Yakın çağ edebiyatında beş büyük usta var ki, kendi pınarlarını akıtmışlardır.
Mehmed Akif, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Ahmed Arif, Sezai Karakoç...
Nazım ve Arif damarı Ahmet Kaya, Yılmaz Güney namuslu solcuların, ozanların, sanatçıların yetişmesine vesile oldu. Mehmed Uzun gibi Kürd Edebiyatı ustalarına da etkileri oldu.
Akif, Fazıl ve Karakoç damarı ise bugünkü mütedeyyin fikriyatın oluşum mimarıdır. Şahsi kanaatime göre Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Akif İnan, İbrahim Tenekeci gibi şairlerin şiirleri buram buram bu akımın burcusunu üzerinde taşır. Nuri Pakdil ise biraz daha farklıdır, şiir ikliminde Akif ve Nazım'ın izleri beraber görülür.
Kuşkusuz şiir iki tarzdan, edadan ilerleyecek artık... Sezai Karakoç gibi mânâ iklimine, metafiziğe çokça önem veren betimleyici serbest şiir... Ve Ahmed Arif gibi soylu bir isyan, başkaldırı kokan ekmeğin, emeğin, kavganın şiiri...
İkinci Yeni baştan sona bu iki kulvarda ilerledi. 2000-2010-2020 kuşağı Üçüncü Yeniye de başka bir yol görünmüyor.
Postmodern arayışlar hep beyhude kaldı, hiçbiri bir çeşme dahi oluşturmadı. Bir ihtimal istikbalde üçüncü bir pınar olarak yeniden Yahya Kemal edası güncel olabilir. Yeni nesillerin etkileşim sürecine bağlı o da...
Öykü, Roman tarzlarında yollar genelde hep Ahmet Hamdi Tanpınar, Sait Faik merkezinde kesişiyor. Hikayede yeni üsluplar elzem...
Edebiyat camiasında çok iyi akademisyenler de yetişti, yetişiyor. Kıymetinin bilinmesi gerek...
Eksik şu ki bir bağlantı yok, bir iletişim çatısı, etkileşim merkezi yok, çabalar hep parçalı bulutlu, ideolojik zümrelerin gölgesinde kalmış, edebiyatı tam bağımsız ve kendi kendini patlatacak bir düzeye getirmeliyiz.
İdeoloji gölgelerinde kalınmadan bir beraberlik oluşursa, kutuplaşma olmaz, ülkenin edebi sahası o zaman, gelişir.
İşte o zaman aziz vatana faydalı bir miras bırakılır.
Bilal Yavuz
Bilimin zalim gavurlar elinde yarardan çok zararı oluyor son çağda, ahlakın, insanlığın, müminliğin önemini bir kez daha anlıyoruz...
Atom bombaları, yüz milyonların öldüğü yaşanan büyük katliamlar hep dünya medyasının pohpohladığı siyonist, evanjelist bilim adamlarından geldi.
Dünyanın en büyük katilleri olan bazı diktatörler ve onların bilim adamları hala gençliğe sempatik gösterilmeye çalışılıyor.
Hakiki bilim adamı insanlığa sadece hizmet ve fayda için çabalayandır, güç ve şöhret için katliama sebep olacak işlerle uğraşanlar bilimin değil şeytanın adamları...
Atom, kimya şifa sektörü için var, onu alıp bombaya nakledene rağbet var oysa ki, ne yazık, dünya gerçekten kıyameti sonuna dek hak ediyor.
Korona diye bir musibet çıktı, ona da belki bilim adamları sebep oldu, ibret alınacağına haberler geliyor ki ABD bilin adamları mutasyona uğratmış, %80 öldürücü yeni bir korona virüs keşfetmişler deneylerle, sözde kazayla kimbilir ne zaman dünyaya yaymaya çalışacaklar.
Bu çağda bilim zalimlerin elinde silaha dönüşmüş durumda, hedefleri belli, siyonist ve evanjelist ortak inançları doğrultusunda el ele verip 8 milyar insanlığı 8 milyona düşürmek, haşa Mesih'in gelişini hızlandırma gayesiyle şeytani işlere soyunmak... Düşünsene Mesih aşığı sorsan hepsi, ama yaptıkları işler hep deccalsı...
Oysa Mesih İsa için hadisler ortada, İslam'ın komutanı olarak yeryüzüne inecek Allah'ın izniyle ve bu şeytanların ağababası deccalın hakkından gelecek inşallah... Nice ayetlerin ve hadislerin bildirdikleri hep gerçekleşti, sahih olan İsa ile ilgili hadisler de gerçekleşecek inşallah, gaybı ancak Allah bilir, dilerse dilediği kadar peygamberine bildirebilir. Nasılı, ayrıntısı, detayı... Elbette Allahualem...
İnsanlığın en alçaklarının en tepede görüldüğü bir çağ, bu da bir hadisin gerçekleşmesi...
Kıyamet hadisleri zahiri ile gerçekleşirse o zaman nüfusun azaldığını, savaşın da düşük teknolojiyle olduğu tahmininde bulunanlar var, yani korona gibi silahlardan ve yeni dünya savaşlarından sonra kalan azınlıklar içinde, bilemeyiz elbette Allahualem, ama şu kesin ki zalimlerin hedefi bu, insanlığı milyona indirmek...
O zaman bilim deyip fen deyip hemen herkese kanmamalı, hemen aydınlık görmemeli, insanlığa faydası yoksa, zararlıysa nice kitaplar dahi en vahşi en yobaz araçtır, nice alanlar dahil, zaten en büyük kötülükler, iyiliklerin en yoğun olduğu sahalardan çıkıyor.
Ayık olmalı, hayır ve fayda gözlüğüyle bakmalı olaylara, gerçek aydınlık, hakiki terakki hep karambolün içinde ayrı ayrı sahalarda azınlıkta, faydaları seçip arıtmalı, kendimize, neslimize öyle katmalı...
Albert'in sadece zekasından bahsetmek, neden olduğu katliamı görmemek objektif bakış olabilir mi?
Hakikat ve adalet aşığı önce kendisi hakiki ve adil olmalı, parlatılanların karanlık yanlarını da göstermeli gelecek nesillere, ibrete vesile olmalıyız...
Ahlakın, vicdanın yontmadığı bilgi aşkı sadece zulme götürür nefsi...
Bilal Yavuz
Sahte kutuplar, sahte hocalar, sahte hacılar, sahte şeyhler, sahte mürşitler, sahte mollalar, sahte cemaatler, sahte tarikatlar, sahte dergahlar, sahte, sahte, sahte...
Dünyada bir avuç kalan hakikilerini nereden anlarsın?
Evvela tebliğin, gayretin ücretini beklemeyecek kimseden, mükafatı yalnız Allah'tan bekleyecek, milletin emeğine göz dikmeyecek, lükse ve israfa bulanmayacak, zengin olsa bile müminlerin garibanları veya orta hallileri gibi yaşayacak, mütevazı olacak, gösterişe gitmeyecek, itikadı ve metodu doğru olacak, Kuran ve sahih sünnete uyacak...
Sonra enaniyete kapılmayacak, gücün şakşakçısı, saray soytarısı olmayacak, hak namına krallardan dahi çekinmeyecek, cesur ve adil olacak, haksızlığa ilk o susmayacak, sapkınlığa karşı çıktığı gibi kendi mahallesinde olacak katliamlara, tecavüzlere, yolsuzluklara susmayacak!
Kardeşlerinin rey pazarlığına oturmayacak, dostlarını ticaretine piyon yapmayacak, bidatlerden, batıllardan, şirklerden sakınacak, sakındıracak...
Gerçek alim tüm müminleri kardeşi görür, tüm müslümanları cemaati görür, tüm inananların birliği için çalışır, faşizm ve holiganlık ondan uzaktır, bütün dünyayı tek bir mescid görür, bütün din kardeşlerini tek bir tarikat... Gerçek alim, dünyalığı din tüccarlığından kazanmaz, infakları kendi havuzunda biriktirerek o bir avuç infaka da engel olmaz, bilakis infaklara vesile olur, gizli ve açıktan, vereni alanla buluşturur, vakıf malının bir hurmasına dahi el atmaz.
Konuşmak kolaydır, vaaz vermek kolay, hele bilmek, bilgi çağı, nice papaz sözde hocalardan daha çok ezberliyor bilgiyi, veriyi, mühim olan yaşamak, yaşatmak, örnek olmak...
Alim diye bilinen şu gösteriş budalası, israf ehli olanlardan kaç, uzaklaş sahtekar din tacirlerinden, merhum Said Nursi, Mehmed Akif, Sezai Karakoç gibi yazdığını yaşayan takva ehli, hâl lisanlı ulemaya, mütefekkirlere yönel, uykudan uyan ey can, münafıkların ve menfaatkeşlerin seni kullanmasına, sömürmesine izin verme...
Sahtelerin ne mal olduğu zamanla ortaya çıkıyor hepsi olmasa da, gün geliyor kiminin nasıl bir terörist olduğu, kiminin nasıl bir çocuk tacizcisi olduğu işte ayan beyan ortaya dökülüyor, daha böyle gizli kapaklı nicesi var, zamanında onlara talebe olanlar işte görüyorsun hep pişman, ibret al ahvalden...
Şimdi müslümanlar eskiye göre daha bilinçli, artık kandırma piyasasından verim az, şimdi bu yüzden sahte mehdiler de türedi iyice, son on yılda avuç avuç, dolar dolar...
Sakın kanma ey can, sahih hadisleri iyi incele, kıyamet alametlerini bir bütün olarak iyi idrak et, Kuran'ı iyi anla, kütüb-i sitte oku, o zaman sahtekar mehdilere de, yalancı din tüccarlarına da asla kanmazsın inşallah...
Din tüccarlarına bakıp dinden soğuma, dini anlarsan kaynağından, dine bakıp din tüccarlarından soğursun... Vesselam...
Bilal Yavuz
En büyük cennet Hakk'ın rızası, cemalini seyir, muhabbetiyle müşerref olmak...
Cennetler zaten O'nun rızasının yeri olmaktan ötürü cennet, içlerde asla dolmayan o boşluk ancak rızasıyla dolabilir.
Eksiğiz, ancak rızayla tamamlanabiliriz...
O'nu en çok seven evliyalar yolunda candan geçenler, can verenler... Aşkın evi mücahid yürekler meydanı...
Yüceliği yaratandan daha yüce kim olabilir!
Faniler için en yüksek seviye O'nun huzuruna ermek...
Sonsuz kudret denizinin sırlarına sınırlı testimizce erebilmek...
Ancak özgürlüğü Yaradan'a kullukla özgürleşebilirsin, özgürlük O'na kulluğun içinde saklı bize...
Ancak mutluluğu yoktan var eden
Hakk'a itaat ile gerçek ve kalıcı saadete erebilirsin...
Her şeyini O verdi, sevdiklerini O verdi, sen dahi senin değilsin, seni sana O verdi...
İçinde evren, dışında evren, alemler içre alemler, varlık O'nun eseri, yokluk emrine amade...
En elit en büyük en yüce iş O'na kulluk, şükür, ibadet, zikir, tefekkür ve O'nun için yoktan var ettiklerine iyilik, merhamet, kardeşlik...
Ölümden korkma, sevdiklerinden ayrılmaktan korkma, hepsini sana O verdi, O'nsuz kalmaktan kork yani rızasını kazanamamaktan, sevgisine layık olamamaktan kork...
O seni seviyorsa eğer yığınlar sevmese ne gam, O sevmezse mazallah, alemler seni sevse neye yarar, ki alemler ancak O'nun sevdiğine dost...
Gerçeği gör, gerçeğin güneşine karşı göz yuman ancak kendine gece olur.
Meded ya Hu meded... Bizi bize bırakma, biz bizde ancak savruluş...
Tut yüreğimizden, ellerimizden, sonsuz rahmetinle, şefkatinle, sevginle sar...
Bilal Yavuz
Hristiyanlık ve yahudilik bazı peygamberleri kabul edip bazılarını kabul etmezken, bütün peygamberleri hak kabul eden anlayış İslam'ın doğruluğunun en güzel delillerindendir.
Her renkten, ırktan, dilden, mezhepten, tarikatten, cemaatten, çeşit çeşit insanların müslüman kardeşler olarak bir araya gelip Hac yapmaları, Kabeyi sevgi ve kardeşlikle tavaf etmeleri, insanlığın iyiliği için orada Allah'a dua etmeleri İslam'ın en güzel delillerindendir.
Bugün bilim adamlarının "göğün genişlemesi" gibi nice pek önemli birçok keşiflerinin, ulaştıkları gerçeklerin, 14 asır evvel Kur'an-ı Kerim ile haber verilmesi en özel delillerdendir.
Mushafın bugüne kadar değişmeden gelmesi, tek kitap olması, okuma ve yazma bilmeyen Rasulullah'a böyle muhteşem hitabet sanatı bulunan ayetlerin inmiş olması en harika delillerdendir. Elçinin meleklerden değil de içimizden bir insan olması, Rabbimizin bize verdiği önemi de gösterir.
O Rab öyle yücedir ki, milyarlarca insan O'nun bir sözüyle, bir kitabıyla, vesile ettiği bir elçisiyle iman etmiş, bu da sonsuz gücüne alamettir, milyarlarca can görmeden iman etmiş, görmeden sevmiş...
Görebilene her anımız bir mucize, bir fırsat, alıştığımız için hayret etmiyoruz, oysa ruh ve gövdemizin kainat gibi muhteşem bir evren olduğunu kitaplardan, belgesellerden öğreniyoruz her gün, nasıl bir nimet selinde olduğumuzu unutuyoruz, sonsuz yokluklar içinde var olmak kısmet olmuş, yetmemiş nice duyular ve duygular ve tatmaklar verilmiş, yetmemiş aile ve eş ve dost verilmiş, yetmemiş düşünmek ve sevmek ve yaşamak verilmiş, daha niceler, niceler...
Milyarlarca canlı bizim doyabilmemiz, şifa bulabilmemiz için feda ediliyor, kimse Hakk kadar sevemez ve sevilemez, en güzel sıfatların sahibi Hu... Bizim önümüze canlar bile serilmiş, yetmemiş doğruyu gösteren İslam nimeti gönderilmiş, güneşler ısıtmış, hilaller aydınlatmış, ağır diye korkulan İslam hukukunu bile bugün en seküler yaşayan insanlar haykırıyor, kısas istiyorlar, zalimler için idam istiyorlar, herşey görebilene İslam'ın güzelliğini ve ihtiyaç duyulan gerçek olduğunu nasıl da gösteriyor en parlak bürhanlarla.
Yetmemiş, dünyanın en özel insanına ümmet olmuşuz, Nebi aleyhisselamın o muhteşem inceliklerle dolu hayatı önümüze rehber olmuş, yetmemiş bugünün yüksek teknolojisinin doğuşu hep müslüman bilgilerin bilim kitaplarıyla olmuş, terakki ve aydınlanmanın, felsefenin dahi en etkili filozoflarının çoğu müslüman, İslam ile şereflenen müslimler dünyaya asırlarca sirayet etmiş, kız çocuklarının diri diri gömüldüğü kuru çölden medeniyet fışkırmış...
Hakk hazretlerinin eşi, benzeri, ortağı, çocuğu, ebeveyni yoktur, o Sameddir, herşey kendisine muhtaçtır, ancak herşeyi yoktan var eden birşey yoktan var edebilir, ancak birşeyi yoktan var eden herşeyi yoktan var edebilir, Yaradan yaradılamaz, yaradılan yaratamaz, yokluk ile varlık alemlerine ancak tek bir kaynağın gücü hükmedebilir, bunca ırmak ancak tekbir uçsuz ummandan dökülebilir, kusursuz intizam birliğine, tekliğine en muhteşem bir bürhandır.
Ancak kendi kabımız kadar biliyoruz denizi, oysa daha ne sonsuz sırlar ne sonsuz ilimler ne sonsuz hisler vardır kim bilir, elbette yalnızca O bilir, herşeyi sadece O bilecektir.
Güzelliği yaratandan daha güzel kim olabilir, iyiliği var edenden daha iyi kim olabilir, doğruluğu ol emriyle oldurandan daha doğru kim olabilir? En güzel isimler, en güzel güzellikler, herşey, herkes O'nun, varlık ve yokluğun dahi sahibi O'dur. Her nefis ölümü tadacak, yalnız O'nuz zarı baki kalacak, hiç ölmeyecek, ölümü yarat O iken haşa nasıl ölebilir! Doğumu yaratan haşa nasıl doğabilir! Tüm eksikliklerden münezzeh ve benzersiz tek İlah iken O, haşa mahlukat gibi nasıl çocuğu olabilir, elbette olamaz, İslam'ın Tevhid güzelliği hak oluşuna nasıl da delil, onca batıl inanç onca karanlık da ışığa, gerçeğe bir delil... Zira ışığı ancak o karanlıklar o batıllar etrafında olmasına rağmen parıl parıl patlamasından anlıyoruz, kıymetini idrak ediyoruz.
Ulu bir çınarın programını bir tohumun DNA haritasına anında kodlayan o kudretli o sübhan Rabbimiz; kalbimizin aklını, aklımızın kalbini, hidayetin ışığından ayırmasın, bizi daima adil ve hayırlı dostlarından eylesin, amin, velillahilhamd...
Bilal Yavuz