz çıkarma haklarını büyük bir Amerikan şirketinden alıp Çinlilere verince enerji piyasasında dengeler bozulur.

Bryan Woodman piyasalarda yıldızı yükselen genç bir adamdır. Eşi ve çocuklarıyla katıldığı Prens Nasir’in davetindeki bir kazada küçük oğlunu kaybedince, durumu hafifletmek isteyen prensten beklenmedik bir iş teklifi alır.

Traffic'le Oscar'a uzanan Stephen Gaghan'dan siyaset, güç ve bu çerçevede eriyip giden sıradan insanlar üzerine çarpıcı bir yapım.
 
KÖPEKLERİN GÜNÜ

dog-day-afternoon-c.jpg


Tür: Dram
Yönetmen: Sidney Lumet
Senaryo: Frank Pierson
Görüntü Yönetmeni: Victor J. Kemper
Yapım: 1975, ABD
Oyuncular: Al Pacino, John Cazale, Charles Durring, James Broderick, Beulah Garrick, Chris Sarandon, Sully Boyar, Sandra Kazan

IMDB:8.2

Gerçek bir kaybeden olan Sonny ve pek zeki olmayan yancısı Sal, güzel bir yaz akşamüstü Brooklyn'deki bir bankayı soymaya girişirler. Küçük ve basit hırsızlıkları, bankada hiç para olmamasıyla başlayan bir seri talihsizlik sonucu, gerçek bir fiyaskoya dönüşür. Kısa süre sonra Sonny ve Sal, kendilerini büyük bir seyirci topluluğunun huzurunda bir rehin alma operasyonu düzenleyen teröristler olarak bulurlar.

Medyanın çıkardığı gürültü ve Vietnam savaşının kamuoyunda yarattığı sivil itaatsizlik dalgası sağolsun, birdenbire New Yorkluların sevgilisi oluveren Sonny'nin kaderi, olay yerine gelip kontrolü polis dedektifi Moretti'den devralan ukala FBI ajanı Sheldon'un da müdahalesiyle değişmeye başlar. Özellikle de Sonny'nin cinsel tercihi ve soygunun arkasındaki gerçek neden ortaya çıkmaya başladığında...

1970'lerin en çok iz bırakan Amerikan filmlerinden biri olan Köpeklerin Günü, gerçek bir olaya ışık tutan bir gazete makalesinden yola çıkılarak senaryolaştırılmış. 1975 yılının en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kılpayı Jack Nicholson'a (Guguk Kuşu) kaptıran Al Pacino'nun performansı gerçekten muhteşem...
 
GİR KANIMA

lat-den-ratte-komma-in-poster.jpg


Tür: Dram/Fantastik
Yönetmen: Tomas Alfredson
Senaryo:John Ajvide Lindqvist
Görüntü Yönetmeni: Hoyte Van Hoytema
Müzik: Johan Söderqvist
Yapım: 2008 İsveç
Oyuncular: Kåre Hedebrant, Lina Leandersson, Per Ragnar, Henrik Dahl, Karin Bergquist

IMDB:8.1

Stockholm'de 1982 yılında geçen hikaye iki çocuk arasındaki sıradışı ilişkiyi anlatıyor. Alt sınıfın yaşadığı devasa binaların arasında bulunan karlar içinde bir parkta vakit geçiren Oskar, soğuktan etkilenmeyen, beyaz yüzlü ve gizemli Eli ile tanışır.

İki çocuk yakınlaşırken, fonda aynı mahallede çeşitli cinayetlerin işlendiğini görürüz. Uzun süredir vampir olan Eli'nin kan ihtiyacı babası tarafından giderilmektedir. Fakat zamanla Eli'nin durumu iki çocuğun da başını belaya sokar...

2008'in en iyi filmleri arasında kabul edilen Let the Right One In, vampir filmleri ile sanat sinemasının çarpıcı bir karışımı. Görüntüleri, atmosferi ve bıçak sırtı romantik hikayesiyle unutulmaz bir çalışma.

Morrissey’in LET THE RIGHT ONE SLIP IN şarkısından esinlendiği öne sürülen film adı, aynı zamanda bir vampirin birinin evine girmeden önce davet edilmesi gerektiği mitine de referans veriyor…
 
UTOPYA ;

KÖPEKLERİN GÜNÜ


bu filme bayılıyorum mükemmel bir film bence arşivlik dvd sini bulabilir isem muhakkak alacağım
 
YERALTI PEYGAMBERİ

2009-aff,prophete.jpg


Tür:Dram/Suç
Yönetmen:Jacques Audiard
Senaryo:Thomas Bidegain, Jacques Audiard
Süre:155 dk.
Yapım:2009, Fransa/İtalya
Oyuncular:Tahar Rahim, Niels Arestrup, Adel Bencherif, Hichem Yacoubi, Reda Kateb, Jean-Philippe Ricci

IMDB:8.1

Malik Djabena altı yıl hapis cezasını tamamlamak üzere bir Fransız hapishanesine kapatıldığında ne okuması ne yazması vardır. Henüz 19 yaşındaki bu kimsesiz yeni mahkum, hapishanedeki diğer mahkumlara göre çok çelimsiz ve kırılgandır. Arapların ve Korsikalıların yoğun olduğu hapishaneyi yöneten Korsikalı çete lideri, Malik’i köşeye sıkıştırır ve ona bazı “görevler” verir. Malik, görevlerini yerine getirdikçe sertleşip güçlenir ve liderin güvenini de kazanmaya başlar. Fakat Malik cesur ve uyanık bir gençtir; hapishane hiyerarşisi içerisinde yavaş yavaş yükselirken kendine ait bazı planlar da geliştirir.

Cannes Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü kazanan Yeraltı Peygamberi, tutkulu, derin ve çok etkileyici bir sinema başyapıtı. Baba serisi gibi, yeraltı dünyasının karanlık ve kasvetli labirentine dalıyor ve orada gördüğü hiçbir şeyi saklamıyor.

Sight & Sound dergisi tarafından 2009’un en iyi filmi seçilen Yeraltı
Peygamberi, sinemanın gücünü ispatlayan filmlerden.
 
Evet daha dün gece sabaha karşı izledim... Süresi gerçekten uzun ama insan vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor... Başrol oyuncuları senaryoyla mükemmel uyum sağlamış... Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden... Gerçek bir dram ve suç filmi...
 
Evet... :)

Ben dublajsız filmleri çok severim...

Türkçe dublajlısını bulabilirsem link veririm sana...
 
Güzel söz... :)

Birde, film Fransızca... :):)
 
BİLEK KESENLER: BİR AŞK HİKAYESİ

wristcutters.jpg


Tür:Romantik/Fantastik/Dram
Yönetmen:Goran Dukic
Senaryo:Goran Dukic, Etgar Keret
Görüntü Yönetmeni:Vanja Cernjul
Süre:88 dk.
Yapım:2006, ABD
Oyuncular:Patrick Fugit, Shannyn Sossamon, Shea Whigham, Tom Waits, Will Arnett, Cameron Bowen, John Hawkes, Leslie Bibb

IMDB:7.4

Zia, kız arkadaşı Desiree'den ayrılınca yaşadığı acıya dayanamaz ve intihar eder. Acısını sonlandırmanın yolunu ölümde bulacağını sanırken hiç beklemediği bir şekilde büyük bir yanılgıya düştüğünü anlar. Gözünü, sadece intihar edenlerin var olduğu bir dünyada açar.

Ölüm sonrası bir dünyadır burası; tuhaftır, gerçek yaşam kadar acımasızdır; hatta belki de daha fazla... Acılarsa yok olmamıştır. Ama yine de Zia için bir umut vardır. Çünkü ilginç bir şekilde Desiree'nin de intihar ettiğini öğrenmiştir. Tanıştığı bir rock şarkıcısı ve ısrarla bir yanlışlık sonucu orda olduğunu savunan bir otostopçu ile Desiree'nin peşine düşer. Barlarında sadece intihar etmiş elemanları olan Nirvana ve Joy Division gibi grupların şarkılarının çalındığı bu garip dünyanın kasvetli atmosferinde, tuhaf bir yolculuğa çıkarlar.

2006 Sundance Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nün sahibi olan bu son derece ilginç film, kara mizah anlayışı ve ilginç karakterleri ile yılın önemli bağımsızlarından...
 
DÖVÜŞÇÜ

The-Fighter-poster.jpg


Tür:Dram/Biyografi
Yönetmen:David O. Russell
Senaryo: Keith Dorrington, Eric Johnson, Paul Tamasy
Görüntü Yönetmeni:Hoyte Van Hoytema
Süre:115 dk.
Yapım:2010, ABD
Oyuncular:Christian Bale, Mark Wahlberg, Melissa Leo, Amy Adams, Jack McGee

IMDB:8.3

Filmi az evel izledim... Yani bu yorumu sıcağı sıcağına yapıyorum... Film öncelikle boks filmi olarak görülmemeli... Aile ilişkileri ve karakterlerin yaşamları ön planda... Karakterler de oldukça ilgi çekici... Kokain bağımlısı ve eski bir boksör olan bir abi, boksör oğlunun menajeri olan bir anne, babaları farklı kişiler olan 7 kardeş... Bütün bunların üstüne filmin gerçek hayattan alınması da ayrı bir olay... Orta siklet boks şampiyonu olan İrlanda asıllı Mickey Ward'ün gerçek hayat hikayesi anlatılıyor filmde... Oyunculuklara gelirsek, performanslar kesinlikle üst düzey... Özellikle Christian Bale'in oyunculuğuna bayıldım... Son filmlerinde çıtayı yükselten Mark Wahlberg'de oldukça iyiydi... Bu sene Oscar törenlerinde oldukça ses getirecek bir yapım diyebilirim... En iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi yönetmen ve en iyi film gibi önemli dallarda adaylık alması çok yüksek görünüyor... Bu dallardan en az birinden ödül alacağını düşünüyorum... Film aralık ayında ABD'de gösterime girdi... Fakat henüz ülkemizde gösterimde değil... 11 şubat tarihinde Türkiye'de gösterime girecek...
 
TANRI KENT

MV5BMjA4ODQ3ODkzNV5BMl5BanBnXkFtZTYwOTc4NDI3._V1_SX640_SY720_.jpg

[SIZE=3][FONT=arial][SIZE=2]
Tür: Dram
[/SIZE][SIZE=2][SIZE=2]Yönetmen:[/SIZE] Fermando Meirelles, Katia Lund[/SIZE]
[/FONT][/SIZE]Senaryo: Paulo Lins (Kitap), Braulio Mantovani
Süre: 135 dk.
Yapım: 2002, Brezilya
Oyuncular: Alexandre Rodrigues, Leandro Firmino da Hora, Seu Jorge, Matheus Nachtergaela, Douglas Silva

IMDB: 8.7

[FONT=Tahoma]60’lı yıllarda geçen film, gücünü uyuşturucu savaşlarından alan Tanrıkent’in hikayesini anlatmaktadır...Filmde, arka sokaklarda yaşayan iki arkadaşın hikayesini takip etmeye başlarız. Kendilerine farklı yollar seçen çocukların gözünden Tanrıkent’in yokedici gelişimine tanıklık ederiz... Tanrıkent, Rio De Janerio’nun suç dolu gecekondu mahallelerinden geçen, izleyiciyi altüst eden harika bir film...[/FONT]
 
KUSURSUZ DÜNYA

perfectworld.jpg


Tür: Dram
Yönetmen: Clint Eastwood
Senaryo: John Lee Hancock
Süre: 138 dk.
Yapım: 1993, ABD
Oyuncular: Kevin Costner, Clint Eastwood, Laura Dern, T.J. Lowther

IMDB:7.4

Konusu:

Butch Haynes ve Terry Pugh, hapishaneden kaçan iki mahkûmdur. Teksas civarlarındaki bir kasabadan Phillip Perry adlı küçük çocuğu rehin alarak sınıra doğru yola çıkarlar. Çocuğa kötü davranması sebebiyle Butch, Terry'i öldürür. Artık sınıra doğru iki kişi yola devam etmektedirler. Phillip ile Butch'ın yolculuğu, suçlu-çocuk ilişkisinin ötesinde Butch'ın içindeki insanı ortayaçıkarmasıyla farklı bir boyut kazanır. Öte yandan bölgedeki tüm yolları ve hatta yolların üzerindeki çukurları bile ezbere bilen Teksas polisi Red Garnett ile suç bilimcisi Sally Gerber onları takip etmektedir.
 
Ben böyle doğa olayları ile ilgili filmleri seviyorum deprem-yangın-sel-yanardağ -buz dağı gibi tavsiyeniz olacakmı :)
 
Liljan;

Şu filmler var o konularla ilgili...

-Yarından Sonra
-Twister
-2012
-Sel
-Derin Darbe
-Dikey Limit
-Armageddon
-The Core

Bu filmler felaket filmleri... İstersen daha sonra link de verebilirim... Burda sanırım link vermek yasak...
 
Üst Alt