Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sakatlar ve İş Bulma Süreci | Zeliha Tören

ZelihaT

Yeni Üye
Üyelik
19 Mar 2013
Konular
4
Mesajlar
22
Reaksiyonlar
0
İnsanlık tarihinin başından beri değişmeyen azınlık gruplarından biri olan sakat bireyler, tarihsel süreç içersinde birçok ayrımcılığa maruz kalmış, sosyal çevreden dışlanmış ve hatta yaşama hakları bile ellerinden alınmıştır. Sanayileşmeyle birlikte, üretim şekli ve toplum yapısı değişmiş buna paralel sakat bireylerin yaşadığı dışlanmanın şiddeti de artmıştır. Bu dışlanmanın en yoğun hissedildiği alanlardan biri de çalışma hayatı olmuştur. İlerleyen yıllarda, teknolojinin de ilerlemesiyle, işlerin büyük çoğunluğu makineler tarafından yapılmış ve insan emeği değer kaybetmeye başlamıştır. Makinelerin yapamadığı işlerin ise ancak en hızlı çalışabilen, güçlü kişiler tarafından yapılması uygun görülmüştür.
Özetle bu yapı ve anlayış içersinde sakat bireyin emeğine ihtiyaç kalmamış ve sakat emeği üretim sürecinden dışlanmıştır. Günümüzde de mevcut üretim biçimi, çevre şartları ve anlayışlar paralelinde yetiyitimleri, yapı ve işlev farklılıkları nedeniyle iş bulma konusunda dezavantajlı durumda olan sakat bireyler büyük zorluklar yaşamaktadır. Her ne kadar istatistikler kamu ve özel sektördeki sakat istihdamının artışını gösteriyor olsa da bu oranların içinin ne kadar dolu olduğu bir soru işareti olarak kalmaktadır. Bilindiği üzere, cezai yaptırımlardan kaçma saikiyle kota zorunluluğundan işe alınan kişiler ya işyerinde çalışıyor gibi gösterilmekte yada genel olarak vasıfsız işçi olarak çalıştırılıp, ucuz iş gücü olarak sömürülmektedirler. Şimdi, durumu daha iyi anlayabilmek adına sakat bireylerin çalışmak zorunda bırakıldıkları çalışma şekillerini 3 bölümde inceleyelim.

A) Son yıllarda devlet AB’ye uyum çalışmaları doğrultusunda, sakat istihdamını arttırmak adına; mesleki eğitim kursları açmanın yanı sıra, kota uygulaması ve sakat istihdamını teşvik edici yasaları hayata geçirmiştir. Bununla birlikte sakat bireylerin hangi işlerde çalışıp hangi işlerde çalışamayacağını belirlemiştir. Örneğin açılan mesleki eğitim kurslarında genel olarak; çağrı merkezi operatörlüğü, düz dikiş, reşmecilik, overlokçuluk, halı kilim dokumacılığı vb. eğitimler verilmekte ve sakat bireylerin alınan bu eğitim doğrultusunda çalışmaları uygun görülmektedir. Ancak söz konusu, hakim ve savcılık mesleğini icra etmek isteyen sakat bireyler olduğunda işler değişmekte ve sakat bireylerin bu mesleğe girişi bile engellenmektedir.
Devletin desteklediği diğer bir uygulama ise “korumalı işyerleridir”. Bu işyerleri serbest piyasanın rekabetçi ortamından uzak, genel olarak sakat bireylerin vasıfsız işçi olarak çalıştırıldığı yerlerdir. Bu vb. işyerlerinde sakat bireyler üzerinden taşeron şirketlere ucuz işgücü sağlanmakta, birileri karetmeye devam ederken sakat bireylerin emekleri sömürülmektedir.

B) Kapitalist sisteminen güçlü motorlarından biri olan özel sektör de sakat bireyleri istihdam etme konusunda çok gönüllü değildir. Ancak, 50 çalışanı olan işyerleri yasa gereği çalıştırdıkları personel sayısının % 3’ü oranında % 40 ve üzeri sakat personel çalıştırmak zorundadır. Zaten, genel olarak zorunluluktan pek de “parlak” sayılmayan işlerde çalıştırılan sakat bireyler, işyerlerinin yapısı itibarıyla çoğu zaman kota zorunluluğundan bile yararlanamamaktadır. Güven Sak, bu duruma Radikal gazetesinde yazdığı “Nedir bu 49’un hikmeti?” başlıklı yazıda şöyle değinmiştir; “Memleketimizde, 2011 yılı sonu itibariyle 1,436,000 işletme bulunmaktadır. Bu şirketlerde, Sosyal Güvenlik Kurumu veri tabanına kayıtlı olarak çalışanların toplamı ise 11,031,000 kişidir. Şimdi sıkı durun: Kayıtlı firmaların yüzde 98’inde firma başına 49 veya daha az kişi çalışmaktadır.”[SUP]1[/SUP]
Bu cümleden de anlaşılacağı üzere Türkiye’deki kayıtlı firmaların % 98’i sakat istihdamına izin vermeyecek şekilde yapılanmıştır. Sakat istihdam etme zorunluluğu olan % 2’lik kesim ise mavi yakalı olarak çalıştıracağı kişileri; eni yi üniversitelerden mezun, presentable, seyahat engeli olmayan ve tabi ki esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilen genç dinamik! bireyleri işe almak isterken, beyaz yaka olarak ise hiçbir vasfı olmasa bile “güçlü, kuvvetli” hasta olup iş gücü kaybına sebep olmayacak “gibi” görünen kişiler arasından seçmeyi tercih etmektedir.

C) Burada bahsedilen evden çalışma modeli, İŞKUR’un ya da çeşitli projelerin desteklediği evden çalışma yönteminin dışında piyasadaki taşeron firmalardan eve boncuk işi, kurdela, dantel vb. işler alarak sendikal haklardan yoksun cüzi bedeller karşılığında çalışan kişilerin çalıştığı modeldir. Eve bu tür işler veren taşeron firmalar genel olarak kadınları hedef kitle olarak seçmekte ve “oturduğunuz yerden para kazanın” gibi sloganlarla kendilerine ucuz iş gücü sağlamaktadır. Buraya kadar yazılanlardan da anlaşılacağı gibi sakat bireyler deyim yerindeyse belirli meslek gruplarında gettolaştırılmıştır.
Peki, sakat bireylerin işe alım süreçlerinde yaşadığı ayrımcılığı önleyici kanunlar yok mu derseniz. Hemen söyleyelim, pek çok kanun, sözleşme vb. (Birleşmiş Milletler EngeliHakları Sözleşmesi, 1982 Anayasası, 4857 sayılı iş kanunu, 5378 sayılı özürlüler kanunu, 657 sayılı devlet memuru kanunu, 5510 sayılı sosyal sigortalar kanunu, Avrupa Birliği İstihdam ve Meslekte Eşit Muameleye İlişkin Çerçeve, Sakatların Mesleki Rehabilitasyon ve İstihdamı Hakkında Sözleşme) yürürlüktedir.

* Ama ne yazık ki bir kanun işe alımda ayrımcılığı önleyen maddeler içerirken başka bir mevzuat sakat bireylerin bazı mesleklere (hakim, savcı vb.) girmesini engelleyen maddeler içermektedir.
* Sakat bireylerin bir kısmı ya haklarından haberdar değildir ya da haklarının bilincinde olsalar bile avukat ve mahkeme masraflarını karşılayamamaktadırlar.
* Mahkemeye giden davalar her zaman sakat birey lehine sonuçlanmamaktadır.

Özetlemek gerekirse, üretim şeklinindeğişmesi, hız ve esnekliğin vazgeçilmez derecede önem taşıması, statik güzellik normlarına göre oluşturulmuş güzellik/yakışıklılık anlayışı, fiziksel çevre ve binaların erişilebilir olmaması vb. nedenlerden dolayı pek çok sakat birey iş bulma süreçlerinde defalarca dışlanmaktadır. Dahası, yaşanılan ayrımcılığı önlemeye yönelik kanun, sözleşme, mevzuat vb. her zaman için bir çözüm olmamaktadır.
Bu yazının anlam kazanması ve amacına ulaşması için çeşitli nedenlerden dolayı yaşadığınız güçlükleri, dışlanma deneyimlerinizi, dışlanan yakınlarınızın deneyimlerini veya yalnızca fikirlerinizin ne olduğunu merak ediyor, paylaşımlarınızı bekliyoruz...


Dipnotlar:
1) http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=radikalyazar&articleid=1089037
 
Buradaki en kritik sorun, sakatlar için "yapılabilecek işler" kategorisi diye bir kategorinin gerek devlet ve gerekse özel sektördeki insan kaynakları birimleri tarafından dayatılıyor olması! Kimin hangi mesleği/işi yapıp yapamayacağı kişisel becerilere ve eğitime göre değil, sakat olup olmamaya göre belirleniyor! Bu çok açık bir ayrımcılık suçu ve dahası ahmaklık; ama işte Türkiye'de böyle! O kadar ki, İşkur web sitesine giren sakat raporlu kişi sıradan işlere başvuru yapamıyor bile. Sistem sakat kişinin sakat statüsünde açılan ilanların dışındaki ilanlara başvurmasını engelliyor! Bu korkunç bir durum. Benim eğitimim, becerilerim, tecrübelerim tümden yok saylıyor ve nerede fasülyeden iş var, sadece oraya layık görülüyorum. Bu düzen bu şekilde kaldığı sürece kimse ağzına "engelliler için çalışıyoruz" geyiğini dolamasın. Bu bir.

İkincisi, sakatları bedenleri nedeniyle aşağılayan kısmı: sakat diye beni kalifiye işe almayan zihniyet, sakat beni tekerlekli sandalyemle kurumlara "hizmetli" vb. beden işçisi olarak atayabiliyor! Sakatlığıma bakarak bana "sen bu işi yapamazsın" diyen kafa, beni bir okula hademe olarak atamakta sorun görmüyor (tekerlekli sandalyemde yerleri silmek konusunda performansıma güveniyorlar! :)). Buradan bakınca, işin performansla ilgisi olmadığı açık! Sorun büyük oranda performanslarımızla değil, bedenlerimizle ilgili, bu bedenlere layık görülen yaşamlarla ilgili.
Sakatlar piramitin en altında olması gerekenlerdir ve sistemin tamamı da bunun için işletilmektedir. Bence olay budur.
 
Evet, söz konusu temizlik işçisi olarak çalışma olduğunda sorun yok yani! Bir de temizlik işçisi ilanlarının bazılarında aranan nitelikler bölümünde konusunda en az 2-3 yıl deneyimli yazabiliyor.

İroni üstüne ironi bu olmalı...
 
istihdam konulu bashliklarda "engelli kadrosu" gibi bir kavramla karshilashiorum hep... nedir bu "engelli kadrosu", biri bana aciklayabilir mi?... bir de "sakat statüsünde ilan acma" meselesini de anlayamiorum? :confused:...
 
[FONT=Tahoma][/FONT]Devlet kurumları ve özel şirketler yasa gereği sakatlık oranı % 40 ve üzeri olan sakat bireyleri çalıştırmak zorundadır. Devlet kurumları çalıştırdıkları çalışan sayısının % 4'ü oranında, 50 ve üzeri çalışanı olan özel şirketler ise çalıştırdıkları personelin % 3'ü oranında sakat çalıştırmak zorundadır. Ayrılan bu kontenjanlar sadece sakat bireyler içindir. İşte bu kontenjandan işe girenler de dediğiniz "engelli kontenjanından" yarararlanan kişilerdir.

Bu kadroların doldurulması için verilen ilanlar da "özürlü veya engelli satatüsünde" çalışacak eleman başlığını taşıyabiliyor.

Doğru anladıysam bunu kastetmişsiniz.[FONT=Tahoma][/FONT]
 
Engelli ilanları... Ah şu engelli ilanları... Engeli olanlara bir engel de bu ilanlarda aslında.
Nedense bu "engelli" statüsündeki iş ilanlarında, alınacak personel hep düşük eğitimli olmak zorunda ya da istediği kadar eğitim almış olursa olsun, sahip olduğu o engeli var ya, sırf o yüzden temizlik, sekreterlik, getir götür işlerine bakmak zorunda... Fazlasına hakkı yok. İsterse yüksek lisans yapmış olsun, önemli değil, ona sunulan temizlik/sekreterlik işine razı olmalı ve asgari ücretle çalışmalı çünkü daha fazlasını isteme lüksü yoktur, onun "layık" olduğu iş odur!
İşkur'a internet üzerinden üye olmuştum geçen sene. Nedense her ilde "engelli" kadrosu zaten yok. Olan ilanlarda da hep ya daha önce belirttiğim gibi temizlik, sekreterlik gibi işler ya da 'beden' işçiliği ilanları var. Engelli dediğiniz kişinin zaten çoğu zaman fiziksel bir engeli varken, bir de beden işçiliği ilanları açılmasını ilk gördüğümden beri çok saçma buluyorum.
Diğer sitelerde de durum farklı değil maalesef. Özel sektör ilanları da bas bas bağırırcasına, mecburiyetten bu ilanları açtıklarını not düşüyorlar "şu madde gereği İşkur'a kayıtlı olan %40 ve üzeri engelliler başvurabilir" diye...Yani "bize kalsa biz bu ilanı vermezdik de elimiz mahkum" dercesine, sırf formalite icabı verilmiş ilanlar...
Ben o kadar üniversite okumuşum, emek vermişim, kurslara gidip kendimi geliştirmişim bunların hiçbiri önemli değil, elimde bilmem kaç yüzdeli özürlü sağlık raporum var ya, herşey ona endeksli olmak zorunda! Alınmış olan eğitimin, sahip olunan kültür düzeyinin hiçbir önemi yok. Bazı işler vardır, belki bedensel olarak hareket gerektirdiğinden uygun olmayabilir diyelim, peki masa başında aklıyla, bilgisiyle kendini gösterebilecek insanlara neden şans verilmiyor? İşte sebebi, "engelli iş gücü"ne bakış açısının "o sakat/hasta/özürlü/engelli, iş yapamaz, onun yapacağı işten ne olacak" algısı...
 
ülkemiz de malesef işyerlerin de bütür sorunlar yaşanmakta bazen ise işyerin de kraldan çok kralcı olan kişiler tarafından engelliler hor görülüp dışlanmakta bu tamamiyle toplumun genel kültür seviyesinin durumunu göstermekte
toplumdan dışlanmayı sadece işyerleri değil aynı ayrımcılığı devlette yapmakta
örneğin iş-kur engelilere iş bulmak için önce ilan acıyor ve 1 veya 5 kişilik kontenjana örneğin 60-80 veya daha fazla müracaat alıp iş verenin karşına tek tek veya toplu dizip iş verende kurbanlık koyun seçer gibi işçi seçmekte çoğuda vasıfsız statüsün de çalıştırılmakta yani ab uyum çerçevesin de açılan kursların çoğu hikaye
diğer ayrımcılık ise engellilerin emekliği bunun en net örneği emeklilik için istenen pirimi doldurmuş fakat maaşa bağlanması için 4-5 sene sgk yaşının dolmasını beklerken yine engelli olarak çalışarak maaşı bağlanana kadar aç kalmamak için çalışırken emekli aylık bağlanma oranın da ki düşme bunun en bariz örneklerinden biridir :cool:
 
xxxxx eğitimi almış ve xxx becerileri olan bir bilgisayar mhendisi aranıyor mesela, bu ilana sakat Bülent başvuramıyor! Sebep? Sakatlar sadece sakat statüsünde açılan kadrolara başvurabilir: "beden işçisi pozisyonu açık, oraya başvurun isterseniz!"
 
Evet ne yazık ki işyerinde çalışma arkadaşları da dışlayacı tavırlar içeren davranışlar sergilemekte veya ima yoluyla da olsa sakat bireylerin enerjisini almaktadır.

Keşke, performans arttırma, mesleki beceri geliştirme, etkili lider olma vb. verilen yüzlerce eğitimin dışında işyerinde farklı vaye sakat bireylerle iletişim eğitimi ya da mobbingin ne olduğuna dair eğitimler verilse... Hatta bunlarla da yetinilmese farklı ve sakat bireylerle iletişim ve sakatların çeşitli yönlerden sakat olmayan kişilerden daha iyi yeteneklerinin olduğunu anlatan eğitimler kreş ve yuvalardan başlayarak verilse, belki o zaman sakat bireylere biçilen roller belirli meslek gruplarıyla sınırlı kalmazdı...
 
Arkadaşlar hepsi böyle değil siz kendinize inanın ve geliştirin . Öncelikle kurumsal firmalara başvuru yapın özellikle yabancı firmalara ben Amerikan şirketinde çalışıyorum ve inanın normal bireylerden hiç farkım yok maaş ve iş konusunda çoğundan daha iyi şartlarım sizde böyle firmalara girin sakın kurumsal olmayan ve özellikle Türk firmalarında çalışmayın ezilir ve hiçbir hakkınızı alamazsınız.
 
Kaç tanesi böyle değil!!! Siz muhtemelen "şanslı azınlık" içerisinde olmalısınız...

Özellikle, özel sektördeki çoğu yöneticinin işçilerin kahve, sigara hatta tuvalet molası vermesinin bile iş gücü kaybına sebep olacağı korkusuyla hareket ettiğini düşünürsek, sakat bireylerin çok fazla dinlenme süresi isteyeceği ya da çeşitli nedenlerle izin isteyeceği korkusuyla sakat bireyleri işe almak istemediği bilinen bir gerçek.

Ayrıca, farklı bedenlerin iş yerinde olmasını anlamak veya sakat istihdamı için binaların erişilebilir hale getirilmesi özel sektörün ruhuna pek de uymuyor sanki.


Yoksa zaten kendini geliştirmiş iyi eğitimli pek çok sakat temizlik işçiliği yerine mühendislik mesleğini icra ediyor olabilirdi...
 
Zeliha bu kafa yapını değitir derim yoksa herzaman bu olaylarla karşılaşırsın . Ben ilk engelli işyerimde 1500 TL çalışıyordum ve bu bana yetmez dedim ve istifa edip yabancı şirkete girdim ve bunun 3 katını alıyorum arkadaşım isyan etme kendinini geliştir önce ve kendini sev yok ben engelliyim asgari ücret temizlik işleri bana layık dersen eyvallah ben demedeim ve aştım bu konuları hala kendimi geliştiriyorum yabancı dil spor ve insanlarla iletişim perfect önce kendine bir aynada bak sonra yaz buraya ben kimim de ne yaptım de çabalarının emeğinin karşılığını inan alırsın eğer çaba verirsen yoksa çok üzülürsün arkadaşım hemde çok herkes üniversite mezunu artık AKP politakası diyorki sen ağa ben ağa bu işleri kim yapacak yok öyle kolay ekmek önce eğitim sonra kişisel gelişim yoksa işin zor be güzelim bana kızma acı gerçek bu.
 
aynen öyle beyinlerindeki ayrım tüm yaşamı etkilen her alanda var..ben yıllardır mücadele ediyorum..ama maalesef birşeyler degişmiyor..8 engelliyiz iş yerinde tabiri caizse mal gibiler birliktelik yok herkes başka korkak pısırık şükürcü..bana dokunsada kader işte demek...namussuzlar kadar cesur olmadıktan sonra namuslu olsan ne yazar...sağlam la tam aramda 3 kat maaş farkı var..herşey aynı hatta bende + lar var ama verilmiyor tüm engellilerde aynı..

çok doğru bunları ben yaşıyorum..ama mücadele etmek lazıım böyle büyük bi yere girdikten sonra çalışırken dava açıp hakkını arayacaksın

merhaba..ben şirkete dava açmak için mücadeleye başladım çalışırken verecemki haklılığım olsun
 
İşin zor "Zeliha", kedini geliştirmelisin :) Bütün kabahat sende cancaazım :)
 
Değil mi Bülent:)

Oral Bey,

mücadeleniz sonuç verir ve umarım dava lehinize sonuçlanır...
 
inşallah uzman konularda destek arıyorum bilgi örnek dava..şahit bakalım kısmet nolacak
 
Umarı konuyu çok dağıtmıyorumdur ama bir şekilde geçenlerde Avustralya'da sakatların istihdamıyla ilgili çalışan bir sivil toplum kuruluşunun (devlete bağlı çalışan bir kurum da olabilir hoş çok dikkatli bakmamıştım yalan olmasın) web sitesinde işverenleri sakatları işe almaya "ikna etmeye" yönelik bir yazıya rastladım.

Konumuz da işe alınma süreciyken sizinle oradaki argümanlardan kabaca not aldığım birkaçını paylaşmak istiyorum:

-Araştırmalar engellilerin işi bırakma oranlarının daha düşük olduğunu göstermektedir.
-Engelliler daha az iş kazası yaşamaktadır.
-İşe devamlılıkları daha çok olmaktadır.
-İş ilanları herkese açık olduğu zaman, işe alınacakların seçileceği yetenek-beceri havuzu da genişletilmiş olur, böylece seçilen kişinin en yetenekli/becerikli olduğunu daha iyi garantilemiş olursunuz.
-İşyerini engellilere göre düzenler, engellileri işe almaya yönelik bir tutum sergilerseniz, sadece engelliler değil, tek başına yaşayan anneler, yabancılar, yaşlılar da işe başvurur. Bu şekilde de yine işe başvuranlar havuzunu genişletmiş olursunuz, yine daha yetenekli/becerikli çalışanlarınız olma olasılığınız artar.
-Yasalara karşı gelerek ayrımcılık yapmakla suçlanmazsınız.
-Müşterilerin(Avusturya halkının) yüzde yirmisinin engelli olduğunu düşünecek olursak, iş yerinde engellilerin çalışması müşteri sadakat ve memnuniyetini de artırır. Aynı zamanda bu şekilde engelli müşterilerinizin ihtiyaçlarını da daha iyi anlar ve piyasada rakiplerinize göre avantaj elde edersiniz.

Yorumlarınızı merak ediyorum.

Bir de benim gördüğüm kadarıyla, sanırım sakatların istihdamının artırılması için geliştirilmiş iki farklı strateji var. Birincisi, daha hak temelli hareket ediyor, uygun yasalar ve bu yasaların düzgün yaptırımları aracılığıyla istihdamı artırmayı amaçlıyor. İkincisi ise, işverenlere ya da devlete bunun işveren ve ülke için kârlı olacağını göstermeye çalışıyor. Böyle mi acaba, yoksa ben yanlış mı yorumluyorum? Bu stratejilerin açmazları ve alternatifleri neler, belki konuyu bu açıdan da biraz tartışabiliriz.
 
"İş Hayatı" günümüzde öyle bir anlam ile yüklü ki çalışmayan kimseler sırf işsiz olmaları nedeni ile büyük bir baskı içinde kalıyorlar. Ben sakatların iş hayatına atılırken uğradıkları ayrımcılıkları; biraz da -klişe olacak ama- kapitalist sistemin ve toplumdaki hakim düşünce şekillerinin bir sonucu olarak görüyorum. Eskiden "meslek" edinilir, bu mesleği edinen kimsenin işini iyi icra etmesi ise yeterli görülürmüş. Bu anlamda, kişinin sakatlığı mesleğin önüne pek de geçmezmiş. Misal vermek gerekir ise, Orhan Kemal'in Eskici veOğulları romanında, "Topal Eskici" işini iyi yapar, topal olduğu için dışlansa da, bu pek de işine yansımaz.

Ama şimdi, özellikle özel sektörde, görüntü çok önemli. Vitrin şirketlerin her şeyi. Güzellik, pazarlamanın başlıca öğelerinden. Ve "iş hayatı" diyerek özel hayattan ayırdığımız zaman ve zeminde yeni bir dünya kuruyoruz. Özel sektör, şirketler, şirket politikaları gerçekten özel hayatımıza paralel yeni bir hayat kurmamızın peşinde. Bu"gerçeklikte" ise sakatlığa pek yer yok. Zira bu kurmaca aileler aktif, canlı, enerjik üyeler talep ediyorlar. Sakatlık ise pasiflik, hastalık ile -zihinlerde- özdeşleştiğinden kurmaca yeni ailemiz bünyesinde sakatlığı pek de tutmak istemiyor.

Ben tam da şu noktada aramızda (yani sakatlar arasında) isyan konusu olan "sakatlar işini iyi yapamaz, hızlıçalışamaz" önyargısı için de bir şeyler söylemek istiyorum. Öncelikle bir sakat olarak -sakatlığım bağlamında- sakat olmayan bir kişiye nazaran daha yavaş çalışabildiğimi, bir yardımcım olmadan bazı işleri yapamayacağımı, işyerinde bile kendi özel ihtiyaçlarımın karşılanması için yardımcıya ihtiyacım olabileceği gerçeği ile barışık olduğumu açıkça kabul etmekteyim. Tabi ki, her sakatlık bir değil, bazı sakatlıklar kişiyi somut olarak -işi çerçevesinde- engellemese bile sırf üzerinde taşıdığı "damga" nedeni ile çevresinde iş göremez ön kabulü ile karşılaşmakta. Bu istisnayı gözeterek, gerçekten işini icra ederken sakatlığından kaynaklı zorluklar ile de engellenen sakatların varlığını kabul edip, bu bağlamda da hak talebinde bulunmanın yollarının neler olduğunu konuşmamız gerekir diye düşünüyorum.

Konudan konuya atlıyorum sanırım. Ancak yazdıkça irdelenmesi gereken birçok yön karşıma geliyor.
Sanıyorum, iş yerinde özel ihtiyaçları karşılanması gereken sakatlar için koşulları düzeltmek, bu bağlamda iş yeri ıslahı yapmak, ve sakat çalışanın bu talep ile iş verene başvurması ülkemiz için şimdilik ÜTOPİK bir takım gevelemeler gibi duruyor. Ama hatırlatmak isterim, AYRIMCILIK HUKUKU çerçevesinde DOLAYLI AYRIMCILIK ile bu gibi talepleri uygun görülmeyen bir kimsenin haklarını savunabilmesi mümkün olacaktır.
 
Öncelikle bu konuda bir iki görüş serd etmek istiyroum. Şimdi ben bundan yaklaşık 5 yıl önce iş hayatına atıldığımda hazır beton sektöründe çalışmaya başladım. İşim laboratuvar teknikerliği idi kalite kontrol tse uygulamaları felan. her neyse tabii o dönemde kafamı kaldırdım ve iki seçenek sundum patronlarıma.. ya bana hafta sonrları müsaade edilecek ve sistem mühendisliği eğitmi alacaktım. ya da bayındırlık bakanlığının seminerlerine katılarak gerçek bir LABORATUVAR TEKNİSYENliği eğitimi aldıktan sonra üniversite ye hazırlanacaktım..
Bu süreçte iş veren benim taleplerimi kabul etmediğinden çalışma şartları iyi olmasına rağmen sırf bu taleplerim kabul edilmediği için işten ayrıldım. Daha sonra gittiğim pek çok iş yerinde bana daha önce çalıştığım yerlerden daha fazla ücret ve sosyal haklar teklif edilmesine rağmen sunulan teklifleri geri çevirdim.. Çünkü ben kariyer için çalışmaktan yanayım para saten alın terinin karşılığıdır ve kariyerime katıkı sunmayan hiç bir işi yapamazdım..

Tabii daha sonra özel sektörde çok değişik yerlerde iş tecrübem oldu. Hatta biriyle mahkemelik olduk ve ilk davamı kazandım.. Daha sonra da kendi çabamla girdiğim memurluk sınavını kazandım. Halen üniversite eğitimi almaktayım. Ve iş kur dan gelen bütün ilanlara mutlaka bir cevap yazıyor ve o şekilde reddediyorum.
Ayrıca insani değerler ve Modernizm ilişkisini ele aldığım bir kitabım var ANALİZ PENCERESİ adıyla yayınlanmış durumda.. bunu reklam olsun diye değil siz sevgili engelli kardeşlerim kafaya konulduğunda neler yapılabileceğini ıspatlamak için yazıyorum. benimle temas kurmak isteyen herkesle tecrübelerimi paylaşmaya hazıırm Hatta bu konuyu kitap haline getirip yayınlayabilirm bile. Ne dersiniz aranızdan bir yazar ın çıkıp sizin sesiniz olarak burada ortaya koyduğunuz fikirleri kitaplaştırarak geniş kitlelere ve medya ya sunduğu bir proje de yer almak burada ortgaya koyduğunuz fikirler kadar büyük ve etkili bir girişimcilik örneüi olmaz mı..

HEPİNİZİ SEVGİ VE SAYGI ile selamlıyor göremeyen kardeşlerimin gözü konuşamayan kardeşlerimin dili yazamayan kardeşlerimin kalemi olmak adına çıktığım bu yolda siz engelii kardeşlerimin gönülden desteklerini bekliyorum..

NOT AMACIM KESİNLİKLE REKLAM YAPMAK DEĞİL BİR İNSİYATİF OLUŞTURMAKTIR. BU ÇAĞRI SİTEMİZDEKİ BÜTÜN KARDEŞLERİME HİTABEN YAPILMIŞTIR..
 
Mine, aslında önemli argümanlar(müşteri memnuniyeti, sakat bireylerin iş bırakma oranları gibi…) var “ikna yazısında” ben de işverenlerin büyük oranda sakat birey çalıştırmakla ilgili kaygılarının olmadığını gösteren araştırmalar okumuştum ama yaşananlar ve mevcut durum pek öyle göstermiyor sanki :( :(
Volkan’ın da dediği gibi kişinin işini iyi yapıp yapmadığındançok nasıl göründüğü vazgeçilmez bir kriter olarak değerlendiriliyor:(
 
Yaşadığımız ekonomik düzende(kapitalizm), herşeyin giderek metalaştığı ki buna insan emeği de dahildir, engelli yani sermaye sahiplerine göre eksik işgücü olan insanlar açıktır ki isdihdam problemi yaşayacaktır. Ancak bu sorunun çözümü "daha iyi işler ve şirketler var, ben girdim demek ki oluyormuş" demek değildir. O ilanları ve türevlerini yazan insanlardan biraz farkımız olmalı değil mi ? Hiç olmadı empati kurabilmeliyiz. Yoksa bu piyasa denilen pazarda, sermayeder(alıcı-satıcı) penceresinden bizler eksiğiz ve az değerliyiz. Bu söylediklerim ajitasyon kesinlikle değildir, lütfen yanlış anlaşılmasın sadece süreci doğru tahlil etmek gerektiğini düşünüyorum. Saygılar.
 
Eline saglik battaniye!

Zelihacim, aslinda ben o ikna yazisini bakin aslinda isverenler boyle dusunuyor/dusunmeli, ise yariyor/yaramiyor diye paylasmadim. Sadece, isveren icin sakatlari istihdam etmek ekonomik olarak avantajlidir demek ile calismak herkesin hakkidir demek arasinda ciddi bir soylem farki var.

Bence (kimse yorum yapmadi artik ben kendi yazdigimi kendim yorumlayayim:D) konuya sakatlarin haklari hatta insan haklari acisindan degil de isverene ne kadar kar sagladigi acisindan yaklasmak cok rahatsiz edici, Bu tip stratejiler belki kisa vadede, pratikte ise yariyor olmasindan dolayi savunulabilir ama uzun vadede sakatlar icin olumlu sonuclari olacagindan supheliyim.

Ayrica "Sakatlarin işe devamlılıkları daha çok olmaktadır." gibi ifadeler sanki sakatlarin ise alinmasi icin siradan bir isci kadar calismalari yetmezmis gibi bir hava yaratiyor. Oysa, hic kimsenin sakatlardan ise alinmalari icin digerlerinden daha cok calismasi, daha disiplinli olmalari, yani bir sekilde sakat olmayanlardan daha iyi olduklarini beklemeye hakki yok.
 
Elbette Minecim

Yani, aslında söylemek istediğim işverenlerin sakat çalışanların kendilerine uygun işlerde çalışıp çok farklı katkılarda bulunabilmelerinin gerçekten farkına varmadığı ama bir şeylerin değişmesi için bu farkındalığın oluşması gerektiği . Örneğintekerlekli sandalyeli bir çalışan erişilebilir çevre koşullarında ve uygun bir ortamda neden diğerleri kadar çalışamasın! Yani burada bir engel yok… Diğer bir yandan farklıklarla beraber yaşanabileceğinin gösterilmesi ve sakat kültürünün oluşturulması adına da sakat çalışanlarının çalışma hayatında olması gerekliliği.Sakatların yapabilirliklerinin bilincine varılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü SSCB anayasasında da herkesin çalışma tanınmış ve anayasayla güvence altına alınmış ama buna rağmen sakat bireyler evlerde ya da kurumlarda pasifize edilebilmiştir.
Yoksa tabi ki bunun anlamısakat çalışanı ucuz emek gücü olarak kullanmak avantajlı gibi bir şey değil
 
her engelli birlik olmalı iş yerinde hakkını yedirmemelidir..devletin müfettişleride işe gönderdiği engelliyi uygun yerde çalışıyomu çalışmıyomu nelere maruz kalıyoo bunları denetlemelidir
 
bugn bana gelen bir mesajı paylaşmak istiyorum çalışmak isteyen engellilerimizi işgörüşmesine bekliyoruz 31 mayıs cuma saat 11.00 15.00raporsuz ve kimliksiz talep kabul edilmeyecektir adres bayrampaşa AK Parti binası 5. kat güleyimmi ağlayayımmı bilemedim asansörleri çalışmıyor 5. kata engellileri iş görüşmesine çağırıyor ülkemin akil insanları.............
 
valla dava açtık şirkette hala çalışıyorum..herkesin gözü üzerimde..ama çalışırken dava açmak çoook zevklii
 
sakat statüsünde işe alınmak! evet bu iğrenç ötesi sınıflamalar bir meslek sahibi olmamamdaki en önemli sebeplerden bir tanesidir.
 
Slm ben mağazacılık işinde çalışıyorum görme engelli olarak fakat bir tane bir kişi bir ay eğitim alıyorlar okumuşlar diye yönetici oluyorlar bizden fazla maaş alıyorlar bir şeyde bildikleri de yok ben engelli olarak çekirdekten yetişme her şeyi biliyorum mağazacılıkla fakat engelli olduğumuz için bizde yükseliş olmuyor.

benim mesleğim olduğu halde yükselemiyorum 6 yıldır mağazacılık işi yapıyorum sorun engelli olmam
 
Bir de sakatların zorunlu olarak işe alınma konusu bana yanlış gelmiştir hep.Mecbursun beni çalıştıracaksın gibi bir mesaj bana ayrımcılığı çağrıştırıyor ama pozitif ayrımcılığı değil .Engelli birey çalıştırılmak zorunda olmadan bilakis çalışması gerektiği için kendine uygun bulduğu işlerde rahatça iş imkanı bulup çalışabilmeli.Bunun için de insanlar mecbur tutulmak yerine bilinçlendirilmeli,eğitilmeli diye düşünüyorum ...

mineknc; Sıraladığın argümanların hemen hepsinin de hatalı olduğunu düşünüyorum , engelliyi değil bilakis işverenin çıkarlarını baz alan argümanlar
 
Üst Alt