Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile ilgili değişiklik önergeleri [G]

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
673
Mesajlar
57,973
Reaksiyonlar
331
Aşağıdaki konu güncelliğini kaybetmiştir. Lütfen dikkate almayın.
Şu anda sadece bilgilendirme amaçlı olarak yayınlanmaktadır.



Arkadaşlar, dün, TBMM'de görüşülmekte olan yeni Sos Sig. ve Gen. Sağ. Sig. Kanunu'ndaki bir çelişki ile ilgili olarak Sayın Lokman Ayva'ya bir öneri/mesaj yazmıştım. Bugün, -o konuyla ilgili olmasa da- bir cevap geldi.
Aşağıda, Sayın Lokman Ayva'nın, görüşülmekte olan Tasarı ile ilgili olarak hazırladığı değişiklik önergelerini göreceksiniz. Görüş ve önerilerinizi çok hızlı bir şekilde yazarsanız, derhal kendisine ileteceğim. Geç kalmış olmayalım....

Sayın Lokman Ayva' Alıntı:
[SIZE=4]Degerli Bulent merhaba;

Senin ve arkadaslarimizin konuyu yakinen takp etmenize sevindim. Hazirlattigim degisiklik onergelerini gonderiyorum. Inceler ve goruslerinizi bildirirseniz sevinirim. Ilgililerle gorusmelerim devam ediyor. Henuz kesin su olacak demek icin erken. Ayni gorusu paylastigim insan sayisinda artis var. Kulus faaliyetlerimiz olumlu gidiyor. Sanirim basaracagiz. Dua edin.

  • 1- TBMM Başkanlığına
    Görüşülmekte olan 1/1008 sıra sayılı SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI’nın Geçici 1 inci maddesinin 2 inci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

    “Ancak, gerek işe girmeden önce veya gerekse işe girdikten sonra oluşsun bu kanunun 4 cü maddesinin (c) bendi uyarınca T.C. Emekli Sandığı Kanuna tabi olanlardan yüzde 40 ve daha fazla oranda özrü olanlar ile 4 cü maddenin (a ) bendi uyarıca 506 ve 2925 Sayılı Kanunlara tabi olanlardan sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar hakkında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır.

    Gerekçe;
    Sakatlığı sebebiyle %40 ve daha fazla oranda raporu olan özürlülerin T.C. Emekli Sandığı’ndan emekliliğinde doğuştan daha özürlü olsa bile halen rapor tarihine göre emeklilik işlemi yapılmakta ayrıca SSK’dan emeklilik ile T.C. Emeklilik arasında norm ve standart farkı olmaktadır. Bu değişiklik ile özürlü olup da bağımlı çalışan memur ve işçiler arasındaki standart farklılığı giderilmektedir.

    2- TBMM Başkanlığına
    Görüşülmekte olan 1/1008 sıra sayılı SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI’nın bazı maddelerinde var olan “arıza” kelimesinin “özrü” kelimesi ile değiştirilerek redakte edilmesini arz ve teklif ederiz.

    3- TBMM Başkanlığına
    Görüşülmekte olan 1/1008 sıra sayılı SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI’nın “Malul Sayılma” başlıklı 25 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek şartıyla aşağıdaki fıkranın eklenmesinin ve sonraki fıkraların da buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

    “Malul sayılan kişiye öncelikle aylık bağlanması yerine başka bir iş yaptırılıp yaptırılmayacağı veya mesleki eğitimden geçmesi halinde iş yapıp yapamayacağının belirlenmesi için sekretaryasını Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın yapacağı ve üyeleri arasında, bir insan kaynakları uzmanı, bir psikiyatrist, bir psikolog, bir rehabilitasyon uzmanı, rahatsızlığı ile ilgili branş hekimi, bir sosyal güvenlik müfettişi-denetçisi veya sosyal güvenlik uzmanı, ilgili dernek-vakıf temsilcisinin bulunduğu kurul tarafından karara bağlanır. Kurul malül sayılan kişinin çalışabileceği veya mesleki eğitimden sonra çalışabileceği kararına varırsa kişiye uygun iş bulması yada uygun iş buluncaya kadar mesleki eğitimden geçirmesi için İş-Kur’a görev verilir. İş-Kur’un uygun iş bulması yada eğitimi sonrası iş bulması halinde kişi bulunan işe gitmez ise malulluk aylığı kesilir. Bunun dışında eğitimin devamı ile iş bulununcaya kadar kendisine malüllük aylığı verilir.”

    Gerekçe;
    Genç yaşta rahatsızlanarak malul sayılan kişilere aylık bağlayarak kendilerine evlerinde mahkum haline getirmenin önlenmesi ile bu kişilerin başkalarına bağımlı insan haline getirilmesinin önlenmesi amacıyla bu tür düzenleme yapılmıştır. Ancak, malul sayılan kişi çalışmayı, üretmeyi, sosyal hayata atılmayı düşünmüyor veya istemiyor ise kendisine yine malulluk aylığı bağlanacaktır.

    Malul sayılma
    MADDE 25.- Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûllük sigortası bakımından malûl sayılır.
    Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60'ını kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya arızası sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.
    Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

    Lokman AYVA
    ISTANBUL MILLETVEKILI
    AK PARTI MKYK UYESI
    www.lokmanayva.net
    www.akparti.org.tr/okm
[/SIZE]
 
3. maddeye eklenmek istenen fıkraya şiddetle karşıyım. Emekli olmak isteyen bir engellinin bu isteğinin kurulacak bir komisyonun keyfine bağlanması kabul edilemez.

Fıkrada "Ancak, malul sayılan kişi çalışmayı, üretmeyi, sosyal hayata atılmayı düşünmüyor veya istemiyor ise kendisine yine malulluk aylığı bağlanacaktır. " şeklindeki eklenti keyfi uygulamalarla devre dışı kalabilir.

Engellilerin çalışıp üretim ilişkileri içine alınması amacıyla ortaya atıldığı açık olan bu öneri uygulamada engellilerin "çalışabilecekleri" gerekçesiyle emeklilik başvurularının reddiyle sonuçlanabilir kanaatindeyim. Sözkonusu kurulun bu uygulamada ele alacağı değerlendirme kriterleri, oldukça özgün gerekçelerle emekli olmak isteyen engellilerin bu taleplerinin anlaşılamamasıyla sonuçlanırsa ne olacak???

Önerilerde malüllük maası baglanmadan önce kişinin mesleki egitime ve işkura yönlendirilecegi yazıyor. İşkurdan saglanacak işten kasıt asgari ücret ve çok iyi bildigimiz calışma kosullarıdır. Bu kosulların reddi maasın kesilmesine yol açar deniliyor. Bunları kabul edemeyiz. Eğer malül bir engelli maas alıyorken gerçek anlamda hayatını kazanabilecegi bir iş bulursa o takdirde zaten sosyal güvenlik kurumuna tabi olması gerektiğinden ilgili maasını kesersiniz olur biter. Yani malüllük maası alan biri kayıtlı olarak sosyal güvenlik kapsamına girdiği anda malüllük maasını kesersiniz. Aksi takdirde hiçbir şekil ve gerekçe altında bu maaşa baglanma hakkı sorgulanmamalıdır.
 
merhaba Oturanboğa
Bence Özürlülerin erken emekliliği açısından Sayın lokma AYVA görüşlerimizi de dikkate alarak bir değişiklik önergesi sunmayı düşünmüş ve bunu da bizimle paylaşmıştır.
Bence çok doğru bir yaklaşım.
Çünkü söz konusu tasarıya göre Özürlü kontenjanından işe girenler direkt olarak 15 yılda emekli olurken gerek işe girmeden özürlü olup, raporu olmayanlar ile gerekse çalışırken özürlü olanlara Vergi İndirim Belgesi almak şartı ile emeklilik hakkı tanınmaktadır.
Kısaca Memurlarda İşciler gibi 506 sayılı yasanın 60/C maddesinin (b) alt bendi gereğince emekli olacaklardır.
Önemli olan söz konusu değişiklik önergesinin düşünülüp, Meclise verilmesidir.
Ancak hala ben verilip verilmediğini bilmiyorum.
Verildi ve kabul edildi ise artık işci ve memur ayrımı ortadan kalkacaktır.
Saygılarımla
Mustafa ÇİFTCİOĞLU
 
Bunlarla beraber çalıan engelli personelin vergi oranlarının yeniden düzenlenmesi..... Ssk da olan pirimlerin aşağı çekilmesi bu konu engelliler yasasında çıkması beklendi olmadı belki bu yasada olur.... özelleşen işyerlerindeki engelli işçi personelin iş garantisi konusunda netlik kazandırılması ..... Işe yeni alınacak engelli personelin raporlarının daha sıkı tutulması bahse olunan heyetin bu konuda oluşturulması....teşekkür ediyoruz.
 
Bu gelen cevap, bizim üzerininde durduğumuz konu ile alakalı değil ki....
Emekli sandığı ve ssk tamam aynı şartlarda emekli olsun ancak yasanın bir yarısı yeni işe girenleri diğer yarısınıda geçici 87. madde kapsamasın. Yeni işe girenler erken emekli olacakken eskiden çalışıyor olan kişiler yasadan sonra işe giren kişilere göre daha geç emekli olacakları için mağdur olacaklar. Bence bununla ilgili bir bilgi verilmeli.
 
TATLIMM;

Sayın Tatlımm;
Söylediğinizden tam olarak net bir şey çıkartamadım.
Öncelikle şu konuda anlaşalım.
1- Zaten özürlü kontenjanından dolayı işe girenler 15 fiili hizmet yılında emekli oluyor.
2- (Bence asıl sorun burda idi.) özürlü olmasına rağmen sakatlık kontenjanından yararlanmaksızın göreve girenler ile, çalışırken yani sonradan özürlü olanlara erken emeklilik hakkı verilmiyordu.
Şimdi yine özürlü kontenjanından işe girenler 15 yılda, özürlü kontenjanından girmeyenler ile sonradan özürlü olanlara bir hak verilmeye çalışılıyor. Bu durumda olan arakadaşlara eğer rapor oranın % 40 ila % 50 arasında ise 18 yılda, % 50 ila % 60 arasında olanlara da 16 yılda erken emeklilik hakkı verilmek istenilmektedir.
Unutmayınki şu ana kadar yukarıdaki şartlara sahip memurlar en en 25-30 yıl arasında çalışmak zorunda idi.
Bunun neresinde mağdurluk söz konusu. Diyelimki siz sağlam statüde 20 yaşında işe girdiniz. bu konu oluşmadan önce enaz 58 yaşında emekli olacaktınız. yani 16 veya 18 yıl değil yaklaşık 38 yıl çalışmak zorunda kalacaktınız.
Bizler işci, memur ve bağ kurlu özürlülerin aynı şartlarda emekli olması için mücadele vermiyormuyuz.
İşte bu madde onu düzenliyor. Bence bu şekilde çıkmasının hiç bir sakıncası yok.
Sayın Oturanboğada gayet iyi bilirki biz bunun bu şekilde olması için çok mücadele verdik. ama kampanyalara katılanların sayısı parmakla gösterilecek kadar az oldu malesef
Saygılarımla
 
Bir numaralı önerge: Çok yerinde. İşe girdikten sonra iş gücü kaybı oluşan memurların (da) erken emeklilik isteme hakkından yararlanabilmesini düzenliyor. Aylardır istediğimiz bir düzenleme. Destekliyoruz.

İki numaralı önerge: Bence yanlış bir öneri. Bence yasada olması gereken şey, kişinin hangi sakatlığının/arızasının/özrünün/hastalığının olduğu değildir. Yasayı ilgilendiren çey, kişide meydana gelen İŞ GÜCÜ KAYBIdır.
Biraz açacak olursam; kişinin sakatlık oranı ile, iş gücü kaybı oranı aynı şey değildir. Benim %95 sakatlık oranım var, ama oturarak ve ellerimi kullanarak pekiala iş yapabilirim. Dolayısıyla yasa benim sakatlığımla değili, iş gücü kaybı oranımla ilgilenmelidir.
Bu bağlamda "'arıza' yerine "özrü' kelimesi kullanılsın" önerisine katılmıyorum. Bence 'arıza' kelimesi yerine, 'hastalık/sakatlık/iş gücü kaybı' ibaresi kullanılmalıdır. Bu üçlü kullanımla, metindeki dilin bozulmasının da önüne geçilmiş olur.

Not: Metinde 'arıza' kelimesi bazen "hastalık" kelimesi yerine kullanılmış bazense hastalık ve arıza kelimeleri yan yana kullanılmış. Kötü bir dil...

Üç numaralı önerge: Bu öneriyi ben de Pegasus gibi çok hatalı buldum. Niyet iyi olsa bile;
1- Gerekçesi ile madde arasında uyumsuzluk var: gerekçedeki şu ibare maddede karşılık bulmuyor: "Ancak, malul sayılan kişi çalışmayı, üretmeyi, sosyal hayata atılmayı düşünmüyor veya istemiyor ise kendisine yine malulluk aylığı bağlanacaktır."
Bilakis maddeye göre, iş-kur ve Özürlüler İdaresinde oluşturulacak kurulun bulduğu işe gitmek zorunlu hale getiriliyor. Bu da pratikte büyük sakıncalar doğurur...
* Böylesi bir kurulun ülke genelindeki maluliyet müracaatlarına yetişmesi çok zor ve bürokratik yük olacaktır
* Malulen emekli adayı olan kişinin, çoğu zaman bu kurul, kurs ya da diğer görüşmelere gidiş-gelişi (madden, zaman açısında, sağlık açısından) büyük sorun yaratacaktır. Ülkemizdeki bürokratik oligarşinin yarattığı bıkkınlık malum!..
* Kişilerim, istemedikleri mesleklere yönlendirilme riskleri vardır. Ve dahası dayatma söz konusu olacaktır. Aksi halde malüllük maaşının kesilmesi tehdidi olacak...
* Velev ki herşey yolunda gitse, kişi eğitim alsa ve işe yerleştirilse, sanıyor musunuz ki alacağı maaş malulen emekli olduğunda alacağı maaş kadar olacaktır! Bu neredeyse imkansız! Kimse emekli maaşı almaktansa, bunu kestirip, çalışarak daha az maaş almak istemez.
vs. vs. vs.

Böylesi bir düzenleme yerine, malulen emekli olanarın çalışmasını özendirici başka ve basit düzenlemeler yapılabilir. Daha önce de dile getirmiştim öneriyi, aynen aktarıyorum:
Bu görüşlerinize kısmet katılmakla birlikte, kısmen de katılmıyorum.
Şu konuda aynı görüşteyiz: Elbette çalışmak isteyen kişi/çalışabilecek gücü olan kişi, çalışmalıdır. Ve elbette çalışmasının önünde hiçbir engel olmamalıdır. Ve evet, bugün malulen emekli olan kişi istese de çalışamamaktadır. Ve evet, bu haksızlıktır.
Peki, bu haksızlığı nasıl düzeltiriz? Çok basit! 506 sayılı yasada maluliyet aylığının kesilmesi ve yeniden başlaması konusunu düzenleyen 58. maddesindeki şu ibareyi değiştirerek:”Malullük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların malullük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihten başlayarak kesilir.”.
Bu madde, tıpkı yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmasında olduğu gibi, şu şekilde düzenlenirse, malulen emekli olanların çalışmasının önündeki engeli kaldırmış oluruz: “Bu Kanuna göre malullük aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların, yazılı talepte bulunmaları halinde, malullük aylıklarının ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden % 30 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir.[...]”.

Böylesi bir düzenlemeyle hem çalışma gücü kaybı oranları yüksek olan ve bundan dolayı piyasa koşullarında çalışmakta güçlük çekebilecek olan kişilerin maluliyet maaşıyla desteklenmesine devam olunur, hem bu kişilerin yeniden çalışmasının önündeki engeller kaldırılır ve bu kişilerin iş yaşamına –ve sosyal yaşama- katılması sağlanmış olur, ve hem de bu kişilerin Destek Pirimi ödeyerek sosyal güvenlik sistemine katkıda bulunması sağlanmış olur.

******************
Bunların yanı sıra, şu önerimizin de değerlendirmeye alınmasını istiyoruz:

Malumunuz, yeni tasarı, iş gücü kaybı olan kişilerin emeklilikleri ile ilgili olarak birçok yeni düzenleme öngörüyor. Bu yeniliklerden birisi, "Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları"nın düzenlendiği 28. madde. Bu madde, Tasarı yasalaştıktan sonra ilk kez sigortalı olacakları kapsıyor. Tasarı yasalaşmadan önce ilk sigortalılığı olanlar için ise, "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır." deniliyor.
Şimdi, konu şu: Bu düzenlemeye göre, Tasarı yasalaşmadan önce ilk sigortalılıkları olan kişiler, kendileriyle aynı sakatlık oranına sahip oldukları halde, tasarı yasalaştıktan sonra ilk kez sigortalı olanlara göre, daha geç emekli olacaklardır. Yani, tasarı ile yapılan iyileştirmelerden yararlanamayacaklardır.
Bir örnek verecek olursam:
Ali 2002 yılında işe başlamış ve %50 işgücü kaybı raporu ile vergi indirimden yaralanmış olsun. Bu durumda 506 sayılı ssk kanunun geçici 87. maddesine göre, 3 yıldan az sigorta süresi olduğu için 19 yıl ve 4240 gün pirim ödeyerek emekli olacak. Oysa yeni tasarıya göre %50 iş gücü kaybı olan birisi, "16 yıldan beri sigortalı olması ve 4320 gün" pirim ödemeleri halinde emekli olacak. Yani, sadece tasarıdan önce çalışıyor diye, aynı iş gücü kaybı olan kişiler, 3 yıl mağdur edilmiş oluyorlar.

Soru(nu)muzu bu şekilde anlatabildiğimi varsayarak, bu çelişkinin giderilmesi için, sizlerin dikkatini çekmek istedik.
Tasarıya şöyle bir ekleme yapılarak, sorunun ortadan kaldırılabileceğini düşünüyoruz: "bu tasarı yasalaştığı tarihten önce ilk sigortalılığı başlamış olan kişilerin emeklilikleri ile ilgili düzenlemelerde, bu tasarı ve 506 sayılı yasadaki düzenlemeler arasında, sigortalı için lehte olan hükümler uygulanır."
 
mustafa7636883, TATLIMM'ın dile getirdiği şey, yukarıdaki 3 öneri ile ilgili değil. TATLIMM, yukarıda kırmızı ile yazdığımın öneriden bahsediyor. Bu öneriyi dün Sayın Ayva'ya iletmiştim, konuyla ilgili görüş yazmamasını eleştirdi TATLIMM.

Arkadaşlar, yıkarıdaki görüşler hakkında yorum yazın lütfen. Ona göre son şeklini verip, Sayın Ayva'ya ileteceğim...
 
Sayın Oturanboğa
Bu gün internet sitelerinden okuduğuma göre, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının dün akşam itibariyle Kanunlaştığı yazıyordu.
Şayet TBMM Genel kurulunda kabul edildi ise biz burada boşuna tartışıyoruz olmuyor mu?
Bir bilginiz varsa aydınlatırsanız memnun olurum.
Saygılar
 
Bu tasarının 1-2 günde yasalaşması imkansız bişey. Bahsi geçen haberleri bilmiyorum ama, bence konu tasarının yasalaşması değil, hükümetle muhalaefet arasında sağlanan bir anlaşmadır. Tasarının Temel Kanun olarak görüşülüp görüşülmeyeceği hakkında bir uzlaşma çabası vardı. Bence odur...

Tasarı şu an Gündemde: www.tbmm.gov.tr/develop/owa/kanun_tasarisi_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_no=31082
 
bende istiyorumki ayni avrupadaki sakatlik insan haklari uygulansin.....
 
mustafa7636883, kabul edilen ve yasalaşan tasarı, "Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı"dır. Kurumların birleştirilmesini sağlayan bir yasa. Bizimki ise, "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı"

Emekli Sandığı, Bağ - Kur ve SSK tek çatı altında toplandı. Şimdi bu kurumların üyeleri arasında aylık bağlama oranı, prim ödeme günü gibi farklılıkların ortadan kaldırılması gündemde. Reformun ikinci ayağını oluşturan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın ise gelecek hafta yasalaşması bekleniyor. Öngörülen yürürlük tarihi ise 1 Ocak 2007
Milliyet
 
Yukarıdaki görüşlerimi biraz önce (15 Nisan 2006 Cumartesi 19:00) Sayın Lokman Ayva'ya ilettim. Cevap gelince elbette paylaşacağım...
 
Hala bir ses yok. Siz de merak etmiyor msuunuz arkadaşlar?..
 
Bizde merak içerisindeyiz. Sanırım bu gün anılan kanun görüşülüp karara bağlanacak.
Belki de Sayın Lokman AYVA diğer milletvekili arkadaşları ile bir görüşme içerisinde olduğundan cevap verememiş olabilir
Yada bizler öyle düşünmek ve umutsuzluğa kapılmamak durumundayız.
Gerçek olan bir şey varsa Size de göndermiş olduğu değişiklik önergelerinden 1. önerge gerçekten işci ve memur arasındaki engelli emekliliğini eşit hale getirmektedir.
Umarım önergeler verilir, umarım önergeler kabul edilir, umarım çalışan engellilerin emekliliği arasındaki farklar ortadan kaldırılır.
Saygılarımla
 
Merak ediyoruz. Ancak ne soruna ışık tutulabildi, nede konuya merhem olabilecek bir cevap geldi.....
 
bence iki yerden maaş alma yetkisi verilse biz özürlüler için daha iyi olacak tek maaş yetmiyo çünkü
 
Bu arada Sayın Ayva'nın 3. nerisi ile ilgili olarak şu bilgiyi de unutmamak gerek:
Emekli Sandığı'nda malulen emekli olanlar SSK'ya Destek Pirimi ödeyerek çalışabiliyorlar (ve hatta normal pirim ödeyerek 15 yılda 3600 gün pirimle oradan da emekli olup maaş alabiliyorlar). Ama bu hak SSK'dan malulen emekli olanlara tanınmıyor!! Onlar ancak emekli maaşlarını tamamen kestirerek yeniden çalışabilirler...
Bu bağlamda, yukarıda itiraz ettiğim konunun doğruluğu daha bir gözler önüne seriliyor. Bırakalım malulen emekli olan kişiler de istedikleri zaman -gerekli pirimleri yatırmak koşuluyla- çalışsın...
 
evet bu hak ssk dan emekli olanlara da tanınmalı?Sizden ricam
bu isteğimizi de Sn Lokman beye iletirmisiniz?
 
İlettim tabii hakandogualp.
Aynı konuda bugün de mesaj yazdım Lokman Ayva'ya.
 
Sayın Oturanboğa,
Dün gece itibariyle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının yaklaşık 70-80 maddesinin kabul edildiğini öğrendim.
Ancak Sayın Lokman AYVA'nın vermeyi düşündüğü önergelerin verilip verilmediği ile, verildi ise kabul edilip, edilmediğini bilemiyorum.
Sizin bu konuda son bir bilginiz veya duyumunuz var mı?
Saygılar
 
1 numaralı önerge dün görüşülmemiş. Geçici maddeler en son görüşülür...
Diğer önergeler hakkında bilgiler:



İki numaralı önerge kabul edilmiş:

MADDE 13.-

BAŞKAN - Bu madde üzerinde de bir önerge var; önergeyi okutuyorum:

  • Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
    Görüşülecek olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesindeki "arızaya" ibaresinin çıkarılıp yerine "özre" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederim.
    Lokman Ayva
    İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - "Özre" ibaresinin "özüre" diye değiştirilmesi halinde uygun görüşle arz ederiz.
BAŞKAN - Önerge sahibi bu değişikliğe ne diyor?
LOKMAN AYVA (İstanbul) - Uygundur.
Gerekçe:
Bu durumlar için kullanılan kelime sakatlık, özürlülük veya engelliliktir. Arıza kelimesi kavram kargaşasına yol açmaktadır. Ayrıca toplumsal kullanımda arıza kelimesi makineler için daha çok kullanılmakta ve insanlar için kullanılmamaktadır. Mesela; kamyonun arızalanması.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

***
2 numaralı önerge -çok şükür- kabul edilmemiş

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, milletimizin aziz vekilleri, Aziz Milletimizin temsilcileri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bir vatandaş, böyle bir havada dışarı çıkıyor ve şiddetli bir yağmur yağınca da bir dükkâna sığınıyor. Dükkânda tabut satılıyor. Daha sonra yağmur durunca, dükkân sahibiyle de hoş sohbet. Ayrılırken diyor ki, tabut satan dükkân sahibine, "iyi müşteriler efendim." Dükkân sahibi de "inşallah, bekleriz efendim sizi de bir gün" diyor.

Şimdi, onun hesabı, bizim bu kanunda aslında Özürlüler Kanununda iyilik mi, kötülük mü tam belli olmuyor. Çünkü, insanlara öyle şeyler yapıyoruz ki, neredeyse, iyiliği, güzelliği çalışmak yerine, böyle sosyal haklar vererek, dinlenmeye, hatta, biraz da tembellik yapmayı tavsiye etmiş gibi oluyoruz.
Şimdi, ben şahsen özürlülerle ilgili incelediğimizde bu kanunun son derece iyi hükümler getirdiğini biliyoruz ve vatandaşlarımız açısından son derece önemli hükümler içeriyor.

Burada şöyle bir durum var biraz önceki fıkraya benzetirsek: Malulen emeklilik konusunda son derece lehte hükümler var; fakat, bunlar, biraz, kaş yaparken göz çıkartalım hükmünde olabilir. Nedir bu? Şimdi, malulen emeklilik dediğimiz hüküm şu değerli milletvekillerim: Bir özürlünün, bir kişinin yüzde 60 oranında işgücü kaybı halinde bu kişi emeklilik hakkını elde ediyor. Sağlam girdi, çalışırken sakatlandı yüzde 60 oranında, bu kişi emekli olabiliyor. Mesela, benim oranım yüzde 100. Şimdi, kanuna göre bu kişi evinde rahat rahat yatabilir. Diyelim ki, bir kişi 20 yaşında işe girdi 30 yaşında bu hükmü alıyor, bunun da ömrü 70 yıl olsun 40 yıl evinde yatacak. Şimdi, o ortamdaki sosyal psikolojik durumu da düşünürseniz sürekli evinde kalacak. Çünkü "sakatlandım" işte "işe yaramıyorum" duygusuyla sosyal hayatı da bitmiş olacak. Bu noktada şöyle bir düzenleme yapılabilseydi çok da faydalı olabilirdi gibi geldi bize: Biz bu kişilere meslek değiştirme şansı verelim. Mesela, kamyon şoförü, kaza geçirdi görme yeteneğini kaybetti veya yürüyemiyor, kolunun birini kaybetti. Bu kişi yeni bir mesleğe geçsin, mesleğinde iş buluncaya kadar biz buna malullük maaşını ödeyelim; ama, iş bulursa da bu maaşı kesip o normal çalıştığı ücretini alsın; eğer, iş teklif edersek de kabul etmezse, makul bir işi teklif eder kabul ezmezse de bunun maaşını keselim. Neden? Çünkü, hakikaten bu kul hakkıdır, hepimizin bu memleketin kalkınmasına, gelişmesine katkıda bulunmamız lazım, özürlüyüz diye kenarda oturma hakkımız ve şansımız yok. O noktada böyle bir katkımız olabilir diye düşündük.

Bir de kanunda arızalı hükümleri vardı; onları da, sağ olsun, Sayın Bakanımız ve komisyonumuzun, sizlerin de oylarıyla uygun görüldü, bundan sonra da değiştirilecek tahmin ediyorum. Bu noktada, böyle güzel değişikliklerin, zenginleşmesi adına önermiş olduk; kanunumuzun zenginleşmesi, memleketimizin ve milletimizin daha iyi şartlara ulaşması ve gelecekle ilgili daha çok ilgili olduğu için bu kanun da önemli diye düşünüyorum ve Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)


Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısının malul sayılma başlıklı 25 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve sonraki fıkraların da buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederim.

Lokman Ayva
İstanbul

  • "Malul sayılan kişiye öncelikle aylık bağlanması yerine başka bir iş yaptırılıp yaptırılmayacağı veya meslekî eğitimden geçmesi halinde iş yapıp yapamayacağının belirlenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde oluşturulacak ve üyeleri arasında, insan kaynakları uzmanı, psikolog, rehabilitasyon uzmanı, rahatsızlığı ile ilgili branş hekimi, sosyal güvenlik müfettişi-denetçisi veya sosyal güvenlik uzmanı, ilgili dernek-vakıf temsilcisinin bulunduğu kurul tarafından karara bağlanır. Kurul malul sayılan kişinin çalışabileceği veya meslekî eğitimden sonra çalışabileceği kararına varırsa kişiye uygun iş bulması ya da uygun iş buluncaya kadar meslekî eğitimden geçirmesi için İşkur'a görev verilir. İşkur'un uygun iş bulması ya da eğitimi sonrası iş bulması halinde kişi bulunan makul işe gitmez ise malullük aylığı kesilir. Bunun dışında eğitimin devamı ile iş bulununcaya kadar kendisine malullük aylığı verilir. Bu maddeyle oluşturulan kurulun çalışma usul ve esasları hazırlanacak Bakanlık tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Bu son önerge en aykırı olanı. Onunla işleme başlıyoruz.
Komisyon önergeye katıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Sayın Ayva, gerekçeyi mi okutalım, konuşacak mısınız?
LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:
Genç yaşta rahatsızlanarak malul sayılan kişilere aylık bağlayarak kendilerine evlerinde mahkûm haline getirmenin önlenmesi ile bu kişilerin başkalarına bağımlı insan haline getirilmesinin önlenmesi amacıyla bu tür düzenleme yapılmıştır. Ancak, malul sayılan kişi, çalışmayı, üretmeyi, sosyal hayata atılmayı düşünmüyor veya istemiyor ise, kendisine, yine, malullük aylığı bağlanacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Kaynak: TBMM 18 Nisan 2006 genel kurul tutanakları
 
Tamam herşey güzelde bu konu başlığının açılmasına neden olan hatta örneklerle süslediğimiz çelişki ile ilgili bir gelişme yok mu ???

Sanırım konunun dışına çıkıldı.
 
Sgy tasarisi kanunlaşti

TBMM Genel Kurulu'nda emeklilik yaşını ve prim gün sayısını yeniden düzenleyen 'tek çatı' ile sağlık sigortalarının önemli ayaklarından birini oluşturan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı kanunlaştı.

Genel Kurul'da iki gün süren görüşmeler sonunda kabul edilen yasa, sosyal güvenlik sisteminde emeklilik başta olmak üzere köklü değişiklikler getiriyor. Hükümet tarafından geçen yıl TBMM'ye gönderilen 122 maddelik tasarı, Genel Kurul'da temel yasa olarak 6 bölüm halinde görüşüldü. CHP'nin muhalefet ederek oturumlara katılmadığı yasa 1 Ocak 2007'de yürürlüğe girecek. Yasayla getirilen yeni bazı düzenlemeler ise şöyle:

"Yasayla emeklilik için 9 bin prim işgünü gerekecek. Ancak 9 bin prim işgünü kademeli olarak uygulanacak. Yasanın yürürlüğe gireceği 1.1.2007 ile 31.12.2007 tarihleri arasında ilk defa sigortalı olanlar için emekliliklerinde 7100 gün şartı aranacak. İlk defa 1.1.2008 tarihinden itibaren sigortalı olanlar için ise her takvim yılı başında 7100 güne 100 gün eklenerek ve 9 bin günü geçmemek üzere uygulanacak. Böylece 9 bin prim günü uygulaması fiili olarak 20 yılda yaşama geçirilmiş olacak. Yasaya göre 2048 yılına kadar emeklilik yaşı kademeli olarak artacak. 2048 yılında kadın ve erkek sigortalılar için emeklilik yaşı 65 olacak. Erken yaşlanma nedeniyle emeklilik yaş sınırını da 50 olarak uygulanacak. Yasayla, halen uygulanmakta olan evlilik yardımın kapsamı da genişletiliyor. Buna göre şimdiye kadar evlilik yardımı alamayan erkek çocuklar ile dul eşlere de evlilik yardımı verilecek. Buna göre, evlenmeleri halinde eş ve çocuklara bir defaya mahsus olmak üzere aylık maaş ve gelirlerinin bir yıllık tutarı kadar evlilik yardımı yapılacak. İşçi, memur ya da esnaf ayrımı olmaksızın bebek sahibi olan kadın veya eşlerine altı ay boyunca askeri ücretin yarısı kadar ödeme yapılacak. Sigortalılığı sona eren kadınlar, işinin sona erdiği tarihten itibaren 300 gün içinde doğum yapmaları halinde veya erkekler doğum tarihinden önceki on beş ay içinde en az üç ay prim ödenmiş olmak kaydıyla emzirme ödeneğinden yararlanabilecekler. Ölen sigortalın hak sahiplerine asgari ücretin üç katı tutarında cenaze yardımı yapılacak. Yasaya göre malulen emeklilik için aranacak prim gün sayısı 3 bin 600 günden bin 800 güne inerken, muhtaç duruma düşenler için ise gerekli olan bin 800 günlük prim süresi de 900 güne inecek. Malulen emekli olmak için son on yılda bin 800 gün, muhtaç derecede malul olanlar için ise son beş yıl içinde 900 gün prim ödenmiş olması yeterli olacak. İşsizlik sigortasından maaş alanların sigorta primlerini maaş aldıkları sürece asgari ücret üzerinden devlet ödeyecek. Yurtdışında çalışan ve kesin dönüş yapan gurbetçilerin döviz üzerinden Türkiye'de emeklilik borçlanması yapması uygulamasına da son verilirken, bir gün için 2.5 dolar hesaplamasından vazgeçilerek YTL üzerinden borçlanmaya geçiliyor."

"HERKESE SAĞLIK SİGORTASI YAPILACAK"
Yeni düzenlemeye göre ayrıca, "İsteğe bağlı sigortalılar, sigortalı sayılmayanlardan yeşil kart verilen kişiler, vatansızlar ve sığınmacılar, 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alanlar, şeref aylığı alanlar, vatani tertip aylığı alanlar, 2330 Sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alanlar, SHÇEK Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz yararlananlar, harp malulü aylığı alanlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar, geçici köy korucuları, oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan kişiler, sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir ve aylık bağlanmış olan kişiler, işsizlik ödeneğinden yararlananlar, bunların dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan kişiler, kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilenler, Genel Sağlık Sigortalısı sayılacak. 18 yaşından küçük çocuklar da genel sağlık sigortası kapsamında olacak. Genel Sağlık Sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere koruyucu sağlık hizmetleri, hastalık ve analık nedeniyle ayakta veya yatarak, acil sağlık hizmetleri verilecek. Ayrıca, bu kapsamda 18 yaşına kadar çocukların her türlü tedavileri ile 18 yaşını doldurmamış veya 45 yaşından gün almış kişilerin ortodontik diş protezlerinin belirlenen tutarının yüzde 50'si karşılanacak. Sağlık hizmetleri, kişinin iyileşmesine kadar sürecek. İşe yeni girenlerin genel sağlık sigortasından yararlanmaya başlamaları için 30 gün prim ödemesi yeterli olacak. Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi için 2 YTL, ayaktan tedaviden sağlanan ilaçlar, ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri için ise yüzde 10 ila 20 oranında katılım payı alınacak. Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerden, otelcilik hizmetleri ile öğretim üyesi tarafından sağlanan sağlık hizmetleri için fark alacak. Genel sağlık sigortalıları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, sağlık hizmeti sunucuları arasından istediğini seçme hakkına sahip olacak. Kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortasına tabi olanlar bakımından prime esas kazanç için ücret veya ödenek almak suretiyle çalışanların o ay için hak ettiği ücretler ile ücret dışında kalan her türlü ödeme, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınacak" hükümlerine yer veriliyor.

Düzenlemede ayrıca, "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalıları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının yüzde 20'si olacak. Bunun yüzde 9'u sigortalı hissesi, yüzde 11'i de işveren hissesinden oluşacak. Genel Sağlık Sigortası primi, kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olanlar için prime esas kazancın yüzde 12.5'i olacak. Bunun yüzde 5'i sigortalı, yüzde 7.5'i ise işveren hissesi olarak uygulanacak. Yalnızca Genel Sağlık Sigortası'na tabi olanlar ile isteğe bağlı sigortalıların Genel Sağlık Sigortası primi, prime esas kazancın yüzde 12'si olacak. Devlet, sigortalının prime esas kazancı esas alınarak; malullük, yaşlılık, ölüm sigortaları için yüzde 5 oranında, genel sağlık sigortası için ise yüzde 3 oranında katkı yapacak" esasları bulunuyor.

KAYNAK : WWW.MYNET.COM
 
Murat başeskioğlundan uyarılar

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, "2007 yıl içinde işe başlayanlar her güne 100 gün ilave edilerek 20 yılık bir kademelendirme söz konusu. Bunu 9 bin gün ilan etmenin tasarı gerçeğiyle bağdaşmadığını ifade etmek istiyorum. İşin vahametini anlatma konusunda beceriksiz olduk. 7.8 şiddetinde deprem tabiri var ya. 7.9 şiddetinde deprem sosyal güvenlik açığıdır" dedi.

Başesgioğlu, son 11 yıl içinde Hazine tarafından sosyal güvenlik açıkları için ödenin miktarın 578 milyar YTL (578 katrilyon TL) olduğunu açıklayarak, "Türkiye bir disiplin getirmezse 2050 yılında sosyal güvenlik açığımızın GSMH'yı 2.5 katrilyon lira geçmiş olacak. Bu ne demek yoksulluk demek, bu işsizlik demek. Türkiye'nin bulunmuş olduğu ligden 3-5 kademe aşağı düşmesi demek. Bu millete bu zilleti yoksulluğu çektirme hakkımız yok" ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulu'nda Sosyal Güvenlik Reformu Yasa Tasarısı'nın görüşmeleri sürüyor. Genel Kurul'da dün yapılan görüşmelerde temel yasa olarak ele alınan tasarının, 4 bölümü kabul edilmişti. Bugün, 6 bölümden ibaret olan yasanın son 2 bölümü ele alınacak.

Tasarının görüşmelerine, CHP aldığı karar doğrultusunda yine katılmıyor. Tasarıyla ilgili eleştirilere cevap veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, tasarının ilk aşamasında 9 bin günlük bir prim borçlanması yazıldığını, ancak gelen talepler ve eleştiriler doğrultusunda ve sert bir geçiş olacağı endişesiyle bunu değiştirdiklerini kaydederek, "9 bin güne 20 yılın sonunda ulaşılacak. 2007 yılından itibaren işi başlayanlar için. Bugün çalışanları etkilemiyor. 2007 yıl içinde işe başlayanlar her güne 100 gün ilave edilerek 20 yılık bir kademelendirme söz konusu. Bunu 9 bin gün ilan etmenin tasarı gerçeğiyle bağdaşmadığını ifade etmek istiyorum" diye konuştu.

"İşin vahametini anlatma konusunda beceriksiz olduk" diyen Bakan Başeskioğlu, "7.8 şiddetinde deprem tabiri var ya, 7.9 şiddetinde deprem sosyal güvenlik açığıdır" ifadelerine yer verdi.

Son 11 yılda Hazine tarafından ödenen sosyal güvenlik borçlarının 578 milyar YTL (578 katrilyon TL) olduğunu kaydederek, "578 milyar YTL (578 katrilyon lira), son 11 yılda bu 3 sosyal güvenlik kuruluşunun Hazine'nin kapatmış olduğu açıklar. Hazine borçlanma faiziyle güncellenmiş olsa karşımıza çıkan rakam 578 milyar YTL. Türkiye bir disiplin getirmezse 2050 yılında sosyal güvenlik açığımızın GSMH'yı 2.5 katrilyon lira geçmiş olacak. Bu ne demek yoksulluk demek, bu işsizlik demek Türkiye'nin bulunmuş olduğu ligden 3-5 kademe aşağı düşmek demek. Bu millete bu zilleti yoksulluğu çektirme hakkımız yok" dedi.
WWW.MYNET.COM
 
Biraz sonra tutanakları ekleyeceğim ama, ön bilgi olsun diye yazayım: Emekli sandığına mensup, sonradan iş gücü kaybı oluşan kişilerin emekliliği ile ilgili olarak Sayın Lokman Ayva'nın verdiği önerge, işin yönetmeliklerle düzeltileceği ve zaten kanunun doğası gereği tüm emeklilik standartlarıının eşitleneceği söylemiyle, geri çekilmiş. Yönetmelikler 2007 itibarıyla yürürlüğe girecek ve sonradan iş gücü kaybı oluşan memurlar da emekli olabilecekmiş...
 
İlk soru Sayın Lokman Ayva'dan.
Buyurun Sayın Ayva.

  • LOKMAN AYVA (İstanbul) - Efendim, ben öncelikle teşekkür ediyorum Sayın Başkan; fakat, konu biraz teknik mesele olduğu için toleransınızı talep ediyorum.

    Şimdi mesele şu: Biliyorsunuz, sosyal güvenlik sistemi, sapasağlam, hasta olmayan, işleri yolunda insanlar için çok önemli bir şey değildir. Kim için önemlidir; zor durumda, kaza geçirmiş, hastalanmış, yaşlanmış, ele muhtaç olmuş insanlar için geçerlidir. O halde, bu sistemin, özürlülerle ilgili kolaylaştırıcı kısmıyla ilgili birkaç sorum olacaktı Sayın Bakanımıza.

    Şöyle, Bağ-Kur'da vatandaşlarımız, özürlü vatandaşlarımız 25 yılda emekli olabiliyorlar. Yani, Bağ-Kurlu bir özürlü sigortalı 25 yılda emekli olabiliyor. Bu çarpıklıklardan birisi. İkincisi şu: SSK'da ise 15, 18 ve 20 yıllarda emekli olabiliyor. Üçüncüsü, Emekli Sandığında ise 15 yılda emekli olabiliyor; ancak, girdiğinde özürlü kadrosundan girme şartı var. Şimdi, özürlü kadrosundan… Mesela, özürlü öğretmenler özürlü kadrosundan giremezler. Uzman yardımcıları veya benzerî kariyer mesleği diyebileceğimiz meslekten olan insanlar özürlü kadrosundan giremezler. Çaycı, hizmetli, idarî memurlar filan o şekilde alınıyor. İnşallah, onlar da değişecek. Şimdi, bunlarınsa emeklilikleri 15 yılda olamamaktadır.

    Şimdi, bu üç farklı uygulamanın, biz, yeni sistemde şöyle düzeleceğini biliyoruz: Yani, yüzde 60 ve yukarısı özürlü olanlar 15 yılda emekli olacaklar, yüzde 50-59 arası olanlar 16 yılda emekli olacaklar, yüzde 40-49 arası olanlar 18 yılda emekli olacaklar. Bunlar başlangıçta özürlü kadrosundan girsin, girmesin önemli değil. Kanunun 28 inci maddesiyle, geçici 1 inci ve 2 nci maddesinin bu şekilde olduğunu ve kanunun 1.1.2007'de yürürlüğe girdiği tarihten itibaren aynen geriye doğru da uygulanacağını biliyoruz, uzmanlardan öğrendiğimiz kadarıyla; çünkü, çok teknik bir konu, çok fazla vukufiyetimiz yok açıkçası. Bu bilgi doğru mudur? Birinci sorumuz bu.

    İkinci sorumuz da, biz, yürürlüğe girişi kanunun yayımı tarihinden itibaren talep etmiştik; fakat, arkadaşlarımızın söylediği hadise şöyle: Yönetmelikler yayımlanıncaya kadar zaten 2007'nin birinci ayı olacak, birinci ayın 1'inde yönetmeliklerle beraber yürürlüğe girmiş olacak; yani şu anda yürürlüğe girmesiyle 2007 yılı ocak ayının 1'inde yürürlüğe girmesi arasında çok ciddî bir fark yok dediler. Bu doğru mudur? İkinci sorumuz bu.

    Üçüncü sorumuz da, vatandaşlarımızda şöyle bir kaygı var: Özürlülük taban oranları, işgücü kayıp taban oranları yüzde 40'tan 45'e çıktı diyorlar. Biz de, bunun yüzde 40 olduğunu biliyoruz. Yani, burada bir değişiklik olmadığını biliyoruz. Hatta, özürlüler lehine değişmeler de olduğunu biliyoruz; bu da doğru mudur diyorum.

    Çok teşekkür ediyorum.
Cevap:
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul):
  • Sayın Lokman Ayva'nın -bu arada, herhalde, unuttum, baştan öyle başlamak istiyordum- kendilerinin bilgilendirildiği konulardaki Genel Kurulla paylaştığı bilgiler doğrudur, arkadaşlarımızın kendilerine vermiş olduğu bilgiler doğrudur. Bundan sonra, aynı standartta, farklılık gözetmeksizin, malullük konusunda ve diğer özürlülük konusunda yasanın öngördüğü düzenlemeler, biraz da genişletilmiş bir şekilde, vatandaşlarımızın istifadesine sunulmuştur.
**
Önerge geri çekilmiş:

GEÇİCİ MADDE 1-
BAŞKAN - Madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:

  • Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
    Görüşülmekte olan 1139 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederim.

    Lokman Ayva
    İstanbul


    "Ancak, gerek işe girmeden önce veya gerekse işe girdikten sonra oluşsun bu kanunun 4 üncü maddesinin (c) bendi uyarınca TC Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlardan yüzde 40 ve daha fazla oranda özrü olanlar ile 4 üncü maddenin (a) bendi uyarınca 506 ve 2925 sayılı Kanunlara tabi olanlardan sakatlığı nedeniyle vergi indirimlerinden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar hakkında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (c) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ADINA MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Hükümet olarak önergeye katılmıyoruz. Bu benzer düzenleme, zaten, yasada yapıldığı için bu ihtiyaç giderilmiş oluyor. Daha önce yararlanmayanlar da, durumları uyduğu takdirde bundan faydalanacaklar. Bu açıklamayla birlikte, katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım, konuşmak mı istersiniz önerge sahibi?
Konuşmak istiyorsunuz Sayın Lokman Ayva; buyurun.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.

  • LOKMAN AYVA (İstanbul) - Aziz Milletimin vekilleri, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
    Şimdi, Sayın Başkan, sizden şöyle bir talebim var: Süre konusunu bana hatırlatmayın, ben saate bakarak kendim takip edeyim uygun görürseniz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

    BAŞKAN - Tekrar eder misiniz Sayın Ayva.

    LOKMAN AYVA (Devamla) - Süre konusunda siz hatırlatmayın diyorum, ben saate bakarak kendim takip edeyim.
    Zaten, dün akşamdan da bir alkış borcunuz vardı, teamül nedeniyle alkışlayamamıştınız. Onun için de ayrıca teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

    BAŞKAN - Sizin yeteneklerinizden, birikiminizden hiç şüphemiz yok.
    Buyurun Sayın Ayva. (AK Parti sıralarından alkışlar)

    LOKMAN AYVA (Devamla) - Sağ olun, çok teşekkür ederim.
    Şimdi, körler, sağırlar birbirini ağırlar gibi oldu ama... (AK Parti sıralarından gülüşmeler)
    Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
    Şimdi, memleketimizde, biraz önce de belirttiğimiz gibi, sosyal güvenlik konularında, insanın işleri yolunda giderken, her şey, sağlığı, sıhhati yerindeyken hiçbir problemi olmaz; yani, insan sigorta bile ödemek istemez o zamanlarda; ama, iş, sıkıntı çıktığında, problem olmaya başladığında, sağlık, işte, hastalık, yaşlılık başa gelince gündeme geliyor bu tür şeyler. Maalesef, geçmişte bazı çarpıklıklar vardı, onlardan birisi şuydu: Düşünebiliyor musunuz; bir tane özürlü büfe açmış veya bir tamirci dükkânı açmış, ayakkabı tamircisi açmış, bu kişi yirmibeş yılda emekli olabiliyor; ama, kamu sektöründe çalışan, daha iyi şartlarda çalışan bir başka arkadaşımız 15 yılda emekli olabiliyordu.
    Şimdi, çarpıklık bir: Bağ-Kurdaki vatandaşımız 25 yılda emekli olabiliyordu. Bu kanun bunu düzeltiyor. Çarpıklık iki: SSK'lı bir vatandaşımız ise, 15, 18, 20 yıl. Özür derecelerine göre böyle bir emeklilik durumu vardı. Bu, çarpıklık iki. Çarpıklık üç ise, Emekli Sandığındaki vatandaşımız -çok enteresan bir şey- özürlü kadrosundan işe girmemişse eğer -mesela, öğretmen oldu veya işte, bir sağlık personeli oldu, bir şey oldu veya müfettiş oldu- bu arkadaşımız özürlü kadrosundan girmediği için emekli olamıyordu. Aynı özür derecesi olsun, aynı şey olsun, çok tuhaf uygulamalar vardı; daha doğrusu, kanun hükümleri vardı.
    Mesela, başka bir Emekli Sandığı mensubunun problemi de şuydu: Diyelim, girdi işe; altı yedi sene sonra bir kaza geçirdi, sakat oldu. Bu kişi eğer yüzde 67'nin altında sakat olmuş ise -diyelim ki, yüzde 40, 45, 50, 55 gibi bir derecede sakat olmuşsa- bu da diğer özürsüz kişiler gibi emeklilik muamelesi görüyordu.
    Şimdi, kanunumuz bunların hepsini düzeltiyor; yani, hepsini tek kategoriye indiriyor; diyor ki, yüzde 60 ve yukarısında sakat olanlar, ister kendisi iş kursun isterse Emekli Sandığı mensubu olsun isterse SSK'lı olsun, iş akdine bağlı olarak bir yerde çalışsın, bu kişiler, eğer sakatlık derecesi yüzde 60 ve yukarısı ise 15 yılda emekli olacak, eğer yüzde 50-59 arası ise 16 yılda emekli olacak, 40-49 arası ise 18 yılda emekli olacak. Bu çok güzel bir düzenleme; her şeyi düzene sokuyor, organize ediyor.
    Bizim burada şöyle bir problemimiz vardı: Biz istiyorduk ki, bu, geçmişteki çarpıklıkları da düzelterek yürürlüğe girsin. Biraz önce sizlerin de uygun görüşüyle soru sorduğumuzda, Sayın Bakanımız, bunların düzeldiğini, 2007 itibariyle geçmişe dönük de uygulanacağını ve bundan sonraki uygulamaların da bu şekilde olacağını teyit etmiş oldular ve kanunla da, toplumumuzun bu tür sıkıntılarını da bir rahata kavuşturmuş olacağız böylelikle. İnşallah, bu tutanaklara geçen hükümler, gereken durumlarda, bürokrasi, uygulamacı arkadaşlarımız tarafından da dikkate alınacaktır diye düşünüyorum.
    Bir başka husus; sevgili vatandaşlarımız, şu konuda da, asla üzülmesin ve kaygılanmasınlar: Sakatlık derecesi yüzde 40'tan yüzde 45'e asla çıkmıyor. Hatta lehte de düzenlemeler var; 40-49, 50-59, 60… gibi. Bu da, önemli bir gelişme.
    Bir de, vatandaşlarımızın şöyle bir arzusu vardı: Diyorlardı ki, kanun yayınlandığı gün, bizim bu hükümler yürürlüğe girsin. Pratikte bunun şöyle bir mümkünatı yok. Zaten yönetmeliklerin yayınlanması gerekiyor. Bunun için de, nereden baksanız, altı ay süre geriyor, o da, yılbaşını buluyor.
    Arkadaşlarımızın ve Sayın Bakanımızın teyit ettiği hadisede yılbaşında toptan yönetmeliklerle beraber yürürlüğe gireceği konusudur. Bu da, toplumumuzu rahatlatmıştır, rahatlatıcı bir açıklama olmuştur. Bu anlamda Sayın Bakana da teşekkür ediyorum.
    İçtüzük hükümlerini bilmiyorum; ama, eğer, uygun olursa, önergemi geri çekmek istiyorum…

    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

    BAŞKAN - Sayın Ayva, toparlayarak devam edin.

    LOKMAN AYVA (Devamla) - Vallahi Sayın Başkanım, makine bizi dinlemedi
    Sayın Başkan, dolayısıyla, İçtüzük hükümleri uygunsa, ben önergemi geri çekmeyi arzu ediyorum; çünkü, zaten, konu açıklığa kavuşmuş oldu.

    Çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ayva ile olumlu anlamda atışmamız devam ederse, insanın kendisiyle dalga geçebilmesi önemli bir meziyettir, bağımsız bir kişilik olduğunu gösterir. Sayın Ayva da, bu bağımsız kişiliğe sahip değerli bir milletvekilimiz. Birbirimizi ağırlamıyoruz, birbirimizle ilgili gerçekleri söylüyoruz.

Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Ayva'ya çok teşekkür ederiz; yalnız, bir karışıklığa meydan vermemek için bu "geçmişe yönelik" ibaresine açıklık getirmemiz lazım. Yani, geçmişte bir hak olabilir; ama, uygulama 2007'den itibaren olacak, onu ifade etmekte fayda var; yani, bir aylık bağlanacaksa, 2007 yılından itibaren bağlanacak. Onu açıklığa kavuşturmamız lazım.
Teşekkür ederim.


BAŞKAN - Sayın Ayva, bu açıklamanızdan sonra önergenizle ilgili yapacağımız işlemi, eğer geri çekmiyorsanız, oylamaya sunuyoruz.

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Sayın Başkan, geri çekiyorum dedi.

BAŞKAN - Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
 
Sayın Lokma Ayva Demiş ki:
Bir başka husus; sevgili vatandaşlarımız, şu konuda da, asla üzülmesin ve kaygılanmasınlar: Sakatlık derecesi yüzde 40'tan yüzde 45'e asla çıkmıyor. Hatta lehte de düzenlemeler var; 40-49, 50-59, 60… gibi. Bu da, önemli bir gelişme.

Lehimize olan bu düzenlemeler ne olabilir acaba ?
Bilgisi olanlar cevap verebilirse çok sevinirim.
Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum ben %40 Engelliyim. Kendim ve kendim gibi(% 40 Engelli) arkadaşlarım adına şüphesiz olumlu bir gelişme.(Engel oranının % 40 olarak kalması)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt