Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Özel eğitim ve rehabilitasyonun devlet tarafından karşılanmasına son veriliyor!

Onur

Üye
Üyelik
26 Nis 2003
Konular
9
Mesajlar
66
Reaksiyonlar
0
Engelliye Kötü Haber

Hükümetin, engelli çocukları okutan özel eğitim kurumlarına verdiği para desteği, 'masrafları çok artırdığı için' geri çekiliyor, veliler tepkili

05.gif

Engelli öğrencilere eğitim veren kurumlar, devlet okullarının ne eğitici bakımından ne de fizik şartlar bakımından yeterli altyapısının bulunmadığını hatırlatıyor. FOTOĞRAF: TİMUR SOYKAN

RİFAT BAŞARAN

ANKARA - Seçim öncesi bilbordlara, engellilere verdiği haklarla ilgili afişler astıran AKP hükümeti, şimdi bunları geri almaya başladı. Engelli çocukların, özel eğitim kurumlarında aldığı eğitim giderlerini 2006 yılında karşılama kararı alan hükümet, uygulamaya son veriyor. Engelli aileleri yarın kararı protesto edecek.
2006 yılı haziran ayında, sosyal güvencesi olan engellilerin, özel eğitim kurumlarında eğitim alması halinde eğitim giderlerinin karşılanması için var olan kanunda değişiklik yapıldı. Kanun değişikliği öncesi özel eğitim kurumlarında eğitim gören engelli sayısı 67 bin iken, sayı 161 bine yükseldi. Engelli çocuk başına 388.8 YTL ödeme yapılan özel eğitim kurumlarında bu iş için 30 bin istihdam sağlanmıştı.
Ancak hükümet, masraflar çok olduğu gerekçesiyle bu kararından vazgeçti. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü tarafından 20 Kasım'da yayımlanan genelge 1 Aralık'ta yürürlüğe girecek. Genelgedeki düzenlemeler şöyle:

* Yerleşim birimlerinde resmi veya özel eğitim okuluna devam eden engelli öğrencilerin bireysel veya grup eğitimi için her türlü tedbir okul bünyesinde alınacaktır.

* Özel veya resmi özel eğitim okullarından herhangi birine veya özel eğitim sınıfına devam eden engelli çocukların ayrıca, özel eğitim kurumlarından destek eğitimi almaları halinde eğitim giderleri karşılanmayacak.

* Ancak birden çok engeli olan ve resmi okulda eğitimi yapılan engel türü dışında öğrencinin sahip olduğu ikinci veya daha fazla engel türünde bireysel destek eğitimi alması gerektiği Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu raporunda belirtilen engelli çocukların, özel eğitim kurumlarından, en fazla altı seansa kadar bireysel eğitim almaları halinde eğitim giderleri karşılanacak.

* Zorunlu eğitim çağında olup rehberlik araştırma merkezince düzenlenen Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu raporlarında özel veya resmi eğitim okuluna devam etmesi gerektiği belirtilen engelli çocuklar, bu okullara devam edecek. Bu okullara devam etmeyip diğer özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden eğitim almaları halinde eğitim giderleri karşılanmayacak.

E* ngelli çocuklar, destek eğitimini ancak bulunduğu il/ilçe merkezinde özel veya resmi özel eğitim okulunun bulunamaması halinde alabilirler.

Özel Eğitim Kurumları Derneği Başkanı Mustafa Metin Taş, genelgenin engelli çocukları karanlık odalara mahkûm edeceğini söyledi. Kanun değişikliğinin engelli aileleri için bir yıllık geçici bir mutluluk yaşattığını ifade eden Taş, "AKP hükümetinin engellilerle ilgili vaatleri, yaptıkları birer seçim yatırımıymış" dedi.
Kurumlarda 30 bin istihdam yaratıldığına dikkat çeken Taş, genelgenin 1 Aralık'tan itibaren geçerli olmasına da itiraz etti. Taş, "Bu kadar kısa süre içerisinde, biz nasıl yeni bir düzenlemeye gideceğiz. Şimdi bu kadar istihdam ne olacak. Ayrıca bizden doğan boşluğu Milli Eğitim okulları üstlenecek. Fiziki şartları ile yeterli olamayan ilköğretim okulları var. Onlar bir haftada nasıl bir düzenleme yapmayı düşünüyor" dedi.
Dernek yönetim kurulu üyesi Mustafa Sedat Taş ise, "Engelli aileleri genelgeye çok tepki gösterdi. Çünkü çocuklarında olumlu gelişmeleri fark edebiliyorlardı" dedi.
Özel eğitim kurumu kurucusu Mustafa Özçelik de, genelgenin yasa ve yönetmeliklerle çeliştiğini yargının yürütmeyi durdurabileceğini söyledi. Özçelik, "Suiistimal varsa, Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetlemeyle görevli müfettişleri de vardı" dedi. Özçelik tepkisini şöyle dile getirdi:
"Bu genelgenin yürürlüğe giriş tarihi 1 Aralık 2007. Bazı istisnalar dışında 'bireysel' ve 'grup' eğitimlerinin, engelli çocukların kendi okullarında yapılmasını ön öngörmekte. Halbuki Milli Eğitim'le en az ilişkisi olan herkes bilir ki, Türkiye'de ne özel eğiticisi bakımından, ne de fiziki şartlar bakımından 'bireysel fizyoterapi odaları' gibi bir altyapı bulunmamaktadır. Bir hafta içinde de, bu altyapının bakanlıkça sağlanabilmesinin mümkün olamayacağı açıktır."
Genelgeye engelli aileleri de tepki gösterdi. Yarın Ankara'da tepki yürüyüşü düzenleyecek olan engelli aileleri, 3 Aralık Engelliler Günü'nde de Türkiye genelinde eylemlerle genelgeyi protesto edecek.

Radikal
 
merhabalar 2000 doğumlu kızım halen özel eğitim kurumuna devam ediyor.Kızımın özür durumu % 99 bugün beni okuldan arayarak devletin vermiş olduğu rehabilitasyon ücretinin 01.12.2007 tarihinden itibaren kesileceğini söylediler benim kızım özür durumundan dolayı normal okula gitmesinin imkanı yok bu durumda napmam gerekli yardımlarınızı bekliyorum.
 
engelliyi evde tutup görmezden gelmek için uydurdukları kılıf.... :evil: siz önce tasaruffu kendinizde yapın....onları dışarı çıkarabiliyorken şimdi eve hapsediyoruz.onları şimdi değil ,doğdukları an yaşam şartlarını ellerinden alıyosunuz BUGÜN BİZ YARIN SİZ (NİYE AYNI DURUMDA OLMAYASANIZ!)
AK PARTİ LAMBALARINI KAPATTI ,ENGELLİLER KARANLIKTA KALDI!
 
Bu haberi dutunca çok üzüldüm.Ya neden biz engelliler veya özürlülerin hakları T.C.inde her şey bitti,bizim haklarımızı kısıtlamaya sıra geldi.Bunların günahını ve vebalini nasıl verecekler?Hastaneye gidersin zorluk,sokağa çıkarsın zorluk,devlet dairesine gidersin zorluk,şimdide eğitim zorlukları yazık değilmi bize!!! :cry: :cry: Bence SUSKUN KALMAYALIM....bi yerlere bi şeyler yazalım,ne bileyim çok sinirlendim. :x :x OTURAN BOĞAsen bu işe bir elat :daha bi şey yazamayacağım hissetmediğim bacaklarım sızlamaya başladı sinirden.......
 
[Eğitim] Birileri için para kazanma ve zengin olma fırsatı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon

SAYIN ANNE VE BABALAR ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZEL EĞİTİM GİDERLERİNİ DEVLET YİNE KARŞILAMAKTA DEĞİŞEN HİÇ BİR ŞEY YOK. SADECE, SAĞLIK KURULU RAPORU ALIRKEN ORAYA DOKTORLAR TARAFINDAN "ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON ALMASI GEREKLİ VEYA ZORUNLUDUR" İBARESİ OLACAK
ESKİDEN NORMAL OKULA GİDEN FAKAT ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN ZEKA ENGELİ OLAN ÇOCUKLAR ÖĞRETMENLER TARAFINDAN SEÇİLEREK OKUL İÇERİSİNDE AYRI BİR SINIF OLUŞTURULLARDI. HANİ ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYAN MERKEZLERİNE OKULDAN SONRA OKUL FORMALARIYLA GELEN ÇOCUKLAR ARTIK ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON MERKEZLERİNE GİREMEYECEK
BU TÜR ÇOCUKLAR KENDİ OKULLARINDA AYRI BİR SINIFA ÖZEL ÖĞRETMEN TARANFINDAN EĞİTİME VE ÖĞRETİMİNE DEVAM EDECEK. BU GERCEK ENGELLİLER İÇİN OLUMLU BİR SONUÇ BENCE. ÇÜNKÜ BU TÜR MERKEZLER SADECE ENGELLİLERE AİTTİ, AİT OLACAK. BİR TELEVİZYON KANALINDA SEYRETTİM BİR ÖZEL EĞİTİM MERKEZİ YANLIŞ ANLAMA SONUCUNDA ENGELLİ AİLERİNİ TOPLAYARAK YÜRÜYÜŞ YAPMIŞLAR.
AİLERE SESLENİYORUM BU TÜR MERKEZLERİ ACANLARI İŞLERİNE GELMEYECEK, ÇÜNKÜ AVANTALARI GELMEYECEK, SADECE ENGELLİLERE AİT BİR MERKEZLER HALİNE GELECEK. ENGELLİLER ADINA KURULAN FAKAT AMAÇLARI SADECE OKULLARDAN GELEN ÖĞRENCİLERDEN GELECEK OLAN ÜCRET VE BU YÜZDEN ENGELLİLERE İSTİMAR EDEN GÜN GEÇTİKCE ÇOĞALAN BU TÜR KURUMLARIN SAYISINI AZALTACAK VE ENGELLİLERE DOĞRU DÜZGÜN BİR ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON SAĞLAYACAK.
LÜTFEN DOĞRU ANLAYARAK OKUYALIM VE GEREKLİ YERLERE SORALIM. YAZDIĞIM GİBİ ENGELLİ ANNE VE BABALARI YAPMANIZ GEREKEN SAĞLIK KURULU RAPORU ALIRKEN "ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON ALMASI GEREKLİDİR" İBARESİ OLDUKTAN SONRA DEVLET ÖDEME YAPICAK ÖZEL EĞİTİME. 6 SEANSA KADAR ÖDEME YAPILICAKMIŞ . BU KONU DA DAHA ÇOK VE TAM DOĞRU BİLGİSİ OLANLAR PAYLAŞSINLAR.
 
ama bi şeyi atlamışsınız raporları artık sağlık kurulları değil r.a.m. lar veriyo ve şu andada ramlarda çok sayıda birikme olmuş
 
Milli Eğitim Bakanlığı İlk defa güzel bir iş yaptı. Hiç bir işe yaramayan bu ticarethanelerin ödemesini durdarma kararını memnuniyet verici olarak değerlendiriyorum. Belki çok azı işini iyi yapıyor bu ticarethenelerin. İşin içine parasal kaygı girince çok fazla küstahlaşabiliyor bu ticarethaneler. Henüz demokrasi kültürünü, hakkaniyet kültürünü oturtamadığımız için malesef bu kurumlar işlevini yerine getiremiyor. Denetleme mekanizmaları da çok ama çok zayıf olduğu için istenen sonuca ulaşılamıyor. Bu ticarethanelerin kapatılmasına engelli aileleri doğal bir tepkide bulunmuş olabilir. Ama ellerini vicdanlarına koysunlar ve şu sorunun cevabını vermeye çalışsınlar. Çocuğum bu kurumdan ne oranda yararlandı. Ya da bu kurum çocuğuma ne verdi? Kurumsallaşma kültürü oturuncaya kadar bu işin devlet okulları bünyesinde yapılmasının daha uygun olacağına inanıyorum. Çok ağır vakalar için de var olan devlet okullarına yenileri eklenebilir.
 
GULCAN BİLGİLERİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
DURUM BUYSA GERÇEKTEN İYİ OLMUŞ
 
Konu hakkında detaylı bilgim olmadığı için tamamen tarafsız olarak (çok iyimser yazılmış) aşağıdaki yazıyı ekliyorum.
Konu hakkında araştırıp kendi görüşümü de yazmayı umuyorum...

Engelliler genelgesi ve gerçekler

28/11/2007
SEVİNÇ ERASLAN
Uzm. Sevinç Eraslan: Özel Eğitim Okulları Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Özel Eğitim Okulları Birliği Başkanı olarak yayın hayatına başladığı günden beri okulduğum Radikal gazetemizde çıkan, 'Engelliler seçim yatırımıymış' başlıklı haber nedeniyle yazma gereği duydum. Zira Radikal çıktığından beri objektif yaklaşımıyla doğru haberciliğiyle diğer gazetelerden fark yaratmayı başarmış ve ciddi bir okur kitlesi oluşturmuştur.
25.11.2007 pazar sabahı hepimizin yaptığı gibi sabah kahvesi ile 'gazete okuma' keyfi yapıyordum ki sözü edilen haberle donup kaldım. Radikal böyle bir haberi vermez, eline gelen haberin doğruluğunu araştırır dedim, yazarları sansasyon yaratacak, halkı yanlış yöne itecek yayın yapmaz dedim, ama maalesef oldu. Haberin doğrusu, size aşağıda belirttiğim gibidir.
Öncelikle şunu söylemeliyim, ben hükümet yanlısı bir kişi değilim ama bir söz vardır, 'Yiğidi öldür, hakkını yeme' diye... Engelliler konusunda yıllarca altyapı oluşturulmaya çalışılmıştır, ama bu hükümet cesurca yaklaşımlarla, çok ciddi kazanımlar sağlamıştır bu vatandaşlarımız için. Evde bakım ve eğitim yönetmeliği, ücresiz taşımacılık, özel eğitimde zorunlu eğitim yaşının üç-14 olması, kaynaştırma eğitimi vb. pek çok alanda ciddi atılımlar yapmıştır. Ben aynı görüşte olmasamda güzel yapılan her adımı alkışlar, yanında olurum, destek de veririm.
Yıllarca haberde yazıldığı gibi, siyasiler engellileri seçim için kullandı
ama bu hükümet değil, en azından eğitim alanında...

'Rant sektörü'
Uzun zamandır basın ve medyada takip edilebileceği gibi özel eğitim kurumlarıyla ilgili çok sıkıntılı haberler yayımlanmaktadır. 'Rant sektörü' olarak gelişmekte! olan bu sektörde resmi, özel bazı yetkililerin yanı sıra bazı aileler de dahil olmuştur ve özürlü çocuklar üzerinden ciddi bir rant sağlanmaktaydı. Ve daha önceki genelgeler açık ve net olmadığı için bu uygulamalardan engelli çocuklar, etik çalışan kurumlar ve devlet ciddi anlamda zarar görmekteydi.
5378 sayılı halk arasında 'özürlüler kanunu' olarak adlandırılan kanun kapsamında gelişmiş ülkelerde olduğu gibi engelli bireylerin eğitimi MEB'e devredilmiştir ve 1987 de emekli sandığı mensupları engelli çocuklarının, 1997 de SSK lı ailelerin engelli çocuklarının eğitim ve rehabilitasyon hizmetini karşılarken bu yasa ile sosyal güvencesi olsun olmasın tüm engelli çocuğu olan aileleri kapsamaktadır. Bu olması gereken sosyal devlet politikası göstergesidir ki bu yapılmıştır zira devlet tüm insanların devletidir ayrım yapamaz. Bu çok olumlu gelişmedir.

Yeni ele alınıyor
Özel eğitim hizmetleri ülkemizde daha yeni yeni ele alınmakta ve eğitimcisiyle, materyaliyle ve sınıf ortamıyla farklılık arz eden bünyesinde rehabilitasyonu içeren pahalı bir eğitim şeklidir bu nedenle çoğu dünya devletlerinde bu alana STK, özel sektör çeşitli teşviklerle çekilmeye çalışılmııştır. Ülkemizde de özel sektör teşvik edilmektedir. Ancak mevzuatlardaki boşluklar bu alana sırf ticari bakış açısıyla giren vur-kaç zihniyetiyle ne koparırsam kardır mantığıyla giren bir kesimin oluşmasına neden olmuştur. Bu kaostan en çok zarar gören zorunlu eğitim çağındaki engelli çocuklardır zira okul yerine merkezlere çekilmekteydi ve aileler fark ettiklerinde çocuklarının diploma alma şansı kalmamış oluyordu.
İşte 20 Kasım'da bakanımız imzasıyla çıkan genelge, bu çocukların haklarını korumakta, okullara yönlendirilmesini zorunlu kılmakta, bu alana ciddi yatırım yapan ve etik çalışan kurumların çoğalmasını teşvik etmekte ve eğitim ödeneğinin doğru adreslere gitmesini sağlamaktadır.

Kurumlar, olanaklar
Diğer yandan bu genelge, resmi özel eğitim okullarına giden engelli çocukların tekrar özel özel eğitim kurumlarına gitmesini engellemektedir. Bu şu demektir: Devlet engelli çocukları için okul açar, personel istihdam ederek ciddi bir ödenek ayırır. Bu okula giden çocuklara bir de özel eğitim kurumuna gittiğinde ayda belli bir ödenek ayırır. İşte bu genelge bu rantı kesti. Tamam, devlet okullarında belki hizmetler yeterli değil ama çözüm de bu değil. Öyle kurumlar var ki, devlet özel eğitim okullarında okuyan tüm çocukları bir de kendi kurumunda sözüm ona eğitiyor. Ama bu genelge birden fazla özürü olan çocuklar için özel eğitim hizmetinden özel özel eğitim kurumlarından yararlanmasına olanak veriyor. Bir çocuk düşünün zihinsel ve işitme engelli olsun, veya zihinsel ve spastik. devlet bu çocuğun zihinsel engeli için bir okul açmış ve bu yönüyle hizmet veriyor kendi kurumunda. Ama işitme engeli için veya spastikliği yönünden rehabilite edemediği için bu özürleri
için bireysel eğitim almasına izin veriyor yani çocuğun her yönüyle
eğitim almasına olanak veriyor.
Kaynaştırma yani normal akranlarıyla normal bir ilköğretim veya ortaöğretim okuluna giden engelli bir çocuk için özürüne göre bir özel eğitim kurumundan bireysel destek almasına da olanak sağlıyor. Özel eğitim okullarının bünyesinde rehabilitasyon hizmeti veren birimler olduğundan öncelikle bu birimlere yönlendirilmesi demek, çocuğun hem okul programını hemde rehabilitasyon hizmetini aynı çatı altında birlikte almasını sağlamak demektir ki doğru olan da budur. Aileyi ve çocuğu kurumlar arası taşımayı önlemesi açısından daha ekonomik ve etiktir.
Diğer yandan söylendiği gibi ödenekler kesilmeyecek, tam tersine yıllardır altı seans eğitim veren merkezlerle 120 saat eğitim verip çocukların mesleki beceri kazanıp hayata üretken olarak atılmalarını sağlayan okullara gönderen ailelere aynı eğitim desteği vererek oluşan haksızlığı giderecektir. Kaliteli hizmet veren kurumlar bu hizmetinin karşılığını alacaktır ve bunun için gereki düzenlemeleri Maliye Bakanlığımız yapma sözü vermiştir.

Doğru bilgilendirme
Bu genelge söylenenin tam tersine aileleri ve çocukları korumaktadır. Maliye yetkilileri okulların devletin üzerindeki yükü aldığını gördükleri için bu genelgeyi desteklemişlerdir. Bundan sonra yapılacak çalışmalar her iki bakanlıkta da daha güzele ulaşmak içindir. Ailelere verilen eğitim yardımı asla kesilmez çünki özel eğitim devlete daha pahalıya mal olmaktadır ve bakanlığımız özel sektörü desteklemek yükü yarı yarıya azaltmak demek olduğunu bilmektedir.
Bir avuç suda fırtına çıkaranlar bu sektörde hizmetten çok kar düşünen kesimlerdir ya da siyasi emelleri için taraftar toplamaya çalışan kişilerden oluşmaktadır. Ama ne yazık ki bazı medya kuruluşları da gerçeği bilmeden, farkında olmadan bu kesimleri desteklemektedir. Lütfen bir kere olsun bu çocukların üzerinden siyaset yapmasın kimse. Bir ülkenin gelişmişliği o ülkenin engellisine verdiği değerle ölçülür, gelişmek istiyorsak bunu bir daha düşünmek gerek. Toplumların doğru bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve gelişmesi için medya ve yazılı basına ciddi anlamda görevler düşmektedir.
Özel Eğitim Okulları Birliği Başkanlığım yanı sıra spastik, zihinsel, otistik engelli çocukların ailelerinin oluşturduğu pek çok derneğinde danışmanı ve yönetim kurulu üyesiyim... Yaklaşık 30 yıldır bu ülkede özel eğitim hizmetlerinin etkin olması için her düzeyde mücadele etmiş akademisyen, özel sektör ve STK çalışanıyım. bu ülkede bir şeyler güzel gidiyorsa birileri bunu bozmaya çalışıyor ve mehter yürüyüşü gibi bir ileri, iki geri gidiyoruz. Artık hükümetler güçlü olmalı ve doğru attıkları adımlardan geri gitmemelidir ki bu düzen değişsin.
***
Diğer yandan genelgedeki uygulamalar haberde bahsedildiği gibi keskin değil, zamana yayılarak uygulanacağı bilinir ama maksat muhalefet yapmaksa farklı yorumlamak işimize gelir.
Bizler temsil ettiğimiz kurumlar olarak, temsil ettiğimiz aileler olarak, özel eğitim alanında çocuklarımız lehine güzel gelişmeler olacağına inanıyoruz bu nedenle güzel ve doğru yapılan her çalışmayı destekliyoruz... Medyayı ve basını da bu alanda güzel ve doğru olan çalışmalarda taraf olmasını istiyoruz, gazetem Radikal'den mutlaka!
 
yorumsuz :roll:


ÖZEL ÖZEL EĞİTİM OKULLARI BİRLİĞİ’NDEN
20 Kasım 2007 tarihinde yayımlanan genelge hakkındaki olumlu görüşlerimizi daha önce kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu görüşlerimizi paylaşmak amacı ile Dernek Başkanımız Sayın Sevinç ERASLAN 27 Kasım 2007 tarihinde Sayın Bakanımız Hüseyin ÇELİK’le bir görüşme yapmıştır.
Bu görüşmede; genelgenin çok isabetli olduğu, sektör açısından düzenleyici olduğu ve engelli çocuklarımızın anayasal hakkı olan eğitim hakkının sonuna kadar devlet güvencesi altına alındığı, hazırlayan ve emeği geçenlere teşekkür edildiği Derneğimiz tarafından belirtilmiştir.
Yine bu görüşmede; 01.12.2007 tarihinde yürürlüğe girecek genelgenin Sosyal Hizmetlerden katılacak kurumlar açısından sıkıntı yaratacağı dile getirilerek genelgenin 31.12.2007 tarihinde yürürlüğe girmesinin daha uygun olacağı iletilmiştir. Sayın Bakanımızda bu görüşümüzü dikkate alacağını ifade etmiştir. Derneğimiz tarafından sektörde yaşanan personel sıkıntısı dile getirilmiş, bununla ilgili çözüm önerileri Bakanlığımıza iletilmiştir. Bu konudaki çalışmalar konusunda kurumlarımız bilgilendirilecektir. Okullaşmanın önemi ve gerekliliği Sayın Bakanımız tarafından da belirtilmiştir.
Okullarımıza devam eden çocuklarımızın ücretleri rehabilitasyon ücretleri gibi ödenmekteydi. Okullarımızın yıllardır az ücretle çok hizmet verdiğini tüm kamuoyu bilmektedir. 2008 yılı için okullarımızın hak ettiği ücretin alabilmesi için Derneğimiz, Maliye Bakanlığı ile görüşmelerini sürdürmektedir. Bu konudaki gelişmeler Dernek üyemiz Okullarımızla paylaşılacaktır. 25 Kasım 2007 tarihinde Radikal Gazetesi’nde yayımlanan haber konusunda Dernek olarak tepki gösterilmiştir. Haklı olan bu tepkimiz dikkate alınarak gazete tarafından Yönetim Kurulu Başkanımız aranmış, haber konusunda gerekli araştırma yapılmadan yayın yapıldığı ifade edilmiş ve 28 Kasım 2007 tarihinde gazetelerinde Başkanımızın kaleme aldığı yazının yayımlanacağını ifade etmişlerdir.

Derneğimiz prensip olarak sonuçlanmamış konular hakkında açıklama yapmamaktadır. Sonuçlanmamış, kamuoyunu yanıltıcı, insanları ve kurumları asılsız şekilde tedirgin eden haberleri yaymak ve yalan, yanlış beyanlarda bulunmak asla Derneğimizin genel prensibi değildir. Bizimle birlikte çalışacak okullarımızı ve okullaşmayı düşünen kurumlarımızı aynı çatı altına davet ediyoruz. Yakın bir gelecekte rehabilitasyon merkezinden nasıl okullaşılacağı konusunda ve okullarımızın yapmaları gerekenler konusunda hizmet içi eğitim verilecektir.

Saygılarımızla
Özel Özel Eğitim Okulları Birliği Yönetim Kurulu Adına
Feridun ÖZDEŞ
Başkan Yardımcısı
0505 8765500 / 0532 2014277
 
Özürlülerin eğitim hakkı

Milli Eğitim'in 'Rehberlik Araştırma Merkezleri ve Özel Eğitim Giderlerinin Karşılanması' konulu genelgesi yazım ve hukuk tekniği açısından usul hatalarının yanı sıra, içerik açısından da uluslararası insan hakları genel ilkeleri ve iç hukuktaki özürlü hakları yasa ve yönetmelikleriyle çelişkiler içeriyor

yo3.gif


SELDA ÇAĞLAR

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü'nün
'Rehberlik Araştırma Merkezleri ve Özel Eğitim Giderlerinin Karşılanması' konulu genelgesi, 1 Ocak 2008 tarihinde yürürlüğe girecek. Aşağıda hukuki açıdan değerlendirdiğimiz Genelge, özürlü çocuk ve gençlerin eğitim haklarına resmi bakışı sunması açısından da son derece önemlidir.
2007/85 sayılı genelge özet olarak; özel eğitim kurumlarında(resmi/özel) kaynaştırma eğitimi alan gruplar ile çoklu(birden fazla) özre sahip olanlar dışındaki özürlülerin özel, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarından alacakları destek eğitiminin M.E.B. tarafından finanse edilmeyeceği, özürlü öğrencilerin grup ya da bireysel eğitimleri için gerekli tedbirlerin, eğitim gördükleri resmi ya da özel, özel eğitim kurumları bünyesinde alınacağına ilişkindir. Genelgenin 5. paragrafında, birden fazla özre sahip olup, eğitim gördükleri resmi okulda diğer özür/özürleri ile ilgili eğitim alamayan özürlü bireylerin, bu özür/özürleri için uygun olan özel, özel eğitim kurumlarından alacakları destek eğitiminin, en fazla altı seanslık kısmının giderinin bakanlık tarafından karşılanacağına yer verilmiştir.
Genelge; yazım ve hukuk tekniği açısından usul hatalarının yanı sıra, içerik açısından da uluslararası insan hakları genel ilkeleri ve iç hukuktaki özürlü hakları yasa ve yönetmelikleriyle çelişkiler içermektedir. Genelge'nin 4. paragrafında 'Kaynaştırma eğitimine devam eden özürlü çocuklara' cümlesinin devamında devlet okullarında verilen kaynaştırma eğitimden söz edilmektedir. Ancak, özel sektör kurumları tarafından işletilen ilk öğretim okulları bünyesinde yer alan kaynaştırma eğitiminden yararlanan çocukların, bu koşulları taşısalar dahi, özel, özel eğitim kurumlarından destek eğitimi ve rehabilitasyon hizmeti alıp alamayacakları açık değildir. Bu olanaktan, yalnızca devlet okullarında kaynaştırma eğitimi alanlar yararlanacaksa, aynı yasalar ve sistem içinde eğitim alanlar arasında ayrımcılık yaratılmış olacaktır. Yok eğer, sözü edilmek istenen, kaynaştırma kapsamında eğitim gören tüm özürlü çocukların gerekli koşulları taşıması halinde özel, özel eğitim kurumlarından alacakları bireysel ek eğitim hizmetinin karşılığının devlet tarafından ödeneceği ise, bu durum diğer özürlü çocuklar aleyhine ayrımcılık doğuracaktır. 5. paragrafta "Yerleşim yerinde resmi veya özel eğitim okuluna devam eden özürlü öğrencilerin bireysel veya grup eğitimi için her türlü tedbir okul bünyesinde alınacaktır..." ifadesini takip eden cümleden, özel eğitim veren resmi ve özel okulların kastedildiği düşünülmekle birlikte, yukarıdaki ifade net değildir. Çünkü resmi (devlet) okullar deyimi; genel eğitim (ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim) sistemi içindeki okulları olduğu kadar, özel eğitim veren kurumları da kapsamına alır. Bu durumda ilköğretim okulları içinde özel öğretim sınıflarında eğitim gören çocuklar ile devletin özel eğitim-öğretim okullarında eğitim görenlerin destek eğitim ihtiyaçlarının karşılanması konusuna farklı bakılmış olacağı düşünülebilecektir ki, bunu hukuki bir mantığa dayandırmak çok güçtür. 'Birden çok özrü olma', ilgili yasal metinlerde geçen 'birden fazla yetersizliğe sahip olma' ile aynı anlama geliyorsa, bunun da daha açık bir dille ifade edilmesi gerekirdi. Böylece aileler ve ilgililer, referans verilen yasal belgelere ulaşarak ilgili sınıflama ve ayrımları öğrenme ve değerlendirme olanağına sahip olabileceklerdir.
Genelge, içerik açısından değerlendirildiğinde şu saptamalar yapılabilir:

*Genelgenin başlangıcında 5378 sayılı Özürlüler Yasası'na atıfla, 'özürlü çocukların eğitim giderlerinin Milli Eğitim Bakanlığı'nca karşılanmasıyla ilgili uygulamalarda yaşanan sorunların giderilmesi', genelgenin hedeflerinden biri olarak sayılmıştır. İfade edilmek istenen sorunlardan biri, özel-özel eğitim kurumlarında kurum ve aile işbirliği ile ya da sadece kurumun 'hakkın kötüye kullanılması' şeklindeki uygulamaları(basından öğrenildiği kadarıyla) ise devlet kurumunun ihlalleri önleme ve giderme yetkisi çerçevesinde sorunların ortadan kaldırılması mümkündür. Münferit kötüye kullanımların önünü kesmek için bu tür kurumlardan yararlanan özürlü sayısında indirime gitmek, devlet kurumunun rasyonel bir tercihi olamaz. Devlet, etkili denetim mekanizmalarını da harekete geçirerek, Özürlüler Yasası'yla edilmek istenen amaca ulaşılmasını sağlayacak politikaları yürürlüğe koymakla yükümlüdür. Genelgede dile getirilmeyen diğer sorun, Milli Eğitim Bakanlığı'nın üstlendiği bu mali yükün kendisine ağır gelmesi olabilir. Ancak, sosyal bir devletin, yetkisi altında yaşayan tüm bireyleri eşit ve ayrımsız olarak eğitim hakkından yararlandırması gerekmektedir. Bu, elbette bir maliyet getirecektir. Fakat, yıllardır ülkede her hak yönünden ihmal edilmiş bir grup olan özürlülere devlet tarafından verilmesi vaat edilen finansal desteğin fazla görülmemesi ve eğitime erişebilirliklerini sağlamaya yönelik desteğin devamı gerekir. Bu nedenlerle, bakanlık, maliyet konusunda gerekli tedbirleri alırken, önemli bir sayı oluşturan yoksul ailelere mensup özürlü çocuk ve gençlerin eğitim ve gelişme haklarının elde edilmesini daraltan bir uygulamaya gitmemelidir.

*Özürlü çocukların 'mağdur edilmemesi' ifadesi ise gerçekçi olmayan bir temenniden öteye gidemeyecektir. Çocukların ve içinde yaşadıkları aile çevresinin mağduriyetleri ancak bu çocuklara verilen eğitim hizmetlerinin kalitesi ve yoğunluğu ile giderilebilecektir.

*Genelge, anayasal ve yasal düzeyde kabul edilen eğitim hakkı ve hukukun genel ilkeleriyle de uyumlu değildir. Anayasa'nın 42/7 maddesi, özel eğitime ihtiyacı olanların topluma yararlı olmasını sağlayacak tedbirleri alma konusunda devleti yükümlü kılar. Yine, ayrımcılık yasağı ve eşitliği düzenleyen 10. madde çerçevesinde bakıldığında genelge, henüz devletin özel eğitim okullarında yapılandırılmamış olan destek eğitimini almaları konusunda Özürlüler Yasası'yla sunulan fırsatı özürlü bireylerin çoğunun elinden alarak ayrımcılığa yol açmaktadır. Özürlü olmayan çocuk ve gençler için devlet okullarında etüt şeklinde ek çalışma süreleri sağlanarak, ücretsiz kurslar düzenlenerek gelişimleri normal eğitim süresi dışında da desteklenirken, özürlüler için yasalarda yer alsa da, eğitim gördükleri devlet okullarında fiilen destek eğitimi verilememektedir. Yapısal ve kurumsal sorunlarını çözememiş özel eğitim okullarında eğitim alan özürlüler ile normal eğitim sisteminde eğitilenler arasında ayrımcılığa yol açan bu uygulama, devletin özel eğitim okullarındaki eğitim kalitesini artırmadıkça giderilemeyecektir. Bunun yanı sıra, özürlü çocukların kendi arasında da ayrımcılık olacaktır. Tek bir özre sahip olmakla birlikte ağır özür grubunda yer alan çocukların, çoklu özre sahip olanlardan daha az destek eğitimine ihtiyacı olduğunu söylemek, her zaman mümkün değildir. Özürlüler Yasası'nın 1. maddesinde, "...özürlülerin diğer konular yanında eğitim, rehabilitasyon gibi konularda yaşanan sorunların çözümü yoluyla her bakımdan gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılmalarını sağlamak..." amacından söz edilmiştir. Aynı yasanın 4. maddesinde, özürlüler aleyhine ayrımcılık yapılamayacağı, ayrımcılıkla mücadelenin özürlülere yönelik politikaların temel esasını teşkil edeceği belirtilmiştir. 10. maddesi, rehabilitasyon hizmetlerinin eşitlik temelinde verileceğini düzenlemektedir.
Haziran 2006 tarihli Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği'nde de sayılan özür grup ve derecelerinin tümü için destek eğitimi ve rehabilitasyonun gerekliliği vurgulanmıştır
Destek eğitimi ve rehabilitasyonun özürlülerin eğitim hakkının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmesi, özürlü çocuk ve bireylerin bu hizmeti almalarını zorunlu kılmaktadır. Türkiye'de özel eğitim veren devlet okullarının sayısının yetersizliği, var olanlarda da eğitim materyali, öğretmen ve özel eğitimci ya da nitelikli diğer personel gibi eksikliklerle mücedele eden devlete ait özel eğitim kurumlarının yapılandırılması süreci tamamlanmadan, genelgenin yürürlüğe girmesi (sorunlarını bir çırpıda gidermesi beklenemeyeceği için) mağduriyetlere neden olacaktır.

*Türkiye'nin onaylamış olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin de, politika belirleme sürecinde göz önüne alınması zorunludur. Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin özürlü çocukların haklarına özgü 23. maddesiyle, genel olarak eğitim hakkını düzenleyen maddesi ve 'çocuğun yüksek yararının gözetilmesi', 'özürlülüğün de içinde yer aldığı zeminlerde ayrımcılık yasağı', 'gelişme hakkı' gibi genel ilkeleri ifade eden hükümleri gereğince, taraf devletlerin olumlu eylem yükümlülükleri bulunmaktadır. Yine Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, doğrudan özürlülere yönelik olmamakla birlikte 13. ve 14. maddesinde eğitim hakkını oldukça geniş kapsamlı biçimde düzenlemiştir. Bu iki sözleşmenin denetim organları olan Çocuk Hakları Komitesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, eğitim hakkıyla ilgili 'Genel Yorum' kararlarında, özürlüler ve diğer dezavantajlı grupların öncelikle gözetilmesi ve eşitliğin sağlanması için gerekli önlemlerin alınmasının bir devlet yükümlülüğü olduğunu belirtmişlerdir. UNICEF, UNESCO gibi BM örgütleri, 1990 yılından bu yana belli bir süreyle sınırlandırılmaksızın 'yaşam boyu eğitim' yoluyla herkesin gerekli temel eğitimi almasının sağlanmasını 'bir insan hakkı' olarak ifade etmişlerdir. Türkiye'nin imzaladığı, fakat henüz onaylamadığı 31 Mart 2007 tarihinde kabul edilen BM Özürlü Hakları Sözleşmesi ve sözleşmenin denetim mekanizmasını düzenleyen ek protokol, özürlü haklarını daha ciddi zeminlerde korumayı amaçlamaktadır.

*Türkiye'nin 2001 yılında Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde yaptığı değişiklik gereği, onaylanan insan hakları sözleşme hükümleriyle iç hukuktaki yasa hükümleri çatıştığında, uluslararası sözleşme hükümleri esas alınacak ve uygulanacaktır. Kaldı ki, genelge yasa niteliği taşıyan hukuksal bir belge olmadığı gibi, iş bu noktaya gelmeden, konuya özgü yönetmelik, yasa ve Anayasa'ya aykırılıkları nedeniyle dahi yürürlükten kaldırılması gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle genelgenin yürürlükten kaldırılması ya da sayılan olumsuzluklarının giderilerek ve devlet okullarında özürlü çocukların eğitim haklarını güçlendirecek yapısal ve kurumsal düzenlemelerin tamamlandıktan sonra yürürlüğe girmesi dileğiyle...

Selda Çağlar: Trakya Üniversitesi İ.İ.B.F. Hukuk Bilimleri Öğr. Gör.

Kaynak

Konuyla ilgili tarafsız bir bakış açısı olduğunu düşündüğüm bir yazı olarak gördüğüm için ekliyorum. Aynı temenni de bulunuyorum ben de.
 
Özel okulların suistimallerine dayanarak yüzbinlerce çocuğun eğitimini sekteye uğratıyorlar. Ve dahası varolan devlet okulları onca yeni öğrenciye hizmet verecek kapasitede değil ki! Kapısında biriken onca çocuğa hangi personelle ve binada eğitim verecekler? En azından bu konularda bir önçalışma yapıp, daha sonra yönetmeliği çıkarsalardı.
 
(En azından bu konularda bir önçalışma yapıp, daha sonra yönetmeliği çıkarsalardı.) bizde önce sorun yıllar sonrada çözüm üretiliyor maalesef! :|
 
Hükümet Engelli Çocukların Eğitim Hakkını Sınırlıyor!?

merhaba, aşagıda bahsedilen ve plan bütçe komisyonundan geçerek genel kurula gelmesi beklenen yeni yasa tasarısı hakkında fikirleriniz ve olabilecekler nedir? Bu yasa karşısında bizler engelli çocuk sahibi aileler olarak ne yapabilir, tepkimizi nasıl gösterebiliriz?

Engellilerin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden aldıkları hizmetin hayat boyu maksimum 44 hafta ile sınırlandırılmaya çalışılması engelli çocukları olan aileleri ve sektör çalışanlarını üzdü. Daha önce engellilerin eğitiminde süre sınırlaması yoktu...
 
konu oldukça ciddi gibi göründü bana , yanlışmı değerlendirdim acaba ?
 
Ciddi ne kelime, yaşamsal önemde bir konu! Maalesef Maliye bakanı her işe kazanç amacıyla baktığı için, özel eğitime ihtiyaç duyan 190 bin çocuğun ne olacağını umursamıyor tabii!

Bu konuda ne yapılabilir bilemiyorum.


  • '190 Bin Engelli Çocuk ve Sektörde Çalışan 40 Bin Kişi Tasarı Korkusu Yaşıyor'

    Engellilerin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinden Aldıkları Hizmetin Hayat Boyu Maksimum 44 Hafta ile Sınırlandırılmaya Çalışılması Engelli Çocukları Olan Aileleri ve Sektör Çalışanlarını Üzdü. Daha Önce Engellilerin Eğitiminde Süre Sınırlaması Yoktu.

    Engellilerin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden aldıkları hizmetin hayat boyu maksimum 44 hafta ile sınırlandırılmaya çalışılması engelli çocukları olan aileleri ve sektör çalışanlarını üzdü. Daha önce engellilerin eğitiminde süre sınırlaması yoktu.

    TBMM Plan Bütçe Komisyonu'ndan geçerek genel kurula gelmesi beklenen yasa tasarısı ile daha önce sınırsız olan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden alınan hizmet süresi kısaltıldı. Bu durumdan hem merkezler hem de engelli çocukları olan aileler olumsuz yönde etkilenecek. Maksimum 44 saat ile sınırlandırılması planlanan yeni tasarıya engelli dernekleri büyük tepki gösterdi. 5378 sayılı yasa ile birlikte engelli çocuklara devlet tarafından eğitim için verilen ekonomik desteğin sonlandırılmasını eleştiren dernekler, bu yasa tasarısının kabul edilip yürürlüğe girmesi halinde evlerinden çıkan engelli çocukların tekrar geri dönüp kapalı kapılar ardında kalacağını vurguluyor.

    Engelli Aileleri Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Salih Sezgin ve Özel Özel Eğitim Kurumları Derneği Genel Başkanı Mustafa Metin Taş, konu ile ilgili ortak bir açıklama yaptı. AK Parti Hükümeti'nin Özürlüler Yasası ile sosyal devlet olmanın en güzel örneğini verdiği belirtilen açıklamada, özel sektör tarafından engelli çocuklara sunulan eğitim hizmetlerinin olumlu sonuçlar sağladığı kaydedildi. Yasa çıktığında özel eğitim alan çocuk sayısının 30 bin iken, bu gün hizmet alan çocuk sayısının 190 bin olduğunun altı çizilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Sunulan rehberlik hizmetleri ailelerin bilinç ve bilgi düzeyini geliştirmiş, çocukların durumlarını kabul ederek eğitimlerini destekleme anlamında önemli bir adım atılmıştır. Ancak düşünülen yeni düzenleme engellileri yok sayacak, evlerine göndererek kaderlerine terk edecektir. Şu anda özel eğitim kurumlarından alınan hizmet yoluyla sürdürülen uygulama biçimiyle ailelere ve çocuklara sunulan bu çok önemli hizmetin ekonomik boyutu ve devlete olan maliyeti incelendiğinde bir çocuğun eğitim maliyeti devlete oranla 5'te 1 oranında azalmaktadır. Tüm giderleri kayıt altında olan bir sektör olarak devletten alınan gelirin önemli bir kısmının vergi olarak devlete geri dönmektedir. İşsizliğin ciddi boyutlara ulaştığı ülkemizde 40 bin kişiye istihdam sağlayarak ülke ekonomisine katkı sunulmaktadır."

    Kaynak: rehabilitasyon.com
AKP'li Lokman Ayva bile isyan etti!

  • 'TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Ayıbı!'

    Sağlık kurum veya kuruluşlarınca verilen sağlık kurulu raporuyla asgari yüzde 20 özürlü olduğu tespit edilen ve özel eğitim değerlendirme kurulları tarafından da eğitsel değerlendirme ve tanılamaları yapılarak özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen destek eğitimini almaları uygun görülen; görme, işitme, dil-konuşma, spastik, zihinsel, ortopedik veya ruhsal özürlü bireylerin; Bakanlık tarafından hazırlanan eğitim programları kapsamında özür grupları ve dereceleri ile özür niteliğine bağlı olarak tespit edilen eğitim süreleriyle sınırlı olan kısmına ilişkin eğitim giderleri, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden karşılanacak.

    Özürlülerin eğitim giderlerinin karşılanabileceği eğitim sürelerinin toplamı, eğitim programları ile belirlenen süreleri geçemeyecek. Söz konusu eğitim hizmetini sunan veya yararlananların, gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet vermeleri durumunda bu tutarlar, 2 katı ve kanuni faiziyle birlikte ilgililerden müteselsilen geri tahsil edilecek.

    LOKMAN AYVA'NIN SÖZLERİ...
    Bazı kanun ve KHK'ler ile Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik Öngören yasa tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva, tasarıda, özürlülerin
    eğitimiyle ilgili düzenlemeye tepki gösterdi. Özürlülerin eğitiminin önemini vurgulayan Ayva, ''190 bin özürlü çocuğa ne diyeceğiz? 'Haydi kızlar okula' diyoruz. Bu durumda özürlülere, 'Haydi evine' mi diyeceğiz? Bunun açıklamasını nasıl yapacağım? Tekriri müzakereyle bu daha hayırlı hale gelse..'' dedi.

    Muhalefet milletvekillerinin de destek vermesi üzerine verilen tekriri müzakere önergesi kabul edildi. AK Parti'li bazı üyelerin imzasıyla, ''Özel eğitim okullarında verilen örgün ve destek eğitimini'' de kapsayan değişiklik önergesi verildi. Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan'ın önergeye katılmaması üzerine birleşime ara verildi. Komisyon Başkanı Sait Açba, verilen aranın ardından birleşimi açarken değişiklik önergesinin geri çekildiğini söyledi. Yeniden söz isteyen AK Parti'li Ayva, önergenin neden geri çekildiğini anlayamadığını belirterek, ''190 bin özürlü çocuğu eve mi kapatacağız? Ben inanıyorum ki bu hak eninde sonunda verilir'' dedi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, özel okulda eğitimin bir tercih olduğunu belirterek, çocuğunu özel okula gönderenlerin bunun bedelini de ödediğini kaydetti. Özürlülerin rehabilitasyon merkezlerindeki harcamasını devlet olarak karşıladıklarını, bunun da 2006 yılında kendi dönemlerinde uygulanmaya başladığını anlatan Bakan Unakıtan, 194 bin öğrencinin bu hizmetten faydalandığını söyledi.
    Bunun üzerine Lokman Ayva, ''Sayın Bakan ile koridorda karşılaştım. Kendisine, 'Beni Maliye Bakanı olarak değil, Kemal Unakıtan olarak görün. Çünkü Maliyeci olarak görmek, sünnetçinin erkek çocuk görmesi gibidir' dedim'' sözleri, Komisyonda gülüşmelere neden oldu. Maliye Bakanı Unakıtan, ''Sayın Lokma'yı her zaman görüyorum. Bu konuda da kendisiyle oturup, hesap yapacağız. Bizi de sünnetçi gibi görmesin'' dedi.
    Görüşmelerin ardından tasarı kabul edildi.

    rehabilitasyon.com
 
bülent bey

bunca aile bunca çocuk ve engelli insanlar bu kanun kabul edilirse ne olur benim kızım şu an 4 yaşında cp hastası fizik tedavi ile yavaş yavaş gelişme gösterirken, bizler bu tedavi sürecinde sabırla iğneyle kuyu kazarken bu nasıl bir sosyal güvenliktir bunca insan ne yapar. tedavi imkanlarını arttırmaları ve bu insanları topluma kazandırmaları gereken yerde yapılan haksızlığa anlam vermiş değilim . ama yapılabilecek bir şeyler olmalı . Saygılarımla
 
rehabilitasyon

iyi günler ,engelli çocuklara rehabilitasyon kısıtlamasımı geliyor
 
ne desek bilemiyorum.daha rapor alıp başlayamadım bile fizik tedaviye .şimdide sonladırlması gündemde 44 haftada ne kazanılırki beden olarak allah sonumuzu hayır etsin.saglicakla
 
akıllı diye saydığımız insanları bunca yıldır eğitemiyoruz da zihinsel engelli olan insanları 44 haftada nasıl eğitip bırakacaz anlamış değilim. maliye bakanı 44 ayda mı eğitildi de bu imkanları kısma kararını verebiliyor. asıl boşuna zahmet olan, o kadar eğitim verip de kendilerinden hayır görmediğimiz insanlarımıza oluyor. havada insanlık kayması-erozyonu var.
 
44 haftada ne yapılabilir ki.. AKP'nin Bi çok yasası gibi bu da çok saçma!!

Bildiğim kadarıyla bu yasayı protesto için bugün Tüm Türkiye'de AKP merkez binaları önünde toplanılacak..

Umarım sonuç alınır..
 
BİZ COCUKLARIMIZI BIR ADIM DAHA İLERİ NASIL GÖTÜREBİLİRİZ DİYE ÖMRÜMÜZDEN ÖMÜR KATARKEN BİZE DESTEK OLMASI GEREKENLERE BAKIN.44 HAFTALIK BİR EĞİTİM KİME YETERKİ...BÖYLE BİR MANTIKLA HAREKET EDENLER İNSAN OLAMAZ.YARIN TÜM TÜRKİYE ANKARADA TOPLANIYOR.İMKANI OLANLAR SESİMİZİ DUYURMAK İÇİN HAREKETE GEÇMELİ.EĞİTİMLE DÜZELEBİLECEK BİNLERCE ÇOCUGUMUZUN HAKKI ELİNDEN ALINAMAZ
 
ben hiç anlamış değilim bu kısıtlamayı merak ettiğim bir şey var acaba bu çocuklar ve engelli insanlar için yanlış bilmiyorsam ab belli bir yardımda bulunuyor havuzdan bir aktarım yapıyorlar . eğer böyle bir şey varsa bu nerde kime harcanıyor . eğitim öğretim ve sağlık kıstlama yapılacak kadar basitmidir . insanları topluma kazandırmak yerine yapılana bak .
 
Hükümet Engelli Çocukların Eğitim Hakkını Sınırlıyor!

Hükümet Engelli Çocukların Eğitim Hakkını Sınırlıyor!

Hükümet engelli çocukların özel kurumlardan alacağı eğitimi "çok masraflı" diyerek bir yılla sınırlandırmaya çalışıyor. Her çocuğun eğitim hakkı var. Dün AKP İl Merkezi'ndeydik, kimse bizimle görüşmedi. Basın oradaydı ama hiç haber çıkmadı.

BİA Haber Merkezi - İstanbul
10 Temmuz 2008, Perşembe
Ruhi UZUNHASANOĞLU


Hükümet, 5378 sayılı Özürlüler Kanunu'nda değişiklik yapmayı planlıyor. 2005'te çıkarılan yasa engelli çocukların özel kurumlarda eğitim alabilmesinin önünü açmıştı. Engelli Aileleri Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (ENAD) bu sayede, eğitim alabilen engelli çocuk sayısının 65 binden 190 bine yükseldiğini söylüyor. Değişiklikse, bu eğitimi sadece bir yılla sınırlayacak. Dün engelli örgütleri Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) temsilciliklerine giderek değişiklik önerisinin geri çekilmesini istedi. Rehabilitasyon çalışanı Ruhi Uzunhasanoğlu'nun yazısını aktarıyoruz.

Meclis komisyonlarında 5378 sayılı yasada değişiklik önerisi var. Bu yasaya göre özürlü çocukların eğitimi için verilen devlet desteği bir yılla sınırlanacak.

Bu bilimsel anlamda tam bir facia. Bu şu demek; bir yıl içinde ağır özrü olan çocuklar dahi iyi olacak!

Siz hiç özürlü çocuğa sahip olmak ne demek bilir misiniz? Bu ailelerin yaşarken çektikleri çileden çok, çok daha çok temel bir kaygısı vardır: Ben, biz ölürsek çocuğum ne olacak?

Bu nasıl bir çaresizliktir bilir misiniz? Bilmek mümkün değil zaten. Bir parçasını anlamak bile yeterlidir.

Hepimiz biliyoruz; ilköğretime devam etmek her çocuk için zorunludur. "Ben çocuğumu okula göndermiyorum" demek yasalarca suç! Peki özürlü çocuklar bu yasanın neresinde?

Özürlü çocuklar yaklaşık üç yıldır Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu altında kurulan özel rehabilitasyon merkezlerine devam ediyorlar. Devlet bu merkezlere çocuklar adına ayda

ortalama 6-10 seans üzerinden ücret ödüyor. Bir ayda verilen seans sayısından söz ediyoruz. Yeterli midir?

Bu özel eğitim, adı üstünde. Yani diğer çocukların aldığından farklı bir eğitim olmak zorunda. Devlet üç yıl sonra bu eğitim fazla masraf oluyor diyerek bir yılla bitirmek istiyor -44 hafta olarak hesap etmişler. Sonra ne olacak bu çocuklar?

Efendim, rehabilitasyon merkezleri yolsuzluk yapıyormuş. Hangi alanda, hangi sektörde yolsuzluk olmuyor? Yolsuzluk yapanı bulmak, teftiş etmek devletin görevi. Yolsuzluk yapılmasına izin vermeyin!

Yeni yasa tasarısı meclis alt komisyonunda. Maliye bakanımız "Bu yasa çıkacak, artık bir lira vermem" diyormuş. Dün bütün aileler ve kurum çalışanları AKP il binasına gittik. Hava sıcaktı, temmuz sıcağıydı.

Bine yakın özürlü çocuk ve çaresiz anne baba AKP il binasının önündeydik. Hava sıcaktı. Çocukların bir çoğu ağır özürlüydü. AKP il binasında bir tek yetkili yoktu. Oysa bir gün önce randevu alınmıştı.

Bekledik. Bekledik... Çocuklar bağırmaya başladı... Susadı... Ağladı... Biz bekledik. Çocuklar bekledi...

Basın ordaydı. Bol bol, uzun metrajla çektiler. Akşam oldu. Biz televizyonların başına geçtik. Tek kare haber yoktu.

Böyle olunca, kimseler duymadan yasalar meclisten geçiyor.(RU/EÜ)
 
maalesef biz 10 saat eğitimi artıra bilmenin yollarını ararken böyle bir yasayla karşılaşmak çok üzücü :x kızım % 90 özürlü ve özel eğitimle çok az da olsa gelişme göstermesi bizi çok mutlu ediyordu.bu sevinci bile çok gördüler.evet kimseler duymadan bu yasa çıkacak gibi görünüyor.bize de seyretmek mi düşecek
 
Pazartesi günü bu konuyla ilgili olarak e-mail/faks kampanyası başlatacağız. İlgililere gönderilecek binlerce e-mail&faks etkili olabilir diye umuyrum..
 
e mail adresi verirseniz bende seve seve katılırım teşekkür ederim.
 
merhaba.. arkadaşlar durum gerçekten üzücü. bir şeylerin düzeleceğini bilsek de olayın üstüne gitsek. fakat şöyle de bir şey var. bir araya gelip akp il merkezlerine gidildi o kadar. peki kaç kişi vardı istanbulda, ankarada. arkadaşlar herkes kabahatini biliyor. devlete 500 milyar geri ödeme yaparken bu çocukların engelli olmasından faydanlamadılar mı? o zaman nerdeydi vicdan. bireysele usta öğretici sokarken ya da çocuğu velisi yok diye boş oturturken nerdeydi vicdan? felaket diye nitelediğiniz şeyler durup dururken olmaz.
 
Üst Alt