duygusal ifadelerim
spiriütel dezenkarnasyona doğru giden merdiven basamaklarının tam ortasından seyretmek hayatı,algılayabildiklerimize gerçek diyoruz,başkalarının ajite ettiklerini de algıladığımızı varsayarak ,görmeden,dokunmadan,varsayımlar üzerine algıladığımızı farzediyoruz ,hayat damarlarımız bilgisayarların,televizyonların fişine bağlanmış,reflexlerimiz telefonların frekanslarına sabitlenmiş,sahi biz neyiz,insan mıyız şimdi,bu muymuş insanlık
giderek daha çok ,daha çok duyarsızlaşmak,teknotronic ve sibertronic toplum sarhoşluğu üzerinde yalpalamak,birileri çıkıp ben özgürüm diyor,özgürlük hamburgerinizin içinde ketçap olmasını istemekten daha öteye gitti mi hiç,şöyle bir çevremize bakınca kendimizi bugüne kadar kaç kişinin yerine koyduk,hiç amcamız,dayımız,teyzemiz,babamız annemiz olabildik mi,geride bıraktıklarımızın hatırına kaç kez durduk arka sıralarda
onu da isterim,bunu da isterim,şunu da isterim demek midir hayat,o zaman hiç bir adım daha ileriye gidemedik çocukluğumuzdan
sevildiğini farketmektir yaşamak,kaç kişi farkettirebildi,karşımıza en iyi arkadaş ,dost sıfatıyla çıkanlar kaç tane sırrımıza ortak olabildi,ışık verebildi?
bizi terketmek için hatamızı gözetleyen sevgili ,kendine güvenmeden nasıl bize güveneceksin?
ve kaç kişi bizi anlayabilmek adına bizim yerimize geçti,ölü bir şiir gibi akarken damarlarımızdan gece,yıldızlar yine soğuk ,yine kibirli,yine ulaşılmaz
siyah kedim benim,bir araba ezmiş ayağını ,2 yıldır bir ayağın eksik devam ediyorsun sokaklarda ki yaşam mücadelene,engelli bir kedi olmak gecenin soğuk kaldırımlarında,ansızın bir köpek sürüsüyle karşılaşsan ,kaçamazsın ki biçare kedim,şu insanların yüreğinde 2 metrekarelik bir alandamı yok ,sana sahip çıkmıyorlar
uyuyamıyorum,geceleri uyuyamıyorum,aklımda hep sokakta ki dostlarım,susuz olduklarını bilerek ,aç olduklarını bilerek nasıl rahat uyuyabilirim ,nasıl pembe düşler görebilirim,içinde duyarsız insanların olduğu rüyalarda büyük ,pis kokulu bir bataklıkta yavaş yavaş batıyorum