Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Şiirde ritm nedir?

kardelen39

Üye
Üyelik
8 Şub 2005
Konular
4
Mesajlar
99
Reaksiyonlar
0
Bir şiirde tema, dil ve imgeler önemlidir kuşkusuz. Bunun yanısıra bir şiiri nesirden ayıran en önemli faktör ise, ritimdir diye okumuştum bir dergide. Ritm sözkonusu şiirde belli sözcüklerin yinelenmesi midir? Ya da şiiri ölçülü yazmak mıdır? Vehayut ritm serbest şiirde nasıl olur? Dolayısıyla şiirde ritm nedir size göre?
 
Geçen hafta Atistoteles'in " Poetika " adlı kitabını okuyordum. Bu kitabı okudukça tüylerim diken diken oluyor. İnsanlık tarihi bakımından çok eski olan bu kitapta yazılanlar halen güncelliğini koruyor. İşte beni şaşırtan bu. Bir kez daha Aristoteles'e hayranlığım artıyor.

Aristoteles, tüm sanatlarda taklit olduğunu söyler. Bu taklitlerin ritim, söz ve harmoni aracılığıyla yapıldığını ekler. İşte o zaman kafamda bir soru oluştu. Şiirde ritim nedir?

Hemen araştırmaya koyuldum. Yıllar önce okuduklarımdan kafamda sadece kırıntılar kalmıştı. Kızımın Türkçe kitabını karıştırdım. Hece vezni, aruz vezni, kafiye, redif v.b. v.b. gibi kavramları yeniden okudum.

Evet, bilgiler yenilenmediği zaman unutuluyor. Bu arada tanıdıklarımla konuştum. İşte çıkardığım sonuçlar:

Türk şiirinde iki çeşit ritim var. Birincisi hece vezninin ritmidir. Her dizede eşit sayıda hecenin olması demektir. Bir kaç kalıpta toplanıyor. 7,11,14,...'lü heceler şeklinde.Bunun haricinde istediğiniz kadar da uzatabilirsiniz. Bunu yaparken durak da kullanabilirsiniz 4+3, 6+5 vs. gibi.

Bir diğeri de aruz ölçüsünün getirdiği ritmik hâldir ki bunda daha çok hissedersiniz; çünkü aruzda kapalı hece ve açık heceler (kapalı hece ünsüz sesle biten hece, açık ise ünlüyle) esastır ve belli kalıplar dahilinde bunları kullanabilirsiniz. Aruzda bu ritmi yükselen ve alçalan sesler açısından daha fazla hissedersiniz. Musiki kulağınız varsa aruzda ritmi yakalamak çok kolaydır. Bir vakitten sonra otomatik olarak kalıbı da bulursunuz.

Bunu yanında serbest nazım da bazen kendi içinde ritim yakalar. Mesela çeşitli dizeler birbiriyle alakalı olabilir. Ritim bir dizede kaybolmuşken üç dize sonra karşınıza çıkabilir.

Serbest nazımda eylemlerler de bir ritim oluşturulabilir. Örneğin, " Yürüyorum, uyanıyor, yürüyorum, yağmalıyor, tutunamazsın, tutuştursun, savrulsun " gibi.

Peki şiirde biçim mi önemlidir yoksa anlam mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yine kendi kendime sorup kendi kendime cevap vermek durumunda kalabilirim. Olsun... Çünkü yazmak da öğrenmenin bir diğer yolu. Özellikle şiir yazanlara seslenmek istiyorum. Ne dersiniz? Özellikle Tırtıl'ın bu konudaki düşüncelerini merak ediyorum. Evet, Tırtıl... Seni dinliyorum :lol: :lol: :lol:
 
:) Teşekkür ederim. Önce şunu söyleyeyim; Nedir, ne değildirlere verecek cevabım kendimcedir, bu konuda yeterli derecede bilgim yok.

Ben de yazarken kendime göre bir ses düzeni oluşturmaya çalışırım. Hece ölçülü veya serbest olsun, bu desen neredeyse tüm yazdıklarımda vardır.

Hangi tür şiir yazmak daha zevkli veya hangisi daha iyi diye sorarsan bilmiyorum, o an şiir nasıl giderse ben de peşinden geliyorum.

Özetle, ben şiir yazarken başlangıç olarak dikkat ettiğim temel noktalar şunlar;

- Şiir kolay okunmalı, komşu kelimeler arasında gürültü, kesinti, duraklama veya ses uyumsuzluğu olmamalı. Okunuş mümkün olduğu kadarıyla yumuşak, akışkan olmalı.

- Mümkün olduğu kadar az yer kaplamalı, az ve öz.

- Mutlaka ve mutlaka derinliği olmalı, okuyanı düşünmeye zorlamalı. Tembel teneke kafalara yazmıyorum çünkü.

- Şiir daima iyi veya daima kötü bir yöne çekmemeli. Mümkün olan en geniş aralıkta yatağını bulmuş bir ırmak gibi salınmalı şiir.

- Gelip geçici, üç beş günlük, eninde sonunda yıkılacak kavramların üzerine kurulmamalı şiir. (siyaset, politika, teknoloji vs)

İlk bakışta bunlar aklıma geldi.. Uzun uzun yazılacak bir konu değil bu benim için. Kendi çapımda vızıldıyorum..

Kafiye konusunda şunu düşünüyorum.. (kendimce, bir felsefecinin ağzından veya kitaplardan falan değil, ben okumamışım.. cahilim, mazur görün.. ve okumam da artık.. sevmiyorum, sevemedim felsefeyi(batı) )

İlk başta, en başta, yazıya, konuşmaya söze dair her şeyden önce, müzik vardı. Şiir müziğin yavrusu gibidir. O yüzden müzikteki ritme uyma kaygısı daima şiirde vardır. Kafiye ise ilk başlarda, yani yazma, yazılı olarak şiiri sonrakilere aktarma yöntemi yokken, şiirin zamana yenilip kaybolmasını engelleme yoluydu biraz. Çünkü kafiye yöntemiyle şiir daha kolay akılda kalmakta.

Dikkat edersek eskilerrden kalan çoğu şarkı ve türkünün ismi ilk mısrasıyla aynıdır, böylece ilk mısrayı hatırlayan şarkıyı sökülen kazak misali devam ettiriyordu..

Şimdiki şarkılar mı.. ıykkkk..

Sevgili Sanem' e bayrağı teslim ediyorum ve susuyorum.. Çünkü bende bilgiden çok hislerim konuşur. Dedim ya cahilim!!
 
Sevgili Tırtıl,

Ben şiir yazanların ve şiiri sevenlerin duyarlı insanlar olduğuna inanırım. Seninde şiirlerin insana okurken haz veriyor. Bu bakımdan senin düşüncelerini merak etmiş ve sana sormuştum. Cevabın için teşekkür ederim. Bu sitede hep beraber şiiri de tartışalım, sanatı da. Sokaktaki insana şiiri ve edebiyatı, sanatın her türünü sevdirelim. Çünkü estetik duygusu gelişmemiş bir insan, bana göre cılız bir insandır. Çünkü estetik, insana dünyayla ilişki kurmayı, olguları öznel değil nesnel olarak incelemeyi öğretir. Sanatın işlevi, iletişimsel, aydınlatıcı, gerçeklik üzerine ve haz üzerinedir. Bu bakımdan estetik nesne olan bir sanat eseriyle karşılaştığımızda değer belirleriz. O değerlere göre yaşamasını öğreniriz. İşte bu açıdan sanatın içindeki insanları önemsiyor, söylediklerine değer veriyorum.

Gelelim şiire. Ben şiir üzerine bir eğitim almadım. Öykü yazıyorum. Fakat bazen çalakalem şiirlerde yazarım. Ev işleri yaparken, insanlarla konuşurken, ya da bir olayın içinde kendimi bulduğumda kafamın içinde hep öykü kurgusu yaparım. İş bilgisayarın başına oturduğumda değişir. O yaptığım kurgular gider, o an yüreğim nereye giderse ben de oraya giderim. Bir de bakmışım ki, öykü kurguladığımın tam tersi olmuş. Hiçbir zaman kurguladığım öykü, kurguladığım gibi olmaz. Demişsin ya, o an şiir nereye giderse ben de oraya giderim diye. Ben de senin gibi kalem beni nereye sürüklerse oraya giderim.

Birinci ve ikinci maddede söylediklerine katılıyorum. Zaten şiiri, şiir yapan kısa ve özlü sözler olduğu gibi imgelerdir. Şu anda Nietzsche’nin “ Böyle Buyurdu Zerdüşt “ adlı kitabını okuyorum. İmgeleri bir harika. Gerçi bu şiir kitabı değil. Ama şiirsel yazılmış. Anlatmak istediklerini öyle kuvvetli imgelerle anlatmış ki, beynim vurgun yemiş gibi oluyor. İşte diyorum kendime. Estetik nesne budur. Kişiyi düşünmeye zorlayan, gerçeklikleri insanın yüzüne tokat gibi çarpan bir eser.

Üçüncü maddede söylediklerine gelince… Bir eser, gerçekliklerin hesaplaşmasıdır. Bu öyle bir hesaplaşmadır ki, bitip tükenmez. Tıpkı şiir gibi. Şiirde insan içindir. Yaşamdan gelir, yaşama yansır. Fakat bütün sanat dallarında olduğu gibi şiirinde bir amacı vardır. Şiir, insanları birbirine bağlayacak, gerçekliğin özünü sunacak, gerçekliği en üst düzeyde gösterecektir okura. Bu bakımdan şair, kendi öznelinde şiir yazarken, nesnel olanı unutmayacaktır. İşte bu anlamda şiir, geleceğin oluşturulması için çelişkiler çelişkisi olsa bile, insana hep olması gereken dünyayı gösterecektir. Yani iyiyi, güzeli, doğruyu. Desen ki bana senin yazdıkların böyle mi? Hayır. Nedense, ben Kafka’nın, , Poet Of The Darkness’in, Virginia Wolf’un etkisi altında çok kalmışım. Bütün yazdıklarımda karamsarlık, acı, hüzün ve ölüm temaları var. Bu bakımdan çok ağır eleştiriler alıyorum. Yaşama bakış açım sakat galiba. :)

Bence şiirde politika olmalı. Ama nasıl bir politika? Şiir gerçekliklerin bir yansıması ise, o gerçeklikler okura yansıtılmalı. Bak Rodin bu konuda ne diyor:

“ Sanat insanın en yüce görevidir. Çünkü dünyayı anlamaya ve anlatmaya çalışan düşünce temrinidir”

Eğer sanatçının bir dünya görüşü yok ise, gerçeklikleri okura nasıl aktaracaktır? İşte sanatçının gerçek dünya ile ilişki kurarken, o dünyayı kendi öznelinden geçirerek nesnel gerçeklikleri okura yansıtması ilk görevidir. Çünkü güzel olan, bütünsel olandır. Bir şiirin bir parçası güzel, bir parçası çirkin olamaz. Bu hem anlam bakımından böyledir, hem de biçimsel olarak.

Uzun uzun yazacak bir konu değil benim için demişsin. Neden? Şiir yazan birinden bunları duyunca şaşırdım doğrusu. Bütün Türk edebiyatı boyunca tartışılmış bir konuyu sen önemsiz mi görüyorsun? Belki de ben zorladım seni bu konunun içine çekerek. Ne yapayım? Ben bu konularda fikirlerimizi paylaşmayı seviyorum. Tabii ki, zorlama yok. İstediğin gibi yaz, sevgili Tırtıl. İnsanları anlamamakta benim cahilliğim!

Onun için şiirle felsefenin ilişkisine girmeyeceğim. Çünkü ben şiirle felsefenin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğuna inanıyorum. Kimsenin kafasını şişirmek istemem doğrusu.

Bilgi birikimi insanlığın insanlara armağan ettiği en büyük armağandır. Bilgilerimiz doğuştan olmayan sonradan edindiğimiz aktarımlardır. Ben senin aksine batı ya da doğu felsefecisi olsun, hiç fark etmiyor, onların yazdıklarından feyz alıyorum. Çünkü eğer ben yazmak istiyorsam, insanı ve dünyayı doğru algılamak için geçmişimi bilmek zorundayım. Ama gördüğün gibi, ben de cahilim. Henüz senin ne demek istediğini tam olarak algılayamadım. :(

Yine de cevap vermek zahmetinde bulunduğun için teşekkür ederim. Özür dilerim… Yine kitaplardan bahsettim. Yine bir sanatçının sanat hakkında dediklerinden örnek verdim. Ne yapayım? Herkesi kendim gibi zannediyorum. Daha çok peynir ekmek yemem gerekiyor çokkkk... :shock: :shock: :shock: :shock:
 
Mazur gör beni. İsterdim ki kendine ait bir şey yazarsın sadece.
Üstelik açtığın başlık olan "ritim" konusundan çok uzaklarda, ötelerde geziyorsun.

Açık konuşurum hep, öyle de kalacağım.

Banane yahu Aristo dan!! Adam da ölmüş binlerce yıl önce, daha önemlisi, fikirleri de! Ömür yeter mi hiç katlana katlana büyüyen tüm geçmişin sayfalarını okumaya? Özet geçerim yeter. Bana bugün lazım. Bugünden ötesi lazım.

Ateş, hava, su ve toprak diye tüm varlıkları dörde ayıran bir bakış açısı. Komik geliyor artık tabii ki.

Bence sanat eseri, sanatçıdan iki bin yıl önce de , iki bin yıl sonra da taze kalabilmeli.. Tıpkı örümceklerin milyonlarca yıldır ördüğü eşsiz güzellikteki ağlardaki sır gibi.

Siyaset politika vesAire benim gözümde koca adamların oyunları, oyuncakları. O uğurda yazılan neredeyse her satır da tuvalet kağıdındaki desenlerden ibaret. Silip atarrım, sifonu çekerim.

Sevgiler.
 
Ben de açık konuşmayı severim Tırtıl. Sen de beni maruz gör. Doğrusu söylediklerine ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Madem açık dedik açık olalım o zaman. Söylediğin safsataları ciddiye almıyor, sadece gülüp geçiriyorum. Böyle birisiyle ortak paydalarda buluşabileceğimizi de zannetmiyorum. Onun hiçbir eleştirine cevap vermeyeceğim.
 
Sevgili Yaren,

Serbest şiir mi? Hece vezni mi? Bunu artık bu başlık altında tartışmak istemiyorum. Çünkü yazıp yazıp yazdıklarınız anlaşılmadığında insanın içine hem hüzün çekiyor. Hem de yanlış anlaşılmak felaket derece de sinirlerimi bozuyor. Bu başlık altında yazılan hiçbir şeye cevap vermeyeceğim.
 
kardelen39' Alıntı:
Ben de açık konuşmayı severim Tırtıl. Sen de beni maruz gör. Doğrusu söylediklerine ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Madem açık dedik açık olalım o zaman. Söylediğin safsataları ciddiye almıyor, sadece gülüp geçiriyorum. Böyle birisiyle ortak paydalarda buluşabileceğimizi de zannetmiyorum. Onun hiçbir eleştirine cevap vermeyeceğim.

Biliyorum.. biliyorum. İyi oldu bu :)

Ama ben senin gibi muhatabımı "aşağılayıcı" tavırda yazmadım, yazmam. Ta ilk mesajımda RİTM VE ŞİİR konusunda kendimce cevap verdim. Ama konuyu ben kaydırmadım. Kitapları vesaire sırtınızdan indirip, biraz da kendi ağzınızla konuşun ne olur. Hammallık resmen bu yapılan iş. Red etmek üzerine dünya görüşü ve sanat başlığı da, zavallı, kendi halinde bir divaneyken, mutluyken, hamalların saldırısına uğradı. Ben de kaçtım.

Bir de ben alıntı yapayım.
Şunun gibi bir deyişi hangi felsefeci söylemiş ki:
Söz ırmağa benzermiş, susmak ise onun aradığı denize.. (Mevlana)
 
Hay Allah ya...

Tam kendime yeni gelmişken ve artık şu şiirdeki ritim kavramına ben de düşüncelerimi yazayım derken...... valla devamını yazamayacağım

Şiirde ritim kavramından çok uzakta bir konuya kadar gelmiş her şey.

Ritmin olmadığı bir yer yoktur. Çünkü dünya ritimseldir.....Ritimden ne kadar uzaklaşmaya çalışırsak çalışalım, ki bana soracak olursanız olanaksızdır, ritmin hep içindeyizdir.

Bana ritmik olmayan bir şey gösteremezsiniz. Bakın gece ve gündüz... Birbirini takip eden bir ritimselliği vardır.

Bakın mevsimler....Dediğim gibi dünya, hatta evren ritimseldir. Bu kadar ritimselliğin arasında şiirdeki ritimselliği konuşmaya çalışırken, ritmimizi bozacak her şey dengemizi de alt üst edecektir.

Şiirde ritim konusu örneklenmeden olamaz. Bu sebeple hemen dalıvermedim konuya. Örneklerle açıklamak gerekir diye düşündüm.

Ama görüyorum ki şiirdeki ritimselliği tartışmak yerine yine her zaman ki gibi başka konulara dalma ritmini gösterivermişiz hemen. Bu konu da ritimsel hızımız kullanıcı adımdaki ağır tempodan yani andante den çok daha hızlıdır. :D

Her zaman derim ben şiir denilince önce bir soluk alırım. Hatta susarım. Kolay değildir şiir yazmak, duyguların ve düşüncelerin harmanlaşıp en kısa ve yalın haliyle kelimelere yansıtılması o kadar kolay değildir. Bu sebeple de bir kutsallığı vardır

Ne yazarsak yazalım ister şiir, ister roman , ister hikaye kendi dünya görüşümüze göre bir fikir içinde barındırdığından bir anlamda siyasidir. Ama bilinen anlamdaki siyasi söylemleri şiir şeklinde ifade etmeye çalışmayı inanın bende sevmem.

Nazım Hikmet benim en çok sevdiğim şaiirlerden olmakla beraber, buram buram siyaset kokan şiirlerinden hoşlandığım söylenemez . Çünkü birinin ne adına olursa olsun beni güdülemesinden rahatsızlık duyarım da ondan.

Ya kardelen kardeşim, çok iyi yazıyorsun da, anlatacaklarının çokluğundan sanırım belki de zaman zaman konudan uzaklaşınca ana konu güdük kalıyor yazdıklarınla. Yazdıklarının çok güzel olduğunu hep söyledim biliyorsun, onları okumak benim için bir keyif, ama bak nerde şiirde ritim?.....Konu nereye gitti ?.....

Tekrar toparlanır mı bilmem, toparlanırsa ben burda olurum.... :D
 
Üst Alt