Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bursa'da cami ve türbe ziyaretlerimiz, gezimiz

alifatih1958

Aktif Üye
Üyelik
3 Ocak 2007
Konular
58
Mesajlar
1,407
Reaksiyonlar
66
Bursa tıpkı Edirne, Amasya, Manisa ve tabii ki İstanbul gibi buram buram tarih kokan br şehir. Ve tabii ki Bursa erenlerin, velilerin, evliyaların da diyarı aynı zamanda. Yaklaşık 10-15 sene önce büyüklerimizin kabirlerini ziyaret etmiş idik. Bir akrabamızın oğlunun nikâhı vesilesi ile hazır Bursa.ya gitmişken büyüklerin kabirleri ile ziyaret mahallerini, camileri tekrar ziyaret edelim dedik.
Anne tarafından büyük dedem ve büyük ninem Bursa.da medfun. Kızkardeşim bu büyüklerimizin kabirlerinin yerlerini bilmediği için ++abi bizi buralara götürüver++ deyince Cuma günü öğlen saatlerinde Bursa.ya varınca hemen buraları ziyaret ettik.

Bursa öyle bir şehir ki bir tarafı Ankara.ya, diğer tarafı da İzmir.e uzanan ve Ankara Asfaltı olarak isimlendirilen ana cadde ile bunun üst tarafındaki paralel caddeden sonraki yerleşim yerleri Uludağa doğru yokuşta bulunmakta. Eski ve tarihi Bursa sırtını dağa vermiş diyebiliriz. Şehrin eski yerleşim durumu böyle olunca genelde Osmangazi ve Yıldırım ilçelerinde yoğunlaşan cami ve ziyaret mekânları ekseriyetle tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar için ya meşakkatli, ya da gezilemeyecek gibi oluyor. Bursa.nın yeni kısımları, özellikle İzmir yolu tarafları ve ova kısmı ise düzlük yer ama oralarda da tarihi dokudan zerrece eser yok. Bursa.yı gezmeye niyetlenen tekerkeli iskemle kullanan arkadaşların bunu bilmesi ve ona göre bir rota belirlemesi lazım.

İlk olarak, daha önce tadilat nedeniyle kapalı olmasından ötürü ziyaret edemediğimiz Uftade Hazretlerinin türbesini ve camisini ziyaret ettik. Uftade Hazretleri büyük bir veli. Arzu eden kendisi ile ilgili bilgilere internetten ulaşabilir. Uftade Hazretlerinin türbe ve camisini tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar rahatlıkla ziyaret edebilirler. Merdivenlerde az sayıda basamak var.
Burayı gezdikten sonra hemen 150-200 metre uzağında bulunan Pınarbaşı kabristanına gittik. Burada ana tarafından büyük dedem ile büyük ninem yatmakta. Büyük dedem Hicaz.da İngiliz gavuruna esir düşmüş, açlıktan ağaç kabuklarını kemirmiş ve sonra bir yolunu bularak o cehennemden kaçmış. Kaçmış ama sonra geri dönerek 80 kadar Osmanlı askerini esir kampından kaçırarak hep beraber vatana dönmüş birisidir. Bilahare hizmetleri ve kahramanlıkları sebebiyle Enver Paşadan beratlar almıştır. (Bu iki berat nezdimdedir). En son Bursa askerlik şubesi başkanlığı yapmış ve emekli olmuştur. Pınarbaşı kabristanının yanında şehitlik ve onun yanında da Alacahırka kabristanı bulunmakta. Orada da baba tarafından büyüklerimiz yatmakta. Dedem ve amcamın kabrini ziyaret ettikten sonra hemen yakınlarındaki Muradiye külliyesi ve camisine geldik. Başta sultanımız 2.Murat olmak üzere orada türbeleri bulunan tüm şehzadelerimiz için dua ettik. Buralar da nispeten tekerlekli iskemle kullanan arkadaşların ziyaret edebileceği yerler. Ancak az da olsa merdiven basamağı bulunduğunu hatırlatırım, özellikle de şehzadeler türbelerinde. Tekerlekli iskemle için rampası bulunun en net yer burası. Muradiye camisinden çıktktan sonra rotayı hiç sallanmadan bir başka büyük veli Emir Sultan Hazretlerini türbe ve camisine çevirdik. Dedim ya baştan, Eski Bursa.da adım başında bir evliya, veli. Allah hepsine rahmet etsin. Cami ve türbeye yani cami avlusuna girişte 25-30 basamak merdiven var. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar kendilerini merdivenden yukarıya taşıyacak kimseler buldukları takdirde camiyi ve türbeyi rahatlıkla ziyaret edebilirler. Ve bence kendilerine yardım edebilecek insanları da rahatlıkla bulabilirler zira günün her saatinde türbe ve cami kalabalık. İnsanlar seve seve tekerlekli iskemlenin bir ucundan tutarak sizi uçarcasına cami avlusuna çıkarırlar emin olun. Türbenin avluya bakan kocaman bir penceresi olduğundan o pencereden içeri baktığınızda zaten türbenin içini ziyaret etmiş gibi oluyorsunuz, duanızı da oradan rahatlıkla yapabilirsiniz zira türbenin içine girişte birkaç basamak mevcut. Yani tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar için türbenin içine girme telaşesi ve zahmetine gerek bulunmadığını belirtmek istiyorum. Emir Sultan camisinin hemen yanında Emir Sultan kabristanı var. Orada da Zeki Müren yatmakta. Ben daha önce kendisinin şaşalı mezarını görmüştüm ama kardeşim de görmek isteyince tekrar gittim. Gittim ama çok pişman oldum zira kabristanın içine girişte çok basamak inmek ve dönüşte de çıkmak gerek. Bu nedenle tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar Zeki Müren.in mezarını görmeyi unutsunlar. Bilahare buradaki ziyaretimiz bitince Yeşil Camisini ziyaret ettik. Emir Sultan cami ve türbesi ile Yeşil Cami ve türbesi birbirlerine oldukça yakın yerler. Yeşil Caminin avlusuna girebilmek için 7-8, bilemediniz 10 basamaklı bir merdiveni aşmak gerek. Burada rampa var mıydı hatırlayamadım. Yeşil Türbe ise geç olduğu için kapalı idi, ziyaret edemedik ancak daha önce gördüğüm bir yerdi. Tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar türbeyi ziyaret edemezler zira türbeye giriş için çok basamaklı (belki 50-60 basamak) merdivenler silsilesini aşmak gerek. Tekerlekli iskemlenin o kadar basamak boyunca taşınması da oldukça zor.

Ertesi gün bir akrabamızı merhum babamın köyü olan Cumalıkızık.ta kahvaltıya götürdük. Daha önce de yazdım tekerlekli iskemle kulanan arkadaşların maalesef Cumalıkızık.ı gezmeleri çok zor, hatta imkansız. Belki birilerinin yardımı ile hemen köyün girişine kadar gelip etrafa şöyle bir göz atabilirler o kadar. (Cumalıkızık ile ilgili bir forum konum var, isteyen oraya bakabilir) Zaten tarihi eski evlerden başka da bir şey yok. Köye kahvaltı yapmaya gelenlere de piyasa malı reçel ve yağ gibi kahvaltılık ürünleri veriyorlar. Biz kahvaltı için bir tanıdığımıza gittiğimiz için böyle bir kelekle karşılaşmadık. Dolayısıyla piyasa malı ürünler için bir dünya para vermeye değmez bence. Ve daha sonra da Ulucami.ye gittik. İkindi namazımızı orada çift vavın tam da önünde edayı müteakip ülkemiz, kendimiz, ailemiz, insanlık ve İslam âlemi için dualarımızı ettik, Rabbim kabul buyursun inşallah. Cami içinde girişte tekerlekli iskemleler var. Sanırım dışarıda kullanılan tekerlekli iskemle ile camiye girilmesine izin verilmediğinden içerideki iskemlelerin kullanılması gerekiyor. Cami avlusuna girişte 7-8, camiye girişte de yine 7-8 basamaklı merdiven var. Camiden çıktıktan sonra cami önündeki meydandaki havuz çevresindeki banklarda oturup bir sigara molası verdik. Satıcının avazı çıktığı kadar ++ev yapımı limonata++ diye bağırarak sattığı limonatan içtik. Ama inanın gerçekten de ev yapımı limonata tadında enfes bir limanata idi. Yolu oraya düşen olursa tavsiye ederim. Gümüşçüler çarşısından bir gümüş yüzük alayım istedim ama kardeşim o ne pahalılık öyle! Yine de aklım yüzükte kaldı. Yüzüğü alamadım ama ametist taşından bir tespih ile idare ettim.
Daha sonra da Cumalıkızık.taki evimize dönüp üstümüzü değiştirdikten sonra gece nikaha gittik.

Pazar günü ise rotamızı önce Saitabat şelalesine oradan da İnegöl yolundaki Babasultan köyüne çevirdik. Saitabat şelalesini ben 15 yıl kadar önce de gezmiştim ancak aradan geçen yıllarda oranın da b.ku çıkmış. Her yer gözlemeci, kahvaltıcı, dondurmacı, çay bahçesi olmuş. Şelale ufacık kalmış, suyu azalmış. Bir on sene sonra kurursa hiç şaşırmam. Şimdi burası düz bir yer değil desem yalan olmaz. İnişi çıkışı oldukça bol bir yer. Yolların iniş çıkışlı olması nedeniyle tekerlekli iskemle kullanan arkadaşların burada tek başlarına gezebilmeleri için pazularının çok kuvvetli olması gerek. Lakin destek almaları gereken hallerde kendilerine destek sağlayacak birileri yanlarında var ise Saitabat şelalesi bölgesinde yollarda rahatça dolaşabilirler, yollar düzgün. Ancak bir mekâna girmek istediklerinde işte yine karşılarına merdivenler mutlaka çıkıyor. Birer çay içip, bir de sigara tüttürdükten sonra ana yoldan değil de köy yollarından İnegöl tarafındaki Babasultan köyüne gittik. Babasultan köyü Geyikli Baba isimli evliyanın medfun olduğu bir köy. Her taraf meyve bahçesi. Özellikle de elma ve armut ağaçları yol boyunca kilometrelerce size eşlik ediyor. Yüce Allah buraya bol su nasip buyurmuş, bereketini yağdırmış da yağdırmış. Elinizle biraz kazsanız topraktan su fışkıracak. Tuvaletlerde sular boşa akıyor. İnsanlar herhalde su bol diye muslukları kapamıyor. Ancak tuvaletler leş gibi. Yazık. Köylü özellikle türbe civarında meyve ve sair köy ürünleri satıyor, yani türbe sayesinde köylü para kazanıyor ama tuvaletler leş gibi. Türbe ve cami çevresi de çok daha temiz olabilir ama sanırım köylüler sadece ++para gelsin yeter, boş ver temizliği++ diyorlar. Tekerlekli sandalye kullanan arkadaşlar ana girişten türbe ve camiye yürüme yoluna girerlerse merdivenlerle karşılaşacaklar. Ancak cami yanındaki yolda cami bahçesine açılan iki kapıdan bahçeye girmek istediklerinde buralardaki merdiven basamak sayısı üçü veya beşi geçmeyecektir. Türbeyi de camiyi de kolayca ziyaret edebilirler.
Pazartesi ise İstanbul denilen büyük köye dönüşe geçtik ancak dönmeden önce çocuklarımızın siparişlerini almak için önce Muradiye semtindeki İnanç Fırına gidip tahinli pide aldık, akabinde de Tuz Pazarındaki tanıdık peynircimize uğradık. Bu arada Akay Çiğ börekte bir iki tane çiğ börek yedik ve akabinde Koza Handa birer kahve içtik. Akay çiğ börek ünlü simaların da uğrak yeri ve insanın midesine oturmuyor, kızartma yağı insanı rahatsız etmiyor. Rahmetli babamın eski bir arkadaşı olur sahibi. Onunla da biraz eskilerden, babamdan filan lafladık. Bu arada biraz reklam yapayım. İnanç fırından ilk kez tahinli pide aldım ama hayatımda böyle güzel br tahinli pide yemedim. Muradiye camisine 100 metre mesafede. Akay çiğ börek dükkanı ufacık, minnacık bir yer ama böyle leziz çiğ böreği sanırım hiçbir yerde yiyemezsiniz. Koza Han.daki fincanı 20 TL olan kahve çok güzeldi. Hanım kahvenin markasını sordu, CANAT imiş kahvenin markası.

Ve daha sonra ver elini İstanbul. Çok yer gezdiğimizi düşünebilirsiniz ama daha Molla Fenari Hazretlerini, Yıldırım camisini, padişahlarımızın türbelerini, Aladdin Paşa camisini, Abdal Mehmet Camisini, İsmail Hakkı Bursavi Hazretlerinin türbesini, Somuncu Baba evi ve fırınını ve adını sayamadığım daha birçok eski eser niteliğindeki camileri ve türbeleri gezemedik. Tophane sırtlarına çıkıp da şehre hakim bir manzara eşliğinde kahve içemedik. İnşallah bunlar siz kıymetli dostlara, arkadaşlara nasip olur.
Selametle.
 
Son düzenleme:
Güzel bir paylaşım olmuş. Zaten eski Bursa'dan eser kalmadı diyorlar, çok sayıda yabancı şehir merkezini işgal etmiş durumdaymış. Eski dostluklar, komşuluklar kalmamış. Bunun dışında bence Türkiye'de en yaşanılası yerlerden birisidir Bursa. Eğer Eskişehir'de yaşamasaydım kesinlikle ilk tercihim Bursa olurdu. Özellikle Çekirge ve Kükürtlü taraflarında yaşamak isterdim.
 
[SIZE=2]Cardinals kardeşim İstanbul'u bilir misiniz?
Diyelim ki biliyorsunuz. Peki İstanbul'da yaşamanın ne kadar meşakkatli olduğunu bilir misiniz?
Bunları şunun için sordum. Bursa'nın İstanbul'dan bir farkı kalmamış, küçük İstanbul adeta. Trafik berbat, komşuluk bitmiş, özellikle Yıldırım ilçe sınırları dâhilinde hırsızlık anormal şekilde artmış, çok ama çok yoğun bir şekilde göç almış ve bu göç Bursa'yı mahvetmiş, bitirmiş. Bu nedenle şayet İstanbul'u biliyor ve İstanbul'da rahatlıkla sıkıntısız meşakkatsiz bir şekilde yaşayabileceğinizi düşünüyorsanız o zaman Bursa tam size göre. Bursa'da maalesef yeşillik kalmamış, eskidenmiş o yeşil Bursa. Ben eski ve yeni Bursa'yı bildiğim için objektif gözle bir mukayese yapabiliyorum.

Ama yine de eski kültürünü kısmen korumuş Bursa. Simit fırınlarına, süthanelere, bici bici tatlısı satılan üç tekerlekli arabalara az da olsa yine rastlayabiliyorsunuz.

Çekirge ve Kükürtlü bölgeleri Bursa'nın iyi kötü kalbur üstü yerleri. Zaten şehri bıçakla keser gibi ikiye ayıracaksınız, yaşayacaksanız şehrin İzmir tarafındaki kısmında yaşayacaksınız, Ankara tarafına ise adım dahi atmayacaksınız.
Yabancı derken Arap kökenli kişileri kast ediyorsanız doğrudur. Yazımda bahsettiğim Şelale bölgesinde, Geyikli Baba türbesinde, şehir merkezindeki Tuz Pazarı ve Ulucami'de çok sayıda Arap ile Avrupalı turist vardı. Bizler ülkemizi tanımıyoruz ama adamlar Arap diyarından veya Avrupa ve Amerika'dan kalkıp bizlerin bilmediği yerleri geziyorlar.
Selametle. [/SIZE]
 
Maddi duruma göre değişir. Maddiyat her şeyi kolaylaştırırmış, İstanbul dar ve orta gelirli için cehennem, zengin kesim için adeta cennet. Bursa'da Bademli tarafları da var. Yani kısaca paranız varsa her yerde rahat edersiniz. Benim yabancı işgalinden kastım, evet Araplar ama turist olarak değil, tamamen yerleşik olarak Bursa'yı işgal etmiş vaziyetteler.
 
Evet Bademli de var da orası kalbur üstünün de üstüne hitap ediyor. Her yer villa tarzı yapılarla dolu. Orada bir arkadaşım oturuyor da oradan biliyorum.
Selametle.
 
Fotoğraf çekmedim muhterem dostum.
İnşallah başka sefere.
Selametle.
 
En son yürekler ölür kitabında aşıklar tepesinden bahsediyordu. Çok etkilenmiştim bir gün o tepeye sırf kahve için gidecem.Bursa'yı çok güzel anlatmıştı okurken kendimi Bursa sokaklarında dolaşırken buldum. Tarihi ve ekolojik olarak güzel bir şehir. Bu arada Sanat Güneşimiz Zeki Müren de oralıymış.
 
Nurtan

Eski yeşil Bursa' dan eser yok şimdi. Senin hayallerin kitapta kaldı. 20 yıldır akp yönetiyor ve sırf beton yığını oldu. Adamlar şehir merkezindeki mezar yerlerini şehir dışına taşıyıp site yapıyor, dağı yok edip otel dikiyor.
 
Üst Alt