Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Hapishanelerin Engelli Mahpuslar İçin Kabus Olmasının Önüne Geçebilmek

hapiste engelli

Yeni Üye
Üyelik
5 Mar 2013
Konular
1
Mesajlar
6
Reaksiyonlar
0
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Koordinatörü Mustafa EREN

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) çatısı altında “Özel İhtiyaçları Olan Mahpuslar” adıyla bir çalışma gerçekleştirdik. Kasım 2012 ile Kasım 2013 tarihleri arasında bir yıl süren bu çalışma kapsamında sosyal bilimler literatüründe “dezavantajlı gruplar”, “hassas gruplar”, “kırılgan gruplar” olarak da adlandırılan ve “özel ihtiyaçları olan gruplar” olarak adlandırmanın daha doğru olduğunu düşündüğüm gruplardan dördüyle; LGBTİ, yaşlı, yabancı uyruklu ve engelli mahpuslarla ilgilendik.(1)

Çalışmamızın üç aşamadan oluştuğunu söyleyebiliriz. İlk aşamada bir yandan konuya ilişkin verileri toplarken diğer yandan da ilgili sivil toplum örgütleri (STÖ) ile önce birebir sonrasında ise bir araya gelerek toplantılar gerçekleştirdik.(2) Bu toplantıda hem konuyu ilgili STÖ’lerin gündemine taşımaya hem de varsa eğer bu konudaki deneyimlerine vakıf olmaya çalıştık. İkinci aşamada toplantıya katılan STÖ’lerin temsilcilerinin yer aldığı heyetlerle hapishane ziyareti gerçekleştirdik. Bu hapishane ziyaretlerinde amacımız mekan olarak hapishaneyi görebilmek, idareden bilgi alabilmek ve mahpuslarla birebir görüşmeler yapabilmek ve sorunlarını, çözüm önerilerini bizzat onların kelimeleriyle dinleyebilmekti. Ancak Adalet Bakanlığı hapishane ziyaretlerini onaylarken mahpuslarla görüşmemize izin vermedi. Bu yüzden hapishane ziyaretlerinde hapishane idaresinden bilgi almak ve hapishanenin iç mekanını gezebilmekle yetindik.(3) Mahpuslarla görüşememiş olmanın eksikliğini ise mektuplaşarak ve eski mahpuslarla dışarıda görüşerek gidermeye çalıştık. Üçüncü ve son aşamada ise hapishane ziyaretlerinden de edinilen bilgiler ışığında ilgili STÖ’lerle de görüşerek raporları hazırladık.

Çalışma sırasında ve sonrasında, engelli mahpuslara ilişkin gözlemlerimizi ve tespitlerimizi şöyle sıralayabilmek mümkün:

1- Engelli mahpuslar görmezden gelinmektedir.

Aslında sadece engelli mahpuslar değil bütün özel ihtiyacı olan mahpus grupları görmezden gelinmektedir. Bu mahpus gruplarına ilişkin çalışma olmaması bir yana gerekli kriterler oluşturularak sayılarının tespiti dahi gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumun en bariz örneğini, Adalet Bakanlığı’nın 8 Temmuz 2013 tarihli bilgi edinme başvurumuza verdiği cevap oluşturmaktadır. Adalet Bakanlığı’na göre Türkiye’deki hapishanelerde sadece 115 engelli tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatı koordinatörlüğünde Devlet İstatistik Enstitüsü ile Özürlüler İdaresi Başkanlığınca yürütülen ve 2002 tarihinde açıklanan Türkiye Özürlüler Araştırması’nda Türkiye’deki engellilerin oranının yüzde 12.29 olarak belirtildiği ve buna göre Türkiye’deki her 100 insandan yaklaşık 13’ünün engelli olduğu düşünülürse 115 sayısının gerçeği yansıtmadığı aşikardır. 115 sayısını sorgulamamıza neden olan bir başka veri ise hapishanelerdeki hasta ve ağır hasta mahpusların sayılarıdır. İHD’nin 28 Şubat 2014 tarihinde açıkladığı verilere göre, hapishanelerde kendilerinin tespit edebildiği 620 hasta mahpus bulunmaktadır. Kaldı ki yaşamını yitiren mahpus sayıları da sağlık sorunlarının hapishanelerdeki başlıca problemlerden birisi olduğunu göstermektedir:(4)


Yıllara Göre Mahpus Ölümleri
1997122
1998152
1999190
2000188
2001155
200289
2003163
200454
200559
2006157
2007176
2008211
2009287
2010307
2011321
2012346
2013316







Bu rakamlar, son 3 yıl içerisinde Türkiye’deki hapishanelerden her hafta en az 6 tabut çıktığını göstermektedir. Tablo bu durumdayken Adalet Bakanlığı’nın 115 sayısı inandırıcılığını yitirmektedir.

Engelli mahpuslara ilişkin politika ve sonuç alıcı çalışmalar yürütülebilmesinin ilk koşulu öncelikle hapishanelerde kaç engelli olduğu ve engel türlerinin ne olduğu bilgisine sahip olabilmekle mümkündür. Bunun olabilmesi için Adalet Bakanlığı’nın veri toplayabilmek için engelliliğin kriterlerinin ne olduğuna dair gerekli bilgilere sahip engelli dernekleri ile iletişime geçmesi (çünkü bakanlık “115 engelli mahpus var” var derken engelliliğe dair kriterlerden yoksun olduğunu ortaya koymaktadır) ve 2002 yılında açıklanan “Türkiye Özürlüler Araştırması”nın bir benzerinin hapishanelerde de yapılabilmesinin önünü açması gerekir.

2- Hapishaneler mimari olarak engellilere uygun değildir.

Türkiye’de 1990’ların ikinci yarısından itibaren inşa edilmeye başlanan D, F, L ve T tipi hapishaneler “oda sistemi”ne dayalı hapishanelerdir ve “dubleks”tirler. Bu tip hapishanelerde tek kişilik birimler hariç diğer “oda”larda üst kat ranzaların bulunduğu yatakhane, alt kat ise banyo/tuvalet, lavabo, masa ve sandalyelerin bulunduğu ortak yaşam alanı olarak tasarlanmıştır. Bu hapishaneler, çok katlı bu mimarileriyle engelli mahpuslar, özellikle de ortopedik ve görme engelli mahpusların açısından erişilebilir değildir.

1990’lar öncesi inşa edilen hapishaneler ise koğuş sistemine dayalı olsalar dahi ortak kullanım alanlarının (atölyeler, kurslar, konferans salonu vb.) önemli bir kısmı iki katlı hapishanenin üst katında bulunması ve mahpusların kullanabileceği asansör ve diğer donanımlardan yoksun olması yüzünden engelli mahpuslar için uygun değildir.
Hapishanelerin mimari yapıları açık ve bilinir olmalarına rağmen Adalet Bakanlığı 8 Temmuz 2013 ve 4 Eylül 2013 tarihli iki bilgi edinme başvurumuza da “Ülkemiz genelinde 355/360 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Bu kurumlar çok katlı olmadığından, engellilerin yaşam şartlarına mani bir durum bulunmamaktadır.” şeklinde cevap verebilmiştir.(5)

Hapishanelerin dubleks olması, ortak kullanım alanlarının üst katlarda bulunması ilk göze çarpan eksikliklerdir. Bu temel sorunlar bir yana engelli mahpusların günlük yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlayacak düzenlemeler gereklidir. Adalet Bakanlığı bu güne kadar gerçekleştirdiği düzenlemeleri şöyle açıklanmaktadır:
“Ancak, yeni inşa edilen tüm ceza infaz kurumlarında ( T, L, F gibi 2000'li yıllardan bu yana uygulanan projelerde) özürlülerin kurum içerisindeki mağduriyetlerinin giderilmesi için özürlü mahkum girişinin ceza infaz kurumu ana girişindeki boy turnikelerinin bulunduğu yerdeki göz biyometrisine bağlı 120 cm. genişlikte bir çelik kapı açılarak bu kapıdan özürlü ziyaretçi ve sedye giriş çıkışı gerçekleştirilmektedir. Ayrıca özürlü mahkum koğuşu yapılarak mahal içindeki wc ve duşlar tekerlekli sandalye kullanımına uygun hale getirilmiştir. Ziyaretçi görüşme mahalli ile mahkum koridorlarındaki kapılar da 120 cm. genişlikte yapılarak özürlülerin mağduriyetleri giderilmiştir.”(6)

Kapıların 120 santim olması, girişe ek kapı açılması ve bir koğuşta duş ile tuvaletin tekerlekli sandalyeye uygun hale getirilerek oraya “özürlü koğuşu” adı verilmesi… Bu düzenlemelerin, bu haliyle sadece ortopedik engellileri, daha net bir ifadeyle sadece tekerlekli sandalye kullanan engellileri dikkate aldığı ancak onlar için dahi oldukça yetersiz olduğu açıktır. Tekerlekli sandalye kullanan engelliler için mekanın tek katlı olması (yatakhane ve ortak kullanım alanının aynı katta yer alması), havalandırmaya çıkışın ve havalandırmanın kendisinin engelliler için düzenlenmesi, prizlerin erişilebilir yüksekliğe konulması, hapishane içindeki ortak kullanım alanlarının erişilebilir kılınması, telefonların yüksekliği, ziyaret kabinlerinin erişilebilirliği, ring araçlarının lift veya uygun donanımla erişilebilir kılınması gibi bir çok zaruri düzenleme yapılması gerekmektedir. Kaldı ki söz konusu olan işitme ve görme engelliler olduğunda kabartma zemin, sesli ve ışıklı uyarı sistemi, işaret dili bilen personel gibi birçok farklı donanım ve düzenlemeye ihtiyaç vardır ki bunların sözü dahi edilmemektedir.

Hapishane ziyaretleri Bakanlığın yukarıda gerçekleştirdiğini söylediği düzenlemeleri de yerinde görme ve değerlendirme imkanı sunmuştur. Engelli mahpuslar için yapılan hapishane ziyaretine ikisi protez kullanarak yürüyebilen ikisi ise tekerlekli sandalye kullanan dört yürüme engelli STÖ temsilcisi dekatılmıştır. Tekerlekli sandalye kullanan STÖ temsilcileri Bakanlığın, engelliler için açtığını söylediği boy turnikesinin yanındaki çelik kapıdan geçirilmek istenmiş ancak bu kapının hemen arkasında üst kata çıkan taş merdivenlerin olduğu görülmüştür. Yani kapı işlevsizdir, beton bir merdivene açılmaktadır. Tekerlekli sandalye kullanan STÖ temsilcileri ancak “işçi koğuşu”ndan çağrılan işçi mahpusların kendilerini tekerlekli sandalyeleriyle beraber göğüs hizasına kadar kaldırarak merdiveni aşırtmasıyla hapishaneye girebilmişlerdir.

Açılan kapının işlevsizliğine dair bu tespit, resmi olarak gerçekleştirildiği söylenen düzenleme ve uygulamaların standartlarla ne kadar uyuştuğunu yerinde görmenin önemini göstermektedir.

Gerek hapishanelerin çok katlı mimarisi gerekse de iç mimarideki yetersiz düzenlemeler hapishanelerin engelli mahpuslar için uygun olmadığının göstergeleri olarak görülebilirler.

3- “Hayati öneme haiz” olmadan karşılanmayan ihtiyaçlar.

Engelli mahpusların protezlerden tekerlekli sandalyeye, özel yataktan sandalyede kullanacağı yastığa, kısmi felç durumunda egzersiz yapmasını sağlayacak aletlerden gözlüğe ve işitme cihazına kadar kullanmak zorunda oldukları birçok araç gereç ve cihaz söz konusudur. Çalışma süresince ve çalışma sonrasında da ulaşılabilen engelli mahpusların neredeyse tamamı bu cihazlara erişmekte sorun yaşadıklarını, ya bu ihtiyaçlarının hiç karşılanmadığını ya da verilen cihazların yaşam kalitelerini olumsuz etkileyecek modelde olduğunu beyan etmişlerdir.(7)

4 Eylül 2013 tarihli bilgi edinme başvurumuza verilen 1 Ekim 2013 tarihli cevap, engelli mahpusların bu ihtiyaçlarının giderilmesinde ödeneklere ve “rapor ile belgelenmesi koşulu”na dikkat çekmektedir:

“Mali yıl içinde Genel Müdürlüğümüze tahsis edilen ödenekler nispetinde engelli hükümlü ve tutukluların ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda; Rehabilitasyon Merkezlerinde ihtiyaç duyan hasta veya engelli hükümlü-tutuklulara, sırt ya da ayak bölgesi yükselebilen manuel ya da elektrik kumandalı yataklar verilmektedir. Yine doktor raporu ile belgelenmesi koşuluyla; engelli veya hasta hükümlü-tutukluların sağlıkla ilgili malzemeleri (elektrik kumandalı yatak ve ortez-protez gibi.) ödeneği ilgili kuruma tahsis edilmekte ve alımı kurum tarafından gerçekleştirilmektedir.”

Bakanlığın cevabında dikkat çekilen “doktor raporu”nun içeriğine ilişkin bilgi ise hapishane ziyaretleri sırasında edinilmiştir. Bu ziyaretler sırasında, ilgili bir hapishane personeli, ancak “kullanması zaruridir” veya “hayati öneme haizdir” tarzında bir rapor verilmesi halinde engelli mahpusların bu tarz ihtiyaçlarının karşılandığını söylemiştir. Yani “hayati öneme haiz” olmayan ihtiyaçlar karşılanmamaktadır. Oysa ki erişilebilirliğin “hayati öneme haiz” olmanın ötesinde standartlara sahip olduğu aşikardır. Engelli mahpusların ihtiyaçları karşılanırken “hayati önem” gibi oldukça yüksek bir eşik yerine erişilebilirliğin önündeki engellerin kaldırılmasının ölçüt olarak kabullenilmesi gerekmektedir.

4- Çalışmamız, hapishaneler ve engellilik konusunun engelli mahpuslarla sınırlı olarak ele alınamayacağını da göstermiştir.

Engelli avukatlar, engelli ziyaretçiler ve engelli hapishane personeli de söz konusudur ve hapishanelerin avludan itibaren erişilebilirliği engelli mahpuslarla beraber bu grupları da etkilemektedir. Hapishane avlusunun düzensizliği nedeniyle yardım almadan hapishane binasına ve avukat mahalline ulaşamayan engelli avukatlar, duyarlı kapıdan “sürünerek” geçmek zorunda bırakılan engelli ziyaretçiler, hapishane binasının kendileri için erişilebilir olmaması yüzünden otoparkta görevlinin yanında oturtulan engelli personeller de hapishaneler ve engellilik söz konusu olduğunda unutulmamalı ve yapılacak düzenlemeler onları da gözetmelidir.

***

“Özel İhtiyaçları Olan Mahpuslar Projesi” engelli mahpuslar konusunda ancak giriş niteliğinde bir çalışma olarak görülebilir ve yukarıda dile getirilen dört tespit hapishaneler ve erişilebilirlik konusunda ancak ilk sözler olabilir.(8) Bu çalışma, Adalet Bakanlığı’nın, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün söz konusu olan “özel ihtiyaçları olan mahpuslar” olduğunda sayısal verilerden dahi yoksun olduğunu göstermiştir. Bu nedenle gerekli birikime sahip olan engelli dernekleri, kurum ve kuruluşları, STÖ’leri hapishaneler ve erişilebilirlik konusunu da gündemlerine almalı ve her bir engel durumu için kendi standartlarını ortaya koymalı, engelli mahpusların bu ihtiyaçlarının karşılanması için “hak temelli” bir mücadele yürütebilmelidir. Adalet Bakanlığı’nın bugüne değin STÖ’lerin hapishanelere girmesi konusunda yeterince istekli davranmadığı açıktır. Bu duruma rağmen engelli STÖ’leri, hapishanelerde çalışma yapabilmek, atölyeler, seminerler düzenleyebilmek, izleme faaliyeti gerçekleştirebilmek için ısrarcı olabilmelidir. Bu olmadığı sürece gözlerden uzak olan, gözlerden uzak tutulan bu mekanların engelliler için birer “kabus” olmasının önüne geçebilmek mümkün olamayacaktır.(9)
 
NOTLAR:

1 Bir grubu dezavantajlı, hassas, kırılgan olarak nitelendirmek sorunu o grubun kendisine bedenine, kimliğine, kişiliğine, kültürüne odaklamaktadır. Hassaslığının, kırılganlığının, dezavantajının nedeni yine kendisidir bu söylem içinde. Oysa ki “özel ihtiyaçları olan gruplar” nitelendirmesi grubun varlığından da öte bir şekilde, hak temelli bir mücadele için gerekli kapıyı aralamakta ve dezavantajın, kırılganlığın, hassaslığın bir adım ötesine, nasıl giderilebileceğine işaret etmekte, bu ihtiyaçlar giderildiğinde ortada bir dezavantaj, hassaslık ve kırılganlık kalmayacağını söylemektedir. Bu nedenle “özel ihtiyaçları olan gruplar” ifadesi kanımca daha doğrudur ve özellikle de sivil toplum örgütlerinin kullanımı için ön açıcı olabilecektir.

2 Engelli mahpuslarla ilgili toplantımızı 12 Ocak 2013 tarihinde gerçekleştirdik. Bu toplantıya 14 kurum ve kuruluşu temsilen 16 kişi katıldı. Bu kurum ve kuruluşlar şunlardır: Türkiye Sakatlar Derneği (TSD), İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi, Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi, Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu, Şizofreni Dostları Derneği, Engelsiz Erişim Derneği, Engelli Ayrımcılığını Önleme Platformu, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD), Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD), Sosyoloji Mezunları Derneği (SOMDER), İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza infaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve İnsan Hakları Derneği (İHD).

3 Çalışma kapsamında yabancı uyruklu mahpuslar için 29 Temmuz 2013 tarihinde Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi; engelli mahpuslar için 31 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleştirilen Ümraniye E Tipi Hapishanesi; LGBTİ mahpuslar için ise 2 Ağustos 2013 tarihinde gerçekleştirilen Maltepe 2 No’lu L Tipi Hapishanesi ziyaret edilmiştir. Yaşlı mahpuslar için bu 3 hapishanede de gözlem yapılmıştır.

4 Bu tablodaki rakamlar 31 Aralık 2013 tarihli bilgi edinme başvurumuza Adalet Bakanlığı tarafından verilen 22 Ocak 2014 tarihli cevaptan derlenmiştir.

5 Bilgi edinme başvurularımıza verilen 16 Temmuz 2013 ve 1 Ekim 2013 tarihli cevaplar.

6 1 Ekim 2013 tarihli cevaptan.

7 Bu konuda bir haber için bakınız: “Platin Değil İnşaat İskelesi”, BirGün, 12 Şubat 2014

8 Proje raporunun tamamına (raporda bilgi edinme başvuruları ile bu başvuruların cevaplarına da yer verilmektedir) CİSST’ın sitesindeki “dosya indir” sekmesinden ulaşabilmek mümkündür.

9 Burada kullanılan “kabus” nitelendirmesi, hapishane ziyaretine katılan engelli bir mahpusun, “Hapishanede gördüklerim, benim gibi engelliler açısından oranın koşulları birer kabustu. Günlerce bu kabusun etkisinden kurtulamadım.” sözlerinden alınmıştır.
 
Hapiste sakatlar konusu çok dramatik bir konu! Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği bu konuda çok kıymetli çalışmalar yapıyor. Mustafa EREN'in emeği büyük.

Bu başlık vesilesiyle bu konuda düşünmek, ve olabilirse hapis yatmış sakat arkadaşlarımızın deneyimlerini paylaşması çok yararlı olacaktır.
 
valla %98 engelli biriyim götürdüler beni ceza evine uffff Allah kimseyi düşürmesin yarım gün kaldım rezillik 1 tekerlekli sandelye bile yoktu mahkum cok nasılsa taşıyın lenn diyordu 3 5 kişi taşıyordu bir orya bir orya engellilere göre bir yer değil kesinlikle katılıyorum orda atarlar bi köşeye kalırsınız öyle belki arada 1 ekmek verirler .
 
:( engelli mahkum deyince aklıma nedense OZ geldi...zamanının çok başarılı bir dizisidir kendisi. Orada tekerlekli sandalyeli bir mahkum vardı. Çok da rahattı yaşamı. Çok zor değil ya avrupaya baksınlar yapsınlar. Ama nerdeeeee...çok lüks bu tür şeyler onlar için di miii!!! (onlar= hükümet,devlet)
 
Sevgili Arkadaşlar 5 yıldan fazla bir süredir Ceza İnfaz Kurumunda İnfaz ve Koruma Memuru olarak çalışmaktayım. Engelliler için Kurumumuz elinde geldiğinden fazlasını yaptığından şüphem yok. Eğer gözlerinizle görmek isterseniz buyrun gelin bakın.. Yazıyı paylaşan arkadaşa seslenmek istiyorum. '' Acaba hiç Ceza İnfaz Kurumu görmüş mü? '' Ayrıca Suç işlenir ve herkes böyle bir hataya düşebilir buna hemfikiriz galiba ancak suçu işleyen engelli arkadaşımız cezayı veren ise Hakim makamı peki burda neden Ceza İnfaz Kurumları haksız görülüyor. Bizde çok üzülüyoruz bu konuya ama gerçekten engelli olarak yatan insanların ne suçlar işlediğini bilseniz bu kadar hoşgörülü yaklaşmazsınız. Kısaca bildiğim ve yaşadığım bir hikayeyi paylaşayım..

2009 İstanbulda bir Ceza İnfaz Kurumunda görev yaptığım sırada sağ kol ve sol bacağı olamayan bir hükümlü şahıs cezaevine geldi. Suçunu duyunca kanım dondu. Suçu ne miydi. Üvey kızına Taciz ve Tecevüz... Artık karar sizin..

İyi günler.
 
dusmez kalkmaz bir allah
engelliyim cennete girecegim dememek lazimmis. icinde olan engele ragmen her moku yapiyomus.
 
paşahan tabi ki suç işleyen bedeline katlanmalı verdiğin örnekten yola çıkalım adam tecavüzden ceza evine yollanmış bu normal ama tecavüzün cezası 5 yıl diyelim adam bu cezayı almış toplumdan yalıtılmış iyi güzelde kardeşim sağlıklı vatandaşla engelli aynı şartlarda ceza çekmiş olmuyor ki engelli bu durumda iki kere cezalandırılmış olmuyor mu tekerlekli sandalye kullanan bir mahkumun hapisteki yaşamıyla sağlıklı mahkumun ki aynı mı bu insanlara ceza verilmesin demiyoruz örneğin tekerlekli sandalye kullanan mahkumu hapishane yerine akıl hastahanelerinin kapalı kısımları gibi bir yerde cezasını cekse daha mantıklı olmaz mı amaç suçluyu kaçamayacağı bir yerde toplumdan yalıtmak değilmi tekerlekli sandalye kullanan mahkumu kilitlemeye bile gerek yok bu ülkedeki bina yapıları zaten her yer açık olsada kaçmasını engeller:p yanlış anlaşılmasın ben burada cezaevlerini yargılamıyor yada suçlamıyorum bu durumdan onlarında hoşnut olduğunu düşünmüyorum bizlere cezaevi ne kadar sıkıntıysa cezaevi içinde bizler o denli sıkıntıyız
 
Demirci Ceza İnfaz Kurumlarının bu denli karar alması imkansizdır. Adından da anlaşıldğı gibi İnfaz demek yerine getirmek anlamına gelir. Eğer ki konunun başlığı engelliler için Adalet Sistemi oalrak yazılsaydı bu daha uygun olurdu.
 
Yani tüm hapishanelerde özellikle tekerlekli sandalyeli ve görmeyen mahkumların yaşamlarını sorunsuz geçireceği ortam sağlanmış mı? Ya da bu konuda neler yapılıyor?...cezası neyse tabi ki herkes çekecek ve çeksin de ona kim ne diyebilir.
 
Merhaba Arkadaşlar

Makaleyi yazan kişi olarak zaman ayırıp yorum yaptığınız için teşekkür ediyorum. İnfaz Koruma Memuru (gardiyan) olarak görev yapan arkadaşın "acaba hiç cezaevi görmüş mü" sorusu ve söyledikleri üzerine yazma gereği hissettim.

Hapishanelere ilişkin çalışmalar yürüten bir dernekte, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nde proje koordinatörü olarak çalışıyorum. Çalışmalarım süresince bir çok hapishaneye girdim, çok sayıda hapishane gördüm. Aslında eleştiriyi getiren kişi yazıyı okumuş olsa yazı içerisinde, bu yazıya kaynaklık eden "Özel İhtiyaçları Olan Mahpuslar" çalışması sırasında üç ayrı hapishaneye girdiğimizi de öğrenmiş olacaktı.

Hapishanelerle olan ilişkim CİSST'taki çalışmalarımla da sınırlı değil. Akademik anlamda da hapishaneler üzerine çalışmalar yürütüyorum. mustafaeren.net adresinde bu çalışmalarımın bir kısmını görebilmek mümkün. Yani hapishanelerden bihaber biri olarak kaleme almadım yukarıdaki yazıyı.

Yukarıdaki eleştirel yoruma bir kaç konuda eleştirim var:

1- "Engelliler için Kurumumuzun elinden geldiğinden fazlasını yaptığından şüphem yok" denilmiş. Yukarıda getirilen eleştiriler, tek tek kurumlara ve hapishane personeline değil zaten. Yazı okunursa, şu ya da bu hapishane yönetiminin veya personelinin değil bir bütün olarak infaz sisteminin kendisinin eleştirildiği görülecektir. İnfaz sistemi, özel ihtiyaçları olan insanlar, dezavantajlı gruplar (örneğin engelliler, LGBTİ bireyler, yaşlılar, yabancı uyruklular, çocuklar, 0-6 yaş çocuklarıyla beraber hapiste tutulan anneler) düşünülmeden oluşturulmuştur. Bu insanların ihtiyaçlarının karşılanması konusunda gerek yasal gerekse de pratik düzenlemeler neredeyse yoktur (Bu konuda ayrıntılı çalışmamız için şu linki tıklayabilirsiniz: http://www.cezaevindestk.org/belgeler/ozel_ihtiyaclara_sahip_mahpuslar_uzerine_el_kitabi2013.pdf ). Bu nedenle bu insanlar hapis cezasından diğer insanların etkileneceğinden çok daha fazla etkilenirler. Bu insanların ihtiyaçlarının karşılanmaması yoluyla onlara kötü muamele yapıldığı söylenebilir.

2- "Suçu işleyen engelli arkadaşımız cezayı veren ise Hakim makamı peki burada neden Ceza İnfaz Kurumları haksız görülüyor?" deniliyor. Mahpuslara yönelik sorunlarda ilk muhatabın hapishane yönetimi olması oldukça normal. Yukarıdaki yazım içerisinde dile getirdiğim eleştirilerin ilk muhatabı da Adalet Bakanlığı ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'dür. Hapishanelerde özel ihtiyaçları olan insanların ihtiyaçlarının karşılanmamasının, onlara bu yolla yapılan kötü muamelenin ilk faili bu iki kurumdur.

3- "Engelli olarak yatan insanların ne suçlar işlediğini bilseniz bu kadar hoşgörülü yaklaşmazsınız." denilmiş. Bu görüşe yönelik cevabı Nellas ve Demirci de vermiş. Bir insan en ağır suçları da işlemiş olsa bu hapishanede ona eziyet edilmesini haklı kılmaz. Yargı sürecinin ardından hapishaneye getirilen her insan hapishane idaresinin gözünde eşit olarak görülmelidir. Söz konusu olan özel ihtiyaçları olan mahpuslar olduğunda eşit olarak davranmak da yetmez hapishaneleri "erişilebilir" kılmak gerekir. Yoksa yine ayrımcı davranmış olursunuz. Hapishanelerdeki engellilerin yaşadıklarına dair ayrıntılı haberleri Hapiste Engelli adını taşıyan blogda bulabilirsiniz.

Uzunca bir değerlendirme oldu. Örnek olsun diye bir mahpusun mektubunu da hemen bu yorumun ardından ekleyeceğim buraya. Başka soru, eleştiri ve önerileriniz varsa onları da zaman içerisinde yanıtlayabilirim.

sevgi ve selamlarımla
mustafa eren

Bu mektup, ilgili sivil toplum örgütlerinin, 12 Ocak 2013 tarihinde Türkiye Sakatlar Derneği’nde düzenlediği "hapiste engelliler" konulu toplantıda, Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu’nu temsilen toplantıya katılan kişi tarafından toplantıya katılanlara okunmuştur. Konuyla ilgili olduğu için ben de burada paylaşıyorum



Değerli katılımcılar sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sanıyorum bugüne kadar yapılmış olan toplantılarda konferansa katılan arkadaşlarım fevkalade değerli konuları ele aldılar, benim onların düzeyinden bir takdim yapma iddiam var. Konuşmamı dikkate almanızı rica ederim.
Ağır işitme engelliyim. Eşim, kızlarım ve oğlum, kayınpederim, kayınvalidem ve damadım yani kısaca bütün ailem işitme engelli.
19 Haziran 2012 yılında tutuklandığımda polislere neden tutuklandığımı bildirmek istediğimi söyledim; maalesef engelli olduğumdan Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün nezarethanesinde ifademi alabilmeleri için 3 gün yattım.
Nöbetçi mahkemeye çıkmadan 1 gün önce Emniyet Müdürlüğünde ifademi almak için Antalya Kepez İşitme Engelliler Okulu Müdür Yardımcısı tercüman olarak çağrılmış. Tercümana her şeyi anlattım polise benim söylediklerimi yanlış yalan çevirmiş. İfademi tercümana okutmak istedim fakat polis ve tercüman bana acil işimiz var, acele imzala diye bağırdı. Okumadan imzaladım. İfade yönetmeliğinin 22 maddesinde soruların cevaplarımla uyuşmadığı için nöbetçi mahkemeye çıktığımda tutuklandım. L Tipi Antalya Kapalı Cezaevine konuldum. Bu sebeple tercüman kurbanı oldum.
Cezaevinde 6 ay süresince cezaevi müdürleri, gardiyanları, doktorları, avukatları ve koğuş arkadaşlarımızla iletişim kuramadım. Bir şeyi anlatmak istedim ama kimse işaret dili bilmediğinden hiçbir şey anlatamadım. İletişimsizlik bana engel oldu.
Avukatım cezaevine geldiğinde hemen ben çağrıldım. Avukatımla bile iletişim kuramadım. Avukatım bana olayı anlatmakta çok zorlandı. Kendi çabamla anladığım kadarıyla kaldım ve cezaevinden ayrıldı.
İstanbul’dan Antalya cezaevinde 45 dakika olan görüş zamanında yakınlarımla özellikle annemle görüşmem için kapalı camlı bölme olmasından ötürü ve iletişimin telefonla yapıldığı bu ortamda iletişim kuramıyordum.
Müdürlerle gardiyanlarla konuşamıyordum. Çünkü cezaevinde işaret dili bilen bir kişi bile yoktu.
Her Çarşamba cezaevinde görüş günü olması sebebiyle telefon görüşmesi ile yapıldığından ailemle, tercümansız kaldığım için çok zor iletişim kurabiliyordum.
İşitme engelliyim ve işitme engelliler kendisi tam düzgün dilekçeyi yazamıyorlar, yazamıyoruz. Koğuş arkadaşlarıma anlatmak istedim. İşaret dili bilen olmadığından çok zorlanarak dilekçeyi yazdılar. Benim ifademi tam anlamadıkları için tam dilekçemi yazamıyorlardı.
Sabah ve akşam sayımında sayım geldi diye bağırarak herkes sayıma giderdi. Bana kimse sayım var diye haber vermezdi. Gardiyanlar bana kızdılar. Bundan sonra uyarı olsun dediler. O yüzden sayımdan yarım saat ve bir saat öncesi sayımı bekledim. Sayımcı gardiyanlar gelirler sayım yaptıktan sonra giderlerdi.
6 ay cezaevinde yattığım zaman içerisinde çok acı yaşadım. Engelliyim ve yine de çok engel yaşadım. Cezaevinde işaret dili bilen kimse olmadığı için hiçbir iletişim kuramadım.
Cezaevinde işaret dili bilen ve tercüman yok. Televizyon seyredemiyorum, telefonla konuşamıyorum, gazeteyi okuyamıyorum. Müdürleri, gardiyanları ve avukatımla konuşamıyorum. Koğuş arkadaşlarımla iletişimi kuramıyorum. Kapalı cezaevinin duvarlarıyla konuşuyorum. Kulaklarım ve ağızım kapalı psikolojim kesinlikle bozuldu. İşitme engelli demek duymamak ve konuşmamak demektir. Türkiye demokrasisinden talebimiz var. İşitme engellinin yanında işaret dili bilen tercümanı olunca işitme engelliler kendilerini normal bir birey gibi hissediyorlar.
Çok sıkıntı yaşadığım için cezaevi müdürüne dilekçeyi gönderdim. Beni çağırmadan önce koğuş başkanı çağrılmış. Koğuş başkanı dedi ki; cezaevi müdürü işitme engelliyle anlaşamıyorum o yüzden beni yanına çağırmadığını öğrendim. Türk adaletinde 1 kişi de 10 kişi de olsun insanı olduğumuzu anlamıyorlar. Türk vatandaşı olarak normal bir insanın haklarına sahip değil miyim? Cezaevinde yattığım 6 ay zaman herkesi çok iyi dikkatle izledim, komünist bir ülkede gibi hissettim kendimi.
Tercüman ifademi yanlış aldığı için 6 ay cezaevinde yattım boşuna. TCK 276 madde gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık “Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık MADDE 276 (1) Yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisinde bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilen bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (2) Birinci fıkrada belirtilen kişi veya kurullar tarafından görevlendirilen tercümanın ifade veya belgeleri gerçeğe aykırı olarak tercüme etmesi halinde, birinci fıkra hükmü uygulanır.”
İşaret dili kullanılmayan nasıl tercüman oluyordu? Milli Eğitim Bakanlığı nasıl tercüman çıkarmış?
Türkiye toplumundaki işitme engellileri yani bizi pek önemsemiyorlar. 2009 yılında Birleşmiş Milletler Engelli İnsan Haklarının Sözleşmesi vardı. Birleşmiş Milletler Engelli İnsan Haklarının içinde çok değerli sayılabilecek işaret dili anlatımı vardı ve işitme engellileri koruyor hem de savunuyorlar. Türkiye’ye bu haklarımız ne zaman gelecek? Merakla bekliyoruz.
Dinlediğiniz için büyük teşekkürler. Saygılarımla.
 
diyecek söz bulamıyorum sadece '' ÜZGÜNÜM '' diyebiliyorum...
 
isaret dili tercumani olursa sanki o siz isaret diliyle anlattiginizi gene baskasi anlatacak.buda ayni kapiya cikiyor bence. asil olan konusmayi bilen. duymayan sagirlarin baska kurumda yazda dediginiz yerde innanmiyorlar
konusuyor iste duymadim diye yalan soyluyor diyorlar hatta ne kadar israrla anlatiyorsunuz kimse kaale almiyor
oysa kagida yazsin sen konusup anlat
islerine gelmiyor 3 satir yazi yazmak.
ben bu aciyi bankalarda coook cekiyorum:mad: mahkemeye allah dusurmesin duymayanla iletisim senin anlattigin kadar dahada fazlasi avukat gibi yazmissin. iste yazarak ifadeni alabilecek babayigit yokmus
duymayanin uzerinden nemalananlar oyle cokturki,mesela koklear implantimi aldirdigimda 10 gun hastanede yattim. hemsirelerin tuttugu kayda bi goz geciriyim demistim, alllaaaah neler yaziyor, bilmem su egitim vermis, soyle goz temasi kurmus, boyle kelime anlatmisss
yaaaan hic bir kere oyle bir girisimleri olmadi, hatta narkozdan uyandigimda tuvelete gitmek icin o kadar zile bastim ne gelen ne giden, basim done done serum bir elimde bir elimlede duvar sandalye ne yakalarsam ona tutuna tutuna basim done done tuvalete gittim.
duymadinizmi hem hak kaybi coktur, hemde ustunuzden nemalanip is goren coktur
 
Felçli Turgut cezaevine kucakta girdi

çok yazık olmuş işte günümüz türkiyesi sözde adalet dağıtan bir hakimin kararı:

Felçli Turgut cezaevine kucakta girdi
İzmir'de, geçirdiği trafik kazası sonrasında boynundan aşağısı felç olan ve yüzde 96 engelli raporu bulunan 31 yaşındaki Turgut Bekar, kazadan önce karıştığı bir kavga nedeniyle aldığı 1.5 yıllık cezanın kesinleşmesi üzerine cezaevine konuldu.
 
Mantık olarak eğer bir suça karışmışsa engelli olması bunu değiştirmez.

Ama sadece kavgaya karışmış ölüm yoksa aşırı hasar yoksa;
Para cezası uygulanabilir yada en azından şartlı tahliye olabilir.

TCK 51 madde' de
Hapis cezasının ertelenmesi

MADDE 51. - (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;

a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Gerekir.

(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhâl salıverilir.

(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.

(4) Denetim süresi içinde;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,

Mahkemece karar verilebilir.

(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.

(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.

(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.

(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.


Normalde kendi ailesi yanındayken bile yaşamını zar zor sürdürebilecek biri orada nasıl yaşasın?
Zaten engelli olmayana bile doğru düzgün davranılmıyor orada gardiyanlar hasta mı bakacak :S

Çok ilginç bir karara bağlanmış durum.
Sanırım kavga engelli olmadan önce olduğu için engel durumu değerlendirilmemiş.
Şayet tekrar dava açılırsa büyük ihtimalle şartlı tahliyesi istenir ve bu da kabul edilir.
 
Saçma kardeşim engelli suçluların,normal suçlularla aynı yere konulması saçma. Kim ne derse desin. Engelliler için onlara göre dizayn edilmiş büyük bir cezaevi açılması ve oraya konmaları daha makul değil mi?
 
Kendi hayatını tek başına sürdüremeyen engelliler yani sürekli birine muhtaç olan engelliler ne yapıyor cezaevinde :D Ben mesela ailemden uzak 2 gün duramıyorum engelimden dolayı
 
arkadaşlar benim kardeşim lisanslı boksör birgün 3 tinetci bunun yolunu kesiyor. para istiyor. kardeşimde param yok diyor sonra kavga başlıyor kardeşim birine tekma atıyor kaval kemiğini kırıyor diğerine kafa atıyor beyin tranvası geçiriyor sonuncusunnda kolunu kırıyor bu yüzden ceza aldı prafosyonel dövüştüğü için lisanslı sporcu olduğun için hakimin dediği şu sen dışarda dövüşemezsin kardeşimde doğru doğüşemem ben ringe çıkmadımki sadece kendimi savundum keyfi dövüşmedim camera kayıtlarıda var. veselam lisanslı sporcu olduğu için ceza aldı. ve ceza evinde kendisini ziyaret ettğimde arkadaş okadar zorluk çıkarıyorlarki anlatamam her taraf merdiven bereket kanedyenlerle yürüyoruz tekerlekli sandalyede olsa işimiz harap. rabbim kimseyi düşürmesin ayağımda ortez var xray cihazından geçerken hadi onu çıkar bacağından soyun tekrardan giy baya zorluklar var rabbim kimseyi düşürmesin.
 
Merhabalar arkadaşlar ne bitip tükenmek bilmiyor şu engellilerin sorunları gerçi fazlada değişen bir şey kalmadı sağlam insanların engelli insanlardan ayrılacak oldu olacak artık engellileri sacılar, solcular diye ikiye ayırın eskiden osmanlı devletimi varmış hepimiz 5 Mahmutun torunlarıyız der koğuşta volta atarız çekimede Devletten birileri gelir anma komik olur
Her şeyin hayırlısı korkak bir devlet olmaktansa sürüngen bir korkak olmayı tercihlerin arasına işaretlerin.
Kanun adamları bir birlerini vuruyor yüksek mertebe deki emniyet görevlileri intihar ediyor, Doktorlar sevgilisini kıskanıp vuruyor bir tane engelli ddahi hapiste yatamaz çok büyük bir yara varsa akıl hastanesine sevk edilmeli kevkesseridemi biz bulduk amirim
 
Zannımca tartışma; 07.07.2005 tarih, 25868 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan: 01.07.2005 tarih, 5378 sayılı "Engelliler Hakkında Kanun" da tanımı yapılan; Engelli Bireylerin yani bizlerin (Bundan Sonra "Sakat" olarak anılacaktır) hayatlarımız boyunca karşı karşıya kalmamızın ve tâbi olmamızın oldukça olası olduğu Ceza İnfaz Sistemi dahilinde Mahpus olarak karşı karşıya kalmakta olduğumuz elzem sıkıntıların tespiti ve dile getirilmesi ardından da legal sivil insiyatif ve farkındalık sahibi bireyler olarak; konu hakkında çözüm üretme çalışmaları üzerinden yürüyor. Bir düşünmenizi isterim; Ceza İnfaz Memuru arkadaşımızın belirttiği hüküm ile mi alakalı sadece sizce bu konu?. Ya da belirtilen hüküm ile Ceza İnfaz sürecine dahil olmuş bir kişi için; "Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır, Özgürlükten yoksun bırakarak hapsetmenin kendisi bir cezadır. Bu nedenle tutuklu mahpuslara uygulanan rejim hapsetmenin doğasında var olan sıkıntıyı daha da ağırlaştırmamalıdır" hükmünü göz ardı mı ediyoruz ya da edilmesine göz mü yumuyoruz? ayrıca ekonomik, düşünsel, beşeri, siyasi, iftiraya - isnada uğrama gibi çok çeşitli nedenlerle bir gün bu gerçek ile herbirimiz karşı karşıya gelebiliriz. Konuya burdan bakmak lazım derim ben. Bu arada hiç kendimden bahsermedim Adım Alexandros doğuştan kısmi görme engelliyim yani az gören -monokülerim siteyi çok yeni duyarak üye oldum.
 
Konuya Şu Açıdan da Bakmalıyız Bence; Düşünün ki, Doğuştan ya da daha sonra meydana gelmiş ve müştekisi olduğunuz bir vaka sonucunda fiziksel engellisiniz ya da halı hazırda sizi engelli tanımının içerisine dahil eden bir rahatsızlığa sahipsiniz. Tekerlekli sandalye ya da yardımcı tools kullanmak zorundasınız ve hakkınızda kesinleşen bir hüküm sonucunda hapis cezası ile karşı karşıya kaldınız (Verilen hükme konu olan ve faili olduğunuz durum başta ekonomik,adli,siyasi vb. olabilir) Ben engelli bir mahpus olarak karşı karşıya kalacağımız ve üstesinden gelmekte maksimum zorlanacağımız uygulamalardan bir kaç konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.
1- Cezaevine kabul aşamasında kullanmakta olduğunuz yürüme cihazı vb. tools lar ile cezaevine kabul edilmezsiniz. Bu cihazları tekrar kullanabilmenizin tek yolu kurum reviri üzerinden sevk edilerek ilgili cihazı kullanma mecburiyetinize dair heyet raporu almanızdır.
2- Kronik ve / veya anlık rahatsızlıklarınıza yönelik olarak kurum revirine çıkmak için dilekçe yazarak başvurmak ve sağlık hizmeti veren aile hekiminin müsait olduğu çalışma gününü beklemeniz gerekmektedir.
3- Revirde sunulan sağlık hizmetinin yetersiz kaldığı durumlarda aile hekimi sizin sevkinizi yapar ancak bu sefer de sevkinizin gerçekleşeceği ring araçları aynı zamanda adliye-duruşma sevk işlemleri içinde kullanıldığından ve duruşmalar ertelenemez olduğundan ring aracı ve personel müsaitliğini haftalarca beklemeniz gerekecektir.
4- Hali hazırda engelli erişimine yönelik herhangi bir modifikasyonu ve tertibatı olmayan ring araçlarına biniş ve inişler konusunda tamamen kolluk kuvvetinin yardımına, kimi zaman da çekiştirmelerine maruz kalarak; toplam 3 adımlık bölmelere ayrılmış, nakiller sırasında insani ihtiyaçları giderilmemiş mahpuslardan kalan sıhhi olmayan ve bulaşıcı hastalık riski barındıran atık kalıntılarının bulunduğu ring araçları ile kimi zaman 8-10 saatleri bulan nakiller sonucunda hastaneye ulaştıktan sonra yine kolluk kuvvetlerinin yardımına muhtaç olarak araçtan inerek hekime ulaşabilirsiniz.
5-Bazi hekimler ve kolluk kuvveti tarafından sıklık ile uygulanmasında ısrarcı olunulan kelepçeli muayene uygulamasına maruz kalabilir, sizinle birlikte hastaneye nakilleri yapılan tüm mahpusların muayeneleri bitene kadar farklı iklim koşullarında ring aracında kapalı olarak bekletilirsiniz.
6- İlgili sevk ve muayeneler sonucunda bir ameliyat gereksiminiminiz ortaya çıktığiında yoğun bakım sonrası süreçte genellikle hastanelerin bodrum katlarında bulunan, hastane morglarına çok yakın olan, güneş ve temiz hava almayan, enfeksiyon mücadelesi ve hijyen amaçlı genel temizliği aksatılarak yapılan mahpus koğuşlarında müşahede altında tutulursunuz.

Burada bahsettiğim tespitler basılı kaynaklardan edinilmiş bilgiler olup, Bu bilgileri paylaşmamdaki asıl amaç; sadece uygulamaları eleştirmek olmamakla birlikte, İnsan hakları ve yaşam hakkının kutsallığı zemininde, bir farkındalık yaratmak ve Hapis edilme cezası dışında kalan ancak yaşamın insan hakları ölçütlerinde devamı için gerekli olan zemin ve koşulların iyileştirilmesine yönelik olarak yürütülen legal sivil toplum çalışmalarına destek vermektir.
 
Son düzenleme:
Yazmayım yazmayım dedim de şu bahsettiğin konuların çoğunun cezaevleri ile alakası yok yazılan tüm postları okudum ilk yazılan kısmın zaten çoğu yalan da o terketmiş forumu her neyse son yazan vatandaş mahkum hiç bi zaman arabada beklemez bekletilmezde zaten her hastanede mahkum koğuşu vardır yok orda musahade altında tutulurmus o da yalan orda sıra bekler mahkum değildir bu arada onun adı hükümlüdür yoğun bakımdan çıkınca kazan dairesine gitmez özel günlük temizlenen normal vatandaşin kullandığı odalara da alinir. Babasının etmediği yardımı kolluk kuvveti eder. hukukta herkes eşittir ne adamlar gordum tekerlekli sandalyele de kolsuz bacaksız hakim cezasını okurken sen yerin dibine giriyosun onda tık yok suçu islemeyi bilen herkes cezayı cekmeyide bilmeli
 
Benim anlamadığım nokta da şu LGBT'nin nasıl oluyor da engellilerle, özel yardıma muhtaçlarla aynı mağduriyet kategorisinde ele alındığı?
LGBT acaba cinsi sapkınlık bakımından mı değerlendiriliyor bilmek istiyorum. Şahsen hiçbir fiziki sorunu olmadığı halde aşırı doymuşluğun verdiği sapkınlık hisleriyle türedi bir cinsiyet türü olarak normalleştirilmeye çalışılan LGBT nin sağlıklı, makul bir biyo-genetik temeli olmadan ele alındığını ve bu sayede Avrupai bir görünüme öykünmenin amaçlandığını düşünüyorum.

Yani bir Lezbiyen veya Gay neden normal bir kadın veya erkek mahkumdan ayrı ele alınıp hapishane koşulları ele alınacak bilmek istiyorum. Yoksa sözkonusu edilen şey, LGBT-i nin insan doğasına aykırı "sapkın" eğilimlerinin tedavisi için gerekli olan rehabilitasyon hizmetlerinin yetersiz oluşu mu? Eğer buysa, bence de çocuk istismarcılarıyla, uyuşturucu bağımlılarıyla veya alkolizmle mücadelede olduğu gibi profesyonel iyileştirme, topluma kazandırma, ıslah çalışmalarının yapılması gerekir.
 
Genel olarak sadece bir iki cümleyi şahsım adına, düşünce beyanı olarak tartışmaya eklemek istiyorum. Legal Lgbti+ hareketinin bir faili yani tarafı, üyesi ve yaradılıştan gelen bu farklılıktan onur ve gurur duyan aynı zamanda da doğuştan fiziksel engelli bir birey olarak belirtmek isterim kl, bir insanın kendisini eşcinsel ya da biseksüel olarak, ait olduğuna emin olduğu, psikolojik ve tıbbi olarak desteklendiği Transeksüel olarak tanımlıyor olması ve tabi ki interseksüellik kesinlikle bir hastalık belirtisi ya da hastalık değildir. Yaratılıştan gelen ve saygı duyulması gereken bir farklılıktır, zenginliktir.
Lgbti bireyler de; yine biz engelli bireyler kadar ceza infaz sisteminde bence dezavantajlıdırlar.
Dezavantajlı olma nedenleri de en az biz engelli mahpusların yaşadıkları kadar, bazı hususlarda da daha trajiktir.
Yazılı kaynaklarda herhangi bir hüküm nedeni ile ceza infaz sistemine tabi olmuş açık kimlikli lgbti bireylerin ağır tecrit koşulları altında bulundukları, sevk edildikleri cezaevlerinin yaşadıkları ya da ailelerinin / yasal vasilerinin yaşadığı il dışında ve tutuldukları ceza infaz kurumunun da bulunduğu ilin şehir merkezi dışında olması sebebiyle, lgbti mahpusların ağırlıkla hiç ziyaretçilerinin olmadığı açıkça yer almaktadır.
Sadece bu konu bile hapis cezasının kendisinin bir ceza olması dışında insan hakları, sağlığa erişim, diğer mahpuslara sağlanan sosyo-ekonomik faaliyetlerden mahrum kalma, kurum içi iş olanaklarından mahrum kalma ve sonucunda da temel insani ihtiyaçların (Temizlik Md. İçme Suyu, diğer gereksinimler) Lgbti bireylerce karşılanamıyor olması dezavantajlılık nedeni olarak sayılabilir. Dezavantajlı olarak öngörülen sanırım farklı gruplarda söz konusu yaşlılar, hasta mahpuslar, yabancı uyruklu mahpuslar gibi.
 
Son düzenleme:
Bir hükümlü yakalandıgi cezaevinde yatar genelde yani o ilde. Veya mahkemenin açıldığı ile sevk olur. Cezaevlerinde isteğe bağlı sevklerin ücretini araç yakıt şoför vesaire dahil sevkini isteyen hükümlü karşılar. Yani burdan aliyim da suraya gonderiyim durumlari mahkum rahatsızlık veriyorsa olur veya zorunlu sevktir. cezaevleri zaten şehrin uzağına kurulur ornek silivri Sincan aliağa cezaevleri
 
Merhaba
Ben kendim CTE Personeliyim ve Yakın bir zamanda engelli tutuklu-hukumluler,engelli ziyaretçiler ve engelli personel ile ilgili bir proje yaptım.
Hatta bununla ılgılı gazeteyede konu olmuştuk.
 
Ahmedkilicc Ahmet bey, engelli mahkumların şartları yeteri kadar iyi mi yani? Konuya bu kadar muhalif yaklaşmanızın nedeni nedir?
 
Zorsokak çünkü abartılıyor bir insan engelli diye biraz pozitif ayrımcılık yapılır da lgbt ye niye bi pozitif ayrımcılık bekleniyo konu baştan çok saçma şunu üzerine alınmadan okuyup cevaplarsan sevinirim

ClKw67pWYAE_tg5.jpg
 
Ahmedkilicc Anladığım kadarıyla dini nedenden dolayı konuya muhalif olmuşsun, o kadar ki engellileri bile eleştirmişsin önceki mesajlarında ki ben bu nedenle sormuştum.

Cevaplamam gerekirse kimsenin cinsel tercihine karışmaktan yana değilim, haddime değil diye düşünürüm. Eşcinsellere yönelik iyileştirme neden gerekli ben de anlamadım, burada eşcinsel arkadaşlar varsa nedenini açıklasa da anlasak. Bir de ne ben kız kardeşimin kölesiyim nede o benim kölem. Birbirimizden memnun olmadığımız taktirde küsme / ilişiği kesme hakkımız bulunmaktadır. Ama kesinlikle birbirimize yönelik bir baskı söz konusu olamaz.

Ahmet bey ben de sizin gibi alçak sorular sorabilirim; ama sizin seviyenize düşüp ananız, bacınız hakkında sorular sormayacağım. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki eşcinseller haklı da olsa sen allam eder gullam eder yine onlara taş atarsın-ız(dindarlar). Sen burada eşcinsellere yönelik hapishane şartlarını iyileştirmeye ihtiyaç duyulup duyulmadığını umursamaksızın, sadece onlara düşmanlık etmek için yazıyorsun. Oysa bence açık ve net ki engelliler için hapishane şartları iyileştirilmeli ve eğer eşcinsellerin de engelliler gibi böyle bir ihtiyacı söz konusu ise tabi ki onların da şartları iyileştirilmeli.
 
Üst Alt